Gelenek

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde telrunya tarafından oluşturulan Gelenek başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,559 kez görüntülenmiş, 9 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Gelenek
Konbuyu başlatan telrunya
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Soru: Kişi gelenekten kurtulabilir mi? Kişi herhangi bir şeyden kurtulabilir mi hiç? Yoksa, o şeyin yanından geçip onunla ilgilenmemek sorunu mu bu? 'Geçmiş' ve 'geçmişin koşullandırılması hakkında uzun konuşmalar yapıyorsunuz ama, hayatımın bütün bu arka planından gerçekten kurtulabilir miyim? Yoksa, çeşitli dış talepler ve meydan okuyuşlara göre bu arka planda sadece değişiklikler yapabilir; ondan kurtulmaktan çok, kendimi ona mı uydurabilirim sadece? Bu, en önemli şeylerden bir tanesi olarak görünüyor bana ve onu anlamak istiyorum; çünkü, bir yükü geçmişin ağırlığını taşıdığımı hissediyorum hep. Bu yükü yere indirmek, ondan uzaklaşmak ve bir daha hiç bir zaman ona dönmemek isterdim. Olası mı bu?

Krishnamurti: Gelenek, 'geçmiş'i 'şimdi'ye taşımak demek değil midir? Geçmiş, kişiye ait kalıtların bir özel kümesi değildir sadece; özel bir kültür ve gelenek içinde yaşamış olan özel bir grup insanın bütün 'ortak düşünce'sinin ağırlığıdır da. Kişi, ırk ve ailenin birikmiş bilgi ve deneyimini taşır. Geleceği biçimlendiren, bütün bu 'geçmiş'tir; bilineni 'şimdi'ye taşır. Bütün tarih öğrenimi bir gelenek biçimi değil midir? Kişinin bütün bunlardan kurtulup kurtulamayacağını soruyorsunuz. Her şeyden önce kişi niçin özgür olmak ister? Kişi niçin bu yükü yere indirmek ister? Niçin?

Soru: Sanırım, oldukça basit bu. 'Geçmiş'in kendisi olmak istemiyorum, kendim olmak istiyorum; yeni bir insan olabilmek için bütün bu gelenekten kurtulmak istiyorum. Sanırım, çoğumuzun içinde bu yeniden doğuş isteği var.

Krishnamurti: Sadece isteyerek, 'yeni' olamazsınız olasılıkla; ya da 'yeni' olmaya uğraşarak... Yalnız 'geçmiş'i anlamanız değil, kim olduğunuzu da görmeniz gerekir. Siz 'geçmiş' değil misiniz? Olmuş olanın, 'şimdi' tarafından değişikliğe uğratılmış devamı değil misiniz?

Soru: Eylemlerim ve düşüncelerim öyle ama; varoluşum değil.

Krishnamurti: İkisini, eylemi ve düşünceyi varoluştan ayırabilir misiniz? Düşünce, eylem, varoluş, yaşayış ve ilişki, hepsi bir değil mi? 'Ben' ve 'benolmayan'a bu bölünme, bu geleneğin bir parçası.

Soru: Düşünmüyor olduğum, 'geçmiş'in işlemiyor olduğu zaman, silindiğimi, varoluşumun durduğunu mu söylemek istiyorsunuz?

Krishnamurti: Gereğinden çok sorular sormayalım, neyle başladıysak onu ele alalım. Kişi, geçmişten kurtulabilir mi; yalnız yakın geçmişten değil, hatırlanmayan ortak geçmişten, ırkın, insanın, hayvanın geçmişinden? Hep bunlarsınız siz, bundan ayrı değilsiniz. Bütün bunları bir yana bırakıp yeniden doğup doğamayacağınızı soruyorsunuz; siz bunlarsınız. Ve yeni bir varlık olarak yeniden doğmak istediğiniz zaman, aklınızda canlandırdığınız yeni varlık, eskinin bir yansıtması, 'yeni' kelimesiyle kaplanmışı... Ama altta, 'geçmiş' 'zaman'sınız. Demek ki soru şudur: "Geçmiş bir yana konabilir mi? Yoksa değişerek, birikerek, dışta bırakılarak, ama değişik düzenler içinde hep geçmişin kendisi olarak, geleneğin değişmiş bir biçimi mi sürer gider hep?" 'Geçmiş' nedendir; 'şimdi'yse sonuçtur; 'dün'ün sonucu olan 'bugün'se, 'yarın'ın nedeni oluyor. Bu zincir, düşüncenin yoludur, çünkü 'düşünce', 'geçmiş zaman'dır. 'dün'ün 'bugün'ün içine olan hareketini, kişinin durdurup durduramayacağını soruyorsunuz. İncelemek için geçmişe bakabilir mi kişi, yoksa hiç olası değil midir bu? 'Geçmiş'e bakabilmek için gözlemcinin 'geçmiş'in dışında olması gerekir, ama dışında değil o... Böylece, diğer bir sorun ortaya çıkıyor burada. Eğer gözlemcinin kendisi 'geçmiş'se, o zaman 'geçmiş', gözlem için nasıl soyutlanabilir?

Soru: Bir şeye nesnel olarak bakabilirim...

Krishnamurti: Ama gözlemci olan siz, kendi kendisine bakmaya çalışan 'geçmiş zaman'sınız. Yıllar boyunca, ilişkilerin her bir biçimi içinde, bir araya getirdiğiniz bir imge olarak kendinizi nesnelleştirebilirsiniz sadece, bu yüzden de nesnelleştirdiğiniz SİZ; 'anı' , 'imgelem' ve 'geçmiş'tir. Bakıyor olandan sanki değişik bir varlıkmışsınız gibi, kendi kendinize bakmaya çalışıyorsunuz, ama eski yargıları, değerlendirmeleri vb. ile SİZ, 'geçmiş'siniz. 'Geçmiş'in eylemi, 'geçmiş'in anısına bakıyor. Bu yüzden hiçbir zaman geçmişten kurtuluş olmuyor. 'Geçmiş' tarafından 'geçmiş'in sürekli incelenmesi, 'geçmiş'i yineliyor; geçmişin eyleminin ta kendisi budur; geleneğin özünün ta kendisi de budur.

Soru: O zaman hangi eylem olasıdır? Eğer ben, 'geçmiş zaman'sam, öyle olduğumu görebiliyorum o zaman, geçmişi başımdan atmak için ne yaparsa yapayım, geçmişe ekleniyor bu. Demek ki çaresiz kalıyorum. Ne yapabilirim? Dua edemem, çünkü bir tanrı yaratmak, yine geçmişin eylemi. Bir başka şeye bakamam, çünkü başka şey de benüm umutsuzluğumla yaratılmış. Ondan kaçamam, çünkü geçmişimle hala oradayım en sonunda. 'Geçmiş' olmayan herhangi bir imgeyle kendimi özdeşleştiremem, çünkü o imge de benim kendi yansıtmamdır. Bütün bunları görerek, gerçekten çaresizlik ve umutsuzluk içinde kalıyorum.

Krishnamurti: Niçin onu 'çaresizlik' ve 'umutsuzluk' olarak adlandırıyorsunuz? Belirli bir sonuç elde edemediğiniz için, 'geçmiş zaman' olarak gördüğünüz şeyi bir heyecansal sıkıntıya çevirmiyor musunuz? Böyle yaparak yine 'geçmiş'e rol veriyorsunuz. Ondan kurtulmak istemeksizin, onu değiştirmek ya da onda değişiklik yapmak istemeksizin ya da ondan kaçmak istemeksizin, bütün gelenekleriyle 'geçmiş zaman'ın bu hareketine bakabiliyor musunuz şimdi? Herhangi bir tepki göstermeksizin basitçe gözleyebiliyor musunuz?

Soru: Ama konuşma boyunca söylemekte olduğum gibi; Eğer ben 'geçmiş'sem, 'geçmiş'i nasıl gözleyebilirim? Hiç bakamam ki ona!

Krishnamurti: Herhangi bir düşünce hareketi ki geçmiş zamandır bu olmaksızın; 'geçmiş zaman' olan kendinize bakabilir misiniz? Eğer düşünmeksizin, sevmeksizin ya da sevmemeksizin, yargılamaksızın bakabilirseniz, o zaman, geçmişin dokunmadığı gözlerle bakılan bir bakış var demektir. Düşüncenin gürültüsü olmaksızın, sessizlik içinde bakmaktır o. Bu sessizliğin içinde, ne gözlemci vardır, ne de kişinin 'geçmiş' diye baktığı bir şey vardır.

Soru: Değerlendirme ya da yargı olmaksızın bakınca, geçmişin gözden yitmiş olduğunu mu söylüyorsunuz? Ama duruyor, binlerce düşünce ve eylem, daha bir an önce her yere yayılmış olan önemsiz şeyler ortada hala. Onlara bakıyorum ve hala varlar. 'Geçmiş'in gözden yittiğini nasıl söyleyebilirsiniz? Bir an için eylemini durdurmuş olabilir...

Krishnamurti: Zihin, suskun olduğu zaman, sessizlik yeni bir boyuttur; çevreye yayılmış önemsiz şeyler ortaya çıktığı zaman, hemen çözülürler; çünkü 'geçmiş' tarafından meydana getirilen enerji olmayan, şimdi bambaşka nitelikteki bir enerjiye sahiptir zihin. Önemli olan şudur: Geçmişi yüklenmeyi ortadan kaldıran o enerjiye sahip olmak... 'Geçmiş'in yüklenilmesi, değişik bir enerji çeşididir. Sessizlik, diğerini siler atar; daha çok olan, daha az olanı emer ve dokunulmamış olarak kalır. Deniz gibidir; kirli ırmak denize dökülür ama deniz, arı kalır. Önemli olan budur. 'Geçmiş'i silip götürecek olan sadece bu enerjidir. Ya sessizlik vardır, ya da geçmişin gürültüsü... Bu sessizliğin içinde gürültü sona erer, ve yeni olan, bu sessizliktir. SİZ, yenileştirilmiş olmazsınız. Bu sessizlik, sonsuzdur; 'geçmiş'se sınırlıdır. Sessizliğin dopdoluluğunda, geçmişin koşullanmaları, parçalanıp yıkılırlar.
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
'' 'Geçmiş' tarafından 'geçmiş'in sürekli incelenmesi, 'geçmiş'i yineliyor; geçmişin eyleminin ta kendisi budur; geleneğin özünün ta kendisi de budur.''

Daha şimdiden sevmeye başladım .

Emeğin için teşekkür ederim Telrunya.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Rica ederim Mühendis, sevmenize sevindim.

Ya sessizlik vardır, ya da geçmişin gürültüsü... Bu sessizliğin içinde gürültü sona erer, ve yeni olan, bu sessizliktir. SİZ, yenileştirilmiş olmazsınız. Bu sessizlik, sonsuzdur; 'geçmiş'se sınırlıdır. Sessizliğin dopdoluluğunda, geçmişin koşullanmaları, parçalanıp yıkılırlar.

Farklı boyutlar... Gerçekten düşünmeye değer.
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Krishnamurti: Sadece isteyerek, 'yeni' olamazsınız olasılıkla; ya da 'yeni' olmaya uğraşarak... Yalnız 'geçmiş'i anlamanız değil, kim olduğunuzu da görmeniz gerekir. Siz 'geçmiş' değil misiniz? Olmuş olanın, 'şimdi' tarafından değişikliğe uğratılmış devamı değil misiniz?


Sevgili Nejdet'in açmış olduğu olan/olması gereken ikilemi başlıklı konuyla ilgili bir yazı olduğunu düşünüyorum.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Krishnamurti: Sadece isteyerek, 'yeni' olamazsınız olasılıkla; ya da 'yeni' olmaya uğraşarak... Yalnız 'geçmiş'i anlamanız değil, kim olduğunuzu da görmeniz gerekir. Siz 'geçmiş' değil misiniz? Olmuş olanın, 'şimdi' tarafından değişikliğe uğratılmış devamı değil misiniz?

Bence bu görüşte bir sıkıntı var, Sadece isteyerek yeni olunmaz doğrudur ama bu istek başladıktan sonrada eski kalınmaz, eski kalınmıyorsa düz mantıkla yeni denebilir, elbetteki bunu demek için somuta inmek lazım bir başka deyişle somut olaylara... isteğin somuttakine ne oranda etkileşime tabi tutuğuna, sonuçta her şey yelpazeli biçimde karşıtını içinde barındırır, ağırlığın istekle ne yönde şekillendiği önemlidir... değişime uğrayan her şeyin yeniliği tartışılmaz ama ilericiliği tartışılır...
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Sadece isteyerek yeni olunmaz doğrudur ama bu istek başladıktan sonrada eski kalınmaz,
Bu yeni ismen yenidir bence. Özünde tamamen kopmuşluk yoksa eğer, geçmişin değişikliğe uğratılmışıdır.

Bir soru sormak istiyorum sizlere. Sizce 'yeni biri' diyebilmek için kullanabileceğimiz ölçüt ne olabilir?
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Bu yeni ismen yenidir bence. Özünde tamamen kopmuşluk yoksa eğer, geçmişin değişikliğe uğratılmışıdır.

Bir soru sormak istiyorum sizlere. Sizce 'yeni biri' diyebilmek için kullanabileceğimiz ölçüt ne olabilir?


Kısmende olsa çözümlemeye başladığım kişi eskidir...
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
geçmiş neden sınırlıdır?
Irk var mıdır ki?!
gelenek zaman/geçmiş ile ilişkilendirilirken onun an-a etkimesi/baskı yapması/dayatması sonsuz enerji ile ortadan kaldırlılabilir mi?
sonsuz enerji nedir?
sonsuz enerji foronlardan mı oluşuyor?
Tarihsel bellek/bilinç/bilgi birikimi ile geçmiş açıklanamaz mı?
olan/olmakta olan/olacak olan sarmal değillerse, zaman dışına itilmek olanaklı mıdır?
gelecek var mıdır?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Buna benzer deneysel soru cevap yapmak isterdim
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst