Neden Doğru Deme ihtiyacı Duyuyoruz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde AndroNova tarafından oluşturulan Neden Doğru Deme ihtiyacı Duyuyoruz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,507 kez görüntülenmiş, 22 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Neden Doğru Deme ihtiyacı Duyuyoruz?
Konbuyu başlatan AndroNova
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan loralynn

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
andronova
'koyun psikolojisini ya da toplum veya din psikolojisini ortadan kaldırmak..' ,istediğini söyledin..
evet toplumun birçok konuda insanlara müdahale ettiği,engellediği doğrudur ama ben bu kadar karamsar bakmıyorum..toplumda tüm yapılan şeylerin doğruluğunu da savunmuyorum ama vicdan, his, akıl insanoğlunun her durumda ya da her zaman kullanabildiği yöntemler değil..toplumda din olgusunun yok olmasıyla birçok kaos ve çirkin hareketlerin oluşumu doğru orantılıdır diye düşünüyorum..dünyada insandışı davranış veya suç işleme güdüsü olan insanların, inanç korkusu sebebiyle o davranışlarından kendilerini men etme eylemlerine bakacak olursak dinin insanlık için ne muhteşem bir duygu olduğunu anlamış oluruz.. ayrıca din duygusunu hissetmeyen insan toplumun kültürel özelliğinden etkilenmemiş olandır..(tabi kültürü red eden kişi için bu birşey ifade etmez elbet:) )
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
andronova
'koyun psikolojisini ya da toplum veya din psikolojisini ortadan kaldırmak..' ,istediğini söyledin..
evet toplumun birçok konuda insanlara müdahale ettiği,engellediği doğrudur ama ben bu kadar karamsar bakmıyorum..toplumda tüm yapılan şeylerin doğruluğunu da savunmuyorum ama vicdan, his, akıl insanoğlunun her durumda ya da her zaman kullanabildiği yöntemler değil..toplumda din olgusunun yok olmasıyla birçok kaos ve çirkin hareketlerin oluşumu doğru orantılıdır diye düşünüyorum..dünyada insandışı davranış veya suç işleme güdüsü olan insanların, inanç korkusu sebebiyle o davranışlarından kendilerini men etme eylemlerine bakacak olursak dinin insanlık için ne muhteşem bir duygu olduğunu anlamış oluruz.. ayrıca din duygusunu hissetmeyen insan toplumun kültürel özelliğinden etkilenmemiş olandır..(tabi kültürü red eden kişi için bu birşey ifade etmez elbet:) )

İnsanların bu olayı artniyetle bakacaklarını sanmıyorum. Eğer bakanlar varsa toplumdan bir çıkar sağlarlar. :)
Kaos şimdide yokmu? Orta doğuda yada Afrikada? İnsanlar açlıktan savaştan ölüyorlar değil mi?

Akıl, vicdan ve his olmadan birşey yapamazsın ki. Susadığında bile akıl yoluyla bunu anlıyorsun. Ve bana akılımızla, vicdanımızlar ve hislerimizle yapamayacağımız birşey söyleyin lütfen. :D

Avrupada insanların %30'u tanrıya yada bir dine inanmıyor. Fakat hiçte bir kaos yok gibi görünüyor. :)
 

loralynn

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Haz 2009
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Öncelikle son yazılanlara yorumumu eklemek istedim:
Toplumun başında olan insanlar (başında diyorum çünkü çoban, koyun sistemi var maalesef toplumda) tarafında "kaos" denen insanların kafasında distopik bir kavram yaratılıyor. Deniliyor ki eğer din olmazsa, devlet olmazsa o "kaos" denen herkesin birbirini öldürdüğü, zarar verdiği düzen oluşur. Andronova dediği gibi, bugün o distopik gibi gösterilen "kaos"tan çok farklı yaşadığımız söylenemez, sadece bazılarına sıra şu an gelmediği için farkında değil. Devletlerin koyduğu kanunlar da, din kuralları da toplumların başındaki insanlar tarafından zaten tanınmıyor- ki o kanunları topluma yükleyen onlar olmasına rağmen. Din ve kanunlar düşünemeyen insanların (belki de düşünmesine izin verilmeyen demeliyiz) iyi veya kötü davranışlarını kısıtlamak amacıyla yaratılmıştır. Ancak insanlar düşünmeyi öğrenebilse, beynini kullanmayı öğrenebilse hatta aslında bırakın tüm bunları içgüdüleriyle yaşasa bile "kaotik" gibi düşünülen ama düzenli olan bir şekilde yaşar. Hayvanlar içgüdüleriyle belirli bir düzende yaşayabiliyor, insan da içgüdüleriyle yaşasa aynı şekilde olur. Bir de insanın farkı olan düşünme gücünü kullandığında neden özgürce, düzgün bir şekilde yaşayamasın. Böyle bir durumda tek gereken şey insanları doğumundan itibaren iyi bir eğitim verilmesidir, cahillik özgür yaşamı engeller.

Doğru-yanlış konusuna dönecek olursak, öncelikle toplumun bize yüklemeye çalıştığı doğru-yanlış kavramları vardır. Bunlar sistemin devamını sağlayan, koyulan düzenin bozulmaması için yaratılmış doğru ve yanlışlardır. Bir de her insan farklı olduğundan ötürü kişisel doğru ve yanlışlar vardır. Bakış açısı, düşünce sistemi, yaşantılar, deneyimler farkından ötürü doğru-yanlış kavramlarımız farklıdır. Kişiye indirgediğimizde doğru denilen kavram bizim mantığımız veya duygularımız, isteklerimiz doğrultuz doğrusunda yaptıklarımız, yanlış ise yapmadıklarımızdır. Tabi bu özgür bir ortamda gerçekleşecektir. Günümüz toplumlarında yaşayan insan için doğru-yanlış kavramları bu kadar basit değildir. Toplumun koyduğu doğru-yanlış kavramları kişisel olanlarla çatıştığı noktalarda kişi ya toplumla çatışmamak için onun doğru-yanlışlarını kabul eder kendilerinkinden vazgeçer ya da toplumla ters düşmek pahasına kendi doğru-yanlışlarıyla yaşar. Ancak toplum bu çatışmaları sistem için bir tehlike olarak gördüğü için, o kişiyi toplumdan uzaklaştırır. Bu fiziksel olarak uzaklaştırma olabilir, hapse atarak; ya da duygusal, düşünsel olarak toplum tarafından "kötü" insan olarak adlandırılarak uzaklaştırılır. Sonuç olarak, toplum doğru-yanlış demeyi kendi ödül-ceza sistemi için kullanır. Kişisel doğru-yanlış ayrımı ise davranışları, düşünceleri adlandırmak içindir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst