- Konbuyu başlatan
- #1
Her şeyin bir anlamı var. Bana diyorsunki ''Bu dünya anlamsız ve ben burada olmayı kendim seçmedim.'' Bu sözcüklerde burası ile orası arasında asılı duran bir hayatın izleri var. Yokluk ve varlık arasında yürüyen bir ip cambazının hüneri var.
Sevdim, diyorsun. Sevdiğin zaman, gelmeyecek adamları sevdin. Sesini duysa da çağrına icabet edemeyecek adamları. Onları sevmekle erkenden giden bir sevgiliyi çağırıyordun adeta. ''Birçok gidenin her biri memnunki yerinden/ çok seneler geçti dönen yok seferinden'' Çocukluğunun en büyük aşkı artık dönülemeyecek uzak ülkedeydi ve sen en uzak adamları seversen ve onlar seni severse, bir mucize olursa yani, belki onu geri getirebileceğini düşünüyordun. Yitirilen , bir daha ele geçmedi. Uzak, yakın olmadı.Canının acısı günbegün katmerlendi. Hayatı, sadece acıyan yerlerine bakarak tanıdın. Var olduğunu sadece yaralarına bakarak hissettin. Ruhun en derinlerine yerleşen ve bir burgaç gibi insanın içini oyan bir ağrıyla okudun kendini. İçinde katıksız gözyaşı olan bir hokkaya banılarak yazılmış bir hayat. Oldun mu, öldün mü bilemedin.
Şimdi diyorum ki ben sana her şeyin bir anlamı var. Çiçeğin, böceğin, dalları eğen rüzgarın, ağzımızdan çıktıktan sonra yüzyıllarca uzayda asılı duran sözcüklerin bir anlamı var. Hiçbir şey kaybolmuyor. Her hıçkırık, hayal kırıklığının yaydığı her titreşim, içimizde bir coşkunun pır pır kanatlanışı kaybolmuyor. Kainat gibi, insan da enerjisini sakınıyor. Sonra dağınık duran her şey, biz onu çağırmayı bilirsek, bir yapbozun parçaları gibi birleşip bir şey söylüyor. Sonra yine dağılıyor.
Konuşuyoruz seninle. Yavaş yavaş iyileştiğini hissediyorum. Öfken azalıyor. Artık Tanrıya kızmıyor gibisin. Ve artık şükür ki, yaralarından ibaret değilsin. Hayatın çiçek tozları gibi oradan oraya neşe içinde uçuşuyor. Varoluşuna sinmiş olan ızdırap sanki daha derinlere, kımıldadığında hissetmeyeceğin bir yerlere iniyor. Onunla da başın hoş olsun, çünkü bir anlamı var.( Psikiyatrist Dr. Kemal Sayarın Her Şeyin Bir Anlamı Var kitabından alıntıdır)
Sevdim, diyorsun. Sevdiğin zaman, gelmeyecek adamları sevdin. Sesini duysa da çağrına icabet edemeyecek adamları. Onları sevmekle erkenden giden bir sevgiliyi çağırıyordun adeta. ''Birçok gidenin her biri memnunki yerinden/ çok seneler geçti dönen yok seferinden'' Çocukluğunun en büyük aşkı artık dönülemeyecek uzak ülkedeydi ve sen en uzak adamları seversen ve onlar seni severse, bir mucize olursa yani, belki onu geri getirebileceğini düşünüyordun. Yitirilen , bir daha ele geçmedi. Uzak, yakın olmadı.Canının acısı günbegün katmerlendi. Hayatı, sadece acıyan yerlerine bakarak tanıdın. Var olduğunu sadece yaralarına bakarak hissettin. Ruhun en derinlerine yerleşen ve bir burgaç gibi insanın içini oyan bir ağrıyla okudun kendini. İçinde katıksız gözyaşı olan bir hokkaya banılarak yazılmış bir hayat. Oldun mu, öldün mü bilemedin.
Şimdi diyorum ki ben sana her şeyin bir anlamı var. Çiçeğin, böceğin, dalları eğen rüzgarın, ağzımızdan çıktıktan sonra yüzyıllarca uzayda asılı duran sözcüklerin bir anlamı var. Hiçbir şey kaybolmuyor. Her hıçkırık, hayal kırıklığının yaydığı her titreşim, içimizde bir coşkunun pır pır kanatlanışı kaybolmuyor. Kainat gibi, insan da enerjisini sakınıyor. Sonra dağınık duran her şey, biz onu çağırmayı bilirsek, bir yapbozun parçaları gibi birleşip bir şey söylüyor. Sonra yine dağılıyor.
Konuşuyoruz seninle. Yavaş yavaş iyileştiğini hissediyorum. Öfken azalıyor. Artık Tanrıya kızmıyor gibisin. Ve artık şükür ki, yaralarından ibaret değilsin. Hayatın çiçek tozları gibi oradan oraya neşe içinde uçuşuyor. Varoluşuna sinmiş olan ızdırap sanki daha derinlere, kımıldadığında hissetmeyeceğin bir yerlere iniyor. Onunla da başın hoş olsun, çünkü bir anlamı var.( Psikiyatrist Dr. Kemal Sayarın Her Şeyin Bir Anlamı Var kitabından alıntıdır)