Schopenhauer'in Seçkinlik ve Sıradanlık Kavramı Üzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Makaleleri kategorisinde faust tarafından oluşturulan Schopenhauer'in Seçkinlik ve Sıradanlık Kavramı Üzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,952 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Makaleleri
Konu Başlığı Schopenhauer'in Seçkinlik ve Sıradanlık Kavramı Üzerine
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan faust
F

faust

Ziyaretçi
İdealizm,dünyayı (tikel evren)bir bütün içinde kavramış ve idealist kişiler tarafından yönetiliyor.(Ben'lerin dünyası)Bunun özü Schopenhauer'de bilinçsizliktir.(İrade)Alman İdealizm'in temsilcilerinden Hegel'in diyalektik süreci panteizme kaynaklık ediyor.Akıl nesneyi (Karşısav) kavrayabildiğine göre,burada özneyi bilinçten (irade) yoksun düşünce oluşturuyor,bu belki kendi bilincinde dahi olmayan Tanrı olabilir veya zeka'nın ulaşabildiği idealist iradecilerin benleri ''Kant,Fichte,Schelling,Hegel''dir.Schopenhauer'in karşı çıkmış olduğu düşüncedir.Özünde bilinçli olmadığını söylüyor (Bu konuda aynen onun gibi düşünüyorum''Kişisel Parantez'')
Farklı fakat özde aynı olan bir eleştiri noktasıda Schopenhuer özünde iradenin bulunduğu bilinçsiz idealizm nesnel evreni tümelden kavrayabilir fakat bu durum gerçekleşemez.Bu tikeller içerisinde ide'yi de,iradeyide kendinde bulundurur ki,bu tamamen tümelin öz-yapı taşıdır.Öz kendini burada tümele atmada güçlük çeker,onun bilincindedir fakat onu kavrayamaz.Bütünde tikeli bu şekilde görür.Gerçek cevher tikelde bulunduğundan tümel bunu kavramış varsayar ve tikel'i tümel içinde kavrar,fakat başarılı olamaz,sebebi ise tümel içinde tikeli barındırır,fakat tikelin özünü ve içeriğini bilemez.Tikel'i kavrama (Schopenhauer) ince zeka ve öz-bilincin,idealist düşünceden yoksun oluşundan kavranılabilir.(Schopenhauer)bu yüzden Alman idealistlerini küçümser ve onlarla alay eder.Onlar için;Bütünü kavrayabildiniz fakat özün bilincine varamadınız deyip onları alaya alır.Bütünü görmek,öznede var olan duyunun kavraması için bir sebeptir.Önemli olan bunun dışına çıkıp öz-bilince inmektir.Bunu Alman idealistler yapamadılar (Hegel'in diyalektiğinde Sav,kendini Karşısav'a açımlar,Karşısav'da aynı şekilde Senteze,bilimin görevi ise bu aşamayı araştırıp takip etmektir.Dolayısıyla Hegel felsefesi empirik bir bilgidende yoksundur.Onun için Hegel felsefesibe nutlak idealizm'de diyebiliriz.Deneyin amacı Schopenhauer'de farkına varma,bilincinde olmadır.Onun için Hegel,filozofa göre bilinçsiz ve sıradan biri gibidir.)Schopenhauer bunları bu noktada eleştiriyor.
Diğer bir taraftan yani Schopenhauer'in iradecilik kavramından,Alman idealizmine giden çizgide,savunulan fikrin bütünde olanın içsel duyularının kavrama yetisi,tikel'de ise bunun doyurumsal yani ben'e alma ile ilerlemesi,bütünde tikel'in genel-geçer etkisi on8u duyuların etkileşiminden veya büyüklüğünden diğer ben'e yani tikel'i kapsayan öz'e etkisi olur ki,bu da büyük gibi görünen fakat aslında içerisinde birşey barındırmayan bütünü kavramaya çalışan ben'lerdir(Kişileri kasdediyorum)

İsmail Çelik 22/06/09
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst