Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Felsefe felsefeyi eleştirebilir mi?

köle

Yeni Üye
14 Eyl 2009
146
0
0
41
Forumda yaşadığım ve başka yerlerde de yaşadığım kişisel tartışmalardan sonra böyle bir başlık açmak istedim. En azından söyleyeceklerimi tamamen bu başlıkta söylerim.

Felsefe yapmanın (ya da forumların ya da hayatın) altın kuralı fikirleri tartışmaktır. Birşeyler anlatırsınız, belli bir temele dayandırırsınınz, sonra başkasını dinlersiniz, empati yaparsınız soru sorarsınız cevap alırsınız vs vs.

Benim bu konu hakkında rahatsız olduğum şey insanların birşeyler anlatırken kelimelere,cümlelere ve fikirlere kendilerini hiç bir şekilde katmayışlarıdır. Yani ben bir konuda birşeyler tartışacaksam, karşımda herşeyden önce canlı birilerinin olduğunu görmek isterim, her ne kadar fikir tartışacaksak da bir duygu kırıntısı görmek isterim.

Ama bunu sadece ben görmek isterim, çünkü bu duygu kırıntısı dediğim şey sadece felsefenin ya da forumların problemi değil, direk olarak hayatın en büyük problemidir.

İnsanların ruhlarında değişik katmanlar vardır, en dış katman daha günlük yaşama (iş yaşamına aittir), bir altı sevdiklerinize, en altı ise sadece size aittir. (Sadece örnek olsun diye verdim yoksa bu kadar basit değil)

İnsanlar kabul edebildikleri ölçüde ruhlarının derin bölümlerini yaşarlar. Çünkü bu derinlik çalkantılarla doludur ve aynı zamanda (burası önemli) diğer zihne de söyleyecek birşeyler barındırır. Yani bu öle bir bölümdür ki, direk olarak karşınızdakinin hayatı ve şahsı üzerine yorum yapmak ister. Bunu neden ister, çünkü insan kendi zihnine bunu yapar. Her dakika yapar. Acımasızca eleştirir, bu şekilde büyür.

Fazla uzatmadan sonuca gelmek istiyorum, ben forumda (ve hayatımda) söylediklerine ,yazdıklarına ve tartıştıklarına kendi duygularını katan birilerini görmek istiyorum. Bir insanın özeli demek, saklaması ve koruması gereken şey değildir, sizin özeliniz sizin ifade etmeye utanmadığınız şey olmalıdır.

Eğer fikirlere karşımdaki insanın duyguları yani kendisi yani canı karışmayacaksa, ben o canı o fikirlere karıştırmak için elimden geleni yapacağım. Malesef bunu yaptığım zaman, bu kişisel yargılama ya da eleştiri olarak algılanıyor. Kurallara aykırı olduğu düşünülüyor. Felsefi tartışmaya uymadığı söyleniyor, felsefe denilen şey aniden yüceltiliyor ve ortam geriliyor. (Önceden fazla gevşek olduğu için :)

Ben bu yazdığım yazıdan yola çıkarak direk şahsım üzerine birşeyler söyleyecek birilerine karşı neden sinirlenmeyeceğim ve neden daha çok haz alacağım, onun cevabını da siz verin.

Birşeyler söylemek isteyen herkesi ve daha önce de birşekilde tartıştığım kişileri görmek isterim.
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
felsefe, hem öznelliğin hemde nesnelliğin aynı anda sorgulandığı bir alandır. Kişiye ve davranışlarına ket vurup tahakkümde bulunmak politize edilmiş bir fikirin açılımından başka bir şey değildir zaten.

sevgili köle yazıların, sorgulamaların kadar burada anlatmak istediğin şey güzel ve bu konuda sana katılıyorum..

özellikle şu pasajı çok beğendiğim ve derinlemesine açılması gerektiğini düşünüyorum.
İnsanlar kabul edebildikleri ölçüde ruhlarının derin bölümlerini yaşarlar.
 

Turgut Saka

Yeni Üye
13 Eki 2009
498
0
16
42
okulda iken hoca derse girerdi ve çalışmalarımızı eleştirmeye başlardı. dersten deli gibi sinirli ya da aşırı çökmüş vaziyette çıkardık(başıma çok gelmiştir:) mesela işletme okuyan biri dersten çıktığında bizim gibi görünmezdi daha normal halde olurdu. zamanla bunun sebebini çözmüştüm. sebebi açıktı aslında, çalışma tamamı ile sana aitti ve fikirler iyi ya da kötü kesinlikle senin bir parçandı, doğal olarak eleştiriler direk kişiliğine karşı bir hakaret ya da övgü niteliğine bürünüyorlardı.
buradan hareketle şunu söyleyebilirim ki tasarımınızda(yazı resim fotoğraf....) sizden ne kadar çok parça bulunursa girdiğiniz risk o kadar artar. dolayısıyla her cevap ya da eleştiri sizi derinden etkileyebilir.
mesela tartışırken daha çok kendi fikirlerimi düşük bir kelime dağarcığımla savunurum. bunu yapmamın sebebi böyle tartışmayı(kendi parçalarımı) sevdiğimden değildir, sebebi tamamıyla bilgi eksikliğimdendir(kendi fikirlerimi kullanmamın nedeni budur), kelime haznemin düşük olmasındandır,, doğal olarak her cevaptan fazla etkilenirim ve daha kötüsü bazen bu yüzden agresif olurum.
iyi ya da kötü bilmem ama muhabbet ederken birinin fikrine abartı bir eleştiri yaptığımda karşımdaki kişinin beni normal karşılamasının iki sebebi vardır. beyan ettiği fikir ona ait değildir ya da beni ciddiye almıyordur. ama anlamadığım,, ne olursa olsun bir fikir bir el gibidir yani yumruk gibi de sıkılır, tokalaşmak için de uzatılır.
beni ne kadar ciddiye almasa da birine yumruk attığımda nasıl olur da görmezden gelinirim yumruk yemem gereken yerde...
bu yüzden fazla anlayışı da anlamıyorum.
genel olarak yumruk yemekten korkulduğu için kendinden bir şeyler katılmıyordur diye düşünüyorum.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
yazılarda -felsefi- öznellik isteyen arkadaşımın gerçek ismini kullanmasını beklerdim
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
sevgili nejdet kullanılan nikler sence öznelliğin bir yansıması değilmidir ?
 

köle

Yeni Üye
14 Eyl 2009
146
0
0
41
Sorunu kökünden çözecekse adım yaşım kütüğüm hobilerim cinsel tercihim hepsi hakkında bilgi verebilirim. Keşke bu kadar basit olsa.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
nik-inizin anlamı nedir adlı foruma da yazmıştım. felsefe forumlarında -bu özellik yalnızca bu siteye ait değil hemen belirteyim- nik kullanımı oldukça yaygın. doğrusu bunu doğru bulmuyorum ve gari-samimi ve uzak olarak değerlendiriyorum. bana bir maskeyi çağrıştırıyor. ki, Elias Canetti "kitle ve iktidar" da insanın bu özelliğine oldukça anlamlı bir değerlendirmede bulunuyor. gerçi nik lere alıştım ve çnemsemiyorum ve fakat bu nik denilen olgunun kendisi bir duvar gibi soğuk durmaktadır. demek ki, öznellik yok edilmiştir. o zaman salt düşünce/ide tartışılacaksa kimse kalkıp öznellikten söz etmemeli derim
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
sevgili nejdet atamızın , babamızın , anamızın yada akrabalarımızın koymuş oldukları isimler bizim öznelliğimiz değildir. Hatta size şu kadarını söyleyebilirimki o beğenmediğiniz maskelerimizi başkalarının bizlere takmış oludğu isimlerden daha çok bize ait ve dairdir. üstelik bireyin toplumsal hayat içerisinde maskeler kullanması kadar doğal bir şey yoktur. Mesela sizin özenelliğinizi empati kurararak bir şair yada yazar olarak yazmaya çalışsam sonsuz imgeler ve paradokslar çıkar. Dikkat edinizki bir iddea taşıyan filizoflar dahi belirli paradokslar taşıyıp kendilerini belirli anlamlarda maskelemektedirler. Ve kişiler istedikleri ünvanları ve isimleri diledikleri zaman diledikleri yerde kullanabilme hak ve hürriyetine sahip olmaları yasalardan ve toplum ahlakından değil birey olmanın vermiş olduğu bilinç noktasında alırlar. siz bireyin kendi bilincinden ve varoluşundan yansıyan şeyleri ret ediyrosunuz gibi bir sonuç çıkartıyorum bu tamamen olaylara ve durumlara nesnel bakış açısıyla bakmak olup statükonun ve politize edilmiş siyasi fikirlerin çıkış ve beslenme kaynağı olan toplumsal meşrutiyet nidaları ile yükselen sekter bir bakıştır kanımca.

ve vermiş olduğunu kitle ve iktidar tamamen sistemsel bir açılım olup sosyolojik değerlendirmedir. Kuşksuzu tüm bilim dalları gibi sosyolojide felsefenin ilgi ve bilgi alanı içerisindedir. Sayın köle arkadaşımızın burada bahsetmiş olduğu şey felsefeyi felsefe yapan biz'lerin yani ben'in dışa vurumudur.
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
kişi ismini eğenmiyorsa bunu değiştirmelidir. ancak düşüncelerin öznel tartışılabilmesi için ben o kişiyi benimsediği ve her alanda kullandığı ismiyle cismiyle canlı görmek, algılamak isterim. kastettiğim kişinin tercihlerini sınırlandırmak değildir. eğer bu alanda kullandığınız nik i yaşamınızın her alanında da kullanıyor iseniz sorun yok derim. burada kendinizi farklı -düşünce bazında söylüyorum bunu- başka alanda farklı gösteriyor iseniz sorun var derim. elbette insan kendisi bir maskedir zaten . buna itiraz etmiyorum. ne ki, yıkmak istediğimiz de bu maskeler değil midir?
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
sevgili nejdet isimlerimiz bizi değil toplumsal bakış açısını yansıtan sıfatlardır. Ve bu toplumsal bakış açısı hem kanunlar hemde doktorinler neticesinde sınırlandırılmıştır. Pek azımız bu tür şeyleri yıkabilir geçebilir. Ben kendi nikimi hayatımın her alanında kullandığım gibi başka bir forumdaki arkdaşlarımı senlerdir içli dışlı olmanın dışında sürekli görüştüğümüz halde kendi nickleri ile çağırıyorum. Bu anlamda size onlarca canlı örnek gösterebilirim.5 seneyi aşkın bir şekile insanlar birbirilerinin özel isimlerini bilmelerine rağmen nikleri ile tanırlar ve real yaşamda da nikleri ile tanımlarlar. Kimse toplumun yaratmış olduğu ali veli ayşe ile yaşamaz. Herkes forum içerisinde kişin kendinden yansıyan karakter, kişilik ve niklerle düşünce ve fikirlerini ilan eder ve ona göre karşılık bulur. Ayrıca maskeleri yıkmaya çıakrmaya çalışmak rüzgara karşı işemekle aynı şeydir. İnsan çıplak doğar ama asla çıplak yaşamayaz. Nitche'z dahi gerçeğin kendisine tahamül edemeyip zersüşt le çoşuyor. Bu yüzden bence sınırlarınızın ya çıtasını yükseltmelisiniz yada o sınırsları kaldırıp sınırsız bir dünyaya kadeh kaldırmalısınız diye düşünüyorum.
 

köle

Yeni Üye
14 Eyl 2009
146
0
0
41
sevgili nejdet isimlerimiz bizi değil toplumsal bakış açısını yansıtan sıfatlardır. Ve bu toplumsal bakış açısı hem kanunlar hemde doktorinler neticesinde sınırlandırılmıştır. Pek azımız bu tür şeyleri yıkabilir geçebilir. Ben kendi nikimi hayatımın her alanında kullandığım gibi başka bir forumdaki arkdaşlarımı senlerdir içli dışlı olmanın dışında sürekli görüştüğümüz halde kendi nickleri ile çağırıyorum. Bu anlamda size onlarca canlı örnek gösterebilirim.5 seneyi aşkın bir şekile insanlar birbirilerinin özel isimlerini bilmelerine rağmen nikleri ile tanırlar ve real yaşamda da nikleri ile tanımlarlar. Kimse toplumun yaratmış olduğu ali veli ayşe ile yaşamaz. Herkes forum içerisinde kişin kendinden yansıyan karakter, kişilik ve niklerle düşünce ve fikirlerini ilan eder ve ona göre karşılık bulur. Ayrıca maskeleri yıkmaya çıakrmaya çalışmak rüzgara karşı işemekle aynı şeydir. İnsan çıplak doğar ama asla çıplak yaşamayaz. Nitche'z dahi gerçeğin kendisine tahamül edemeyip zersüşt le çoşuyor. Bu yüzden bence sınırlarınızın ya çıtasını yükseltmelisiniz yada o sınırsları kaldırıp sınırsız bir dünyaya kadeh kaldırmalısınız diye düşünüyorum.

Konunun nick ya da gerçek isim haricindeki bölümü için neler düşünürsün? "Felsefi öznellik" (bunu dağarcığıma yeni kattım) nasıl başarılır?
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
"yazılarda -felsefi- öznellik" derken "yazılarda öznellik, felsefi yazılarda öznellik"ten söz ediyorum. varsın buna felsefi öznellik diyelim. düşünce meta-yı zorlayan bir açılımdır. düşüncenin kendisinin meta-fizik olduğu rahatlıkla söylenebilir. ancak bu demek değildir ki düşünce meta-ötesini yaratır. düşünce/ide ve meta diyalektik çelişkisi her zaman vardır ve her düşünce bu bağlamda özneldir. düşüncenin genel karakterde ortaya konulması onu öznellikten çıkarmaz. tam tersine öznel olmayan düşünce sanırsam düşünce değildir. bu nedenle tüm düşüncelerde sizden farklı olarak düşüncenin açıklanma biçimine bakarak öznellik yok diyemiyorum

"tüm canlıları sevmek gerekiyor"
"kanımca, tüm canlılar sevilmeli"
her iki anlatım biçimsel olrak farklı görünmektedir. oysa ikisi de kişisel bir yargıyı içermektedirler.
 

köle

Yeni Üye
14 Eyl 2009
146
0
0
41
Bu yazıya aniden siz kimleri seviyorsunuz, her canlıyı gerçekten seviyor musunuz, hiç mi sevmediğiniz olmuyor, bana sevdiğinizi kanıtlayın veya şu an beni sevdiğinizi gösterin demek, sanırım daha daha derin bir kişisel dialog oluşturuyor. Umarım bu konuda hemfikirizdir... :)
 

Nejdet Evren

Yeni Üye
19 Ağu 2008
3,589
179
63
61
kesinlikle bu söylediklerinize katılıyorum. genel ve özel sevgiden söz ediyorsunuz, elbette pratikte farklı olacaklardır. ancak her iki duruma ilişkin açıklamanın her ikisi de öznel kalmayı sürdürecektir.
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
:) bana göre felsefi öznellik kişioğlunun buhran geçirdiği zirve noktasından başka bir şey değildir. Ak sakallı ihtiyar (K. Marx) bir yazısında teorinin griliğinden pratiğin yeşilliği görünmez diyor, ve Lenin ekim devrimini yapılandıran kadrolara buna göre biçim veriyor. Bunun en somut örneği Kalininin yazmış olduğu devrimci eğitim ve devrimci ahlak kitabıdır. Sosyal antropoloji bilimi felsefenin aksine hep öngürelemez şekilde ilerleyip biçim ve şekil almaktadır.Madalyonun görünen yüzünde felsefi öngüreler ve özdeştleşmeler sıkça görünsede topluluk içerisinde yaşayan birey bir organizmanın parçası olduğu için kendi çağının yaratmış olduğu değerler noktasında şekil ve biçim alır. Ben bu durumu spinoza'nın töz-modus ilişkisine benzetiyorum.Spinoza'ya ek olarak ise insanıda kendi kendisinin nedeni olarak deklare edip onu modus olmaktan kurtarıyorum.Çünkü insan doğasının yaratıcılığı ve baskınlığı -tabiatın da üzerine çıkabiliyor. İnsan kendi kendisinin yaratıcısı olabilirken sonlandırıcıda olabiliyor. Bu iniş çıkışlar sırasında ise sürekli olarak kurumsal değerler ve buna bağlı olarak sonuçlar değişiyor. Şairler ve yazarlar toplumsal yaşam içerisindeki sirkülasyonu ideolojileri ve düşünceleri ile stabil bir konuma geçirip hayatı ve yaşamı yorumlamaya yahut fixlemeye çalışsalarda, felsefeciler bu nokta tüm öngörülerin öngürülemez olduğu gerçeği karşısında bilmek fiilinin getirmiş olduğu zorunlu yarılmaya, karmaşaya gebe kalıp inancın ve yaşamın merkezine şekil verebilecek verinin keşefidilip, somutlanmış bir şekilde ortaya çıkışını bekliyorlar.

Sonuç olarak kişi oğlundan toplum içerisinde yansıyacak olan felsefi öznellik, o kişinin toplumdan ayrışması ve kopması dışında hiç bir şeye hitap etmeyecektir. Çünkü bu öznellik toplumun mutlak olarak baktığı şeylerin tümünün ötesindedir ve kendisi kesin yargılara varabilecek sonuçlara henüz ulaşamamıştır. Ulaştığı noktalar ise toplumun, ahlak, kültür ve bilinç seviyesinden çok uzak yerlerdedir. Felsefi öznelliğin hayata uyarlanmış hali toplum içerisinde yabancılaşma ve yalnızlığı deşifre etsede düşünürü işaret ettii şeye sürükler. Bunun aksini iddea ettiğimiz zaman ise felsefi özenlliği yaratan , merak, uğraş, düşünme ve kanaat getirme, sorgulama özellikleri Sevgili Nihat Genç gibi vurguları, heyecanı, azimi yüksek topluma bir o kadar yakın içiçe bir o kadarda uzak mekanik halkçı kimlikler yaratır. Bir başka örnek olarak ise mizah dergilerinin karikatüristlerini düşünebiliriz. Hayatın ve yaşamın içerisinde her türlü sorunun farkındalığında olarak sürekli soran, sorgulayan kimlikler ama istiklal caddesinede çizgilere basmadan yürümeye çalışan binlerce insan içerisinde bir tanesi olup varmışlar gibi kendilerini kalabalığın içerisinde kaybettirmeye çalışan kimseleri düşünelim. Hepsinin zaman içerisinde taşımış olduğu felsefi özenelliğin bir dönem sonra sistemleştiğini, yalnızlaştığını ve kişioğlunun kendine yabancılaşıp inzivaya çekildiği gerçeğinden başka bir şey ile karşılaşmayız.

lafın kısası, fransız devriminde ortaya çıkan, aydınlanma çağına mim gibi kazınmış olan ihtilal evlatlarını yer sözüdür.
 

köle

Yeni Üye
14 Eyl 2009
146
0
0
41
Bu yazının benim derdimle uzaktan yakından alakası yok.
 
K

kuzeys

Ziyaretçi
sevgili köle, içerisinde bulunduğumuz girdap varoluş destanından başka bir şey değildir. Bir şeyin devamı bir başka şeyin sonudur. Öznellik ise tüm genellemelerin ötesinde oluşan imgedir. senin derdin bana göre daha çok olasılık gibi göründü, yada ben iyi anlayamadım. esenlikle kal.
 
Tüm sayfalar yüklendi.

Yeni Konular

Üst