Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Özdemir Asaf

chimera

Yeni Üye
9 Mar 2008
463
2
18
58
Özdemir Asaf (1923 - 1981)
ozdemir_asaf.jpg


Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı. 1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı.

İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı. 1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu.

İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan öğelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır.

Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir.

ESERLERİ

ŞİİR:
Dünya Kaçtı Gözüme (1955)
Sen Sen Sen (1956)
Bir Kapı Önünde (1957)
Yumuşaklıklar Değil (1962)
To Go To (1964, Yıldız Moran'ın İngilizce'ye çevirdiği şiirler)
Nasılsın (1970)
Çiçekleri Yemeyin (1975)
Yalnızlık Paylaşılmaz (1978)
Benden Sonra Mutluluk (1984, ölümünden sonra)

DENEME-ÖYKÜ:
Yuvarlağın Köşeleri 1 (Etika) (1961)
Yuvarlağın Köşeleri 2 (Etika) (1986)
Dün Yağmur Yağacak (Öykü) (1987)
Özdemir Asafça (Deneme) (1988)
 

NuriKara

Yeni Üye
3 Ara 2018
565
106
43
2=1

Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Baştan başa sen.


Bil

Adının üstüne
Anılar koyma.
Sen mezar değilsin
Anılar
Adının ardından gelsin
Sen duvar değilsin


Kendisini tanıyan baştan başa kendisi olanı da tanır. Ancak durum bu değil. Baştan başa bir başkası olmak, gözün ondan başkasını görmemesidir. Biri hakkında bunu bilmek, büyük bir şey olsa gerek.

Bir insanı yaptıkları tanımlamaz. Sadece yaptıklarıyla anılmaz. Çok insanda potansiyel vardır, bir çoğunun imkanı yoktur. Yine de bu insanlar değerlidirler. İbrahim peygamberin kaç tane takipçisi vardı? Veya Nuh'un? Başarısız mı oldular? Hayır olmadılar. Anılar, adının ardından gelsin. Anılar tanımlayabildiği kadar tanımlasın, ancak adınızın ardında kalsın. Kendimce yani.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Üst