- Konbuyu başlatan
- #1
F
faust
Ziyaretçi
Simya (cılık) Nedir?
Tarih boyunca günlük olsun/yaşam boyunca olsun,insanlar bazı gereksinimlere ihtiyaç duymuşlardır.Bu gereksinimlerini doğadan bazı yöntemlerle elde etmişlerdir. (bu yöntem ise deneme-yanılma yöntemidir)Bu deneme-yanılma yöntemi teorik anlamda bir birikim olmasa da genel anlamda günlük ihtiyaçları karşılama yönünden büyük yarar sağlamıştır.Yine bu fikir doğada bazı şeylerin değişebiliceği düşüncesini de doğurmuştur.(Değersiz madenlerin değerli madenlere dönüşmesi gibi,kimya terminolojisin de buna trans-mutasyon denir,bugün bir geçerliliği yoktur bazıları iddaa etsede neyse).İşte bu fikir bir simyacıdan (alşimist) çıkmıştır ve bu sözde/bilim simyadır (alşimi).Bu uğraş temel anlamda bir değişim (kararlı çekirdeklerin yapısının bozunup başka elementlere dönüşmesi düşüncesi) oluşturmasa da bir çok maddenin,kullanılan aletin başlangıcı olmuştur.(örneğin imbik bu dönemde bulunmuştur Ekli dosyayı görüntüle 1141 ) Bu düşüncenin altında yatan neden çoğunlukla ölümsüzlük/zengin olma ve hastalıkları iyileştirme düşüncesidir.Yine bu dönemde deneme-yanılma yöntemiyle simyacıları bir çok asit/baz ve tuz bulmuştur.(Bunlar:H2SO4-Sülfürik Asit,HNO3-Nitrik Asit,NACI-Sodyum Klorür/Yemek Tuzu,KOH-Potasyum Hidroksit,CuSO4.5H2O-Bakır Sülfat Penta Hidrat gibi.) Bunun yanında cam,seramik ve barutta (Formulünüde vereyim Kükürt,KNO3 ve Kömür Tozunda oluşur,nitro grubu eklenirse patlayıcı etki yapar.) bu dönemde bulunmuştur.Simyanın en önemli çıkış noktası,kimyaya geçişte önemli bir basamak oluşturması ve bu basamağa kendini 18.YY’da kimya bilimine geçişte var etmesi.
(Bir alt konuda keşfedilen maddelerin,hastalıkta kullanılan ve elementlerin tarihsel gelişimine değineceğiz.)
Simyanın doğuşu,gereksinimlerin birer izdüşümü olduğunu söylemiştik.Bu gereksinimler maddeyi işleyip ona şekil verme ve gerekli yerde kullanma beceresi kazandırmıştır.(Ateşin bulunması,çanak-çömlek yapımı,kesici aletler vs.) Simyacılar burada bir şeyi fark etmişlerdir,metallerin bir araya gelip homojen olarak birleşmesi (tepkime anlaşılmasın) ve alaşımları oluşturması (bir çok alaşımda bu dönemlerde bulunmuştur,alaşımında ne olduğunu ortaöğretim dönemlerimizden biliyoruz.) Bu adım kimya bilimine geçişte çok büyük bir basamaktır ama teorik bilgiden (daha öncede söylediğimiz gibi) yoksundur.
Diğer bir yandan simyacılar hastalıkların tedavisiyle de uğraşmışlardır.(Ölümsüzlük iksirini bulamamış olsalar da)Simyacılar modern eczacılığın zeminini atmış durumdadırlar.Kullanılan bazı bitki ve bileşikler yara ve bunun gibi bazı tedavi yöntemlerine ön-ayak olmuştur.Örneğin limon kabuğunun mide üşütmesine,zehirlenen kişinin rahatlaması için göztaşı (CuSO4.5H2O) kullanılması buna örnektir.
Kısa bir not
Simyacılar giysilerini boyamak için bazı kimyasallar kullanmışlardır. (Şap/Alizarin vs.) Yaptıkları ürünlerin dayanıklılığını arttırmak için kükürt (S) buharı ile ağartma ve tuzlama gibi bazı yöntemleri geliştirmişlerdir.Bunun yanında bazı güzellik konusunda da buluşları vardır. (Sürme örneğin bu dönemde bulunmuştur.) Bir çok sülfürlü,oksitli bileşiklerde yine güzelleşme malzemesi olarak kullanılmıştır.
Elementlerin Tarihsel Gelişimi (Antik Yunan Dönemi)
Bu tarihsel gelişim başlangıcını Antik yunan filozoflarının en önemlilerinden biri olan Aristoteles’ten alır.Aristo maddelerin dört unsurdan oluştuğunu kabul eder,bunlar ‘Su-Hava –Ateş ve Toprak’ (bunu biraz açalım:Su düşüncesi başlangıcını Milet okulu filozoflarından olan Thales’ten alır,Thales’in öğrencisi olan Anaksimenes’te her şeyin havadan oluştuğunu söyler ve Herakleitos’ta her şeyin ateşten oluştuğunu ve yine her şeyin ona dönüşeceğini söyler,bu birleşiminde fikir babası ‘Dört Unsurun’ Antik Yunan Filozofu Empedokles’tir)
Aristo bu maddeleri kendi aralarında ayrıma tabi tutmuştur,bunlar sıcak-soğuk,kuru-ıslak olmak üzere dört unsura indirgemiştir,esasında bu fikir deneysel olmayıp ama düşüncel olarak kabul gören düşüncelerdir.(Bugün tabi ki bir değeri yoktur)
Kısacası kararlı çekirdeklerin yapısı değişmedikçe hiçbir element başka bir elemente dönüşemez,ancak nükleer reaktörlerde parçalanabilir (Bu yöntem serbest Nörton bombardımanıdır ve genellikle nötron kullanılır.) Bu dönüşme sadece kararsız çekirdeklerde meydana gelir ve konusunu radyoaktivite oluşturur.Bu konuya da ileri ki zamanlarda değineceğiz.)
Ekli dosyayı görüntüle 1142
Tarih boyunca günlük olsun/yaşam boyunca olsun,insanlar bazı gereksinimlere ihtiyaç duymuşlardır.Bu gereksinimlerini doğadan bazı yöntemlerle elde etmişlerdir. (bu yöntem ise deneme-yanılma yöntemidir)Bu deneme-yanılma yöntemi teorik anlamda bir birikim olmasa da genel anlamda günlük ihtiyaçları karşılama yönünden büyük yarar sağlamıştır.Yine bu fikir doğada bazı şeylerin değişebiliceği düşüncesini de doğurmuştur.(Değersiz madenlerin değerli madenlere dönüşmesi gibi,kimya terminolojisin de buna trans-mutasyon denir,bugün bir geçerliliği yoktur bazıları iddaa etsede neyse).İşte bu fikir bir simyacıdan (alşimist) çıkmıştır ve bu sözde/bilim simyadır (alşimi).Bu uğraş temel anlamda bir değişim (kararlı çekirdeklerin yapısının bozunup başka elementlere dönüşmesi düşüncesi) oluşturmasa da bir çok maddenin,kullanılan aletin başlangıcı olmuştur.(örneğin imbik bu dönemde bulunmuştur Ekli dosyayı görüntüle 1141 ) Bu düşüncenin altında yatan neden çoğunlukla ölümsüzlük/zengin olma ve hastalıkları iyileştirme düşüncesidir.Yine bu dönemde deneme-yanılma yöntemiyle simyacıları bir çok asit/baz ve tuz bulmuştur.(Bunlar:H2SO4-Sülfürik Asit,HNO3-Nitrik Asit,NACI-Sodyum Klorür/Yemek Tuzu,KOH-Potasyum Hidroksit,CuSO4.5H2O-Bakır Sülfat Penta Hidrat gibi.) Bunun yanında cam,seramik ve barutta (Formulünüde vereyim Kükürt,KNO3 ve Kömür Tozunda oluşur,nitro grubu eklenirse patlayıcı etki yapar.) bu dönemde bulunmuştur.Simyanın en önemli çıkış noktası,kimyaya geçişte önemli bir basamak oluşturması ve bu basamağa kendini 18.YY’da kimya bilimine geçişte var etmesi.
(Bir alt konuda keşfedilen maddelerin,hastalıkta kullanılan ve elementlerin tarihsel gelişimine değineceğiz.)
Simyanın doğuşu,gereksinimlerin birer izdüşümü olduğunu söylemiştik.Bu gereksinimler maddeyi işleyip ona şekil verme ve gerekli yerde kullanma beceresi kazandırmıştır.(Ateşin bulunması,çanak-çömlek yapımı,kesici aletler vs.) Simyacılar burada bir şeyi fark etmişlerdir,metallerin bir araya gelip homojen olarak birleşmesi (tepkime anlaşılmasın) ve alaşımları oluşturması (bir çok alaşımda bu dönemlerde bulunmuştur,alaşımında ne olduğunu ortaöğretim dönemlerimizden biliyoruz.) Bu adım kimya bilimine geçişte çok büyük bir basamaktır ama teorik bilgiden (daha öncede söylediğimiz gibi) yoksundur.
Diğer bir yandan simyacılar hastalıkların tedavisiyle de uğraşmışlardır.(Ölümsüzlük iksirini bulamamış olsalar da)Simyacılar modern eczacılığın zeminini atmış durumdadırlar.Kullanılan bazı bitki ve bileşikler yara ve bunun gibi bazı tedavi yöntemlerine ön-ayak olmuştur.Örneğin limon kabuğunun mide üşütmesine,zehirlenen kişinin rahatlaması için göztaşı (CuSO4.5H2O) kullanılması buna örnektir.
Kısa bir not
Simyacılar giysilerini boyamak için bazı kimyasallar kullanmışlardır. (Şap/Alizarin vs.) Yaptıkları ürünlerin dayanıklılığını arttırmak için kükürt (S) buharı ile ağartma ve tuzlama gibi bazı yöntemleri geliştirmişlerdir.Bunun yanında bazı güzellik konusunda da buluşları vardır. (Sürme örneğin bu dönemde bulunmuştur.) Bir çok sülfürlü,oksitli bileşiklerde yine güzelleşme malzemesi olarak kullanılmıştır.
Elementlerin Tarihsel Gelişimi (Antik Yunan Dönemi)
Bu tarihsel gelişim başlangıcını Antik yunan filozoflarının en önemlilerinden biri olan Aristoteles’ten alır.Aristo maddelerin dört unsurdan oluştuğunu kabul eder,bunlar ‘Su-Hava –Ateş ve Toprak’ (bunu biraz açalım:Su düşüncesi başlangıcını Milet okulu filozoflarından olan Thales’ten alır,Thales’in öğrencisi olan Anaksimenes’te her şeyin havadan oluştuğunu söyler ve Herakleitos’ta her şeyin ateşten oluştuğunu ve yine her şeyin ona dönüşeceğini söyler,bu birleşiminde fikir babası ‘Dört Unsurun’ Antik Yunan Filozofu Empedokles’tir)
Aristo bu maddeleri kendi aralarında ayrıma tabi tutmuştur,bunlar sıcak-soğuk,kuru-ıslak olmak üzere dört unsura indirgemiştir,esasında bu fikir deneysel olmayıp ama düşüncel olarak kabul gören düşüncelerdir.(Bugün tabi ki bir değeri yoktur)
Kısacası kararlı çekirdeklerin yapısı değişmedikçe hiçbir element başka bir elemente dönüşemez,ancak nükleer reaktörlerde parçalanabilir (Bu yöntem serbest Nörton bombardımanıdır ve genellikle nötron kullanılır.) Bu dönüşme sadece kararsız çekirdeklerde meydana gelir ve konusunu radyoaktivite oluşturur.Bu konuya da ileri ki zamanlarda değineceğiz.)
Ekli dosyayı görüntüle 1142