Pedro ve silva özel kapak

Pedro&SilvaÖZEL VİDEOSU





Hi Friends

Ahh pardon Merhaba Arkadaşlar...

Adım: Thomas



Şimdi sizlere anlatacaklarımı dikkatlice koltuklarınıza yaslanıp iyice okumanızı istiyorum çünkü bende bu ikiliyi göresiye kadar söyleseler inanmazdım...

Herşey bundan 2 sene evvel Brezilya ya o sıcacık RİO DE JENARİO PLAJ larına tatile gitmem ile başladı.....

Konuyu yeni kaleme alabilme fırsatım oldu fakat bölüm bölüm okudukça ikiliyi yakından tanıyacağız belkide kendimizi işin özünde bu ikiliden öğrendiğim o kadar çok şey oldu ki şimdi hayata daha farklı bakabiliyorum...

herneyse konuya dönüp yazıları bölüm bölüm aktarmak istiyorum ama ondan öncesinde bölüm nasıl ilerleyecek kısaca izniniz olursa Bahsetmek istiyorum...

Bölümler 3 soru 6 cevap ile olacak yani çok uzun yazılar yada masallar romanlar hikayeler filan olmayacak...bunun için ayrı bir konu açacağımı ifade etmiştim...bu konuda genelde sona odaklı olacak yani sondan kastım her bölümün sonuç bölümü diyebilirsiniz yoksa bölüm bölüm arada geçen tüm diyaloğları oluştursam ekstra bir kitap olacak sanırım...kısa kısa bölüm özneleri olacak ama genelde 3 soru 6 cevap odaklı olacak...

Pedro: Genel manada hayata pozitif bakan olumlu bir düşünceye sahip

Silva: Genel manada hayata negatif bakan olumsuz bir düşünceye sahip



Şimdi bu ana temayı verdikten sonra size konuyu anlatmaya başlayabiliriz...

3 Sorumuz şunlar olacak..

öncesinde tanışma anı sonrasında sorularımız...

1-Savaş ve Barış
2-Demokrasi
3-Düşünce Ve Algı

Sizler konuyu okurken ben yazıları hazırlamaya durayım...

Bakalım Pedro ve Silva bize Felsefik yada Düşünsel açıdan ne tür görüşler yada cevaplar verecek...

Böylesi..

Part 1..
Brezilya ya YOLCULUK ....









Yoğun bir çalışma maratonunun ardından güzel bir tatili hakettiğimi düşünerek kendime iyilik yapmak istedim...ve Biletimi Brezilya Plajlarına aldım....Hayatımın en güzel TATİL i olmasını istiyordum...

Uçak seyahatlerim aşamasında oldukça güzel anlar yaşadım xHY yollarının bana sunmuş olduğu ilgi ve alakadan oldukça hoşnut kalmıştım aslında personel sadece bana değil genel manada her yolcuya özenle itina ile ilgi gösteriyordu insan kendini sıcak evinde gibi hissediyor....yok daha neler o kadar da elbette değil hiç bir şey benim sıcak evim gibi olamaz....

Evet yolculuk esnasında Brezilyada kalacağım otelin broşürlerini inceliyordum biraz vakit geçsin diye de yok bu şekilde vakit geçmedi azcık müzik dinleyeyim diye paneli açtım çok yabancı kalmışım teknolojiye diyerekten sıkıldım kapatmak üzereydim derken uçaktaki hostes sıkıldığımı anlamış olsa gerek ki nasıl yardımcı olabilirim diye bana seslendi ..

Bense gözlerim baka kaldım bir anda başım dönüyor gibi oldum....kızın güzelliğine mi sandınız yok canım bayan 45-47 yaş civarı filandı ayrıca ruju çok yapmış ve makyajıda akıyordu.....benim gözlerimin baka kalması Brezilyaya geliyor olmamızdı....o ne güzel bir şehir o ne güzel bir manzaraydı...

neyse kendime geldim hostese yok hayır yardımcı olmanıza gerek kalmadı çünkü ineceğim yere vardım dedi....

hostes anlamadım dedi nasıl yani dedi ??..

dedim içimden ula bu ne diyor.....geldim dedim brezilyaya o yüzden yardım etmenize gerek yok dedim...

hostes bana bakarak gülümsedi...

bende aynı onu yaptığını yaptım sahtecikten yüzümü buruşturup gülümseme yaptım...

sonrasında hostes bana baktı ve dedi ki...

Sanırım yapılan anonsu duymadınız yada aldığınız bileti siz almadınız dedi ??

ahaa leeen ne diyor bu hostes ben bileti nereye aldım ki ne diye içimden dedim hani o kendinden emin BREZİLYA ya geldik diyen ben var ya bak nasıl bir halde oldu...

eehh şeyy beni yanlış anladınız sanırım...ben brezilyaya geldik derken aslında ne zaman gelebiliriz diye sormak istemiştim sanırım anlamadan ağzımdan farkında olmadan yanlış kelime çıkmış olsa gerek

(bozuntuya vermeyeceğiz erkekliği yerler altına almayacağız ya nasılda 90 derece dönüş yapıyoruz değil mi ...)

hostes anladım efendim şuan komşu ülke olan ARGANTİNE topraklarına inmiş bulunmaktayız....

bende hmmm tamam yaa çok güzel burada boca junıors FİLAN VAR ÇOK SEVERİM....dedim...

Hostes gülümsedi..

leeenn gene mi pot kırdık...

Hostes beyfendi burada sadece 2 saat kalıcaz biletiniz aktarmalı olduğu için bunu size belirmiş olmamız gerekir...

bende yaaa eveet evettt bilete bakıyorum aynen öyleydi zaten hani dedim belki aktarma süresi azalmıştır filan yada süresi çogalmıştır ona göre Argantine turu yaparım diyordum gezmeyi çok seviyorum da...

hostes peki beyfendi size yardımcı olabileceğim bir durum olursa butona basabilirsiniz birazdan uçak yere indiğinde terminalde uçağınızı kaçırmayın bulunan peronda olun diyede uyarıyı yaptı...

ulleeen ne pot kırdık bize uçağı kaçırmayın dedi yahu....

Neyse kocaman ağır eşya dolu valizlerimi alıp aktarma yapacağım TERMİNALE doğru yol aldım....Bavulda çok ağırdı yahu ....

Bavulda çok eşyam olduğuna bakmayın genede gazetecilikle ilgili fotograf makinelerin merceklerim tripotlarım vss var eşyam çok az diyebilirsiniz tek valize sığdırdım sığdırabileceklerimi....

tatilemi gidiyorum yoksa haber yapmaya mı anlayamadım....bizimkiside iş AŞKI sanırım

neyse aldık tek bavul valizimi 29 nolu terminale doğru yol adık...

ufff one öyle dedim

merak etmeyin kız görüp kıza seslenmedim yada baka kalmadım..

Midem gurulduyor ve felaket ağrıyor...İshal oldum sanırım...

valla valizleri nasıl taşıdığımı bilemiyorum....olduğum gibi durmadan önüme gelen tüm engelleri aşarak bir olimpiyat koşucusu gibi gördüm hissettim kendimi dogru lavaboya koştum...

çatpat ingilizce ile görsel işaretler ile tuvaleti bulduk bulmasınada ilk anda kızlar tuvaletine aceleden tam girecektim ki şükür lavobadan kapıdan dışarıya bayan çıkınca bende tam elimi kapı koluna tmıştım bayanı karşımda görünce duvara yaslandım ellerimi saçlarıma sürdüm ne kadar yakışıklıyım demi türkçe söyledim....

kız bana SALAK şey dedi



Bir anda kendimi şirketimizde çalışan tombik gözlüklü Rüstem beye benzettim genelde ona çok çalıştığı için kimseyle konuşmadığı ve sadece işiyle ilgilendiği için Salak derlerdi ....ne bileyim işte o anda aklıma geldi...

Satayim...once insan arasında Argantine de dahi karşıma TÜRK KIZI çıkıyor arkadaş....Düşün artık yakamdan sanki çok peşimizdelerde birde yakamızdan düşecekler bizde ki egoya bak...tek tabancasın hey yavrum heeey...

neyse lavaboya zar zor girdim ama emin olmak için geri çıkıp tabelaya bir daha bakma gereği hissettim belli olmaz belki kız yanlış girmiştir...

neyse lavobaya girdim .....gerisini anlatmaya gerek yok çok rahatlamıştım Lavobodan çıktığımda bu anı iliklerime kadar hissedebiliyordum...

ne insanım size girdiğim lavobanın verdiği hazı bahsediyorum ama herşey doğal ve taze olmalı değil mi o zaman anlattacağım şeyleri sunmaya devam edeyim...

o rahatlık o hazdan sonra saate baktım yarım saat geçmişti....29 nolu peron için daha 1,5 saatim vardı...

biraz Terminalde gezindim durdum....karnım açıktı birşeyler yedim derken....yoruldum....peron 29 a doğru gitmeye başladım....

peron 29 a geldiğimde artık gitme vaktime 30 dk kalmıştı 15 dk sonra uçağa almaya başlayacaklardı...nihayet RİO de Jenario ya gidebilecektim...

Terminalde son 15 dakikamı bankette otururken bekleye dururken yanıma bir yaşlı bayan birde genç 15 li yaşlarda torunu geldi...

bana merhaba dediler...

bende satiyim yok daha neler dedim ...yine mi...

Yaşlı bayan yine mi derken....

bense yok size demiyorum kendime diyorum benim ne demek istediğimi okur severler anlar...

hani dünya küçük derlerdi yaaa harbiden öyleymiş

neyse bana merhaba diyen hanımefendiye merhaba dedim buyrun nasıl yardımcı olabilirim dedim...

o da bana "I dont speak turkısh "

yeeeesss dedim çığlıklar attım oda banaa oyyy may got dedi...yok got filan dedim ...

başladım ingilizce konuşmaya sorular sormaya

sonrasında o da bana ne dedi biliyormusunuz...

Brezilyaya gideceklerini fakat torununun biletini kaybettiklerini ama bu uçağa binmeleri gerektiğini söylediler eğer izin verirsem biletimi bu çocuğa ayarlamamı istediler...

haydee oppala nerdesin TÜRKİYE insanı...sen gel bunu sevmedim dedim

Türkiye insanı tam bir FEDAKAR tam bir CENTİLMEN tam bir YARDIMSEVER dedim ve hiç düşünmeden Çıkardım BİLETİMİ verdim....

Bir anda AKLIMDA şunlar oluşdu..



Aklımda oluşan herşey bir anda ELVEDA oldu.....TATİL---PLAJ---KUM---RİO DE JENARİO hepsine kocaman bir X işareti koymuştum....artık 1-3 gün bileti anca bulabilirdim....

Sonrasında BİLETİ düşünmeden verdim....Yaşlı bayan ve torunu Ellerini kaldırıp orta parmakları ile bir işaret yaptılar ve bana SALAK ŞEY dediler...

Leen hayır ikinci kez olamaz dedim yine aklıma bizim şirkette çalışan RÜSTEM bey geldi...

offf TANRIM ALLAH ım ben nasıl bilet almışım Teknolojiden anlamazsan Böyle olur işte

.....leen sen git DİREKT BREZİL yaya giden UÇAĞA bilet almada UCUZA kaçayım de AKTARMALI bilet al ....

ne bileyim satiyim ucuz diye girip aldım aktarmayı anlamam ki...

iki kez salak şey olduk....ne yapıcam şimdi 2 haftalık tatilimden 3 günü çöpe gidecek....satiyim...DOLANDIRILDIM ....POLİCE POLİCE diye bağırasım geliyor da olmaz o zaman harbi salak şey diyenlerin sayısı artar...

biraz uyumuş olsam gerek....biri beni dürtüyor...

beyfendi beyfendi uyanın artık diyor bayan ingilizce konuşuyor ama ne güzel ne güzel miss gibi....yok güzel olan bayan değil dişleri bembeyaz çok güzel birde sesi var gözlerimi uykulu olduğum için tam açamadım da bir dişini gördüm birde sesini duyabildim ne yorulmuşuz be arkadaş....

ben derin bir ingilizce mırıldanmasıyla TİCKET TİCKET POLİCE POLİCE demişim....bunu bana bayan sonradan söyledi...beni iyicene dürttü ve uyandırdı....

geldiniz dedi...

bende dedim nereye BREZİLYA ya dedi..WELCOME TO BREZİL ya dedi...Brezilya ya hoşgeldiniz dedi...

Heeeyy satiyim cennetteyim ÖLDÜM galiba dedim

Hostes gülümsedi...yok uykudaydınız RÜYA görüyordunuz sanırım...

Bende yok inanmam sana cimcikle beni dedim oda cimcikledi....oda ne....

aklıma bayan gelmedi...youtube de izlediğim video geldi aklıma..

WELCOME TO BRAZİL DİYE..



Hayaller Şehri bekle beni ben geliyorum dedim...tam uçaktan inmeye kapıya dogru gittim...uçaktaki güvenlik görevlisi üzerime atladı...

POLİCE POLİCE dedim de rüyamda demiştim POLİS AMCA

....Police amca dedi ki HENÜZ İNMEDİK ne yapıyorsun sen ingilizce konuştu...

bende sanki tonlarca nikotin alıp kafayı bulmuş gibi delilerce oldum hı hı tamam dedim ve koltuğa beni oturttular...

Sarhoş gibi olmamak elde değil yahu onca zahmet onca yolculuk onca kötü rüyalardan sonra Brezilyaya geliyorum....

Sonunda NİHAYET Kapılar açıldı UÇAK tan iniyorum...

----------------------------Devamı Diğer PART 2 de----------

Siz okuya durun ben yazıyor olacağım

...

Part 2

OTELE YOLCULUK...

Sonunda Brezilya ya gelmiştim artık uçaktan iniyordum o ne kalabalık öyle o ne hoş bir karşılama TÖRENİ kendimi çok özel hissettim....yok beni karşılamaya gelmediler yada bana tören yapmadılar....Yan uçakta KAKA vardıda geleceğini öğrenmişler ona basın ve taraftar grubu gelmiş çok bir kalabalık yok 1000 kişi filancık iştte

Neyse biz boşverelim KAKA yı filan Spor muhabiri değiliz neticede.....

Hee bu arada Gazetede çalıştığımı gazeticilik yaptığımı söylemiştim şeey doğru ama biraz farklı yanii....

nasıl dediğinizi duyar gibiyim ....

genelde gazete için fotograflar çekerim sonrasında fotograflara göre yorum düşerim...o yani pozisyonum öyle masa başı da yüksek değil hani siz ne sandıydınız ki....bizim iş süpermen gibi clark kent gibi

neyse 2 yılda bir anca tatil yapabiliyorum çok cimri olduğumdan değilde paramı anca denkleştirdiğimden uçak biletlerini mecburen en ucuzundan almaya çalışıyorum ki neredeyse her 2 yılda bir başıma gelmedik kalmadı...

bu sefer başıma gelecekleri çok daha farklı olduğu için kalemi alıp yazmaya başladım nereye mi yazıyorum bunu bölüm 15 in sonunda ancak görebilirsiniz sizlerde olacaklara olanlara hatta gözlerinize inanamayacaksınız ....

neyse....anneciğimizin geride bıraktığımız o misss gibi Yeşil Mercimek çorbalarını özleyeceğim..neyse geride kaldı


Yola koyulma vakti de daha halen uçağın kapısından inmiş değilim ne kadar da hayal perest biriyim yahu.....yola koyuldum terminale gittim...

valizlerimi bekliyorum oda ne....valizlerimin numarası EDF35 di ...ama valizim Bavul du ÇANTA değildi ki....

Görevli Police gittim....

Bayandı....

o ne güzeldi, o ne sevimli şeydi öyle...yok bayan polisten bahsetmiyorum....bayan polisin yanındaki köpekten bahsediyorum....

adı sanırım Golden Retriever dı ahan resmide buydu.....

Bu da yotube dan izlediğim Golden Retriever videosuydu aklımda kalan kadarıyla işte..



çok tatlı bir köpek değil mi ama söylediklerine gçre çok sadık çok akıllılarmış...çok sevdiğim bir köpek türüdür valiz turnikesinde onca sıkıntımı unutturdu diyebilirim...

yaa neyse yine kaptırdık kendimizi...

bayan polise dogru yöneldim....

tam soracakken bayan polis bana baktı....

İricene birşey di....dudakları kocamandı ...ön dişlerinden iki tanesi çürük bir tanesi ise yoktu......

kafası kocamandı....o kadar herşey netti ki police bayana bu kadar yakınlaştığımı hiç farketmemiştim.....ten rengimi Melez di....

valla eşim olsaydı kafama kocaman bir çanta yeerdim de ne bileyim köpeğe bakarken Police Bayana bu kadar yakınlaştığımı tahmin edemedim

Police bayan buyrun dedi ingilizce sorun nedir diye şeyler sordu...

Benim o sırada Migrenim tuttu başım döndü ...

sonrasında uyandığımda.....başımda Police bayan yoktu 75 yaşında filan yaşlı bir bey amca vardı

ama o da başımda filan değildi.....beni bankete uzatmışla bey amca karşı bankette duruyordu gözlerimi açınca yanıma geldi oğlum 5 euro varsa verde otobüse bineceğim dedi...

Yok leeen bu sefer olmaz yine mi RÜYA dedim satiyim seni Thomas dedim....oğlum insan günde kaç kez rüya görür dedim....anlık olur mu rüyalar insan uyurken rüya görür dedim gezerken görür mü yahu dedim...

Bey amca geldi yine tekrarladı....

oğlum evladım 5 euro verde otobüse bineyim param yetişmedi dedi...

Bense Kalktığı ayağa az önce bayılan ben değilmişim gibi....İŞTE BİR TÜRK....

FEDAKARDIR YARDIMSEVERDİR CENTİLMENDİR ÇALIŞKANDIR YARI YOLDA İNSANLARI BIRAKMAZ dedim....ama sonrasından önce aklıma

WELCOME TO TURKİE geldi...Ülkemizi özlemiştim satiyim bileydim kalırdım Tatile filan çıkmazdım....önce gözlerimizde özlemle canlanan bir TURKEİ a bakalım sonra yazılara devam edelim..



Bey amca bir tokat vurdu bana ...

bey amcaya ne vuruyorsun yaaa dedim oğlum ben ördek değilim dedi...bana 5 euro lazım dedi.....yok amca ne ördeği bu ülke ismi bizimkiler TURKEİ demiyorda TURKEY değip kendilerine güldürtüyorlar yoksa ördek ülkesi filan değil tam anlamıyla ASLAN ülkesi maşallah gezip gördüğünde insanları tanıdığında anca bunları anlayabilirsin...

Bey amca bana dönerek Ne gezmesi evladım 5 euro verde otobüse binicem dedi...param eksik kaldı dedi...

Bence O FEDEKAR O CENTİLMEN O YARDIMSEVER TÜRKİYE İNSANI olarak hiç düşünmeden 5 euroyu çıkardım bey amcaya verdim...

Bey amcada parayı aldı gitti kantinden Dumanlı Tütün aldı ....ayy satiyim seni hemi bey amca dedim....deseydin dumanlı tütün alacağım diye ben sana 10 euro verirdim dedim ....

bey amca geldi yanıma duydu sesimi harbiden 10 euro verirmiydin dedi bende evet dedim deseydin dumanlı tütün alacağım diye çıkartır verirdim yeter ki dürüst ol yalan söyleme ben verirdim...

o da ne öyle...

bey amca ıslık çaldı vay satiyim 75 yaşında adam ama benden iyi ıslık çalıyor bir yaşıma daha girdim...

o da ne 2 tane 70 li yaş civarından bey amca daha geldi ama bunlar daha bir moruk gibiydi

oğlum evladım az önce konuşmanı duyduk...

bende eeee dedim...

dumanlı tütün alacağızda bize 10 euro verirmisin...

leeenn şimdi vermezsem sözümüzün altında ezileceğiz....satiyim verirsem...adam başı 10+10+5 :=25 euro olacak.....

bizim 2 yılda biriktirdiklerimiz kıt kanatt oldu şimdi gel bedavadan bunlara ver....

Ama birden KALKTIM ayağa Edirneli PEHLİVAN olsaydı SÖZÜNÜN ERİ olur sözünü tutar dedim ve kendimi bir anda Edirneli Pehlivan hissettim....

Hiç düşünmeden toplamda 25 euroyu verdim....sonrasında bey amcalar dumanlı tütünü alıp gittiler...

leeen yine yalnız kaldık...hiç bir şeye yanmıyorumda...

o iri yapılı POLİCE Hanım beni bayılınca bankete bırakıp gitmesine yanıyorum arkadaş o kadar da yaklaştıydım bari hatır matır gözet bu durum TÜRKİYE de olsaydı ben ayılasıya kadar kimse başımdan ayrılmazdı....BREZİLYA böyle bir yer sanırım bilemem ta bi...bir kaç hata yüzünden koca devleti yargılayamayız değil mi neticede BREZİLYA CENNET ülkesi...ve öyle de...

Neyse bizim valiz orada duruyor ama valiz değil Çanta...

o da ne ÇANTA da

EDF35 BENİM valiz kodum yazıyor ama valiz değil çanta yani ben çanta yanıma almadım.....biraz daha baktığımda çantada PEDRO&SİLVA ismi yazıyor ....birde üzerinde şifreli kilit varrrr...

Neyse diyerekten Valizi şey pardon ÇANTAYI yanıma aldım ve OTELE doğru yola koyuldum.....

Terminalden Çıktım Taksiye bindim...

Her Trustin başına gelebilecek bir durum olmasın diye önceden DERS çalışmıştım...brezilyanın insanıymış gibi aksan konuşmaya başladım...

Taksici gülmeye başladı....

ingilizce niye gülüyorsun dedim....

TAXI ci de bana Hemşerim korkma ben Türkiyede nim dedi...

bende hayy ALLAH ına gurban koca Brezilyaya ben Tatile çıkıyorum başka insanlar göreyim diye karşıma hemşehrilim çıkıyor ne kadar sevindim ne kadar mutlu oldum bilemezsin......o kadar mutluyum ki içimden sevgimden kafana bir iki tane çat diye vurasım geliyor...

eee hemşerim benim lafı bir kenara koyalım da beni RİO DE JENARİO daki...

Ordan Burdan Kalanların OTELİNE götürürmüsün....

)) takXİ ci gülmeye başlar...

bende leenn ne gülüyorsun...

TAXİ ci abi...

ordan burdan kalanların OTELİ diye bir yer yok...

Evladım eminmisin.....bakmayın evladım dediğime herif 65 lik

evet eminim 15 yıldır takxi ciyim ben bilmeyeceğimde kim bilecek...

eee benim para ne olacak ...??

Thomas abi sen o parayı unut....

hadi yaa.....eee ben nerede kalacağım....tatil ...plaj ne olacak....eyvah bitti mi kocaman bir X mi oldu şimdi tatil yapamayacağım mı.....?? dönüş biletimi iptal ettireyim geri döneyim o zaman....

TAXİ ci yok abi olur mu öyle şey...ne kadar paran var senin ???..

sana nee ne yapacan soyacan mı beni ???söylemem...

abi hani şey demiştim...

yok bana şey filan deme aklıma bizim şirkette çalışan Rüstem Bey geliyor...


Taxi ci ben bilmem rüstemi filan ama seni eğer istersen KARAVAN da kalırım dersen ucuz yollu bizim Türklerin bulunduğu RİO DE JENARİO da olan yerde plaja 500 MTR yakında sayılan bir yere götürürüm tatilini KARAVAN da yaparsın hem Tuvaleti duşuda filan var gerçi otel gibi olmaz ama istersen ta bi hani hiç yoktan demiştim...


Bense yarı baygın halde...

AMA otel... 4 yıldız.. herşey bedeva....havuz sauna bedava....sonra fitneess bowling bedava....bunlar KARAVAN da bedava mı var mı ??..

TAXİ ci gülmüş kahkalar atmış.....

bu saydıkların hiçbiri karavanda olmaz sadece duş ve tuvalet var ...

Peki içinde TV side varmı ...??

Var abi ama EXTRA ya giriyor...

peki KLİMA var mı ??

Var abi ama EXTRA ya giriyor...

yok ben ekstra filan istemem tv de olmasın hem ne izlicem ki Türkiye de çok izledim...Klima da olmasın sıcaklığa alışkınım..

Haaay ben satiyim bu siteden aldığım OTEL biletine UCUZ ETİN yahnisi 2 yılda bir anca BÖYLE olurmuş...

Nyese çaresiz koyulduk OTELE YOLA KOYULMAYA ve sonunda

OTELİMİZE ŞEEYY PARDON KARAVANIMIZA TATİL yapmaya RİO DE JENARİO ya geldik

ŞÜKÜR kavuşturana....gerçi Plaja 500 metre uzaklıkta ama olsun TABANA kuvvet hem bedava FİTNES olmuş olur...

-------------------------------Devamı PART 3 de.....siz okuya durun ben yazmaya devam ediyorum..........................


---------- Mesajlar Birleştirildi at 15:35 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 15:33 ----------

Part 3 (2 partlıdır)

PLAJDA TANIŞMA

Sonunda o kadar zorlu bir yolun ve uğraşının ardından tatilimi yapabileceğim bir yere Brezilya Rio de Jenerio yakınlarına geldim...

Ucuza tatil güzel olmaz derlerdi inanmazdım ama gerçekten öyleymiş

Herneyse yazılara dönecek olursak...

Karavan alanı ucuz olmasına rağmen öyle bir yer ki inanılmaz mükemmel hatta manzarası ise olağanüstü evet tatilimi yapacağım yer kocaman bir karavan ordusunun olduğu bir yer ne yazık ki...

olsun o kadar zor şartlardan sonra sonunda BREZİLYA da RİO DE JENARİO PLAJ larında tatil yapmak aslında benim için oldukça güzel olacak.....

Nihayet karavanıma

yani otel odama geldim biliyormusunuz burada geçireceğim 7 gün için tam olarak 3 bin euro para verdim..

Karavanın içini mi soruyorsunuz bu konuda merak ediyorsunuz sanırım???...

Hemen anlatayım eşssiz bir güzellikte ortada kocaman bir oval masa var bu masaya 5 kişi rahatlıkla sığabilir devamında bu kadar lüks döşenmiş bu kadar muazzam döşenmiş yataklar koltuklar tv sehpaları vb o kadar çok şey var ki anlatılmaz nitelikte.....karavanın içerisine yakuzi bile koymuşlar diyorsun ki yaa değil 3 bin euro 5 bin euro dahi verebilirim diye....bu kadar muazzam bir karavan hiç görmemiştim...karavanın dışı ise son model bir nitelikte....

sonrasında biri beni sendeledi hadi kalk uyan artık yolculuktan beri takside uyuyorsun ....oohh mayyy gaat olamaz bu bir rüyaymış sonunda kalacağım karavana getirdi taksideki dayı...

olamaz rüyalarımdaki gibi olamaz...dedim...

indim taksi ücreti olan 500 euroyu verdim sonrasında taksici karavan işini görüşüp beni bıraktı....evet karavanla anlaşmıştım 2.455 euoya 7 gece kalacaktım...güzel bir pazarlık oldu diyebilirim...

karavana gittiğimizde karavanın tekerlekleri yoktu

sonrasında içeriye girmeyi hiç istemiyordum çünkü görüntü baştan hiç tatmin edici değildi...karavan sahibi daha iyi karavanlar olduğunu bana söyledi ama onların fiyatları 5 bin eurodan başlıyordu eee paraya göre nabız diyorlar..

Nyese karavan dışarıdan o kadar da kötü görünmüyordu yaa

yada belkide ben kendimi oyalamaya çalışıyordum belkide ikinci seçenek daha doğru olsa gerek....

karavanın kapısını açıp içeriye doğru girerken karavanı kiralayan sahibi uzaklaşıp gülerek gitti.....anladım kesinlikle anladım bu karavandan adam olmaz diye...

içeriye girdim oda ne tozlu sedir tozlu tv anteni yok olamaz dedim...masamı var oval ama bir kişi anca sığar çünkü ikinci kişi için sandalye yok

olamaz dedim neden bu kadar talihsiz bir tatil yaşıyorum dedim...

banyo mu ??

ne banyosu içeride temiz su alabileceğim bidon dahi koyulmamış....olamaz plaj mı plaja çok uzaktayım...yürüme mesafesiyle yarım saati aşar kanısındayım neyse yinede spor yapmış oluruz....

eee iş başa düştü artık temizleme vakti çünkü biraz uyumam gerekli çünkü çok yorgun ve uzun stresli bir yoldan geldim...

şimdi ne mi yapıyorum ??

Bez arıyorum sonrasında elektirikli süpürge arıyorum ama yok yok ve yokk....

hemen bana karavanı kiralayanın yanına gittim bana güldü ve dedi ki ...

Hoşgeldin

Nasıl beğendin mi dedi ??

Bende nezaketen ta bi ta bi o kadar güzel ki anlatamam...

odaa hmmm harika o zaman dedi...

evet bende harika dedim ama bir bez birde elektirikli süpürge verebilirsen daha mutlu olurum dedi...

o da bana ta bi ki dedi..

bende çok mutlu oldum...

sonrasında dedi ki evet verebilirim ama tarifede ekstra olanların parası 100 euro dedi...

bende hadi canım dedim..

o da evet evet gerçekten de öyle dedi...

oldu ver o zaman buyur 100 euronu dedim ama iyi bak bu paraya dedim

o da olur dedi sen yeter ki para ver ben iyi bakarım dedi ..

hadi canım

olamaz birşey.. ya bu adam harbi kaçık yada ben aklımı oynatıyoum bilemedim...

neyse bez ile elektirikli süpürgeyi alıp karavana geldim....

ama kova almayı unutmuştum tam geri dönecekken karavanı kiralayan kişi kapıya kadar elinde kova ve fırça ile gelmiş içinde de su vardı çok sevinmiştim ama korkmuştum da çünkü ekstra şeyler ekstra paraydı....karavanı kiralayan kişi güldü ve dedi ki bunlar bizden yani BENDENSİN dedi...

ooohh diye derin bir iç çektim çok şükür en azından bir nezaketi sunabildi...

kovayı alıp güzelcene karavanı temizlemeye başladım bezler ilede koltukları tv leri yatakları filan temizledim...

düşünsenize o kadar yorgunluktan sonra uyumayı hayal ederken temizlik yapıyorsunuz inanılmaz bir tatil değil mi??

yaklaşık karavana geldiğim öğleden beri 5 saatiir camlar vss her yeri iyice temizledim sonunda bitmişti tozları vss çekerken yorulduğumu farkettim....akşam üzeri 17:00 saatleri gösteriyordu ....çok yorulmuştum artık uyumak istiyordum ama tv izlemekte istiyordum çünkü tv izleyemeden uyuyamıyordum...

ama bir sorunum vardı tv izlemek için anten gerekliydi...tekrardan karavan sahibine gitmek istemiyordum ama tv de izlemek istiyordum fakat bir yanım tv için anten al derken bir yanım ise alma yine senden ekstra para alacak diyordu ....

ne yapmalıyım diye düşündüm kendimce .....sonrasında benim fotograf makinem için olan tripotun ayaklarını açmak geldi sonrasında ise bu tripota alümünyum olan mutfakta ki delikli süzgeç tabaklar (tabak dediğime bakmayın aslında süzgeç fakat karavanda bundan başka tabak diye nitelendirebileceğim birşey yoktu bende ona tabak dedim) mağlum bende gözüme çarptı....onu alıp tiripota birşekilde sıkıştırmayı başardım sonrasında ise spor ayakkabılarımın bağcıklarını çözüp birbirine bağlayıp ip yapıp o tabağı iyice bağladım fakat yeterli değildi neyse ki yanımda koli bandı taşıyordum işte o koli bandı ile tabağı triport ayaklara iyice sıkıştırdım....

sonrasında ise bana kablo gerekliydi rafları iyicene aradım ama bulamadım hep farklı şeyler vardı ama bana gerekli değildi....çok şükür yan keski çekmecelerin birinden çıktı ooo mükemmel dedim işimi görecek nitelikteydi fakat kablo olmadan tv yi izleyemezdim.....

hertarafı karavanda aradım hatta karavanın dışı olan bahçeleride aradım ama bulamadım ....sonrasında tam umudum kısıldığı anda arkamı dönüp karavana girecekken karavanın tekerleklerinin olmadığını farkettim...

çok harika bir fikir kafamın üstünde yanmaya başladı...

yaa dedim ki bu karavan zaten çalışmıyor elektiriğini ise direkten alıyor o halde bu karavnın motor bölümünde bence akü ve kablolar bağlıdır diye düşündüm ve tahmin ettim....

hızlıca sevinçle koşar adımla karavanın motor bölümüne koştum ama ne yazık ki bu cimri karavan sahibi motor bölümünde hiçbirşey bırakmamış arkadaş....

ne cimri bir adama otel sahibine denk geldim 2.500 euro ya rezil oluyorum ama hata onun değil benimdi.....çünkü oteli ayarlarken ucuz diye ayarlarsan ve böyle bir otel var mı yok mu diye araştırmazsan başına ahanda bunlardan farklı birşeyler gelmez...

netcez fakirlik :9 netcez cahillik

olsun biz hertürlü şarttan birşeyler buluruz genlerimizde var

) ta bi bu kendimi motive etmek için yoksa bazen şanslı olmayabilirsiniz benim gibi..

umudum kesilmek üzereydi artık anten yapmama bu kadar ramak kalmışken yapamamak çok kötü bir durumdu....son çarem karavan sahibinden parayla anten almaktı ta bi oda varsa ....ama gitmek istemiyordum ama umudum çok azalmıştı yapacak seçeneklerim kısılanmıştı....

artık umutsuz birşekilde karavana girmek istiyordum ve öyle yaptım çünkü tüm çarelerime rağmen kabloyu bulamamıştım aslında en zor bulabileceğimi ilk başta çekmecelerde yan keski ile bularak sağlamıştım ama bu kadar kolay bir kabloyu bulamıyordum...

Bana öyle seslenmeyin onu yap şunu yap bunu denese demeyin sakın sesinizi işitiyorum....

bu kadar kolay olsa yapmaya çalışırdım neden olmasın....??

Benim yerimde siz olsaydınız bir kabloyu bulabilmek için ne yapardınızz??

HAYIR HAYIR....Bana sakın bunu demeyin bunu asla kabul edemem...olmaz bize yakışmaz...

hani birinin karavanından gidip uydu anteni tirikleyemem yada gidip birinin uydu anteni kablosunu alamam....olmaz...bu dürüstlüğe yakışmaz....bu kişiliiğe yakışmaz...

ben kendimi düşünerek bir başkasını ezemem yada bir başkasının hakkını gasp edemem....olmaz bunu benden asla istemeyin....

Başka çareler olabilmeli başka seçeneklerim olabilmeli...

düşünelim hep beraber zor anlarımızda ne yapabiliriz düşünelim...

hadi bir fikir atın ortaya söyleyin değin ki şunu yapalım ben denerim....

evet şuan sizlerle yazarken konuşuyorum çünkü sizlerin seslenişleri kulaklarımda

evet bir fikir var bahçeye çık etrafta kablo ara....

yaptım yaklaşık 25 dk kablo aradım başka fikir üretin daha iyisini yapabilirsiniz...deneyin

neeyy duyamadım....

karavan sahibine mi gidelim??

yokk bu olmaz ben zoru başarmak istiyorum en son seçenek karavan sahibi olsun olur mu?

başka fikirler söyleyin duyamadım...

yok mu ??

olmalı hadi 15 yaşındaki kardeşim söyle o güzel fikrini...

abi bende fikir yok ne demek herkeste bir fikir vardır azcık zorla....

neeyy harika bir fikir...yan komşudan kablo istemek olur isteyerek deneyebiliriz....neticede uygulanmamış bir fikir....hemen gidiyorum...

yan komşunun kapısını çaldım kablo istedim dur bakayım dedi....

aradı ama ufak bir kablo var dedi olur mu dedi...??

bende ta bi tabi neden olmasın dedim....aldım poşetime koydum....tek tek 25 haneyi gezdim azda olsa biraz uzun kablom oldu ama karavnın üstüne yetecek kadar değil...

son bir kapıyı çalıdım

oda baktı sonrasında kapıyı açtı durumu arz ettim bana bir jak verdi...yani televizyon bağlantı girişini çok harikaydı....anten televizyon bağlantı girişi için idealldi....tam gitmek üzereyken bana bir kaç tell verdi çok harikaydı bağlantılar için güzeldi..

sonrasında karavana doğru geldim parçaları tek tek birleştirdim hatta tripotlu delikli tabak antenimide karavanın üstüne çıkarıp monteledim ama kablom yetmiyordu...yinede sağol 15 yaşındaki ismini bilemediğim güzel kardeşim....bana karavanları dolaşmamı söyleyip fikir verdin bak senden de birşeyler olabiliyormuş....

Fikrin nereden geleceği belli olmaz o halde bizler düşünüp mantıklı olabilecekleri uygulamada görmeden bilemeyiz....ben güzel bir fikir duydum ve düşündüm mantıklı geldi hiç ikilemeden karavanları tek tek dolaştım.....

sanki kendimi bir oyun içerisinde gibi hissettim...

Pırates oyununu oynayanlar varmı bilemem ama ben bir zamanlar oynamıştım....o oyunda gemim için parçalar arıyordum diye biliyorum....orada da kapı kapı dolaşıp gemim için malzemeler ve mürettebatlar arıyordum gerçi oyun türkçe değil ingilizceydi ama hiç zorluk çekmiyordum çünkü bir kurgunun nasıl ilerleyebileceğini az çok düşünebiliyordum....

işte bu aşamada uuzuun zaman önce oynadığım Pırates oyununu karavn için anten arayarak yaşamak çok güzel bir duydu oldu....

herşey tamamdı artık ama kablom antene ulaşması için yeterli değildi...

o halde umut başlamışken bitmişmiydi ??

Hayır bu kadar gelmişken yolu bu kadar yarılamışken bırakılamazdı...

olmaz ben yeniden o zalimin pardon

o para babasının yanına gidemezdim beni bu durumlara itemezsiniz değil mi??

hani git ondan kablo iste parası neyse ver demeyin sakın

olamaz olmamalı...

düşünelim hadi artık ne yapabiliriz ??yeni fikirler söyleyin sürekli yapılmış denenmiş fikirleri söylemeyin çok kez aradım denedim yok...

ramak kaldı anten için....çok televizyon kanalı olmasına gerek yok ...uyumam için 1 kanal olsa yeter sadece uyumak istiyorum....

evden çıkarken yanıma wolkmen i almamışım...

biraz antika sever biri olduğum için wolkemenim kaset çalarlı

belkide cimri diyebilirsiniz

herneyse evde kalanın benim için bir anlamı yok..şimdi hedefe odaklanalım hedefe yoğunlaşalım....bana kablo gerekli bulun hemen

owww çok harika bir fikir...

ama olmaz o zaman elektiriksiz kalırım....

yani karavanı aydınlatan lambanın kablosunu sök diyorsunuz ama sökersem geceleri tv ışıgında yemek yiyemem devamında tv ışığında kitaplarımı okuyamam yada tv ışıgında size bu yazıları yazamam...bu seçenek olmaz....

o halde ne yapmalıyız ??

kabloları çekerek uzunlaştırmak mı ??

olabilir ama uzatalım derken ya koparsa....o zaman 1 kablo aramak yerine 2 kablo aramak zorunda kalabiliriz bu kötü bir seçim olur o zaman karavan sahibine tıpış tıpış gitmek zorunda kalabiliriz...

Bu seçeneği beğenmedim....başka güzel fikirler istiyorum...

ney buyur bey amca....estagfurullah yaşın 65 te olsa sende fikir vardır buyur söyle bey amcam senin fikirlerini almak istiyorum seni tüm dikkatimle dinliyorum...

ney karavanın arka bağaj bölümü var mı ??hiç bakmadım hemen bakıyorum...

yeess evet şimdi oradayım arka geniş bağag bölümü varr...

ney orada aydınlatma ışıkları var mı ....??

bakıyorum hemen bey amcam...

evet var...

şimdi karavanın şartelini mi indireyim.....??

olur hemen indiriyorum...

indirdim peki şimdi ne yapmalıyım...

o bağaj bölümündeki lambanın olduğu yeri söküp oradan kabloyu mu alayım...???

Wayy bey amcam çok harikasın ...mükemmel bir fikir ben hiç bunu düşünememiştim...

gördün mü bey amcam fikir 65 lik olmana rağmen harika bir fikir....hemen değerlendiriyorum...

işte uzun bir uğraşı sonunda kabloyu söktüm....hemen monteliyorum....

işte bu sonunda bitirdim büyük bir hevesle karavanın içine koşuyorum....

artık...tv yi jak soket girişi ile antene bağladım....

İşte sonunda BİR TÜRK elindekilerle yeniden MÜKEMMEL e Ulaştı...

Mükemmellik Bazen İçimizde Bazense Yakınımızda dır...

Önemli olan Mükemmelliği ortaya ve açığa çıkarabilmektir.

biliyorum diyeceksiniz ki kaç kanal izleyeceksin diye....??

walla tek bir kanal olsa bana yeterli çünkü boyut ve ebata göre bir kanal yakalayabilirsem benim için kafii...

işin zor kısmı ama deneyeceğim....

tv de kanal ararken zor bir uğraşı ve alın terinden sonra 2 kanal yakalayabildim...

1 tanesi sürekli müzik veriyor ki çok harika...

diğeri ise..

sürekli RİO DE JENARİO PLAJ larına yönelik haberler ve yerel ulusal haberler veriyor...

ooohh çoookk şükür derin bir NEFES aldım....

artık müzik kanalını açıp uyuyabilirim...

uyumadan evvel açtığım parça ise...

George Ezra - Listen to the Man

PART 3 ün
2 si

Zor bir günün ardından iyice derin bir uyku çekmek ne güzel bir duyguymuş oldukça hasret kalmışız uykuya diyebilirim...Sonunda uyanabildik çok şükür çok yorulmuşuz ama dinlenmek iyi gelmiş



Güzel bir uykunun ardından sabahın erken saatlerinde uyanıp ufak bir kahvaltının ardından plaj havlumu alıp doğru rio ya yola doğru koyulduk....

yolda ilerlerken oldukça fakir bir insana denk geldim geçerken şöyle bir baktım baştan aşağıya süzdüm ve farkettim ki ayaklarında ayakkabıları yok ve üstüne üstün ayakları ayağında çorapları dahi olmadığı için ayakları hem kızarmış hemde yara bere olmuştu....

durumuna üzülmüştüm ama içimden bir ses yoluna git senin sorunun değil diyordu ama VİCDANIM öyle konuşmuyordu hemen geri dönmelisin ve yardım etmelisin diyordu....

bende doğru olanı yapmam gereken sesi dinledim...

VİCDANIMIN SESİNİ dinledim....geri döndüm...

Heyy bakarmısın Beyfendi dedim....

çünkü onurunu rencide edemezdim onu onure edecek en güzel kelimeleri kullanmak zorundaydım....ve öylede yaptım...

şimdi aşağıdaki diyaloğlara bir göz atmanızı isteyeceğim....onuru kırmadan güzel bir şekilde yardım etmeye gayret göstereceğim oldu mu bilemem buna siz karar verirsiniz..

Kusurumu bağışlayın beyfendi....sizi geçerken farkettim aslında sizden yol tarifi almak istemiştim...

Beyfendi buyur delikanlı nereye gitmek istiyorsun dedi....

şey kusurumu bağışlayın sizi yolunuzdan ayrı koyduysam beni affedin lütfen amacım size hezimet etmek filan değildi...

beyfendi buyur delikanlı seni sevecenlikle dinliyordum dedi....

(yavaş yavaş kazandığımı görebiliyordum)...

Rio ya gitmek istiyorum nasıl gidebilirim...

Beyfendi de bir kaç tarif yaptı sonrasında duraksadı...

bense neden durakladınız acaba bir kusurum filan mı oldu dedim ...

Beyfendi de bana biraz vaktin varsa istersen anlatabilirim dedi...

Bense evet evet seve seve dinlerim dedim...

Beyfendi...

Evladım bir zamanlar Rio da tanınmış en zengin ailelerden birkaçından birisiydim bende fakat hayata ve işe o kadar çok dalmıştım ki ne ailemle ilgilenebiliyorum nede sosyal yaşamımı düzene koymakla varsa yoksa herşeyim para ve işim olmuştu...bu durumdan çocuklarım ve ailem bana karşı çok şikayetçi olmuşlardı...

Birgün eşimi ve çocuklarımı tatile Kanada ya göndermiştim herşeyin güzel gideceğini hep umuyor ve bekliyordum çünkü hayatımda herşey vardı hiçbirşey bunu bozamaz diyordum ama öyle olmadı ...eşim ve çocuklarım tatile giderlerken uçak kazaların yaşamlarını yitirdiler.....o gün haberi aldığımda önemli bir iş toplantısındaydım....

haberi duyduğumda elimdeki dolma kalem yeni bir işe imza atmak üzereyken haberin acılığından yere düşüverdi....o anda dolma kalemden beyaz gömleğimin üzerine mürekkep sıçrayıvermişti....o gün beyaz gömleğime sıçrayan mürekkebin ne olduğunu anlayamadım ama sonralarda ise bunu gayet iyi anlayacaktım..

işi toplantıyı imzayı herşeyi bıraktım koştum saatlerce anlamsızca o güçlü gururlu kazanan insan hep kazanacağını zanneden insan o gün herşeyden tüm hazinelerden daha değerli bir hazinesi kaybetmişti....

artık geride tüm servetimi bırakabileceğim ne bir mirascım nede bir varisim kalmıştı....o gün bunarı düşünemezdim zaten fakat damlayan mürekkep öyle bir beyaz gömleğe damlamıştı ki izi kalır derler ya aynen öyle aksilikler zinciri ardınca geliyordu....

Eşim ve çocuklarımın ölümlerinin ardından 1 ay geçmişti kötü bir haber daha geldi....borsada yüklü bir miktar yaptığımız kagıt hisseleri batmıştı artık onca kredi ve borcu ödemem için tüm mal varlığımı vermem anca yetiyordu...zaten varicilerimde yoktu çünkü ben yetim büyümüştüm....belki onca yükten kurtulmuştum ama bu yük benden en değerli olan hazinemi ailemi almıştı...

yıkılmıştım defalarca kendimi alıkoymak istediysem de inançlarımdan ötürü ALLAH a karşı borcum olduğunu düşünerek yapamadım işte bugün gördüğün insana ilk kez biri beyfendi diyor ama ben bunu haketmedim çünkü kazanmak için zamanında çok canlar yaktım haketmiş olsaydım bugün YÜCE ALLAH beni cezalandırmazdı dedi..

bense beyfendiye sarıldım oda bana sarıldı ve başladık ağlamaya.....

ne diyebilirdim ki söyleyecek bir söz bulamıyordum....

sonrasında beyfendi dedim....

beni yanlış anlamayın ama ayaklarınız çok zor durumda siz bana açık oldunuz bende izin verirseniz size açık olmak istiyorum dedim...

Tüm samimiyetimle söylemek isterim ki...

sırt çantamda yara kremi ve yaz çoraplarım var devamında yara bantlarım....izin verirseniz ayaklarınıza yardımcı olmak isterim dedi...

beyfendi olur dedi....

çok sevinmiştim beni üzmek istemeyeceğini iyi biliyordum...

ayaklarını uzatmasını istedim...ve uzattı...

tedavisini oracıkta yaptım sonrasında yaz çoraplarımı verdim sonrasında ise kendi ayağımda olan sspor ayakkabımı verdim...bende ayakkabı olmasada olur neticede onun benden daha fazla ihtiyacı vardı....

üstündeki elbisesini çıkartmasını istedim çıkardı ve bende ona güzel bir tişört verdim...



sonrasında bana teşekkür etti....bense hayır dur ...yol azığım olan yanıma aldığım kahvaltım var dedim buyur dedim ikram ettim aldı....sonrasında cebime harçlık aldığım para vardı onuda ona verdim ...





ne yapabilirim elimden anca bunlar gelmişti...Bir Türk olarak yabancı bir ülkede sunabildiğim bence en değerli olan şeyleri paylaşmıştım....

Belki cebimde harçlığım üzerime aldıklarım kalmadı belki yanıma aldığım öğlen kumanyamda gitti ama en azından ihtiyacı olana vermiştim....

sonrasında beyfendi bana dönüp şu sözü söyledi...

ALLAH RAZI OLSUN delikanlı....Ben zenginken fakirlere bunu hiç yapmamıştım aksine onları aşağılıyor ve dışlıyor hatta hakaret ediyordum ama sen kendine zor yeterken senden biraz daha aşağıda olana YARDIM ELİ UZATTIN ve verebileceğin herşeyini sunmaya çalıştın.....

Şimdi sende olupta bende olmayanı iyi görebiliyorum...

Asıl ZENGİN senmişsin Bense FAKİRMİŞİM.....

Sen görebilen ZENGİNKEN bense Gördüğüm halde göremiyen FAKİR ZENGİNMİŞİM....

ALLAH SENİ MÜSTERİH ETSİN YOLUNDA GAZANFER EYLESİN ÖMRÜM VEFA EDERSE NE DURUMDA OLURSAM OLAYIM YANINDA OLACAĞIM dedi....

Bense çok müsterih ve ferah içerisinde oldum....ALLAH razın olsun Rabbim senden de dualarına karşılık razı olsun inşallah....Rabbim tez sürede Tövbelerini kabul etsin inşallah dedim...

ve sonrasında birbirimize sarılarak ayrıldık....

o giderken gerisine bakıp bana bakıyordu bende giderken gerime bakıp ona bakıyordum.....

yol artık beyfendiyi görmeme yetmiyordu artık kaybolmuştu....

Bense ağlıyordum yol boyunca PLAJA inesiye kadar ağladım.

Sonunda PLAJA gelmiştim..

işte tam o sırada

PEDRO ile karşılaşmıştım....

Tam bir melek gibi karşıma çıktı ...

neden ağlıyorsun dedi bak dünya çok güzel dedi ...

sonrasında cebinden bir mendil çıkardı ama fiyaka birşeydi... al bunu sil göz yaşlarını dedi

bense yok sağol dedim...oda ısrar ediyorum al bunu sil göz yaşlarını dedi..

peki dedim....

aldım ve göz yaşlarımı sildim..

sonrasında Pedro bana dedi ki...

Derdin varsa anlatabilirsin seni dinlemek isterim dedim..

bense yok öyle bir derdim fakat birisine üzüldüm o yüzden öyle oldum dedim...

pedro ise seni dinlerim dedi...

bende olan biteni anlattım...

sonrasında Pedrodan şarıl şarıl göz yaşları gelmeye başladı...

döndü bana ve dedi ki...

nerede o nasıl bulabilirim dedi...

bense bilmiyorum yol gerisinde kaldı dedim...

gidelim dedi...olur dedim...

arabasına binip geri döndük yol boyunca 2 saat aradık bulamadık sonrasında plaja geldik...

biliyormusunuz...??

Pedro yu sanki uzun yıllar gibi tanıyormuş hissettim....oysaki ne o beni tanıyor nede ben onu tanıyordum ama kanımız ısınmıştı...

benim karnım açıkmaya başlamıştı karnım gurulduyordu pedro bunu duydu açmısın dedi...

bense yok öyle üşüttüm sanırım dedim...

pedro ise benim bildiğim bir yer var oraya gidelim birşeyler atıştıralım dedi..

valla ne yalan söyleyeyim...hayır diyemedim....

çünkü yolum hem uzun hem kumanyamı vermiştim hemde cebimdeki harçlıkları ...

sevecen davetini zorda olsa kabul etmek durumunda kalmıştım...

o sırada pedro beni SİLVA ya bahsediyordu...

silva ise çok sert bir şekilde Pedro ya bağırıyor neden tanımadığın insanları yanına alıyorsun neden aşağıdaki insanlarla konuşuyorsun diye bağırıyordu...

bende Pedro ya sağa çekersen inmek istiyorum dedim...

Pedro ise hayır sen benimlesin beraber karnımızı doyuracağız dedi...bense yüzüne bakıp hani böyle saatlerce izlemek istersin ya işte böyle bir insanı karşımda görünce büyülenmiş gibi oldum yanından hiç ayrılmak istemiyordum çok iyi bir insandı....

sonunda yemek yiyeceğimiz yere gelmiştik....

fakat SİLVA da oraya gelmişti....

içeriye girip oturmak için girdiğimizde SİLVA masa başındaydı...Pedro silvanın elini sıktı...

Bende silvaya elimi uzattım ama SİLVA çekti bana yerini bil dedi...

bense kızgınlaştım ama Pedro varken onu üzemezdim Peki dedim....yerim şu masanın yanıymış dedim...Silva içerlendi ..ama seslenmedi...

PEDRO kendine ne alırsa banada aynısını alıyordu ama daha tanışalı ne kadar olmuştu ki...

Bu kadar iyi niyet neden di acaba bilinmez....

sonunda yiyeceklerimiz gelmişti...

Kahvaltımızı yapmak üzereyken SİLVA Pedroya yüksek sesle bak görüyormusun daha kaşık tutmasını nasıl tutacağını dahi bilmiyor nasıl bunu masada bizle oturtursun diye bağırıyordu ki...

oradaki herkes bize bakarken daha doğrusu bana bakarken ne kadar rencide olduğumu anlatamam....dünyam sanki yerin dibine girmiş gibi hissettim...öyle bir insan olamazdı...neden bu şekildeydi bilemedim..

Pedro omzuma dokundu ve gözleriyle bana baktı....

Aldırış etme der nitelikteydi sanki....

kahvaltımızı yaptık ayrılmak üzereyken Silva bana ne işle meşgulsun dedi..

bense şaşırmıştım...ilk defa benle sakincene ilgilenmişti....

işte Türkiye den geldiğimi gazete bürosunda fotograf işleriyle uğraştığımı filan söyledim ...

Silva bana durdu ve dedi ki....

Thomas..ben seni test ettim bunca zamana kadar bir çok kişi bu testlerimi geçemeden geride kaldı ama sen son deme kadar dayanabildin anladım ki TÜRKLER söylenildiği kadar SABIRLI insanlarmış....Bu sizlere ALLAH ın ARMAĞANI olsa gerek gerçekten de ÇOK DEĞERLİ HAZİNENİZ var dedi...

Bende ona RABBİMİZE VERDİĞİ VERECEĞİ HERŞEY İÇİN HAMD VE ŞÜKÜR olsun dedim...

SİLVA dönüp dedi ki Pedro ile SİLVA nın iki zıt karakterli KURGU içindeki insanın Röportajını yapmak istermisin dedi....

Bense soru sormayı röportajı pek anlamam ama eğer isterseniz dener yaparım dedi...

Silva seve seve isterim dedi...

bende tamam dedim Pedro bana sarıldı ve KURGUYU kabul ettiğim için teşekkür etti...

uzun zamandır dost bulamadıklarını söylüyorlardı oysaki daha tanışalı 3 saat anca olmuştur...bilemedin 4 saat ....ben nasıl dost olabilirdim ki...

onlarsa bana biz seni biliyoruz dediler...

İlginç bir cevaptı anlayamadım ama sonralardan ne demek istediklerini gayet iyi anlayacaktım.....

Pedro ve Sİlvanın muhteşem evine gittik...

herşey harikaydı.....

o beyfendinin zenginlikleri ihtişamındaydı..ama bu iki insan kendinden emin ve ne yaptıklarını iyi biliyorlardı...

bana dediler ki sen biz ikimize 3 soru soracaksın bizde sana 3 yanıt toplam 6 yanıt vereceğiz pedro olumlu bense Silva olarak olumsuz yanıtlar vereceğim....

buradaki esasta iki farklı düşünceyi ve yorumu bir arada görebilmek şu doğru bu yanlış değilde maksat iki farklı düşünce yapısını bir arada görebilmek ....

peki dedim....

o halde 3 sorunu sor dediler...

bende hay hay dedim....

1-Savaş ve Barış
2-Demokrasi
3-Düşünce Ve Algı

SORU 1...SAVAŞ VE BARIŞ...

PEDRO..

Savaş dünya kurulduğundan bu yana insanlar arasında devam eden durumlar fakat insanların yanlış düşündükleri bir mevzu var ki biz insanları hayvan zinciri halkalarında görüyor olmaları oysaki insanların geldiği zaman ve dilimlerde insanlığın yaratılışı ve bir çok hükmü bize kutsal metinlerde çok kez bahsedilmişti....Aslında biz insanlardan savaş istenirken birbirimiz arasındaki rekabetin dogruluk adına olması adına istenilen bir savaştı....Zincirde halkaların dağıtımıda aslında tamamiyle kardeşliğe dayalı bir ve beraber olabilme İNSANLIK anlamında BARIŞ ın sağlanabilmesiydi.....

SİLVA...

Savaş aslında olması istenilecek en son şeydir fakat bazen savaşlardan sonra doğru şeyleri yeniden farkedebiliyoruz.....savaş sadece iki ülkenin yada bir çok ülkenin bir araya gelip savaşması demek değildir savaş bazen parasal boyutta da olabiliyor bazen değil genelde zincirde en güçlü olan aşağıdakini ezer...bunun adıda zincirdeki kazanım savaşıdır...güçlü zayıfı yener mantığı....Barış aslında kazanımlar için istenmeyen bir durumdur....fakat insanların HUZURU FERAHLIĞI için BARIŞ herdaim istenilen ve Arzu edilen bir durumdur....Vicdan Bazen BARIŞ için canlanmalı yaşatılması fikrine herkes katılmadılır kanısındayım...


SORU 2...DEMOKRASİ...

PEDRO..

Demokrasi osmanlı modelinin yönetim biçiminde alınmış birer siyasi sistem seçeneğidir fakat tam anlamıyla Osmanlının modeli monte edilmemiştir...bu yüzden de Demokrasi sistemi bir çok manada eksiklikler barındırdığı için tam manasıyla insanlar tarafından anlaşılamamıştır...

Zamanın bir evresin Şövalyeler oval masa etrafında toplanmışlar o kadar toplumsal durum ve zorluklar yaşanıyormuş ki insanlara BARIŞI temelli getirmeli gerek olduklarını ve siyasi yönetim modeli bulmak istediklerinden bir çok kişi düşünmüş fakat bir türlü bulamamışlar o anda herşey bitmek üzereyken osmanlı yönetim idare biçimi gündeme gelmiş ta bi gerçek manada OSMANLI MODELİ olsaydı bir çok sorunlar daha derli düzenli olabilir ve DEMOKRASİ sistemi yarım noktada olmayabilirdi ama içlerine kendi yapılarından eklemeler yapınca sistem bugün ki değişik hal ve hüvviyetini almış....

Fakat yinee güzellliğini belli noktalarda korumaktadır...Demokrasideki keskin kurallar belirgin olmadığı için demokraside iyi bir lidere ve güvenilir lidere sahip olmanız gerekir yoksa demokraside iyi bir düşünceye sahip lider ve yönetim kadroları yoksa demokrasi nereye çekilirse oraya gider...

Misal demokraside bazen şu yanlış algılanıyor..

Basın özgürlüğü demek bir başkasına hakaret etmek demek değildir...yada özgürlüklerim var diyerek bir başka insanın özğürlüklerini gasp etmek demokrasi değildir...yada eylem hareket özgürlüklerim var değip devlet malını ve sokaklarını talan etmek yada zarar vermek demek yine demokrasi değildir...Demokraside herşey eşit adil dağılmak ve dağıtılmak durumundadır...çünkü demokrasinin birer adalet mizanı terazisi vardır işte bu çok önemli bir dengedir....

Sana göre bana göre bir demokrasi olmaz...

demokrasi eşik eşik yani basamak basamaktır...

Demokrasi
Sosyal Demokrasi
İleri Demokrasi..
Bütün Demokrasi...

Dünya Demokrasi basamaklarında ilerledikçe halkların özgürlükleri ve sosyal refah ve gelir seviyeleride o oranda artar fakat demokrasiler şuna dikkat etmelisiniz Halklar kendi milli gelenek örf ve adetlerini korumakla yükümlüdürler....yani bir ülkede yasak olmayan diğer ülkede yasak ise bu demokrasiye aykırı değil aksine demokrasinin yaşatılmasına dönüktür...

Eğer bir ülke İDAM dan vazgeçtiyse ADALETE güvendiyse bu Demokrasinin birer parçasıdır....fakat bazı anlarda Yüksek insan katliamı yapanlar için Demokraside idam vardır...ki bu ABD ve bazı ülkelerde İGNE ile kullanılmaktadır....önemli olan tanımlamanın doğruluğu ve gerekçe sebebiyetlerdir...

Demokrasilerde ülkelerin milli gelenekleri mutlak korunması daiminde özgürlük haklarının temini çok önemlidir...

SİLVA...

Demokrasi kavramında çok uzun uzadıya söylemeyi düşünmüyorum....Demokrasi var olan siyasi bir sistem üzerinde ilerler ve bu sistem olabildiğince gücü elde tutmayı ve gücü güce dağıtmayı ister....güç ne kadar gücün elinde kalırsa sözde o kadar o oranda olur...ama şu var ki silvanın çoğu sözlerine katılmak istesemde bazı anlarda örtüşemediğimizi söyleyebilirim...

SORU 3...Düşünce ve ALGI...

PEDRO...

Düşünce ve Algı genel manada bir arada kısaca söylemek gerekirse...

Aslında iyi bir yönde kullanıldığında ve düşünüp tasarladığında ulaşılamaz denilen bir çok kapıya ve vicdanlara ulaşabilir kırılamaz denilen bir çok kararmış kalpleri kırabilir ve bir anda etraflarına ışık saçabilirsiniz....

Düşünce ve algıda temiz arındırılmış saf ve samimi bir açılım bir çok kapının güzelliklerine açılmasına vesile olabilir...

esasiyeti seven insanlar olduğu kadarıyla size ters gelip sevmeyenlerde olabilir...

Mühim olan zaten algıda ve düşüncede birşeyleri sevdirmek yada sevdirmemek değil...

Mühim olan doğru olan özneleri karşı tarafa aktarırken aslında yanlış olanlarıda gösterebilmek devamında ise bak böyle olursa doğru şeyler beraberinde güzel ve anlamlı kazanımları getirebilir demektir...

Bu konu üzerinde çok şey söylenebilir ama şimdilik bu kadar olsun...

SİLVA...

Düşünce ve Algı genel manada istenilen doğrultuda değilde daha çok verilen reklamlarla ilgilidir....mesele bir firma çok para kazanmak için doğru bir reklam ile satış oranını arttırabiliyor işte bu durum tamamen algılara erişebilmekte gereken durum...

Algıların düşünce ile harmanlanıp birleştiğinde esasen tüm insanlara dönükmüş gibi durum olsada aslında sadece alanı ve etrafına kazanım sağladığını söylemek sanırım yanlış olmaz gibi....bazen algılara hitap için siyasetçilerin kullandığı yol ve yordamlarıda görebiliyor olmanız gerek....

işin esasında doğru yanlışa bakmadan soruları sorduk ve cevapları iki farklı kutup ve düşünce yapısından aldık biri olumlu diğeri ise olumsuz cevapla birşeyler söyledi...

insan hayatının yaşamı ve seçimide öyle değilmidiri..

kimi insan beyaz kimi insan siyah belkide biraz olsun beyaz ile siyahın bakış açıları pencerelerine bakmış yakalayabilmiş olduk ama şunu farkedebildim ki...

ne kadar negatif düşünce yazmaya SİLVA için denesemde negatif sert yazılar yazamadığımı farkedebildim...aslında içimden sert negatif yazılar konu gereği yazmak geliyor ama vicdanım sizi düşünerek diyor ki hayır şunu yazma bunu yapma bunu düşünme yanlış anlarlar onları üzme diye yazmak istediklerimide yazamadım...

sanırım ben istesemde çok fazla negatif olamıyorum yada bana öyle geldi bilemiyorum kararı size bırakıyorum..konuyu 10-15 bölüm gibi bir dilimde bitirmeyi nasipse umut ediyorum diğer bölümlerin bu kadar fazla uzun olacağını sanmıyorum diye düşünüyorum bilemem ta bi..o anki durum yapısı ve akışına bağlı ..nasip

Böyle..

---------- Mesajlar Birleştirildi at 15:37 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 15:36 ----------

İçerik ile ilgili bir kaç şey söylemem gerekirse...

Yazıların ve Metinlerin anlatım tarzlarını özellikle sizlerle ben konuşuyormuş havası nidasında işlemek istedim bugüne kadar böyle bir tarz sunumu denendi mi bilemiyorum ama ben ilk kez deniyorum olabildiğince size ulaşabilmeye çalıştım sanki yaşanılan olaylarda sizlerde işin içindeymiş gibi yansıtmak istedim ve devamında sizlerde Thomas a yardımcı olun diye bir an heyecanı yaşatmak istedim umarım başarabilmişizdir...çünkü bende ilk kez bu kadar farklı bir yazı anlatım dili ve süreci işledim...

Söylediğim üzere konu ve içeriği bir çok noktalarda farklılık gösterecek fakat esas durum içlerinde gizlenen anlamlı güzel sosyal mesajlar kaç kişi bu duyarlı sosyal mesajları görüp anlayabilir bilemem ama okuyup anlayan biri hayatına güzellikler anlamında daha iyi bir yön verebilir kanaatindeyim..

Konu içeriğinden daha çok birbirimize güzel sosyal mesajlar içersin barındırsın diye özen gösterdim oldu mu bilemem...

Konu içerisindeki kahramanlar ve karakterler ise tamamen kurgudur yani gerçekle kesinlikle bir ilgisi yoktur bu manada sadece hayal dünyanızda birşeyler barınsın isterim onun dışındaki durumların kurgu olduğunu bilmenizi isterim..

Böylelikle sözümüzü geçte olsa tutup Bölüm 1 i bitirmiş olduk çok şükür.

Öyle..

Böyle paylaşımlar ve konular görmek güzel. Çok teşekkürler