Merhamet

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde __tılsım__ tarafından oluşturulan Merhamet başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,784 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Merhamet
Konbuyu başlatan __tılsım__
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

__tılsım__

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eyl 2011
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Çocukken bir yerimiz yara olsa, kanasa annem mutlaka bir çaresini bulurdu. Önce güzelce kolonya ile yarayı temizler, ardından merhem sürer ve temiz bir bezle sarardı. Bazen çok sıkı bazen çözülecek kadar gevşek olurdu o bezler ama hep aynı anlamı taşırdı: "Annem benim yaralarımı iyileştirdi." Şimdi ne zaman merhamet kelimesini duysam, arkasına güneşi almış bir annenin evin salonunda saçlarında ışıklarla ufacık bir çocuğun parmağını sarışı gelir gözümün önüne. İşte sırf bu görüntü yüzünden çok severim merhamet kelimesini. İçinde sırf bu kelime geçtiği için aldığım kitaplar vardır, İstanbul'da Bir Merhamet Haftası gibi. Ya da başlığında sırf bu kelime olduğu için okuduğum yazılar ve haberler.


Az önce 72. Koğuş filmini izliyordum. Ama bitiremedim. Çünkü ilk 5 dakikası çok rahatsız etti beni. Şöyle bir sahne vardı, aç bilaç mahkumlar cezaevinin havalandırmasındalar. (bu doğru sözcük mü emin değilim) Bir adam, sanıyorum o da mahkum ama cebi dolu mahkumlardan, pencerenin önünde kemikli bir et parçasını kemiriyor. Ve kemiğin üzerinde et kalmayınca onu mahkumlara atıyor. Zavallı adamlar birbirlerini eziyorlar o kemik parçasını alabilmek için. Gördüğüm en mide bulandırıcı sahnelerden biriydi. Ve ömründe kimseye bir tokat atmamış olan ben böyle bir zulmü yapan adamın ağzını burnunu dağıttığımı hayal ederken buldum kendimi. Siz olsanız bunu yapana ne yapardınız? "Yapma güzel kardeşim ayıptır" demezdiniz herhalde değil mi? Eğer bu olgunlukta iseniz ellerinizden öpüyorum. Zira şiddet asla hiçbir şeyin çözümü değildir ama insanlıkdışı olan şeylerle karşılaştığımızda sanıyorum içimizdeki o canavar öfkeyle doğruluyor yerinden.


Filmi izlemekten vazgeçtim. Birincisi o sahne beni çok öfkelendirdi, ikincisi de halet-i ruhiyem kesinlikle bu tip sahnelere uygun değildi. Esas sebebim ise o adamın ağzını burnunu dağıtma isteğimin beni korkutmasıydı galiba. İçindeki merhamet o adamların halini görüp ağzından öfke şeklinde köpürürken, o zulmü yapana tamamen merhametten yoksun bir şey yapmak istemek korkunç değil midir? Ama bence günlük hayatımızda da yapıyoruz bunu. Sırtımızı merhamet,iyilik ve buna benzer kelimelere dayıyor ve kendimizle çelişiyoruz. O halde kendimize merhametli diyebilir miyiz?


Merhamet sahibi olan biri tüm insanlığa karşı merhametli mi olmalıdır yoksa merhameti hak eden bir grup mazlum mu vardır? Şimdi bir katile, bir tecavüz suçlusuna merhamet edilebilir mi? Ya da bu adamlar hak ederler mi merhameti? Ben edebileceğimi sanmıyorum. Eğer ilk tanım doğru ise içimdeki merhamet duygusundan şüphe etmeli miyim? Ve eğer bundan şüphe edersem, kendimde inandığım pek çok şeyi çöpe atmak zorunda kalmaz mıyım?


Belki de gerçek merhamet Tanrısal birşeydir. O'dur ancak hepimizi seven, hepimizi bağışlayan ve hepimize ayrım gözetmeden merhamet eden. Ve bizim içimizdeki tanrısal küçük parçacık ancak hak ettiğini düşündüğümüze merhamet etmemize yeterli geliyordur. Bilemiyorum...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
...merhamet etmemize yeterli geliyordur. Bilemiyorum...
Karmaşık bir konu...Ben de takılırım sıklıkla bu konuya,,,Merhamet, adaletle nasıl, nerde örtüşür içinden çıkamam...Belki de en zalim olanlar, merhamete en çok ihtiyacı olanlardır?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
İnançların tartışılmayan yönleri vardır ve bu kısmını tartışma dışı bırakarak katılmak isterim.

Merhem-etmek; bir yarayı sarmak, acıyan bir yanı/sızıyı gidermeye çalışmaktır. Biyolojik acıları sarmak kolay, ruhsal acıları sarmak neredeyse olanaksızdır. Tüm bireyler tarihsel bellek ile dünyaya geldiklerinde masum ve korunmasızdırlar. Ancak acınası değildirler. Ayrıca hem bedenen hem de ruhen oldukça güzeldirler; asla çirkin değillerdir. Şiddet, öfke, kin , ihtiras, iktidar duyumsamaları mevcuttur ve fakat bu duyguları depreştiren, ortaya çıkaran ve aktifleyen ise toplumsal dokunun kendisidir. Merhem-etmek ile acıma duygusunu çağrıştıran merhameti ayırmak gerekir. Merhamet insan duygusuna hitap eder ve özde duyulan bir acıdır. Kimi erişkinler bu duyguya oldukça yabancıdırlar, bazı duygular gelişmez ve körelirler. Şiddet merhametin karşılığı değildir. “Şiddetin Kökeni” ni başka bir yazımda ayrıntılı açıkladığım için ayrıntısına girmeyeceğim ancak öz olarak söyleyebilirim ki; şiddet şiddeti doğurur ve her şiddet iktidar hırsı ile beslenir ve her iktidar şiddet olmadan ayakta kalamaz. Böyle olunca, haksızlık yapana yöneltilecek şiddetin nasıl olması gerektiğini hem tesbit etmek ve hem de neden haksızlık yapıldığını araştırarak haksızlığın kaynağından yok edilmesini sağlamak bir çözüm olabilir. Haksızlık yapan bireylere acımak hem doğru değil, hem de çözüm olamaz.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
İnançların tartışılmayan yönleri vardır ve bu kısmını tartışma dışı bırakarak katılmak isterim.
Haksızlık yapan bireylere acımak hem doğru değil, hem de çözüm olamaz.

Sokrates "kimse bilerek kötülük yapmaz" der.Ona katılmanın zorluğu aşikar.Kötülüğün neredeyse bir ayakta kalma/ varoluş kavgasının en güçlü silahı/savunması haline geldiği günümüz koşullarında, Sokrates'in bu naif saflığı gülünesi geliyor belki.Bununla birlikte, yaşam deneyimlerim bu söylemi daha derinlemesine düşünmeme neden olmuştur.Yapılan her haksızlığın, her kötülüğün aslında "yapanın kendisine" döndüğüne tanık oldum çoğu kez.Hak yerken, ezerken, çalarken vb "ben ve onlar" tuzağına düşüveriyor insan.Oysa eylemlerimizde failin kendisinden başka bir "taraf"yok.Çalan kendinden çalıyor, ezen kendi insanlığını eziyor.Bunu gözlemlemek sabır ve dinginlik ister.İnsanın, kötülüğü sadece ve sadece "kendine" yaptığını anlaması, idrak etmesi kolay değildir, ama düşünen,vicdanını susturmamış insan için olanaksız da değildir.Kimse, kimseye kötülük yapamayacağını anladığında, zaten buna yeltenmez.Sokrates bana bunu söylüyor.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Konu kaldığı yerden devam edebilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst