- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 21 Ocak 2018
- Mesajlar
- 744
- Tepkime puanı
- 114
- Puanları
- 43
Dini ve felsefi görüşlerinizi bir kenara bırakınca ölümü ve sonrasını nasıl hayal edirsunuz? Hayal edebiliyor musunuz?
Dini ve felsefi görüşlerinizi bir kenara bırakınca ölümü ve sonrasını nasıl hayal edirsunuz? Hayal edebiliyor musunuz?
Hayır ben hayal edebiliyorum. Eğer dünyada iyi şeyler yaparsam öldükten sonra meyveleri şekerden olan ağaçlar bulunan, ırmaklarından limonata akan biryere gideceğim. Bundan çok eminin çünkü bana bunları oradan gelen bir peri söyledi.İnsan sahip olduğu bilgilerin dışına çıkıp, bu durumu hayal edemiyor. Ölüm algısı çocukluğumda ilk anneannem ve babaannemin kaybı ile oluşmaya başlamıştı. Bu sebeple ölümü sorgulamaya çok küçük yaşlarda yani 6 yaşında başladım. Ölüm için o an tek düşündüğüm şey, dinleri daha bilmiyordum, bu bir yok oluş değil sadece taraf değiştirme yani öteki taraftalar ve mutlular gibi bir algıydı. Tabii bu görüşte çevremdeki insanların "Cennetlik olur, inşallah." sözü mutlaka etkili olmuştur.
Ölümü anlamak istiyorsanız, dinlerin anlattıklarından öte kadim öğretileri çok iyi incelemeniz gerekmektedir. "Mısır'ın Ölüler Kitabı" ve "Tibet'in Ölüler Kitabı" doğru çevirileri bulabilirseniz, çok önemli kaynaklardır.
Bu bildiklerimin dışına çıkıp ölüm açıklaması yapamıyorum. Bu sitede defalarca yazdım zaten, ölüm sadece yeni bir yaşam için açılan bir kapı fakat ağır yükler ile o tarafa geçen için bu süreç uzuyor.
Ölümden korkmuyorum fakat ölüm şeklinden korkuyorum, depremde toprak altında kalmak istemem mesela. Ölümden sonrası için Yunus Emre gibi düşünüyorum, ne cennet ne de başka şey, sadece O'na doğru gitmek hedefim.
İnsan beynindeki kayıtların dışına çıkıp da başka türlüsünü hayal edemiyor, yok olmayı mesela ben hiç hissedemiyorum yani yok olacağız, toprak olacağız diyenleri hiç anlayamıyorum.
Hayır ben hayal edebiliyorum. Eğer dünyada iyi şeyler yaparsam öldükten sonra meyveleri şekerden olan ağaçlar bulunan, ırmaklarından limonata akan biryere gideceğim. Bundan çok eminin çünkü bana bunları oradan gelen bir peri söyledi.
Agnostik Ateist bakış açısı ile bir perinin varlığını kabul etme olasılığın hiç yok, bu durumda ölümden sonrası da yok, kısacası toprak olacağız felsefesine sahip olduğun için, ölüm sonrasını hayal de edemiyorsun.
Peri geldikten sonra tüm felsefi görüşlerim değişti. Zaten artık o yeri hayal etmiyorum, peri bana orayı gösterdi gerçekten çok güzel bir yer. Eğer sen de iyi birisi olursan oraya gidebilirsin ama kötü birisi olursan öldükten sonra minnoş tombiş kedilere mama yapılacaksın.
Sn.Ustunkişi ve Lefty inançlar insanların ancak kendilerini bağlar yani inançları gereği eyleme geçen insan eğer baskasına zarar vermiyorsa bence neye isterse ona inansın ,birbirinize sataşmayın sonra snlafty sizi ciddiye alıp cevap vermiş ama o da size sataşmış kırıcı olmayın Lefty gibi bilgibirikimi çok insan ve belli yasında olgunluğu varken neden üstünkişinin inancını eleştirmiş bilmiyorum neyse bana göre orası burdan güzel bir kez imtihan yok
Dini ve felsefi görüşlerinizi bir kenara bırakınca ölümü ve sonrasını nasıl hayal edirsunuz? Hayal edebiliyor musunuz?
inancımı bırakırsam ölümden daha çok korkacağımı düşünüyordum. ama hiçte öyle olmadı. adaptasyonu harika canlılarız ellam gerçi geçis surecim yavaş ve basamak basamak oldu onunda etkisi olmuş olabilir.
kısaca; en güçlü ihtimal olarak gözüken yok oluşa/sonsuzluğa karışmaya hazır olun gençler.
bilim adamlarının beynin kimyasına bakıp söyledikleri şöle,
önce nöronlar arası bağlantılar kopmaya başlar (düşünce gücümüz dağılmaya başlıyor)
sonra müthiş bir serotonin tsunamisi
sonrada devasa bir hiçlik dalgası..
hopp ! acının ve düşüncenin olmadığı yerdeyiz ..
Giderken erzak çantanı almayı unutma.
Aynı bilincle, form değiştirip devam edeceğimiz konusunda hemfikiriz.
O bahsedilen ölüme giden yol/form atlama tabına giden yol kendi halinde sindire sindire devam ettiği için sıkıntı olmayacaktır.
Ego ile ilgili minik bir not eklemeliyim.''Ben sıradan biriyim diyebilen kadar kibirli yoktur....''
...ve son olarak bu kadar etraflı ve içeriği olan söz öbeği 15 yaş gurubuna aitse..evlatları yetiştirirken nerede yanlış yaptığımı biri söylesin.
Öncelikle, teşekkür ederim. Fakat hobilerimi, ilgi duyduğum şeyleri ve düşüncelerimi "15 yaş grubu" olarak
sınıflandırmak (aslında herhangi bir yaş grubu ile sınıflandırmak) yanlış olur. Bugünlerde yaşıtlarım çok fazla
"boş işler"le uğraşıyorlar. Bunların hepsini ailelere ve sosyal medyaya atmak da anlamsız elbette.
Türk ailelerinde gördüğüm çocuk yetiştirme konusundaki yanlışlar ise saymakla bilmez. Fakat en önemlileri
bence şunlar:
- Aileler çocukları dinlerle iç içe büyütüyor. Çocuk zaten bir dine sahip olduğunu sanıp hiç sorgulamadan
körü körüne inanıyor. Bence din seçimi hiçbir baskı olmadan, çocuk tarafından, sınava girilerek yapılmalı.
- Bilimden ve doğrudan daha çok manevi değerlere önem verilmesi gerektiği öğretiliyor. Bu hem çok yanlış
hem de çok tehlikeli.
- Felsefe, sosyoloji gibi bilim dallarını ailelerin çoğu "boş iş" olarak görüyor. Felsefe okuyan çocuklara "okuyup
da ne olacaksın?" diyen pek çok aile var maalesef.
- Ayıp diye bir saçmalık var. "Onu yapma ayıp", "Şunu yapma ayıp", "Komşular ne der?" gibi saçma bir düşünce
sistemi hakim. Hepimizin insan olduğu, herkesin çocuklarına öğretmesi gereken bir gerçek. Çocuklarıyla nasıl
cinsel ilişkide güvenlik hakkında konuşacaklarını bilmeyen aileler tanıyorum..
- Ailelerde çok fazla ırkçılık ve tarafçılık var. Aileler karşı tarafa nefret besliyorsa bu çocuğun da nefret beslemesi
gerektiği anlamına gelmez. Ama bu ortamda yaşayan çoğu çocuk da aileleri gibi ırkçı ve tarafçı oluyor.
- Yalan söylenmemeli. Yukarıdaki maddelerden en önemlisi bu bence. Aileler, çocuklarına her ne konuda olursa
olsun yalan söylememeli. Eğer siz çocuğunuza karşı dürüst değilseniz çocuğunuzun da size dürüst olmadığı
için onu suçlamaya hakkınız yok.
Yukarıdaki 5-6 madde bile Türkiye genelinde uygulansa çok daha iyi bir jenerasyon çıkacağından eminim. Fakat
bunun yapılabilmesi için ailelerin eğitilmesi, bunun için de devlet yönetiminin eğitilmesi şart. Bunun olacağını da
sanmam.
Yaşının 15 olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz fakat bu felsefe sitelerinde yaşanan en büyük sıkıntı, çoğu üyenin kimlik bunalımı-karmaşası yaşıyor olması ve kendi gerçeğini bir türlü kabullenememesidir, o yüzden sürekli nik değişikliği yapılıyor.
Yazdıklarının bir çoğuna katılabilirim fakat çocuklara-gençlere güvenli cinsellik eğitimi verilmesini doğru bulmuyorum. Gençler çok erken yaşta yaşayacağı bu kalitesiz-anlamsız ilişkiler sonrası geçireceği travmayı nasıl atlatacak? Bu kadar basitleştirmeyin, bazı şeyler özel olmalı ve zamanında yaşanmalıdır. Lisedeki bir kızın, liseli bir gençle yaşayacağı cinsellikten hayır mı gelir? Genç kızlar her önüne gelen tarafından kullanılmaya çalışacağı gibi, her iki taraf da 20-22 yaşına geldiğinde anlamsız ilişkiler yüzünden psikolojisini bozmuş olacaktır. Duygu olmadan yaşanan cinsel ilişkilerin sonrası çok büyük travmadır. Lisedeki gençlerin de o yaşta duygusal anlamda olgunlaşması beklenemez.
Lisede bazı cinsel eğitimler verilmeli fakat bu asla ilişki yaşamayı teşvik edici olmamalıdır. İnternetten hepsi zaten her şeyi görüp öğreniyor fakat yaşam akışı içinde bilinçli davranmak ve cinselliği hayatın merkezine koymamak gerekiyor.
Cinsel eğitim konusu sadece olgun ve reşit kişileri kapsamıyor, bu konuda hatalısın. Çocuklara kendi özel
bölgeleri ve bu bölgelere kendilerinden başka kimsenin dokunmaması gerektiğini bilmeliler. Bir diğer konu,
ben "cinsellik eğitimi verilmeli" dedim, "cinselliğe teşvik edilmeli" değil. Fakat reşit olan birisinin de yaşı her
ne kadar "küçük" olursa olsun cinsel ilişkiye girmemesi gerektiğini düşünmüyorum.
Aynı zamanda, gençleri kontrol edemezsin. Ne yapacakları belli değil, bu yüzden onlara "delikanlı" deniliyor.
Saçma sapan bir ilişki yüzünden STD'ye yakalansalar daha mı iyi olur? Cinselliği kapsayan her konuda eğitim
verilmesi şart.
Yaşım konusuna gelirsek, istersen 15 yaşından büyük olduğumu, istersen de küçük olduğumu düşün. Pek de
umurumda değil açıkçası. Sadece söylediklerimi dinle ve objektif olarak yorumla yeter benim için.
Bu arada, burası internet. Herkes kimlik bunalımı yaşıyor, herkes bir başkası olmak istiyor. Bu sadece düşünürlere
özel bir durum değil, toplumsal bir sorun.
Eğitim verilmesin demedim ayrıca reşit olanlar için de yorum yapmadım sadece lise yıllarında cinsellik yaşayanların, 20'li yaşlara geldiklerinde bozuk bir psikolojiye sahip olacaklarını yazdım çünkü bilinçsizce yaşadıkları bu deneyimler, ister istemez ruhsal olarak ağır izler bırakacaktır.
Çocuklara o tip eğitimler zaten veriliyor ayrıca lisede de veriliyor. Aileler ise çocukları ile cinsellik konuşabilecek kadar modern bir görüşe ne yazık ki sahip değiller.
Herkes kimlik bunalımı yaşamıyor bence, kendini çok özel biri gibi ifade etmeye çalışanlar, sahte bir benlik yaratıyor ve günlük yaşamında olmadığı ama olmayı hayal ettiği kişi gibi tavır takınmaya çalışıyor. Resimlerine, yorumlarına beğeni gelirse mutlu oluyor ama cevap yazan olmazsa depresyona giriyor, kısacası kendini kandırıyor.
Sosyal medya faydalı işler için kullanılabilir fakat tiyatro çevirenlerin dünyasına dönmüş durumda ve sahte hesap kullananların, günlük yaşamda da güvenilmez insanlar olduklarını düşünüyorum.