Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Gerçeğe ulaşabilseydik paylaşır mıydık?

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
Eğer herhangi bir şekilde gerçekliğe dokunabilsek ve onu anlayabilsek birbirimizle paylaşır mıyız?
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
yaşadığımız hayat bir gerçek değil mi? gerçek derken kastettiğinizi daha açımlarsanız yanıtlar da o kadar net olacak. bir zamanlar Dünya duruyordu ve Güneş dönüyordu, sonra Galileo tam tersini açıklayıp paylaştı. Dünya'nın döndüğü bir gerçek. Dün bugündür, bugün ise yarın...sizin gerçekten kastınız bunlar dışında bir olgu gibi duruyor, yanılmış olabilirim...

Dip Not: gerçeği paylaşmaz iseniz -bile, gerçekler tarihin mahzeninde sonsuza dek duramazlar; mutlaka gün-yüzüne çıkacaklardır.
 

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
BoyutBilim ''BB''

Sevgili Necdet;
Bu konuda gereğinden fazla haklı olduğunu bilmeni isterim -ki zaten artık bilinç düzeyi bunu ve sonsuzunu algılayabilecek düzeye gelmiş bulunmakta- fakat benim bahsettiğim şu gibi birşey ki doğrudan benim ile ayrıntılı...Son zamanlar da çok duyuyorum ''Tanrı'yı matematik ile açıklayabilir miyiz'' diye.Artık biliyoruz ki matematik varolanı çözümleme aracıdır.Eğer ben ''-küçük bir olasılık eseri...'' çözümlediysem,açıklamalı mıyım?Sanırım bu en açık seçik söylenişidir.Cevaplarınızı merakla bekliyorum...
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
sevgili jideament,

bu gün karanlık madde, karanlık enerji olarak tanımlanan evrenin neredeyse %96 sı bilinmeyenlerle dolu olduğuna göre, bilincin sonsuz evreni açıklayabilecek düzeyde olduğu konusundaki yaklaşımı benimsemekte zorluk olduğu düşüncesindeyim. gerçi bilginin son yüz yılda kat ettiği mesafe oldukça fazla olmasına karşın bilinmeyenlerin sayısı bilinenlerin yanında çok fazladır.

İnanınlan olgu ile inanmak farklıdır; sosyolojik gerçekliğin bireysel yansımaları ağaç ile orman arasındaki ilişkiye benzetilebilir. matematiğin, en soyut imgelemin ve denklemler ile olgusal gerçeğe ulaşma/değerlendirme/sonuç çıkarmanın yaratılmaya başlandığı zaman diliminden günümüze kadar geçen süre zarfında sayısal değerlere olgu üstü bir anlam yüklenmesi sonucunda onun gerçeği açıklayan bir yapı-taşı olduğu düşüncesini oluşturmuştur. ne ki, onun kendisi gerçeğin yapı-taşları arasından çıkartıldığı için göz-kamaştırıcı olduğu unutulmamalıdır. Kısacası, matematiğin hiç bir denklemi ile gerçeğe ulaşılması olanaklı değildir. Gerçeğin kendisi matematiği yaratır.
 

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
Ben sizinle aynı fikirdeyim sayın Necdet...Fakat bir konuda...O da gerçeğin matematiği oluşturduğu yada yarattığı konusu.Fakat,sizin bu cevabı vereceğinizi tahmin ederek birkaç saat düşündüm ve aklıma çok sayıda kişiye verdiğim bir örnek geldi...
Atomlardan oluşmuş ''atomel'' bir gerçeklikte yaşıyoruz.Atomel gerçeklikte ki gezegenler de en küçük parçaları olan atomlar gibi hareket eder...Bunun sebebi fizikseldir.Çekim alanı önemlidir.Çekim alanını gezegenler ''dizilerek'' yada ''bir araya gelerek'' oluştururlar ve böylece bir bütün olur.Fakat bütünün en küçük yapıtaşı da onu temsil eder.
Aynı şekilde;gerçeklik kendini açıklanabilir kılmak için matematiği ortaya atıyorsa,gerçeklik bütündür matematik parça,yani yapıtaşı.Matematiği kullanarak -araştırarak- gerçekliği araştırabilir ve yorumlayabiliriz...''her ne kadar çözemesek de...(çünkü ne bilirsek bilelim tek bildiğimiz bildiklerimizin hiçbir şeyden biraz fazla olduğu olacaktır...)''
Sonuç olarak dişlilerin hepsi bir bütündür ve her biri kendi başına da bir bütündür.Sistem de ise birer parçadırlar...Bir tanesini inceleyerek diğerleri hakkında birçok bilgiye ulaşabiliriz...Bu yönden karamsar olmamalıyız...Karamsar olmamız gereken tek yönümüz,iletişim yöntemlerimizdir.Çünkü hiçbir kelime/cümle/paragraf/... bir düşünceyi direkt olarak algılatamaz...
Anlatmak istediğimi umarım istediğim derecede,saptırmadan ve uygun şekilde anlatabilmişimdir...Tek istediğim ''portallar''ı görebilmeniz.Görseydiniz ne yapardınız?
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
Sonsuzluğu matematiksel olarak ifade edebilirsiniz; bu durum, sonsuzluğun matematiksel bir gerçeklik olduğunu değil, salt gerçeklik olduğunu ifade eder. Atom-altı parçacıklar/kuarklar ve nihayetinde fotonun hareket tarzı ısı,basınç,çekim,manyetik yasaların etkisi ile devinimlerini sürdürürler. Mikro evren ile makro evrenin açıklanmaya çalışılması olumlu sonuçlar vermiştir ve fakat Hubble sabitesi ile gök-adaların/galaksilerin yek-diğerinden neredeyse ışık hızında uzaklaştıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu durum tüm fizik yasalarını zorlamakta ve matematiği alt-üst etmektedir. Bilinmeyenlerin çokluğu karamsarlığın nedeni olamaz; bu konuda sizinle aynı görüşteyim. –önemli olan nedir biliyor musunuz, yaşanabilir bir dünya yaratabilmek- Tabi tüm bunların hesaplanmaları astronomik ölçekleri algılamaya yarayan matematik/fizik denklemlerinin/problemlerinin çözümlenmesi ile anlaşılabilir kılınmışlardır. Matematiğin önemsiz olduğu değildir söz-konusu edilen; siz de böyle yorumlamamışsınız. Zigguratın yapımından, Piramit yapımına kadar bir sürü denklemler ile tuğla ölçüleri matematiksel olarak hesaplanmadıkça o yapılar nasıl ortaya çıkartılamıyor idi iseler, günümüzde de hesaplamaların daha hassas olması kaçınılmaz olmaktadır. Bir roketin fırlatılma açısı mikro düzeyde hatalı olduğunda yer-yuvarlağından uzaklaştıkça varmak istediği hedeften neredeyse ışık-yılı uzaklara düşmesine neden olacaktır. Ancak bu hassas hesabın varlığı ne o roketi ne de varmak istenilen hedefin varlık nedeni olamayacaktır.

teşekkür ediyorum
 

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
Çok haklısınız tüm söylediklerinizde sayın necdet,özellikle de ''-hesaplanmasaydı nasıl yapılabilirdi?'' görüşünüzde.Ben de bunu merak ediyorum.Boyutsallıkta,sonsuz getiriyi hesaplayıp,üstüne evrende ''öz ilerleme formülünü'' çıkarıp insanlara versem neler olurdu merak ediyorum.Yani;bilginin sınırındasınız ve adımınız çoğu şeyin ilerleyişini etkileyecek...Peki ya doğru olanın ''paylaşmak'' olduğunu kesinlikle kanıtlayan birşey yok mu?Örneğin pascal olasılıksal olarak inanmanın inançsızlıktan daha kârlı bir kavram olduğunu kanıtlamıştır.İsteyen istediğine ''yine de'' inanır.Peki paylaşmak da böyle midir?Gerçekler her zaman ''birinin yüzyıllar önce yazdıkları'' yada ''yaptıkları'' ile mi ortaya çıkacak?
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
gerçeği her zaman anında paylaşmanın yersiz ve zamansız olması nedeniyle zararlı sonuçlar doğuması olasılığını göz ardı etmeden paylaşmak gerektiği kanısındayım. sanat ve sanatçının tarihsel diyalektiğinde sanatçının nasıl olması gerektiğinin tesbitini yaparken onun tarihsel bir sorumluluk bilinci ile davranması gerektiğine değinmiştim. aynı olgu bilim ve tarafsızlık adı altında bilim insanlarından muaf olmamalı kanısındayım. nasıl ki atom-fiziği ile nükleer reaksiyonu keşfeden bilim insanının atom-bombası ile binlerce insanın katledilmesini asla istemediği rahatlıkla söylenebilir. işte tam bu noktada fizik/matematik bilimleri ile ilgilenen bilim insanlarının da tarihsel sorumlulukları içinde davranmaları gerekmektedir. gerçi gerçeğe ulaşıp paylaşmadan bekleyebilmek de o kadar kolay olmasa gerek, ne dersiniz?
 

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
Ben kendi adıma ''kesinlikle haklısınız!'' derim...Teşekkür ederim sayın Nejdet,en azından artık elimde somut bir dayanağım var...
 

felsefe_sise_ben

Yeni Üye
8 Ağu 2010
8
0
0
45
anladığım kadarıyla burda birinin bildiği veya bildiğini varsaydığı bir gerçeğin günyüzüne çıkması ile ilgili bir paylaşım var eğer anlatırsan ve de biz anlarsak gerçeği bekliyorum jideamnet
 

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
Paylaşılası birşey olup olmaması değil konu,konumuz eylemin ne olacağı.Yani ''kişilerin hepsi acaba aynı şeyi mi yapardı?'' sorusundan ''ben olsaydım şöyle yapardım...'' öğütlerine herşeye açık bir konu.Sonuçta ben de ''gerçek'' ideasına ulaşımın imkansız olduğunu,ulaşsak bile her zaman bir yönden eksik olacağının farkındayım.Fakat yine de,insanların düşüncelerini merak ediyorum.Ne yapardınız?Sosyal yaşamınız nasıl olurdu?Neler düşünürdünüz?Bunlar benim için çok önemli sorular...
 

felsefe_sise_ben

Yeni Üye
8 Ağu 2010
8
0
0
45
basit bir soruya büyük bir kavram tıkıştırması yapmıssın.üslubunu sevmedim jideament.bana önce nickinin ne anlama geldiğini söyle.
gerçek nedir.bu soruyu ne kadar büyütürsek o kadar ulaşılması zor olur ama ne kadar zor olursa o kadar küçülürüz.büyükle uğraşmak bizi küçültür mü yoksa büyültme çabası mısır.çok soru soracağım ama bir örnek versen nasıl bir gerçekten bahsediyorsun.
bir gerçek söyleyim ve fikrimi
düşündüm ama bulamadım gerçek nedir.(5 dk. sonra yazıldı.)
2+2=4 bu doğrudur .ben bunun 5 olduğunu bilsem .kafa iyi değil gerçek ile doğru arasındaki anlam farkını karıştırıyorum neyse uslubunu sevmedim gerçek budur ve paylaşıyorum herkese söylesem böyle bir konu başlığı açsam kime ne faydası olur evet gerçeği biliyorum ama uğraşamam senle diyeyim
 

jideament

Yeni Üye
10 Haz 2010
20
0
0
32
ben de sana ''belki de ''bir insan''dan beklediğim de buydu demeliyim.Şöyle söylemeliyim belki;''normal bir insana büyük düşünceler aşılamaya çalışırsan kaldıramaz'' -fakat- ''normal bir insan zaten idealdir ve olaylardan mahrum kalması halinde bile suçlu bulunamaz''.Yani soru basit değil hiçbir soru basit görülemez.Asıl basit olan ''algı yeteneği''.Bu konu ''zihin'' ile ilgili bir tartışma platfrmunda da açılmıştı.Bu ''ilgi'' alanından başlayıp ''zihinsel gelişmişliğe'' kadar giden bir ''algı göreceliliğidir''.Ben de bu algı göreceliliğinin ne gibi gelişmeler gösterdiğinin yada en azından ''daha neler görebilirim...'' gibi sorulara alacağım yanıtların peşindeyim.Bu yüzden ''konuyu aşağılamaya yönelik'' de olsa,fikir fikirdir ve bu da bu test içinde sizin düşünceniz.Umarım açıklayıcı olmuştur...
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst