Kanık'sadığım biri, Orhan Veli-Röportaj

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler kategorisinde kalliope tarafından oluşturulan Kanık'sadığım biri, Orhan Veli-Röportaj başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,109 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler
Konu Başlığı Kanık'sadığım biri, Orhan Veli-Röportaj
Konbuyu başlatan kalliope
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan kalliope

kalliope

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
727
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
2.baskikapak.jpg


Orhan Veli için pek çok yazı yazıldı, kitap hazırlandı. Şeref Özsoy'un KANIK'sadığım biri, ORHAN VELİ adlı ilk kitabı bir şairin nasıl ele alınması gerektiği konusunda başarılı bir örnek oluşturuyor.

Sunay Akın - Orhan Veli, şiirleri ders kitaplarında yer aldığı için adı en çok bilinen şairler arasındadır. Adı biliniyor ama, tanındığını söyleyemeyiz. Çünkü, çıkardığı Yaprak gazetesinde ezanın Türkçe okunmasından vazgeçilmesine karşı yazılar yazan bir şair olduğu okullarda öğretilmez nedense! Bu yüzden kitabına "Kanık'sadığım biri" adını koyman çok hoşuma gitti. Bu ilk kitabın bir şairin nasıl bir duyarlıkla ele alınması gerektiğini gözler önüne seriyor. Orhan Veli'yi kanıksamaya ve O'nun için bir kitap yazmaya nasıl karar verdin?

Şeref Özsoy - Öncelikle şunu eklemek istiyorum; bir ders kitabına şiirinin alınmış olmasına getirilen eleştirilere şu yanıtı verir Orhan Veli: "Okul kitabına girmenin benim için hoş bir şey olmadığını da ilave edeyim. Okul kitabındaki yazımın öğrenci için ne kadar sevimsiz bir şey olduğunu kendi öğrencilik hayatımdan bilirim. Yazılarımı okuyacak olanların onları bir zorlamayla değil, arzu ile okumalarını isterim."

Orhan Veli'yi ilk kez yirmi yıl kadar önce, ilkokul sıralarında okudum. Geçen zaman içinde şiirlerini okumakla kalmayıp hayatını da araştırdım ve yıllar geçtikçe biriken öykülerin çoğalmasıyla da kitabımın sırtı ortaya çıktı. Orhan Veli için hazırlanan kitapların hepsi neredeyse birbirinin aynısıdır. Asıl yazılması gerekenler o dönem yaşayan insanların anılarında kalmıştı. Benim yaptığım da o insanların yazdıklarını biraraya getirmek oldu. Bu yüzden kitabın bir değil, bir çok yazarı var diyebilirim.

Sunay Akın - Orhan Veli tuğlanın değil, tuğlalardan oluşan mimarinin güzel olduğunu söyler. Sen de kitabında bir mimari oluşturdun tuğlalardan. Dediğin gibi, Orhan Veli için yapılmış çalışmalar birbirine çok benziyor. Bu benzerlik biraz da şairler, yazarlar üstüne bir iki laf yuvarlamaya kalkanların yeterli eğime sahip olmayışlarından kaynaklanmıyor mu?

Şeref Özsoy - Sanırım onlar genellikle yaptıklarını bir iş olarak gördüklerinden, içlerinde iyi niyet olsa bile ortaya çıkanlar yetersiz kaldı. Ne var ki; Orhan Veli gibi rakı şişesinde balık olmayı düşleyen bir şairi konu alacak kitap yalnızca masa başında hazırlanamaz. Elbette ki benim çalışmam sırasında da kütüphaneler gezildi, dergiler tarandı, O'nu tanıyanlarla konuşuldu ama, aynı zamanda Orhan Veli'nin adını taşıyan sokaklarda ve parklarda dolaşıldı; bestelenmiş şiirleri araştırıldı; yürümeyi çok sevdiği için Taksim'den Aşıyan'a kadar çantada şarap, elde O'nun şiirleri yağmur altında bile yüründü.

Sunay Akın - Bu farklı çalışmanın sonucunda ortaya çıkan kitabını hazırlarken, bir pusula var mıydı elinde?

Şeref Özsoy - Sait Faik Orhan Veli'nin ölümünden 3 yıl sonra şunları yazmış:

"Onu her yıl anmaktan bir fayda çıkmaz gibi geliyor bana. Genç şair ve eleştirmeciler onun için bir kaç kitap yazsalar çok yerinde olur. Aradan bir on sene geçsin, kıymeti daha çok anlaşılacak gibime geliyor. Her sene anmak, onu biraz aktüel yapıyor ve yaşayan şairlerin kıymeti ile kıymetlendiriyoruz. Halbuki aramızdan ayrılan şairi başka türlü kıymetlendirmek gerekir. Düşmanlıkları ve kıskançlıkları üstüne çekmek lazım. O, kavgaların ve kıskançlıkların ötesindedir. Bir genç şair eleştirmecinin onu uzun uzun, seve seve bize anlatmasını bekliyorum."

Her ne kadar ben her sene O'nun için, ölüm yıldönümünde Taksim'den mezarı başına kadar yürüyerek Sait Faik'in "her sene anmak, onu biraz aktüel yapıyor" deyişine katılmadığımı göstersem de bu kitapla sanırım biraz da olsa O'nun istediği gibi bir çalışma ortaya çıkardım. "Keşke Sait Faik de görebilseydi" demekten başka bir şey gelmiyor elden. Benim için şüphe götürmez bir gerçek de şu ki "KANIK'sadığım biri ORHAN VELİ daha uzun bir kitap olabilirdi ama, seve seve anlattım her öğrendiğimi."

Sunay Akın - Kitabında Orhan Veli'den yıllar sonra dünyaya gelen şairler de var.

Şeref Özsoy - Tabii ki var. Orhan Veli şiirin yatağını değiştiren, Cemal Süreya'nın deyişiyle şiiri sivilleştirip onu sokağa çıkaran bir şair. Şiirimizde böylesine güçlü bir devrimi gerçekleştiren şairin günümüzdeki yansımasını da göz önünde bulundurmak zorundaydım. Ama şunu da eklemem gerekir, ben kitabımda Orhan Veli'nin şiirinden çok O'nun yaşamını sundum okura.

Sunay Akın - Kanıksamak, çok yinelenmeden dolayı etkisi altında kalmamak diye de kullanılıyor.

Şeref Özsoy - Orhan Veli Kanık'ı kanıksadım. Ama bu ne etkisinde olduğum ne de ondan artık etkilenmediğim anlamına gelir. Orhan Veli de, son yazdığı şiirlerin Garip döneminden farklı olduğunu söyleyenlere, öyle olmasalardı gelişmeden söz edilemeyeceği karşılığını vermişti. Ben de Orhan Veli'yi kanıksadığıma inanarak, O'nu kendi yaşantımda tekrara düşürmemek için kitabı yayımladım.

Sunay Akın - Öyleyse sırada yeni şairler, yeni kitaplar var, diyebilir miyiz?

Şeref Özsoy - Tabii ki var. Benzer bir çalışmayı Özdemir Asaf için yapıyorum. Sait Faik ve Halim Şefik de yaşantıları hakkında kitap yazmak istediğim şairler arasındadır. Nazım Hikmet için de bir kitap hazırlıyorum ama, o şiirlerinin farklı bir yönüyle ilgili. Ayrıca ikinci bir Orhan Veli daha olacak.

Sunay Akın - O zaman bu kitapta eksikler var, öyle mi?

Şeref Özsoy - Eksiklerden kastın; bestelenmiş şiirlerinden eksikler ya da Beşiktaş Vişnezade Parkı'ndaki ressam -heykeltraş Gürdal Duyar'ın yaptığı heykel ise elbette ki var. Ama kısa bile olsa bir ömrü, bir kitaba sığdırmak ne kadar mümkün? Ki bu kişi Orhan Veli iken. Yine Orhan Veli'den bir örnek veriyim; Garip'in ilk basımını imzaladığı Nahit Hanım'a ithaf olarak şunu yazar kitabın ilk sayfasına: "İmzanın üstüne gelecek yazıyı, üç beş satıra sığdırmak imkansız. Onları ayrı ciltler halinde takdim ederim." Kısaca ikinci kitabın bile yetmeyeceğini söyleyebilirim.

Sunay Akın - Orhan Veli Paris'deki sokak ve kafe adlarını ezbere bilirmiş ama Paris'e hiç gitmemiş! Sen de hiç görmedin, tanımadın ama, neredeyse ona "arkadaşım" diyebilecek kadar yakınsın. Arkadaşın nasıl birisi, iyi ya da kötü tarafları neler?

Şeref Özsoy - Semih Poroy'a Portreler adlı albümünü imzalatmıştım. Yazdıkları aynen şöyleydi: "Orhan Veli'nin Kanık'sanmış kardeşi, kardeşim Şeref Özsoy'a" Benim, "arkadaşım" ya da "kardeşim" dememe gerek kalmadığı için mutluyum..

Diğer yandan; 300 sayfalık bir kitaba sığdıramadığım Orhan Veli'yi kısaca anlatmaya çalışırsam; öncelikle, çevresindekilerin sürekli olarak gülmesini istediği için durduk yerde bir yığın balık ya da baharat ismini arka arkaya sıralayan komik bir adam olduğunu söyleyebilirim. Yüzünden de, şirinden de bu gülümsemeyi eksik etmezdi. Öte yandan bir çok derdini kimseye anlatmayacak kadar içine kapanık biriydi. Özgürlüğüne çok tutkundu, sırf hava güzel olduğu için işinden istifa ettiğini söylerdi (altında başka sebepler de vardı elbette) ama, babasının yanında bir kez olsun sigara yakmamıştı. Yaptığı her işde çok ciddi çalışırdı. Oysa çalışırken etrafındakilere işini şakadan yaptığını hissetirirdi. Çok parası yoksa da cüzdanındakileri her zaman insanlarla paylaşırdı. Konuşurken sesi çatlak çıkardı. Buna rağmen çok güzel türkü söylerdi. Hatta O'nun gibi türkü söyleyeni görmediğini söyleyenler vardır. Kötülüğü, eğer kötülükse çok içki içmesiydi. Ama hiç bir zaman alkolun etkisiyle kimseye zarar vermedi. Sohbet masasından kalkıp gittiğinde herkes tadına doyamadığını söylerdi ardından. Dünyadan gidişi de öyle oldu.

Sunay Akın - Bir de Şiir Evi açtın Orhan Veli'nin adını taşıyan...

Şeref Özsoy - Evet, ölümünün ellinci yılında açtım.. İlk altı ayda söyleşiler, dinletiler, film ve dia gösterileri yapıldı. Hepsi ücretsizdi. Yeni sezonda bunlara yeni çalışmalar da eklenecek. Bütün bunları duyurabilmek için "düzenSİZ YAPRAK" adıyla bir dergicik çıkarıyorum ve onu da "ücretSİZ" olarak dağıtıyorum. Ayrıca www.orhanveli.org adlı internet sitesinden de bu konularda bilgi alınabilir, bana ulaşılabilinir.

Sunay Akın - Yahya Kemal, Orhan Veli ve Oktay Rifat'ı "cahil ve geri kimseler" diye tanımlar. Necip Fazıl Kısakürek de, Orhan Veli'nin ölümünden sonra yazdığı bir yazıda şairi "hazin ve basit" olarak göstermeye çalıştı. Orhan Veli'ye saldırılar günümüzde de devam ediyor. Oysa, bir yumurta gibi O'nunla tokuşturulmaya çalışılan Cemal Süreya, Orhan Veli'nin şiirinin altında düşünmenin, şiir adına yapılacak en kötü faşizm olduğunu söylemişti...

Şeref Özsoy - Vedat Günyol Köy Enstitüleri'ni gezdikten sonra, köylü uyanırsa bazı insanlara ekmek parasının kalmayacağını anlamış. Şiirde de böyle olmuştur. Orhan Veli şiiri salondan sokağa çıkarınca "Şair-i Azam"ların, "üstat"ların balkabağına dönüştüğü görülmüştür.

Sunay Akın - Şiir arenasına bakan localarında oturup, şairlerin kapışmasını seyretmek heveslileri Orhan Veli ve Nazım Hikmet'i de karşı karşıya getirmek istemişlerdi...

Şeref Özsoy - Arenadaki iki gladyatör neden savaşır ki? Oysa arenaya aynı koridordan çıkmışlardır. Orhan Veli bu koridorda Nazım için açlık grevi yapmış, Nazım Hikmet ise cebinde Orhan Veli'nin şiir kitabını taşımıştır. Yani iki gladyatörün sadece arenadaki dakikalarını biliyorsanız onların kavga ettiklerini zannedersiniz.. Oysa arena dışındayken aynı sofrada otururlar, aynı yolda yan yana ve kol kola yürürler.. Ayrıca arenanın koltuklarında oturur da onları izlerseniz, çevrenizdeki gürültülerden Nazım'ın Orhan Veli'ye "oğlum" diye seslendiğini de duyamazsınız..

Sunay Akın - Orhan Veli için yazılan şiirler var. Sence bunlar içinde Orhan Veli'yi en iyi anlatan dizeler hangisi?

Şeref Özsoy - Şiiri içinde Orhan Veli'ye gönderme yapanlar olduğu gibi, tamamıyla Orhan Veli için yazılan şiirler de pek çok elbette.. Hatta onlar da bir araya getirilerek bir antoloji hazırlanabilir. Ama benim için en duygusal olanı Orhan Veli'nin mezarına gitmeyen ve gitmek de istemeyen Oktay Rifat'ın AĞIT şiirdeki üç mısradır:

Gel gel kardeşim Orhan
Benim ellerimi al
Benim gözlerimi kullan

Orhan Veli'yi en iyi anlatan şiir ise, Halim Şefik'in OTOPSİ'sidir:

Morgta açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince ten kafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar
Çok geç kaldılar.

orhan-veli-kanik.jpg
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst