Senelerden Beri "Geliyorum" Diyen Facia...

Bir hayli öfkeliyim, çünkü bu hafta yaşanan felaketin faturası bu kadar aĝır olmamalıydı. Binlerce bina yıkıldı, binlerce insan hayatını kaybetti; bunların arasında kendi akrabalarım da var. Kiminle konuşsam "Allah´ın takdiri" diyor ve ekliyor "Allah yardımcımız olsun."

Hayır, deĝil efendim. Her hangi bir ilahın takdiri falan deĝil, yardım falan da etmeyecek. Bir şeyler olacaksa ve deĝişecekse, bunu bizzat insanlar yapacak, yapmalı. Bu kısır döngü kırılmalı; Türkiye deprem bölgesi. Bunun iyice anlaşılması gerek artık, yoksa buna benzer felaketler devam edecek. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok.

Yaşananlar resmen cinayet aslında, çünkü Türkiye´nin %80´i deprem bölgesi olmasına raĝmen neredeyse her yere gökdelenleri dikiyorlar, dikilen binaları devlet doĝru dürüst denetlemiyor, kolonları kesiyorlar, ek kat çıkıyorlar ve vatandaş tepkisini pek göstermiyor ve yapılan yanlışları şikayet etmiyor.

İnsanların ve devletin aklının başına gelmesi için buna benzer daha kaç tane felaket yaşanmalı?

Var mı, bilen?

Umursamazlık, rant kavgaları, denetimsizlik, yozlaşmışlık ve tepkisizlik had safhada. Evet; bu 2 deprem bir hayli yıkıcıydı ancak zamanında gereken önlemler alınsaydı, çarpık kentleşmeninin ve beton yıĝınlarının önüne geçilseydi, bugünlerde yaşananların dörte üçünü yaşamayacaktık.

Geç ve eksik gelen yardım ve kurtarma çalışmaları da başka bir facia. Bu da başlı başına ayrı bir mevzu aslında. İki facia bir araya gelince, olanlar ve yaşananlar ortada. Bazı devlet yetkilileri kurtarma çalışmalarının eksik olduĝunu itiraf etmek zorunda kaldı sonunda.

Dipnot: Bunları yazarken akrabalarımdan olumlu haberlerinin gelmesini ümit ediyorum; umudum her saniye tükeniyor.

odun' Alıntı:

kendi akrabalarım da var. Kiminle konuşsam "Allah´ın takdiri" diyor ve ekliyor "Allah yardımcımız olsun."

Genişletmek için tıkla ...

Sadece kendisi öyle inansa iyi. Diğerlerini de manipüle ediyor. Mahalle baskısı ile kandırıyor, sindiriyor. Devleti sorumluluktan aklıyor, tazminatsız bırakıyor, yardım paralarına çöküyor. Diğerlerinin de haklarına ulaşmasına engel oluyor. Hukuk devletlerinde bu gibi can kayıplarında 1. hesap veren idari sorumlular olur. Ölen ve yaralanlara tazminat yükümlülüğü olur. Bizim gibi sözde hukuk devlerinde ise üstüne bu gibi felaketler devlet için gelir kapısına dönüşmez. Deprem vergisi, yardımı diuye toplanan paralar deprem harici kaynaklara aktarılamaz. Bu topluma söylenecek laf yok. Bu ülkede yaşamaya mecbur kalmak gerçekten zul.

Bakın imar affı cinayettir diye diye dilimde tüy bitti. Bugün gelinen nokta:

Depremin vurduğu 10 ildeki imar affı bilançosu ortaya çıktı​

6 Şubat'ta Türkiye'yi sarsan ve 10 ilde büyük yıkıma neden olan depremle birlikte 2018'de çıkarılan imar affı tekrar gündeme geldi. Söz konusu afla birlikte depremin vurduğu 10 ilde toplam 294 bin kaçak yapının affedildiği ortaya çıktı.​

SOZCU.COM.TR
Yayınlanma: 12:24 - 11 Şubat 2023 Güncellenme: 12:32 - 11 Şubat 2023


Türkiye’nin 10 ilinde büyük yıkıma yol açan depremin ardından bölgedeki imar affı bilançosu da ortaya çıktı.

Şu ana kadar 20 bini aşkın ölüme yol açan depremle birlikte AKP hükümetleri döneminde çıkarılan imar afları tekrar gündeme geldi.


Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe’nin paylaştığı verilere göre, 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde çıkarılan imar affında Türkiye çapında 3 milyon 152 bin yapı kayıt belgesi verildi.

Depremin etkilediği 10 ilde imar affı kapsamında verilen yapı kayıt belgesi sayısı tam 294 bin 166 oldu.

Adana'da 59 bin 247, Adıyaman’da 10 bin 629, ’da 14 bin 719, Gaziantep’te 40 bin 224, Hatay'da 56 bin 464, ’ta 39 bin 58, Kilis’te 4 bin 897, Malatya’da 22 bin 299, Osmaniye’de 21 bin 107, Şanlıurfa’da 25 bin 521 yapı kayıt belgesi verildi.

Gökçe, 2018 yılında çıkartılan “İmar Barışı” uygulamasının önceki imar aflarından boyut, kapsam, nitelik bakımından ayrıldığını belirterek, “Bu kanunla 2018 yılına kadar imar mevzuatına aykırı durumlar beyanla kayıt altına alındı. Bakanlıktan alınan yapı kayıt belgeleri ile sorunlu konutlar korundu” dedi.

BÜYÜK AF 2018 YILINDA

2002 yılından 2018 yılına kadar getirilen af yasaları genelde küçük çaplı düzenlemeler içerirken 2018’de kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde tarihin en büyük imar affına imza atıldı.


31 Aralık 2017 ve öncesinde yapılan tüm kaçak binalar, kişilerin beyanı esas alınarak affa uğradı. Böylece örneğin iki kat izni olan binasına 2 de kaçak kat çıkana, parası alınıp imar izni verildi. 10 milyona yakın başvurunun alındığı af sayesinde 26 milyar lira para toplandı.

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Kurucu Başkanı Tekin Saraçoğlu, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada, imar affıyla çıkılan kaçak katlarla çürük binaların çok büyük risk oluşturduğu uyarısında bulundu.

Saraçoğlu, şunları söyledi: “Devletin birinci görevi vatandaşının yaşam hakkını korumaktır. Yasada ‘mal sahibinin sorumluluğundadır’ demek devleti kurtarmaz. Çünkü Anayasa’ya göre devlet vatandaşın can ve mal güvenliğini korumakla yükümlü. Aslında imar affıyla milyonlarca kaçak bina tespit edilmişti. Vatandaş kaçak yapısını adeta itiraf ve ihbar etmişti. Yapı kayıt belgesi verilmeden önce, bu binalara ilişkin teknik inceleme, mühendislik hizmeti verilmeliydi. Güvenli raporu alındıktan ya da güçlendirme gerekiyorsa bu işlem yapıldıktan sonra imar barışına izin verilmeliydi. Bunlar olmadığı için o binalar büyük tehlike taşıyor.”

İmar affı siyasi cinayet, insanlığa karşı işlenmiş suç değil de nedir? Bu ülke de hukukcu yok. Vatandaşın hakları için doğru yolu gösterende yok. Hepsi(istisnalar kaide bozmaz) devletçi/örtbascı!. Orasından emin oldum artık. Peki uluslar arası hukukcular, kurumlar, bu yaşam hakkı ihlalcileri hakkında neden sessiz, yaptırımsız kalıyor? Bunların yaptıkları her seferinde yanına kar kalıyor. Bunun savaş suçu işlemişlikten ne farkı var? Silahla adam öldürmekten beter bu!. Diri diri insanları gömüyor bu yçnetimler. Bu yitirilen canların sorumlusu müta itler değil ki? Müta it' e izin vermezseniz ya-pa-maz! Çivi bile çakamaz. Ben mesela arsam olsa ona çivi çakmaya kalksam devlet hemen noluyor orda der. Buna adım gibi eminim. Bana müsade etmeyen devlet bunlara nasıl göz yumuyor? Bunun tek bir açıklaması var. Bu ölümlerin tek ve en büyük sourmlusu bakanlar, yöneticiler, mühendisler, izin veren, denetlemeyen, çürük yapıları tespit edip yıkmaktan kaçınan belediyelerdir.

Barınak, temiz içilebilir su, hijyenik eşya ve tuvalet. Her şeyden evvel tüm demremzedelerin en çok ihtiyaç duydukları bunlar. Devletin tüm sorumluları lef ebeliĝini bir kenara bırakıp bu sorunları biran önce çözmek zorundalar.

Artı; sadece müteahhitleri günah keçisi ilân etmek saçmalık. Çürük yapıların tüm sorumlularından hesap sorulsun. Mühendisinden tutun, siyasetçisine(!) kadar hepsinden hesap sorulmalı.