Rütbeli Sefiller

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde Nejdet Evren tarafından oluşturulan Rütbeli Sefiller başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,951 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Rütbeli Sefiller
Konbuyu başlatan Nejdet Evren
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
teknik bir olumsuzluğu düzeltirken, katılımcılara teşekkür ediyorum
_______

RÜTBELİ-SEFİLLER/Erkekler-Kadınlar ve Çocuklar

Fiziksel/tarihsel/kültürel gücüne hayran kalarak yürüdü. Toprak, ayaklarının altında titredi. Er-kek-ti; sıktığı taşın suyunu çıkartabilir, elini uzattığı fidanı kökünden sökebilirdi. Yer-yüzü-nde bir toprak parçasını çevirerek, benim-dir dedi. Çit ile örerek kendisine bir kafes yaptı. Yalnız yapamazdı; o, aynı zamanda bakılmaya muhtaç ve belki de bu yönü ile bir acizdi. Ona bir kadın verdiler. O kadını verenler de kendilerini özgür sanan sözüm-ona sefil-kölelerdi. Er-kişi, o kadın da benimdir dedi; ikinci çiti çevirdi. Bir zaman sonra çocukları oldu. Üçüncü çitte çevrilince halkalaşan çitler iç-içe geçtiler. Er-kişi “benim” diyerek her-şeyi hapsetti. Yıllar geçti; toprak verimsiz, kadın sevgisiz kaldı. Çocuklar ise, ötelere taşındılar. O, hala, tükenenler de “benimdir” demekten geri kalmadı. Bir etiği/öğretisi vardı onun; kadının namusu ondan sorulurdu!.-kadının etiği yoktu ki, onun namusu kadından sorulsun!- Gün onundu ve madem her-şey onun için vardı, o, bunları istediği gibi çekip çevirmeli/kullanmalıydı!. Kadınlar-ı vardı onun için, gönül eğlendirdiği; hayat-ın kadınları. Her-şey yolunda giderken bir gün, kıyametler koptu; hayat-ın kadınlarına ilişkin bahçeye gittiğinde, ana-baba-bir kardeşi ile karşılaştı. Kız kardeşinin tüm er-kişilerin hayat-larının kadını olduğunu görünce vurulmuşa döndü. Kendisine ait olanın en-değerli, olmayanın en-değersiz olduğu yönündeki çarpık-düşüncesinin/öğretilerinin altında ezildi. Tüm kemikleri kırıldı ve fakat bir damla kan akmadı. Oysa, çitler çevirmişti, gel-gör ki o çitler kendi ayaklarına bağ oluverdi. Masum çocukları ona “baba” diye bir rütbe verdiklerine, ne de çok sevinmişti. Hayat-ın kadınları olarak gördükleri de bir zamanlar masum çocuk değiller miydi? Er-kişiydi; efendiydi, her-şeyin sahibi, alıp-satan ve çitlerle çevirendi.

Bir salyangoz, bir tırtıl ve bir de sümüklü böcek yürüdü geceye.

Kadınlar, “onlar bizim kocalarımızdır, ne yapsalar yeridir, er-kişinin el-kiri geçer” dediler. Onlar da bir zamanlar masum çocuktular; ancak büyümüştüler ve fakat artık birer sefildiler.

“Baba” diyen çocuklar büyüdüler. Kozasından çıkan kelebekler gibi savruldular. Bir kısmı dallara tırmanmayı sürdürdü, bir kısmı metamorfoz geçirdi. İlkinler, “baba” dedikleri ile düşlediklerinin ayrıştığını görüp sustular. Sefaleti seçtiler. İkinciler ise, “babamız yok dediler” . İşte onlar, er-kişiyi yok ettiler.

Lanet yer-yüzünü bir kez kaplamıştı; kolay-kolay yok-edilemiyordu. Erkek erkeği, kadın erkeği, ana oğlanı, oğul babayı doğuruyordu. Çıyanlar dans ederlerken onlar havai fişekler gibi çoğalmaktaydılar.

Er-kişi, çektiği çitlerde boğuldu.

Kadın, çitler arasında sustu.

Çocukların bir kısmı çitleri yıktı.

“Ben’im” yok oldu.

29 Mayıs 2009, Batı-Ümraniye
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
beş-bin yıllık erkek egemenliği kültürünü anlamak istiyorum; yanıldığımı gösterin

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
susarak değil

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


fides
--------------------------------------------------------------------------------
Nejdet hocam, biz ataerkil bir anlayışın baskın olduğu bir toplumuz. Ama bazı yerlerde özellikle Anadolu'nun bazı yerlerinde anaerkil bir anlayış var bu çok dar tabi.Bu kültürel olarak hoşta.
Evet kadınlarımız oldukça ezildi ataerkil toplum düzeninde.Özellikle öküzümüzden sonra yeri gelen Anadolu kadınlarımız... Namus bir tek onlara indirgendi,töre onlar içindi...
Batı da biraz daha kadının hakim olduğu bir yapı vardı ama yeterli değildi. Kadın ekonomik özgürlüğünü eline aldıkça kendini gösterdi. Tabi ekonomik özgürlüğünü alıp kocası üzerinde egemenlik kuran/kurmaya çalışan, "Ben senden daha çok para alıyorum "diye ukalalaşan "ne oldum delisi" kadınlarımız da çok.
Bazı sorularım olacak:
Evlilik ilişkisi neden egemenlik üzerine kurulur?
Anaerkil ya da ataerkil yapıyı ne belirler? Para mı? Fizik olarak "güç" mü?
Erkeğin egemenliğine karşı çıkmak "feminizm" mi? "Özgürlükçü feminizm" üzerinde yeteri kadar durmuyor muyuz?
--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


nejdet
--------------------------------------------------------------------------------

Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanması, tek başına erkek-egemen düşüncesinin yok edilemeyeceğine ilişkin -yukarıda anlattığın örneklerden – ipuçları vermektedir. Bu anlayışın bir düşünce biçimine/algılama ve yorumlama biçimine dönüşmüş olmasıdır söz-konusu olan. Egemenlik kurma yöneliminin kadından-erkekten gelmesi açısından fark yoktur. İnsanın eşitlenmesi/(cinler-arası eşitlikten söz-ediyorum şimdilik) için kadının iş/çalışma hayatına katılması yeterli değildir. Dikkat edersek kadınların iş hayatında genellikle karar verme organlarında fazlaca yer almadıklarını görmekteyiz. Ne yazıktır ki isim önemli değil bir profesör bayan hem ekonomik özgürlüğünü edinmiş hem de bilgisel donanıma sahip olduğu halde evinde erkeğin baskısını yenemediğinden söz-edip yakınıyorsa bu durum gerçekten o kadar kolay çözümlenecek bir soruna benzememektedir. “saçı uzun ve aklı kısa olanın sırtından -bilmem dilim varmıyor- sopa ve sıpayı eksik etmemek gerekir” şeklindeki söz bu düşünceyi oldukça kristalize biçimde açıklamaktadır. “kızını dövmeyen dizini döver” sözü de bize ait değil midir? Kadının iş hayatına atılarak ekonomik özerkliğini kazanması yalnızca ailesine katkı olarak değerlendirildiği gibi ev-işlerinin üretim haricinde değerlendirilmesi sonucu bu üretimin tümünü yüklenen kadın emeğinin katmerleşerek sömürülmesinden başka bir anlam taşımadığı gün-gibi-açıktır. Kadın emeğinin sömürüsü neredeyse beş-bin yıllık bir geçmişe sahiptir diyebilirim. Bu olgu o kadar derinlerde yer etmiştir ki bu düşünce kadınları da içine almıştır. Erkekle aynı işi yapmayı eşitlik sanmak aslında erkek egemenliğinin kadın üzerinden yeniden üretilmesi demektir. Karar organlarında çok az sayıda kadın görmekteyiz ve bunların bir çoğunun demir-leydi vb şekillerinde erkekleştikleri gözler önündedir. Bu yapının cinsiyet ile hiçbir ilgisi yoktur.

Evlilik ilişkisinin egemenlik üzerine kurulması elbette gerekmemektedir. Bu ancak gerçek aşkın yaşandığı, özgür bireylerden oluşmuş ve aralarında sosyal/siyasal/kültürel/ekonomik hiçbir baskının cinsler arasında olmadığı demokratik bir toplumda olasıdır. Bu baskılardan her hangi birinin varlığı ilişkiyi baştan sakatlamaya yeterlidir. Bu baskılardan her hangi birini kullanan cins bu baskıdan kişisel yarar gördüğü için bunu kullanır ve sürekli kılmak ister. O zaman da evlilik ilişkisi baskıya dayalı bir tek-yönlü kölelik üzerinde kurulu ki artık özgür bireylerden ve tercihlerden söz etmek olanaksızlaşır.

Neolitik dönemde tarım ve hayvancılığın ayrışması ve emeğin daha verimli hale gelmesi üzerine tükettiğinden fazlasını üreten birey giderek meta üreten araca dönüşmüştür. Fiziksel olarak kadının bir yandan hamilelik ve çocuk doğurması ve bakımı nedeniyle üretim dışı kalması sonucunda ilk zamanlarda fiziksel olarak ve daha sonra da edinilenleri koruması için soy-zincirine bağlı olarak erkek tarafından sömürüldüğünü görmekteyiz. Kadının sömürülmesi kölelikten öncedir diye boşuna denilmiyor sanırsam.

Feminizme gelince; doğrusu kadın erkek cinslerinin karşı karşıya getirilerek emekçilerin güçlerinin bölünmesini onaylamadığımı belirtmek isterim.

Fides Hocam,
Dilerim sorularının bir kısmını yanıtlayabildim, kendimce

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


fides

--------------------------------------------------------------------------------
Ataerkil bir toplumu insanlar mı istedi?Erkekler mi istedi?Yoksa "dinler" mi istedi? Bütün dinlerde erkek egemenliği övülüyor. Bizim dinimizden örnek vermek gerekirse :

"kadınlar aklen ve dinen dün(aşağı) yaratıklardır..." (muhammed)
"Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü...erkekler kadınlar üzerinde hakimdirler..." (kur'an Nisa 34)
"Erkeklerin(kadınlardan) bir üstün dereceleri vardır..." (kur'an :Bakara 228)
"iki kadının tanıklığı bir erkeğin tanıklığına bedeldir." (kur'an bakara 282)
"Erkeğin payı,iki dişinin payı kadardır...Erkeğe kadına nispetle iki pay verilir.é (kur'an Nisa11,176)
Serkeşlik (itiatsizlik,inatçılık)etmelerinden endişelendiğiniz( kadınları) dövün." (kur'an :Nisa 34)
"Uğursuzluk 3 şeyde vardır:karı'da ev'de ve at'ta..." (muhammed)
"Namazı kat'eden(bozan) şeyler (kara köpek),eşek,domuz ve KADIN'dır." (muhammed)
"Kadınlar arasında saliha (iyi,yararlı) kadın yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir..."(muhammed)
"Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı bir fitne bırakmadım..."
"Bana Cehennem halkı gösterildi;çoğunluğu kadınlardı...Siz kadınların çoğu cehennem kütüğüdür." (muhammed)


Kaynak : Kadın ve Şeriat (İlhan Arsel )


Bunları nasıl yorumlamamız gerekiyor?

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
muhammed e ait olduğu öne sürülen bu sözlerin hiçbiri aslında ona ait değildir,bu konuda bişeyler söylemek için derin araştırmalar yapmak gerekli,yaklaşık üç senedir bu konuda okuyorum ve araştırıyorum..bu hadislerin hepsi uydurma ve peygamberin vefatından sonra arap dünyasının ataerkil mirasçıları tarafından yazılan,muhammed e atfedilen sözler..ayetlere gelince, mealini verdiğiniz bütün ayetler yine ataerkil sistemin koruyucusu türk alim(!)lerimiz tarafından çevrilen ayetler,farkındaysanız bir tane kadın müfessir yok aralarında..örneğin kadnları dövün şeklinde biten ayetin fiili arapça olarak ''darebe'' kökünden gelir..bu fiilin arapça da 33 anlamı vardır sadece bir tanesi dövmek anlamına gelir,e tabi bizim türk erkeklerimiz,erkekliği içlerine kadar işlediklerinden (!) sadece kendilerine yakışanı almışlardır.Bu sadece küçük bir örnek..minik bir tavsiye;bazı konularda yorum yaparken daha temelli söylemlerde bulunursanız haksızlık yapma riskiniz azalır.





sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
nejdet bey..
feminizmin güçleri birbirinden ayıran bir yönü olduğu noktasına işaret etmişsiniz..katılıyorum fakat kadın problemi diğer dünya problemleri arasında biraz daha özel bir noktada durmuyormu?ayrıca feminizm kadın ve erkek cinsini karşı karşıya getirmez,kadına sömürüldüğünü farkettiren bir bilinç düzeyi oluşrurmasına yardımcı olur,duruş kazandırır ve aktif bir direnişçi modeli çizerek rehberlik eder.Söylediğiniz gibi bir misyonu olduğunu iddia edenler ancak popüler medyanın düzen koruyucu melekleridir.




nejdet
--------------------------------------------------------------------------------
Kadın sömürüsünün temel belirleyeni dinler değillerdir. Neolitik döneme geçişle başlayan bir süreç ki, bu dönemde totemlerden söz edebiliriz. Sümer Şehir devletinde kadının egemen olduğu dönem vardır ve daha sonradan bu erkek lehine devşirilmiştir. Gılgemeş destanı ile anlatılmak istenen olgu buna temas etmektedir. Orada da bir sürü tanrının kadın ve erkek rollerini üstlendiklerini görüyoruz. Demek ki dinler/hukuk/etik kuralları üretim ilişkilerince belirlenen yaptırımı olan toplumsal kurallardır. Toprağın doğal rantını bir kenara bıraktığımızda değer yaratan tek güç insan emeğidir. avcılık ile beslenen bir toplumsal yapıda ürün fazlalığı olmadığından çocukların kurban edilmesine de çok rastlanmaktadır. İlk temel yasa olan paylaşım yasası olmasa idi insan toplulukları hayvan topluluklarından ayrışamayacaktı. Neolitik dönemle başlayan artı-ürün o zamana kadar doğal güçler karşısında güçsüz olan insan türünün iştahını kabartmıştır. Paylaşım yasasının el-koyma yasası ile yer değiştirmesi bu kadar eskilere dayanmaktadır. Kadın üzerinde mutlak egemenlik/iktidar kurulduktan sonra bu egemenliği kuran öge için onun diğer üretici güçlerden fazla bir farkı kalmayacaktır. “soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” tanımı üzerinde gerçekten düşünmek gerekir derim

Sömürünün ilk halkası kadın üzerinde yaratıldığı için ilkin bunun kaldırılması gerekir. Bu nedenle her ne kadar önde olsalar da kadın erkek ile kol-kola yürümelidir derim. Feminizmin çıkış kaynağını irdelemeyeceğim. Bu gün için şunu söyleyebilirim; feminizm güçleri dağıtmaktadır.
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


fides
--------------------------------------------------------------------------------
Bir Yahudi duası da şöyle : “Tanrım, beni kadın olarak yaratmadığın için sana şükürler olsun.”
Hindistan’da Hindu geleneği dul kadınların kendilerini kocalarının cenaze ateşinde yakarak kurban etmeye mahkûm eder. Erkeğin ilk günahını işlemesine bile bir kadının, Havva’nın neden olduğu söylenmez mi?

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
emekçi güçler kadın problemi söz konusu olduğunda dağılmaya mecburdur,bunu feminizm yapmıyor,problemin doğası gereği bu böyle..





sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
evet havvanın ilk günahın sebebi olduğu söylenir,ama işte problem tam da buradan kaynaklanıyor..''söylenir''bu böyle değildir öyle söylenir..bunu ne tanrı söylüyor ne adem ne havva..diğer dinlere atfedilen sözlere gelince eğer bir toplumda ataerk herşeye hükmeder hale geldiyse ilk sahiplendiği ve tekeline aldığı olgu din oluyor..gerisini açıklama haceti görmüyorum.



nejdet
--------------------------------------------------------------------------------
O zaman arkadaşlar size bir de ilk feminist kadından söz edeyim isterseniz; LİLİTH ve bu konuda uzunca bir şiir denemem var ve sürüyor, şiirlerim bölümünde bir kısmını okuyabilirsiniz.

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


fides

--------------------------------------------------------------------------------
Nejdet hocam Lilith beğendiğim şiirlerinizden biridir. Lilith konusuna gelince; evet, eşitliği savunuyordu. Lilith,İncil ve Tevrat'ta geçmesine rağmen neden Kur'an da geçmez?

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


nejdet


--------------------------------------------------------------------------------
Fides hocam,

bu sorunun yanıtını tahmin edebiliyorum ancak bir şey ilave etmek isterim; bildiğim kadarıyla Lilith erkek-egemenliğine karşıydı; eşitlik derken bunu kastettiğini düşünüyorum; yanıldım mı?
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
çünkü kuran değiştirilmemiştir..tevratı da incili de kuranı da yazan aynı tanrıdır.Mesajlarında tutarsızlık olduğunu iddia edersek onun tanrılığını tartışmamız gerekmez mi?



fides


--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: sümeyra üzerinde 23 Haziran 2009, 22:45:21
evet havvanın ilk günahın sebebi olduğu söylenir,ama işte problem tam da buradan kaynaklanıyor..''söylenir''bu böyle değildir öyle söylenir.bunu ne tanrı söylüyor ne adem ne havva..

Bir şeylere inanmak için o lafları söyleyenden duymak/görmek/bilmek mi gerekir? Böyle ise dini ne tanrıdan duyduk ne de Kur'an ı Muhammed'den/incili İsa'dan/Museviliği Musada'dan duyduk?
--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


fides

--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: sümeyra üzerinde 23 Haziran 2009, 23:01:53
çünkü kuran değiştirilmemiştir..tevratı da incili de kuranı da yazan aynı tanrıdır.Mesajlarında tutarsızlık olduğunu iddia edersek onun tanrılığını tartışmamız gerekmez mi?

Değişmediğini nerden biliyorsun? İnanmak bilmek değildir! Ne kadar rasyonelsin bunda? Tarihçiler bu konuda uzmanlar bile buna ihtimal vermiyor? Kur'an Muhammed'in ölümünden 20 yıl sonra yazıya geçirildi.Hayvan derilerine yazılmıştı. Bu hayvan derilerinin eksiksiz şekilde toplandığından ne kadar emin olunulabilinir? Ayrıca Kur'anı ezberleyen "insanlar" vardı evet. Ama "Beşer şaşar." diye de bir söz vardır.

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
tüm söylencelerin temelinde bir gerçeklik yatar.

acaba havva-nın adem-in kaburgasından yaratıldığı da bir söylence midir? yoksa öyle olduğu mu benimsenmektedir?
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


fides

--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: nejdet üzerinde 23 Haziran 2009, 22:59:04
Fides hocam,

bu sorunun yanıtını tahmin edebiliyorum ancak bir şey ilave etmek isterim; bildiğim kadarıyla Lilith erkek-egemenliğine karşıydı; eşitlik derken bunu kastettiğini düşünüyorum; yanıldım mı?

Haklısınız hocam, erkek egemenliğine karşıydı. Ama kadının egemenliğini kastetmiyordu.

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
sağ ol Fides,

hem-fikiriz...

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlar tüm ağır işleri yaparlar; tarlada-bağda-bahçede-fabrikada-evde ancak gel gör ki yönetim kadrolarında çok göremiyoruz? neden olsa gerek?


--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!
--------------------------------------------------------------------------------
az önce şiirini okudum nejdet..etkilendiğimi söyleyebilirim,Lilith bugün sömürü karşısında duruşumuzun felsefesini ruhunda barındıran bir semboldü,ben öyle algılıyorum ya da;)




nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
teşekkr ediyorum,

demek ki her olgunun karşı-tezi tarihin tüm derinliklerinde vardır. önemli olan tarihsel belleğimizi canlandırırken/kullanırken iyi olanı seçmek ve yaşatmaktır bir açıdan...yoksa gerçekte eşitliği nasıl yaratacağız?

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!

--------------------------------------------------------------------------------
kadınları yönetim kadrolarında göremeyiz çünkü sistem karşıtlarını hapse atıp işkence yapıyor bunu da vatanseverlikten sayıyoruz!!!



sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
havvanın ademin kaburga kemiğinden yaratıldığını nerede okudunuz??



nejdet
--------------------------------------------------------------------------------
sordum sadece çok kaynak böyle söylüyor...

ve kadınları yürümeyen toplumlar sakat toplumlardır kanısındayım.
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
bu düşünce yahudilikten dünyaya yayılan bir düşüncedir ve gelenek temellidir..size katılıyorum öfkesi kursağında bırakılmış kadın direnişçilerden biriyim bende..herşeye rağmen yürümek durumundayız.




nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
sağ ol Sümeyra,

farklı açılardan baksak da temelinde kadının sömürüldüğü/susturulmak istendiği ve bunun da temelinde egemen olan çıkar ilişkisinden nasiplenen kişi/lerin yaptığı konusunda hem-fikir olduğumuzu düşünüyorum. yanılıyor muyum?
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!
--------------------------------------------------------------------------------
sana yürekten katılıyorum nejdet..




fides

--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: sümeyra üzerinde 23 Haziran 2009, 23:22:33
kadınları yönetim kadrolarında göremeyiz çünkü sistem karşıtlarını hapse atıp işkence yapıyor bunu da vatanseverlikten sayıyoruz!!!

Sisteme karşı erkekte yönetim kadrolarında yok! Sistem karşıtlığını sadece kadına indirgemek oldukça yanlış! Sistem karşıtı erkekler, kadınlara göre daha çok zindanlarda işkence gördü.

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!
--------------------------------------------------------------------------------
sana katılıyorum,sistem karşıtlarından bahsederken cinsiyet ayrımı yapmamıştım,tepki niteliğinde olan yazını anlamış değilim doğrusu.Çünkü orada bahsettiğim karşıt duruş kadın problemine indirgenmiş bir duruş değildi.




fides
--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: sümeyra üzerinde 23 Haziran 2009, 23:22:33
1) kadınları yönetim kadrolarında göremeyiz çünkü sistem karşıtlarını hapse atıp işkence yapıyor bunu da vatanseverlikten sayıyoruz!!!
2) emekçi güçler kadın problemi söz konusu olduğunda dağılmaya mecburdur,bunu feminizm yapmıyor,problemin doğası gereği bu böyle..

Ben 1.cümleden sadece kadınları vurguladığının kanısındayım..Kadın özellikle vurgulanmış. Yanılıyorsam biraz daha netleştirin cümleyi." kadın problemine indirgenmiş bir duruş değildi." derken neye indirgenmişti bunu daha net açıklar mısın?
2.cümlede emekçi güçler derken bunu biraz daha açar mısın? Her hangi bir yapıya/anlayışa ait emikçi güçler mi?İdeolojik mi yoksa feminist yapıya sahip anlayışlar mı?
--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
bahsettiğim tüm dünya problemleriydi,kasteddiğim sömürü karşıtlarının hepsini içeriyordu,kadın sömürüsüde buna dahil,bu konuda tek bir açıklama daha yapmayı düşünmüyorum!!!..fides beni anlamamak için çaba gösterdiğini düşünmeye başlıyorum.İkinci cümlede kastedilense ''emekçi güçler'' ifadesiyle nejdet in bir söylemine atıfta bulunmuştum..ideolojik bağlamda değerlendirilmişti..




fides
--------------------------------------------------------------------------------
sümeyra bulanık cümleler kullanıyorsun bana göre. Lastik gibi ordan oraya çekilir. Seni anlamaya çalışıyorum ki sorularımı yöneltip yanlış yargılara varmadan daha net bir açıklama beklliyorum. Senin ne anlatmak istediğini en iyi sen anlarsın.Anlattığını, anladığımı zannedersin. Sen genel bir sorunu içeren cümleye "kadın" kelimesini koyarsan elbette karşı çıkarım.
"kadınları yönetim kadrolarında göremeyiz çünkü sistem karşıtlarını hapse atıp işkence yapıyor bunu da vatanseverlikten sayıyoruz!!!" bu cümle sadece kadını içeriyor. neye hitaben yazılmış belli değil!
Eğer nejdete atıfta bulunduysan keşke, nejdetin cümlesini alıntı yapıp altına atıfını ekleseydin. Araya başka cümleler girince nerden bileyim ki neyi kastettiğini...


Alıntı sahibi: fides üzerinde 24 Haziran 2009, 19:01:09
Alıntı sahibi: sümeyra üzerinde 23 Haziran 2009, 23:22:33
1) kadınları yönetim kadrolarında göremeyiz çünkü sistem karşıtlarını hapse atıp işkence yapıyor bunu da vatanseverlikten sayıyoruz!!!
2) emekçi güçler kadın problemi söz konusu olduğunda dağılmaya mecburdur,bunu feminizm yapmıyor,problemin doğası gereği bu böyle..

Ben 1.cümleden sadece kadınları vurguladığının kanısındayım..Kadın özellikle vurgulanmış. Yanılıyorsam biraz daha netleştirin cümleyi." kadın problemine indirgenmiş bir duruş değildi." derken neye indirgenmişti bunu daha net açıklar mısın?
2.cümlede emekçi güçler derken bunu biraz daha açar mısın? Her hangi bir yapıya/anlayışa ait emikçi güçler mi?İdeolojik mi yoksa feminist yapıya sahip anlayışlar mı?

Bak seni anlamak için sorular yönelttim. Ama pek açıklama taraftarı olmamışsın.Sakız gibi oradan oraya uzayacak şimdi.İdeolojik değerlendirmeni açsaydın biz de eğer bu bir ideolojik yapıysa sana katkıda/destekte bulunsaydık.Sen emekçi güçler deyince kadın sorununa yaklaşımı farklı olan bir sürü yapı geliyor aklıma. Acaba bunları mı kastettin?

--------------------------------------------------------------------------------
Eğer biri sana parmağıyla güneşi gösterir ve sen de parmağa bakarsan aptalsın demektir. Eğer güneşe bakarsan daha da aptalsındır, çünkü güneş gözlerini kör eder. Senin bakman gereken parmakla güneş arasında uçan kuştur... Subcomandante Marcos


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
yanlış anlaşılmasın aancak Fides hocam bu konuda bence de haklıdır. Sümeyra yazdığından ben de aynısını anlamıştım. kast-etmediğin bu olmayabilir ancak bunu düzeltmenin yöntemi farklı olmalı derim.
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!
--------------------------------------------------------------------------------
nejdet bir soru yönelttin,kadınlar tüm ağır işleri yaparken neden yönetim kadrolarında olamıyorlar diye?bende şu cevabı verdim ''sistem karşıtlarını hapse atıp işkence yapıyoruz''sistem karşıtları aynı zamanda ataerke de karşı gelmezler mi?geniş mana da düşünülüp yazılan bir sözdü o,sistem sömürüyü emrediyor,kadınların sömürülmesi de buna dahil değil mi?umarım açıklamam yeterli olmuştur arkadaşlar??



nejdet



--------------------------------------------------------------------------------
iki kategoriyi ayırıştırıp aynı düzlemde birleştirmişsin; bu açıklamanı kendi açımdan yeterli görüyorum. teşekkür ediyorum sana

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
sahiplenme ile koruyup-kollama -herhangi bir cinsin koruması değil yanlış anlaşılmasın- arasındaki ilişki nedir sizce?

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
Bu konuyu irdelemek için öncelikle sahiplenme duygusunun insan doğasından mı yoksa yine toplumsal bir dayatmayla mı insan hayatına girdiğini tartışmak gerekir diye düşünüyorum.Çünkü iki durumda farklı karşılaştırmalar istiyor.Örneğin bu duygu fıtraten insan hayatında yer buluyorsa,koruma-kollama davranışları bunun doğal sonucu olarak karşımıza çıkıyor.Ama toplumsal dayatmayla içimizde yer buluyorsa o zaman durum farklı boyutlara taşınıyor doğal olarak..eğer normlarımız insana ''bu dünya ve içindekiler sana ait'' mesajını veriyorsa sahiplenme kaçınılmaz oluyor,bunun sonucu ise koruma-kollama-bu zulmün masum ifadesi-olarak karşımıza çıkıyor..
Burada bahsettiğim koruma-kollama karşımızdaki insanın,kitlenin gücünü kabüllenmeyerek,yok sayarak etkisiz hale getirmek ve korumaya almak suretiyle baskı altında tutmak..




nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
sahiplenmede aidiyet var ancak korumada bu yok gibi

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
bu konuda kafam karışık doğrusu..koruma sahiplenmenin sonucu gibi geliyor,sonra doğaya baktığımda aidiyet olmadan korumaya kollamaya dayalı bir nizam görüyorum,,insan da bozulmamış,geleneğin yakıcı tortusu bulaşmamış haliyle doğanın bir parçası,bu nedenle bir yanım sana katılıyor Nejdet,,




nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
sahiplenme duygusunun altında ego yatar. sahiplenen sahiplendiği olguyu egemenliği altına almak ister. bunu yaparken korumak istediği olgu/şey kendi çıkarıdır. bu çıkar sosyal/ekonomik/duygusal olabilir. burada bir egemenlik sahası vardır. korumadan söz edemiyoruz. sahiplenilenin korunmasındaki temel etken onun yararlılığı ile eş-değerdedir. başka bir anlatımla, sahiplenilen olgu yararlılık gösterdiği için korunur. koruma edimi bu yönden çok ince bir espiri ile gerçek koruma ediminden ayrılır. sahiplenmek için koruma ile gerçekten koruma arasında fark bu ince çizgide gizlidir. ayırt edilmesi oldukça zordur. gerçek korumada sahiplenme/egemenliği altına alma düşüncesi yoktur. bu açıdan öncekiden farklılaşır. son edimdeki korumada korunan bir değer taşıdığı için korunur. bu değerin kişisel/toplumsal/ekonomik olması açısından fark yoktur. ancak kesinlikle egemenlik sahasına alma düşüncesi taşımaz. bu nedenledir ki gerçek koruma sahiplenmeden ayrışır ve sahiplenme gerçek korumanın altında yatan ego-yu gizleyen ögedir. ayrıştırmalıyız derim
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!

--------------------------------------------------------------------------------
örneklendirmek istermisin nejdet?



nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
yılkı denilen atlar vardır. İsim farklı da olabilir. Onlar kırlarda özgürce ve topluluk halinde yaşarlar. bir gün içlerinden birisi yolnu kaybeder ve evcil atların yanına gelir. evcil atların sahibi iki şey yapar. ilkinde onu sahiplenir ve ondan yarar umar. ikincisinde onu topluluğuna götürüp bırakır. ikinci edimde koruma vardır. sahiplenme ise -buradaki- sahiplenilmiş gerçek korumadır. sahiplenmeyip orta yere bırakmış olsa idi o zaman onu gerçekte korumamış olacaktı. ancak o öyle yapmıyor; özgür olduğu ve korunduğu topluluğa ulaşmasını sağlıyor.

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!

--------------------------------------------------------------------------------
atı özgürlüğe kavuşturması yardım etme güdüsüyle daha çok bağlantılı değil mi?sahiplenme duygusu salt egonun buyruğunda gibi duruyor..



nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
ikinci ediminde sence koruma yok mu? örneğin onu götürüp açıkta bıraksaydı, sahiplenmiş olmayacaktı. ancak bir açıdan ona yönünü göstermekle yardım etmiş olmaktadır. bu da doğrudur. güç durumda olanın o güçlükten kurtulması için elinden geleni yapmak. burada koruma ve yardım olguları iç-içe geçmiş diyebiliriz. ne dersin?


--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra
Forum Üyesi

kadın doğulmaz kadın olunur!!!
--------------------------------------------------------------------------------
koruma duygusunda hunharca bir sahiplenme var diye düşünüyorum fakat yardım etme güdüsü biraz daha masumane geliyor,bu bağlamda ikinci edimde koruma değil,çıkarsızca yardım etme duygusu vardır,koruma da ego devreye girer,dolayısıyla kirlidir..aslında biraz daha ileri gidip yardım etme duygusunun da masumiyetini tartışmaya açabilirmiyiz ki?




nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
endemik bitkileri korumak için "hunharca sahiplenme" duygusu ile mi hareket ediyoruz? ya da doğal türleri korumak için gösterdiğimiz çabalar; mesela kelaynakların korunması için gösterieln tüm çabalar nasıl bir sahiplenme olabilir? aslında buradaki sahiplenme özelleştirerek egemenlik altına alma şeklindeki sahiplenmeden ayrıldığı için ondan faklı olacaktır. ne dersin Sümeyra,...
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!

--------------------------------------------------------------------------------
çok doğru bir noktadan yaklaştın ve ufkumu açtın bu konuda doğrusu,teşekkür ederim :)iki edimi birbirinden ayırmak gerekiyor daha net yaklaşımlarda bulunmak için çok haklısın Nejdet..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Rütbeli Sefiller

nejdet
--------------------------------------------------------------------------------
soyutlamaları daha somuta indirgediğimizde netlik sağlayabileceğimizi düşünüyorum.

şimdi, kadın tarlada çalışıyor, akşam olduğunda hayvanlarla ilgileniyor, sağıyor, topluyor vs. sonra ev içi üretimine koyuluyor; bir çok çocuk yapmış, yemeğinden tutunda giyinmelerine kadar üretimin tüm halkalarını üstleniyor vs. ne mi oluyor? ev içi üretimi zaten yok sayılıyor. ne mi oluyor? o tarım işçisi bile sayılmıyor. ne mi oluyor? hasadı erkekler topluyor; neyin ekileceğine onlar karar veriyor; oradaki sosyal yaşamla ilgili tüm kararları erkekler meclisi alıyor ve hatta kız çocuklarının kim ile evleneceklerine de onlar karar veriyorlar...

üstüne bir de dayak yiyor; oh ne güzel..kaç tane erkek kadından dayak yemektedir ve bu normal karşılanıyor?

şehirde durum çok mu farklı...

şimdi; gelde eşitlikten söz-et; gel de aynı kefeye koy...gelde emek sömürüsü aynıdır de...
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
İnsanın insana köle olmadığı, cinsiyetlerine göre kategorize edilmedikleri, paylaşımcı ve özgür yeni bir dünya yaratmak kolay bir süreç olarak görülmemelidir.

Emeğin özel bir sömürü şekli olan kadının sömürülmesi ve egemen erkek düşüncesinin cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin içselleştirilmesine dair küçük bir eleştiriydi yaptığım. Bir sorunu çözümlemek kadar onun farkında olmak da bir o kadar önemliydi düşüncemde.

Bu sorun ile ilgili olarak yorum/eleştiri/değerlendirmeleri ile yeniyi sentezlemede katılımcı olan sevgili Fides hocam, sevgili Sümeyra’ya teşekkür etmek istiyorum.

Belki de çok önemsiz bir konuydu değindiğim; kim bilir ; yalnızca üç kişiyi rahatsız eden bir olgu gibi görünüyor tabloda; tabloların yanıltıcı olması dileğimdir...

Sevgi ve saygılarımla....
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
Totemik değerlerin kutsal dokunulmaz kılıfları onları kişilere yabancılaştırmaktadır. Aile kavramı da böylesine sürekli sığınılan ve ancak içeriği boşaltılmış totemik bir değer olarak sunulup durmakta olan kavramlardandır. Kutsal sayılan değerlere dokunmamak gerektiği öğretilir. Hepimizin tanık olduğu gibi “aile salonumuz vardır” ibaresini çoğu yerlerde görmekteyiz. Diğer salonlarda neler yapılmaktadır ki? Sorusu akla gelmektedir. Toplum yapısal olarak koruma refleksine sahiptir; bu onu aynı zamanda tutucu yapar. Burada aileyi önemsemediğim sonucu çıkartılmamalıdır. Tam tersine ailenin gerçek yapısına kavuşturulması gerektiğine işaret etmekteyim. Aileyi sosyal bir olgu olarak gördüğümüzde birlikte yaşayan bireylerinin ayrı kimliklerinin her zaman korunması gerektiği gerçeği ile karşı karşıya kaldığımızı da unutmamalıyız. Sosyal statülerin korunması adına bireylerinin içerisinde saklı özgürlükler yaşadığı ve değerlerin törpülendiği aile yapılanmalarının altında sosyal, kültürel dayatmalar ve kişisel endişeler yatmaktadır. Kırılması gereken de bu sahte özgürlük anlayışlarıdır. Hiçbir olgu bireyin kimliğini kendi içerisinde eritip yok etmemelidir. Kadına karşı şiddetin temellerinden birisi de işte tam bu noktada gizlenir ve kendisini her zaman ve her fırsatta açığa çıkartır. Bu durum egonun sosyal şizofreni ile sakatlanmasıdır. Kadın susturulmalı ve haklarından yoksun bırakılmalıdır ki erkek hem sosyal statüsünü sürdürsün hem de kendi egosunu tatmin edecek açılımlar yakalasın! Ne yazık ki, ana-baba-çocuk üçlemesini salt bu ögelerin varlığı ile aile olarak tanımlamak doğru olmasa gerek. Eşit olmayan bireyler arasındaki tüm ilişkiler sırf bu nedenle sakat doğarlar ve çatışmaya mahkumdurlar. Tam bu noktada toplumsal erk-i elinde bulunduran eşitsiz ilişkide kendisini öyle ya da böyle kabul ettirir. Bu onun haklı olduğu anlamına gelmez tam tersine eşitsizliğin üzerine kurulu bir denge kendi içerisinde haksızlığın kaynağı, yaratıcısıdır. Kadınlarının özgür ve eşit olmadığı bir toplumun özgür olduğunu söylemek bir mistifikasyondur/aldatmaca/gizleme/kandırmacadır. Şiddetin erkek erk-inden geldiğini benimsemediğimiz sürece kadınların bilgilenme ve hak arayışı çabalarını şiddetle bastırma konusunda gelişen toplumsal dinamiklerin Önünü almamız pek olanaklı görünmemektedir. Bu konuda erkek şapkasını önüne koymak zorundadır. Tarihsel süreç bunu göstermektedir.

Saygılarımla...

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


chimera
--------------------------------------------------------------------------------
Forumdan bir süre uzak kaldığım içim düşünce paylaşımınıza katılamamak okudukdan sonra beni üzdü sevgili nejdet.Tarihsel geçmişine baktığımızda 'sömürü' nün kılıfı herzaman 'koruma' olmuştur.Korumanın burdaki işlevi korunmaya muhtaç,aciz ve güçsüz olduğunu karşı tarafın içselleştirmesi,ve bu sayede sömürünün devamıdır.Bahsettiğiniz gibi sömürünün cinsiyeti yoktur.Tarihsel olarak emeğin,kadının ve doğanın sömürüsünün oluşum ve sistematik şekline baktığımızda,sömürünün kaynağı ekonomidir.Güç yada güçlü yü tanımlarken merkeze aldığımız olgu yada olgular önemlidir diye düşünüyorum.
Yardım etmek ve korumak arasında nasıl bir ilişki olabilir? Yardım,yardım istendiğinde yapılan bir eylemdir;karşı tarafın tercihidir bu eylemi yaratan.Korumak ise tek taraflı kendi düşüncemizin ürünüdür.Bu anlamda korumak hiç bir anlamda masum gelmiyor bana.Doğayı korumak nasıl bir eylemdir öyle ise? Ekolojik denge bozulduğunda tepkisini ortaya koyar ve doğadan/doğallıkdan kopmayan bireylerin kendi mücadelesidir bu,bir koruma değil insanın yaşam mücadelesidir.Doğa yok olduğunda,insanda yok olacaktır.
--------------------------------------------------------------------------------
Adın yokdu tanıştığımızda,sonrada olmadı.Çünkü başka biri oldun zamanla..


sümeyra

kadın doğulmaz kadın olunur!!!
--------------------------------------------------------------------------------
sevgili Chimera,
sömürünün cinsiyet ayrımcılığı yapmadığı düşüncesine katılmıyorum çünkü emek sömürüsü kadın dünyasında hiç de erkeğe yanısıdığı gibi yansımıyor..kadını cinsel obje olarak kullanan ve baskı/şiddete maruz bırakan toplum-kaynağı sadece ekonomiye bağlı olmayan-bir yapıdan güç alıyor;gelenekten yani.
''ekolojik denge bozulduğunda insan tepkisini ortaya koyar''ifadesi de biraz kafamı karıstırdı açıkçası,çünkü insanın burda verdiği tapki bilinçli bir tepkidir,bilgiyle yoğrulmuş bir bilinç düzeyine ulaşmak gerekir ki''doğa yok olduğunda insan da yok olacaktır'' duyarlılığıyla hareket etsin,bence Nejdet'in bahsettiği koruma da refleksif bir duyarlılık söz konusu..


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
kadın emeğinin cins olarak sömürüsünün emek sümürüsünden ayrıştırılması gerektiğini ve bunun da emek sömürüsü ile son düzlemde örtüştüğünü belirterek bir konuya açıklık getirmek isterim; gelenekler de diğer toplumsal kurallar gibi ekonomik ilişki kalıplarından doğarlar; onları etkileme güçleri yok değidir ancak, kaynak olarak aynı yerden beslenirler.

----------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
sevgili Chimera,

uzun zamandır olmadığının farkındayım. katılımına da sevindiğimi belirtmek isterim. bazen kör-kuyular vardır ya bilirsin; içine taş atarsın ve beklersin bir çığlık ve bir ses duymak için pür-dikkat beklersin; yok, ne bir ses ne bir seda; sonra bir kağıt yakar atarsın, karanlık aydınlansın da bu taş nereye gitti bir göreyim diye; ne mi olur; kağıt hızla yutulur ve ışık söner...kalkar yürürsün...

yürümek gerek...

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


chimera

--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: sümeyra üzerinde 30 Haziran 2009, 15:39:32
sevgili Chimera,
sömürünün cinsiyet ayrımcılığı yapmadığı düşüncesine katılmıyorum çünkü emek sömürüsü kadın dünyasında hiç de erkeğe yanısıdığı gibi yansımıyor..kadını cinsel obje olarak kullanan ve baskı/şiddete maruz bırakan toplum-kaynağı sadece ekonomiye bağlı olmayan-bir yapıdan güç alıyor;gelenekten yani.
''ekolojik denge bozulduğunda insan tepkisini ortaya koyar''ifadesi de biraz kafamı karıstırdı açıkçası,çünkü insanın burda verdiği tapki bilinçli bir tepkidir,bilgiyle yoğrulmuş bir bilinç düzeyine ulaşmak gerekir ki''doğa yok olduğunda insan da yok olacaktır'' duyarlılığıyla hareket etsin,bence Nejdet'in bahsettiği koruma da refleksif bir duyarlılık söz konusu..


Sevgili sümeyra,
sömürünün cinsiyeti yoktur ile sömürü cinsiyet ayrımcılığı yapmıyor arasında ben anlam farkı olduğunu düşünüyorum ve kendi kullandığımı daha açımlayarak : sömürünün her türünün (emek,kadın,doğa,ülkeler vb sömürü) amacı aynıdır diyorum.Ekonomik güce sahip olmak amaç.Elbetteki kadın sömürüsü cinsler arası bir sömürü şekli olup,ancak kaynağı ve oluşum sebebi yine ekonomidir.
'Ekolojik denge bozulduğunda tepkisini ortaya koyar' derken insan tepkisinden değil doğanın tepkisinden bahsediyorum.Sanıyorum yanlış okudun o cümleyi.Bilinçli insan zaten doğa için mücadele eder onunla birlikte 'korumak' değil bir mücadeledir bu.
Refleksif bir koruma duygusu Bahsettiğimiz cinse dayalı sömürü şeklinde hiçde masum bir duygu gibi gelmiyor açıkçası.Masum olduğuna inandırılmaya çalışılan bir duygu ki;kadının statüsü devam etsin.Ben böyle düşünüyorum.

--------------------------------------------------------------------------------
Adın yokdu tanıştığımızda,sonrada olmadı.Çünkü başka biri oldun zamanla..


chimera
--------------------------------------------------------------------------------
Alıntı sahibi: nejdet üzerinde 30 Haziran 2009, 23:32:06
sevgili Chimera,

uzun zamandır olmadığının farkındayım. katılımına da sevindiğimi belirtmek isterim. bazen kör-kuyular vardır ya bilirsin; içine taş atarsın ve beklersin bir çığlık ve bir ses duymak için pür-dikkat beklersin; yok, ne bir ses ne bir seda; sonra bir kağıt yakar atarsın, karanlık aydınlansın da bu taş nereye gitti bir göreyim diye; ne mi olur; kağıt hızla yutulur ve ışık söner...kalkar yürürsün...

yürümek gerek...


Çok iyi anlıyorum seni.Ama kuyulara taş atıp,sesleri beklemek den vazgeçebilirmiyizki?Yolumuzda yüzlerce kör-kuyu varken.

--------------------------------------------------------------------------------
Adın yokdu tanıştığımızda,sonrada olmadı.Çünkü başka biri oldun zamanla..


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
Chimera,

"Yürümek gerek" adlı yazım bu sözden çıktı biliyor musun?! o yazımı okudun mu bilmiyorum. Kültür edediyat bölümüne aktardım onu. Yürümek gerek ama, kadınlarla birlikte, emekçilerle beraber...
------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet

--------------------------------------------------------------------------------
Rütbeleri sökmek gerekmez mi?

Ne kadar beklemek gerek bunun için? ve neden?

Yarına ötelediğimiz bu günkü yaşantı mıdır?

Yarına ötelemek neden?

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet


--------------------------------------------------------------------------------
rütbeleri takan kimdir?

bu rütbelerden yararlananlar kimdir?

ya rütbeleri benimseyenler?!...
--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.


nejdet
--------------------------------------------------------------------------------
insan, doğasında tembel miydi? sanmıyorum. tembellik ile rütbeler arasında ne ilgi var denilecek şimdi. sanırsam var; hem de çok...tarihte kadın emeğinin sömrülmesi ilk sömürü biçimi olduğuna göre tembellik ve rütbeler arasında bir ilgi kaçınılmaz görünmektedir.

Austrolopitecus Afrikacanus'lar çok öncelerde yaşam savaşımı vermiş ilk insan türlerindenen olup, yaşadığı ormanlık alanlardaki doğal dengelerin değişimine bağlı olarak besin kaynakları azaldığında protein değeri yüksek et tüketmeye başladılar. henüz artı-ürün olmadığı için hepsi canla-başla ve dinlenmeden beslenmek, türün sürdürülmesi için didinmek zorundaydılar. doğalarında tembellik yoktu. analarımızın/atalarımızın davranış özelliklerine baktığımızda tembellik olmadığını gördüğümüzde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, tembellik insanın doğasında yoktu/yoktur.

gel zaman git zaman neolitik çağ denilen zaman diliminde bir yandan ürteim alaetlerinin kullanılmaya başlanması/keşfi, diğer yandan hayvanların evcilleştirilmesi ve ateşin egemenlik altına alınması ile insan türü tükettiğinden fazlasını üretmeye başlayacaktı. kitle olgusu ile tanışıklığı daha öncelere dayansa da o kitlesel çoğalmayı/çoğaltmayı önemser duruma gelmiş bulunmaktaydı.

Günü-birlik yaşayan avcı topluluğun giderek kendisine zaman ayıracak artılarınının olması egemenlik duygu ve düşüncelerinin ilk tohumlarını içerisinde taşımaktaydı. egemenlik bir olguya sahiplenmek ve onun üzerinde her istediğini gerçekleştirmek yanında öteki sayılanı o olguya yakınlaştırmamayı birlikte barındırmaktadır. Tür üzerindeki egemenlik giderek cins üzerindeki egemenliğe doğru gelişme göstermiş ve kadın ilk zamanlar diğer türler gibi üretim kaynağı olarak değerlendirilmiştir. soy zincirinin anaya bağlanmsı dışında sanırsam ana-erkil toplum gerçekte hiç yaşanmamıştır.

artı-ürünle birlikte tembellik insanın doğasını çürütmeye başladı. tembellik bir çürümedir.

--------------------------------------------------------------------------------
kadınlarını erkeğe muhtaç bir şeklilde yaşamaya zorlayan bir toplum, kökünden acizdir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst