Her Şehire Üniversite Açmak Üzerine…- Celal ŞENGÖR

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Araştırmalar kategorisinde faust tarafından oluşturulan Her Şehire Üniversite Açmak Üzerine…- Celal ŞENGÖR başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,360 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Araştırmalar
Konu Başlığı Her Şehire Üniversite Açmak Üzerine…- Celal ŞENGÖR
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan faust
F

faust

Ziyaretçi
Sevgili arkadaşım İlber Ortaylı hiçbirimizin cesaret edemeyeceği bir çıplaklıkla ülkemizin ve dünyanın
bugünkü şartlarında Türkiye’de her şehire bir üniversite açmanın ahlaksızlık olduğunu haykırıverdi ve
Sayın Başbakan’dan her türlü görgü sınırlarını aşan, bilgisizlik ve nezaketsizlik abidesi bir cevap
gecikmedi: “Araştırdın mı hoca efendi?” Bu görgülü ve kültürlü bir ağza asla yakışmayacak, hakaretâmiz
ifadeye ve inanılması güç bir bilgi kıtlığını dile getiren muhtevaya cevap gerekmez, zira onu söyleyen
kendi düzeyini ortaya dökmüştür. Ancak halkımızın İlber Ortaylı’yı isyan ettiren gerçeği bilmesi
gerekmektedir. İlber Ortaylı, her şehire bir üniversite açmak ahlaksızlıktır sözünde yerden göğe haklıdır.
İsterseniz bu haklılığın nedenlerini, eğitim düzeyi ve eğitim kurumları ve geleneği dünyadakiler arasında
en yüksek düzeyde bulunan bir ülke olan Almanya ile irdelemeye başlayalım: Bu ülkede seksenli yılların
sonundan beri bir Gymnasium tartışması sürmektedir.
Gymnasium bizdeki ortaokul ve lise karşılığı okul olmakla beraber onlar bizdekinden farklı olarak elit
okullardır. Bunların görevi üniversitelere öğrenci yetiştirmektir.
Almanya’da özellikle sol görüşlü politikacılar, Gymnasium sistemine, bir sınıf ayrıcalığı yarattığı, fırsat
eşitliğini bozduğu ve çeşitli nedenlerle başarı şansı düşük çocukları daha ilk baştan toplumun alt
sınıflarında yaşamaya mahkûm ettiği iddialarıyla karşıdırlar ve sistemin, Gymnasiumlara kabul
eşiklerinin indirilerek daha çok öğrencinin bu okullardan yararlanmasının temin edilmesini mümkün
kılacak şekilde değiştirilmesini isterler. Buna mukabil, Gymnasium sisteminin savunucuları, ülkenin
genel bilgi ve beceri düzeyinin çok sayıda kötü veya yetersiz eğitimli kişiyle değil, az da olsa yüksek
düzeyde bilgili ve eğitimli kişilerle yükseltilebileceğini savunurlar. Bu sonuncular, Gymnasium sisteminin
Wilhelm von Humboldt tarafından on dokuzuncu yüzyıl başında yaratılmasından bu yana, Alman bilim ve
sanayiinin dünyada oynadığı lider rolünün ve Alman halkının her iki yüzyıldır her dönemde sergilediği
yüksek yaşam standartlarının bu sistemin eseri olduğunu hatırlatırlar.
Öğrenci velileri belirler
Ancak sol politikacılar görüşlerinde ısrarlı ve bilhassa Almanya’nın Berlin, Hessen veya Hamburg gibi
kuzey eyaletlerinde etkilidirler. Bu eyaletlerde, çocukların Gymnasiuma gidip gidemeyeceklerini öğrenci
velileri belirler ve giriş eşikleri düşük tutulur. Buna mukabil Baden-Württemberg ve Bavyera gibi güney
eyaletlerinde eşikler yüksektir ve Gymnasiuma gidilip gidilemeyeceğini yalnızca öğrencinin kişisel
başarısı belirler. Bu başarı farkı üniversiteye girişi tayin eden ve bizde de bir zamanlar olan bakalorya
(olgunluk) imtihanlarına karşılık gelen Abitur imtihanlarında görülmektedir.
Gymnasiuma giriş eşikleri yüksek güney eyaletleri bu imtihanlarda her zaman daha başarılı
olmaktadırlar. Bunun nedenini Almanya’nın başarılı öğretmenlerinden, tüm meslek yaşamı
Gymnasiumlarda geçmiş olan 85 yaşındaki Hans Simons şöyle özetlemiştir: “Eğitim, giderek toplum
politikası olarak algılanıyor ve bu da başarı beklentilerine yansıyor: Başarı beklentisi azaltılıyor, bu da
okulları öldürüyor.” Simons, “Bu daha çok mezun, daha çok mezun haykırışını artık duymaya tahammül
edemiyorum!” diye isyan ediyor.
Türkiye’de 1946’dan beri üniversite eğitiminin niçin perişan olduğunu, tüm bu dönemi hoca olarak
yaşamış olan, ülkemizin en büyük bilim adamlarından Doğan Kuban’a bir kez sormuştum: “Bizi sayılar
perişan etti” dedi hoca. “Talebe sayısı sorumsuzca arttırıldı, sonuçta düzey yerlerde sürünmeye başladı.”
İngiltere’de dostum, büyük yerbilimci Dan McKenzie aynı nedenle seksenli ve doksanlı yıllarda
Cambridge’in öğrenci kabul kıstaslarını on yılda üç kez düşürmeye mecbur bırakıldığını söylemişti.
Daha çok üniversite diploması, daha yüksek düzeyli eğitim ve öğrenim demek değildir. Bunun tersinin
varit olduğu tecrübeyle sabittir. Yüksek eğitim düzeyi çok sıkı bir eleme sistemi ve bu eleğin üzerinde
kalmak isteyenler arasında kıran kırana bir rekabet gerektirir.
Ancak böyle bir sistem sapı samandan ayırabilir ve ülkeyi gerçek kaliteli eğitimlilerin eline bırakır.
İlber’e “Hoca Efendi” diye hitap eden zat, her türlü saygı duvarını yıktığı için, bize de aynı hürriyeti vermiş
demektir.
Ona, onun düzeyinde hitap bize yakışmaz, ama ben gene de ilk ve son olarak ona kendi anladığı dille
seslenerek “Başbakan Efendi” diyeceğim, “senin üniversite, bilim nedir, ondan haberin var mı ki,
saygıdeğer hocamıza araştırma yapıp yapmadığını soruyorsun? İlber Ortaylı dünya çapında bir bilim
insanıdır. Önce ona hitap ederken iyi düşün, düşün ki onun bilgi ve aklından hem sen yararlan hem de
halkımızı yararlandır”.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst