Kendilik Bilisselligi-Bilinc ve Farkindaligi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Kulübü kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Kendilik Bilisselligi-Bilinc ve Farkindaligi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,436 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Kulübü
Konu Başlığı Kendilik Bilisselligi-Bilinc ve Farkindaligi
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sitemizde daha once numenal yeti algi, bilgi, bilinc ve farkindaligi olarak hem dogal hem de fenomenal zihniyet dile gelmisti.

Aslinda insanoglu temelli fenomeni numenal insan ve insanliga numenal yeti olarak eristirmeyen ve ulastirmayan kendilik bilincidir.

Buradaki kendiligi cok iyi algilamak demektir. "Seyin kendisi" temelinde insanoglu dahil seyin ne oldugunu algilayabilmek icin; iki nokta cok onemlidir.

Birincisi herseyin bir yapilandirilmislik oldugu

Ikincisi bu yapilandirilmisligin oznesinin yani yapilandiraninin insanoglu oldugudur.

Bilindigi gibi epistemolojik olarak rakipsiz ve alternatifsiz tek bilidiren, belirten faktor insanogludur.

O zaman demekki sey algi olarak ne olursa olsun, bunyesinde bir insanoglu bilgi ve kavrami tasir. Yani insanoglu kavramsal bilgisi icermeyen bir sey bildirilmemistir ve belirtilmemistir.

Iste bu temelde bir sey ister insanoglu olsun, ister algilanan baska bir gozlem/yansi veren olsun; bunun kendilik bilinci, insanoglunun belirttigi ve bildirdigidir.

Iste buradaki kendiligi kendi olarak veren de bildiren yani insanoglunun kendisidir.

O zaman kendilik bilinci sadece insanoglunu degil; onun kavramsal bildirdigi her turlu bilgiyi icerir.

Iste burada bildirilen ne olursa olsun; onun kendilik bilincinde bir uclem vardir. Bu metafizigin ontolojik ve varliksal indirgemeci vedeterminist tartisan her bir izminin tabanini teskil eder.

Yani madde, dusunce ve kavram.

Iste insanoglu neyi nasil bildirirse bildirsin, bu bildirimde bu uc oge biribiri ile ic icedir ve biri olmadan digeri olamaz.

Bu uclem insanoglu da dahil her turlu bildiredigi ve belirttiginin uclemidir.

Insanoglunun kendisine gelirsek; sadece bu uclem kendilik bilinci icin yeterli degildir.

Insanoglu acisindan kendilik bilinci, yani insanoglunun kendi varliksal farkindaligi ve bilincinin bilisselligi; ne sadece indirgemeci/determinist metafizik ontolojik tabanlarinin maddesi, dusuncesi ya da kavramidir. Zaten bunlar insanoglunun fenomenal ve dogal zihniyet temelini insandisi ve insanlikdisi yapar. Ne de insanoglunun indirgemeci/determinist temelli sadece genetik/konektomatik/biyolojik/evrimsel/fiziksel/kimyasal/sinirsel v.s. temelli fenomenal yapisi; ne de zihniyet/dusunsel/akilsal/ v.s. temelli soyut yapisidir.

Bunlardan biri insanoglunu madde/mal ve koleye, digeri de kula esdeger ve ozdes kilar. Zaten kendilik bilinc ve farkindaliginin dogal ve fenomenal zihniyet sonucudur bu durum.

O zaman yukaridaki ilk uclunun yanina eklenecek uclemler vardir. Bunlardan ilki sosyo-psiko-bilisselllik digeri de fenomenonumenal kavramsalliktir.

Iste bu temelde algilanmasi, idrak edilmesi, kavranmasi ve bilincaltindan devrimci sorgulama ile farkina varilarak bilince cikartilmasi gereken bu kendilik bilincidir.

Nihilizm ile gelen ve farkindaligin bilince tasinmadigi "bencillik, bireycilik, bananecilik, bencilik" v.s. kendilik bilincinin farkindaligi olarak; ama bilissel temelde noncognitivizm olarak birey ve bireysel bilince ve de bunun ust duzeyi olan tursel bilince tasinamamaktadir.

Iste evrensel-insan zihniyeti epistemolojinin bu yonunu ortaya koymakta ve sorunu bu temelde dile getirmektedir.

Unutulmamalidir ki; kendilik bilincinin farkina varilamamasi, algilanamamasi, idrak edilemeyip, kavranamamasi; insanoglunu bilissel olarak degerlendirme olanagi tanimiyacak ve bu temeldeki her turlu bilimsel degerlendirme bilimsel den felsefi tabana kayacak ve inancsal ve ideolojik ilkler, mutlaklar, kesinler icerecektir.

Ayni sorun akilciligin inancsal ve ideolojik her turlu yonlendirim ve yaptiriminda dagecerlidir.

Iste bu gecerlilik insanoglunu ya bir kulyapacak ya da bir madde olarak nicelikten ote algilayamayacaktir.

Sonucta her turlu nitelik algisi, insanoglunun niceliginde, fenomenal goruntusunde dogal yapisinda degil; numenal yetisinde ozunde, ozelinde ve fenomenini yonlendiren, yoneten kontrol eden numenal yeti degerlerindedir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"bilinçaltı" denileni bilmeden bunun "bilinç-üstüne" çıkarıldığı nasıl söylenebilir; bu nasıl bir farkındalıktır? farkında olunmayan bir farkındalık olgusundan mı söz ediyorsunuz? bböyle ise, kendi içinde çelişmektedir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
"bilinçaltı" denileni bilmeden bunun "bilinç-üstüne" çıkarıldığı nasıl söylenebilir; bu nasıl bir farkındalıktır? farkında olunmayan bir farkındalık olgusundan mı söz ediyorsunuz? bböyle ise, kendi içinde çelişmektedir.

Evet, farkinda olunmayan bir farkindalik ve bilincsizlikten soz ediyorum, yani noncognitivizmden.

Buradaki celiskiyi aciklar misin?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Core faith – The person's set of beliefs, like religion, philosophy, etc. Provided, sometimes subconsciously, by their family, peers, social media, and the society where they live.

 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
farkında olduğunu düşünenin farkında olmadığını benimsemesi antagonist bir çelişkidir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
farkında olduğunu düşünenin farkında olmadığını benimsemesi antagonist bir çelişkidir.

Burada bilincli hic bir sey yoktur. Farkinda oldugunu dusunmez, farkina varirsa; zaten sorgular ve bilince cikarir. Ama iste bu core faith temelli bilincalti sartlanmisligi bunu onler. Cunku yapilan otomatiklesmis ve yerlesmistir, yani ustuinde bir dusunce uretilmez. Sadece uygulanir.

Aslinda toplumunu bilinclendirmek, egitmek, yetistirmek v.s. hem yetiskinlerin hem de devletin gorevidir.

Ulkemiz acisindan bu gecerli degildir. Cunku gelismis ulkelerdeki givi devlet bireyi icin degil; vatandas devleti icin vardir.

Ustelik bu tip core faithlerin uygulanmasi temelinde her turlu toplumsal baski ve surupsikolojisi soz konusudur.

Zaten bilincalti ile bilinclilik biribirine zittir. Bilincli hareket eden o konu ve kavramda bilincalti hareket etmez. Yani sorgulamis ve bilincine cikarmistir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
toplum dediğiniz içerisinde insan denilen ve kitleleri oluşturanlar kültürü, edebiyatı, tarımı sanayii ve tekniği yaratırlar. onların "eğitilmeye" gereksinimleri yoktur. bilgi aktarılır ve paylaşılır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
toplum dediğiniz içerisinde insan denilen ve kitleleri oluşturanlar kültürü, edebiyatı, tarımı sanayii ve tekniği yaratırlar. onların "eğitilmeye" gereksinimleri yoktur. bilgi aktarılır ve paylaşılır.

Peki o zaman kendilik bilinci nasil kazanilacak?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
ilk başta ezberden kurtulmayı düşünerek, sorgulayarak ve pratiği gözlemleyip deneyerek.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tabular tarihin mahzeninde sonsuza dek saklı kalamazlar ya...bilgenin dediği gibi; "çözümler sorunların dayattığı yerde ortaya çıkarlar"
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
tabular tarihin mahzeninde sonsuza dek saklı kalamazlar ya...bilgenin dediği gibi; "çözümler sorunların dayattığı yerde ortaya çıkarlar"

Tamam iste , yalniz sorun bir algidir. O yuzden de sorun algisi yoksa, zaten farkindalik degil; alisilagelmislik soz konusudur. Bu acidan alisilagelmislik ile farkindalik ta biribirine tezattir. Cunku farkina varan; alisilagelmisi uygulamada bir suphe yasar.

Bu baslik ve yazida okuyana kendinin bazi degerlerini sorgulatma adinadir. O yuzden hem toplumun hem de toplumun her ferdinin buna gereksinimi vardir. Yeterki bunun once farkina varsin ve sonra da bilince cikarsin.

Mesela;

Bir kisi ne zaman ve neden torenin emrettigi cinayeti islemez?
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
kuranın ilk emri; OKU'dur.
bu aynı zamanda peygamberimize gelen ilk emirdir.okumayı bilmeyen birine "OKU "emri nedendir?
okumak ama neyi nasıl okumak.
Önce kendini okumak,sonra kainatı,hadiseleri okumak.
okumak; harf denilen sembollere bakıp arkasındaki işaret ettiği manaya vakıf olmaktır.
kendimizdeki ve çevremizde gördüğümüz herşey birer ayet(işaret)tir.Arkasındaki hakikate işaret eder.

Kendi lik kuranda Nefs kelimesiyle ifade edilir.yani herşeyin nefsi onun kendiliği dir.bu anlamda Allah'ında nefsinden bahsedilir.Yani herşeyin kimliği,lişiliği,özü,kkendisi onun nefsidir.Peki bizim insan olarak kendimiz,nefsimizin özellikleri nedir ne değildir bunu okumaya çalışmamız lazım.

“Biz gerek âfakta(ufuklarda) gerekse enfüsteki(nefislerde,kendilerinizde) delillerimizi, âyetlerimizi sizlere göstereceğiz. Sizler de Kur’ânın hak olduğunu ve her söylediği şeyin hakikat olduğunu kavrayacaksınız. Şayet bunu yapmazsanız biliniz ki her şeye şahit olarak Rabbiniz Allah yeter.” (Fussilet, 41:53)
Demek ki,bizim kendimizde bir ayetiz .Kendimizde de ayetler var,Onları okumalıyız.ki hem kendimizi,hem Rabbimizi bilelim.
Aksi takdirde;"Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir."haşr 19
denilenlerden oluruz.
yani Allahı bilmeden kendimizi,kendimizi bilmeden Allahı bilmemiz mümkün değil.Çünkü bir şeyi doğru anlayabilmek için onu konumlandırmaya ihtiyacımız var.
eskiler;"kişi kendini bilmek gibi irfan olmaz" demişler.
hayat felsefemizi belirlemeden önce ben kimim ve konumumu neye,kime göre belirlemeliyim diye bir problemimiz olmalı.Yoksa kendi kendimizi okuyamamaktan dolayı,firavun gibi tanrılık iddiasına dahi kalkışabiliriz.yada onu tanrı gören eziklerin konumuna düşebiliriz.insanların pohpohlamasıyla bası dönüp sarhoş olan şöhret kazazedeleri gibi,egomuzun altında ezilebiliriz.Yada o egosunun ezdiklerinin ezdiği oluruz.

Ayaz diye bir köle hikayesi vardır bilirsiniz; Ayaz bir köleyken,padişah onu çok sever ve vezir yapar.Ayaz'ın bir gizli odası vardır sık sık ziyaret ettiği.kısa sürede bu kadar yükselen Ayaz'ı çekemeyenler,bunu fırsat bilip padişaha çıkarlar;"padişahım Ayaz'ın bir odası var hazineden çaldıklarını saklıyor"diyerek şikayet ederler.Padişah takip eder,Ayaz'ı odaya girerken yakalar.Odada iki yırtık çarıktan başka bir şey yoktur.olayın iç yüzünü anlamaya çalışan padişaha Ayaz der ki;"padişahım nereden geldiğimi unutmayayım diye ziyaret ederim arada yırtık çarıklarımı"
Şimdi efendim bizlerde hiçken,bu el ,ayak,göz,kulak,akıl,kalp akla hayale gelmedik ihsanlarına boğulmadık mı Rabbimizin.arada bir dönüp o hiçliğimizi,ana karnında şekilsiz bir et parçası olduğumuzu ondan önce pis bir su olduğumuzu hatırlamazsak,firavun gibi,üzerimizdeki herşeyi benim diye sahiplenirsek,"ene rabbukumul ala" (sizin en ala rabbiniz benim) deme cüretini dahi gösterecek potansiyel var insanoğlunda.Sadece firavun değil hepimizde.Çünkü "sizi bir nefisten yarattık" diyor Rabbimiz.
aynı zamanda bu nefis eğitilirse,meleklerden dahi yüksek olabilecek potansiyeli de barındırır içinde.
sizi iyiyede kötüyede meyyal yarattık diyor yaradan.

kendini bilmessen ne bilirsen bil önemli değil diyor Yunusumuz;
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Bu nefs durumu sadece islam dininde degil ornegin hinduzimde de gecer. Tasavvufta gecen tarikat seriat marifet hakikat gibi kisimlar hinduzimde de bulunmaktadir. Hani ilahi dinler arasindaki baglantilari anlarimda M.o 2000 li yillarda ortaya ciktigi sanilan hinduzim ne bileyim enteresan degil mi?
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Bu nefs durumu sadece islam dininde degil ornegin hinduzimde de gecer. Tasavvufta gecen tarikat seriat marifet hakikat gibi kisimlar hinduzimde de bulunmaktadir. Hani ilahi dinler arasindaki baglantilari anlarimda M.o 2000 li yillarda ortaya ciktigi sanilan hinduzim ne bileyim enteresan degil mi?

sn phi.İnsanın yaradılış gayesi kulluktur.Öyleyse ilk insandan beri yaradıcı -kul ilişkisi kaçınılmazdır.bu demek oluyor ki,din ilk insandan beri vardır.ve aynı dindir.Tevhid yani ikincisi olmayan tek Allaha kulluk yapmak.
insan zaafları,nefsani arzu ve hevesatı,cehaleti gibi sebebplerle asıl dinden zamanla uzaklaştıkça,peygamberler gönderilerek din aslına döndürülmüş ve insanlardan yeniden ahit alınmıştır.
hinduizminde kökeninde tek tanrılı dinin olduğu,sonradan bozulmuş olması ihtimali kuvvetlidir.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
sn phi.İnsanın yaradılış gayesi kulluktur.Öyleyse ilk insandan beri yaradıcı -kul ilişkisi kaçınılmazdır.bu demek oluyor ki,din ilk insandan beri vardır.ve aynı dindir.Tevhid yani ikincisi olmayan tek Allaha kulluk yapmak.
insan zaafları,nefsani arzu ve hevesatı,cehaleti gibi sebebplerle asıl dinden zamanla uzaklaştıkça,peygamberler gönderilerek din aslına döndürülmüş ve insanlardan yeniden ahit alınmıştır.
hinduizminde kökeninde tek tanrılı dinin olduğu,sonradan bozulmuş olması ihtimali kuvvetlidir.

Simdi madem din insanin yaratilisi ile vardi, kumasin kadifenin bulunmasi bellidir bundan onceki insanlar ozellikle kadinler diyelim islam dinin geregi olan kapanma islemlerini nasil yapiyorlardi? Yaprakla vs ortunduklerini soyleyenler var. Benim bahis etmek istedigim aslinda su dediniz ya insanin yaratilisindan beri din aynidir diye bence degildir. Iman hususunda evet aynidir fakat din konusunda ayni oldugunu soylememiz imkansiz. Hele hele teknolojinin bu derece ilerledigi bir donemde olacak din ile tas devrinde olan din arasinda daglar kadar fark vardir.
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Simdi madem din insanin yaratilisi ile vardi, kumasin kadifenin bulunmasi bellidir bundan onceki insanlar ozellikle kadinler diyelim islam dinin geregi olan kapanma islemlerini nasil yapiyorlardi? Yaprakla vs ortunduklerini soyleyenler var. Benim bahis etmek istedigim aslinda su dediniz ya insanin yaratilisindan beri din aynidir diye bence degildir. Iman hususunda evet aynidir fakat din konusunda ayni oldugunu soylememiz imkansiz. Hele hele teknolojinin bu derece ilerledigi bir donemde olacak din ile tas devrinde olan din arasinda daglar kadar fark vardir.

sn phi din tevhid dinidir.Yani itikadi kısmı değişmemiştiryani Allah birdir ondan başka tapınılacak yoktur.Melekleri aracılığıyla insanlar arasından seçtiği peygamberlere insanları doğru yola çağırması için vahyeder.Her yaradılmış onun proğramlamasına tabidir.ondan izinsiz yaprak kımıldamaz.
Yine ameli kısımların önemlileri de yine tüm dinlerde aynıdır.Oruç,Namaz,Zekat gibi.örtünmede aynı şekilde.Hz. meryemi açık gördünüz mü hiç tablolarda. yahudi kadınların bu gün bile örtülüdür bir kısmı.
çıplaklık bir cezadır efenim.Ademle havva nın ilk işledikleri günah yüzünden çıplak kaldıkları ,yapraklarla örtünmeye çalıştıklarını yazar kuran.

uygulama ile ilgili kısımlarda bir takım farklılıklar olabilir bunlar toplumdan topluma ufak farklar gösterebilir.Örneğin yahudilere iç yağı haramdı, gibi.
efendim nefs aynı nefstir ve dinin emirleri bu nefsi eğitmek,adınadır.Erdemler eski topluluklardan bu güne neden değişsin.Eskiden adam öldürmek günahtı şimdi sevap mı,eskiden hırsızlık kötüydü şimdi iyi mi?eskiden yalan söylemek haramdı şimdi sevap mı,eskiden zina haramdı,şimdi helal mi,eskiden dedikodu yapmak kötüydü şimdi iyi mi,eskiden fitnecilik kötüydü şimdi hoş mu......
din ahlaki erdemlerin bütünüdür.Nitekim peygamberimiz "din güzel ahlaktır "buyurmuştur.Musanın on emriyle islamın ve hristiyanlığın bir farkı yok.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
sn phi din tevhid dinidir.Yani itikadi kısmı değişmemiştiryani Allah birdir ondan başka tapınılacak yoktur.Melekleri aracılığıyla insanlar arasından seçtiği peygamberlere insanları doğru yola çağırması için vahyeder.Her yaradılmış onun proğramlamasına tabidir.ondan izinsiz yaprak kımıldamaz.
Yine ameli kısımların önemlileri de yine tüm dinlerde aynıdır.Oruç,Namaz,Zekat gibi.örtünmede aynı şekilde.Hz. meryemi açık gördünüz mü hiç tablolarda. yahudi kadınların bu gün bile örtülüdür bir kısmı.
çıplaklık bir cezadır efenim.Ademle havva nın ilk işledikleri günah yüzünden çıplak kaldıkları ,yapraklarla örtünmeye çalıştıklarını yazar kuran.



uygulama ile ilgili kısımlarda bir takım farklılıklar olabilir bunlar toplumdan topluma ufak farklar gösterebilir.Örneğin yahudilere iç yağı haramdı, gibi.
efendim nefs aynı nefstir ve dinin emirleri bu nefsi eğitmek,adınadır.Erdemler eski topluluklardan bu güne neden değişsin.Eskiden adam öldürmek günahtı şimdi sevap mı,eskiden hırsızlık kötüydü şimdi iyi mi?eskiden yalan söylemek haramdı şimdi sevap mı,eskiden zina haramdı,şimdi helal mi,eskiden dedikodu yapmak kötüydü şimdi iyi mi,eskiden fitnecilik kötüydü şimdi hoş mu......
din ahlaki erdemlerin bütünüdür.Nitekim peygamberimiz "din güzel ahlaktır "buyurmuştur.Musanın on emriyle islamın ve hristiyanlığın bir farkı yok.

Soyle diyeyim size; Allah'in birligine meleklere inanmak, peygambere inanmak bunlar iman ile alakalidir din ile degil. Yani tas devrinde yasamis birinin hacca gitmesi gibi birsey olamaz. Yada m.ö 900 lu yillarda hacca gitme diye bir durum yok kaldi ki orada putlar var. Ornegin namaz kilma sekli de suan ki gibi degil. Kaldi ki namazi suan ki yuzyilda bile farkli farkli killanlar var ayni dine mensup olsalar bile.

Eskiden adam oldurmek ile alakali birseyler yazmissiniz kurbanin nereden geldigini unutmayalim,bir donem kiz cocuklarinin aileleri tarafindan olduruldugunu biliyoruz. Kaldi ki eski derken ne kadar eskiye bakmaliyiz. Kuran-i kerimin indigi bolgeye bakarsaniz zinadan tutun dedikoduya yalandan tutun en buyuk pisliklere kadar yapilan yerdi. Lud kavminde yasanmayan kalmamistir.*

Ahlak dediginiz kavram dinden etkilensede bagimsiz olarak etik ile birlikte de sentezlenir. Ateist birinin yalan soylememesi dedikodu yapmamasi giybet etmemesi buyuklerine saygili olmasi onun ahlak degerini gostermez mi?

Kisacasi sunu demek istiyorum adam bundan bilmem kac yuz yil once basini dolamis uzun uzun kiyafetler giymis sakallarini bacaklarinin arasina kadar uzatmis falan. Bu insan figuru suan ki yuzyil insan figurune uymuyor. Dinin teknolojiye ayak uydurmasi dedigim sey bu bir bakima. Kiyafeti sadece ornek olarak veriyorum daha bir suru ornekler verebilirim.
 

nefha

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
86
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Soyle diyeyim size; Allah'in birligine meleklere inanmak, peygambere inanmak bunlar iman ile alakalidir din ile degil. Yani tas devrinde yasamis birinin hacca gitmesi gibi birsey olamaz. Yada m.ö 900 lu yillarda hacca gitme diye bir durum yok kaldi ki orada putlar var. Ornegin namaz kilma sekli de suan ki gibi degil. Kaldi ki namazi suan ki yuzyilda bile farkli farkli killanlar var ayni dine mensup olsalar bile.
sn phi;
hz. kabe,hz. ademden beri var olan,dünyanın en eski mabedidir.hacc emri ise hz. İbrahimle birlikte başlamıştır.Putların oraya doldurulması hz.İbrahimin dini olan hanif din (ki islamın aynısıdır)bozulduktan sonra olmuştur.Peygamberimiz bu dini aslına döndürmek üzere gelmiştir.Kıblede mescidi aksa idi islamın ilk döneminde.kabeye döndürülünce garipseyen insanlar için şu ayet indi;"Doğu da Allah'ındır, batı da. Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz. Şüphe yok ki Allah'ın lütfü, rahmeti boldur, o her şeyi bilir."
Namaz ise belki ufak farklılıklar vardı ama her kula emredilmiş bir ibadetti.namaz Kul-Rabb buluşması.

Eskiden adam oldurmek ile alakali birseyler yazmissiniz kurbanin nereden geldigini unutmayalim
,

eski dinlerde Allaha kurban adama vardı ama Allaha adanan hayvan kesilip eti dağıtılır.Allaha adanan insan kesilmez.Ömrünü mabedde Allah yolunda çalışmakla geçirirdi.(kaldı ki bu bile emredilmiş değildi)insan kurban etmek dinin aslında yoktur.bozulmuş dinlerin yada batıl dinlerin böyle uygulamaları varsa asıl dini bağlamaz.


bir donem kiz cocuklarinin aileleri tarafindan olduruldugunu biliyoruz.

bununda dinle alakası yok.o çocukların hesabının tek tek sorulacağını yazar kuran
Kaldi ki eski derken ne kadar eskiye bakmaliyiz. Kuran-i kerimin indigi bolgeye bakarsaniz zinadan tutun dedikoduya yalandan tutun en buyuk pisliklere kadar yapilan yerdi
.
islam geldikten sonra böyle bir toplumdan asrı saadet denilen bir topluma dönüştü.
zaten bu kadar sapkınlıklar olduğu için uyarılmaları için kuran gönderildi.uymasalar onlarda helak edilen kavimler gibi tarihin çöplüğünü boylarlardı.
Lud kavminde yasanmayan kalmamistir.*

bu yüzden helak edildiler zaten.Onlardan önce böyle bir pisliği yapan insan yoktu.

Ahlak dediginiz kavram dinden etkilensede bagimsiz olarak etik ile birlikte de sentezlenir. Ateist birinin yalan soylememesi dedikodu yapmamasi giybet etmemesi buyuklerine saygili olmasi onun ahlak degerini gostermez mi?
İslam fıtrat dinidir.Yani islamı yaşamak en doğal halidir insanın.Bu doğallığı bozulmamış insanlar islamla tanışmamış olsada birtakım erdemler sergileyebilirler.bizim toplumumuzdaki ateistlerin erdemli davranışları da dindar ailelerinden kaynaklanır.çünkü kanına işlemiştir islam.
İnsan iyiyede kötüyede meyyal yaradılmıştır.ahlaki erdemler konusunda eğitilerek mükemmel ahlaka yakınlaşır.Ahlak görecelidir diye öğretmişlerdi bize ama öyle değildir.evrensel ahlaki değerler vardır.

Kisacasi sunu demek istiyorum adam bundan bilmem kac yuz yil once basini dolamis uzun uzun kiyafetler giymis sakallarini bacaklarinin arasina kadar uzatmis falan. Bu insan figuru suan ki yuzyil insan figurune uymuyor. Dinin teknolojiye ayak uydurmasi dedigim sey bu bir bakima. Kiyafeti sadece ornek olarak veriyorum daha bir suru ornekler verebilirim.
bu günkü kıyafetleri kim belirliyor efenim;pariste,milanoda bilmem nerdeki uçuk kaçık modacı emrediyor biz giyiyoruz.Bu gün seksenlerdeki kıyafetleri,yetmişlerin kıyafetlerini gören çocuklar gülüyor.amerikan futbolcusu gibi vatkalar,ispanyol paça göğsü göbeğe kadar açık gömlekler....palyaçoya çeviriyorlar bizi seve seve giyiyor millet.bu saçma değil mi.Osmanlı kıyafetlerini gören çocuklarsa hayran.
kaldı ki sahabe ne bulursa onu giyiyordu.Kıyafet olarak bel ile diz arasını örtecek koyun derisi saranlar bile vardı.uzun bol rahat kıyafetler sağlık içinde daha iyi.daracık kotların kısırlık yaptığı bile söyleniyor.Kıyafetimizi kim belirlemeli sizce."Moda öyle dayanılmaz, öyle çirkin bir şey ki, altı ayda bir değiştirmek zorunda kalırız. - "diyor oscar wilde.Kendini bilmeyi konuştuğumuz bu başlık altında bu başkalarının bize kim olmamız gerektiğiyle ilgili modalarını savunmak !....
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst