- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 6 Ocak 2011
- Mesajlar
- 118
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 85
Öğüt (1), René- François Sully Prudhomme, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sone
Sizin için, dünya bir yeniliktir, çocuklar;
Özellikleriniz, yuvalarından, o huzursuz güvercinler,
Bahar bayramlarını titreyerek seyrederler
Orada güven içinde yaşamanın yolunu ararlar.
O da şu : altını sadece saf olduğu için sevin ;
Sadece beyaz tuvaletlerinizdeki saflığı sevin ;
Ve eğer karşısında iseniz menekşelerin ,
Basit güzelliklerinde bulunan çekingenliği sevin.
Böylece süsünüz gözünüzde simgesi olsun
Sevimliliğinizi yapan bütün özelliklerin,
Lüksün kıskandığı kalbin bu rahat davranışının ;
Ve temiz kalple bir balo dönüşünde,
Parlaklığını kaybeden süsünüzden soyunduğunuzda,
Sizde hoş görünen hiçbir şey düşmeyecek yere.
René- François Sully Prudhomme (1839-1907)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sadık olmayanlar, René- François Sully Prudhomme, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sone
Seni seviyorum, bir gün karşılaşırsam biriyle,
Beklerken ebedi kadınımı,
On iki ayın en az birinde çayırların çiçek açtığı,
Nankör günlerden uzak, cennet evimde.
Sonsuz çimenlerin üzerinde, önümde göreceğim,
Ölenlerin birbirini aradığı dönüşsüz evlilik için,
Sırayla geçişini ölümsüz meleklerin,
Ve kıskandırmadan sana ihanet edeceğim ;
Zira sen kendin, ebedi kocanı seçerken,
Gölgesi insan seliyle geçen,
Beni terk edeceksin ilk çağrısından itibaren,
Ve unutacağız birbirimizi,
Aynı gemide evlerine dönen yolcular gibi,
Onlar hatırlamazlar artık küçük ilişkilerini.
René- François Sully Prudhomme (1839-1907)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sadık olmayanlara, Evariste de Parny, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Aşk tanrısınca beğenilen ,
Güzel olduğunuzu bilen sizler ;
Aranan ve art arda uzaklaşılan ,
Size, sadık olmayan metresler ;
Selam, tatlı sözleşme, mutlu gün,
Ve bilhassa yeni zevkler !
Dinleyin. Her biri yarışırcasına
Size hayrandır, sizden çekinir ve homurdanır ;
Size çok teşekkür ederim, kendi adıma .
Bu sıkıcı dünyada yalnız siz,
Üzüntüyü neşeye çevirme sanatını bilirsiniz ;
Zevklerinizin ve yanılgılarınızın
Sahnesini yalnız siz değiştirirsiniz :
Oyuncuları oyuna siz çekersiniz ;
Seyircileri hırslandıran sizsiniz
Yenilik onları size getirir ;
Sizi alıp götüren kasırga
Size en tatlı alımlılığı ödünç bırakır ;
Bir randevunun ertesi günü
Sevgili sizi güçlükle tanır ;
Bütün gözler üzerinize dikilmiştir,
Ve onlar ancak güzelliklerinizi görür ;
Bozgun havası yanınızda doğar ;
Yakınmalar olur, asla bıkkınlık yoktur;
Söz Caton’a verilse sizi över
Çekilmezliğinizden de mutludur hatta ;
Her biri vefasızlığınızın peşinden koşar ;
Ve, eğer sevgi görmese bile,
Daima ümidini içinde saklar.
Evariste de Parny (1753-1814)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sadakatsızlık, Evariste de Parny, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Tablo VIII.
Bir ağaçlık, genç bir kadın ;
Dizlerinde bir çapkın
Sonsuz bir aleve yemin ediyor,
Kadın yumşak başlılıkla onu dinliyor ;
O Valsin. Aynı konutta kalan
Bir başka kadın, Justine
Saf ve rahat olan, aşığıyla hayal kuruyor:
Eve giriyor : Bu üçlüyü çizsin
Şaşılacak şekilde bir usta ressam.
Evariste de Parny (1753-1814)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Şiire veda, Théophile Gautier, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Haydi, pembe kanadını kapat, ümitsiz melek ;
Beyaz elbiseni ve altın pırıltılarını çıkar üstünden;
Havalanmanın hız alacağı göğün yükseklerinden
Bir yıldız gibi akman ya da bir nesrin içine düşmen gerek.
Bir kuş gibi yere konmalı ayakların.
Uçmak yerine yürü : zamanı değil yine;
Ahenkli hazineyi hapset kalbine ;
Bir an için rahatlasın ve dinlensin çalgın.
Ey göğün zavallı çocuğu, boşuna şarkı söyleyeceksin
Onlar ilahi dilini anlamazlar senin ;
En tatlı ezgilerine bile kulakları tıkalı olduğu için !
Ama, mavi gözlü güzel meleğim, gitmeden önce,
Solgun yüzlü sevgilimi görmeye git benim yerime,
Ve uzun bir veda busesi kondur alnının üzerine !
Théophile Gautier (1811-1872)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Vedalar, Henri Durand, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Nerden geliyor beni canımdan bezdiren ağırlık?
Dağ yoluna yapışıyor ayağım;
Gençlik hayaletleri kaçışın artık,
Yüreğimde ayağa kalkmayın !
Heyhat ! Şafak, uykusundan uyanmakta
İkisini de giydiriyor mantosuyla ;
Koyağın uyuduğu sırada,
Üzgün vedalarımı salalım ona.
Senden kaçıyorum yalnız orman
Çocukken orda çilek toplardım;
Gizeminin önünde, akşam,
Kaçardı genç ve titreyen ayağım!
Kayalıklar ! Vadinin yankısı,
Tekrarlardın bu yerde
Çabuk uçup giden şarkımı,
Vedamı tekrarla bugün de !
Niçin gölgede ve yeşillikte,
Bu aziz çatıyı diktin,
Bana gülümseyen yuvada
Çok temiz bir gençlik büyüttün ?
Kış, artık ateşim olmayacak,
Heyhat ! Senin tüten ocağında ;
Ateş benim için yanmayacak ;
Elveda, baba ocağı, ! Elveda !
Artık gölge yok alnım için
Mezarımdaki söğütten başka,
Elveda kilisesi köyümün
Pazarları ne güzeldi orada !
Ya siz, mezarlıktaki çimenler,
Ölenlerin uyuduğu yer,
Annemin mezarındaki çiçekler,
Gözyaşlarımın altında büyüdüler !
Kurumuş bildiğim gözlerime
Bu yakıcı ateş nerden geliyor !
Çağlayan, çökmek üzere olan harabe !
Gizli gölgeliklerinde gizem saklıyor !
Ruhumun yürürken şaşırdığı patika,
Mavi gözlerinde sarhoş olduğum
Aşk ! Ne yaptın alevinle !
Heyhat ! Bana senin bu son vedaın!
Her şeyin beni hemen unutacağı
Köy yeri gözlerimde ağardı ;
Bak işte dağın geçidi,
Patikanın dönemecindeki dört yol ağzı !
Ve uyanmakta olan ovanın,
Ateşten bir göğün altındaki altın toprağı
Tatlı bir arı uğultusuna benzeyen
O da, bir veda sergiliyor sanki.
Henri Durand (1818-1842)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sone
Sizin için, dünya bir yeniliktir, çocuklar;
Özellikleriniz, yuvalarından, o huzursuz güvercinler,
Bahar bayramlarını titreyerek seyrederler
Orada güven içinde yaşamanın yolunu ararlar.
O da şu : altını sadece saf olduğu için sevin ;
Sadece beyaz tuvaletlerinizdeki saflığı sevin ;
Ve eğer karşısında iseniz menekşelerin ,
Basit güzelliklerinde bulunan çekingenliği sevin.
Böylece süsünüz gözünüzde simgesi olsun
Sevimliliğinizi yapan bütün özelliklerin,
Lüksün kıskandığı kalbin bu rahat davranışının ;
Ve temiz kalple bir balo dönüşünde,
Parlaklığını kaybeden süsünüzden soyunduğunuzda,
Sizde hoş görünen hiçbir şey düşmeyecek yere.
René- François Sully Prudhomme (1839-1907)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sadık olmayanlar, René- François Sully Prudhomme, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sone
Seni seviyorum, bir gün karşılaşırsam biriyle,
Beklerken ebedi kadınımı,
On iki ayın en az birinde çayırların çiçek açtığı,
Nankör günlerden uzak, cennet evimde.
Sonsuz çimenlerin üzerinde, önümde göreceğim,
Ölenlerin birbirini aradığı dönüşsüz evlilik için,
Sırayla geçişini ölümsüz meleklerin,
Ve kıskandırmadan sana ihanet edeceğim ;
Zira sen kendin, ebedi kocanı seçerken,
Gölgesi insan seliyle geçen,
Beni terk edeceksin ilk çağrısından itibaren,
Ve unutacağız birbirimizi,
Aynı gemide evlerine dönen yolcular gibi,
Onlar hatırlamazlar artık küçük ilişkilerini.
René- François Sully Prudhomme (1839-1907)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sadık olmayanlara, Evariste de Parny, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Aşk tanrısınca beğenilen ,
Güzel olduğunuzu bilen sizler ;
Aranan ve art arda uzaklaşılan ,
Size, sadık olmayan metresler ;
Selam, tatlı sözleşme, mutlu gün,
Ve bilhassa yeni zevkler !
Dinleyin. Her biri yarışırcasına
Size hayrandır, sizden çekinir ve homurdanır ;
Size çok teşekkür ederim, kendi adıma .
Bu sıkıcı dünyada yalnız siz,
Üzüntüyü neşeye çevirme sanatını bilirsiniz ;
Zevklerinizin ve yanılgılarınızın
Sahnesini yalnız siz değiştirirsiniz :
Oyuncuları oyuna siz çekersiniz ;
Seyircileri hırslandıran sizsiniz
Yenilik onları size getirir ;
Sizi alıp götüren kasırga
Size en tatlı alımlılığı ödünç bırakır ;
Bir randevunun ertesi günü
Sevgili sizi güçlükle tanır ;
Bütün gözler üzerinize dikilmiştir,
Ve onlar ancak güzelliklerinizi görür ;
Bozgun havası yanınızda doğar ;
Yakınmalar olur, asla bıkkınlık yoktur;
Söz Caton’a verilse sizi över
Çekilmezliğinizden de mutludur hatta ;
Her biri vefasızlığınızın peşinden koşar ;
Ve, eğer sevgi görmese bile,
Daima ümidini içinde saklar.
Evariste de Parny (1753-1814)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Sadakatsızlık, Evariste de Parny, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Tablo VIII.
Bir ağaçlık, genç bir kadın ;
Dizlerinde bir çapkın
Sonsuz bir aleve yemin ediyor,
Kadın yumşak başlılıkla onu dinliyor ;
O Valsin. Aynı konutta kalan
Bir başka kadın, Justine
Saf ve rahat olan, aşığıyla hayal kuruyor:
Eve giriyor : Bu üçlüyü çizsin
Şaşılacak şekilde bir usta ressam.
Evariste de Parny (1753-1814)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Şiire veda, Théophile Gautier, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Haydi, pembe kanadını kapat, ümitsiz melek ;
Beyaz elbiseni ve altın pırıltılarını çıkar üstünden;
Havalanmanın hız alacağı göğün yükseklerinden
Bir yıldız gibi akman ya da bir nesrin içine düşmen gerek.
Bir kuş gibi yere konmalı ayakların.
Uçmak yerine yürü : zamanı değil yine;
Ahenkli hazineyi hapset kalbine ;
Bir an için rahatlasın ve dinlensin çalgın.
Ey göğün zavallı çocuğu, boşuna şarkı söyleyeceksin
Onlar ilahi dilini anlamazlar senin ;
En tatlı ezgilerine bile kulakları tıkalı olduğu için !
Ama, mavi gözlü güzel meleğim, gitmeden önce,
Solgun yüzlü sevgilimi görmeye git benim yerime,
Ve uzun bir veda busesi kondur alnının üzerine !
Théophile Gautier (1811-1872)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Vedalar, Henri Durand, Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Nerden geliyor beni canımdan bezdiren ağırlık?
Dağ yoluna yapışıyor ayağım;
Gençlik hayaletleri kaçışın artık,
Yüreğimde ayağa kalkmayın !
Heyhat ! Şafak, uykusundan uyanmakta
İkisini de giydiriyor mantosuyla ;
Koyağın uyuduğu sırada,
Üzgün vedalarımı salalım ona.
Senden kaçıyorum yalnız orman
Çocukken orda çilek toplardım;
Gizeminin önünde, akşam,
Kaçardı genç ve titreyen ayağım!
Kayalıklar ! Vadinin yankısı,
Tekrarlardın bu yerde
Çabuk uçup giden şarkımı,
Vedamı tekrarla bugün de !
Niçin gölgede ve yeşillikte,
Bu aziz çatıyı diktin,
Bana gülümseyen yuvada
Çok temiz bir gençlik büyüttün ?
Kış, artık ateşim olmayacak,
Heyhat ! Senin tüten ocağında ;
Ateş benim için yanmayacak ;
Elveda, baba ocağı, ! Elveda !
Artık gölge yok alnım için
Mezarımdaki söğütten başka,
Elveda kilisesi köyümün
Pazarları ne güzeldi orada !
Ya siz, mezarlıktaki çimenler,
Ölenlerin uyuduğu yer,
Annemin mezarındaki çiçekler,
Gözyaşlarımın altında büyüdüler !
Kurumuş bildiğim gözlerime
Bu yakıcı ateş nerden geliyor !
Çağlayan, çökmek üzere olan harabe !
Gizli gölgeliklerinde gizem saklıyor !
Ruhumun yürürken şaşırdığı patika,
Mavi gözlerinde sarhoş olduğum
Aşk ! Ne yaptın alevinle !
Heyhat ! Bana senin bu son vedaın!
Her şeyin beni hemen unutacağı
Köy yeri gözlerimde ağardı ;
Bak işte dağın geçidi,
Patikanın dönemecindeki dört yol ağzı !
Ve uyanmakta olan ovanın,
Ateşten bir göğün altındaki altın toprağı
Tatlı bir arı uğultusuna benzeyen
O da, bir veda sergiliyor sanki.
Henri Durand (1818-1842)
Çev. Sunar Yazıcıoğlu
Son düzenleme: