Ölüm insan aklının sınırlarını aşıyor mu?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Ölüm insan aklının sınırlarını aşıyor mu? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,684 kez görüntülenmiş, 21 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Ölüm insan aklının sınırlarını aşıyor mu?
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Sanırım aşıyor.. ''ben '' dediğimiz şey bizim dışımızda olan şeylerle kendimizi ilişkilendirmemizden oluşuyor derler..peki ''Ben'' dedigimiz şeyi ölüm karşısında neyle ilişkilendirecegiz? hiç bir bilgi/ışık ölüme ve sonrasına ulaşamıyor..

İnsanlar ölüm gerçeğine karşı bir çok fikir/düşünce geliştirdiler..ancak bunların hepside ölümlü..

Sanıldığının aksine dinlerde ölümü övmez..ölüme yüzler soguktur..

Ölüm denen şey önümüze neden konuldu sizce? veya neden var? ölüm biyolojik bir canlı olan insanı ve aklını aşıyor mu? aşmıyor mu?

Görüşlerinizi belirtirseniz sevinirim..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Yaşam gibi ölüm de insanlara sunulmuş bir hak aslında ve bu evren zıtlıklar ile var olduğu için ölüm de olmak zorundaydı. Yaşam var ise ölüm de var.

Ölüm ürkütücü geliyor çünkü bilinmeyen bir boyut fakat ölüme yakın deneyim yaşayanlar ölüm anına yakın zamanlarda çok rahatladıklarını ve tüm korku-acı vs. yok olduğunu söylüyorlar. Bu durumda ölüm korkulacak birşey değilmiş gibi görünüyor fakat geride bırakacaklarımıza duyduğumuz aşırı bağlılık bizi ölümden korkar hale getiriyor galiba kimbilir...

Aklın sınırlarını aşıyor, var olduğunu bildiğimiz fakat ne ile karşılaşacağımızı tam olarak bilemediğimiz bir durum ve insanı fazlası ile ürkütüyor. Ölümden korkmuyorum diyen insan bile en zor anında hayata tutunmak için mücadele ediyor. Dinler ölüme özendirmiyor tabi ki yoksa dünyada çok az insan kalırdı gibi düşünüyorum. Ürkütücü ve bilinmez olması ve dinler tarafından da özendirilmemesi insanları büyük ölçüde frenliyor bence yoksa ölmek çok kolay gelirdi insanlara.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Evet. yaşayanların anlattıklarına göre; öleceğine emin olan insanların rahatladıkları söylenir.

İnsan öleceğini bile bile yaşar.. ama ölümün ne olduğunu bilemez..yaşamının sonuna ölüm gibi ; düşünülemez/hayal edilemez/bilinemez bir şeyin olması gerçek bir paradoks :)
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Ölüm denen şey önümüze neden konuldu sizce? veya neden var?
"O ki, ölümü ve hayatı yarattı, hanginizin amelce daha güzel olduğunuzu imtihan için ve o, bihakkın galiptir, çok yarlığayandır."Mülk 2
ölüm biyolojik bir canlı olan insanı ve aklını aşıyor mu? aşmıyor mu?
yaşam ı insanın aklı kavrayabiliyor mu ki.
 

ismailduran

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Ölüm; iyi-kötü, güzel-çirkin, cesaret-korkaklık vs gibi doğada bulunan parite (ikilik) düzeninin yaşamın zıttı olacak biçimde bir parçası. Doğada gözlemlenen yenilenme, tazelenme, yeni olana yer açma gibi amaçlar nedeniyle kaçınılmaz bir koşul. Doğanın bir parçası olarak insan için de ölüm; elden ayaktan düşme, bunama, ağır kaza, işkence vs nedeniyle bir yönüyle insana sunulmuş bir kolaylık bir kurtuluş... Diğer yönüyle, insan neslinin yenilenmesi, yeni insanlara yaşama fırsatı sunulması anlamında bir değişim ve yenileme süreci... Konuya bu yönüyle baktığımızda ölüm olayı insan aklının sınırlarını aşmıyor, çünkü bu koşul insana pek rasyonel geliyor. Ama, tartışma konumuz "Ölüm sonrası insan aklının sınırlarını aşıyor mu?" biçiminde sunulsaydı doğal olarak felsefi soruşturmamız farklı bir anlam kazanırdı.
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber?...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!

iyi ki ölüm var, rabbime şükürler olsun..
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
her zaman uğraştığı sorunlar olacaktır... ama ilke bakımından hiçbir şey aklın sınırlarını aşamaz... ne ölümün karanlığı, ne hayatın karmaşıklığı, ne alemin sonsuzluğu...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Ölüm; iyi-kötü, güzel-çirkin, cesaret-korkaklık vs gibi doğada bulunan parite (ikilik) düzeninin yaşamın zıttı olacak biçimde bir parçası. Doğada gözlemlenen yenilenme, tazelenme, yeni olana yer açma gibi amaçlar nedeniyle kaçınılmaz bir koşul. Doğanın bir parçası olarak insan için de ölüm; elden ayaktan düşme, bunama, ağır kaza, işkence vs nedeniyle bir yönüyle insana sunulmuş bir kolaylık bir kurtuluş... Diğer yönüyle, insan neslinin yenilenmesi, yeni insanlara yaşama fırsatı sunulması anlamında bir değişim ve yenileme süreci... Konuya bu yönüyle baktığımızda ölüm olayı insan aklının sınırlarını aşmıyor, çünkü bu koşul insana pek rasyonel geliyor. Ama, tartışma konumuz "Ölüm sonrası insan aklının sınırlarını aşıyor mu?" biçiminde sunulsaydı doğal olarak felsefi soruşturmamız farklı bir anlam kazanırdı.

evet... bir eski zaman bilgesi der ki, ''bu dünyada ölüm olmasaydı dersin de, o zaman yaşama sırası sana gelir miydi, hiç düşünmezsin...'' ölüm, anlaşılabilir bir şeydir...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber?...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!

iyi ki ölüm var, rabbime şükürler olsun..

... bence yanlış... öleceği için mutluluk duymak, sevinmek herhangi bir canlının gerçek ve gönüllü tavrı olamaz... ''ben öleceğim için sevinç duyuyorum'' , diyen bir canlı varsa ; o bir sahtekardır... öyle olmasa, bu sözü söylemek yerine, çoktan ölümü seçmiş ve zaten ölüyor, olurdu...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
... bence yanlış... öleceği için mutluluk duymak, sevinmek herhangi bir canlının gerçek ve gönüllü tavrı olamaz... ''ben öleceğim için sevinç duyuyorum'' , diyen bir canlı varsa ; o bir sahtekardır... öyle olmasa, bu sözü söylemek yerine, çoktan ölümü seçmiş ve zaten ölüyor, olurdu...

Böyle anlaşılabileceğini düşünüp konu başlığını açarkende yazmıştım din ölümü övmez. ölüm düşünce akımları tarafından da övülmez. bu güzel şiirinde ölüme övgü ile hiçbir ilgisi yoktur. ölüme inançsal bir anlam ve müşterek inancın sinerjisi belirtiliyor hepsi o kadar. bu şiirden sahtekar çıkarımına ulaşmak için çaba sarfetmek gerekir.. önyargılı,empatisiz ve olabildiğince negatif bir çaba..


evet... bir eski zaman bilgesi der ki, ''bu dünyada ölüm olmasaydı dersin de, o zaman yaşama sırası sana gelir miydi, hiç düşünmezsin...'' ölüm, anlaşılabilir bir şeydir...

Nerede sıraya girmişiz? ruhlar aleminde mi? madem determinist gidiyorsunuz bunuda açıklamak gerekir?

Ölüm aklın sınırlarını aşıyor mu derken ekolojik dengeyi ya da naturel işleyişi kasdetmiyorum ben. naturel cevap bellidir. beyin ölünce bilinçte kaybolur. nörolojik olarak ölümden sonra yaşam yoktur. bilinçli varlığın bilincinin yokluğunu düşünebilmesi, bunun aklın sınırlarını aşmadığını iddia etmesi mümkün müdür? mümkünse dayanak nedir? Freud; İnsan kendi yokluğunu düşünemez. demiştir. düşünemediğimiz bir şey aklın sınırlarını nasıl aşmaz?
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
(... bence yanlış... öleceği için mutluluk duymak, sevinmek herhangi bir canlının gerçek ve gönüllü tavrı olamaz... ''ben öleceğim için sevinç duyuyorum'' , diyen bir canlı varsa ; o bir sahtekardır... öyle olmasa, bu sözü söylemek yerine, çoktan ölümü seçmiş ve zaten ölüyor, olurdu...)birazdahaderinmavi yazdı..

Siz bilmeseniz de öleceği günü iple çekenler vardır,özlem duyanlar vardır..hatta şunu diyebilirim ki; İslam inancında intihar eylemi yasaklanmış olmasaydı,gerçek Allah aşıklarının bu vuslata kavuşmak için seve seve can vereceğinden eminim..belkide Allah sırf bu yola yeltenenler olacağı için intiharı haram kılmış bile olabilir diyorum..Allah'a kavuşmak için ölümü seçmenin en meşru yolu harp meydanında cihat etmektir ve tarihimizde bunun örnekleri çoktur..Şehadet şerbetini içebilmek için can atan nice kahramanlar vardır..

donkişota katılmamak elde değil,sırf muhalif olmak için yazmadıysanız gerçekten negatif bir çaba sarf etmek gerekir.

Gerçi biliyorsunuz ama hafızanız canlanması açısından Çanakkale şehitlerine hitaben yazılan şiirleri gözden geçirmeniz yeter bu yorumunuza cevap olarak..

Onlar sahtekar değillerdi...!!!
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
inançları ya da ülkesi uğruna ölümü göze almayı, hem kabul eder, hem de anlarım ... bu tür bir tavırda, bir ''yücelik'' bulunduğunu da düşünürüm... 'ölümü göze almaya' bir diyeceğim olamaz da ; durup dururken 'ölümü özlemeyi ya da ölmek üzere olduğu için sevinmeyi' pek anlayamıyorum...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
inançları ya da ülkesi uğruna ölümü göze almayı, hem kabul eder, hem de anlarım ... bu tür bir tavırda, bir ''yücelik'' bulunduğunu da düşünürüm... 'ölümü göze almaya' bir diyeceğim olamaz da ; durup dururken 'ölümü özlemeyi ya da ölmek üzere olduğu için sevinmeyi' pek anlayamıyorum...

durup dururken ?.......mutlaka bir sebebi vardır,deli değilse.......
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
hz.Mevlana,Ölüm gününe Şeb i arus der.Yani düğün gecesi.Çünkü asıl bu dünya gurbettir.Ölüm asıl vatana dönüştür.Mesneviye;" dinle neyden neler anlatıyor,ayrılıklardan şikayet ediyor" diyerek başlar.ruhun o vahdet aleminden bu dünyaya indirilişi ve asıl vatanına olan hasretini inleyişini ney remziyle hikayeleştirir.
"İştiyâk derdini şerhedebilmem için,
ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim." der.yani bu hasretini anlatabilmek için ayrılık nedir bilen bir kalp isterim çünkü ancak o anlar halimi der.
"Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu
görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur."
Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir.
Lâkin herkesin rûhu görmesine ruhsat yoktur."der,
"Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk
etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur"der.
ve sonunu,
"Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.
O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm. "
diyerek bağlar.Yani onun ölüme düğün gecesi demesini ham ruhların anlamamasının normal olduğunu,bu yüzden bu konuda fazla söz söylememek gerektiğini anlamayanların aklını karıştırmaya,onları fitneye düşürmeye gerek olmadığını belirtir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
durup dururken ?.......mutlaka bir sebebi vardır,deli değilse.......

hayatta kişinin bireysel yaşamını aşacak büyüklükte , yücelikte amaçlar (olmamalıdır, daha doğrusu toplumlar buna gereksinim duymayı aşmalıdır, diye düşünüyorum; ama bu tarihsel aşamada) olabilir ; buna itirazım yok... ama sizin mesajlarınız, 'ölümü göze almayı ve gereğinde ölmeyi' değil de ; 'ölümü kendi başına ve kendisi için istemeyi' ifade ettiği için ( ya da ben öyle anladığım için) kabul edememiştim... şimdi meramınızı anladım... teşekkürler...
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
bende de tam ifade edememişim..
 

nesimi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
hayatın zıddının ölüm olduğunu sananlar siyah ve beyazla yaşayanlarda var demekki.
tasavvufta ölüm vuslata eriştir....sevgiliye kavuşma anı tabi sevdiğin seni seviyorsa sen gibi...ölümünden sonra olması muhtemel durumlara bakınca ki rivayetler türlü türlüdür.işte aklı şaşırmaya mecbur bırakan bilinmezliğe doğru gidiştir.neyle karşılaşılacağını bilmeden bir yolculuğa çıkmak.üstelik beyaz bir bezle hatta .örtünme içgüdüsüne bile cevap veremez halde...
asıl soru şu ölümün ve nefes almanın karar vericisi olarak Allah tüm olanlar ve olacaklarla bağladığı iyi kötü neticelere bakarken..etken ve edilgen olarak mı bakıyor bize, sürekli olması gereken reaksiyonlar silsileside atomların üzerine düşen görevi asla ve kat'a değiştiremeyeceği gibi;bizde bir reaksiyonun atomize karakterleriyiz olması gerekenler fizik kuralları çerçevesinde olup bitiyor.görevi sona eren atom arkadaş dönüşüyor başka bir şeye devam ı süreçler ....bu atomun atom olmayı dilemesi var mı reaksiyonlardan çıkmayı akıl etme lüksü,yada velev ki çıktı başka bir ihtimal varetme ve geçiş yapma ....ölsemde kalsamda hapisim...
 

fritjof

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Ara 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
50
Akıl ölümün sınırlarını aşamıyor.İşin tuhaflığı burda.Ölüm geldiğinde akıl çaresiz kalıyor.Ölümün gücü aklı takmamasında.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Akıl ölümün sınırlarını aşamıyor.İşin tuhaflığı burda.Ölüm geldiğinde akıl çaresiz kalıyor.Ölümün gücü aklı takmamasında.

Ölüm bir yokuluş ise zaten aklın yok oluşudur ki..bunu aklın düşünebilmesi mümkün değildir..haliyle aklı aşar..
Ölüm bir dünya/boyut değiştiriş ise bu evrene ait aklımız yeni bir boyuta/aleme geçtiğinde kökten değişmek zorundadır ki bu durumda da ölüm aklı etkisiz kılıyor..değiştriyor.. nerdeyse sıfırlıyor diyebiliriz.. öyleyse gene aşıyor..

Sahip olduğumuz akıl ,bu dünya da geçerli demek ki ..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst