Seçilimin Algısının Doğal Karmaşıklığı (Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy)

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Makaleler kategorisinde faust tarafından oluşturulan Seçilimin Algısının Doğal Karmaşıklığı (Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,476 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Makaleler
Konu Başlığı Seçilimin Algısının Doğal Karmaşıklığı (Doç. Dr. Ergi Deniz Özsoy)
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan faust
F

faust

Ziyaretçi
Doğal seçilim, geçen zamanla ilişkisi şöyle ya da böyle net biçimde kurulabilen organizma ve populasyon değişiminin bir istatistiksel tanımından başka şey değildir. Böylece, evrimleşme -doğal seçilim temelinde dahi- belirli yönü olan progresif bir değişim olmaktan çok, pek çok etkenin dinamik birlikte-değişkenliğinin kolaylıkla öngörülemez bir ürünü olacaktır. Doğal seçilim kısmen belirsiz bir süreçtir. Kısmen diyoruz çünkü, seçilimi karmaşık hale getiren durumların şiddeti zaman ve mekanda değişkenlik gösterir.

Doğal seçilimi tanımlayan bir önceki yazımızı seçilimin karmaşıklığını vurgulayarak bitirmiştik ("Doğa nasıl seçiyor-1, Kavramsal ve genetik tanımlama", Bilim ve Gelecek, Ekim 2007). Yazımızın bu ikinci bölümünde, seçilimin içerdiği karmaşıklığı yaratan biyolojik nedenleri -ancak yine bu nedenlerin başlı başına ayrıntılı kuramsal yapıları olduğunu göz önüne alarak- özetle vermeye çalışacağız.
Geçen yazımızda, hatırlanacağı üzere, doğal seçilimi genetik temeli olan bir biyolojik özelliğin bir populasyondaki kuşaklar arası oransal değişimi şeklinde tanımlamış ve örnek olarak resesif letaliteyi ele almıştık. Doğal seçilimi algılamanın en basit ve doğru biçimlerinden birini veren bu modelde, bir A genine ait A2 alelinin canlıya sağladığı zararlı etkileri bağlamında, alternatif bir formun (A1 aleli) frekansının artmasının nasıl mümkün olduğunu görmüştük. Bu oldukça yalın doğal seçilim modeli salt numerik bir zamansal değişim fonksiyonu olarak tanımlanmakla birlikte aslında pek çok biyolojik kabule ve kısıtlamaya dayanmaktadır. Bununla birlikte, bu yalın modelin uyduğu yeteri kadar somut biyolojik örnek de vardır. Ancak bu model genetik değişkenliğin fenotipik değişkenliğe, onun da kuşaklar arası oransal değişime yol açmasıyla tanımlanan evrimleşme gerçeğinin sadece bir bölümünü yakalar. Doğal seçilimi evrensel biyolojik bir değişim durumu olarak tanımlamak istiyorsak, sunduğumuz bu en yalın modelin kurucu öğelerine bakmamız gerekecektir. Bu öğeler, herhangi bir modern populasyon genetiği kitabında kolayca bulunabilecek biçimleriyle, aşağıdaki şekilde verilebilir:
Genetik sistem ve seçilim
1) Özelliği etkileyen bir tane gen ve bu gene ait yalnızca iki alternatif form (alel; A1 ve A2 gibi). Bu gen aynı zamanda eşey kromozomları dışındaki kromozomlarda (otozomlar) bulunmaktadır.
2) Organizma diployittir. Yani her kromozom çeşidinden iki tane vardır.
3) Populasyondaki bireyler arasındaki eşleşmeler (erkek-dişi çiftleşmesinin olagelmesi) rasgeledir. İlgili genin (örneğin, A) alellerini oluşturduğu genotipler erkek-dişi eşleşmesinin derecesini etkilemezler.
4) Seçilim her iki eşeyde de aynı şekilde gerçekleşir. Örneğin A2 alelinin zararlı etkisinin düzeyi erkekte farklı, dişide farklı değildir.
5) Seçilim hayatta kalma farklılıkları nedeniyle oluşmaktadır.
6) Her genotipin uyum değeri zaman ve mekânda sabittir.
Diğer etkenler
1) Kuşaklar birbirileriyle çakışmazlar. Bir populasyondaki erkek ve dişi bireyler üreme çağına geldiklerinde üreyip çoğalırlar ve ardından türe özgü ömür uzunlukları çerçevesinde yaşlanıp ölürler. Sonraki kuşak kendinden önceki kuşağın tüm bireyleri ortadan kalktıktan sonra üreyip çoğalır.
2) Kendileşme yoktur (populasyon genetik açıdan birbirinin aynı bireylerin eşleşmesi sonucunda homojenleşmez).
3) Her kuşakta populasyon büyüklüğü çok yüksektir. Sayılamayacak oranda birey bir populasyonu oluşturur (gen frekansları populasyonların sürekli küçülmesiyle başlangıç populasyonuna benzemeyen büyüklüklere ulaşmazlar).
4) Gen akışı bulunmaz. Bir populasyondan diğerine bireylerin geçip eşleşmesi hemen hiç gerçekleşmez. Gerçekleşirse de bu ihmal edilebilecek düzeyde gen frekansı değişimi yaratır.
5) Mutasyon yoktur. Bir populasyonda, bir alel diğerine mutasyonla dönüşmemektedir ve böylece bir alelin frekansı mutasyonla artmaz ya da azalmaz. Mutasyon gerçekleşse dahi ihmal edilebilecek bir düzeydedir.

Yalın modelden karmaşık durumlara
Görüldüğü üzere, önceki yazımızda ortaya koyduğumuz matematiksel olarak algılanabilen değişim çerçevesi, yani doğal seçilim, önemli biyolojik sınırlamalar ve kabüller çerçevesinde mümkün olabilmiştir. Hemen yukarıda sıraladığımız koşullar temel seçilim modelinin koşullarıdır ve yalnızca resesif letalite modeli için değil, diğer uyum değerleri durumları açısından da seçilimi tanımlama olanağı sağlarlar. Bununla birlikte, bu noktada, doğal seçilimin, yukardaki koşulların konunun uzmanı olmayana ima edebileceği gibi, ancak ve ancak biyolojik kısıtlamalar altında gerçekleşebilen yapay, entelektüel zihin cimnastiği ürünü bir algılama biçimi olduğu şeklinde bir kanının oluşmaması gerekir. Kısıtlamalar dahilinde temel seçilim modeli, (...)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst