"Hiçbir kötü ben kötüyüm demez" neden ve nasıl ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde emily tarafından oluşturulan \"Hiçbir kötü ben kötüyüm demez\" neden ve nasıl ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,102 kez görüntülenmiş, 13 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı \"Hiçbir kötü ben kötüyüm demez\" neden ve nasıl ?
Konbuyu başlatan emily
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan mozart

emily

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Arkadaşlar bu konu hakkındaki düşüncelerinizi gerçekten çok merak ediyorum. Ben bu konu hakkındaki düşüncelerimi fazla toparlayamadım. Umarım sizin fikirlerinizide alarak bir sonuca ulaşabilirim :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
paradigma kötünün üzerinde var-olabilir mi?
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Kötülük sıfatını 'ben kötüyüm' ile bağdaştırdığınız için bu sıfatı insan üzerinden kısaca değerlendirmek istiyorum...
Bu kavramı tam anlamıyla irdeleyebilmemiz için öncelikle 'kötü insan kimdir?' 'kötü insan kriterleri nelerdir?' 'kötü insan kime denir' gibi soruların ortak olarak verdiği cevaba bakmamız lazımdır. Şunu belirtmek isterim ki; insan sosyal bir varlık olduğundan ötürü ve bu sosyallik yaşamın bir parçası olduğundan ve yaşam boyunca var gelen kurallar ve bu yaşamı sürdüğü toplumun iyi insan kriterleri kötü insan kriterleri bu soruların ortak cevaplarını teşkil etmektedir. Anlaşılacağı üzere bir insana kötü diyebilmemiz için; o insanın yaşamış olduğu toplumun kötü insan anlayışını bilmemiz icap eder. Örnek vermek gerekirse; İran'da yaşayan bir erkek çocuğun sokakta bira içmesi kötü bir insana örnek olurken, Almanya'da içmesi değişkenlik göstererek kimilerine göre kötü kimilerine göre iyi örnek olmaktadır. Bu örnekleri kullanacağımız özelliğin türüne göre çoğaltabiliriz. Tabii şuana kadar açıklamak istediklerim doğrudan başlıkla alakalı olmayabilir. Şimdi ise sizin sorunuza gelmek istiyorum. Peki bu kötü olarak gördüğümüz insanlar neden kendilerine kötüsün dendiğinde kabul etmezler? Yada ben kötüyüm demezler? Yada ona göre gerçekten kötülük kavramı bizim kötülük kavramamız ile ortak mı? İşte burada devreye giren 'ben' yani tabir-i caiz ise nefis kavramı orataya çıkmaktadır. Hiç bir nefis ürünü kötü gelmez bireye. Çünkü bireyi oluşturan onun karakterini oluşturan ana direklerden biridir nefis. Bu sebepledir ki nefsimize karşı gelen görüşleri kabul etmeyiz ve aksine ne zaman nefsimiz okşansa bundan haz duyar doyumsuz bir kabullenmeye bürünürüz. İkinci kabullenmeme sebebi ise kötülük kavramına bakış açısının değişkenliğinden kaynaklanmaktadır. Ne demek bu? Şu demek benim inanç ve yaşayış tarzımdaki kötülük anlayışı ile bana kötü insan diyenlerin inanç ve yaşayış tarzındaki kötülük anlayışının örtüşmemesinden kaynaklanır. Umarım yardımcı olmuşumdur.
Saygılarımla.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Bana: "Hiçkimse yoğurdum/ayranım ekşi demez." atasözünü hatırlattı...
 

burakender

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
6
adın selendi sanırım. Tanışma forumunda yazmıştın. Öncelikle kötülük nedir ? bunu düşün. İyiyi düşün... sence kötü yada iyi var mı ? yoksa bunlar insanların genel yaşamlarındaki, bazı doğru ve yanlış olarak ön gördükleri hareketleri adlandırmak için kullandıkları isimler mi ? Doğru hareket nedir bunu düşün... Topluma göre yorumlarsak çok dogmatik düşüncelere dalarız. Ama bir insan yaptığı davranıştan pişmanlık duymuyorsa, kötü değildir. yada bir insanın ön görülmüş kurallara göre yaptıkları onu iyi yapmaz... Kötülük yoktur ! İyilikte... Sadece toplum dayatmalarına karşı oluşmuş bir takım hal ve hareketler vardır. Kısacası hiç bir kötü yoktur, kötüyüm de diyemez...
 

z.özgü

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
kötülük herkese göre değişir ayrıca kimse kötü olduğunun farkında mıdır? bence değildir. hırsızlık yapan bir "kötü" nün herzaman vicdanını rahatlatıcak bir sebep vardır ve bu onu kendince kötü olmaktan cıkartır
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
kötülük herkese göre değişir ayrıca kimse kötü olduğunun farkında mıdır? bence değildir. hırsızlık yapan bir "kötü" nün herzaman vicdanını rahatlatıcak bir sebep vardır ve bu onu kendince kötü olmaktan cıkartır


Lütfen yapmayın. Kötü diye birşey yoktur. Sadece gerçeğin yani olayın yorumlanmasıdır. Kötü kimseye göre değişmez. Kötü topluma göre değişir. İnsanları yönetende kendisi değil toplumdur. Eğer hırsızlık düşüncesinin kolgezdiği bir toplumda bunu yapmak bilakis kolaydır. Sadece toplumun şekillendirmesidir kötüler. Birisi kötü birşey yaptığında suçlusu daima toplumdur. O insanı yönlendirecek olayları toplum seçer.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Bir insan, tam anlamı ile ne kötü ne de iyidir. Kötü özellikler pek çoktur "KÖTÜ KİŞİLİK"'e ilişkin. Bu özellikleri barındırmayan,ya da tam zıddına sahip insansa iyi insandır.

İSTİSNASIZ BENCİLLİK
İNSANLARI BİRBİRİNE DÜŞÜRME
LAF TAŞIMA
İHANET
YALANCILIK
SAYGISIZLIK
KISKANÇLIK
DÜŞÜNCETEMBELLİĞİ
ÇIKARCILIK
DOLANDIRICILIK
VS.VS.VS.

Bu kötü özelliklerin bir kaçının, kişinin kemikleşmiş özellikleri olduğunu düşünsenize...BUYRUN, SİZE KÖTÜ İNSAN... Böyle bir insana güven duyabilir miyiz?İyi insan diyebilir miyiz?

İYİ İNSAN,insan olmanın bilincinde olan,paylaşımcı,yardımsever ve objektiftir. Merhametlidir...Empati yapabilir...Düşünmeyi,fikir alış verişi yapmayı,insanları doğru bilgilendirmeyi, toplum düzenini önemser...

İnsan kendi kişiliği hakkında fikir beyan etmemeli bence. İlke ve ideallerinden söz etmeli. Kişiliği davranışları ile ortaya çıkacaktır zaten...

Saygı duyduğum özlü bir söz; AİNESİ İŞTİR KİŞİNİN, LAFA BAKILMAZ.

Yine de tam anlamı ile "kötü insan" olduğuna inanmıyorum. Her insanın en az bir kaç iyi özelliği vardır. Kişinin kendi hakkında ne düşündüğü değil,benim o kişi hakkında ne düşündüğüm önemli...

Kendi hakkımda ise; hem kendi hakkımda ne düşündüğüm, hem insanlara ne yansıttığım önemlidir.

İllaki ;"kişiliğin hakkında bilgi ver" monaliza derseniz; BEN KÖTÜ BİR İNSANIM ...(ilk ve örnek olmayı severim de:))
 

z.özgü

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
andronova bir insanı yöneten toplumsa neden toplumların içinde fikir ayrılıkları cıkıp isyanlar başlatılıyor merak ettim doğrusu kötü vardır. iyi varsa kötü de vardır ama değişkendir nesnel asla değildir
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
andronova bir insanı yöneten toplumsa neden toplumların içinde fikir ayrılıkları cıkıp isyanlar başlatılıyor merak ettim doğrusu kötü vardır. iyi varsa kötü de vardır ama değişkendir nesnel asla değildir


Toplumda çıkan isyanlar; birilerinin doğruları öğrendiği anlamına geliyor. İran'da olduğu gibi. Artık hakları olduklarını bılıyor...
 

z.özgü

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
haklısın buda demek oluyor ki insanı toplum değil kendisi yönetiyor
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
İnsan toplumdan kurtulduğunda bu sözü diyor bana göre... :)
 

birebir

Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Şub 2010
Mesajlar
115
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
selamlar,kötü kavramını oluşturan nedir?Fiiller mi yoksa eylemsiz düşünceler mi?

Zulüm fiil,işleyen fail zalim..

Şimdi dikkat edin..

Zulüm ve Haklılık...

Davosta başbakan tayyip günahsızları öldürüyorsunuz dediğinde,peres ise ''onlar sürekli bize füze atıyor ve kalabalık yerlerde bombalar patlatıyorlar,siz olsanız ne yaparsınız''demişti..

Oysa aynı kafa,bop eş başkanı olmakla övünüyor bununla da yetinmiyor inancının kitabına ters yönetim ve rejimle insanların huzursuz,umutsuz ve yoksul yaşamasına göz yumuyor ve 7 yıl evvel verdiği sözleri tutmamasıyla HAKLILIĞINI ispat ediyor,elbet konumuz onların konumları duruşları değildir,biri diğerine ALLAHINDA DESTEĞİYLE! zalim derken,diğeride bu kafayı kendi haklılığına bir haksızlık olarak görüyor.

Haklılık psikolojisi ve problem.

Düğüm nerede?

Zalim ve zulüm o kadar casus kavramlardır ki,siz asla farkına bile varmadan üzerinize yapışırlar,elbet bunun farkındalığında olmayan BÜYÜK ÇOĞUNLUK,sürekli birbirlerini zalim olarak anarlar..işin ilginç olan tarafı,insanın haklı olduğu zannı,onun üzerine yapışan zalim zulm kavramlarının ÜZERİNİ ÖRTER..

İnsan psikolojisinde otoriteye itaat öyle yoğun bulunur ki,öldürme ve katletmede bir haklılık payını hep kendinizde bulursunuz..sorumluluğu otoriteye bile tek başına yıkmak aslında yeterlidir kişi için..emir kuluyum cümleside aynen bunu ifade eder,yani ben irademle bunu yapmadım,benim iradem otoriteye teslim idi ve kabullenmeme gibi bir LÜKS'üm asla olamaz..

Otoriteye şartsız itaat,sorumluluğu kabullenmese bile gerçekte liderlere duyulan YÜKSEK SAYGI'nın altında,kişinin kendisini bir hiç olarak görmesi yatar..bu hiçlik duygusu,itaat ile aşılmaya çalışılır..ve vicdan adına zihinleri işlemez hale getirir..

Yeryüzünde insanlardan biri bile yoktur ki zihnini işlettiğinde,kendisinin zalim olduğunu,kendi benliğine haykırmasın..dünyada sadece onlar kendi benliklerini kınarlar ve zalim olarak vasıflandırırlar..bu gurubun dışında kalan insanlıktan her birey asla zalimliği kabullenmez,onlar HAKLIDIR VE MASUMDURLAR..

Masum olmak bu kör zihinlere göre, çoğunluğun yönünü takip etmek,düzenin ve işleyişin devamlılığında yanılmak,birbirinden güç almak ile mümkündür..plajda çocuk katletse bile o çocuklar masum değillerdir.
Ebu cehil lakabını taşıyan adam,kendi sistemine göre masumdu ve elçi bir ara bozucu,bir fitne ve fesattı..

İnsanlığın en ortak oldukları nokta,masumluktu..Fravunun savunmasında elçiler,fitne ve fesat çıkarmak isteyen kişiler olarak işaretlenmişti çünkü onun içinde bulunduğu yaşantı,o kişiyi insan boyutundan ilah boyutuna taşımıştı,bu büyüklenmenin artık son raddesi idi ve masum olan fravun hakkı olduğuna inandığı payı kaptırmamak için çaba sarf etti.

Cehenneme ilklerden sonra olarak sürülenler,ilklere şunu derler;biz size uymuştuk ve SİZİ DOĞRU YOLDA SANIYORDUK..gidişatın sistemin normal olduğunu,sizin tavrınıza bakarak söylüyorduk ve bu sebeple,zıt tavır gösterenleride haksız buluyor hatta onların haksız olmaları sebebiyle ölümü hak ettiklerini düşünüyorduk.

İnsan,habis fikri fısıldayan iblisi bile O GÜN suçlamak ve kendisinin masum ve mazur olduğunu ispat etmek için çabalar durur.İnsan işte bu haliyle bu formuyla gerçekten tam bir ağlak.Ben etmedim o etti.Neden?Çünkü ben suçsuzum.

Iraktan dönen askerlerin büyük çoğunluğuna psikolojik tedavi uygulanıyor,bunlardan bir kısmı ZALİMLİĞİNİN İDRAKIYLA intihar ediyor ve bir kısmı diğer insanlara yardım için çırpınıyor ve bir kısmı artık HAYVANLAR GİBİ KISMEN OTİSTİK bir moda geçiyor ve son kısım ise MASUM olduğunu düşünerek yaşamına kaldığı psikoloji ile devam ediyor.Son kısmı es geçelim,nedir bu insanlar olan değişim?

Kendi yurduna döndüğünde ne savaşın nede kanın esamesi bile okunmuyor,kimi yerde insanlar birbirine yardım ederken DAHA NET görülüyor ve cenazelerde taziyeler bildiriliyor.Kişi,haklılık psikolojisiyle orada işlediği fiillerin,döndüğü ortamda karşılığının bulunmadığını görmesiyle ortaya yeni bir mazeret çıkıyor;kandırıldık.Kimileri bu haklılığını,meydanlara inip savaşı ve sistemi protesto ederek ispat etme gayretine KENDİ SUÇLARININ VİCDANDA AFFI için sarılıyor.Ama iş işten bir kere geçmiş oluyor ne yazık.

Dünyanın tüm geçmişine bakıldığında aslında birbirlerini zalim olarak vasıflandıran,birbirini karalayan,haklılık adına hınç duyan ve haklılığın verdiği masumluk duygusuyla ortalığı kan gölüne dönüştüren bir seyre şahit oluruz.Çünkü insan az düşünür,hamuru aceledir ve kolay etki altına alınır.Etki altına alma araçları olmasa bile bir kişinin alafıranga tabirle cool olması diğer tarafta bir itaat hissi uyandırır.

İtaat araçlarını net belirlemiş kurumlar ve kişiler,itaat istediklerinde bu araçları imkanları ölçüsünde kullanır.Yazar,aydın olmanın bile kıstası;bağırsaklarında sanki gaz varmışcasına bol eeeeli ve eövlü uzatmalarla konuşmak,uzak ve yakın diyarların fantastik film jönleriymişcesine bir görüntü ile ortaya çıkmaktır.Bu kendince,HAKLILIK payını artırma çabasıdır,haklıysa mazur ve kabul edilebilirdir söylenen her ne kadar absürt olsa bile.

Kuranda aklın önemine sürekli değinilir.Akıl işletildiğinde sorgulama devreye girer ve neticesinde VİCDAN İLE ASİ olma süreci başlar.Şuayb peygambere; ''senin salatın mı sana emrediyor''söylemi AKILSIZLIK İLE ASİ olma sürecidir.Asi çünkü haklı.Ama iş öyle değil.

İnsanlığın serüveni ne yazık akılsız asiler tarafından belirlenmiş.Tüm haklılıklarına! rağmen ve dünya,bu haklılık bağrışmalarıyla haksızlığa boğulmuş durumda hemde haklılar! tarafından.


Ve bu durumda kötülük gerçek anlamda nedir'i sorgulamak
gerekiyor.

gerçek kötü ve kötülük
nedir?

Çoğunluk için konuşalım.

Kendisini iyi olarak kabul eden kişi, önüne çıkan tüm
haksız!? kazançları elinin tersiyle iterken,kazancının
yetersizliğinden doğan hal ile ailesini güçlükle
barındıran adam konumundadır.Bu durumda o ailenin
bireyleri yoksulluk ve mahrumiyet denen kötülüğü, iyi
babalarının elleriyle tadarlar.Bu durumda sırf kendi
benliğini
yüceltmek adına kendine iyi vasfını takınan adam aynı
zamanda bir bencildir.Şuna benziyor,gemi batarken kadın
ve çocukları kurtarın çağrısına kulak asmayarak kendi
erdemli hayatını geliştirme çabası..daha erdemli ve en
daha erdemli.Evlatlarının gözünde kendilerine yaşattığı
mahrumiyet sebebiyle iyi olmayan babanın bir etkisi de
iyinin her zaman çıkışını ya hiç,geç veya çok yavaş
gerçekleştirdiğidir.Bu hal ders olarak iyi bir öğüt
değil.Öyleyse ben iyiyim diyen kişinin gerçekte durduğu
noktanın tam olarak adı nedir?iyi mi yoksa kötü mü?

Kötüler içinde o guruba dahil olmanın sebeplerine yapışıp
sonuca en hızlı ve sorunsuz ulaşan en güzel kötü
değildir,o kötüler arasında bir iyidir,o bir
numaradır.Keza iyiler arasında da karşılığı aynen
bu.Kötülerin çoğunlukta olduğu yönetimin başında olan
adil ve adaletli kişide o çoğunluk gereğinde kötüdür.İyi
ve kötü kavramları işte bu kadar gezgin.

İyinin kaynağı merhamet ise,o babanın çocuklarının mahrum
bir hayat sürmelerinin neresi iyidir?

İş gören kişi, bürokrasinin adımlarıyla uğraştırmadan bir
adamın sorununu,kendi çocuklarının mahrumiyet sorunun
çözme adına bir bedel karşılığında çözdü.Burada kötü olan
taraf hangisi?İş gören mi,iş gördüren mi,bürokrasi
mi,geçim kaygısından kurtulma çabası mı?

Aslında kötü kavramı bana göre nedirden ziyade nasıl kötü
olunuyor sorgusuyla anlaşılabilir çünkü bu durumda bunun
anlık mimlemeyle değil,bir süreci takiple gerçekleştiğini
görebiliriz.Öyleyse kötü kavramı için ilk olarak şu
cümlemiz yerindedir.Kötü doğulmaz ve kimse kötü olsun
için yaratılmamıştır ve kimse ezelde cehenneme pay
edilmemiştir.

Kötüler içinde en hızlı çıkışı gerçekleştiren kişi
vasfının,o gurubun elemanlarınca bir numara ve iyi olarak
değerlendirildiğini belirtmiştik öyleyse kötü ve kötülük
kavramları,yeryüzüne gelmiş ve gelecek olan tüm
bireylerce sahiplenilmemiş dışlanmış ve bir nevi yetim
öksüz bırakılmıştır,kendilerini sorgulayanlar dışında..
Öyleyse benliğini kınayanların dışında herkes gayet iyi.
Kuranda,benliğini kınayanlar üzerine bir yemin vardır
sebebi bu olsa gerek,sırf gerçekçi oldukları için.Allah
bilir.

İblisin kovulmasının nedeni tam olarak neydi?
Ortaya mazeret sürmesi miydi, yoksa emre sebep varlığın
kötülüğü müydü?..ki ibliste zaten haksız olarak başına
gelen o olayın failinin, ne kadar berbat ve kötü olduğunu
ispat için izin talep edip almıştı.İblise göre insan, içi
boş,tüyü bozuk,işe yaramaz olduğu halde iyi olarak
nitelenen bir kötüydü,iblisin mücadelesi kendinin
haklılığından ziyade kendinin işe yarar ve iyiliği
idi,evet ibliste kötü kavramını benliğine yakıştıramamış
ve o kavramın sahibinin gerçekte kolay ayartılan
düşünmeden yoksun insana layık görmüştü,İnsan iblise göre
kötü değil,iki kere kötüydü,ilk kötülüğü,o makamdan
kovulmasına sebep idi,ikinci kötülüğü de,işe yaramaz
olduğu halde kendisinden üst tutulmuş olmasıydı,işte
insan, bu kadar hınç ve öfke uyandıran iğrenç bir
varlıktı onun gözünde.Aynısını ve tersini insana
yaşatsalardı,insan iblisin anasından başlayıp yedi
sülalesine sanırım hergün küfrederdi.

Ve aynı insan,iyi ile kötü kavramını çok alakasız bir
şekilde tanıdı.Şu ağaca yanaşmayın.Yanaştılar.Emire
itaatsizlikten oradan çıkarıldılar.Emire itaatsizlik kötü
olmanın baş sebebiydi ve zaten ibliste bu yüzden kötü
damgasını yememiş miydi.İbliste ve insanda birbirlerine
düşman oldukları halde oradan çıkarıldılar.

Öyleyse kötü ve kötülük damgasının baş sebebi EMİRE
itaatsizliktir.Haksız yere öldürme!Kim haksız yere adam
öldürür ki?Kesinlikle kendince, haklı olduğu kuvvetli bir
taraf var.Öyleyse haklılıkta,Allah'ın tekelinde.Haklılık
kavramını tam olarak bize açıklayan tek ve etkili
makam.Ve o zaman diğer erklerin haklılık
söylemlerinin,Allah'ın bildirdiği haklılık prosedürüyle
uyumluluk sorunu var.Uyumluluk yoksa,haklılık
geçersiz,uyumluluk varsa haklılık geçerli.

Şöylede bağlantı yapabiliriz belki,çoğunluğun içinde kendini iyi olarak niteleyen babanın evlatları mahrum bir yaşama kısmen mecburlar,en azından kendilerini kurtarana kadar,peki öyle bir lider ki aşırı derecede ulusalcı,yalnız bu yönü tamamen kendi halkı için geçerli,halkından tek bireyin gözünün yaşına dayanamayan bir adam,bir vatan sever.Bu adam ordusuyla diğer halkların üzerine onları darmadağın edercesine,ne soy ne sop ne mal ne geride evlat bırakmamacasına hucum ediyor bunu yaparken tek amacı halkının mutlak refahı.Onun ülkesinde herkes tok ve herkes mutlu,birbirine saygılı insani ilkeleri baz almış gayet naif bir topluluk.Onların o konumlarında olması ve tutunması adına liderlerini gönülden ta derinlerden seviyor ve taktir ediyorlar ve yetmiyor,kahramanlıklarını ne akil bir adam olduğunu hatta fiziksel özelliklerine bile dem vuruyorlar.Aydını da halkı da yönetimden son derece memnun. Sonuç,lider onlar için İYİ bir adam.Babayla benzerlikleri var mı?eh ikisi de bir şekilde yönetimde,biri kendi iyiliği için halkını yoksulluğa iterken,diğeri halkının refahı için çalışmayı hem kendi hemde onlar için iyilik olarak kabul ediyor.. Babanın halkı sizce,talana uğrayan halkla benzer mi?Babanın halkına göre baba mahrumiyet yaşattığı için kötü örnek ve talana uğrayan halka göre talan eden kişi kötü.Bir taraf marslı bir taraf dünyalı desek belki bir mazeret olur ama iki gurupta dünyalı,iki gurupta insan. Baba iyilik için SİSTEM NAZARINDA çalamıyor,lider iyilik için SİSTEM NAZARINDA hak olanı işliyor.Bağıntı şurada;iki tarafta da iyilik adına kötülüğe maruz kalanlar var,bu durumda bu sorunun çözümü nasıl olmalı? Öncelikle babadan hareketle, babanın içinde bulunduğu sistem insan hak ve hukukuna saygı göstermediği için kendisine ödenen ücretten,sistemin bir hırsızlığı söz konusu..sistem dış iç borç,istihdam giderlerinin karşılanması adına,ele geçmesi gereken insani ücretten KENDİNCE LEGAL pay gasp ederek babayı bir seçime zorluyor.Seçimi kendine alırsa iyi,almazsa sisteme göre kötü oluyor.İnsanların mallarından tırtıklamayın,ölçüde ve tartıda hileye sapmayın ayetini baba,aldığı öğreti gereği hep kendine düşünüyor oysa emir genele yani gerçekte kamuya verilmiş bir emir ama işte burada baba bir nevi işgüzarlığa saparak hatta sazan gibi atlayarak bu emrin kendisini direkt ilgilendirmesinden yola çıkıyor ve kendisini besleyen sisteme öfke duysa da minnettarlığını dile getirmeden de edemiyor,hatta bu durumu bir imtihan olarak kabul edip bundan erdemlilik payını kendine ayırıyor ve burada olan yine evlatlarına oluyor.Nede kötü bir taksimat.Lider ise aldığı bu emir karşısında halkının refahını son derece yüksek tutarken onlara erdemli olmaktan dem vuruyor ancak diğer tarafta da diğer halkın tüm varlığına el koyarak onları mahrum ediyor ve haklı sebebi de Allah'ın insanları boylara ayırmasını öngörüyor.Ona göre halkı için diğer halkın sisteminden pay almak, kendi halkının refahı mutluluğu için LEGAL bir sebep.Elbet aradaki yanlışlığı görüyorsunuz,bu çoğunluğun şu an için ortak sorunu,hani karar mekanızmasında olanlarda bunu dile getirmişlerdi,vicdan ve cüzdan arasında bırakılmak,yani sisteme hizmet sebebiyle o işin görülmesinden gelecek artı bir pay vicdanları rahatsız ediyordu ve bir fırsatını yakaladıklarında bunu bir isyan olarak dile getirdiler.Ama sadece kendileri için.Diğerlerini dışta bırakarak.Şimdi bundan sonra alınacak ek payın adı ne olur bilemem onlar legal deseler de. Baba legal adı altında illegal bir sistem ve ücretle yaşamaya zorlanıyorsa bu durumdan haz duymamalıdır,haz derken erdemlilik için sebep aramamalıdır.Bilmesi gereken sadece şu;sistemin işleyişi anormal ise bunu doğrultmanın adı normalleşmedir,iş gördüğü için ek payı zulme sapmamak kaydıyla yeteri kadar alması hem kendine hem ailesine bir fayda ve iyiliktir.İnsanlara taşıyamayacakları yükler vurmak ancak kafasızların işidir ve siz o kafasızların sisteminde kafanızı kullandığınızda işi normale döndürmüş olursunuz.Yönetimler zaten bir acziyetten doğmuşlardır,işlerin görülmesinin kolaylanması adına kurulan bu sistem bir zaman sonra işlerin değil,kendi bağımsızlığının devamı için vardırlar.Sömürüye, o ülkenin kurumları da,korunma,daha iyi yaşam ve hizmet için varız deseler de aslında o ülkenin en büyük düşmanları,insanları vicdan ve cüzdan arasında bırakan kurum ve işleyişin ta kendisidir.İşte bu sebeple, iş bir nevi gemisini kurtaran kaptandır muhabbetine dönüşse de zaten bozuk olan çarkın içinde ayakta kalma çabasından başka bir şey değildir ve bu bana göre meşrudur.İşlemesi istenen yasaların,mevcut imkanlarla işlenemez vaziyete gelmesinin tek sebebi yine yönetim erkinin dangalaklığından başka bir şey değildir.Onların dayatması karşısında,kişi de kendince önlemini almak zorundadır.Bu bana göre haklı legal bir mücadeledir.Burada gerçek kötü olanlar emir gereği vicdanlı bir sisteme geçit vermeyenlerdir.Misal,tekel işçilerinin talep ettiği artış için biri,bu artış isteği legal değildir bu insanların mal ve imkanlarından tırtıklamaktır ve bu vicdansızlıktır işte bu nedenle talep edilen artışı yetimin hakkı olarak görmekteyim ve yedirmem çünkü ben namuslu bir yöneticiyim deyiverdi.Aynı erk,kendi ücret artışlarını sanki yetimden rızalık almış gibi kat be kat sağladılar.Kendilerine gelince sebep şu;erk vicdan ve cüzdan arasında bırakılamaz bu günahtır ve yönetimi sekteye uğratabilir ama işçi için bu artış fecaattir rezalettir hırsızlıktır.Görüyorsunuz dostlar.
 

mozart

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Çünkü bilgi görecelidir bana göre doğru olan sana yanlıştır kötü de ben kötüyüm demez çünkü kendine göre iyidir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst