ne cennet ne cehennem

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe.Net Arşiv kategorisinde werther tarafından oluşturulan ne cennet ne cehennem başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,152 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe.Net Arşiv
Konu Başlığı ne cennet ne cehennem
Konbuyu başlatan werther
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan werther

werther

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 Ağu 2009
Mesajlar
91
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
NE CENNET NE CEHENNEM

Cinayete tanıktı artık yarı donuk bakan gözleri. Kızılırmak’ın sularına kendini bırakan şeffaf,yorgun ruhları görüyordu. Hem maktul hem fail olmanın çelişkisi daha şeffaflaştırıyordu onları. İrkildi. Bedeninin oraya gelişini düşündü. Neden dedi,neden bu köprünün üzerinde durup ölümleri izliyorum. Peki yaşam neden döndürmüyor beni geri. Korktu. Yarı donuk gözleri telaşlı ve kaçaktı artık. Gözlerini kaçırdı ruhlardan. Sırtını dönüp yürümeye başladı…
Garipti yollar bu gece. Topraktandı ama cam gibi yansıyordu. Başını yukarı kaldırdı ve ay ışığından korktu bu kez. Aydınlık yabancıydı bedenine. Yansıyan silüetini duyumsadı birden ifadesi değişmeyen bir yansımayla konuşuyordu. O gece ilk kez inanmıştı tanrıya. Ve dizlerinin üzerine çöküp yalvarmaya başladı aklını kaçırmamak için. Yalvardıkça daha çok yükseldi sesler. Kızılırmağın kara kıştaki deli akıntısının çığlıklarını bile bastıracak kadar kuvvetlendi. Ve aklını çıkarıp verdi yansımasına. Sesler gittikçe ağırlaştı ve yok oldu. Siyah kadar olmasa da gecenin karanlığına ayak uydurmuş toprağa düşmüştü bedeni. Gözleri az evvel kaçtığı aydınlığa dikilmişti şimdi. Kaçamayacağını anladı. Kaçamazdı aklını yitirmekten,aydınlıktan,ırmaktan,ruhlardan ve tükenişten.
Boş bir bedene yakışır bir vaziyette sallanarak kalktı yerden. Az önce geldiği yöne çevirdi yüzünü. Daha uzaktı ama hala görülebiliyordu ruhlar. Geri dönemem dedi. Bir gayret arkasını döndü. Gidemem dedi. Olduğu yerde dakikalarca bekledi. Ne dönebiliyor nede bir adım daha uzaklaşabiliyordu. Zincire vurulmuştu sanki ama onu bile his edemiyordu. Kurtuluşu düşlemeye çalıştı olmadı. Umudu düşlemeye çalıştı gerçekle yüzleşti istemeden. Kaçmayı denedi hayali bir zincire sarılıydı bedeni. Başka bir yolu olmadığını düşündü. Kendinin hem faili hem maktulu olabilirdi ancak.
Bir an kendine geldi bedeni. Daha önce hiç yaşamadığı kadar garip bir hırs ve arzuyla dolmuştu içi. Hiç olmadığı kadar donuk aynı zamanda gitmeye hevesliydi. Hevesine yenildi. Korkarak kaçtığı cinayet mahalline hiçbir an olmadığı kadar cesaretle dönüyordu şimdi. Doğruluğu yanlışlığı umurunda değildi. Yalnızca gerçek olup olmadığını düşündü ve korktu. Korktukça düşündü. Yinede yürümeye devam etti. Kaçtığı yerde duruyordu şimdi..
İzlemeye koyuldu ölümleri. Nefret duydu suya. Onca içtiği kana rağmen hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordu akmaya ve aktıkça daha bir kana susuyordu sanki. Bir an kendi kanının onu doyuracağını hissetti. Bu düşünceye kendini öyle bir kaptırmıştı ki. Bunun sadece bir umut ediş olduğunu fark edemedi. Dokunmayı denedi ruhlara. Korku,merak ve heyecanın kesiştiği bir karmaşıklıkta kaybetti kendini. Farkındasız başardı istediğini. Buz gibiydiler. Sanki hiç yaşamamışlardı daha önce. Sanki hiç soluk alıp vermemiş gibiydiler. İrkildi.donuk gözleri ırmağa akıttığı yaşlarla buğulandı.
Paltosunu çıkardı önce,sonra üzerindekileri ve ayakkabılarını. Soğuğu iliklerine kadar hissetti. Dizleri bedenini zor taşıyordu. Titriyordu bedeni. Yüzlerce çiviyi aynı anda hissedebiliyordu vücudunda. Toprağa değen ayakları morarmaya başlamıştı. Büzülmüştü vücudu. Hayatında hiç bu kadar küçüldüğünü hatırlamıyordu. Dik duramıyordu bedeni devleşemiyordu bir türlü. Daha beter hissetti kendini. Daha beterdi acısı,yarası. Daha beter duydu kan kokusunu suya karışmış.
Kurtulmalı dedi bu işkenceden. Yaşamda cenneti cehennemi yaşayanların haricinde arafta kalmış bir sefildi hücreleri. Vücudu soğuktan yanmaya başlamıştı. Ne azap çekiyor ne huzura erebiliyordu. Yalnız arada kalmış bir ruh taşımıştı daima içinde. Donmakla donmamak arasında gidip gelen bakışları vardı. Acıyla tatlı arasında kalmış sözleri. Gitmek ve gitmemek arasında kaldığı baba evi. Yaşatmak ve yaşatmamak arasında kaldığı düşleri ve terk edip etmemek arasında kaldığı bir yaşamı vardı.
Son kez eğilip baktı suya. Kendi kanıyla onu doyuracağı düşüncesinden bir türlü vazgeçemiyordu. Aksini düşünmüyordu bile. Doğruydu belki yada yanlıştı. Lakin aksi gelmiyordu aklına. İlk kez cehennemi hissedecekti belki de cenneti. Ama araf olmayacak sanki bu kez. Bıraktı soğuk bedenini kana susamış ırmağa. Kızıla döndü rengi suyun, adı gibi kızıldı. Daha çok kan ister gibiydi. Art arda bırakmaya devam etti kendini ruhlar ırmağa. Her tükenişle daha çok var oluyordu sanki ırmak,daha bir büyüyor daha kızıllaşıyordu sanki. Ay bile rengini kaybetmişti kızıllığında o gece. Ve o gece bir serkeş tükenmiş,tüketmişti kendini o kızıllıkta….

WERTHER
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Güzel, hemde güzel.
 

werther

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 Ağu 2009
Mesajlar
91
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Kervansaray’da bir adam

teşekkürler
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst