Ölüm ve Sonrası...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde NEORACK tarafından oluşturulan Ölüm ve Sonrası... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,459 kez görüntülenmiş, 24 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Ölüm ve Sonrası...
Konbuyu başlatan NEORACK
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Preatorian

NEORACK

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2010
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Evet arkadaşlar... Gizemin yolculuğuna hoş geldiniz..

Bu konu başlığında ölüm ve ölüm sonrası ile ilgili, inanç sistemlerine dayanan, ya da kendinize özel düşüncelerinizi, benimle ve bu konuya katılan diğer üyelerle paylaşmanızı istiyorum..
Bizi bu hayatın sonunda bekleyen gizemin, inebildiğimiz kadar derinlerine inmeye çalışacağız..
Eğer etrafınızda ölümü yaşama şansına erişmiş ve bi şekilde de ölümden dönmüş reel olaylar varsa bunları anlatmanızı isterim... Bu konu başlığı altında sadece düşüncelerimizi paylaşacağız... Felsefe yapmak isteyen elbette bu şansını sonuna kadar kullanabilir...
Konuya katılan herkese şimdiden teşekkürler..
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Grange'in Şeytan Yemini isimli kitabını okudunuz mu? Okuyup etkilenmişe benziyorsunuz : )
 

gerdel

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2010
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Benim özel düşüncem, yaşarken varsak ölünce de yok oluruz fazla bir derinliği yok işin. Şimdi hissediyorum, ölünce hiçbir şey hissetmeyeceğim, öyle yani.
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
öldükten sonra ne olur yahut ne olmaz.. Muamma denilen şey bence ençokta bu konuda bir anlam bir değer kazanıyor.. İnandığım ve algıladığım dünyanın öyle acınası öyle korkulası , öyle alışılası ve sevilesi şeyleri var ki.. Tüm bunların yaradıcısına selam olsun.. Oscar wilde ..Reading Zindanı Baladın da en yüce taht tanrı'nın bağışıdır diyordu.. Hayatımda duyduğum en güzel en yüce kelime belki bu dizeler.. İnanıyorum Tanrının gözyaşları ulaşınca çarmıha gerilmiş adama.. en kötümüz için bile umut dolu bir başlangıç olacak..
 

mazruf

Üye
Yeni Üye
Katılım
7 Eyl 2010
Mesajlar
125
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Ölümm ve sonrası (+18)

Birinci bölüm: Ölüm;

Bir vaveylaaa.. bir haragüree.. bağırtılar, çığırtılar..
"Ugh! Apartmanda bin yıllık gelişmiş komşuluk sistemi yara aldı..
mutlaka yan apartmanın kıskanç ve haset yöneticisi banka emeklisi
Tacettin Bey, bizim kapıcıyla kavga çıkardı sabotaj yaptı.."
irticalen tahminiyle uyanmışım.

Yatağımın etrafında; ellerini bir başlarına bir dizlerine vura vura
döneleyenler, "Vay bizi bırakıp da nerelere gidersiin.. baadem gözlü
sırma saçlı Mazruuf.." "Lülülülülülüüüü.." zılgıt çekenler.
Bizimkiler zılgıtı bilmez, kayınbiraderin Kürt kızı gelinidir çeken..
(Bu sahneyi Sayın Levent Kırca epeyce işlediğinden,
ben de burda pek güdük kalacağımdan, kenaarından geçtik.)

Yataktan fırlamışım.. Dış kapının iç mandalına asılı sopamı kapıp,
Tacettin Bey'e girişmek üzere merdivenleri beşer beşer atlıyacağım amma kalabalıktan geçemiyorum..
Şimdi, döneleyenlerden kimi yakalayabilirsem yakasına yapışıp sarsa sarsa;
"Lale devrinin sırtı kandilli tosbağaları adına, söyle bana, neler oluyor?.. "
diye soruyorum ama, elimden fırtıp fırtıp kaygan kaygan balıklar gibi kayıveriyor tuttuğum.

Sabahları, bakkala gidip gelene kadar 5 oto sürücüsü bir o kadar yaya sürücüsüne çatıp gelip, kahvaltıyı edip ilk cigaramı yakınca farkındalığımın uyandığını hesaba katarsanız anlarsınız.. Aynen sizin gibiyim yani. Dünyaya şaşı ve şaşkın bakarım sabahları..
Bu halde bu durum işte.

Ölmüşüm haberim yok.
Tıpkı yaşarken yaşadığımdan haberimin olmadığı gibi yani.
İnternetten başımı kaldıramadım ki.. Parmaklarımı klavyeden çekemedim ki..
Bir elimde çay kahve, bir elimde fare, hayat bu sandım ne çare..
Öyle değil mi MeSeNe?.. Söylesene?.. Hee.. hee.. Heheheeeee...

Birden, kolumdan tutulup çekildiğimi hissettim..
Evimin, artık üvey ünite muaamelesi gören nostaljik helası alaturka ikinci tuvaletindeydim.
'Tuvalet' sözcüğü, inşallah Fransızca'dır ve -güzel kıyafet, süslenmek-
anlamındadır. (Guugıl dede'ye sormadan yazdım, değilse yandı bizim yazar adaylığı.)
Bunu bilecek yaşa geldiğimden beri, önce tuvalet sözcüğünü, ardından
helada hangi eylemin yapıldığını düşünür bıyıkaltı gülerim hala.
Ay şu ademoğlu üşenmese de herşeyi o kadar zarifleştirse yahu.

Karşımda; Beyaz tenli, beyaz takım elbiseli, kocaman pembe gözlüklü..
kırmızı pabuçlu, mavi gravatlı, yeşil şapkalı.. bir Kadıınn...
Kardankadın yapın, böyle süsleyin, işte öyle yani.
Kadın, amazonik akustik bir sesle;

"- Bitttiinn seenn!..
Gel berii!..
Ey Serserii!..

..tin..tin..se..se..senn..
be.. be. ri.. ser.. se......

Haftaya 2. bölüm; MelekulMeevt.
(Kıvıramazsam kıvırırım)
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Yorumunuz gerçekten düşündürücü sevgili mazruf...Her yazınız gibi ve de anlamlı.
Yazar adaylığınızın tehlikeye gireceğini hiç sanmam. gayet akılcı ve akıcı..
devam edin lütfen. Evet evet, şu internet için fazladan harcanan zamana yazık...Bu dünyada kendimize ,İnsanlara vede kendimiz için Ölümden sonrası hayata yararlı olmaya harcanacak zamanımızı intt'e heba ediyoruz.Acı gerçek...

Asıl konuya dönmek gerekirse; nasıl ki, bu dünyada akıllı insanın yaptığı her şeyin, attığı her adımın anlamlı bir nedeni, neden-sonuç ilişkisi var ise...
Bu dünyaya gelmiş olmamızın da mutlaka bir anlamı, nedeni ve sonucu olacaktır. Bu bağlamda ölüm sonrası bir yaşamın olduğu gerçeği kaçınılmazdır.
Ben ölüm acısını ve korkusunu yaşamış, tatmış biri olarak buna daha fazla inanıyorum.
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim en büyük yol gösterici. Ölümün anlamından, Öbür dünyanın varlığından gayet anlaşılır şekilde bilgi veriyor. Başka ilhama gerek var mı?
 

mazruf

Üye
Yeni Üye
Katılım
7 Eyl 2010
Mesajlar
125
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
sayın monaliza bütün satırlarınıza katılıdım evetevet diyerek,
(aday yazarlığımın akibeti hariç) selam saygı.

ölüm sonrasını bütün sırlarıyla açıklığıyla şeffaflığıyla tarifsiz güzellikleriyle hiç bir şeyi saklamadan teek teek açıklayacaktım haftaya..
amma velakin malum -özendirmek adına çok sakıncaları olan hassas ve bakir bir konudur.
bu nedenle yazımın 2. ve diğer 21 bölümlerini iptal etmiş bulunuyorum. )))

Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim en büyük yol gösterici. Ölümün anlamından, Öbür dünyanın varlığından gayet anlaşılır şekilde bilgi veriyor. Başka ilhama gerek var mı?

amenna bunun üstüne söz söylemek bana düşmez.
***********************************************************
se dee.. yazıcılığın hin kışkırtıcılığı yakamı bırakmaz işte;
rahmetli ebemin sözüdür;
"dünyada yediğin hurmalar
ahirette tırmalar..
hay yavrıııım..."
 

NEORACK

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 Eyl 2010
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Saygıdeğer arkadaşlarım... Ben burada yokken sizler, konuyu alıp götürmüşsünüz bile ama şu an bütün bu yazılanları okuyacak kadar vaktim yok maalesef..! Özür dileyerek yazıma başlıyorum...

Gerçektende hayatın bu yüzü ne kadarda dehşet verici değil mi?
Düşünsenize,
herşey çok güzel giderken ve hayatı dolu dolu yaşarken bir anda herşeyin apansızın bitebildiğini...!!!
Bilinmeyene yolculuğa çıkar ve sadece ruhumuzla var olmaya başlarız... Tabi bu bir varsayım..İnanç varsayımı !!!
Oysa bu kadar BASİT miydi herşey?? Benim koskoca bir benliğim, yeşertip büyüttüğüm ruhum ve hayallerim...!!! Bir de gençken öldüğümüzü düşünürsek.. Yarıda mı kalacaktı herşey...
Kaderiniz sizi öyle bir yere getirmiştir ki bu bütün benliğinizle sahip çıktığınız hayatınız küçücük bir zehirli böceğin sizi sokuvermesiyle son bulacaktır...
Oysa bu günlere kolay gelmemiştiniz !!! Annenizin karnında başlayan ve oradayken bile annenizin büyük zahmetlere ve acılara katlanarak sizi Dünyaya getirdiği bu yolculuk ve sonrasında yine büyük zahmetlerle büyütülmeniz ve kendinizi yetiştirmeniz...
Peki hangimiz düşünüyoruz ve hissetmeye çalışıyoruz ölümü ??? Ölümle beraber yaşamamız gerektiğini hangilerimiz biliyor ???

Yazıma başlamışken birde başka bir persifektiften ele almak istiyorum konuyu.. Şimdi bu yazılarımı dikkatle okuyun !!!

Hayata gelme olasılığımızın ne kadar olabileceğini hiç düşündünüz mü ??? Ve bu ihtimalin - sonsuz / sonsuz olduğunu... Biz anne ve babamızın sperm ve yumurtasından olduk...Evet şimdi buradan hesaplamaya başlayalım... Milyarlarca spermden sizin olduğunuz sperm annenizin yumurtalığını döllüyor !! Misal olarak 1 milyar sperm hücresi ve işte şansınız 1 / 1000000000
Birde bundan öncesine gidelim...Annenizin babanızla evlenme olasılığı ???
Sadece Türkiye'deki nüfusu göz önüne alırsak 1 / 70000000 Ama tabi bu gerçekçi olmaz..Herkes aynı gezegende yaşıyor. Dünya nüfusunun sizin doğduğunuz dönemde 6 milyar olduğunu düşünürsek 1 / 6000000000 şeklinde bir olasılığa ulaşırız.
Peki şimdi zaman açısından değerlendirelim.
Babanızla anneniz 01.01.2010 tarihinde cinsel ilişkiye girdi...Ve gece saat tam 01:32:43 de babanızın dölü, annenizin rahmine indi...
Bu zaman öncesinde yada sonrasında değil!!! Tam bu zamanda..Aynı hadise bir gün sonra yada önce, hatta birkaç saat ya da dakika önce veya sonra gerçekleşmiş olsaydı siz değilde başka biri yani bir anlamda sizin kardeşiniz olma şansına erişecek başka bir insan yavrusu Dünya'ya gelecekti..Annenizin 40 yaşına geldiğinde kadınlığının yok olacağını varsayarsak, bu olasılıkta ( spermin yumurtalığa ulaşma süresi / 40 sene ) şeklinde karşımıza çıkar...
Şimdi işin daha da öncesine yani annenizle babanızın henüz hayatta olmadığı zamanlara gidersek eğer !!!!!!!!!!!!!!
Bütün bu saydıklarımın hepsi de anne ve babanız içinde geçerli olacaktır!!! Evet arkadaşlar kafayı yememek elde değil !!!
Bu olasılıklar dahilinde anneniz ya da babanız hayata gelemeseydi sizde olamayacaktınız... Annenizin vede babanızın, annesi ya da babası yine bütün bu olasılıklar dahilinde hayata gelemeseydi, ne anneniz, ne babanız, ne de siz hayatta olamayacaktınız!!!
Sonuç olarak hayatın kıymetini iyi bilmeliyiz derken, bu hayatında aslında ne kadar baya ve basit bir şekilde sonlanabildiğini göz önüne alırsak, ben derimki hiçbirşeyi kafaya takmayın... Hayatın tadını çıkarmaya çalışın, tabi çıkarabildiğiniz kadar.. Yaşayamadıklarınız veya ulaşamadıklarınız için asla ve asla üzülmeyin...
To be Contuine...
Tekrar görüşmek üzere arkadaşlar...
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Benim özel düşüncem, yaşarken varsak ölünce de yok oluruz fazla bir derinliği yok işin. Şimdi hissediyorum, ölünce hiçbir şey hissetmeyeceğim, öyle yani.

Gerdele katılıyorum. Ve bir söz daha geldi aklıma "ölümden korkmak ahmaklıktır. o yokken ben varım, o var olduğundada ben yok olacağım.";

Aynen böyle. Ölümden sonrası diye bir şey yok (ölen insan için) . Öyle filmlerdeki ya da anlatılanlardaki gibide ruh falan fışkıracağınıda düşünmüyorum bedenden. Zaten ruh beynin içindedir, sen öldüğünde beyinde ölür, ya da beyin öldüğünde sende ölürsün. Ve her şey sona erer. Malesef değerimiz bu kadar. Ama yaşıyoruz yinede. Meraktan sanırım bu yaşama nedenimiz ..
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Gerdele katılıyorum. Ve bir söz daha geldi aklıma "ölümden korkmak ahmaklıktır. o yokken ben varım, o var olduğundada ben yok olacağım.";

Aynen böyle. Ölümden sonrası diye bir şey yok (ölen insan için) . Öyle filmlerdeki ya da anlatılanlardaki gibide ruh falan fışkıracağınıda düşünmüyorum bedenden. Zaten ruh beynin içindedir, sen öldüğünde beyinde ölür, ya da beyin öldüğünde sende ölürsün. Ve her şey sona erer. Malesef değerimiz bu kadar. Ama yaşıyoruz yinede. Meraktan sanırım bu yaşama nedenimiz ..

Ölümden sonrası olması için sonrayı mümkün kılacak evrene ve zamana bağımlı bir yapıya ihtiyaç var. Evreni ve zamanı çok mu iyi biliyorsunuz ki sonrasına bu kadar vakıfsınız? Madem bu kadar vakıfsınız...kendinizi yok edin! Zihnen yok edin! Fikren yok edin! Enerjisel olarak yok edin! bakalım edebiliyor musunuz? Öyle bir noktaya geleceksiniz ki varın olması için yoka ihtiyacınız olacak. Zıttı olanın mutlağı olmaz mı?
 

gungoryus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Eki 2010
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
düşüncen neyse insanın akıbetide o olurmuşş ....
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
mümkün olabilirde olmayabilir de . Kutal kitaplardan bu olaya bakarsak evet münkün ama bilimsel açıdan bakarsak o zaman mümkn değil. Bilim kanıtlanamayn hiçbir şeyi doğru kabul etmez ve bu zamana kadar gidip de geri gereln olmadığı için o zaman b mümkün değil der. Konuya nerden baktığımıza bağlı biraz da.
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
ölümden sonrasını ne yapayım. ölümden öncesi var ki, tanrı beni bundan sorumlu tutacak... öldükten sonra zamanın ilerleyeceğini kim söylüyor? belki geriye doğru gidecek : ) .... belki de başka bir şekil çizecek, belki sonra diye bir şey yoktur...
belki müslüm gürses diye biri de yoktur.
kim bilir zaman da yoktur bellki...


"hangi dane toprağa gömüldü de tekrar çıkmadı? niçin insan denen dane hakkında şüphe ediyorsun?" mevlana
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
enkaz; "hangi dane toprağa gömüldü de tekrar çıkmadı? niçin insan denen dane hakkında şüphe ediyorsun?" mevlana[/QUOTE' Alıntı:
Selam,enkaz teşekkürler

ben de, daneden misalle devam edeyim :)

Tohumu alırsın ekersin büyür ekin olur, mesela buğday; ezilir un olur ekmek olur vs. yersin, içindeki maddeler gelişime katkı adına (birçok mineral, kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum klor, kükürt, tutya, ilisyum, manganez, kobalt, bakır, fosforlu yağ, nişasta ve A, B1, B2, B12, E, K, D. PP vitaminleri ) süreçte, kana karışır + ruhi yorgunluğa iyi gelir,sinir sistemi/ moral üstünde etkilidir ( bkz.moralin toplumsal ilişkiye yansıyışı ) bedensel olarak yine hazmı kolaylaştıran etkisi ve atık olarak tekrar çevreye-doğaya bir şekilde dönüşümü (sür-ekli)

bu; tabiatın/çevresel ekolojik döngünün, küçük! bir parçası tohumun ekosisteminden yola çıktığım yine küçük bir örnek.Varlığın dinamiğinde, halden hale-şekilden şekile geçerek (bitki-hayvan/insan) yaşamsal form bulmak var.
velhasılı, ölüm!den sonra da, HAYYat var, tüm bu olan-bitene vâkıf BİLİNÇ var, bilinci kullanma yetimizin(Allahın yeryüzündeki halifesi İnsan, yine yeryüzündeki/dünyadaki en ileri yaşamsal form/düşünebildiği üzre) bize sunduğu, ya doğanın bir parçası (ama tahripkar olmayacak) olarak hayy ati idame var, ya da tahrip ettiği oranda bulduğu var .


Sözün kısası HAYYatın eli, BİLİNCi var, her şeyde ve biz şekile bağlı düşünmemeliyiz.İnsan da, O' bilinç t en, bir rükn uz!! (ceset)madde bedeni vasat bilen/düşünen -Bilinçte, her şeyin, bir seyri Var.
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Ölümden sonrası olması için sonrayı mümkün kılacak evrene ve zamana bağımlı bir yapıya ihtiyaç var. Evreni ve zamanı çok mu iyi biliyorsunuz ki sonrasına bu kadar vakıfsınız? Madem bu kadar vakıfsınız...kendinizi yok edin! Zihnen yok edin! Fikren yok edin! Enerjisel olarak yok edin! bakalım edebiliyor musunuz? Öyle bir noktaya geleceksiniz ki varın olması için yoka ihtiyacınız olacak. Zıttı olanın mutlağı olmaz mı?

Zamanı geldiğinde yok olacağım, belkide yaşlılığa katlanamayıp kendimi yok edeceğim. Bunu zaman gösterir. Ama acelem yok şimdilik.
 

Serciyo

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eki 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Arkadaşlar konu başlığı altında hepinizin bahsettiği yine yaşamdan kesitler benimse öğrenmek istediğim ya da merak duyduğum konu ise bu denli korkulan bu olayın cereyan ettiği andır fiziksel ve düşünsel olarak insan ne hisseder? yani o an!
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Ölüm acısının daha çok ayrılıktan kaynaklanan firak acısı olduğu söylenir. Yani geride bıraktıklarına hayıflanıyor sanırım insan. Ama bir hadiste en düşük ölüm acısının; çivili bir sopanın içimize sokulup tekrar çıkarılması kadar olduğu belirtilmiştir. Rahmetli halamın vefatına şahit olmuştuk. Hastaydı. Hastanede başındaydık. Siroz onu komaya sokmuştu. Ölmek üzere olan insanların komada dahi olsa son kez gözlerini açıp bir yerlere baktıklarını duymuştum. Aynen halamda da öyle oldu. Ölmeden önce gözlerini açtı ve sonra vefat etti.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
mümkün olabilirde olmayabilir de . Kutal kitaplardan bu olaya bakarsak evet münkün ama bilimsel açıdan bakarsak o zaman mümkn değil. Bilim kanıtlanamayn hiçbir şeyi doğru kabul etmez ve bu zamana kadar gidip de geri gereln olmadığı için o zaman b mümkün değil der. Konuya nerden baktığımıza bağlı biraz da.

Bilim mikro organizmaların adını dahi bilmiyordu bir zamanlar. Ama mikro organizmalar vardı. Bilim bir çok kanıtladım dediği kanunun, aslında çok daha farklı olduğunu defalarca tecrübe etti. Bilim tabiat olaylarının ve nesnelerinin incelenmesi ve bu kanun ve nesnelere yön vererek insanlara faydalı hale getirme uğraşıdır. Bilim her açtığı kapının sonsuz sayıda yeni kapı açtığını iyi bilmektedir. Kanıtlanamayan, yok mudur? Yoksa henüz kanıtlanamamış mıdır? Bir ayetin ilkbahardaki dirilişe işaret ederek akıl etmez misiniz uyarısını da dikkate alalım. Hatta bu kadar kanunu işlevsel kılabilen ve sayısız canlı ve cansız varlık yaratabilen üstün gücün kolayca bambaşka bir alemi de evirip çevirebileceği akıldan çıkarmamalıdır. Hayvan türlerine, bitki türlerine ve diğer her canlı cansız nesneye bir göz atın. Bol çeşit aklınızı yerinden oynatacaktır. Ama sürekli içinde bulunduğumuz için kanıksadık sanırım. Bence öteler ötesi bir alemi yaratabilmesi, yaratamamasından çok daha büyük bir olasılık. Bence kati, ancak felsefi ritme bağlı kalayım diye olasılık dedim. Organları üzerinde bile hakimiyeti nerdeyse olmayan bir canlı daha dikkatle ele almalı meseleleri.

Saygılarımla
 

xzero

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
ya arkadaşlar kusura bakmayın gercekten samimi bir öz eleştiride bulunacagım ben yeni üye oldum ama hayal kırıklıgına ugradım burda istisnalar hariç bırakın derin düşünmeyi bilen daha din konusundaki evresini bile tamamlamış coluk cocuk kastım furkan topal denen cocuk adı üzerinde cocuk cocuk konular acmış bence evresini burda tamamlatmayın zihni bulanık başka insanlarında bunaltmasın hem bu forumun adına yakışık almaz diye düşünüyorum medatör arkadaşlardan ricam konuları din tartışma konuları komik konular en bilgili bilim insanları delilleriyle kabul etti artık bir yaratıcının oldugun bunu ısrarla tartışan cocuklar varsa BBC parelel evren belgeselini biz izlesinler ögrensinler cok belge arıyorlarsa sadece gözüyle gördügüne inanan tipler le felsefe yapılmaz şahsen ben konuşmaya bile tenezzür etmem gerisi size kalmış saygılar zihni bulanık olmıyan akıllı insanlara
 

oguz8891

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
7 Ocak 2009
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Sn. xzero konuştuğunuzu tam olarak anlamadım ama "öz eleştiri" değildir diye düşünüyorum. Din konusunda sizin gibi düşündük diyelim, dinsizleri, yoldan çıkmışları bırakalım, bırakalım da yansınlar cezasını çeksinler diye mi düşünüyorsunuz? Neden doğruları iletmek, fikir vermek yerine sadece eleştiriyorsunuz? Yoksa doğru yola gelemeyeceğini mi düşünüyorsunuz? Bunu bilebilecek kapasitede misiniz? O arkadaşımız misyonunu tamamlamış, artık cehennemlik kafir mi? Bana da yorum yapar mısınız? Uğraşmama gerek var mı acaba, nasıl olsa iki üç yazımı okuyup aşağı yukarı fikrinizi söylersiniz. Ben de her gece yatağa yattığımda kafamda soru işaretleri barındırmam.

Bir yaratıcının olduğu bilimsel olarak kabul edildi demişsiniz bir de. Hadi bunu da doğru sayalım bakalım; Bu durumda zaten Allaha iman olmaz, Allahı bilmek olur. Ne yani inanç çöktü mü?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst