hayatın anlamı

buzdolabına baktığınız zaman onun bir dolap olduğunu mu düşünüyorsunuz yoksa
size hizmet eden vefakar bir arkadaş olduğunu mu.
eğer dolap diyorsanız.bu maddeci bir yaklaşımdır.
eğer arkadaş olduğunu düşünüyorsanız siz idealistsiniz.

hayatın anlamı da böyledir.ona bir anlam yüklemelisiniz.
böyle bakıldığı zaman.hayat bir dost olabilir.hayat bir tuzak da olabilir.
bu tamamen size bağlıdır.

kendimizi gerçeklikle özdeşleştirmeseydik daha mutlu olacaktık.

Çok doğru söylüyorsun ''Serkan.İdealist'' Uygarlığın getirdiği insanın, değer yargısı maddenin ne kadar pahalı ve elite hitap etmesiyle orantılı.Giysisindeki markanın logosuyla gücüne güç katarak sokakları barları eğlence yerlerini feth eden insanlığın değersiz değerinin içinde kendi anlamlarınızı değerlerinizi ürütmenizden ötürü sizi tebrik ediyorum.Sizin ve bizim gibilere duyulan ihtiyaç oldukça fazla,en azından gelecekteki dünya için.Saygılar.

ben buzdolabına baktığımda,, aç isem eğer, içinde ne olduğunu düşünüyorum,, tok isem, tasarımını inceliyorum,, canım sıkkınsa, boş boş öyle bakıyorum,, sanırım maddeciyim. eğer arkadaş olduğunu düşünüyorsam sanırım şizofren oluyorum

Hayat baznnn....der ; D

deneyimler...uzun uzun yazabilir / hat da eni-konu! boşverip : ) yerim dar- olmadı yenim dar diye aklımıza ilk geleni zikredebiliriz de. Tanımlarımız,sanılarımız vs.hepsi de uzamın derinliği!! içinde bir yerlerde ama Eşdeğer anlamı? O -haln- bir muamma...

Buzdolabını açıp bakınca; o caanım körpecik hıyarların ihmalim yüzünden,
sararmış solmuş olduğunu görüyorum. "hıyar endless, bunları niye yemedin,
bir daha aç karnına pazara çıkıp, tıkabasa doldurma şu dolabı.." diyorum.
(Gerçekten de aç karnınıza özellikle gıda alışverişine çıkmayınız. Bilimsel ve
kişisel tesbit.)

Hayatın kapısını da açıp baktıkça.. aynı şeyi görüyorum..
yaşayabileceğim bir çok küçüklü büyüklü güzelliği hala yaşamamış olduğumu anlıyorum.
Bir Temmuz akşamında, İstiklal caddesinde bağırasım geliyor;
"Ne durursun hıyar endleess!.. Yesenee!.. Ye, ye. yeyeyeeee.."
Kalabalık önce şaşkın bakınıyor, ben utanmadan bağırmağa devam ediyorum,
polisler geliyor, bir kaç kişi "bağırma kardeşim, sağır mıyız, yiyorlar tabii.."
diyorlar geçip gidiyorlar, ama dansı kaçırıyorlar.
Polisler geliyor.. maksadımı anlatıyorum..
herkes uyanıyor.. ellerimizi şaplatıp, ayaklarımızı yere vuraraktan dansediyoruz..
polisler de bize katılıyor, birlik beraberlik içinde terörsüzce fütursuzca bağırıyoruz şimdi,

"Bekletme, pörsütmee, Yee.. hayat seni yiyip durur.. sen de onu yee.. yeyeyeyee.."

Hayali icraatçı mıyım neyim.

('düzeltme' butonunu bulamadam)
devam...
...polisler de bize katılıyor, birlik beraberlik içinde terörsüzce şehitsizce fütursuzca bağırıyoruz şimdi,

"Bekletme, pörsütmee, Yee.. Bu ihmal bu uyuşukluk niyee..hayat seni yiyip durur.. sen de onu yee.. yeyeyeyee.."

Nazım Hikmet'in ruhu hiddetli; "Akdenize kısrak başı gibi uzanan bu memleket.."
Dansı bırakmadan, " abi öylesine değiil.. memleketi yer miyiz biz,, hayatı işaret edip, anlamını şeyediyoruz" diyorum..
Zekeriya Beyaz hoca geliyor," yiyiniz içiniz israf etmeyiniz, dolmasın içiniz.." diyor ve bize katılıyor coşkuyla..
Forbes, " Oh my Mangırs, good good, very perfect booys.." diyerek keyifle iştirak ediyor..
Maliye bakanı nefes nefese, "yiyin çocuklar yiyin bu deniz bitmeez" sevinciyle ve korumalarıyla birlikte dahil oluyor etkinliğimize.

Sabahın seherine dek süren uyanış, bir miktar uyumak üzere dağılmakla son buluyor.
Buzdolabının da diğer bütün eşyalarımızın da hayatın anlamı ile birebir ilişkisi vardır.
Benim yok ise, gerçekten pörsümüşüm demektir buzdolabımdaki hıyarlarım gibi.

............................................................