NEVROTİK BİREY VE UMUTSUZLUK ( Karen Horney)

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde cogito tarafından oluşturulan NEVROTİK BİREY VE UMUTSUZLUK ( Karen Horney) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,498 kez görüntülenmiş, 11 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı NEVROTİK BİREY VE UMUTSUZLUK ( Karen Horney)
Konbuyu başlatan cogito
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Feylesof TeCe

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Çatışmalarına rağmen, nevrotik bir insan zaman zaman durumundan hoşnut olabilir, kendini uyarlanmış hissettiği şeylerden zevk alabilir. Ama mutluluğu, sık bir olay olamayacak kadar çok fazla koşula bağlıdır. Örneğin, yalnız olmadığı sürece ya da başkalarıyla paylaşmadığı sürece ya da ortamdaki egemen etken olmadığı sürece ya da herkesçe onaylanmadığı sürece hiçbir şeyden haz duymayacaktır. Mutluluk koşullarının çoğunlukla çelişik olması nedeniyle onun buna ulaşma şansı da azalır. Bir başka insanın başı çekmesinden hoşnut olabilir ama aynı zamanda buna içerleyebilir de. Bir kadın, kocasının başarısından sevnç duyabilir ama ayrıca bundan ötürü onu kıskanabilir de. Bir parti vermek ister ama her şeyi öylesine kusursuz yapma zorunluluğu duyar ki, parti başlamadan önce bitkin düşer. Ve nevrotik birey geçici bir mutluluk bulduğu zaman, sahip olduğu çok çeşitli duyarlılıklar ve korkular bunu kolayca zedeler.
Ayrıca gündelik yaşamda baş gösteren önemsiz kazalar onun kafasında saçma boyutlara ulaşır. Her önemsiz başarısızlık onu bir depresyonun kucağına atabilir. Her zararsız eleştirel söz, tasalanmasına ya da düşüncelere dalmasına neden neden olabilir, vs. Sonuç olarak nevrotik birey genellikle koşulların gerektirdiğinden daha çok mutsuz ve doyumsuzdur.
Bu haliyle de yeterince kötü olan bu durum, bir başka etken tarafından daha da ağırlaştırılır. İnsanlar, içlerinde bir umut olduğu sürece şaşırtıcı bir perişanlık ölçüsüne katlanabilirler; ama nevrotik rahatsızlıklar her zaman bir ölçüde umutsuzluk yaratırlar ve rahatsızlıklar ne kadar ağırsa umutsuzluk da o kadar derin olur. Bu umutsuzluk derinlere gömülmüş olabilir. Yüzeysel olarak nevrotik birey durumunu düzeltecek koşulları hayal etmeye ya da tasarlamaya kendini kaptırmış olabilir. Sadece evlenmiş olsaydı, daha büyük bir evi olsaydı , daha farklı bir ustabaşı bulunsaydı , bir başka kadınla evlenmiş olsaydı ; sadece erkek olsaydı , biraz daha yaşlı ya da genç olsaydı , biraz daha uzun olsaydı ya da bu kadar uzun boylu olmasaydı ; o zaman her şey tastamam olacaktı. Ve bazen bazı rahatsız edici etkenlerin devre dışı bırakılması gerçekten de yararlı olur. Ne var kiçoğunlukla bu tür umutlar, içsel güçlükleri dışsallaştırmaktan öte bir şey değildir ve hayal kırıklığına mahkumdur. Nevrotik birey, dış koşullardaki değişmelerden iyi bir dünya umar ama kaçınılmaz olarak kendini ve kendi nevrozunu her yeni ortama taşır.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
kitabın aynı konu üzerinden devamında sayfa (167)

Umutsuzluğun kaynaklarının her zaman bilinçsiz olmasına rağmen, duygunu kendisi oldukça bilinçli olabilir. Bir insan derin bir kader duygusuna sahip olabilir. Ya da iyi veya kötü hiçbir şey beklemeyerek, sadece yaşamın sürdürülmesi gerektiğine inanarak genelde yaşamdan çekilmeye yönelik bir tutum geliştirebilir. Ya da yaşamın temelde trajik olduğunu ve sadece aptalların insanın değişmez kaderi konusunda kendilerini aldattıklarını söyleyerek bu umutsuzluğu felsefe terimleriyle dile getirebilir.
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Güzel bir aktarım olmuş.
Karen Horney görüldüğü üzere nevrotik bireyin " hayata karşı geliştirdiği savunma pozisyonu" üzerinden ilişki kurabildiğini belirtiyor.
Bu pozisyon dolayısı ile nevrotik birey ilişkilerini sürdürebilmek için zorlantılı bir takım koşulların yerine getirilmesine muhtaçtır.
Horney'e göre insanın temel anksiyetesi "hayatın acımasızlığı/zorluğu ile" başa çıkmak adına gelişmiştir.
İnsan ilk deneyimleri ile ya insanlara "muhtaç-bağımlı" pozisyonu tercih eder,ya "insanlara karşı-saldırgan pozisyonu" ya da kendini" izole ettiği ayırdığı -iç dünyasına ,hayal alemine dönük pozisyonu".
Dolayısı ile nevrotik bireyin mutluluğu yaşamını ve ilişkilerini sürdürürken bu pozisyonları başarı ile koruyabilmesine bağlıdır.
Eğer ilişkisi "bağımlılık ihtiyacını" yeterince doyuramıyorsa acı çekecektir. Eğer evliliğinde eşi daha fazla yakınlık talep etmekte olan nevrotiğin yaşam pozisyonu "izolasyona-yalnız kalmaya" yakın ise yakınlık kurmaktan rahatsız olacaktır.Eğer "saldırgan-karşı olma" pozisyonunu korumaya çalışan nevrotik güçlü bir otorite figürü ile birlikte iş çalışması yapmaktaysa kaygı duymaya başlayacaktır.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Kime ait olduğunu hatırlamadığım bir söz var '' yaşam kavgasında bizi beklentiler değil umut ayakta tutar''
Beklenti ve umut arasındaki fark sizce nedir
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Beklenti de olumsuz bir durum olabilir.Umut ise "um-mak" kökü ile daha pozitif bir bakış açısıdır.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
'' Ölüm kişinin son umudu haline gelecek kadar büyük bir tehlike olduğunda, umutsuzlukölemiyor olmanın avutulamazlığıdır. İşte bu son anlamda umutsuzluk ölümcül hastalıktır, bu ıstırap verici çelişki, kendiliğin hastalığıdır, sonsuza değin ölmek, ölmek ama ölmemek, ölümü ölmektie. Çünkü ölmek demek her şeyin bitmesi demektir, ama ölümü ölmek ölümüm deneyimlemeyi yaşamak demektir ve bu yaşantı bir an için olsun olanaklı ise, o zaman sonsuza kadar onu yaşamakla aynı şeydir. Eğer birisi aynen hastalıktan ölündüğü gibi umutsuzluktan dolayı ölürse, ozaman içindeki ezeli ve ebedi olan kendilik de aynen bedenin hastalıktan öldüğü gibi ölebilmelidir. Ama bu imkansızdır umutsuzluktan; umutsuzluktan ölüm kendisini sürekli bir yaşama dönüştürür. Umutsuz adam ölemez; nasıl 'bir hançerin düşünceleri öldürmesi' mümkün değilse ateşi sönmeyen, kurdu ölmeyen umutsuzluğun da kendi dayanağı olan ezeli ve ebedi şeyi, kendiliği tüktmesi mümkün değildir. Ama yine de umutsuzluk tam anlamıyla kendilik-tüketendir ama o kadar güçsüz bir kendini tüketmedir ki istediği şeyi başaramaz; ve bu güçsüzlük umutsuz kişinin bir kere daha arzuladığı şeyi yani kendini tüketmeyi başaramadığı yeni bir kendini tüketme biçimidir.
Umutsuzluğa düşen insan bir şeyden dolayı umtutsuzdur. Dolayısıyla, o bir an gibi görünür ama yalnızca bir an; tam o anda hakiki umutsuzluk kendini gösterir veya umutsuzluk gerçek yüzünü gösterir. Çünkü bir şeyden dolayı umutsuzluğa düştüğünde, aslında kendisinden umutsuzluğa dşmektedir ve şimdi kendinden kurtulmaya çalışmaktadır. Böylece slogan ' Ya Sezar ya hiçbir şey' olan tutkulu insan Sezar olamadığndan bundan dolayı umutsuzluğa düşer.Ama bu başka bir şeey de işaret eder, öyle ki Sezar olamadığı için şimd kendisi olmaya da tahammül edemez.''

Kıerkegaard dan alıntıdır
 

kaptanmiharbi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
38
umut insanın en büyük yaşama sebebidir varolması varlığı umuda bağlıdır. beklinti ise bazı koşul ve durumların sonucunda elde edilen bir fayda veya olgu diyelim umudun azalması ve beklentinin düşmesi kaygı ve korkuları oluşturur. işte bu yapıyı devamlılık haline getiren kişide nevrotikliğe gidiyor demekktir gerçi herkeste sinirlilik durumu gözlenmeye bilir. benim düşüncem bu.
 

kaptanmiharbi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
38
birde şuan ülkenin yani vatandaşların çoğu bu durumda bizim ülkemizde umut vaad edilmiyor beklentiler kaygıda ve insanlar otomatikmen nevrotik diye düşünüyorum.
-T.C. vatandaşıyım
-heee
-o zaman nevrotiksin.
gibi bi durum söz konusu. olay parayla oyuncak gibi oynayan insanları piyon edenler için doğru olmaya bilir zaten istisnai onlar.
 

kaptanmiharbi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
38
istediği gibi yaşayamayan bi insan zaten ölmüştür. allah rahmet elesin.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İnsanın sırf beklentilerle yaşaması mümkün değildir. Çünkü hep tetikte olacaktır hep yeni bir beklenti içine girecektir yorucudur ve sevinci de geçicidir. Fakat umut insanın özünde bir yerlere yerleşir o insan her koşulda bir çaresi olan ve mutluluğu daim olan insandır. Umut üzerine yazılmış şu şiiri çok beğenirim. Bana umut aşılar.
'' Umudu sür karanlıkların üstüne
korkma yırtılır gece
bir tutam güneş kopmuşsa
yüreğinin derinliklerinden
boşver aldırma sen
onsuz da yaşarsın''
 

Adramelech

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
2 Ocak 2011
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
birde şuan ülkenin yani vatandaşların çoğu bu durumda bizim ülkemizde umut vaad edilmiyor beklentiler kaygıda ve insanlar otomatikmen nevrotik diye düşünüyorum.
-T.C. vatandaşıyım
-heee
-o zaman nevrotiksin.
gibi bi durum söz konusu. olay parayla oyuncak gibi oynayan insanları piyon edenler için doğru olmaya bilir zaten istisnai onlar.

Hayır. Umutsuzluk, nevrotiklik, sandığınızdan belki de hayal edebileceğinizden çok daha büyük bir sorun.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Kime ait olduğunu hatırlamadığım bir söz var '' yaşam kavgasında bizi beklentiler değil umut ayakta tutar''
Beklenti ve umut arasındaki fark sizce nedir

cogito, Nietzsche "Ümit en son kötülüktür, çünkü işkenceyi uzatır." derdi. Umudun bizi ayakta tuttuğu bile şüpheliyken beklentiyle umut arasındaki farkın öğrenmenin anlamı ne ?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst