Evrim Niçin Öğretilmelidir? (Çev. Dr. Zeki Apaydın)

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Makaleler kategorisinde faust tarafından oluşturulan Evrim Niçin Öğretilmelidir? (Çev. Dr. Zeki Apaydın) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,772 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Makaleler
Konu Başlığı Evrim Niçin Öğretilmelidir? (Çev. Dr. Zeki Apaydın)
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan faust
F

faust

Ziyaretçi
Evrim teorisinin öğretimi niçin çok önemlidir? Aslında biyolojideki birçok soru evrim teorisi ifade edilmeden cevaplandırılabilir: Kuşlar nasıl uçar? Bazı bitkiler çöl koşullarında nasıl yaşarlar? Çocuklar, anne ve babalarına niçin benzerler? Bu soruların her biri, aerodinamik mekanizmalar; bitkiler tarafından suyun depolanması ve kullanımı veya kalıtım mekanizmaları ile ilgili yanıtları içerirler (Kişisel görüş: Bu soruların her biri aslında evrimle ilişkilendirilebilirler). Bu sorular çocukların her zaman sordukları soru tiplerindendir.
Bu soruların klasik yanıtları, bazen bazı öğrenciler tarafından sorulan daha karmaşık, daha derin soruların ortaya çıkmasına neden olur: Bu olaylar veya süreçler nasıl gerçekleşti? Uçmak kuşlara nasıl bir avantaj sağlamaktadır? Çöl bitkileri diğer bitkilerden nasıl farklılaşmıştır? Bireyler kendilerine özgü genetik tasarımlarına nasıl sahip olmuşlardır? Böylesi sorulara cevap verebilmek, zaman içersinde bir değişimin olduğu olgusunu doğrulayan bir anlama yetisini ve bir tarihi perspektifi zorunlu kılar.

İki temel soru
Doğa bilimleriyle ilgili olan kişiler bu çeşit soruları devamlı sormaktadırlar. Zamanla, iki gözlemin özellikle şaşırtıcı olduğu ortaya çıktı. Bunlardan ilki yaşamın çeşitliliğiyle ilgili olandır: "Niçin dünyada çok çok farklı bitki ve hayvan çeşidi vardır?" Dünyamızdaki doğal yaşam alanları keşfedildikçe, canlıların çeşitliliğinin fazlalılığı o kadar derin iz bırakacaktır. Darwin, 19. yüzyılın ortalarında Türlerin Kökeni'ni yazdığında doğabilimciler, doğadaki bitki ve hayvan çeşitliliğini sadece on binlerle ifade ediyorlardı. 20. yüzyılın ortalarında ise biyologlar, mikroorganizmalardan böceklere kadar daha az göze çarpan yaşam biçimlerini araştırmaya yöneldiler ve bu organizmaların sayılarının yaklaşık bir ila iki milyon olduğunu tespit ettiler. O zamandan bugüne kadar dünyadaki biyolojik çeşitliliğin merkezi durumundaki yağmur ormanlarında yapılan çalışmalar, canlı çeşitliliğinin bu rakamların yaklaşık on katı olduğu yönünde sonuçlar vermiştir. Peki ama, nasıl bir süreç böylesine devasa bir biyolojik çeşitliliğin oluşmasını sağlamıştır?
İkinci soru ise ilkinin (biyolojik çeşitlilik) tersi bir durumu irdelemektedir: "Organizmalar arasındaki benzerlikleri nasıl açıklayabiliriz?" Çok yakın akraba türler arasındaki benzerlikler, insanoğlunun her zaman dikkatini çekmiştir; ancak zamanla anatomik ve işlevsellik bakımından uzaktan akraba türlerin bile ortak özelliklere sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Balinaların ön yüzgeçlerindeki kemikler, bizim kollarımızdaki kemiklerle aynı düzenlenişe sahiptir. Organizmalar, döllenmiş yumurta hücrelerinden embriyolara gelişirken çok benzer gelişim aşamalarından geçmektedirler. Bundan başka paleontologlar, fosil kalıntılarından, bugün yaşayan organizmalarla çeşitli yollarla akrabalık ilişkisi olan, sayısız nesli tükenmiş türler keşfetmişlerdir. Bu soru, modern deneysel biyoloji hücresel ve moleküler seviyedeki süreçlere yöneldikçe; daha da büyük bir güç kazanmıştır. Bakterilerden bira mayası, fındık faresi ve insanlara kadar yaşayan tüm organizmalar, temel yaşam süreçlerinde benzer biyokimyasal mekanizmayı kullanmaktadırlar. Hücrenin temel yapısında yapısal protein olarak kullanılan ve organizmada kimyasal reaksiyonları katalizleyen proteinlerin birçoğu, bütün türler için adeta özdeşlik göstermektedir. Belli başlı insan proteinlerini kodlayan genler, meyve sinekleri, fındık fareleri ve primatlarda benzer işlevleri gören genlerden çok az farklılık göstermekle birlikte birçok benzerliğe sahiptirler. Tüm canlı organizmalar, nesilden nesile genetik bilgi aktarımında aynı biyokimyasal sistemi kullanmaktadırlar.
Bilimsel bir bakışla, aslında yaşamın ortaklığıyla ilgili sorulara verilecek tek bir cevap vardır. Farklı organizma çeşitleri, yapısal ve işlevsel açıdan oldukça benzer özellikleri paylaşmaktalar, çünkü birbirleriyle filogenetik yönden ilişki içindedirler. Ama nasıl?

Bilmeceyi çözmek
Biyolojik evrim kavramı, bu temel soruların her ikisini de karşılamaktadır. Evrim teorisi, günümüz dünyasında yaşamakta olan milyonlarca farklı bitki, hayvan ve mikroorganizma türü arasındaki benzerliklerin, ortak atalardan köken almakla ilişkili olduğunu ifade eder; tıpkı kuzen akrabalığında (...)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst