İnsanlarla Diğer Canlıların Doğalı Farklıdır

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde bilgisezgi tarafından oluşturulan İnsanlarla Diğer Canlıların Doğalı Farklıdır başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 526 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı İnsanlarla Diğer Canlıların Doğalı Farklıdır
Konbuyu başlatan bilgisezgi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan odun

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
İnsan türü günümüze kadar gelen süreçte diğer canlılarla aynı doğallığı paylaşıyor. Vahşilikte daha ileri olmamız farklı gibi görünse de genel doğallık ile örtüşüyor. Bu da ilkellikten henüz kopmadığımız anlamına geliyor. Vahşiliğimizi kıstas aldığımızda dünyanın kanunuyla kendimizi pekala özdeşleştirebiliriz. Ancak vahşiliğimizi ve daha başka özelliklerimizi mutlak sayarsak bu doğrudur, aksi halde tartışılabilir bir konu olarak karşımıza çıkar. Çünkü insan sadece yıkıcı değil, aynı zamanda yapıcı özelliğe de sahiptir. Bu nedenle henüz ilkellikten kurtulmuş olmasak da konuyu gelişme gösteren tarafımızla da değerlendirmek gerekiyor.
Örneğin insan bir taraftan nasıl daha vahşi olurum diye düşünürken, diğer taraftan da nasıl ilkellikten kurtulur da mutlu ve huzurlu yaşanır bir dünya yapabilirimi de düşünmektedir. İşte bizi diğer canlılardan farklı yapan da budur, her iki tarafı düşünebiliyor olmamız.
Herkes için mutlu bir dünyanın olabileceği imkansız görülmektedir, ancak bu görü bir öngörüdür ve günümüz için böyle düşünülmesi normaldir. Çünkü herkesin mutlu olduğu bir dünyayı yaşamadığımız için salt düşünce bazında kalmaktadır. Oysa değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu ve iki taraflı düşünen bir mekanizmaya sahip olduğumuzu gözönüne alırsak, imkansızlığın da değişime uğrayacağı aşikardır.

On binlerce yıldır sorgulama dünyası belirli bir sınırdan öteye gitmeyen, tanrıyı sorgulaması dahi ölüm sebebi sayılan bir evreden "Tanrı yok, dinler yalan" denildiği bir evreye gelmesi, insan türündeki doğallığın farkını gösteren işaretlerden sadece biridir.
Bugün Hristiyanlar, kilisenin hakim olduğu ortaçağ karanlığına acı bir tebessümle bakmaktadır.
Katı bir inanışa sahip olan Yahudiler, dinlerini çağa göre uyarlayarak güncellemek zorunda kalmışlardır.
Dinlerin en katısı kabul edilen İslam, çağa ayak uyduramadığı için devletleşme gücünü kaybettiği gibi İslama aykırı sayılan bir çok şeyden taviz vermek durumunda kalmıştır.
Mağara yaşamından kabileye, kabileden devletçiliğe ve buna bağlı olarak toplumculuk oluşmuştur.
Toplumlar sahip-köle sisteminden patron-işçi sınıfına dönüşmüş.
Değişimi ifade eden elbette sayısız örnekler var, bunlar toplumsal değişim adına hatırlatma babında sadece küçük bir örnek.

İlkelliğin zirvesi sayılan vahşilikte en ilerde olmamız bir çoğumuzu yanıltmaktadır. Böyle gelmiş böyle gidecek yanılgısına düşülmektedir.
Diğer bir tarafımız dünyayı herkes için nasıl mutlu bir hale getirebiliriz diye düşünüyor olmamızı genelde es geçiyoruz. Diğer canlıların doğalıyla örtüşmeyen bu yanımız herkes için mutlu bir dünya getirme olasılığı taşıyor. Çünkü her olgunun temeli hayalden başlar ve insan türü hayallerini gerçekleştirme özelliğine sahip. Bu anlamda insanlar için imkansız kavramı sadece sözde kalıyor.
Bugün imkansız sayılan herşeyin yüz yıl veya binlerce yıl sonra da olsa gerçekleşme ihtimali taşıdığını düşünebiliriz.
O halde "birinin mutluluğu diğerinin acısı" diğer canlıların doğalı olmakla birlikte bizim ilkelliğimizle sınırlıdır, mutlak değildir.
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
Herkes(!) için mutlu bir ortamın oluşabilmesi için, bir kere patron ve işçi ayırımı ortadan kalkmalı. Herkesin sosyal statüsü aynı seviyeye çekilmeli. Yani birisi Ferrari´ye binerken, diğeri bisiklet binmek zorunda kalmayacak. Birileri dayalı döşeli villalarda otururken, diğerleri elektriği/suyu olmayan gecekondularda barınmak zorunda olmayacak. Gelir dağılımı herkes için eşit olmak zorunda.

Bu da olmayacak duaya amin demeye benziyor, çünkü insanların tabiatı buna aykırı bir durum teşkil ediyor. Her insanın zekası, kabiliyeti ve meziyetleri doğuştan itibaren farklı olduğu için, herkesin istekleri ve hedefleri de farklıdır. Mesela mühendis, doktor veya büyük şirketlerin yöneticileri sıradan birisinin oturduğu evde oturmak istemez veya onun kullandığı arabaya da binmek istemez. Dahas iyisini, büyüğünü ve lüksünü ister.
Hal böyle olunca, mutlu azınlık ve mutsuz çoğunluğun ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor.
 

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
Hal böyle olunca, mutlu azınlık ve mutsuz çoğunluğun ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor.

Elbette günümüz için bu doğru. Ancak insanların diğer canlılara benzer ilkellikten kurtulma ihtimali de var. Bugün için bu imkansız görünebilir ama herkesin mutlu olmasını düşünen tek canlı olmamız imkansızlığı aşabilir ihtimali veriyor. Diğer canlılarda olmayan bu düşüncenin bizde olmasını yabana atmamak gerekir, çünkü insan binlerce yıl da sürse hayallerini gerçekleştirebiliyor.
Ayrıca bu bir etkiye tepki meselesi, adaletsizlik, katliamlar, sömürü, kişisel çıkarcılık gibi olguların itici bir rol oynadığını göz önüne almak gerekir. Yazımda değindiğim gibi bugün insanlar mağaralardan, kabile toplumundan, kölelikten demokrasiye, laikliğe, toplu hak aramaya kadar evrim geçirmişse, zayıf bir ihtimal de olsa herkesin mutlu olacağı bir dünya pekala düşünülebilir.
Tabi bunlar böyle birkaç yüzyılda olacak şeyler değil, bir Fransız Cumhuriyeti bile yüzyıllarca yıl geçmesine rağmen halen oturmuş değil ama bir şekilde başlangıcı yapılmış ve buraya kadar gelmiş.
Ayrıca doğanın kendi mikrobunu temizleme gibi bir özelliği var, bu insan türü için de geçerli.
Bugün dünyaya, doğaya, ekosisteme zarar veren adaletsizliği bir mikrop olarak sayarsak, kendi mikrobunu temizleyen bir süreci de ciddiye almalıyız.
 

odun

Filozof
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
12 Şub 2022
Mesajlar
950
Tepkime puanı
148
Puanları
43
Konum
Kime ne
Elbette günümüz için bu doğru. Ancak insanların diğer canlılara benzer ilkellikten kurtulma ihtimali de var. Bugün için bu imkansız görünebilir ama herkesin mutlu olmasını düşünen tek canlı olmamız imkansızlığı aşabilir ihtimali veriyor. Diğer canlılarda olmayan bu düşüncenin bizde olmasını yabana atmamak gerekir, çünkü insan binlerce yıl da sürse hayallerini gerçekleştirebiliyor.
Ayrıca bu bir etkiye tepki meselesi, adaletsizlik, katliamlar, sömürü, kişisel çıkarcılık gibi olguların itici bir rol oynadığını göz önüne almak gerekir. Yazımda değindiğim gibi bugün insanlar mağaralardan, kabile toplumundan, kölelikten demokrasiye, laikliğe, toplu hak aramaya kadar evrim geçirmişse, zayıf bir ihtimal de olsa herkesin mutlu olacağı bir dünya pekala düşünülebilir.
Tabi bunlar böyle birkaç yüzyılda olacak şeyler değil, bir Fransız Cumhuriyeti bile yüzyıllarca yıl geçmesine rağmen halen oturmuş değil ama bir şekilde başlangıcı yapılmış ve buraya kadar gelmiş.
Ayrıca doğanın kendi mikrobunu temizleme gibi bir özelliği var, bu insan türü için de geçerli.
Bugün dünyaya, doğaya, ekosisteme zarar veren adaletsizliği bir mikrop olarak sayarsak, kendi mikrobunu temizleyen bir süreci de ciddiye almalıyız.

Herkesin mutlu olma mevzusu bana göre çok uçuk ve utopik görünse de, en azından insanların çoğunu bir pota altında birleştirmenin bir yolu var aslında. Ne zaman tüm ağır, pis ve kimsenin yapmak istemediği işler robotlar tarafından yapılmaya başlar, işte o zaman adaletli paylaşım belki mümkün olur.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst