Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

felsefik bir soru

halukunal

Yeni Üye
30 Eki 2012
1
0
0
35
Merhaba arkadaşlar.

Size felsefi bir soru sormak ve felsefik bir tartışma yapmak istiyorum.

Kesin bilgiye ulaşmak için belirli bir yöntem var mıdır? Evet veya hayır ise tutarlı, apaçık, temellendirilmiş olarak açıklayalım.
 

ÖzcanY

Yeni Üye
10 Eki 2012
154
19
18
68
Merhaba arkadaşlar.

Size felsefi bir soru sormak ve felsefik bir tartışma yapmak istiyorum.

Kesin bilgiye ulaşmak için belirli bir yöntem var mıdır? Evet veya hayır ise tutarlı, apaçık, temellendirilmiş olarak açıklayalım.

"Kesin Bilgi" Nedir? Kesin olduğunun delilleri nelerdir?

bir zamanlar,çok gezdiğim dönemlerde tanıdığım bir "dost",buna benzer şekilde sorduğum bir soruya karşılık bana; "bana bir tavuk ve horoz verirsen sana yumurta hakkında kesin bilgi verebilirim,tek başına bir horoz veya tavuk getirirsen sana yumurtayı anlatırım,hangisini istersin?" diye sormuştu...

ne demek istediğini anlamak için uzunca bir süre daha dolaşmam gerekti...

bu tarz forumlarda olan yazışmaların kısa bir özeti; hepimiz tavuk ve horoz feda etmeden "yumurta" peşinde koşuyoruz,
oysa ilk öğrenmemiz gereken;tabularımızı,tanrılarımızı,inançlarımızı ayaklarımızın altına alamazsak yükselemeyiz... gerçeği olmalı...
 

birazdahaderinmavi

Yeni Üye
29 Ara 2011
1,442
1
0
60
kesinlik kavramı, tamlığı, mutlaklığı ve değişmezliği içerdiği için, ama bilgi kavramı da, gerçekliğin insan bilincindeki bir yansıması olduğundan ve fakat yansımanın kaynağı olan gerçekliğin kendisi, tam, mutlak, kesin ve değişmez olmadığından; bilgi de, 'değişimden arınmış' ve dolayısıyla 'kesin' olamaz ; belki, gerçekliğin en üst düzeyde soyutlanmasıyla, kaynağından koparılarak elde edilebilen nicelik ilişkilerinin bilgisinin bir paranteze alınması gerektiği tartışılabilir...
 

ÖzcanY

Yeni Üye
10 Eki 2012
154
19
18
68
kesinlik kavramı, tamlığı, mutlaklığı ve değişmezliği içerdiği için, ama bilgi kavramı da, gerçekliğin insan bilincindeki bir yansıması olduğundan ve fakat yansımanın kaynağı olan gerçekliğin kendisi, tam, mutlak, kesin ve değişmez olmadığından; bilgi de, 'değişimden arınmış' ve dolayısıyla 'kesin' olamaz ; belki, gerçekliğin en üst düzeyde soyutlanmasıyla, kaynağından koparılarak elde edilebilen nicelik ilişkilerinin bilgisinin bir paranteze alınması gerektiği tartışılabilir...

şimdi biraz ukalalık yapmanın tam sırası...

kesinlik kavramı;kavramsal anlamda,"hakikatin" bütünlüğünü,bütünlüğün mutlaklığını ve değişmez-değiştirilemezliğini tanımladığı için,
bilgi kavramı ise, kavramsal anlamda "hakikatin", insan bilincini oluşturan gerçeklerinin algısal bir yansıması olduğundan-zannedildiğinden ve fakat yansımanın kaynağı olan "hakikatin" kendisi,insan tarafından somut olarak algılanamadığı-algılanmak istemediği-bu yolda çaba sarf etmek yerine aklına uygun çıkarımlara esir olan düşünce sistemi ile;kavranamayan "hakikat" yerine, tam, mutlak, kesin ve değişmez olmadığından dem vurulan "gerçek" ikame edilerek kaosa çözüm ararken bilinmezlik girdabında saman çöpü olmak durumunu ifade eder hale dönüşmüştür...

bu dönüşüm sonucu; bilgi de, 'değişimden arınmış' ve dolayısıyla 'kesin' olamaz ; belki, gerçekliğin en üst düzeyde soyutlanmasıyla, kaynağından koparılarak elde edilebilen nicelik ilişkilerinin bilgisinin bir paranteze alınması gerektiği tartışılabilir... kısır döngüsü yaşam felsefesi haline dönüşmüştür...

halbuki,yolun basit şekli ifade edilmek istenirse; "hakikat" varlığın kendisidir ve kendisinden uzak kalarak ilimden uzak kalanların bilim ve bilimsellik çırpınışına temel yapmaya çalıştıkları "bilgi" tartışılabilir hale gelmiştir...

oysa; "su" hakikattir,"H2O" ise bilgi...
"ilim" ise su hakikatinin H2O bilgisine değişken gerçeklere esir olmadan ulaşmanın yoludur...


içimden ukalalık yapmak geldi, " birazdahaderinmavi" yazını kullandığım için özür dilerim...
 
F

faust

Ziyaretçi
Bilgimizin kökeni öznel olduğu için kesin ve mutlak bilgiden söz edemeyiz (dogmalar/inançlar vardır,bunlarda bilgi sayılmaz) buna bilimsel/felsefik bilgide dahildir,bilgi konusunda tutum her zaman nihilistçedir,bilim birikimlidir mesela ama bilimde de devrim yapmak mümkündür,bugün doğru olan yarın koşullara göre değişir,inanır veya inanmazsınız bunun sebebi evrimdir,gelişen evren ve toplumlardır,bu da doğal olarak zekamızı etkiler,gelişir ve doğrular da aynı derecede değişir,kısacası mutlak bilgi yoktur,mutlak değerler vardır (ahlak,inançlar buna örnektir) bunlarda kitleleri oluşturur,ideolojiler ortaya çıkar birileri peşinden gider vs..
 

birazdahaderinmavi

Yeni Üye
29 Ara 2011
1,442
1
0
60
estağfurullah sn. özcan y. (mor ve ötesi), ukalalık , özür ne demek... sizi, yürekten bir 'hoş geldiniz' le karşılıyor ve görüşlerinize yüksek değer biçtiğimi belirtmek istiyorum... forumdaşların farklı terminolojilere ve anlayışlara sahip olması -eğer doğru değerlendirilebilirse- devindirici, geliştirici ve zenginleştirici bir rol oynayabilir kanısındayım... kavramları, temsil ettikleri gerçeklikten ötürü, içerikleri, kapsamları ve anlamları açısından önemsiyorum... bana göre, insan bilincinin dışında ( yani ondan bağımsız olarak, yani insan bilinci bu durumun farkında olsa da olmasa da, yani objektif olarak ) varlık ve bu varlığın hareketinden ibaret olan bir gerçeklik vardır... yani gerçeklik kavramı, bilincimizin dışındaki tüm her şeyi içerir, kapsar ve kuşatır ; burada ''tüm her şey'' dediğimiz, aslında varlıklar ve onların hareket biçimleridir ki varlıklar bizim bilincimizde ad yani isim türünden kavramlarla karşılanır ve hareketler de eylem yani fiil türünden kavramlarla karşılanır... ve bu dış gerçeklik, insan bilincine az-çok aslına uygun biçimde yansır ve bu yansıma bilgidir, yani gerçekliğin bilgisidir... ama hakikat, gerçek değildir, bilgi de değildir; hakikat, bilginin gerçekliğe uygunluğunun ölçüsüdür, yani bilinçteki yansımanın , yansıyan şeyin (gerçekliğin) aslına uygun olması, bize hakikatı verir... ve buradan anlaşılacağı gibi, sizin örneğinizdeki su, hakikat değil, gerçektir..yani, gerçekliğin bir parçasıdır.... suyun iki hacim hidrojen ve bir hacim oksijen atomundan oluşan saydam bir sıvı olduğu....vs. ... su hakkında bilgidir, yani su gerçeğinin bizim bilincimizdeki yansımasıdır... bu bilginin, suyun özelliklerine uygun olması da su hakkındaki bilgimizin hakikat olduğu anlamına gelir... ve bütün bunlardan dolayı,''yansımanın kaynağı'' hakikat değil, gerçekliktir... hakikat, yansımanın ( yani bilginin) aslına, yani gerçekliğe uygunluğunun ölçüsüdür... insan bilinci gerçekliğin kendisiyle işlem yapamayacağından, gerçekliği temsil eden kavramlarla işlem yapar ; o nedenle, kavramları önemsiyorum....
 

birazdahaderinmavi

Yeni Üye
29 Ara 2011
1,442
1
0
60
Bilgimizin kökeni öznel olduğu için kesin ve mutlak bilgiden söz edemeyiz (dogmalar/inançlar vardır,bunlarda bilgi sayılmaz) buna bilimsel/felsefik bilgide dahildir,bilgi konusunda tutum her zaman nihilistçedir,bilim birikimlidir mesela ama bilimde de devrim yapmak mümkündür,bugün doğru olan yarın koşullara göre değişir,inanır veya inanmazsınız bunun sebebi evrimdir,gelişen evren ve toplumlardır,bu da doğal olarak zekamızı etkiler,gelişir ve doğrular da aynı derecede değişir,kısacası mutlak bilgi yoktur,mutlak değerler vardır (ahlak,inançlar buna örnektir) bunlarda kitleleri oluşturur,ideolojiler ortaya çıkar birileri peşinden gider vs..
bilgimizin kökeni, kaynağı, öznel değil nesneldir...çünkü, kaynak dediğimiz şey, bilincin dışında var olan dünyadır, yani dış dünyadır... bilgi konusunda doğru tutum, ''nihilistçe'' olamaz, olmamalıdır... değerleri ( ki burada etik ve estetik değerleri kastediyorum) mutlak saymak hatalı bir yaklaşımdır... çünkü değerler, tarihsel ve kültürel etkilerle ortaya çıkar ve değişir, dönüşür; o nedenle, mutlak değil, görelidir...
 
F

faust

Ziyaretçi
bilgimizin kökeni, kaynağı, öznel değil nesneldir...çünkü, kaynak dediğimiz şey, bilincin dışında var olan dünyadır, yani dış dünyadır... bilgi konusunda doğru tutum, ''nihilistçe'' olamaz, olmamalıdır... değerleri ( ki burada etik ve estetik değerleri kastediyorum) mutlak saymak hatalı bir yaklaşımdır... çünkü değerler, tarihsel ve kültürel etkilerle ortaya çıkar ve değişir, dönüşür; o nedenle, mutlak değil, görelidir...

Konuya devam etmeseydiniz nereye varacağını tahmin ediyordum,kişi varoluşu kadar vardır,bilgi nesneden duyumlanır ama kendi varoluş çemberinde ele alır,öteye götüremez,bilgi nesnel değildir nesneden beslenir ama yaklaşım hep özneldir,bu nesnel yaklaşımlar bilimlerin temelini atar ve dallanıp budaklanır,yeni bir bilim adamı gelir nesneden (doğa diyorum) pay alır yeni bir kuramla nesneye şekil verir ama yaklaşım özneldir,öznel yaklaşımda diğer bir taraftan görecelidir evet bu yüzden nesnel değildir yani kişiye göre değişir,mutlak olan bir şeyde söz konusu değildir,mutlak olan bir şey varsa bu inançlardır,bilim bile demez ben mutlağım diye,eğer bilgi öznel değil ise Newton'dan sonra fizik bilimi neden dallanıp budaklandı (diğer bilim dalları içinde geçerli) ?
 

birazdahaderinmavi

Yeni Üye
29 Ara 2011
1,442
1
0
60
yanlış anlamaları düzeltmek için yazıyorum; mesajımda 'bilginin nesnel olduğunu' söylemedim... bilginin ''kökeni, kaynağı'' nesneldir dedim; ki çok farklı bir anlam taşır... bilginin bir ayağı dış dünyada olduğu için, nesnelliktedir ; ama öbür ayağı insan bilincinde olduğu için öznel alandadır... çünkü bilgi demek, objektif gerçekliğin ( dış dünyanın) , sübjektif alana (insan bilincine) yansıması demektir... bilginin bir ayağı nesnel gerçeklikte, ama öbür ayağı öznel bilinçte yer aldığı için; bilgiyi ''öznel'' olarak da, ''nesnel'' olarak da nitelemek hatalı olur... fizik bilimin dallanması filan...çok başka konulardır...
 
F

faust

Ziyaretçi
Bu konuda okuduğum (filozofların ve bilim adamlarının) kitaplarımın hepsini çöpe atmam gerekiyor o zaman,tutumunuza bakarsak,aslında nesnesiz özne,öznesiz nesne yoktur,sorun sadece bizleriz,yaklaşımımız ve gerçeği ne kadar ele almamızla ilgili,nesneden beslenip öznel davranmamız,bunu da belirtmiştim zaten,horoz/tavuk/yumurta hikayesi de buna dahil,yani kaşık olmadan elle içilen çorbanın hiç bir değeri yok
 

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
Merhaba arkadaşlar.

Size felsefi bir soru sormak ve felsefik bir tartışma yapmak istiyorum.

Kesin bilgiye ulaşmak için belirli bir yöntem var mıdır? Evet veya hayır ise tutarlı, apaçık, temellendirilmiş olarak açıklayalım.

Insanoglu hem kendi ile ilgili hem de hersey ile ilgili bilgiye, gozlemi, algisi ile ulasir, kavrami ile sekillendirir.

Burada yontem bilgiye ulasmakta degil; ulasilan bilgiye hangi yontem ile ulasildigidir.

Bilimsel yontem; insanoglunun kendi de dahil fenomeni gozlemlemesidir.

Metafizik yontem;insanoglunun aklinin inancini ve ideolojisini dogrulamasi/gerceklestirmesidir.

Bilissel yontem;insanoglunun ulastigi her turlu bilgiyi bir ...e gore tabanina gore sorgulamasi, degerlendirmesi, yanlislamasi, yenilemesi, gelistirmesi, kavramasi, idrak etmesidir. Yani ogrendigi bilgiyi bilmeye tasimasidir.

Insanoglu kendi dahil her turlu bilgiye kavrami ile ulasir, ifadesi ile tartisir.
 

birazdahaderinmavi

Yeni Üye
29 Ara 2011
1,442
1
0
60
Bu konuda okuduğum (filozofların ve bilim adamlarının) kitaplarımın hepsini çöpe atmam gerekiyor o zaman,tutumunuza bakarsak,aslında nesnesiz özne,öznesiz nesne yoktur,sorun sadece bizleriz,yaklaşımımız ve gerçeği ne kadar ele almamızla ilgili,nesneden beslenip öznel davranmamız,bunu da belirtmiştim zaten,horoz/tavuk/yumurta hikayesi de buna dahil,yani kaşık olmadan elle içilen çorbanın hiç bir değeri yok

felsefenin ikincil ana sorunu olarak, bilgi sorunu, ciddi bir alandır ve yalnız felsefe tarihinde değil, çağımızın felsefesinde de çok farklı yaklaşımları içerir... amacım sizinle tartışmak değil, bir-iki katkı ya da düzeltme yapmaktı ; ama yine de yaklaşımımda karşı çıktığınız noktaları netleştirirseniz açıklamaya çalışırım...
 

ÖzcanY

Yeni Üye
10 Eki 2012
154
19
18
68
estağfurullah sn. özcan y. (mor ve ötesi), ukalalık , özür ne demek... sizi, yürekten bir 'hoş geldiniz' le karşılıyor ve görüşlerinize yüksek değer biçtiğimi belirtmek istiyorum... forumdaşların farklı terminolojilere ve anlayışlara sahip olması -eğer doğru değerlendirilebilirse- devindirici, geliştirici ve zenginleştirici bir rol oynayabilir kanısındayım... kavramları, temsil ettikleri gerçeklikten ötürü, içerikleri, kapsamları ve anlamları açısından önemsiyorum... bana göre, insan bilincinin dışında ( yani ondan bağımsız olarak, yani insan bilinci bu durumun farkında olsa da olmasa da, yani objektif olarak ) varlık ve bu varlığın hareketinden ibaret olan bir gerçeklik vardır... yani gerçeklik kavramı, bilincimizin dışındaki tüm her şeyi içerir, kapsar ve kuşatır ; burada ''tüm her şey'' dediğimiz, aslında varlıklar ve onların hareket biçimleridir ki varlıklar bizim bilincimizde ad yani isim türünden kavramlarla karşılanır ve hareketler de eylem yani fiil türünden kavramlarla karşılanır... ve bu dış gerçeklik, insan bilincine az-çok aslına uygun biçimde yansır ve bu yansıma bilgidir, yani gerçekliğin bilgisidir... ama hakikat, gerçek değildir, bilgi de değildir; hakikat, bilginin gerçekliğe uygunluğunun ölçüsüdür, yani bilinçteki yansımanın , yansıyan şeyin (gerçekliğin) aslına uygun olması, bize hakikatı verir... ve buradan anlaşılacağı gibi, sizin örneğinizdeki su, hakikat değil, gerçektir..yani, gerçekliğin bir parçasıdır.... suyun iki hacim hidrojen ve bir hacim oksijen atomundan oluşan saydam bir sıvı olduğu....vs. ... su hakkında bilgidir, yani su gerçeğinin bizim bilincimizdeki yansımasıdır... bu bilginin, suyun özelliklerine uygun olması da su hakkındaki bilgimizin hakikat olduğu anlamına gelir... ve bütün bunlardan dolayı,''yansımanın kaynağı'' hakikat değil, gerçekliktir... hakikat, yansımanın ( yani bilginin) aslına, yani gerçekliğe uygunluğunun ölçüsüdür... insan bilinci gerçekliğin kendisiyle işlem yapamayacağından, gerçekliği temsil eden kavramlarla işlem yapar ; o nedenle, kavramları önemsiyorum....

bu forumda severek okuduğum ve "bireysel farkındalık" yolunda hareket halinde olduğunu yazılarından gözlemlediğim bir kaç kişiden birisi olduğunu söylemem gerek,
daha önce bir yazımda dostumuz paslı çiviye söylediğim ve onunda kendince tanımladığı gibi "bireysel farkındalık" bir süre sonra "bilinçsiz farkındalık" seviyesine ulaşır,
ondan sonra ise zihinsel mekanizmalarımız bizim istemlerimiz dışında iş görmeye başlar,
işte tam bu aşama bizim için tehlikeli bir dönemeçtir...

çünkü bu dönemeçte "paslı çivinin anlatımı ile" çığ altında kalanlardan olma tehlikesi vardır,eğer biz aksini iddia etsek te eğer çığ altında kalanlardan isek,
bireysel farkındalığımız "yanlı" tutum sergilemeye başlar...

yukarıdaki ilk yazımda; "tabularımızı,tanrılarımızı,inançlarımızı ayaklarımızın altına alamazsak yükselemeyiz..." diye yazmıştım,
kendimizi "insan" olmanın dışında herhangi bir tanım ile tanımlıyorsak,
insan olduğumuzu kabul ettiğimiz halde elimizde bir insan tanımımız yok ise ortaya koyabileceğimiz hiç bir şeyi olmayan,çığ altında yaşamını yitirmiş bir zombiden başka bir şey değiliz,demektir...

bilinçte devrim yaratmanın ilk şartı,bulunduğumuz bilinç seviyesinde devinim yaratabilmektir,
bulunduğumuz bilinç seviyesinde devinim yaratabilmek için ise yuvarlanan çığ içerisinde erimeye mahkum bir kar tanesi olmak yerine çığ başlatacak "nefes" olmak için adım atmak gerekir...

şimdi ilk yazımıza dönelim...

"bana bir tavuk ve horoz verirsen/iz sana/size yumurta hakkında kesin bilgi verebilirim,tek başına bir horoz veya tavuk getirirsen sana yumurtayı anlatırım,hangisini istersin/iz?"

tabularını,tanrılarını,inançlarını ayaklarının altına alarak yükselmeyi ve bu sayede bireysel farkındalığın getirdiği seviyeyi,
yani "bilinçte devrimi" yaşamak isteyenlere anlatacak çok şey var...
 

Beril

Yeni Üye
12 Eyl 2011
210
0
0
47
Yıldırım Hoca
Kişinin kendi devrimini yaratabilmesi için ,öncelikle ''kendini bilmesi '' gerekir.Değil mi anlatmaya çalıştığınız budur özde ?Herkes kanımca önyargılarından kurtulmak isteği gibi bir o kadar da farkında olmaksızın korur ,çünkü o yargıları bir zamanlar kendisine hayatiyet sınırları çizmiş hatta kendisini mutlu etmişti.
Ne zaman ki bir çocuk çıkıp meydana '' Anne bak ,Kral çıplak !'' dedi .Kralın tahtı salllandı :)
Velhasıl kelam neydi şu atasözü hatırlayabilsem .Kafam çok yorgun malumunuz onca çocuk derman kalmıyor insanda af buyurun ...
Efendiler efendiler ! çuvaldızı kendimize ,iğneyi başkalarına batıralım ' diyorum. Peynir gemisiyle yük taşınmıyor maalesef!
Sivri dilimi mazur görün .

Katılan arkadaşlara teşekkür ediyorum
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst