Felsefe Dersleri

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Dersleri kategorisinde phi tarafından oluşturulan Felsefe Dersleri başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,184 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Dersleri
Konu Başlığı Felsefe Dersleri
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Sahte filozof

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
ASLAN DOĞURMAK
Hayvanlar bir gün kim daha çok çocuk doğurabilir diye çekişmeye başlarlar.
Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.

'Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun? ' diye sormuşlar aslana.

'Bir.' diye yanıtlar dişli aslan. 'Fakat ben aslan doğururum.'

DERSIMIZ;
NITELIK, NICELIKTEN ÖNEMLIDIR.

YENGEÇ ILE ANNESI

'Neden böyle yan yan yürüyorsun yavrum' diye sorar anne yengeç çocuğuna.

'Düzgün yürüsene ! ' der.

- 'Pekala anne' der çocuk.

- 'Sen önümden düzgün yürü, ben seni takip ederim. '

DERSIMIZ;
HAREKETLER SÖZLERDEN ÖNDE GELIR?

ASLAN, KOYUN, KURT VE TILKI

Aslanın biri, bir koyunu yanına çağırır ve nefesinin
kokup kokmadığını sorar.

Evet ! ? diye yanıtlar koyun. Aslan bu yanıta kızar ve
koyunu oracıkta parçalar.

Daha sonra kurda seslenip yanına çağırır, ona da aynı soruyu sorar.

Hayır ! ? diye yanıtlar kurt korkudan. Ancak o da yağcılık yaptığı için aslanın öfkesinden kurtulamaz.

Sıra tilkiye gelmiştir. Aynı soruyu tilkiye de sorar.
Tilkinin yanıtı şöyle olur;

- Üzgünüm, üşütmüşüm biraz, o yüzden burnum koku almıyor ! ?

DERSIMIZ;
AKILLI KIŞI TEHLIKELI DURUMLARDA KONUŞMAZ


KAZLAR VE TURNALAR


Kazlar ve turnalar bir gün aynı tarlada yiyecek ararlarken birden yanlarına
yaklaşmaya çalışan avcıyı fark ederler. Turnalar daha çevik ve hafif oldukları için hemen uçarlar.
Oysa kazlar ağır hareket ettikleri için avcıdan kurtulamazlar.

DERSIMIZ;

YAKALANANLAR HER ZAMAN SUÇLU OLANLAR DEĞILDIR?


HASTA GEYIK

Yaşlı bir geyik hasta düşer ve daha rahat otlayabilmek için güzel otlarla dolu bir çalılıkta yaşamaya başlar.
Her hayvanla iyi geçindiği için pek çok hayvan sık sık geyiğin ziyaretine gelir.

Zamanla her gelen hayvan bu güzel otlardan tatmaya başlayınca kısa süre sonra tüm otlar biter.
Geyik hastalıktan kurtulur ama yiyecek hiçbir şeyi kalmadığı için bir süre sonra açlıktan ölür.

DERSIMIZ;

SIZCE ?
BENCE; iyilik eden cezasını bulur
!


FARELERIN TOPLANTISI


Bir gün fareler bir araya gelirler ve başlarına musallat olan bir kediden
kurtulma planları yaparlar.
Pek çok fikir öne sürülür.
Hiçbiri kabul görmez.

En sonunda genç bir fare kedinin boynuna bir çan asmayı önerir.Böylece kedi kendilerine yaklaşırken farkına varacak ve
kaçabileceklerdir. Bu öneri fareler tarafından alkışlarla onaylanır.

Bu arada bir köşede sessizce onları dinlemekte olan yaşlı bir fare ayağa
kalkar ve bu önerinin çok zekice olduğunu, başarılı olacağından hiç kuşkusu olmadığını belirtir.

Fakat, der, Kafamı bir soru kurcalıyor. Aramızdan kim kedinin boynuna çan asacak

DERSIMIZ;
IYI BIR PLAN YAPMAK AYRI, O PLANI GERÇEKLEŞTIRMEK
AYRIDIR.
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
İnsan, neredeyse yeryüzünde varolduğundan bu yana, nereden geldiğini, etrafındaki gördüklerinin nasıl ortaya çıktığını, bunun sebeplerini vs. düşünmekte, buna bir cevap bulmaya çalışmaktadır.İnsan, bu süreçte öğrenmiştir ki elle tutup gördüğü şeyler kadar (misal kendi bedeni), bunun aksine, cismani bir varlığa sahip olmayan, elle tutulup gözle görülemeyen şeyler de vardır (misal akıl gibi),yani soyut ve somut şeyler.Bu, zamanla bir ikilik yaratmış, soyut ve somut şeyler arasında bir hiyerarşı ile son bulmuştur..İnsanlar, artık bunlardan hangisinin sebep, hangisinin sonuç olduğunu; hangisinin diğerinden türediğini,ortaya çıktığını kavramaya çalışmışlardır.Felsefi temel, bunun üzerinde kurulmuştur.Yani bu sorulara verilen farklı cevaplar, 3 temel felsefi ayrım yaratmıştır.

Bunlar :

1)İdealizm
2)Materyalizm
3)Agnostikliktir

İdealizmde, temel olarak soyut kavramlara öncelik verilmiş, madde ikincil sayılmış, kısacası aklın, maddi evrenden önce varolduğu ve onu yarattığı ifade edilmiştir.Şunu belirtmekte fayda vardır ki ahlaki anlamdaki idealizm ile felsefi anlamdaki idealizm farklıdır,karıştrılmamalıdır.Ahlaki anlamda idealizm, kişinin bir davaya inanması ve onun için mücadele etmesi anlamı taşımaktadır.Bu anlamda kişi, felsefi anlamda idealist olmasa da ahlaki anlamda idealist olabilir.İdealizmin kurucusu Platondur.O'na göre gerçek olan idealardır (soyut olanlar),madde ise ölümlüdür.Şunu demektedir, güzel bir kadın ölür ancak güzellik kavramı ölmez.İdealizm, mevcut ilahi dinler ile de uyumludur..Aklın , bilincin ,ruhun maddeden önce de var olduğunu söyleyerek, tanrının varlığına işaret etmektedir.İdealistlere göre insanı tanrı yaratmıştır.

2)Tahmin edileceği gibi materyalistler, somutun, soyuttan önce var olduğunu ve soyut dediğimiz kavramların sonradan türediğini iddia etmektedirler.Yani önce madde, sonra ruh, bilinç , akıl vs gelir.Buradaki ruh kavramı, esasen soyut şeyler yerine kullanılmaktadır.Haliyle materyalistler, tanrı fikrine sahip değillerdir.Erken dönem materyalistleri tanrıya atıf yapsalar da bu, bizim anladığımız anlamda ya da idealizmdeki tanrı değildir.Materyalistlerin tanrı dedikleri de maddeseldir.Materyalistler göre insan tanrıyı yaratmıştır.

3)Agnostiklik ise bilinmezciliktir. Bu sorunun -- soyut ve somut arasındaki öncelik hangisindedir-- cevabının bilinemez olduğunu ifade etmektedrler.

İdealizm ve materyalizm birbirlerine karşıt felsefi görüşlerdir.
Felsefe, Thales ile başladığında materyalisttir.İlk Yunan filozofları da takiben materyalisttirler.Anaksagoras, bir materyalist olmasına karşın ruh ve madde ayrımına işaret eden ilk kişidir.Ancak O'nun "ruh" diye ifade ettiği şey de (bir materyalist olduğu için) maddeseldir.Bir geçiş aşamasından sonra, yani felsefede bir ruhsal alan yaratılmasının ardından (bu kapıyı açan ilk kişi Ksenofanestir ) idealizm, Platonla beraber doğmuş ve madde ile maddesel olmayan , soyut ile somut arasındaki bağ kopmuştur.Haliyle bu durum, farklı düşünme yöntemlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.Bu düşünme yöntemleri metafizik ve diyalektik yöntemlerdir.

İdealizm ve metafizik düşünme
Metafizik düşünme, idealist felsefenin düşünme yöntemidir..Bu yöntemde birbirine karşıt olan şeylerin (şeyden kasıt herşey) uzlaşmazlığı söz konusudur..Esasen, soyut - somut bağının kopuk olması sebebi ile, şeylerin hem kendileri, hem de kendi karşıtları olamayacakları düşünülmektedir..Yani iyi, hem iyi, hem de kötü olamaz.İyi iyidir, kötü de kötü.Tanrı mutlak iyidir, o kötü olamaz, zira iyi ve kötü zıtşeylerdir.Bilinçsiz isim babası Aristo'dur.Aristo'nun öğrencileri , onun eserlerini derlerken, bu konu ile ilgili makalesini fizik konusundan sonraki sayfaya yerleştirmişlerdir. Bu sebeple, fizikten sonra gelen (metafizik) adını almıştır.

Materyalizm ve diyalektik düşünce
Materyalizm, ruh, bilinç , akıl ve maddeyi biribirinden ayırmadığından, yani herşeyin maddesel olduğunu düşündüğünden( ki bu maddesellikten illa elle tutulur gözle görülür bir maddesellik anlamayın..Bilimin konusu olan şeyleri anlayın) metafizik düşünmez, diyalektik düşünür.Diyalektik ise, zıt olan şeylerin uzlaşabilir zıtlıklar olduğunu, bunların birbirinden kopuk olmadığını, bir arada bulunduklarını ifade eder.Yani, evet zıt şeyler vardır, ancak bunlar mutlak zıtlıklar değildir.Kişi ancak yaşıyorsa ölebilir , yaşamayan birşey ölemez. Kendimizden örnek verirsek, bir yandan bizi hayatta tutan, bir yandan ise bizi ölüme sürükleyen (yani hepimiz yaşlanıyoruz, yaşlanmak yavaş yavaş ölmektir) bir şeyi içimizde barındırıyoruz ve zaman geçtikçe bu çatışma, ölüm lehine sonuçlanacak, yani uzlaşma ile sona erecek...Burada, bizi yaşatan yaşama kuvveti tez,yaşlanmaya,ölüme götüren onun antitezi, ölmüş olmak ise ikisinin sentezidir.Bu şekilde düşünme, modern anlamda, idealist filozof Hegel'e aittir.Antik çağ Yunan dünyasında materyalist Herakleitos ,diyalektik düşünceye ilk işaret ettiği için büyük filozof kabul edilmektedir.Marks, bu düşünme yöntemini materyalizme uygulamıştır.Zira "Baş aşşağı duran diyalektiği, ayakları üzerine çevirdik" derken, Hegel'in idealizm ve diyalektik düşünce birlikteliğini ve bunun yanlışlığını ifade etmektedir.Belirtmek gerekir ki Marks gençliğin de bir Hegelci idi.

Bu gün , bu felsefi temelde çeşitlenmiş felsefi düşünceler arası tartışma devam etmektedir..Bu sebeple, şöyle ya da böyle tartışma gelip "tanrı vardır" ya da "tanrı yoktur" meselesine dayanmaktadır.Bu durum, eşyanın tabiatı gereğidir.Haliyle diyalektik materyalizm, yahut bugünün bilimsel sosyalizmi/komünizmi/marksizmi ile, metafizik düşünen idealizm yahut ilahi dinler ve inananları ile, bunların çoğunluğu oluşturduğu devlet otoritesi çatışmaktadır...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst