Novalis

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Filozoflar kategorisinde IdeaFante tarafından oluşturulan Novalis başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,977 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Filozoflar
Konu Başlığı Novalis
Konbuyu başlatan IdeaFante
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

IdeaFante

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
21 Kas 2011
Mesajlar
76
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
30
[size=+2]Novalis (Friedrich Leopold von Hardenberg) (1772-1801)[/size]


280px-Novalis.jpg



‘‘... sıradana gizemli bir görünüş, ... sonluya sonsuz bir anlam verdiğimde, onu romantikleştiririm’’


Romantizm Dünyayı anlamada, onu yaşamada duygunun ışığını izler — modernizmin soğuk anlağı ile karşıtlık içinde ateşli tutkunun usunu. Romantizm bu düzeye dek Modernizme tepkidir.

‘Romantik’ adını yazın sanatına ilk kez uygulayan Novalis Almanya’da 1798’de şiirde Romantik Okulu kurdu. Jena (1790) ve Leipzig’de tüze eğitimi gören Novalis 12 yaşında görür görmez aşık olduğu ama üç yıl sonra 1797’de yitirdiği Sophie için ölümü Tanrının yanında daha yüksek bir yaşama giriş olarak kutlayan Hymnen an die Nacht’ı yazdı. Kendisinin de genç yaşta ölmesiyle bir ansiklopedik felsefe dizgesi için çalışması taslak aşamasında kaldı. Yine fragmanları kalan Glauben und Liebe (İnanç ve Sevgi) şiir, felsefe ve bilimi dünyanın alegorik bir yorumunda birleştirir. Onun için şairin ödevi imgelemin gücü yoluyla insan yaşamını bir masal dünyası gibi güzelleştirmekti. Alman Romantikleri arasında en romantik olanı olan Novalis için ‘Romantik’ sözcüğü ‘şiirsel’ demekti.

29 yaşında ölen Novalis Avrupa’nın ekinsel bir yeniden doğuşa gereksinim duyduğunu, Avrupa’yı bunalıma düşüren etmenlerin Reformasyon ve Aydınlanma olduğunu düşünüyordu. Reformasyon ve Aydınlanma Avrupa’yı bölüyor, halkı halka, bireyi bireye yabancılaştıran yabanıl bir tinin biçimlenmesine götürüyordu.

Novalis için tılsımlı olan şey yaşamın yalınlığının kendisinden başka birşey değildi. İnsan sıradan varoluşunu ancak baştan sona tinselliğe bürüyerek değerli ve anlamlı kılabilirdi. Ama Avrupa'da yer almakta olan süreç tam olarak Avrupa insanını duygusuzlaştırmaya, duyarsızlaştırmaya, inançsızlaştırmaya ayarlanmış modernizmdi. Hep yüzeysel, hep zayıf, hep gizil kalmış olan Avrupa tinselliğini bastırmada modernizmin işi güç olamazdı.

Romantik tin duygusuz nihilizme karşı duygusal almaşık olarak modernist usun önünde geriledi. Saçmanın, usdışının, içgüdünün saldırganlığı narin yüreği püskürttü. Konser salonlarına, kitap sayfalarına ve birkaç saf yüreğe sığınmak zorunda kalan Romantik tinin iyimserliği yerini nihilist kötümserliğe bıraktı.



Novalis (Friedrich Leopold Baron (Freieherr) von Hardenberg) 2 Mayıs 1772’de Prusya Saksonya’sında Oberwiederstedt’da alenin ikinci çocuğu olarak doğdu. Alman Romantik düşüncesi üzerinde büyük etkisi olan şair ve kuramcının ailesi Protestan Aşağı Sakson soyluluğuna aitti ve Novalis takma adı ailenin daha önceleri kullandığı ‘de Novali’ adından geliyordu.

1781’de Friedrich Schiller’in bir dostu olan özel öğretmen ve tanrıbilimci Carl Christian Erhard Schmid tarafından eğitildi.

1785’de babanın Dürrenberg Kösen ve Artern Tuz İşletmeleri Müdürlüğüne atanmasından sonra aile Weissenfels’e taşındı.

1788’de ilk şiirlerini yazan genç Novalis daha sonra tüze eğitimi için 1790 Ekiminde Jena Üniversitesine girdi. Felsefe ve tarihe de ilgi duyarak orada Kantçı felsefeci K. L. Reinhold ve ayrıca Friedrich Schiller tarafından verilen dersleri izledi. Orada hastalığı sırasında ilgilendiği Schiller ile kişisel dostluğu başladı.


1791 Nisanında ilk şiiri ‘‘Genç Bir İnsanın Yakarısı’’ C. M. Wieland’ın ‘‘Neuer Teutscher Merkur’’ünde ‘‘v. H.’’ imzasıyla yayımlandı. Daha sonra Ekim ayında matematik, tüze ve felsefe eğitimi için Leipzig Üniversitesine girdi. Ertesi yıl yaşam boyu dost olacağı Friedrich von Schlegel (1772-1829) ile tanıştı, Immanuel Kant ve Johann Gottlieb Fichte’nin felsefi düşüncelerini öğrendi. Leipzig’den Julie Eisenschmidt adında genç bir kadına aşık oldu. Babası araya girdi. Daha sonraki bir mektubunda Friedrich babasına asker olma niyetinden söz etse de ailenin parasal durumundaki zayıflık nedeniyle bu tasarı suya düştü.

Eğitimini 1793’te Wittenberg’de tamamladıktan sonra ailesinin yanına döndü ve aynı yıl Saxon hükümetinin Weißenfels’deki tuzlasında bir sekreter olarak çalışmaya başladı.


17 Kasım 1794’te Tennstedt yakınlarında Grüningen’e bir aile ziyaretinde o sıralar 12 yaşında olan Sophie von Kühn (doğumu 17 Mart 1782) ile karşılaştı. Kardeşi Erasmus’a ‘‘bir çeyrek saatte’’ yaşamına karar verdiğini yazdı.

1795’t e Novalis Jena’da Profesör F. I. Niethammer’e bir ziyareti sırasında Friedrich Hölderlin (1770-1843) ve idealist felsefeci Johann Gottlieb Fichte (1762-1814) ile tanıştı. Sonbaharda Fichte’nin felsefesini incelemeye başladı. 15 Martta Friedrich ve Sophie ailelerin bilgisi olmadan gizlice nişanlandılar. Ama ilk kez o yılın sonbaharında yatağa düşen Sophie bir yıl sonra Jena’da ilki 5 Temmuzda olmak üzere üç kez ameliyata alındı. Aralıkta durumu ağırlaştı.


1797’de durumu gün geçtikçe kötüleşen Sophie nişanlısı Novalis’in son ziyaretinden bir hafta sonra 19 Mart 1797’da tüberkülozdan öldü. Novalis duyduğu derin üzüntüyü Hymnen an die Nacht’ta anlattı (1800; Geceye İlahiler). Aralarına düzyazıların dağıldığı altı şiirde Novalis geceyi, ya da ölümü Tanrının önündeki daha yüksek bir yaşama giriş olarak kutlar ve kendi ölümünden sonra Sophie ile ve bütün evren ile gizemli bir sevgi birliği için beklentisini anlatır.

Novalis o yıl Freiberg Akademisine girerek madencilik, matematik ve kimya eğitimi gördü. 1 Aralıkta Leipzig’de F. W. J. Schelling ile tanıştı.

29 Martta 1798’de A.W. Schlegel ile birlikte Weimar’da Goethe ile, Jena’da Schiller ile görüştü. 25-26 Ağustosta Schlegel kardeşler, Schelling, Tieck ve başkaları ile birlikte Dresden müzesinin ünlü galerisini ziyaret etti.

Athenaeum dergisinin Nisan ayında çıkan ilk sayısında Hardenberg’in Çiçektozu (Blütenstaub) başlıklı bir fragmanlar derlemi NOVALIS takma adı altında kapsandı.


Aynı yıl Julie von Charpentier (1776-1811) ile benzer olarak tören yapmadan nişanlanan Novalis bir yıl sonra, 1799’da, Weissenfels tuzlasında madenlerin gözetimi ile ilgili bir işe atandı.

21 Temmuz 1799’da Tieck ile birlikte Weimar’da Goethe’yi ziyaret etti.

Julie von Charpentier ile evlenemeden 1801 Ağustosunda tüberkülozdan öldü.


Novalis’in son yılları hayranlık verici bir düzeyde yaratıcıydı. İdealizm üzerine kurulu bir ansiklopedik dizge taslağı hazırladı, ve gerçek şiirsel yapıtları bu döneme aittir. Yaşamı sırasında çıkan iki şiirler derlemi Blütenstaub (1798; ‘Çiçektozu’ ya da ‘Polen’) ve Glauben und Liebe (1798; ‘İnanç ve Sevgi’) dünyanın alegorik bir yorumunda şiir, felsefe ve bilimi birleştirme girişimini gösterirler. Goethe tarafından kendisine o sıralarda yayımlamaması salık verilen bu yapıtta Novalis evrensel bir idealizmin tüm insan hükümet biçimlerini ortadan kaldıracağı inancına anlatım verir (ilk yayım 1826). Ünlü mitolojik aşk öyküsü Heinrich von Ofterdingen (1802) Avrupa Orta Çağlarının idealize edilmiş bir görünüşü içersine kuruludur, ve genç bir şairin gizemli ve romantik arayışlarını betimler. Bu öykünün başlıca imgesi olan mavi çiçek Novalis’i seven Romantikler arasında yaygın olarak Romantik özlemin simgesi olarak kabul edildi. Die Christenheit oder Europa’da (1799; ‘‘Hıristiyanlık ya da Avrupa’’), Novalis ekinsel, toplumsal ve düşünsel birliği Reformasyon ve Aydınlanma tarafından yokedilen bir Avrupa’yı yeniden kurmak için evrensel bir Hıristiyan kilise çağrısını anlatır.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Novalis: Vermischte Bemerkungen (Geceye Övgüler)

“İmgelem, geleceğin dünyasını ya yükseklere çıkarır, ya derinlere yerleştirir, ya da bizimle bağıntılı olarak bir ruh göçüne sürükler. Uzayda yolculukların düşünü kurarız – oysa uzay, bizim içimizde değil mi? Ruhumuzun derinliklerini tanımıyoruz – Gizemli olan, yolunu iç dünyamıza doğru sürdürmekte. Sonsuzluk, bütün dünyalarıyla, geçmişle ve gelecekle, sadece içimizdedir, başka hiçbir yerde değildir. Dış dünya, sadece bir gölgeler dünyasıdır – gölgelerini ışığın dünyasına yansıtır. Şimdi içimiz, bize doğal olarak çok karanlık, yalnız, biçimden yoksun görünüyor – Ama bu kararma geçtiğinde, ve gölge cisim kayıp gittiğinde, bize ne kadar farklı gelecek – O zaman her zamankinden çok daha fazla haz alacağız, çünkü ruhumuz yokluk çekti. “1

“Günlük yaşamımız, bir sürü koruyucu ve sürekli yinelenen eylemden ibarettir. Alışkanlıklardan oluşma bu çember, yalnızca asıl araca, yani yeryüzü yaşamımıza ulaşmaya yarayan bir alt-araçtır – burada sözü edilen yeryüzü yaşamı da varoluşun pek çok biçimlerinden meydana gelen bir karışımdır.

Gözlerinde at gözlüğü bulunanlar, sadece günlük denilebilecek bir yaşam sürdürebilirler. Onlar için tek amaç, göründüğü kadarıyla yeryüzü yaşamıdır. Her şeyi bu yeryüzü yaşamı uğruna yaparlar. Bunların arasına şiiri sadece bir tür gereklilik gibi karıştırırlar, çünkü günlük yaşam akışlarının belli kesilmelerine de alışkındırlar … “

Kaynak;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Şair hamlesini başladığı gibi bitirir. Felsefeci sadece her şeyi ortaya koyar, düzenler, şair ise bütün bağları çözer. Şairin sözleri genel işaretler değildir – nağmelerdir - güzel toplulukları çevresinde döndüren büyülü sözlerdir. Azizlerin hırkalarının hâlâ mucizevi güçler taşıması gibi, bazı sözler de harika biçimde hatırlanarak, kutsallaşır, adeta kendiliğinden şiire dönüşürler. Şair dili asla yoksul bulmaz, ama dil hep çok genel gelir ona. Şair çoğu zaman, sık tekrarlanan, kullanıla kullanıla yıpranmış kelimelere ihtiyaç duyar. Onun dünyası, çalgısı gibi, basittir - ama tam da bu özelliği sayesinde, melodileri hiç tükenmez.

Vahşiler için şiir, başı, ortası ve sonu olmayan bir öyküdür - ondan aldıkları haz, olsa olsa patolojiktir - basit bir eğlence, düş gücüne sadece biraz canlılık, hareket kazandırma.
Epik şiir, ilkel şiirin soylu kılınmış halidir. Özü temelde aynıdır.
Roman çok daha yukarda bir yerdedir - ilki sürer gider - roman büyür gelişir - ilkinde aritmetik, romanda ise geometrik ilerleme vardır.

Şiir yazmak bir şey ortaya koymaktır. Şiirleşen her şeyin canlı birey olması gerek. Çevremizde yeni bireysel bileşimlere dönüşmeyi bekleyen, bitmez tükenmez ne çok malzeme var! Bu sırrı bir kez öğrenenin tek yapması gereken - sonsuz çoğulluktan, sadece ondan alacağı hazdan vazgeçmek, bir yerden başlamaya karar vermektir - ama bu kararın bedeli, sonsuz dünya karşısında duyulan özgürlüktür - o dünyanın tek bir görünümüyle yetinmeyi gerektirir -
Acaba benzer bir kararı dünya üzerindeki varoluşumuza da uygulamalı mıydık?

Şiir yabancı varoluşu kendi varoluşu içinde eritir.

Şiir mutlak gerçek olandır. Bu benim felsefemin çekirdeğidir. Ne kadar şiirsel, o kadar hakiki.

Şiir yazma ile bir şiir yapma arasındaki fark. Anlayış gücü yeteneklerin cisim bulmuş halidir. Akıl ortaya koyar, düş gücü tasarlar - anlayış gücü yola koyar. Öteki durumda, yola koyan düş gücüdür – tasarlayan da anlayış gücü.

Romantik ve retorik şiir arasındaki fark.

Şiir felsefenin kahramanıdır. Felsefe, şiiri temel ilke konumuna yükseltir. Bize şiirin değerini bilmeyi öğretir. Felsefe şiirin kuramıdır. Şiirin ne olduğunu gösterir bize, bir tek onun olduğunu, her şey olduğunu.

Sahici şair her şeyi bilendir - gerçek dünyanın küçültülmüş hali.

Her şeyin sonunda şiir olacağı besbelli - dünya sonunda duyarlık olmayacak mı?

Felsefe aslında sıla özlemidir - her yerde evde olma dürtüsü.

Felsefe. Hakiki felsefenin gerçek ilkesi -sağlık veren- insanı özgür, neşeli ve genç - güçlü, akıllı ve iyi kılan bir ilke olmalıdır.

Şiir duygusunun mistisizm duygusuyla pek çok ortak yanı vardır. Kendine has, kişisel, tanınmayan, gizemli olan, bildirilecek olan, mecburen rastlantısal olanın duygusudur bu. Aktarılamazı aktarır. Görünmeyeni görür, hissedilmeyeni hisseder vb. Şiir eleştirisi diye bir şey yoktur. Bir şeyin şiir olup olmadığına karar vermek bile zordur, ama verilebilecek tek karar da budur. Şair gerçek anlamda anlayamayan kişidir - onun yerine şairin içinde her şey ortaya çıkar. Gerçek anlamda özne ve nesneyi, duyarlığı ve dünyayı ortaya koyar. İyi bir şiirin sonsuz, ölümsüz oluşunun nedeni budur. Şiir duygusu, din duygusuyla, yalvaçlık, kehanet duygusuyla yakın akrabadır. Şair düzenler, birleştirir, seçer, bulur - neden böyle olduğu, başka biçimde olmadığı kendisi için bile kavranabilir değildir.

Kaynak;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
"düş, bize garip şekilde ruhumuzun hafifliğini, her nesnenin içine nüfuz etmeyi, her nesnenin içinde dönüşebilmeyi öğretir."

"aynı masalları dinlemelerine rağmen, ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar."

"okuyucu esasen bir kitaptan ne isterse onu üretir. alışılmış anlamda her yerde geçerli olan bir okuma şekli yoktur. okumak serbest bir eylemdir. neyi nasıl okumam gerektiğini kimse bana söyleyemez.”

"dusunde dus gormeye basladigin zaman uyanma vakti gelmistir,"

Alıntı,
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Romantizm Dünyayı anlamada, onu yaşamada duygunun ışığını izler — modernizmin soğuk anlağı ile karşıtlık içinde ateşli tutkunun usunu. Romantizm bu düzeye dek Modernizme tepkidir.

‘Romantik’ adını yazın sanatına ilk kez uygulayan Novalis Almanya’da 1798’de şiirde Romantik Okulu kurdu. Jena (1790) ve Leipzig’de tüze eğitimi gören Novalis 12 yaşında görür görmez aşık olduğu ama üç yıl sonra 1797’de yitirdiği Sophie için ölümü Tanrının yanında daha yüksek bir yaşama giriş olarak kutlayan Hymnen an die Nacht’ı yazdı. Kendisinin de genç yaşta ölmesiyle bir ansiklopedik felsefe dizgesi için çalışması taslak aşamasında kaldı. Yine fragmanları kalan Glauben und Liebe (İnanç ve Sevgi) şiir, felsefe ve bilimi dünyanın alegorik bir yorumunda birleştirir. Onun için şairin ödevi imgelemin gücü yoluyla insan yaşamını bir masal dünyası gibi güzelleştirmekti. Alman Romantikleri arasında en romantik olanı olan Novalis için ‘Romantik’ sözcüğü ‘şiirsel’ demekti.

29 yaşında ölen Novalis Avrupa’nın ekinsel bir yeniden doğuşa gereksinim duyduğunu, Avrupa’yı bunalıma düşüren etmenlerin Reformasyon ve Aydınlanma olduğunu düşünüyordu. Reformasyon ve Aydınlanma Avrupa’yı bölüyor, halkı halka, bireyi bireye yabancılaştıran yabanıl bir tinin biçimlenmesine götürüyordu.

Novalis için tılsımlı olan şey yaşamın yalınlığının kendisinden başka birşey değildi. İnsan sıradan varoluşunu ancak baştan sona tinselliğe bürüyerek değerli ve anlamlı kılabilirdi. Ama Avrupa'da yer almakta olan süreç tam olarak Avrupa insanını duygusuzlaştırmaya, duyarsızlaştırmaya, inançsızlaştırmaya ayarlanmış modernizmdi. Hep yüzeysel, hep zayıf, hep gizil kalmış olan Avrupa tinselliğini bastırmada modernizmin işi güç olamazdı.

Romantik tin duygusuz nihilizme karşı duygusal almaşık olarak modernist usun önünde geriledi. Saçmanın, usdışının, içgüdünün saldırganlığı narin yüreği püskürttü. Konser salonlarına, kitap sayfalarına ve birkaç saf yüreğe sığınmak zorunda kalan Romantik tinin iyimserliği yerini nihilist kötümserliğe bıraktı.


Kaynak;
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst