Merhaba arkadaşlar.
Size felsefi bir soru sormak ve felsefik bir tartışma yapmak istiyorum.
Kesin bilgiye ulaşmak için belirli bir yöntem var mıdır? Evet veya hayır ise tutarlı, apaçık, temellendirilmiş olarak açıklayalım.
kesinlik kavramı, tamlığı, mutlaklığı ve değişmezliği içerdiği için, ama bilgi kavramı da, gerçekliğin insan bilincindeki bir yansıması olduğundan ve fakat yansımanın kaynağı olan gerçekliğin kendisi, tam, mutlak, kesin ve değişmez olmadığından; bilgi de, 'değişimden arınmış' ve dolayısıyla 'kesin' olamaz ; belki, gerçekliğin en üst düzeyde soyutlanmasıyla, kaynağından koparılarak elde edilebilen nicelik ilişkilerinin bilgisinin bir paranteze alınması gerektiği tartışılabilir...
bilgimizin kökeni, kaynağı, öznel değil nesneldir...çünkü, kaynak dediğimiz şey, bilincin dışında var olan dünyadır, yani dış dünyadır... bilgi konusunda doğru tutum, ''nihilistçe'' olamaz, olmamalıdır... değerleri ( ki burada etik ve estetik değerleri kastediyorum) mutlak saymak hatalı bir yaklaşımdır... çünkü değerler, tarihsel ve kültürel etkilerle ortaya çıkar ve değişir, dönüşür; o nedenle, mutlak değil, görelidir...Bilgimizin kökeni öznel olduğu için kesin ve mutlak bilgiden söz edemeyiz (dogmalar/inançlar vardır,bunlarda bilgi sayılmaz) buna bilimsel/felsefik bilgide dahildir,bilgi konusunda tutum her zaman nihilistçedir,bilim birikimlidir mesela ama bilimde de devrim yapmak mümkündür,bugün doğru olan yarın koşullara göre değişir,inanır veya inanmazsınız bunun sebebi evrimdir,gelişen evren ve toplumlardır,bu da doğal olarak zekamızı etkiler,gelişir ve doğrular da aynı derecede değişir,kısacası mutlak bilgi yoktur,mutlak değerler vardır (ahlak,inançlar buna örnektir) bunlarda kitleleri oluşturur,ideolojiler ortaya çıkar birileri peşinden gider vs..
bilgimizin kökeni, kaynağı, öznel değil nesneldir...çünkü, kaynak dediğimiz şey, bilincin dışında var olan dünyadır, yani dış dünyadır... bilgi konusunda doğru tutum, ''nihilistçe'' olamaz, olmamalıdır... değerleri ( ki burada etik ve estetik değerleri kastediyorum) mutlak saymak hatalı bir yaklaşımdır... çünkü değerler, tarihsel ve kültürel etkilerle ortaya çıkar ve değişir, dönüşür; o nedenle, mutlak değil, görelidir...
Merhaba arkadaşlar.
Size felsefi bir soru sormak ve felsefik bir tartışma yapmak istiyorum.
Kesin bilgiye ulaşmak için belirli bir yöntem var mıdır? Evet veya hayır ise tutarlı, apaçık, temellendirilmiş olarak açıklayalım.
Bu konuda okuduğum (filozofların ve bilim adamlarının) kitaplarımın hepsini çöpe atmam gerekiyor o zaman,tutumunuza bakarsak,aslında nesnesiz özne,öznesiz nesne yoktur,sorun sadece bizleriz,yaklaşımımız ve gerçeği ne kadar ele almamızla ilgili,nesneden beslenip öznel davranmamız,bunu da belirtmiştim zaten,horoz/tavuk/yumurta hikayesi de buna dahil,yani kaşık olmadan elle içilen çorbanın hiç bir değeri yok
estağfurullah sn. özcan y. (mor ve ötesi), ukalalık , özür ne demek... sizi, yürekten bir 'hoş geldiniz' le karşılıyor ve görüşlerinize yüksek değer biçtiğimi belirtmek istiyorum... forumdaşların farklı terminolojilere ve anlayışlara sahip olması -eğer doğru değerlendirilebilirse- devindirici, geliştirici ve zenginleştirici bir rol oynayabilir kanısındayım... kavramları, temsil ettikleri gerçeklikten ötürü, içerikleri, kapsamları ve anlamları açısından önemsiyorum... bana göre, insan bilincinin dışında ( yani ondan bağımsız olarak, yani insan bilinci bu durumun farkında olsa da olmasa da, yani objektif olarak ) varlık ve bu varlığın hareketinden ibaret olan bir gerçeklik vardır... yani gerçeklik kavramı, bilincimizin dışındaki tüm her şeyi içerir, kapsar ve kuşatır ; burada ''tüm her şey'' dediğimiz, aslında varlıklar ve onların hareket biçimleridir ki varlıklar bizim bilincimizde ad yani isim türünden kavramlarla karşılanır ve hareketler de eylem yani fiil türünden kavramlarla karşılanır... ve bu dış gerçeklik, insan bilincine az-çok aslına uygun biçimde yansır ve bu yansıma bilgidir, yani gerçekliğin bilgisidir... ama hakikat, gerçek değildir, bilgi de değildir; hakikat, bilginin gerçekliğe uygunluğunun ölçüsüdür, yani bilinçteki yansımanın , yansıyan şeyin (gerçekliğin) aslına uygun olması, bize hakikatı verir... ve buradan anlaşılacağı gibi, sizin örneğinizdeki su, hakikat değil, gerçektir..yani, gerçekliğin bir parçasıdır.... suyun iki hacim hidrojen ve bir hacim oksijen atomundan oluşan saydam bir sıvı olduğu....vs. ... su hakkında bilgidir, yani su gerçeğinin bizim bilincimizdeki yansımasıdır... bu bilginin, suyun özelliklerine uygun olması da su hakkındaki bilgimizin hakikat olduğu anlamına gelir... ve bütün bunlardan dolayı,''yansımanın kaynağı'' hakikat değil, gerçekliktir... hakikat, yansımanın ( yani bilginin) aslına, yani gerçekliğe uygunluğunun ölçüsüdür... insan bilinci gerçekliğin kendisiyle işlem yapamayacağından, gerçekliği temsil eden kavramlarla işlem yapar ; o nedenle, kavramları önemsiyorum....