Kadına Şiddet Konusunda Sizce Hangi Taraf haklı?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Ümit Zafer Bağcı tarafından oluşturulan Kadına Şiddet Konusunda Sizce Hangi Taraf haklı? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,780 kez görüntülenmiş, 36 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kadına Şiddet Konusunda Sizce Hangi Taraf haklı?
Konbuyu başlatan Ümit Zafer Bağcı
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Günümüzde bu durum gittikçe artış gösteriyor. Bir insan neden durduk yere karısını döver? Karısını dövmesinde bir neden mi var? Keyif meselesi olacağını hiç sanmıyorum. Suç erkekte mi? Yoksa kadınlarda mı?
 

mumışığı

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Suçun kadında ya da erkekte olmasından ziyade toplumun kökeninden gelen aile yazgısında oluşuyor diye düşünüyorum. Örneğin geçmişte ki aile kavramına ve kadınların günlük yaşamına bakılacak olursak, bir çok kadının şiddet gördüğü ve bunun toplum tarafından gayet doğal karşılandığı acı bir gerçektir. Demek istediğim toplum artık o dönemlerden kalma yazgıları atsa da atmayanlar hala şiddete başvuruyor diye düşünmekteyim. Söylediklerimi tek bir cümlede toplayacak olursam; Bundan 100 yıl önce kadına şiddet gayet doğal karşılanırken, şuan da hiç hoş karşılanmıyor çünkü o zaman ki zihniyet ile bu zaman ki zihniyet aynı değil, o zaman ki zihniyeti atamayan ve bazı tabularını yıkamayan insanlar ise hala şiddete başvuruyor ve son olarak suçun bireylerde değil çoğunluk olarak toplum ve sistem de bulunduğunu düşünmekteyim.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Şiddetin haklı tarafı olamaz. Kısa ve net...

Olur.İslam'da vardır.

“Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onlardan ayrılın/onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.”Nisa 34

Allah bu hakkı erkeğe vermiştir.Ekek bu hakkı ister Hz.Muhammed gibi kullanmaz,ister kullanır.
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Ferdinan Abicim, evli misin? Değilsen evli olduğunu düşün. Evliliğiniz yolunda gidiyor. Belirli bir zaman sonra artık eşin, yemekleri yapmıyor, sen ne dersen takmıyor, evi temizlemiyor. Kadınlık görevlerini yapmıyor. Siz önce uyarın diyor. Baktınız ki eşiniz sizi hala takmıyor. Yatakta yalnız bırakın. Sen bunların hepsini yaptın, eşin hala seni dinlemiyor. Sen işten gelmişsin eşin evde yok. Yemek pişmemiş kadını tekrar tekrar uyarıyorsun iş yok. İşte o zaman kadını rencide edecek şekilde dövün diyor. Kolunu bacağın kırın, şiddet uygulayın, aç susuz bırakın demiyor. Kadın tatlı sözden anlamıyorsa rencide edecek şekilde dövün. Size uyarlarsa (normal hale dönerlerse) üstlerine gitmeyin. incitmeyin. Muhakkak Allah yücedir, büyüktür. Sen kılıbıklık yaparsan eğer birgün işten gelince karını erkek arkadaşınla başbaşa çay içerken görürsen şaşırma. Ama dikkat et bunları senin şahsine özel söylemiyorum. Örnek verdi. Yani evde bir kural olmalı, kadın kocasına sorumluluklarını yapmalı, haklarını almalı. Kocasına aynı şekilde kadına. İslam kadın eğer sizi dinlemiyorsa, uyarın yine olmuyorsa boşayın ne hali varsa görsün, çocuklar ortada kalsın dese daha mı iyiydi? Ya da bırakın evde istediğini yapsın sizde onunla inatlaşıp, onun istemediklerini yapın deseydi iyi mi olurdu? Nerde kaldı aile kavramı...
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Şiddetin haklı tarafı olamaz. Kısa ve net...

Bu şiddet konusu biraz geniş bir konu. Bazen erkekte suç oluyor bazen kadında. Mesela adam zaman geçtikçe karısından soğuyor, dışarıda daha güzel kadınlar görüyor. Eve gelince kadıncağızda ses çıkaramıyor. Zaten işsiz, parasızlık sıkıntısıylada bir içiyor gariban kadını boş yere dövüyor. Bazen kadın daha zengin veya yakışıklı bir erkek görünce bu fakir kocadan bıkıyor. Ayrılamıyorda. dost hayatı yaşamaya başlıyor. Sonunda kocası işin farkına varınca dayaklar hatta ölümler bile başlıyor. Tabi bunun başka sebepleride vardır. Ben genel olarak söyledim.

Oysa bir adam sabah namazını kılıp, evden o huzurla ayrılsa. Helalinden bir işin ucundan tutup bir kuru ekmekte olsa evine ekmek getirse. İş bulamıyor mu, sinirlenip içeceği yere yolda kağıt dahi toplayıp para kazansa. Allah, kadınlar sizi emanettir diyor. Bu yüzden gözü dışarıdaki başka kadınları görmese. Ve kadında dışarıya çıkacağı zaman aile namusu için kapansa, dışarıdaki bazı imansız azgın erkeklerin iffetinden kendini korusa, o da eşine bağlı olsa. Gönlü Kur'an nuruyla dolu olduğu için, gözü dışarıda olmasa. Ne olur? Ne olur be güzel kardeşim? Şimdi bu evde huzursuzluk neden çıksın?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İşte o zaman kadını rencide edecek şekilde dövün diyor. Kolunu bacağın kırın, şiddet uygulayın, aç susuz bırakın demiyor. Kadın tatlı sözden anlamıyorsa rencide edecek şekilde dövün.

Çok güzel gidiyorsun Ümit.Bize bir müslümanın saf(berrak,katışıksız) düşüncesini veriyorsun.Peki sana bir sorum var.Diyelim ki bu denen şekilde dövdük,herhangi bir yerini kırmadan.Yine dinlemez ise devamında İslam'a göre ne yapmamız gerekir?
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Peki ben sana bir soru sorayım. Senin karın böyle yapsaydı, sen ona ne yapardın, yazının tamamını oku ama. Boşardım diyeceksin :=) Ama şunu düşünsene o boşadığın kişi, yani çocuklarının anası sana bunları yapıyor ve sonra bir başkasının elinden tutup şimdi onun çocuklarına annelik yapıyor. Ben biliyorum işi nereye çekmeğe çalıştığını ama gerçekten cevabını çok merak ettim. Cevap ver istersen ben de açıklarım ne yapmam gerektiğini.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Peki ben sana bir soru sorayım. Senin karın böyle yapsaydı, sen ona ne yapardın, yazının tamamını oku ama. Boşardım diyeceksin :=) Ama şunu düşünsene o boşadığın kişi, yani çocuklarının anası sana bunları yapıyor ve sonra bir başkasının elinden tutup şimdi onun çocuklarına annelik yapıyor. Ben biliyorum işi nereye çekmeğe çalıştığını ama gerçekten cevabını çok merak ettim. Cevap ver istersen ben de açıklarım ne yapmam gerektiğini.

Evirip cevirmene gerek yok. Islamda cihad (adam oldurme), kadini dovme vardir. Turklere bile kilic zoruyla islami kabul ettirdiler. Ama burada o kelimelerden cikaracagin anlamda onemli. Cihadin kosullari ve sartlari vardir. Sen bombayi baglayip Allah-u ekber diyerek kendini patlatirsan cihad yapmis olmazsin katil olmus olursun. Yada kadini aksam eve geldin yemek yapilmamis, kuranda da hazir yaziyor ayet var vur gitsin yani bu okuzluktur, muslumanlikla uzaktan yakindan alakasi yoktur. Kaldi ki dovmenin de sartlari ve kosullari vardir.

Kabullenmeyi ogrenmelisin Umit buda okumaktan, arastirmaktan, bilmekten gecer. Her yazilana cizilene de cevap vermek durumunda degilsin.
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Çağatay abi, ben bunu zaten açıklıycaktım. Sadece Ferdinan abinin cevabını merak ettim. O ne yapardı karısının bu durumuna.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Olur.İslam'da vardır.

“Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onlardan ayrılın/onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.”Nisa 34

Allah bu hakkı erkeğe vermiştir.Ekek bu hakkı ister Hz.Muhammed gibi kullanmaz,ister kullanır.

Herkesin kendince değerleri vardır. İslam bunu ya da şunu diyor diye her şeyi yapıyor musunuz? Kuran'ı yaşamak diye bir tabir vardır, siz Kuran'ı tamamen yaşıyor musunuz ki hemencecik dövme hususuna değiniyorsunuz? Sözüm Ferdinand'a değil, şu an genele sesleniyorum. Benim değerlerim şiddet olayını haklı bulmuyor, bulamıyor.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Çağatay abi, ben bunu zaten açıklıycaktım. Sadece Ferdinan abinin cevabını merak ettim. O ne yapardı karısının bu durumuna.

Sana yeni bir bakis acisi getireyim, Ferdinand ya bayansa ve bu tur konulara erkeklerden daha hassas bakiyorsa?

Islam ve muslumanligin temelinde teslimiyet yatar. Teslimiyette sorgulama olmaz. Dinin bilim ile karsi karsiya gelmesindeki asil neden budur. Ama bu teslimiyet gozu de kor etmemeli. Bizde adam oldurmek yok diyemezsin ornegin.
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Tabiki de islamiyet bir noktadan sonra teslimiyet gerektiriyor ama bir şeye kuru kuruya teslim olma durumu yok. Sen onu kavrıyorsun ve kendini emin ellere teslim ettiğinin farkına varıyorsun. Yaşça benden büyük olduğu için ben saygımdan abi diyorum. Cinsiyeti beni ilgilendirmez. belkide benden küçüktür şuan onu anlayamam ama bu konu önemli değil önemli olan onun görüşleri.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ben de başka bir bakış açısı getireyim.Ya Ferdinand insansa ve insana insan olarak bakıyorsa?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Sana yeni bir bakis acisi getireyim, Ferdinand ya bayansa ve bu tur konulara erkeklerden daha hassas bakiyorsa?

Kadına şiddet uygulamak ilkelliktir,tasvip edilecek bir şey değildir diyorum, karşımdaki kadın olmadığımı bildiği halde,belki kadın olabilir bunu söyleyen diyor.Bilinç altında ne varsa çıkıveriyor ortaya.Yani "kadına şiddet uygulanmamalıdır" demek için ancak kadın hassasiyetine sahip olmalısın, salt insan olman yetmez.Yetmez çünkü erkek adamın (belirli şartlar dahilinde!) karısını dövmesi Allah'ın bir emridir ve bunda anormal bir durum yoktur. Daha da vahim olan kısmı ise kadınlığın karşıdakine hakaret etmek amacıyla kullanılması. Erkek kadından üstündür, haliyle tersten söylersek, kadın erkekten aşağıdır ve bir erkeğe kadınsal özellikler yüklersek, böylece onu aşağılamış oluruz mantığı.Kendi gerçeğini gözler önüne serdiğin için sana teşekkür ediyorum. Bilinç yapının ne olduğunu açık şekilde ortaya koyuyorsun.Boşuna demezler insanın gerçekten ne olduğu, rutinin dışına çıkınca anlaşılır diye.Bu zihniyet oldukça, bu memlekette kadın cinayetleri bitmez.Sonra "Kadınlar neden öldürülüyor arkadaş?" diye etrafa bakınıp durmayalım.Bu eylemin zihni kökeni burada duruyor işte.
 

Sahte filozof

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
20 Kas 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
İslamda kadını dövme yoktur ve nisa 34 yanliş tefsir. Bunu ilk defa yaşar nuri öztürk dile getirdi. Yaşar Nuri tarafından yorumlanmış Kuranda şöyle veriyor. Nisa 34:Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür. Burada onları dövün yok evinden çıkarın veriyor. Genellile yorumcular Peygamberin hayatına bakıp Kuranı yorumlar cünki arapcada bir söz bir kaç manaya sahip. Peygamberimiz Hz. Aişeye zina ile iftira atılanda önce öğüt vermiş, yatakta yalnız bırakmış, evinden başka yere göndermiş. Bu kitapı yorumlayanlar da bal gibi Kuranın ne demek istedigini anlamış ama kendine lazim olan kadına şiddet etmek ya ona göre de kendi kafsına göre Kuranı yorumlamış peygamberin hayatına ve bir sözün başka manalarına bakmamış. Ama arapcada söz bir kaş mana bildiriyor.
Konuyu bir az da açayım:

1.Kavramın kendisi üzerinde görüşler.

a.Darb kavramının dövme anlamında olduğunu söyleyenler
b.Darb kavramının uzak bulundurma, boşanmaksızın mekansal ayrılık olduğunu söyleyenler.

a.Darb kavramının dövme anlamında olduğunu söyleyenler

Bunlarda kendi arasında üçe ayrılır.

a. Dövmenin tarihsel bir tedbir olduğunu söyleyenler
b. Dövmenin sembolik olduğunu söyleyenler.
c. Evrensel ve gerçek bir tedbir olduğunu söyleyenler.

Şimdi bunları açıklayalım. Ardından uzak bulundurma ile ilgili görüşlere yer vereceğiz.


Gerçi burada dördüncü bir görüş de eklememiz mümkün olacaktır. Çünkü kendisi bunun bir emir değil de “yapamayacakları bir şeyi gösterme” bağlamında kullanmış olabileceğinizi söylemektedir. Yani bu kadar aşama geçtikten sonra dövseniz dövün bakalım anlamında olması ihtimalini düşünmektedir. Ayetin gidişatından böyle bir anlamın çıkarılmasının zor olduğunu düşünmekteyim. Elbette dövme olayının üçüncü sıraya yerleştirilmesi olayın aslında dövme değil de uzlaşma olduğunu göstermesi bağlamında önemlidir. Fakat yine de bu görüşe uzak olduğumu söylemek durumundayım.

a. Dövmenin tarihsel bir tedbir olduğunu nihai anlamda dövmenin olmadığını söyleyenler

Eski âlimlerden Ata, Ebu Bekir ibni Arabî ve yeni âlimlerden ibni Aşur’a göre böyledir. İkinci nesil âlimlerinden Atâ, hukuku çiğneyen kadına uygulanacak müeyyide ile genel olarak kadın dövme konusundaki hadisleri birlikte değerlendirmiş ve şu sonuca varmıştır: Erkek, namusu lekeleyecek bir davranışta (fahişe) bulunmayan, yalnızca başkaldıran karısını dövemez, ancak ona karşı öfkesini ortaya koyabilir.. Bunlardan Ebû Bekir İbnü'l-Arabî'ye göre Atâ, âyette geçen dövmenin ibâha (serbest bırakma) ifade ettiğini, genel olarak karı dövmeyi yasaklayan hadislerin ise kerahet (mekruh ve çirkin görme) hükmü getirdiğini tesbit etmiş ve sonuç olarak "Koca, karısını dövemez" demiştir (Ahkâm, 420)


Çağdaş tefsircilerden İbn Âşûr'a göre dövme izni bazı toplulukların veya toplum tabakalarının örf, âdet ve ruh hallerine riayet edilerek verilmiştir, her zamanda ve her durumda geçerli değildir. Kocanın karısını dövebilmesi için aralarında yaşadıkları toplumda dövmenin ayıp, anormal, aşağılayıcı, zarar verici, hukuka aykırı telakki edilmemesi, kocanın öfkesinin karısı tarafından ancak bu vasıta ile hissedilir olması gerekir, izin böyle topluluklar ve durumlar için geçerlidir. Hz. Ömer'in Mekke halkı İle Medine halkını, kadınlara hâkimiyet bakımından karşılaştırdığı şu sözleri de toplum değiştikçe ilişki ve davranışların da değişebileceğini göstermektedir: "Biz muhacirler kadınlarımıza hâkimdik, sözümüzden çıkmazlardı, Medine'ye gelince gördük ki, Medine'nin yerli kadınları kocalarına hâkim durumdalar, bu defa bizim kadınlarımız da onlara benzemeye, onlar gibi davranmaya başladı.

b. Dövmenin sembolik olduğunu söyleyenler.

Birçok âlim ayetteki dövme kavramının sembolik olduğunu düşünmüştür. Bunlar hadislerden ve yola çıkarak bu vuruşun gerçekte bir dayak olmadığını sadece onları engelleyecek bir hareket olduğunu düşünmüştür. Hiç acıtmayacak şekilde dövüleceğini, yüzünden sakınılacağını, misvak ağacıyla vurulabileceğini söyleyen bu âlimler adeta bu vuruşun gerçek bir vuruş ve dayak olmadığını kabul etmiş sayılırlar. Bunlar da Hz. Muhammed’in hayatını ve hadisleri göz önünde bulundurarak dövmenin sadece sembolik bir anlamı olduğunu düşünmüşlerdir. Çağdaş İslam hukukçularından Abdülkerim Zeydan bu görüştedir.

c. Evrensel ve gerçek bir tedbir olduğunu söyleyenler .

Bunlar da dövmeye sebep olan unsurlar ve dövmenin niteliği konusunda çeşitli görüşlere ayrılmışlardır. Bunun gerçek bir anlam ifade ettiğine dair rivayetler de getirmişlerdir. İbni Kesir’in tefsirinde geçen ifadeye göre bu ayet bir kadın kendisini döven kocasını peygambere şikâyet etmesinin ardından inmiştir. Peygamber kadının şikâyeti üzerine kocasına kısas yapılmasını istemiş fakat ayet inerek kocası evin yönetici olduğu için kadının dövme konusunda kısas yapamayacağını gösterdiğini ifade etmektedir. Hatta peygamberin kadına” Sen bir iş istedin, ama Allah onun gayrisini istedi,” dediğini aktarmaktadır. Bu rivayete göre dövme gerçek anlamıyladır. Ancak gerçek anlamıyla olduğunu düşünenler bile peygamber uygulamasına göre hoş bakılmadığını kabul etmişlerdir. Hatta inen ayetten sonra dövülen kadına ”Allah senin istediğin dışında bir şekil istiyor” demiştir. Yine” kadını eşek döver gibi dövüp de günün sonunda onu koynunuza alıp yatmanız olacak şey midir?" diyerek dövme meselesine olan memnuniyetsizliğini dile getirmiştir. Dövme olayının doğru olması durumunda bile bunun ailenin reisinin erkek olmasından dolayı kerhen(istemeyerek) ruhsat verilmiş bir uygulama olabileceğini düşünebiliriz.

Dövmeyi Gerektiren Unsur

Dövmenin gerçek anlamıyla olduğunu düşünenler de dövemeye sebebiyet veren unsur konusunda değişik görüşlere ayrılmışlardır.
Müslimin sahihinde geçen bir hadise göre kocaya dövme hakkını veren, iffetsizliktir. Buna göre peygamber” Kadınlar hakkında Allah'tan korkunuz. Onlar sizin yanınızda size yardımcıdırlar. Sizin onlar üzerinizdeki hakkınız; sizin hoşlanmadığınız birini evinize ayak bastırmamalarıdır. Şayet bunu yaparlarsa; incitmeksizin onları dövünüz. Onların da sizin üzerinizdeki haklan; uygun şekilde geçimlerini ve giyimlerini sağlamanızdır.” diyerek bunun ancak yabancı erkekleri eve alıp dedikodulara ve yanlış anlamalara meydan vermekle olabilecek bir hal olduğunu göstermiştir. Eğer bu doğruysa şöyle bir yoruma gidilebilir. Yabanacı erkeği evinde gören kocanın ya hemen şiddetli bir şekilde dayak attığı veya belki bazen öldürdüğü bir toplumda en azından dövmenin üçüncü sıraya düşürüldüğünü, bu dövmenin de incitmeksizin bir seviyeye getirildiğini bildirerek dövmeyi bir kalıba soktuğunu düşünebiliriz veya öldürmeye karşı dövmenin daha hafif bir ceza olabileceğini düşünebiliriz.

Ayetin yaptırım içermeyen bölümünde iyi kadınların özelliklerinden bahsederken kullandığı ifade de dövmenin namus gibi önemli bir olaydan sonra mümkün olabileceğini göstermiştir. Fakat nüşuz ise sadece iffetsizliğin değil büyük sayılabilecek her türlü suçun bu kategoriye gireceğini göstermektedir. Bu sebeple her türlü anlaşmazlık dövmeye gitmez, hatta yatak ayırmaya bile gitmez.

Bu açıdan anlaşılana göre ayet genel bir hüküm değil özel bir hüküm bildirmektedir. Genel hüküm birinci şekil söylendiği gibi karşılıklı nasihat sevgi ve saygıdır. Ayet, dövme olayını, bu saygı ve sevgi unsurunu tek yönlü olarak bozan ve istismar eden, şirret kadınlar için sınırlandırmıştır. O halde, özel şartlar için geçerli olan dövme olayını "erkek, eşini dövebilir" şeklinde genelleştirmek yanlış olur.
b.Darb kavramının uzak bulundurma, boşanmaksızın mekansal ayrılık olduğunu söyleyenler

Yaşar Nuri Öztürk, Edip Yüksel, İhsan Eliaçık, tefsir profesörü Bayraktar Bayraklı ve bir kısım mealci başta olmak üzere birçok kişi tarafından ciddi delillerle gündeme getirilmektedir. Bunlara göre, Kuran’da geçen "fa'dribûhunne" emrindeki "darb" kelimesinin ayetlerde sadece dövme anlamında değil, çok farklı anlamlarda kullanıldığından yola çıkılarak, Zuhruf sûresi 5. âyette olduğu gibi, bu âyette de uzaklaştırmak, uzakta tutmak anlamında olabileceğini söylemektedirler. O takdirde bu âyetteki "fa'dribûhunne" emri "dövün" anlamında değil; "onları bulundukları yerden uzaklaştırın!" manasındadır. Ayetin gidişatı üzerine değerlendirme yapan bu kişiler, ayetin eşler arasında önce üç aşamalı bir çözüm planının ardından hakemlerin devreye girmesini önermiş ve en son çözülecek bir şey kalmadığında boşanmaya sebebiyet vereceğini düşünmüşlerdir. Eşler arasındaki üç aşamalı çözüm planını modern kavramlarla Dr. Ahmet Emin Seyhan dile getirmiştir. Kendisi; nasihati etkili iletişim, yataklarda terk edilmeyi cinsel yalnızlık ve darb kavramını da mekânsal ayrılık olarak tanımlamıştır.

Bu görüş te kanıtlarını birkaç çeşit dile getirmiştir. Birincisi Hz. Peygamberin hayatı ikincisi darb kavramının anlamı üçüncüsü aile geçimsizliği için önerilen çözüm planına uygun düşmesini delil getirmişlerdir. Aslında Hz. Peygamberin hayatında böyle bir olay vuku bulmuş ve peygamber de üçüncü aşama olarak mekânsal ayrılığı uygulamıştır. Çünkü bilindiği üzere Hz. Aişe bir defasında iffetsizlikle suçlandırılmıştır. Bu olaydan sonra Peygamber onu dövmemiş, Hz. Aişe'de üzüntüden hastalanarak babası Hz. Ebubekir'in evine taşınmıştı. Bu görüşte olanların delilleri çok yerindedir. Çünkü peygamber ona başta çok nasihatte bulunmuştur. Sonra bilindiği üzere eşlerle bazı zamanlarda yataklarını ayırmıştır. Hz. Aişe bu süreçte babasının evine taşınarak mekânsal ayrılığı uygulamıştır. Oysa ayetin çözüm planına göre yatak terk etme sonrasında durumu temize çıkmayan Aişenin peygamber tarafından dövülmesi gerekiyordu. Ama o dövmemiş ama mekânsal ayrılığa başvurmuştur.

Sonuç olarak ilgili ayetten şiddet kullanmanın anlaşılamayacağı yönünde önemli bir görüş çıkmış ve bunun da en büyük kanıtı Hz. peygamberin uygulaması olmuştur. Bu açıdan konuya değişik bakanların görüşlerin daha da çok analiz edilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum.
 

Ümit Zafer Bağcı

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Kas 2012
Mesajlar
233
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Sahte Filozif, her kelimede sana hak veriyorum. Aslında arapçanın her kelimesi farklı anlamlara gelebiliyor. Mesela türkçede gül bir gülmemk var birde çiçek olan gül var. Yani sesteştir. Kur'an'da ki dövmenin gerçek dövmek mi yoksa sesteşi var mı tam fikrim yok buna cevap veremeyeceğim ama. Her kelimesiyle kutsal olan bir kitap bu konudada muhakkak ki hassastır. Tutupta kadınları dövünün sebepsiz ve haksız yere eklemez.

Ferdinan abi niye çekiniyorsun. Farkındayım sen de olsaydın eşinin bu durumuna katlanamazdın. Ayrıca Kur'an insana insan gibi davranılmasını en doğru şekilde açıklayan kitaptır. En basit örnek cahiliye dönemi ve Kur'an dönemidir. Ama evrimi savunacam derken bu kitaba saldırma lütfen, inananların beklediği en önemli saygılardan biride budur.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Muhattabım değilsin abiciğim, kalbini kırmak istemem. Sen istediğine istediğin gibi inanırsın.Ben de yanlış görürsem sorgularım ve eleştiririm.Ne sen, ne de başka insanlar benim bu hakkımı elimden alamaz.Sizin için her eleştiri bir saldırıdır.Bunu bir barikat olarak kullanıyorsunuz.Eğer öyleyse ve bazı şeylere saygı duyulacak ve hiç eleştirilmeyecekse, komünizm,sosyalizm,materyalizm hakkında yapılacak olan olumsuz eleştirileri ben de saldırı olarak kabul edeceğim.Bunu yapan kimselerin benim inancıma saygı göstermesini talep edeceğim.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst