- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 22 Şub 2009
- Mesajlar
- 426
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 52
Geçmişten günümüze şöyle bir yolculuk yapalım. Geçmişte yaşayan insanlar daha özgürdü ve mutluydu. İnsan iyiyle kötüyü bilse bile anlatılanlarla insanı, yinede kendi arayıp bulmak ister. İçgüdüsel olarak bilir ki başkasına kötü gelen bir şey. Kendisi için iyi olabilir. Sürekli olarak deneme yanılma kendini olgunlaştırma insanlık için kişilik oluşturma işidir. İnsanın ruhsal yapısında, açlık bitkinlik ego haz duyguları vardır. Diyalektik materyalizmde zıtların birliği, manevi dünya dinde günah ve sevap vardır, ama zaman içinde sık değişen gerçekler ve doğrular vardır. Bileşik çizgi gibi bir şey anlayabilirsiniz. Sürekli olarak dengeyi bulmaya çalışırız. Açlığımızı yatıştırmak ego ve hazlarımızı doyurmak zorundayız. En popüler olan aşk cinsellikte bile çok açık bir Real saptama vardır. Dünyada etinden ve kokusundan bıkmayacak sevgili yoktur her iki cins için… Sadece çok dengeli uzlaşmalar dayanışmalar ortak huzur arayışı ile evlilikler sosyal koşulların ve kültürün etkisiyle aşktan çok daha uzun ömürlü olabilirler. İçmezdeki ben yani içsel dünyamızda kendimizde özgür olmak isteyebiliriz. Ama dışımızda hiç öyle değilizdir. Bir takım kurallara bağımlı yaşmak kaydıyla bile kendimize benze insanlar arasında yaşamayı seçmişizdir. Yani kendi toplumumuzu ve çevremizi. Ancak onun içinde onlar arasında kişiliğimiz bulur ve mutluluk oyununu oynamaya devam ederiz bilinçli veya bilmeyerek. Çünkü insan yapısı gereği güvencede olmak özgür olmaktan her zaman daha iyidir.
Buna rağmen geçmiş tarih çağlarında insanın özgürlüğü şimdikine göre daha rahattı. İstediğini düşünebilir istediğini yiyebilirdi. Dikkat edin bu iki nokta insanın en temel özgürlük. Değerlendirmesidir. Bu yüzdende insanın yemediği hiçbir canlı kalmamıştır. Çünkü eski zamanlarda insanın hem dış, hem de asıl önemlisi, iç dünyası böylesi kuşatılmamıştır. Eski Katolik düzende bile insan kendi ve çevresini istediği şekilde oluşturabilirdi. Gerçek bu olmasaydı Avrupa insanı ortaçağdan bir adım bile çıkamazdı değimli...
devam edecek
Buna rağmen geçmiş tarih çağlarında insanın özgürlüğü şimdikine göre daha rahattı. İstediğini düşünebilir istediğini yiyebilirdi. Dikkat edin bu iki nokta insanın en temel özgürlük. Değerlendirmesidir. Bu yüzdende insanın yemediği hiçbir canlı kalmamıştır. Çünkü eski zamanlarda insanın hem dış, hem de asıl önemlisi, iç dünyası böylesi kuşatılmamıştır. Eski Katolik düzende bile insan kendi ve çevresini istediği şekilde oluşturabilirdi. Gerçek bu olmasaydı Avrupa insanı ortaçağdan bir adım bile çıkamazdı değimli...
devam edecek