İnsan Hakları Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sosyoloji kategorisinde ersin578 tarafından oluşturulan İnsan Hakları Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,534 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sosyoloji
Konu Başlığı İnsan Hakları Nedir?
Konbuyu başlatan ersin578
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Süreyya Önal

ersin578

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2011
Mesajlar
65
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
33
Nereye baksanız veya hangi konuya el atsanız bir yanından insan ile ilgili bir boyut ortaya çıkıyor ve insanın gündeme gelmesiyle beraber de insan hakları kavramı önem kazanıyor.

İnsan hakları kavramının temelinde insan olgusu yatmaktadır. İnsan bir canlı olarak vardır, doğar, yaşar ve ölür. Tüm canlıların geçtiği aşamalardan doğal olarak insan da geçer. İnsan haklarının temelinde yatan insan kavramı yalnızca biyolojik anlamda insan değildir. Akıl taşıyan, düşünen ve aynı zamanda psikolojik varlık olarak insanın, sadece insan olması nedeniyle, doğuştan bazı haklarının var olduğu savı, insan hakları düşüncesinin başlangıcı olmuştur. İnsan, doğanın olduğu kadar toplumsal yaşamın da ürünüdür. İnsanların tek tek bir araya gelmesi nasıl ki toplumları yarattıysa, günümüz anlamında insanı da bu toplumlar ortaya çıkarmışlardır. İnsanın hem doğadan gelen bir yanı, hem de toplumdan gelen bir yanı bulunmaktadır. İnsan genelde bu iki kaynaktan gelen boyutları ile anlam ve kişilik kazanmaktadır. İnsanı, insan yapan doğa ve toplum kaynakları, insan haklarının genel boyutlarının belirlenmesinde de en önemli göstergelerdir.

İnsan üzerine her bilim dalı tarafından değişik tanımlar geliştirilmiştir. İnsan için getirilen her tanımın değişik yanları gerçekliğe uygun ve doğrudur. Ne var ki, hiçbir tanım yeterli bir açıklama getirememiş ve insan olgusunu bütün boyutlarıyla ortaya koyamamıştır.

İnsan kavramının günümüzdeki içeriğine kavuşmasında, insanın doğuştan gelen bazı haklarını araması, ve bunları zaman içerisinde toplumsal gerçeklik içinde kazanmasının önemli işlevleri bulunmaktadır. Her dönemin değişen koşullarında, insan kendi kişiliğini bulmaya ve beğendiğini toplumsal gerçeklik içinde kanıtlamaya çaba göstermiştir. Toplumların olduğu kadar, dönemlerin de koşulları birbirlerinden farklı olmuş ve bunlar insan kavramı ile insan hakları anlayışlarına belirli etkiler yapmışlardır.

İnsan haklarının düşünsel temelleri, çok eski dönemlere kadar uzanır. Dört yüz yıl önce başlayan insan hakları anlayışı, günümüzde de sürmektedir. Bu arayış her zaman daha iyiye, daha gelişmişe ve daha yeniye doğrudur. Nitekim çağımızda artık uluslararası bildiriler ile belirlenen insan haklarına sürekli olarak yeni haklar çağdaş belgelerle ve sözleşmelerle eklenmektedir. İnsan gibi yaşama isteği ile başlayan bu savaş giderek insan hakları üzerinde bireyler arası ve uluslararası etkin bir kamuoyu yaratılmasını sağlamıştır. Bu da kamuoyunun giderek bilinçlenmesine ve insan hakları sorununu sürekli olarak gündemde tutulmasına neden olmuştur. Dünya ülkelerinde evrensel insan hakları; kamuoyu, baskı ve teröre yönelen ülkelerdeki siyasal rejimleri fazlasıyla etkilemiş ve uygar ülkelerin önde gelen kuruluşları ile toplum kesimleri, sürekli olarak geri kalmış ülkelerdeki baskı ve terör rejimlerini denetleyerek, onların insan haklarını çiğnemelerine izin vermemiştirler.

Ekonomik gelişimlerin yeni aşamaya ulaşması ve özellikle ekonomide görülen tekelleşme eğilimleri de insan haklarını olumsuz yönde etkilemiştir. Ekonomik çıkarlar doğrultusunda işbaşına gelen iktidar ve yöneticilerin, insan haklarını umursamaz tutumları karşısında, baskı ve terör altında ezilen dünya halkları, insan hakları kavgasını giderek artan bir bilinçle yürütmüşlerdir.

Herkesin daha iyi, gelişmiş ve refah içinde bir dünya düzeni kurulmasını istediği günümüzde, artık insan haklarının bugün varmış olduğu düzeyden geri dönülmesini beklemek boş bir düştür. Ne var ki, insan hakları ve özgürlüklerine dayalı dünya nimetlerinin ve ulusal gelirlerin dengeli dağıldığı, adil ve korkusuz bir dünyanın gerçekleşmesinde, ülkeleri ve halkları yönetenler birleşmedikçe insanların hakları konusunda kendilerini güvence altında görebilmeleri son derece zor görünmektedir. İnsanlığı, kitleler halinde ezmeye ve yok etmeye yönelik silahlanma yarışı sürdükçe, insanlık ne yoksulluktan, ne de bu gibi tehlikelerden kurtulamayacak ve insan hakları, hiçbir zaman güvence altında olmayacaktır.

Her ülkenin halkı, özgür ve bağımsız biçimde, dünya kamuoyu önünde ağırlığını koymadıkça; insan haklarının çağdaş anlamda bir düzene kavuşabilmesi ve güvenceli bir düzene geçebilmesi biraz zor görünmektedir. Büyük ülkelerin ekonomik ve siyasal üstünlükleri, teknolojik devrimin yarattığı olanaklar ve üstün silah gücü insan haklarının başlıca düşmanları olarak varlıklarını sürdürmektedirler.

Zamanla ortaya çıkan haklar, belirli bir süreç içinde uluslararası bildiriler ve sözleşmelerle hukuksal bir nitelik kazanmış ve evrensel düzeyde geçerliliğe sahip olabilmiştir. Uluslararası bildiri ve sözleşmelerin yarattığı dayanışma, güvence konusunda yeni bir aşama sağlamış ve demokratik ülkeler, bu alanda kararlı bir örgütlenmeye giderek, insan haklarının çiğnenmesine karşı evrensel bir tavır geliştirebilmişlerdir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"insan" ve "hak" kavramları yan-yana geldiğinde sosyolojik/taihsel/ekonomik olgular ile karşılamak kaçınılmazdır. insan ve hak olguları salt biçimsel midirler? değillerse, içerikleri nasıl doldurulmalıdır? yer-yüzünde dünyaya göz açan her insan hak-ların öznesi olabilmekte midir? insan olarak doğmak hakların öznesi olmak için yeterli görünse de -kağıt üzerinde- gerçekte böyle midir? Birden Ruanda katliamını anımsadım.
 

yazar yazamaz

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
23 Nis 2011
Mesajlar
57
Tepkime puanı
1
Puanları
6
Ey hakları yenenler,
hakkınızı yiyenler,
çoktan çıkarmıştır helaya
boşverin, onu da yesinler,
deymez girmeye belaya.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
İnsan, insan doğmaktan dolayı devredilemez, kısıtlanamaz..vs haklara sahiptir.İnsan hakları bildirgesinde, bu evrensel haklar tek tek sayılıp dökülür ve bazı ülkeler hukuk , yönetim, katılım gibi sistemlerini (öncelikle 1.kuşak haklar diye adlandırılan yaşama, sağlık,eğitim...hakları) bu ilkeleri dikkate alarak yapılandırırlar veya bunları dikkate almaya çalışırlar.Burada hak kavramının insanlar için dünyanın her yerinde ve toplumsal yapısında eşit uygulanmasını beklemek fazla iyiniyetlilik olur.Eşit haklar için insanların hayat yarışına aynı noktadan başlamaları gerekir.Böyle bir şey olanaksız...Hak kullanımı sadece birey-devlet ilişkisiyle sınırlandırılamaz.Aile içinde, mahallede, okulda bu haklar uygulama alanı bulabiliyor mu buna bakmalı...Gelir dağılımının ,eğitimin/kültürün görece daha homojen ve yüksek olduğu ülkeler için tamam.Bu konuda belli bir aşamaya gelmiş olan ülkeler, artık hayvan hakları, çevre duyarlılığı gibi konuları da gündemlerine taşıyıp sorumluluk alanlarını genişletiyorlar.Ama feodalitenin ve yoksulluğun bir türlü kırılamadığı toplumlar için; insanın doğma, doyma ve üreme hakları saklı olamak kaydıyla ötesi hayal...
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
insan!

düşüncesiz, kendi-kendini gaza getirip düşünceyi.. aklı yürütmek! hinlikle karıştıran arada mantığı da hiç! eden sonra da vicdandan!? sorulunca name yapan, zavallıya!? oynayan, kendi acımasızlığından.. kendinden bi haberli!! bindiği dalı kesen sonu (sonunu değil sonu) düşünmeyen ve lâkin hak ettiğini, bulan (kendim!? ettim kendim buldum)

sonra da bulduğunu nesline kader diye havale ettiğini düşünürken.. vebalini ödeyemediği kederin kısır döngüsünde hayatı sürekli kendisinden alacaklı kılan, aklınca yaşam hakkını bu şekil uzattığını düşünüp cinlik yaparken de şeytanına!!? çarpılan...olmadı mı hakkını haktan soran... çoğunlukla uyurgezer :/ kan dökücülüğüne hak/can yiyiciliğine her şekil kılıf uydurabilen, teorisi pratiğine bir türlü sığmayan sığ insan!

kör sağır kolaycı..şeytanından bulan İnsan! hal en bu iken yaşantılanan... hangi insan hakkından bahsedeceğiz .mazlum- çocuk tanınmadığı ancak iyi! edebiyat yapıldığı ortada. Birlik yoksa dirlik te yok ya yaşamaktan da bir şey anlamıyoruz hayattan da, genelimiz buyuz işte... ama biz çok özeliz ya üstümüze de alınmıyoruz

-yaşananlar ve üstüne bu konuya yaz çiz... ister istemez içimiz dökülüyor! böyle...farkındayım bugün kötüyüm! karamsarım da üstelik..müsadenizle!-
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst