Kötülük problemine Şaman bakışı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Kötülük problemine Şaman bakışı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 915 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Kötülük problemine Şaman bakışı
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Göktanrıcılıkta kulluk anlayışı değil Tanrının oğulları ve kızlarıyız anlayışı vardır ..Doğa Tanrının kitabıdır ve Tanrı ile birlikte herşeyden sorumluyuz..

Türk Şamanı Akay Kynyev (Kine) ve Görüşleri.

..Gök Tanrı’nın oğulları ve kızları zaten her şeye eşit olduğunu bilmektedirler. Onların gönlünde etrafında olan her şeye sevgi ve saygı vardır. Yani etrafını çevreleyen nesne ve insanlara karşı onun korkusu yoktur. Onları tehlike olarak görmez. Çünkü sonsuz Gök Tanrı’nın oğulları ve kızları güçlüdür ve sorumludur; gök, dağ, deniz, toprak, nehir, okyanus, suya karşı; insanlık kabilesi, ailesi, çocukları, atalarına karşı; ayrıca bundan sonra devam edecek soyuna karşı da sorumludur. Yani onlar diğer dinlerde olduğu gibi sadece kendileri için Tanrı’ya karşı sorumlu değillerdir. Etrafındaki her şeyden sorumlu olan insan, bozulanları düzeltmekten de sorumludur. Deniz kirleniyorsa kirletmemelisin ve ya engel olmalısın, orman yok oluyorsa ağaç dikmelisin gibi… Herhangi bir dindeki bir insan günah işlese ibadethaneye gider; temizlenir çıkar. Mesela kiliseden çıkarken artık günahkar olmadığını artık tertemiz olduğunu düşünür. Bu zihniyet de bencil insanlar yaratır”...
***
okumak isteyen için ilgili linkler..



 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hürriyet insanın düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif hürriyet kelimesinin en geniş manasıdır. İnsanlar bu manada hürriyete hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malumdur ki insan, tabiatın mahlukudur. İptidai insanların, tabiatın her şeyinden, gök gürültüsünden, geceden, taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirlerinden korktuklarını biliyoruz. İlk his ve düşüncesi korku olan insanın her düşünce ve dileğinin mutlak surette yapmaya kalkışmış olması düşünülemez. İptidai insan kümelerinde ata korkusu ve nihayet büyük kabile ve kavimlerde ata korkusu yerine kaim olan Allah korkusu insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız memnular (yasaklar) yaratmıştır. Memnular ve hurafeler üzerine kurulan birçok âdetler ve an'aneler, insanları düşünce ve harekette çok bağlamıştır, o kadar ki düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak mefhum malum olmamıştır. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederdi. ATATÜRK.
**

Camilerde dikkat ediyor musunuz ;insanların elleri bağlı,boyunları bükük,mahsun bir halleri vardır.

Biat,cehalet ve kadercilik kimse kusura bakmasın ama halkımıza islamın öğretilerindendir..(uygulanan islam)

ağlamak,sızlanmak,beddua etmekle ne elde edebilir? İsrailliler filistinlileri katletti. yapılacak şey neden güçsüz olduklarını sorgulamak,güçlenmek ve düşmanına saldırmaktır. merhamet beklemek,sızlanmak değil ! iktidar partisi miting yapıyor. komediden ,acizlikten başka bişi değil.

rivayete göre;Hülagü Han bağdata girdiğinde camiye saklanlara (ki burası kutsal yer belki bize acır öldürmez amacıyla mabede sığındılar sanırım); kadınlar gibi buraya kaçacağınıza savaşa hazırlansaydınız demiş. ve hepsini öldürtmüştür.

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:24 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 23:00 ----------

Necip Fazılın sanırım rabıta adlı kitabıydı; beni şeyhimin ayağının dibine gömün falan diyordu, koskoca Necip Fazıl! (o kitabı okudukdan sonra soğumuştum kendisinden)

şeyhin önünde iki büklüm olmak,padişahın eteğini nerdeyse sürünerek gelip öpmek..

Türk töresinde ise diz vurmak vardır saygı ifadesi olarak..

Bırakın kula kulluğu tanrıya kulluk anlayışı bile yoktur..(tanrı önündede diz vurulur)
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Hürriyetin iki anlamı vardır.Dar anlamda hürriyet ve geniş anlamda hürriyet.

Dar anlamda hürriyet,kısıtlı olmama halidir,

Geniş anlamda hürriyet, "ideadır" ve akla gelen her konuda serbestiyettir.



İnsanlara verilmesi gereken dar anlamda hürriyettir.Çeşitli yönetim ve idare rejimleriyle insanlara dar anlamda hürriyetinde fazlası verildiğinde "idea" olan geniş anlamda hürriyete ulaşırsınız.

Ancak bu bir kaostur.Zira bu kendiyle beraber didişmeleri de getirir,suç oranı artar,anarşizm ve faşizm naraları yükselir.

Platon,idealar dünyasına "at ideası","kelebek ideası","iyi ideası","kötü ideası" yerleştirmiştir ancak bunların hiçbirine ulaşılmalı dememiştir.Sadece bu idealar karşıladığı kavramın temellenmesini sağlamıştır.

Hal böyle olunca illaki "geniş anlamda hürriyet" ideasına ulaşmaya gerek yoktur ve ulaşmak da yanlıştır.



Tanrı'nın huzurunda başı bükük,el pençe divan durmak bir biat değildir.Yapılan rükû ve secdeler aidiyetin bedene dökülmüş halidir.Bu fiillerin kümülatif alt metni "verdiğin bedeni sana yoruyorum"dur.

Tanrı bir kabadayı değildir.Orada istenen sonuç focuslanmadır.Zira yere bakmak ile karşıya bakmak,gökyüzüne bakmak arasında odağını kaydıracak nesne sayısı bakımından karşılaştırıldığında yok denecek kadar azdır.Hatta bu nedenle camilerdeki üzerinde kıldığımız desensiz halılar,evlerimizde bulunan kabe desenli seccadelerden daha mantıklı bir seçim olacaktır.



Şeyh-mürit ile ilgili bahsettiklerinin çoğuna katılıyorum.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Hürriyetin iki anlamı vardır.Dar anlamda hürriyet ve geniş anlamda hürriyet.

Dar anlamda hürriyet,kısıtlı olmama halidir,

Geniş anlamda hürriyet, "ideadır" ve akla gelen her konuda serbestiyettir.

İnsanlara verilmesi gereken dar anlamda hürriyettir.Çeşitli yönetim ve idare rejimleriyle insanlara dar anlamda hürriyetinde fazlası verildiğinde "idea" olan geniş anlamda hürriyete ulaşırsınız.

Ancak bu bir kaostur.Zira bu kendiyle beraber didişmeleri de getirir,suç oranı artar,anarşizm ve faşizm naraları yükselir.

Platon,idealar dünyasına "at ideası","kelebek ideası","iyi ideası","kötü ideası" yerleştirmiştir ancak bunların hiçbirine ulaşılmalı dememiştir.Sadece bu idealar karşıladığı kavramın temellenmesini sağlamıştır.

Hal böyle olunca illaki "geniş anlamda hürriyet" ideasına ulaşmaya gerek yoktur ve ulaşmak da yanlıştır.

Tanrı,töre ve kağana başeğilir..bir toplum veya budun olmanın elbette zorunlulukları vardır ve mutlak hürriyet elbet mümkün değildir..

İslama hiç girmemiş ve tengri inancımızda devam ediyor olsaydıkta elbet birileri bu inancıda kendi emelleri için kullanırdı ..siyasiler siyasi rant için,şamanlar şahsi menfaatleri için,devlet insanları yönetmek hatta savaştırmak için,sahtekarlar insanları kandırmak için .. herşey insana bağlı.. bu tahminlerim hayali elbette..gerçek olan/deneyimlenmiş olanı görüyoruz..bütün islam ülkeleri geri kalmış durumda..biz(türkler) cumhuriyet,hukukun üstünlüğü ve demokrasi felsefesi ile 1923 te son devletimizi kurduk. ama yıl 2018 ve hala siyasi islamcıların bu yeni devlette kavgasına şahidiz, ve hala toplumda siyaset din üzerinden yürütülüyor..islami ahlaksa ortada yok.. din resmen ideoloji haline gelmiş durumda..kızgınlığım bunadır.. hayalperest değilim. islam şu anda milli dinimizdir. türk islam sentezi ile de yükselebiliriz..ancak olmuyor. dediğim gibi; dinin ahlakı yok sadece ideolojisi var ve Atatürk devrimleri ile kavga ediyor.. yeni bir devlet kurmuşuz, her yeni devlet eskisini biraz kötülemek zorunda, şimdiki devleti eskisi ile kavga ettirmek ve din ideoloji adına bu devletle kavga etmek bize zarardan başka bişi getirmez..(neyse ana bağlamdan koptum,kısaca demek istediğim islamcı tipler; türklüğümüze devletimize ve ulusumuza zarar vermeye devam ederlerse islam dini karşıtı olabilir ve göktanrı dinini tekrar canlandırmak için bireysel gayrette bulunabilirim)



Tanrı'nın huzurunda başı bükük,el pençe divan durmak bir biat değildir.Yapılan rükû ve secdeler aidiyetin bedene dökülmüş halidir.Bu fiillerin kümülatif alt metni "verdiğin bedeni sana yoruyorum"dur.

Ben biliyorum,sen biliyorsun peki bu başka kaç kişi biliyor dostum? Allah böyle emrediyor peygamber böyle buyuruyor diyorlar insanları bırakın hakkını aramayı,düşünemez hale getiriyorlar. hakkı,adaleti gökyüzüne göndermişler, halbuki peygamber yeryüzüne gelmiştir..hak ve adalet buraya kurulmalıdır, herşeyi Allah halledecekse bizim burada bulunma amacımız nedir? herşeyi ilahi adalete havale edip pasivize olmak mı, görünen o ki pratikteki islam halkımızı pasivize etmiştir..

Tanrı bir kabadayı değildir.Orada istenen sonuç focuslanmadır.Zira yere bakmak ile karşıya bakmak,gökyüzüne bakmak arasında odağını kaydıracak nesne sayısı bakımından karşılaştırıldığında yok denecek kadar azdır.Hatta bu nedenle camilerdeki üzerinde kıldığımız desensiz halılar,evlerimizde bulunan kabe desenli seccadelerden daha mantıklı bir seçim olacaktır.

eyvallah doğrudur. kastım bu değildi. Yüce ve yaratıcı olarak Allaha secde etmek,ruku etmek,yalvarmak eleştirilemez veya gurur konusu yapılamaz, bir saygı gösterme biçimi diğerine üstün tutulamaz.. kastım ;bu saygı ve yüceliğin Allahtan alınıp sözde Allah namına insanlara yansımasıydı..
 
Son düzenleme:

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Göktanrıcılıkta kulluk anlayışı değil Tanrının oğulları ve kızlarıyız anlayışı vardır ..Doğa Tanrının kitabıdır ve Tanrı ile birlikte herşeyden sorumluyuz..

Kötülük problemi tek tanrılı dinlerde ; bilindiği üzere imtihanla açıklanmaya çalışılır. çünkü bu dinlerde tanrı vahiy yolu ile konuşur. ee konuşuncada insanlar soru soruyor haliyle..ne diyecek; imtihan yapıyorum, bana inanın,inanan sınavı geçer..iyiler cennete kötüler cehenneme..(madem sınavdayız kopya vermektir aynı zamanda bu, tanrı isanın sizi sevdiğimden yeryüzüne indim demesi gibi,müslümanların tanrısıda sizi sevdiğimden kopya veriyorum deseymiş olurmuş)

Şaman inancında ise; doğa tanrının kutsal kitabıdır, doğanın içinde hayat vardır. hayatta; hem iyiliği hem kötülüğü,hem doğruyu hem yanlışı,hem güzellikleri hem çirkinlikleri içerir.(yin yang gibi)

Tanrıya inanmamak günah veya kötülük olarak kabul edilmez,çünkü tanrıya inanmamak diye birşey yoktur. çünkü görünmeyen ama kendini kavramlarla tanıtan , talimatlar gönderen veya sözde yol gösteren bir tanrı inancı yoktur. iyi olmak esastır, herkes hem şahsen hemde nesil olarak yaptıklarından sorumludur. öte dünya/ahiret veya uçmağ(cennet)-tamu(cehennem) inancının olup olmadığı ise tartışmalıdır diyebilirim..(inancın üzerine inşa edildiği temel esaslara göre cennet cehennem olmaması gerekiyor bana göre,ama ölümden sonra yaşama inanılır(başka alemler,başka boyutlar) (iyilik eden iyilik bulur,kötülük eden kötülük bulur)
 
Son düzenleme:

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Teşekkürler yararlı konu
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst