Insanlar Neden Farklidir

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde phi tarafından oluşturulan Insanlar Neden Farklidir başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,571 kez görüntülenmiş, 22 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Insanlar Neden Farklidir
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Her insanın bir ÇEKİM GÜCÜ, bir ALANI olduğu gibi, her REALİTE'nin de bir ALANI vardır. Bir reaite, diğer bir realitenin alması gereken ENERJİ'yi, o realiteye verir. Bu, gerçek bir yardımlaşma ve dayanışma ilkesidir. Ama bu yardım, o enerjiyi alacak olan varlığın, KULLANMAYA İHTİYACI OLDUĞU ZAMAN olur. Hiç bir şey birdenbire olmaz. ZAMANIN ve MEKANIN KESİŞMESİ GEREKİR.
Bir insanın realitesini oluşturan asıl şey, varlıksal olarak İHTİYAÇ duyduğu konularda yoğunlaşır. Diyelim ki, aynı anne babanın , üç erkek çocuğu var. Bunlar hep aynı ortamı paylaşsınlar, aynı yemeklerden yesinler, aynı okula gitsinler. Ancak, giderek FARKLILIKLAR meydana gelecektir. Burada söz konusu olan, farklı HUY'lar ve MİZAÇ'lar DEĞİLDİR. Soyaçekimden kaynaklanan farklılıklar da önemli değildir.
Meydana gelen farklılıklar, ete kemiğe bürünüp, Ahmet, Mehmet diye ğörünen o varlıkların, kendi RUHSAL İHTİYACINDAN dolayıdır. Niçin dünyadalar? Hangi projeyi gerçekleştirmek için gelmişlerdir? Hangi aşamalardan geçeceklerdir? Neler yapacaklardır? İŞTE BÜTÜN BUNLAR, İNSANLARIN ASIL REALİTESİNİ OLUŞTURUR. Bütün hereketleri O HEDEFİNE göre ayarlanmıştır. FARKINDA OLUR ya da OLMAZ.

ERGÜN ARIKDAL Tekamül Sayfa131-132
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Ben orta sınıf bir bilgeyim o zaman :) kardeşlerime bakıp eşit verilerin farklı çıktılarının sebeplerini sorgulama yaşım oniki onüç filandı sanırım.Ozamanlar tanımlamam mizaç vs idi ama sonra aktörlerin oyunu tamamlaması için başkalaşmak zorunda olduğuna inandım.Şimdi hepsi saçma denecek yerdeyiz :)
Demeden geçemedim yine varış noktaları ve seçimler seyri ile hala özgür seçimden bahsediliyor ya.Nasıl bağladım yine aynı yere (iki ucu birleştirip düğüm atınca oluyor.)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
genetik evrim insan popülasyonunun duygusal yanını da etkilemektedir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
hedef ne? bence hikaye bunlar. nedenini bilmiyorum ama hep böyle yaklaştım böyle şeylere. ruhsal ihtiyaçlar,kendini bilmek,uyanmak, projeler vs vs hepsi lafontenden masalların karakterleri gibi:)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
...............
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
işte bu nedenle kulağa hoş geliyor ya...
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Bazı başlıklar kurmaca yada daha şık ifadeyle çekiciliği artırılmış bir fonda sunuluyor.Biçoğumuz farkındayız kendi başlıklarımızda bile.Denizin ne olduğunu biliyoruz.Yüzmek hoşumuza gidiyor.Kendimizide tahmin edebiliyoruz ilginç gelmiyor.Bu yüzden boş gelmiştir sana belki [MENTION=4198]donkişot[/MENTION] :)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
arıkdal'ı ve bulunduğu ekolojiyi biliyorsak yani ruh ve madde yayınları ve metapsişik araştırmalar vakfı ve geçmişi/çalışmaları
bunlar ruhsal bilimler bilgiler ya da metapsişik yanıt verme/çıkarımsama yapma -bilgi derleme/alma deneyleri/denemleri olmalı
ve tabi ki belki de transa suje aktarımları ve soru cevapları olmalı;
eser tamamen incelenmeden/bilinmeden yanıt vermek/yorum sunmak zor gibi (parçalarla)
-

Ergün Arıkdal'ın ne tam olarak ne anlattığı anlaşılıyor mu?
sanırım hayır
Ve bu bir trans aracı metni mi?
bilmiyoruz

ilk paragraf sanırım -iletişim-şifa aktarım gibi konulara ilişkin
bunu derken şöyle; soranın düşüncesine ilişkin bi yanıt , soranın düşücesinde bu konuda cevap/açılım bekleyen konular/sorular var -olmalı;
bi iç devinme- iç düşünme devinmesi gibi- yarım pörçük
ya da betimleme ya da iç düşünüş geri dönüş imgesi ve çağrışımı
ve (literatüre göre) bir şifa için- bir oturum için ya da bir enerji kanallığı ve aktarımı için aracının aracı olmasına ilişkin şeyler belki-
bunun dışında
evrensel yasalar ve enerji-iletişim dinamiklerine ya da temel varlık yasalarına ilişkin şeyler gibi belirmeler gibi ama kopuk ve yalnız ifadeler-tamamlanmamış/tanımlanmamış-açılmamış-anlaşılmıyor

--
burada tabi (bu literatüre/analtıma göre) varlık - enerji alanı- ruh nedir? realite ve gerçeklik nedir? tanımlanmalı;
Gerçekliğin yapısı ve algının ruhla bağlantıları- beden, ruh belki bağlantıları tanımlanmalı;
Yani bu literatüre ilişkin anlanılır tanımlamalar/tabanlar yapılmalı öncesinde
--

Burada ruhsal plan/karma ve kader -öğrenme/gelişme gibi kavramlar içine giriyor işin sonrasında
ve sanırız
"ruhsal plan" ve "vazife" kavramlarına takmış durumdalar- meclisten dışarı sözümüz ama siz bilin,
gerçekliğin ihtiyaç duyulan konuda oluşması ise, "kaderi" ya da gerçekliğin kendini oluşturmasını ve yoğuşmasını/biçimlenmesi tanımlamayı deniyor gibi

kader ve karma anlayışına ilişkin/yakın bölük/pörçük anlatımlar

--
her neyse;

insanlar neden farlıdır?
farklı olmalıdır ya da farklı olduğu için
aslında sorunun cevabının genetik ya da ruh olması ne konuyu-ne soruyu ne de gerçeği ve cevabı değiştirir
"genetik ruhtur" der ya da "ruh her şeydir"/"hiç bir şeydir"-"herşeye göre herşeydir" vb. der çıkarız işin içinden örneğin;

farklıdır çünkü farklıdır-sonuç
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Birazda ondandır. doğrudur @meyelan. genel olarak ise; aklıma ve duygu dünyama uymuyor bu yaklaşımlar. deneyimlediğim ve gözlemlediğim bu dünyada oluşmuş aklıma ve duygularıma uymuyor işte.


@sanalmanik; herkes bir gerçekten bahsediyor . gerçek nedir bilen ise yok. gerçeği bilmezken,hedeften,plandan ,projeden,tekamülden,hikmetten vb. bahsetmek inanç temellidir. isteyen inanır istemeyen inanmaz. gerçeği bilmediğini yani bilinmezliğin varlığını kabul eden biri eğer inancını gerçekmiş gibi savunuyorsa /aktarmaya çalışıyorsa orada çatışma vardır. çatışmaları görmezden gelmek ise doğru/dürüst bir davranış değildir. bilinmezliği kabul etmeyip gerçeği söylediğini iddia eden kişi ise ortaya reddedilemez kanıtlar koymak zorundadır.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@sanalmanik; herkes bir gerçekten bahsediyor . gerçek nedir bilen ise yok. gerçeği bilmezken,hedeften,plandan ,projeden,tekamülden,hikmetten vb. bahsetmek inanç temellidir. isteyen inanır istemeyen inanmaz. gerçeği bilmediğini yani bilinmezliğin varlığını kabul eden biri eğer inancını gerçekmiş gibi savunuyorsa /aktarmaya çalışıyorsa orada çatışma vardır. çatışmaları görmezden gelmek ise doğru/dürüst bir davranış değildir. bilinmezliği kabul etmeyip gerçeği söylediğini iddia eden kişi ise ortaya reddedilemez kanıtlar koymak zorundadır.

ben değil onlar bahsediyolar / neden savunayım/parçalı bir bütünde
ben açmayı açıklamayı denedim konunun tanıyanı olarak

herkes gerçekten mi bahsediyor?
gerçekten?,

o halde bahsedelim-bahsettik; farklıdır çünkü farklıdır; onu açıklamak bi şeyi değiştirmeyecek ve bilmek
kusursuz bilgi gerçeğin bilgisidir; gerçeğe ilişikinse; kusursuz gözlemin-hatta varedişin bilgisidir o zaman gerçeğe ilişkinse
o halde bu varetme bilgisidir gözlemidir ya da aynısıdır-gerçeğe ilişkin tek yanıt ve tatmin öylece sağlanır bu halde;
tüm bunu tüm/tam varederek ve gözlemleyerek-nereye varacağız ki! başka! o halde konuşalım
çünkü bildirimli hiç bi sonuç yada inanımlı-sezimli akatarımlı bilimli farketmez bizi bildirmeyecek ve tatmin etmeyecek

deneysellik ve gözlemsellik ifade etmeden ifade etmeyecek gerçek
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@sanalmanik; herkes bir gerçekten bahsediyor . gerçek nedir bilen ise yok. gerçeği bilmezken,...
gerçeği bilmediğini yani bilinmezliğin varlığını kabul eden biri eğer inancını gerçekmiş gibi savunuyorsa /aktarmaya çalışıyorsa orada çatışma vardır. çatışmaları görmezden gelmek ise doğru/dürüst bir davranış değildir. bilinmezliği kabul etmeyip gerçeği söylediğini iddia eden kişi ise ortaya reddedilemez kanıtlar koymak zorundadır.

peki o zaman son;

"Pointers from Nisargadatta Maharaj" adlı kitaptan

Ortaya çıkmış olan varoluş, fenomenseldir ve duyusal olarak kavranabilir , zamana bağımlı görünümler olan fenomenler birer hayal, birer rüya, birer sanrıdırlar , gerçek değildirler. Ortaya çıkmamış olan varoluş Mutlak, kalıcı, mekansızdır, varolduğunun farkında değildir, duyusal olarak kavranamaz, sonsuzdur ve dolayısıyla gerçektir. Bunu kim söylüyor? Kendini kavramaya çalışıp da başaramayan bilinç, çünkü kendisi kavrayış olan şey (kavrayan diye birşey yoktur) kendini kavrayamaz : göz herşeyi görmesine rağmen kendisini göremez. Aranan arayandır. Bu herşeyden önemli olan temel gerçek'tir.
Ortaya çıkmamış olan BEN, tüm potansiyel'im; bilinen ve bilinebilir olanın mutlak yokluğu, bilinemeyen ve bilinemez olanın mutlak varlığı'yım. Ortaya çıkmış olan BEN, tüm fenomenlerin toplamıyım, ortaya çıkmamış bilinemez olanın kavranılamazlığının içinde bilinenlerin toplamıyım.
Yalnızca BEN, sonsuz, tamamen koşulsuz olan, herhangi bir niteliğin izini dahi taşımayan,salt öznellik olan BEN varolabilir. Önemsiz 'ben' düşüncesi hemen ve kendiliğinden (ancak yanılsamalı) esarettir: ben'in yok olmasına izin ver, hemen ve kendiliğinden sen ben olursun.
Fenomensel olarak 'ben' ('sen' ve 'o') yalnızca bilinç içinde görünümlerdir: Görünüm nasıl esaret içinde olabilir? Mutlak olarak salt öznellik olan BEN nasıl özgürleşmeye gereksinim duyabilirim? Özgürleşme, yalnızca özgürleşmeye ihtiyacı olan 'biri' fikrinden kurtulmaktır.
İnsan ruhsal olarak ilerleyip ilerlemediğini nasıl anlayabilir? 'Gelişim'in en kesin işareti, açık bir kavrayış sonucunda ilerlemeye duyulan ilginin eksikliği ve özgürleşmeye dair bir kaygının yokluğu olabilir mi acaba? İçinde özerk bir varlığa yer olmayan doğanın tümden 'işleyişinin' doğrudan kavranmasıyla.

http://www.caglayanyildiz.com/_turkish_site/alintilar/alintilar_maharaj.html
Bütün felsefelerin ve psikolojinin temel bir sorusu vardır: “Ben kimim ya da ben neyim?” Kişisel gelişim ve aydınlanma çabasının ereği bu soruya bir yanıt bulmaktan ibarettir. Oysa bu sorunun yanıtı bellidir. O nedenle aranan şey yanıt değildir. Aranan şey, yanıtın ifadesi olan hali deneyimlemektir. “Ben kimim ya da ben neyim” evrensel sorusunun yanıtı “Ben O’yum” ya da “Ben var olanım”dır. Ya da daha kısa söylersek “Ben, benim”dir. Ancak buradaki “ben” niteliklerinden soyunmuş bir “ben”dir....
kişi, ona çevresi ve toplum tarafından yüklenmiş ve kişinin de bunu kabullendiği bir çok niteliğe sahiptir. Kişi, Ad, meslek, akrabalık, kişilik vb. kabullerden oluşan bir kabuğa sahiptir. ... bu kabuktan kurtuluşu ... amaçlar ki bunu başaran insana aydınlanmış insan diyebiliriz. Yirminci yüzyılın yetiştirdiği son büyük bilge Sri Nisargadatta Maharaj bu deneyimi şu sözlerle ifade eder:

O, çok eskilerden gelen kesintisiz arayış durur. Hiç bir şey istenmez, hİç bir şey beklenmez. Hiç bir şeyi, kişi kendine ait saymaz. Uğrunda uğraş verecek bir "ben" kalmaz. Alışılmış kesin kanılar kaybolur. Daha önce bir çok şeyden emin olan kişi şimdi hiç bir şeyden emin değildir. Bir beden olunduğu fikri son bulur.
Sonunda bilirsiniz ki ne günah vardır ne suç ne de ceza. Yalnız sonsuz değişimleri içinde hayat vardır. Kişisel "ben"in eriyip kaybolması ile kişisel ıstırap da son bulur.


Bilincin algıladığı her şey evreni şekillendirmiştir. Bu her ikisinin ötesinde olan, her ikisini taşıyan, ayakta tutan En Yüce Hal'dir ki o mutlak bir sessizlik ve sükûnet halidir. Oraya her kim girerse gözden kaybolur. O sözcüklerle ya da zihinle erişilmez olandır. Siz ona Tanrı diyebilirsiniz veya En Yüce Gerçek, fakat bunlar hepsi zihnin verdiği adlardır. O olma ya da olmama ötesi, adsız, içeriksiz, uğraşsız kendiliğinden bir haldir.

Kendi başına hiçbir şeyin varlığı yoktur. Her şey kendi yokluğuna muhtaçtır. Olmak, fark edilebilir olmaktır, orada değil, burada olmaktır, o zaman değil, şimdi olmaktır, başka türlü değil de böyle olmaktır. Su nasıl bulunduğu kap tarafından şekillendirilirse, öylece, her şey de koşullar tarafından belirlenir.

Evren kendi kendine işler, bunu bili yorum. Başka neyi bilmeye ihtiyacım var?

Var olan hiçbir şeyin kendine özgü, belli bir nedeni yoktur; en küçük bir şeyin varlığı için bile tüm evren katkıda bulunur; evren olduğu gibi olmadıkça hiçbir şey olduğu gibi olamazdı. Her şeyin kaynağı ve toprağı her şeyin tek nedeni olduğuna göre,
her şeyin nedensiz-olduğunu söylüyorum. Bir şeyin nasıl meydana geldiğini izlemeyi deneyebilirsiniz, fakat o şeyin niçin öyle olduğunu bulamazsınız. Bir şey, olduğu gibidir; çünkü evren olduğu gibidir.


bizden nokta; adına ne derseniz deyin bu bizi ya da beni yansıtır tamamlar /yakın
yoksa inanç deyin-bilim deyin-bilme deyin- ne derseniz deyin

hepsi sizin bzim olsun bu sözlerin; kaldıralım havaya sözleri-beş para etmez
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@sanalmanik; herkes bir gerçekten bahsediyor . gerçek nedir bilen ise yok. gerçeği bilmezken,hedeften,plandan ,projeden,tekamülden,hikmetten vb. bahsetmek inanç temellidir. isteyen inanır istemeyen inanmaz. gerçeği bilmediğini yani bilinmezliğin varlığını kabul eden biri eğer inancını gerçekmiş gibi savunuyorsa /aktarmaya çalışıyorsa orada çatışma vardır. çatışmaları görmezden gelmek ise doğru/dürüst bir davranış değildir. bilinmezliği kabul etmeyip gerçeği söylediğini iddia eden kişi ise ortaya reddedilemez kanıtlar koymak zorundadır.

ben bu sözler üzerine çok düşündüm-çatıştım/takıldım hatta
; başkaları da çatıştı-düşündü; düşündüler;

kim neyin kanıtını/tanıklığını getirebilir

ben çıkamadım işin içinden ve bu tanık kanıt edebiyatı için bi araştırma-derleme yaptım/
aslında çıkmadım derken benm için "kanıt"-tanıklıktır, gözlemdir; bilme ve anlamadır
"gerçek tam ve kusursuz bi (tanı) kanıt" ve benzeri ben de hep varoluşun her şeyine ve tümüne tanıklık ve biliş izlenimi ve deneyimi çağrışımı doğurur;
işin içinden çıkamam ve başka yanıtta/kanıtta bulamam açıkçası

ve maharaj'da yakın-benzer şeyler söylemiş sanırım bi baktım ve alıntılar yaptım
ve çokça uzun olduğu için sanırım bir başlığa taşıyacağım; en azında bir düşün olması için
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@sanalmanik; herkes bir gerçekten bahsediyor . gerçek nedir bilen ise yok. gerçeği bilmezken,hedeften,plandan ,projeden,tekamülden,hikmetten vb. bahsetmek inanç temellidir. isteyen inanır istemeyen inanmaz. gerçeği bilmediğini yani bilinmezliğin varlığını kabul eden biri eğer inancını gerçekmiş gibi savunuyorsa /aktarmaya çalışıyorsa orada çatışma vardır. çatışmaları görmezden gelmek ise doğru/dürüst bir davranış değildir. bilinmezliği kabul etmeyip gerçeği söylediğini iddia eden kişi ise ortaya reddedilemez kanıtlar koymak zorundadır.

hala ve hala bu konu üzerine düşünüp/çatışıp duruyorum; yanlış anlamayın
ve hala;
konuyu başka bir yerden/yönden aldım belki ve sözleri çekip çıkardım ve cımbızladım -soyutladım (üzerime de alındım belki) ama beni düşündürdü;
düşündürücü

gerçek nedir? burdan başlayalım? başlayalım mı?

ve gerçek deneylenir mi? deneyimlenir mi? bilinir mi?-bilinebilir mi? bilinmesi nedir?
gerçeğin bilinmesi nedir örneğin?
gerçeği ne bildirir ve tanıtlar? nasıl tanıtlanmış ve tanımlanmış/tanıklanmış hatta kanıtsanmış ve tamamlanmış bütün gerçek olur?
kanıt nedir yani? gerçeğin kanıtı ve gerçeğe göre gerçek kanıtı-sonsuz kanıtı nedir ve ne olabilir? zaman içinde bulunabilir mi? nasıl bulunur? burdan/buralardan başlayalım isterseniz? başlayalım mı?

ben kanıt için eklemelerimi ve yorumlarımı yaptım- sonsuz yorum ve düşünce de sunabiliriz-benzer olacaktır
burdan ulaşabilirsiniz; http://www.felsefe.net/serbest-kursu/76114-gercegin-kaniti-nedir.html

kanıt kanıya ilişkinse;
- doygunluk-doyma ; kanı ve kanma;
Kanıtı olana kanık mı denir kanıt mı? kanmış mı? inanmış mı? kani mi/doygun mu?

kanık kanmış olansa; kanıt mı içmiştir-doymuştur
yoksa kanıta mı susamıştır
ya da başkalığa mı kandırılmıştır -(kanık) /kanık olmayana/kanıt olmayana ve tanık olmayana;

Kanıt kendi içinde bir kanma ve kandırma biçimimi mi? değil mi?
kanıtı ne kandıracak ve tanımlayacak-açıklayacak-kanıtlayacak? kanıt nedir? nedir ki! kanıt!!!

Bir şey diğerinin kanısı ve kanıtıdır ya da değildir

varoluşu yeniden/baştan varetmek bile iyi bir kanıdan kanık değildir
 

cosmic sea

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Şub 2015
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Farklı olmaları için bir çok sebep var. Çocuklara bakacak olursak, genel olarak, bütün çocuklar birbirlerine benzer; çünkü yapmak istedikleri aynıdır. Bu bütün çocukların çocuk ruhlu olmasından kaynaklanır. Büyüdükçe ise kendi kendimizi yaratmaya başlarız, insan hiçbir şeydir, ancak adı konulacak bir şey olduktan sonra kendisini tanımlama başlar. Sartre'ın dediği gibi ''Varoluş özden önce gelir.'' İnsanın kendini tanımlamaya başlaması ise içinde yaşadığı koşullar içerisinde yada bir takım psikolojik nedenlerle oluşur. Bunlar düşüncelerimizi belirler ve düşüncelerimiz davranışlarımıza yansır. Davranışlar ise alışkanlığa dönüşünce artık karakterimiz belirlenmiş olur. Bir insan neşeli şakacı birisi olup, sonrasında bambaşka içine kapanık birisi olabilir. İnsanlar şaşırırlar bu tür durumlarla karşılaştıkları zaman; halbuki ne var bunda o doğarken bir şey üzerine doğmadı ki. Birde şöyle bir durum var bu insanlar yalnız kalmasınlar çünkü toplum içerisinde oluşan (çoğunlukla arkadaş çevresinde) o neşeli sahte gülengeçli karakterleri yalnız kaldıklarından gün ışığına çıkarak yüzlerine donuk bir yansı bırakması kaçınılmaz olucaktır.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Gerçek neyse onu asla bilemeyeceğiz, akılla kavrayamayacağız. bu mümkün değil bence [MENTION=4628]sanalmanik[/MENTION] . akıl dolaylı bir bilgi kaynağı ve biz dolanıp duracağız sanırım:)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Gerçek neyse onu asla bilemeyeceğiz, akılla kavrayamayacağız. bu mümkün değil bence @sanalmanik . akıl dolaylı bir bilgi kaynağı ve biz dolanıp duracağız sanırım:)

siz böyle söylüyorsunuz
bu sizin yorumunuz ve kanınız ya da değerlendirmeniz-bakışınız o zaman

her neyse kelimeler dolaştı birbirine-çıkamadık işin içinden
gerçek bilinmeli mi? yeniden;

diğer konuyla bağlayalım;
http://www.felsefe.net/serbest-kursu/76114-gercegin-kaniti-nedir.html

burada diyor ki siz sadece sahte ve asılsız olanı bilebilirsiniz;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
sonuç olarak aynı yere döndük-dönüyoruz;
insanların (hepimizin ya da bi çoğumuzun) gerçeği bilmek dediği şey; bi varoluş sanrısı-boşluğu ve eksisi gibi olan bu şey;
insanlara bi tanrı olup olmadığının söylenmesi çoğunlukla ya da ne olduğunun ve olup bittiğini söylenmesi ve anlaşılması- paylaşılmasına ilişkin gibi
- yetkili ve makamlı bi kurum tarafından bunların söylenmesi-kabul görmesi ve dayatılması ya da kabul ettirilip benimsetilmesi hatta;
bize yanlış tanrı-varoluş-yaradılış fikirleri sunuldu/benimsetildi ; -tersini istiyoruz toplumdan-toplumca;

tüm hataların giderilmesine ilişkin, "gerçeği bilmek/bulmak" dediğimiz şey birazda belki
ama mutluluk ve özgürlük arayışına da ilişkin olabilir bu
ve kolay değl galiba

sizin gerçeği bilmek dediğiniz şey ve serzenişiniz buna/bunlara dayanıyor en çok bence (bana bi tanrı olduğunu-olmadığını -ne olduğunu gösterin artık bıktım)
bana bi tanrı olmadığını gösterip tanıtlayamadıktan sonra ben bu gerçekte nefes alamayacağım der gibisiniz

bunun dışında gerçeği bilmek dediğimiz şey;
varoluş gerçeğinin, anlamının ne olduğu ya da hayatın anlamının ve amacının ne olduğu ya da olup olmadığı gibi şeyler

gerçeği bilmek dediğimiz şey;
tüm bu şeyin ne olduğu? /neden devindiği? ve nasıl başladığı ya da başlayıp başlamadığı
nasıl olupta olduğu ya da (öylece) var bulunduğu
- bunu/bunları merak ediyor muyuz;? ve gerçek bu mu? gerçeği bilmek dediğimiz bunlar mı? -örneğin
belkide tekil tekil sorulup üzerine düşünülmeli bu sorular

gerçeği bilmek dediğimiz şey;
aslında kopuk ve parçalı görünen varlığımızla varlık bağı ve bütünlüğü ya da amaç bağı bütünlüğü kuramamıza ilişkin
bilgisizliğimize ve sınırlı bilişimize ilişkin

aslında belki de parçalı ve koıpuk varlığımızda anlam görememek-neden görememek-bütünlük görememek
ve onda bütün varoluşa ilişkinlik ve aidiyetlik bulamamak gibi şeyler;
varoluş bilgisizliği ya da;
son endişesi ve bitmez tükenmez endişeler bi çok şey de bunun içinde,
hayat sıkıntıları da bunun içinde; bu gerçek aramak dediğimiz şey çok derin bi şey olmalı
tüm bunların çözümü var aslında değil mi? -bilgi
bilgi ama ilk elden bilgi -galiba- düşünmeli!

bize yanlış ve eksik kurgulu varoluş yargıları/fikirleri sunuldu ve biz bunların içinde boğulduk-kaldık
yolumuzu kaybettik ya da bulamıyoruz gibi;
gerçeği seçemiyoruz aslısız olandan, -nedir diye

aslında tüm bunların hepsi birazda varoluşu anlamlandırma-bilme ya da belki de ne yapılacağının söylenmesine ilişkin

belki varoluşa güvenmeme;
devinime güvenmeme;
takıntılı tanrı fikirleri-suç ve ceza fikirleri bi çok şeye ilişkin olabilir
boğan bi özgürsüzlük- devinsizlikve devinememe ve kıstılılık;
ne yapılacağını bilememe ve zoraki olma-hissetme

gerçeği arayışlar
varolunduğundan emin olmak- hissetmek
belki bir varediciden de emin olunmak ya da tam aksi ve tersi bir varediciden bağımsız ve özgür hissetmek
varoluşun tanıtlanması-kanıtlanması ya da daha rahat ve özgün bi deneyim arayışı; içsel özgürlük arayışı;
ceza korkusu; bertaraf her şey ama özgürlük arayışı bu!

kimseye güvenin demiyoruz ama Maharaj'a bi kulak verin/verelim; bizim de sesimiz ove yanıtlarıız belki de , aynı zamanda;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Gerçek neyse onu asla bilemeyeceğiz, akılla kavrayamayacağız. bu mümkün değil bence @sanalmanik . akıl dolaylı bir bilgi kaynağı ve biz dolanıp duracağız sanırım:)

yine ve ikinci kez aynı ya da yakın ve benzer ve alıntıları sunacağım izninizle Maharaj'dan

Şunun anlaşılması gerekir ki, gerçeği ya da Tanrı'yı veya Guru'yu arayış ile kendini arayış aynıdır, biri bulunduğunda hepsi bulunur. Zihninizde (Ben varım ve Tanrıvar) birbirinden ayırt edilemez hale geldiğinde, o zaman bir şey olacak ve Tanrı'nın sizden dolayı ve sizin Tanrı' dan dolayı var olduğunuzu en ufak bir kuşku izi bile taşımaksızın bileceksiniz. O ikisi birdir.

Bulun. Ben size tanık olduğunuzu, sessiz gözlemci olduğunuzu söylesem bile siz, sizi kendi varlığınıza götüren yolu bulmadıkça bu sizin için hiçbir anlam taşımayacak.

M: Farklılık sadece sözcüklerdedir. Nitekim ben de gerçekten söz ettiğimde, (sözcüklerle tanımlarsam onu) gerçekdışı olmayan, mekân-sız, zaman-sız, neden-siz, başlangıçsız, sonsuz diye tarif ederim.

Bir zaman olur, gerçeğe çekilişduyarsınız, bir başka zamanda ise sahte olanı reddeder, ondan uzaklaşırsınız; bunlar dönüşümlü olarak birbirlerini izleyen ruh halleridir; mükemmel özgürlük için her ikisine de gereksinim vardır. Siz yolun birine ya da diğerine girebilirsiniz - fakat her sefer o yol o anda en iyisi olandır; siz açık gönüllülükle ilerleyin, kuşku ve kararsızlıkla zamanı boşa harcamayın. Çocuğun büyümesi için çok çeşitli besinler gereklidir, ama yemek yeme eylemi hep aynıdır. Kuramsal olarak - bütün yaklaşımlar iyidir. Pratikte ve belirli bir anda, siz ancak tek bir yolda ilerlersiniz. Er ya da geç keşfetme kaderinde olduğunuz ise şudur: Eğer gerçekten bulmak istiyorsanız bir tek yeri kazmak zorundasınız - içinizi.

"içinizi" kavramını ve iç sözcüğünü biz şöyle yorumluyoruz; kendini bil-kendinde bul ara vb. tanımlamalar yakını yani
dış denilen şey aslında dışsal bi yaratıcı/kaynak ya da dışsal bi öğretici ve bilgi tabakası ve sahibi gibi görülen şey-yer ve makamlar ; bunların hepsini terketmek/atmakve
kendi düşüncene hatta aklına bakmak güvenmek aslında

aslında bunun ifade ettiği şey varlıkta bi ikiciilik ve yaratıcılık ayrıcılığı ve bilici-biliciler aramamak ve kendini ayrılamamakta aynı zamanda
aslında içte bulunabilir derken sizin dediğiniz şey tam olarak; mümkün ve kendinizden erişebilirsinbiz- bağlısınız-bağlantılısınızı-içiesiniz demek ve
dışsal bi bilgi kaynağı/güç ya da orotrite benzeri ve mümkünsüzlükte aslında aramayın demek ve her şey aslında demek ve bi çok şey

aslında kitapta -içerikte- içvarlık ve özvarlık gibi tanımlamalar var
-diğer posta bi aktarım yapalım bununla ilgili

iç demek burda yanlış anlaşılmasın
iç/dış bilgi yerde (yığılı vb.) değildir demektir de aynı zamanda
bilgi birine has ve gizli onun tarafından verilecek ve öğretilecek/bildirilecek değildir de demek aynı zamanda
bi yerde bi bilgi topğu yığın ıöğrenme merekzi ay da merkezlenmi şbi tanrı vb. yo kdemek aslında
ve bi çok şey demek iç aslında
bu iç kavramı bizde karşılamıyor ya da yanlış karşılıyor bence;
kendi ve kendilik belki daha yakın bulunabilir bu kavrama

kendinde ara demek kısaca
ve başkasında arama demek
-tanrı manrı onu bunu hiç arama demek kendinde bak demek aslında bu iç kısaca
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Gerçek neyse onu asla bilemeyeceğiz, akılla kavrayamayacağız. bu mümkün değil bence @sanalmanik . akıl dolaylı bir bilgi kaynağı ve biz dolanıp duracağız sanırım:)

bu konuya çok takıntılanığım ve tekrar tekrar dönüp dolaşıp düşünüp yazdığım içinde üzgünüm;
bi yere/sonuca varsın mı bilmiyorum-varmalı-
anlaşmaya ve uazlaşmaya ya da

siz eğer
peki geçelim

siz aydınlanma olmadığını iddia ediyorsunuz biz tersini
ve siz bilinemeyeceğini iddia ediyorsnuz biz tersini; isterseniz biz burda noktalayalım
tam böyle kalsın bu
- burası bu kısım tamam mı? hiç sorun var mı? bakın ben kanıt istemiyorum ya da sunmuyorum/öne sürmüyorum;
sadece sizin kanınızı ve benim/bizim kanımızı öne sürüyoruz sadece; burda bu kadar;
bunu benim kanım olarak görmelisiniz;
genel bi yargı içine hapsederseniz bunu ya da tutarsanız sonuçsuzluk bizi boğar boğlmalı-bunu yapıyoruz zaten
ve belirttik kanıtlar isteyen öne süren sizniz/
ya da sizseniz
size edinelemeyeceğini ve bilinemeyeceğini kanıtlayın diyorlar mı hiç?
hayır neden görmezden geliyorsunuz? bu bir başrısızlı kdeğil başarı da olmasığı gibi
bu bu sonucu kendiniz içinde kapamaktır ve tıkamaktır
nedene bu tavrı tutunuyorsunuz hiç anlamıyorum -gene loalrak yani;
onlar (bunu iddia edenler ve öne sürenler)ulaşılamaz değiller-erişelemez ve deneyimlenemez değiller -başkaları ve güçlüler yüksekler-yüceler-bilgeler ve bilgililer hatta değiller onlar -bilierler ve biliciler değiller hepsi bu!
bildiklerini iddia ediyorlar hepsi bu ve aydınlandıkalrını iddia ediyorlar hepsi bu!

kantlama
kanıt subjektif
kanıtlama sizin kanınız oluştuğunda olacak
nende aksini iddia ediyorsunuz bu sunurlurke nve anlaşılurken; nedne ölçümsüz tanımsız ve biçimsiz-belirlenmemiş kanıtlar öne sürüyorzunu-süren sizlersiniz
gerçek tanıklık ve kanıtlıktan bahsediyoruz oysa;
gerçek tanıklığını iddia ediyorsunuz ve kanıtlardan söz ediyorsunuz -buna baktınız mı?
deneyimlemediğiniz bi şeyi inkar eder misiniz? neye dayanarak?

sizin aynı kanınız ya da deneyiminiz oluştuğunda olacak iknanız ve bilişniz demenin neresi kötü ve yanlış ki!
eğer gerçek buysa siz açıklayın deneyin başka türlü; bi değerlendirin
/paylaşılacak bu açıkça sööyleniyor ve belirtiliyor
açıkça bu çok mantoklı; bi matematik işlemini çözmek kadar basit ve doğal
- yapabildildiğinizde artı kolmuştur; hepsi bu! ya da olduğunda artık olmuştur

kanıt sizsiniz ya da sizin deneyminiz iknanız ve kanınız değil mi?
bunu neden çekip uzatıp duruyorsunuz ya da duruyoruz ki;
"benim böyle bi tanıklığım/iç gözlemim yok ve olmayacağını düşünüyorum -olacağınıda asla düşünmüyorum" demenin neresi kötü ama olamaz ve olmadsı olmayacak-imkansız demenin neresi yanlış derseniz bi düşünürüz de

benim için imkansız görülüyor demek;
sizin için imkansız görüldüğünü anlamayı ve aşmayı ve açmayı deniyoruz


siz aynı deneyimi paylaştığınızda kanıt
ki kanının ve aynı kanının oluşması ve bunu daha önce yaşayanlardaki tüm karşılığının ve aynılığının birebirliğini gözükmesi- bu çok açık
deneyimleyici için çok açıktır ve hiç kuşku bırakmaz

hepsi kendi içinde tutarlı ve bütün bu aktarımları siz bunu küçümsüyorsunuz ve önemsemiyorsunuz;
bakın bir zamanlar bende önemsemezdim
bunu hala felsefe sözleri ya da bellek yığın bilgi derleyim sözleri sanıyoruz; Örneğin Maharaj'ı

benim neler paylaştığımı biliyor musunuz o metinlerle
sizlerde karşılığı ve anlamı yok


daha derin bir biliş ve kavrayışı ve hatta görüşü öne sürüyorlar bunu hiçe sayamaz ve kaldırıp atamzsınız; herkes bir gerçek öne sürüyor demek ne örneğin!
eğer binlerce tanık yeryüzünde kendini bilmek ve özgür bilmek-istençli ve her şeyden özgür tam ve bütün benliksiz kişisiz ve ardılsız bi bütünlükle bileekten içtence ve isteklice söz ediyorsa ve adığı tek karşılık pirinç lapası dilenmekse

bakın orda hepsini anlattık
ve siz bilirsiniz
kişi ben kavranmış tanığıyım demekten öteye gidebilir mi kişi
ve ben kendim kavramış tanığım demekten öte

inanç ve inançsızlıksa eğer bi gün bi insana inanarak başlayın/başlayalım ve yerle göklere sığmaz o
aynı şey iddia eden insanlar bütünü ve yüzyıllar aşkını aşkın ardıl tanıklar heey- bu konuyu hiç gerçekten araştırmadınız belki de-içtenlikle-kaplıydınız çünkü; hemen yabana atmayın;
ve yabanda kaybolmaz o -

siz kendi bildiriminize dayanmayan hiç bir tanıklığa güvenmemelisiniz o zaman
bi çok şeye, söyleme ve toplumsal kabule inananlar kanıt aramıyor -öylece sorgulayanlar ve düşünenler var sadece;
değer yargılarınızı kurcalayın; bi çok başkasından edinme- kabul-toplumsal kabul ve benimseme ve sonuçta insana güvenme diğerlerine ve toplumsal bilgiye dayanklık bulacasınız orda değil mi?
hepsi kendi ediniminiz/bulumunuz ya da düşünümüz mü kanılarınızın
bi şeyi diğerine göre seçkin değerli ve seçilmiş kabullenilmiş yapan nedir? örneğin bir düşünce ve değer yargısı ve toplumsal bilim ve inanı hatta

insan içtenliğini nereye astığını ve nerede bıraktığını da unutmuş artık

siz bu tanıklığı ve tanıklıkları inkar ederken insana inanmanın da güveni güvensizliği ve bildirimidir de bunlar

imkansız demek bir diğerini deneyimini ve tanıklığını yok saymaktır; ya da kendi subejktivitende kendi değer ölçülerinle ve bilinle bunu sınırlamaktır;
kişi deneyimlemediği deney hakkında neden fikir yürütür ve yargı türetir?

ne tür bi bildirim gerekiyor size! karar verin! ne tür bi ölçüt ya da en azından kabul görmek-önemsenmek için
hayır; bu fikrin (aydınlanma-erişim, bilgi, bilme ve bilim hepsi) yargılanmaması yolunda- bağımsızlanması yolunda sadece ve adece; sadece bu ve bu!
hayır sizin düşünce tutunumunuzda değil!
onların görüleri içinde -kendi içinde imkan ve olanaklılık yüklemek ihtimali
bunu yargılamak ve yadsımamak için

--

bir başka deneyimin - bir başka tanıklığın tanıklığını ve deneyimini inkar ediyorsunuz neden? o halde?
ve öne sürebildiğiniz sürdüğünüz tek sebep size tanıklık ve bu yönde kanıtlar sunmaması;
bir zihinsel duyumsal bir kanıya bir hissedime-duyuma ve bilime dair kanıya size fiziksel belirsel nesnel kanıtlar iletilememesini öne sürüyor gibisiniz;
bilim açar doğrulanır ya da doğrulanmaz
öne sürer doğrulanır ya da doğrulanmaz
hepsi evrakalı ve tam bilişli kuşkusuz bu zihinler ve insanlar ve bilimler-bilmeler neden yadsınıyor
fiziksel ölçümü ya da tanısı-belirmesi-belirtisi yokta ondan demek ne kadar saçma gelecak bi gün biliyor musunuz?
- bakın bunun örneklerini ve izlerini sizde göreceksiniz iyi bakarsanız;

bir bildirim kimseyi tatmin etmiyor
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Eyvallah [MENTION=4628]sanalmanik[/MENTION]. bir çok konuda haklısın,doğrusun. elimden geldiğince kalıpsız /ön yargısız anlamaya çalışacağım paylaşımlarını. bir kez daha emeğine kalemine sağlık.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst