- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 19 Ağu 2008
- Mesajlar
- 3,589
- Tepkime puanı
- 179
- Puanları
- 63
- Yaş
- 60
İLKELLİK
“sözde ben bir insan olmaya geldim” diyor Aşık Nimri Dede...
söz eylemle çakışmadığında “ikilik kinini” insan içinden nasıl atabilir ki?!
Hipokrat “insan” denilen canlıyı incelemeye koyulduğunda ana karnındaki bebeğin “kırk gün kırk gece” de tüm özelliklerini kazandığını keşfetmek üzereydi. Belki de tüm doktorların Hipokrat Yemini’ni yapmaları bundandır; insan için ve insana dair olan/insanı yaşatmak adına...oldukça heyecan verici!
İlkellik insana dair değildir; o, insanı küçümser; bunu yaparken kendini ne denli küçümsediğini fark edemeyecek kadar küçümser hem de...Bir zamanlar her olgunun insanın etrafında döndüğü, her şeyin onun için var-edildiği söylenirken doğa-ana nasıl küçümseniyor idiyse gel-zaman, git zaman insan kendini küçümseye başlar oldu; işte bu üzüntü vericiydi!
Nimri Dede’den sürdürelim
“Süregeldim Aşk Meyini İçerek
Her Bir Akı Karasından Seçerek
Varlık Dağlarını Delip Geçerek
Düzde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim”
“aşk meyini içmek” için döngüsel-doğayı/canlıyı/varlığı olduğu gibi sevebilmek/anlayabilmek gerek; ötekileştirmeden...İnsan “ak-kara” yı seçemiyor ise düze çıkamaz ve “varlık dağları”na yenik düşer; o, artık sevginin değil tutsağı olduğu egosunun kurbanıdır; kıvranır...
“insana ilişkin olan, bana yabancı değildir” tanımında “insanı” bulmak/aramak/felsefesinin temel taşı yapmak ilkellikse, Ahmed Arif’in dediği gibi “hoş gelir, sefa gelir”
insanın temel alındığı bir felsefeyi ilkellik saymak kelimenin tam manası ile saf-dillik/sefalet/körlüktür.
Utanç diye bir olgu vardır/Benazir Butto ona “Şerem” diye tanım koyar. Yüz vardır, yüz vardır; kimisi kızarır, kimisi pişkindir...
Sözü Nimri Dede’ye bırkalım
“Gör Ki Nimri Dede Şimdi Neyleyi
Gerçek Aşkı Her Gönüle Söyleyi
Her Türlü Sefaya Veda Eyleyi
Sazda Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim”
ve bir tesbitte bulunmak gerek bu sözler karşısında; “ser-i meydana koymak” söz/eylem birlikteliği/örtüşmesidir; bunu yapamayan maskelidir.
“sözde ben bir insan olmaya geldim” diyor Aşık Nimri Dede...
söz eylemle çakışmadığında “ikilik kinini” insan içinden nasıl atabilir ki?!
Hipokrat “insan” denilen canlıyı incelemeye koyulduğunda ana karnındaki bebeğin “kırk gün kırk gece” de tüm özelliklerini kazandığını keşfetmek üzereydi. Belki de tüm doktorların Hipokrat Yemini’ni yapmaları bundandır; insan için ve insana dair olan/insanı yaşatmak adına...oldukça heyecan verici!
İlkellik insana dair değildir; o, insanı küçümser; bunu yaparken kendini ne denli küçümsediğini fark edemeyecek kadar küçümser hem de...Bir zamanlar her olgunun insanın etrafında döndüğü, her şeyin onun için var-edildiği söylenirken doğa-ana nasıl küçümseniyor idiyse gel-zaman, git zaman insan kendini küçümseye başlar oldu; işte bu üzüntü vericiydi!
Nimri Dede’den sürdürelim
“Süregeldim Aşk Meyini İçerek
Her Bir Akı Karasından Seçerek
Varlık Dağlarını Delip Geçerek
Düzde Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim”
“aşk meyini içmek” için döngüsel-doğayı/canlıyı/varlığı olduğu gibi sevebilmek/anlayabilmek gerek; ötekileştirmeden...İnsan “ak-kara” yı seçemiyor ise düze çıkamaz ve “varlık dağları”na yenik düşer; o, artık sevginin değil tutsağı olduğu egosunun kurbanıdır; kıvranır...
“insana ilişkin olan, bana yabancı değildir” tanımında “insanı” bulmak/aramak/felsefesinin temel taşı yapmak ilkellikse, Ahmed Arif’in dediği gibi “hoş gelir, sefa gelir”
insanın temel alındığı bir felsefeyi ilkellik saymak kelimenin tam manası ile saf-dillik/sefalet/körlüktür.
Utanç diye bir olgu vardır/Benazir Butto ona “Şerem” diye tanım koyar. Yüz vardır, yüz vardır; kimisi kızarır, kimisi pişkindir...
Sözü Nimri Dede’ye bırkalım
“Gör Ki Nimri Dede Şimdi Neyleyi
Gerçek Aşkı Her Gönüle Söyleyi
Her Türlü Sefaya Veda Eyleyi
Sazda Ben Bir İnsan Olmaya Geldim
Serimi Meydana Koymaya Geldim”
ve bir tesbitte bulunmak gerek bu sözler karşısında; “ser-i meydana koymak” söz/eylem birlikteliği/örtüşmesidir; bunu yapamayan maskelidir.