Et Yemenin Doğadaki Tahribatı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde HoŞÇa tarafından oluşturulan Et Yemenin Doğadaki Tahribatı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,310 kez görüntülenmiş, 24 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Et Yemenin Doğadaki Tahribatı
Konbuyu başlatan HoŞÇa
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Arkadaşlar bugün çok ilginç bir makale okudum. Et yemenin dünya üzerinde ne kadar büyük bir etki yarattığını okudum ve inanamadım..

Küresel ısınmadan tutun da suyun azalmasına kadar çok ciddi konularda devasa bir etkiye sahip..

Evinizdeki et miktarını düşürerek neler yapabilirsiniz neler???

Makaleden ufak ufak alıntılar yapacağım ama önce konuya ilgi var mı acaba diye bir yoklama yapmak istedim.. Ne dersiniz arkadaşlar? sizce "et yemek" nasıl bir etkiye sahip?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

et tüketiminin isanda ve diğer tüm canlı türlerinde şiddet eğilimine neden olduğu da bilinmektedir.
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Ynt: Et Yemek

evet benimde bildiğim şiddeti artırdığı. ben yemiyorum şahsen bölede gayet mutluyum
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

Bahsettiğim makalede şiddet, hayvan hakları yada sağlık üzerindeki etkileri esgeçiliyor.. önemsiz oluşundan değil, et yemenin bilmediğimiz dünya üzerindeki en büyük etkisini ortaya koymak için.. ilk sebebi alıntılıyorum..

" Ormansızlaşma, medeniyetlerin yükselmesiyle birlikte ortaya çıkan en önemli çevre tahribatlarından birisidir. Ormanlar bitki ve hayvan üretimi için kullanılan tarım alanlarına dönüştürülerek büyük şeritler halinde kesilmektedir. Aynı miktarda kalori üretmek için hayvancılığa ayrılan alan tarıma ayrılandan çok daha fazladır. Ancak bu durum 10.000 yıldır hiç sorun teşkil etmemiştir. Çünkü her seferinde kullanılacak yada üretime açılacak yeni yerler bulunmuştur. Fakat 1990'da Brown Üniversitesindeki Dünya Açlık Programı'nın tespit ettiğine göre, eşit olarak dağıtıldığı ve hayvanları beslemek için ayrılan bölümü kullanılmadığı takdirde, dünyada mevcut tarım ürünleri 6 milyar insanı vejetaryen bir diyetle besleyebilecek miktardadır. Ancak beslenme refah düzeyi yüksek ülkelerdeki gibi et ağırlıklı bir diyer olursa, mevcut tahıl ancak 2.6 milyar insanı doyurabilecektir. Diğer bir deyişle bu durum, 6 milyarın üzerine çıkan mevcut dünya nüfusu ile birlikte topraklara zarar vererek tüketmek ve balıksızlaşmaya başlayan okyanuslara aşırı avlanma sonucu zarar vermek anlamına gelmektedir. Buna paralel olarak, aynı oranda et yemeye devam edersek yada nüfus tahmin edilen hızla büyümeye devam ederse, dünyadaki insanların tamamını doyurmak için daha fazla orman tahrip etmemiz gerekecek. Bugünden sonra proteini hayvanlardan mı bitkilerden mi alacağımız sorusu, doğrudan doğruya dünya ormanlarının daha ne kadarının yerle bir edileceğini belirleyecek.

*Orta Amerika'da yağmur ormanlarının %40'ı çoğunlukla dış pazardaki sığırların (büyük kısmı Amerikan burgeri üretmek için kullanılmaktadır) yem ihtiyacını karşılamak için yakılarak yada kesilerek yok edildi... Sığır eti ihraç eden ülkelerde et fiyatları fakirler için oldukça yüksektir ve şu an birçok yerde sığır üretimi geleneksel tarımın yerini almıştır.

Jhon Revington, Dünya Yağmur Ormanları Raporu

ŞUluslararası Ormancılık Araştırmaları Merkezi'nin (The Center for International Forestry Research) raporuna göre Brezilya menşeli sığır etlerinin satışlarındaki hızlı artış Amazon ormanlarının da hızla yok edilmesine neden olmaktadır. Merkezin genel başkanı David Kaimowitz şöyle söylüyor 'Özetle söylemek gerekirse, sığır çiftlikleri kıymayı Brezilya'nın yağmur ormanlarından yapıyor.â€�

Çevre Haberleri Servisi"
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

bu durum anlaşılır bir durumdur/ya da göz-ardı edilip kar hesaplarıyla talan edilen bir durum; mesele de burada gizlenmektedir. insan türü ne yapmak istiyor? yaşadığı çevreyi yok ederek kendi türünü de yok etmek mi istiyor ya da yaşanabilir ve sürdürülebilir bir doğa mı istiyor? İnsan ne yapmak istiyor?
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

evet nejdet arkadaş, durum gerçekten çok vahim.. ve inanılmayacak derecede saçma görüşlerle yapılıyor bunlar.. bakın daha neler var :)

Yeşil Alanların Tahribi, evcil hayvan sürülerinin genişleyerek bizon, antilop gibi vahşi hayvanların otladığı alanları çiğnenmesi ve büyük ölçekli sığır yetiştirmek amacıyla bu bölgelere tek tip çimen ekilmesiyle meydana gelmektedir. Richard Manning'in 1995 yılında yayınlanan 'Yeşil Alan:Amerikan Ovalarının Tarihi, Biyolojisi, Siyaseti, ve Verdiği Sözâ�� isimli kitabında Pulitzer ödülünün sahibi yazar James Risser gözlemlerini şöyle dile getiriyor: 'Birçok defa acı bir şekilde tecrübe edildiği üzere, karışık ormanlar tıraşlanmış ve ağaç tarımı yapılması amacıyla yerlerine tek tip ağaç dikilmesi sonucunda yok edilmiştir. Birçok insan dalgalanan sarı bir buğday tarlasının da aynı anlama geldiğini bilmemektedir. (Bunlar önceden zengin ve içerisinde çeşitlilik barındıran alanlarken daha sonra tıraşlanmış ve mono kültüre dönüştürülmüş yeşil alanlardır.)

*Kuzey Amerika'da yeşil alanlar diğer ekosistemlerden çok daha fazla yer kaplamaktadır ve hiçbir ekosistem bu büyüklükte bir kitlesel kıyıma maruz kalmamıştır.

Richard Manning, Grassland isimli kitabından

*Afrika'daki yeşil alanların tükenmesiyle ilgili diğer bir çözüm sığır otlakçılığından av hayvanı çiftliklerine geçiş şeklinde olabilir. Mesela antiloplar, sığırlardan farklı olarak yarı kurak alanlarda yetişmeye elverişlidirler. Hergün su kaynaklarına gitme ihtiyacı hissetmez, ve böylece toprakların daha az çiğnenmesini ve toprak sıkışmasının daha az gerçekleşmesini sağlarlar. Nitrojeni içinde tutması nedeniyle toprak için etkili bir gübre olan antilop gübresi, küçük ve kuru topaklar halindedir. İnek gübresi antilop gübresinin aksine büyük, düz ve ıslak olmakla beraber ısı veren ve nitrojeninin çoğunu (amonyak şeklinde) atmosfere bırakarak kaybeden bir yapıdadır... Kenya'da deneysel amaçla kurulmuş bir av hayvanı çiftliğinde otlaklar yeniden canlandığı görülürken, büyük bir ekonomik başarı da sağlanmıştır.

Paul R. Ehrlich, Anne H. Ehrilch, ve Gretchen C. Daily, The Stork& The Plow dergisi.

Temiz su, toprak konusunda olduğu gibi, geçtiğimiz 10 bin yıl boyunca sınırsız kaynak olarak görülmüştür. Bu nedenle bir ineğin ne kadar su içtiği önemsenmemiştir. Ancak birkaç yıl önce su uzmanlarının yaptığı hesaplamalar, yeryüzündeki mevcut temiz suyun yarısını insanların kullandığını, kalan yarısının ise bir milyondan fazla tür arasında paylaşıldığını ortaya koydu. Hayatta kalmak için türlerin çoğuna (tüm yiyeceklerimiz, soluduğumuz oksijen ve diğer hizmetleri dolayısıyla) bağımlı olduğumuz halde, su dağılımındaki durumun böyle olması bir çıkmaza işaret etmektedir. Bunun yanında diğer canlıların tükettiği su miktarını tür bazında bölümlendirecek olursak, en çok su tüketen grubun eti için yetiştirdiğimiz hayvanlar olduğunu görürüz.

*ABD'deki standart beslenme şekline bakılırsa bir kişinin (et için beslenen hayvanların içtiği su, yemlerin üretilmesi için yetiştirilen ürünlerin sulanması, yıkanması, pişirilmesi vs. göz önünde bulundurulduğunda) günlük 4,200 galon (yaklaşık 16.000 litre) su tükettiği görülmektedir. Bitkisel bir beslenme şeklinde ise kişi, günlük 300 galon su tüketir.

Richard H. Schwards, Musevilik ve vejetaryenlik isimli kitabından.

*Uluslararası Su Yönetimi Enstitüsü'nün raporu 840 milyon insansın yeteriz beslendiğine değinerek, az su kullanırken çok ürün üretme yollarının bulunması gerektiğini belirtmektedir. Rapora göre gelişmekte olan ülkelerde bir somun ekmek üretilmesi için 550 litre su yeterli iken, 100 gram et için 7000 litre su gerekiyor.

BM Sürdürülebilir Kalkınma Komisyonu, 'Su-Damla Başına Daha Çok Beslenmeâ�� 2004

*Her gün duşa girdiğinizi farz edelim... Ve duşunuz ortalama 7 dakika sürsün... Duş sırasında açtığınız suyun akış oranı dakikada 2 galon (yaklaşık 8 litre) olsun. Her gün bu oranla kullanırsanız, duş için yılda 5110 galon (yaklaşık 12.000 litre) su kullanmış olursunuz. Su Eğitim Merkezi'nin hesaplaması sonucunda her yarım kilo Kaliforniya etinin üretilmesi için yaklaşık 2464 galon su tüketildiği düşünülürse, sıra dışı bir şey fark edersiniz. Bugün Kaliforniya'da yarım kilo et yemezseniz 6 ay duş yapmayarak tasarruf edeceğiniz sudan daha fazla su tasarruf etmiş olursunuz.

John Robbins , Gıda Devrimi:Beslenme biçiminiz yaşamınızı ve dünyayı kurtarmanıza nasıl yardımcı olabilir
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

Atık imhası, su kaynaklarında olduğu gibi, pratikte sınırı yok gibi görünmektedir. Her zaman atıkları dökecek yeni bir yer bulunmaktaydı. Dökülen atıklar yüzyıllar boyu doğa tarafından ayrıştırılmakta yada ortadan yok etmekte idi. Bir ineğin ne kadar su içtiğini önemsemediğiniz gibi, dışkısının da ne kadar olduğunu önemsemiyordunuz. Ama bugün devasa üretme çiftliklerinden çıkan atıklar yerkürenin emilim kapasitesini aşmaktadır. Irmakların taşıdığı hayvan atıkları körfez ve koylarda aşırı derecede nitrojen birikmesine neden olarak denizlerdeki hayatı öldürmektedir. (bakınız: Enviromental Intelligence, 'Ocean Dead Zones are Multiplying, s.10) Mississippi ırmağından akarak Meksika Körfezini dolduran dışkı miktarını azaltmanın en kolay yolu ise, daha az et yemek ve böylece Iowa ve Missouri'deki hayvan sürülerin küçülmesini sağlamaktır.

*Binlerce domuz, tavuk yada ineği barındırabilen devasa hayvan çiftlikleri çok fazla atık üretmektedir. ABD'de bu 'fabrika çiftlikler' insanlardan yaklaşık 130 kat daha fazla atık üretmektedir.

Doğal Kaynakları Koruma Konseyi

*ABD Çevre Koruma Ajansı'na göre çiftlik hayvanlarının atıkları 27 000 milden fazla ırmak suyunu kirletmiş, ve onlarca eyalette yerüstü sularına karışmıştır.

Doğal Kaynakları Koruma Konseyi

*Hayvan atıklarındaki besinler Meksika Körfezi'nde oksijeni tüketen alglerin çoğalmasına ve oksijen yetersizliği sonucu sudaki hayatın sona ererek körfezde 'ölü alanlarâ�� oluşmasına neden olmuştur. Söz konusu ölü alan 1999 yazından bu yana 7700 metrekare daha genişlemiştir.

Doğal Kaynakları Koruma Konseyi

Enerji Tüketimi, yakın zaman kadar çoğumuz için içindeki et ve sütten çok evimizdeki buzdolabıyla ilgili bir konu olmuştur. Ama satın aldığımız ürünlerin üretim sürecini analiz ettiğimizde görüyoruz ki bir biftek buzdolabımıza gelene kadar inanılmayacak kadar fazla enerji tüketilmektedir. Süreç sığırın beslenmesi için yem yetiştirilmesiyle başlar. Yem yetiştirilirken ağır petrol bazlı kimyasal girdiler kullanılmaktadır. Sığırı kesime götürmek ve eti marketlere taşımak için nakliye esnasında da petrol harcanmaktadır. Bugün dünyada üretilen etlerin büyük kısmı binlerce mil öteye taşınmaktadır. Ve daha sonra buzdolaplarına konulduktan sonra pişirilmektedir.

*ABD'de yemle beslenmiş bir sığırdan 1 pound (yaklaşık 400 gram) et elde edebilmek için yaklaşık 1 galon benzin kullanmak gerekmektedir. Bu enerjinin bir kısmı nakliye yada buzdolabında saklama şeklinde tüketilse de çoğunluğu bu modern sığırların beslenmesi için kullanılan yemlerin üretimi esnasında harcanmaktadır. Sonuç olarak 4 kişilik bir amerikan ailesinin yıllık ortalama et tüketimini karşılamak için 260 galon fosil yakıta ihtiyaç vardır.

Meat Equals War, Earth Save Humboldt'un web sitesinden, Kaliforniya

*1 kalori et üretmek için yaklaşık 28 kalori fosil yakıt enerjisine ihtiyaç vardır. 1 kalori bitkisel protein üretmek için ise 3.3 kalori fosil yakıt yeterlidir.

David Pimental, Cornell Üniversitesi

*İnsanoğlunun üretim şeklinin gıda üretiminden yem üretimine dönüşmesi, yeni bir canavarı temsil etmektedir. Bu, insanoğlunun diğer insanlara geçmişte yaptığı herhangi bir hatadan daha büyük ve daha uzun vadeli olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bugün ABD'de üretilen tahılın %70'inden fazlası çiftlik hayvanlarının, özellikle de sığırların beslenmesinde kullanılmaktadır.

Jeremy Rifkin, Los Angles Times, 27 Mayıs 2002

*Hayvanlar için tahıl yetiştirmek aşırı derecede gereksizdir ve doğal kaynakların aptalca kullanılmasıdır.

Vacval Smil, Manitoba Üniversitesi
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

tüm kaynakların türlerin sürdürülebilir bir yaşantıları için tüketim biçim ve içeriğinde gecikmeksizin bir girişimde bulunmak gerekmektedir. ancak öncelikle doğal kaynakların israfı temelinde yükselen liberal-neo-liberal düşüncelerden arınmak gerekecektir. bu durum, bulanmış suların arındırılmasından daha önceliklidir derim.
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

Evet nejdet dostum.. Problem tamamiyle sistemin insanları getirdiği noktadadır..
Para üzerinden para kazanılan, ihtiyaç kadar değil, getirdiği kar kadar üretim yapılan ekonomik sistem dünyayı çöküşe götürüyor.. bundan vazgeçmek de ABD gibi sistemin ortalık o...su olmuş ülkeler için çok zor.. yapmazlar.. mecbur kalana kadar yapmayacaklar.. ölümler kendi ülkelerine gelene kadar yapmayacaklar.. sinirlendim.
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

Küresel Isınma, enerji tüketimine bağlı olarak artmaktadır. Temel enerji kaynakları karbon zengini yakıtlardır ve bunlar yakıldıkları zaman ortaya karbon dioksit veya dünyayı saran diğer zararlı gazlar çıkarmaktadırlar. Yukarıda da belirtildiği gibi, et üretimi ve nakliyesi bu yakıtların kullanımı arttıran süreçlerdir. Ancak bunun yanında çiftlikler hayvanların sindirimi sonucunda doğrudan bu gazları üretmektedirler. Sığırlar havaya küresel ısınmada etkin bir gaz olan metan gazından önemli ölçüde bırakmaktadır. Çevreci bir kuruluş olan Eart Save'e göre dünyada yaklaşık 1.3 milyar olan sığır nüfusunun bir an önce azaltılması gerekmektedir.

*Sera gazı etkisi yapan tarımsal gazların başında gelen metanın 1 tonu küresel ısınmaya katkısı bakımından 23 ton karbondioksite eşittir. Bir inek yılda yaklaşık 75 kilo metan üretmekte ve bu miktar 1.5 ton karbondioksite eşit olmaktadır. İnek tabii ki doğal bir reaksiyon göstermektedir. Ama insanlar tarımın da bir endüstri olduğunu unutmaktadırlar. Bitki örtüsünü yok eden, otlaklar kuran, stokları oluşturan biziz. Bunlar insan eylemidir; doğal değildir. Bu konuda da öyle başarılıyız ki, geçtiğimiz 250 yıl içinde atmosferdeki karbondioksit miktarı %30 artarken, metan yoğunluğu tam %150 arttı.

Pete Hodgson, Yeni Zelanda Enerji, Bilim ve Balıkçılık Bakanı.

*Çiftlik hayvanlarındaki metan emisyonu ile insanların beslenme şekilleri arasında güçlü bir bağlantı vardır... Et tüketimindeki artış yada azalışa bağlı olarak çiftlik hayvanlarının da sayısı ve dolayısıyla metan emisyonu artacak yada azaltacaktır. Kişi başına düşen emisyonun en fazla olduğu bölge ihraca yönelik yoğun sığır üretiminin yapıldığı (Brezilya ve Arjantin gibi) ülkelerin bulundu Latin Amerika'dır.

UNEP, İklim Değişikliği Birimi

*Güçlü bir sera gazı olan metan gazının yıllık üretiminin %16'sı mevcut çiftlik hayvanlarının geğirmesi sonucun meydana gelmektedir.

Brian Halweil ve Daniel Nierenberg, Dünya'nın durumu 2004-07-27

Küresel ısınma ile çatal ve bıçağınızla savaşın.

Elysa Hammond'un makalesi, sustainablebusiness.com

Tarlaların Gıda Üretkenliği nüfus artışının gerisinde kalıyor. Paul Ernich 30 yıl önce 'yüzlerce milyon insanâ�� açlıktan ölecek dediğinde şimdilik normalin üzerinde gibi görünen bir tahminde bulunmuştu (Sadece on milyonlarca insan açlıktan öldü). Yeşil devrim, gübre dökme ve toplu imha teknikleri bize mahsul başına artan kar ve zamandan tasarruf sağladı. Ekilebilir toprakların artması ve gübreleme yoluyla fayda sağlanması, nüfus artışına az çok ayak uydurmamızı sağladı. Küçük olsa da diğer bir kazanç genetik mühendisliğinden sağlandı. Ancak nüfus kontrolünde çok az yol alındı (hedeflere ulaşmak 50 yıl daha alacak) Açlığı sonlandırmak için geriye kalan tek alternatif et tüketimini azaltmak. Çünkü otlakların tarlaya dönüştürülmesi, üretilen gıda miktarını arttıracaktır. Bazı kimseler tarıma elverişsiz toprakların otlak olarak kullanılabileceğini öne sürse de, bugün ekilebilir toprakların büyük bölümü sığırların gezmesi için kullanılarak mahvedilmektedir.

*20,000 kilokalori mısırımız olduğunu farz edelim. Bununla (ABD'de üretilen tahılın %70'ine yaptığımız gibi) sığır besleyelim. Sığır, 20,000 kalori enerjiden 2000 kalori (sadece %10'u kadar) kullanılabilir enerji üretecektir. Bu günde 2000 kalori alarak beslenen
bir Amerikalının günlük ihtiyacının tamamı kadardır. Eğer insanlar 20,000 kaloriyi, sığırın içinden geçmeden, doğrudan mısırdan alsa, ekilen alan başına dünyada daha çok insanın gıda ihtiyacını karşılayabiliriz. Tam on katı kadar insan besleyemeyiz belki (çünkü insan vücudu mısırdan inek kadar verim alamaz) ama en azından bir kişi et yiyeceğine birden fazla insan doyacaktır!

Sonuç olarak beslenirken daha az et yer ve et yerine temel üreticiyi tercih edersek (mesela et yerine mısır), mevcut ekilen alanlarla daha çok insanı besleme şansımız olur. Aksi halde bugün olduğu gibi aynı sayıda insanı doyuracağız ve toprakların çoğunu düşük seviyeli üretimlerde kullanacağız.

Patricia Muir, Oregon Devlet Üniversitesi

*ABD'de yaklaşık 22 milyon hektar alan çiftlik hayvanları için saman üretiminde kullanılırken, yaklaşık 1,6 milyon hektar insanlar için sebze üretiminde kullanılıyor.

ABD Ticaret Bakanlığı, Tarım Sayımı

Bulaşıcı Hastalıklar kendiliklerinden etrafa yayılmamakta; hastalıklı fare ve böceklerin kanı, yada hastalıklı hayvanların eti yoluyla bulaşmaktadır. Küreselleşme sürecinde bu taşıma araçları devasa olarak artmış ve bunun sonucunda eskiden bir köy yada kasabada ortaya çıkan ve o bölgede kendiliğinden yok olan hastalıklar şimdi dünyanın dört bir yanında kolayca dağılmaya başlamıştır. ABD'de 2004 yılında deli dana hastalığı olduğu ortaya çıkınca, aynı ineğin parçalarının yaklaşık 10 farklı eyalete dağıtılmış olduğu anlaşıldı. ...... Bir yandan antibiyotiklere karşı dayanıklılık dünya çapında artarken, diğer yandan hastalıkların yayılması engellenemiyor. .........

*ABD tarım bakanlığının bir raporuna göre kıyma haline getirilmiş Amerikan etlerinin %89'unda ölümcül koli basiline rastlanmıştır.

Reuters Haber Servisi

*Hayvan dışkılarında Salmonella, E Coli, Cryptosporiduma gibi hastalık yapıcı patojenlere ve insan atıklarındakinden 10-100 kat daha fazla yoğunlukta dışkı coliformlarına rastlanmıştır. Gübre yoluyla 40 tan fazla hastalık insana geçebildiği respit edilmiştir.

Doğal Kaynakları Koruma Konseyi

*Dünya sağlık örgütüne göre Kongo'nun Cuvette-ouest bölgesinde görülen 95 ebola vakasında 85'i hayatını kaybetti. Bölgedeki goriller ölmeye başlayınca durum anlaşıldı. İnsan ölümleri bölge insanlarının hastalıklı primatları yemelerinden (şempanze goril ve maymunlar gibi) kaynaklanıyordu... Hayvanlar yenmek üzere kesildiğinde insanlar hastalıklı kanla temas ediyorlardı. Ayrıca etini yiyerek de hastalığı kapmışlardı.

Ebola Outbreak Linked to Bushmeat, www.janegodall.net

*Afrikadaki şempanzelerin alttürlerinin HIV/AIDS salgınlarının ana kaynağı olduğuna ve avlana şempanzelerin avcılarca kesilmesi sonucu kan yoluyla SIV hastalığını (Simian immunodeficiency virus) yaydığına inanılıyor.

Jane Goodal, Harvard Universitesinde bir derste,2002

Yaşam tarzından kaynaklanan hastalıklar, özellikle kalp hastalıkları bir nesil önce 'çevreselâ�� bir hastalık olarak nitelendirilmiyordu. Ama bugün açık ve net olarak toplumda görülen hastalıkların büyük bölümü genetik yada doğadan kaynaklı olmaktansa çevresel olarak nitelendiriliyor. Buna ek olarak engellenebilen hastalıkların çoğunun kaynağı basit bir nedene dayanmaktansa, insanın çevre ile olan karmaşık ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Örneğin kalp hastalığı obezite ile bağlantılı olup, yoğun şeker ve yağ (özellikle hayvansal yağlar) tüketiminden ve araba kullanımının yoğun olduğu şehirlerde bireylerin hareketsiz kalmalarından kaynaklanmaktadır. Şehirlerdeki çevre sorunları, hava kirliliği, fosil yakıt tüketimi ve arazi kullanım politikalarının yetersizliği kalp hastalığına neden olan etkenler arasındadır.

*Gıda üretimindeki ironi, gelişmiş ülkelerde refah içinde yaşayan ve beslenen milyonlarca insan sığır eti ve diğer etlerden kaynaklanan zenginlik hastalıkları; kalp krizi, felç, diabet ve kanser nedeniyle hayatını yitirirken, bir taraftan Üçüncü Dünya ülkelerindeki insanların kendilerine yetecek kadar besin üretebilecek toprağa ulaşamamasından kaynaklanan fakirlik nedeniyle hayatını kaybetmesidir.

Jeremy Rifkin, Los Angles Times

*Etin doymuş yağ oranının yüksek olduğunu kim söylüyor? Bu sadece diyet diktatörlerinin hayatımıza hükmetmek istediğinin bir diğer örneği.

Sam Abramson,Springfield Etleri, CEO

*Etin içinde olağanüstü miktarda bulunan doymuş yağ, Amerikan beslenme biçiminde tüketilen doymuş yağ miktarının büyük bir yüzdesini oluşturmaktadır.

Marion Nestle, Besin, Gıda Araştırmaları ve Kamu Sağlığı Bölüm Başkanı
New York Üniversitesi

*Kroner kalp hastalığından kaynaklı ölümler vejetaryenlerde daha az görülmekte ve vejetaryen diyetler kroner kalp hastalığının tedavisinde de etkili olmaktadır. Bilimsel verilere göre vejetaryen diyet ile kroner damar hastalığı, obezite, hipertansiyon, diyabet ve bazı kanser türleri arasında pozitif bir bağlantı var.

Amerikan Diyetetik Birliği

*Et yiyen bir insanın ömrü ortalama 63 yıldır. Neredeyse 85 olacağım ve her zaman olduğundan çok çalışıyorum. Çok uzun süre yaşadım ve artık ölmeye çalışıyorum; ama görünen o ki bunu başaramayacağım. Sadece bir biftek beni öldürebilir ama kendimi onu çiğnemeye zorlayamıyorum. Sonsuza kadar yaşamaktan korkuyorum. Vejetaryenliğin en kötü tarafı da bu.

George Bernard Shaw (1856-1950)

Biyoçeşitliliğin kaybolması ve canlıların neslinin tükenmesi:
Temelinde ormanların yok edilmesi ve yeşil alanların otlaklara dönüştürülmesi, atıkların boşaltılmasıyla okyanuslarda ölü alanların oluşması ve goril, şempanze ve maymun gibi primatların etine olan talebin artması yatmaktadır. Dünya nüfusu arttıkça, fakir topluluklar et bulmak için vahşi yaşama yönelmekte ve sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamak için avlanmamaktadırlar. Bu bölgelerde 'az at yeyinâ�� demek yeterli değil. Burada uzun vadeli çözüme, bu bölgelere giden yolların yapımını engellemek (böylelikle avcıların bölgeyi istilasının önüne geçmek) ve bu hayvanların avlanmasını yasaklayarak karaborsada satılmasına izin vermemekle ulaşılır. Bunun yanında dünyadaki sınırlı gıda üretiminin ve gelirin eşit biçimde dağıtılması da şarttır.

*Gerçek sorun son 10 senedir çoğunluğu Avrupalı olan şirketlerin Orta Afrika ormanların içine yollar açmasıyla ortaya çıktı. Avcılar bu yollardan kamyonlarda geçmeye başladılar... Fillerden gorillere, şempanzelerden maymun ve kuşlara kadar önlerine gelen her şeyi vurdular. Onları kamyonlara yükleyerek aç insanların faydalanamadığı ancak daha çok para kazandıran şehirlere götürdüler. Yüzyıllardır doğa ile uyum içinde yaşayan pigmeler ellerine tüfek verilerek avlanmaya ve karşılığında para almaya başladılar. Ve bu kesinlikle sürdürülebilir değildir.

Jane Goodol, Benefits Beyond Boundaries isimli film, BBC, 2003

*Hayvanlar gitti. Orman sessiz. Ve avcı kampı da bölgeden gidince, yerli halk için geriye ne kaldı? Hiçbir şey.

Jane Goodol, Benefits Beyond Boundaries

Daha çok bir fizikçi yada matematikçi olarak bilinen AlberT Einstein, bir seferinde ilgi duyduğu doğal hayat hakkında şunları söyledi: 'Hiçbir şey vejetaryen bir diyet evrimi kadar insan sağlığına faydalı ve dünyadaki doğal yaşamın kurtarılma şansını arttırıcı etkiye sahip olamaz.â�� Einstein'ın sadece beslenmeden bahsetmediği ortada. Dikkat ederseniz kalp hastalığı dışında daha söylenecek çok şey varken, bu makalede etin beslenmedeki yeri üzerinde durmadık. Ayrıca vejetaryenliğin etiği yada hayvan haklarına da değinmedik. Amacımız bu faktörleri göz ardı etmek değil; et yemenin insanoğlu için yalnızca ekonomik ve ekolojik yönünü dile getirmektir. Etin de petrol kadar ömrü olduğunu ve bir gün biteceğini bilmek ve bu iki azalışın bağlantılı olduğunu anlamak için bir vicdana sahip olmanız gerekmiyor.







*Bu makale Hayrettin Karaca'nın sitesinden alınmıştır.


Teşekkürler.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

yazarlar zincirine ve aktaran arkadaşa teşekkür etmek istiyorum. içinde yaşadığımız hava-su-atmosferi kendimize ilişkin değil de ondan ayrı düşündüğümüz ölçeklerde -ki buna insanın doğal sürece yabancılaştırılması demek zor olmasa gerek, - bu yıkıma duyarsız kalacağız gibi görünmektedir. tüm uygarlığa/tüm canlı türlerine ilişkin olan tüm kaynakların nasıl ne şekilde üretilmesi/tüketilmesi konusunda duyarlılığımızı söz-eylemle hemen ortaya koymak durumundayız. bindiği dalı kesen tek tür olmak istemiyor isek...
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

ilginden dolayı teşekkür ederim nejdet arkadaş.. Gerçekten dünyanın ilk sıradaki, en önemli konusu olan "çevre"ye ciddi bir etkiyle "et yemek konusu" da ilgi çekici ve aynı zamanda çok ciddi etkilerde bulunan bir mevzu..

Hayrettin Karaca'yı siyasi duruşu vs den önce ÇEVRECİ kimliğiyle gerçekten takip etmemiz gerektiği kanısındayım..

Teşekkürler..
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: Et Yemek

Hayvancılık "endüstrisinin" ABD ekonomisindeki rolü ve Bush'a olan açık desteği bilinmekte. Zira ABD'de hayvancılığa kovboy Bush ve seleflerinin sunduğu devlet desteği olmasa, 1$'a satılan hamburgerin 35$'a satılmak zorunda kalacağını belirtmek, eminim ki vurgulamam gereken noktanın altının kalın kalın çizmekte. Türkiye'de de, hayvancılık kredilerine af getirmek suretiyle hayvan besiciliğinin zorla sürdürülmeye çalışılması, toprak, emek ve zaman kaybının yanında, ciddi bir ekolojik kayıptır. Sıradan rakamlara bakmak sunduğumuz iddiayı desteklemektedir:
Dünyanın tarım topraklarının %80'i, çiftlik hayvanlarını beslemek için kullanılmaktadır.
Dünya'da yetişen tahılların %40'ı çiftlik hayvanlarını beslemek için kullanılmaktadır.
1000 metrekare topraktan, yaklaşık 800 kg fıstık veya 3000 kg muz elde edilmekteyken, ancak 20 kg "et" elde edilebilmektedir.
Sadece 2006 yılında, sadece ABD'de, deniz ürünleri dışında, 10 milyardan fazla hayvan yenmek üzere öldürülmüştür (resmi rakamlar). Bu rakamlar baz alındığında, ortalama bir ABD'li, ömrü boyunca 11 büyükbaş, 32 domuz ve koyun ile 2600 kümes hayvanının ölümüne sebep olacak şekilde beslenmektedir.
Dünyada ise 2005 yılında yenmek üzere öldürülen, balıklar hariç, hayvanların sayısı 55 milyardır. Dünyada, yenmek üzere beslenen hayvanların sayısı, dünyadaki insanların sayısının 20 katıdır.
Dünya, eğer tüm nüfus vejetaryen olsa, 10 kat; vegan olsa 20 kat daha fazla insanı besleyebilir.
CAN BAŞKENT

Yazınızın başlığı ile konuya yaklaşarak yukarıdaki yazıyı,bir modernizm felsefesi diye adlandırılan ??? vegan/vejetaryen düşünüşe örnek olarak gönderdim.(Ancak, vücudumuz için gerekli olan 20 amino asitten 8 tanesinin sadece hayvansal besinlerde bulunduğuda ayrı bir gerçektir).

Et tüketiminin insanda şiddet dürtüsüne yol açtığına dair bilimsel bir varsayımla karşılaşmadım şimdiye dek.Ancak burada üzerinde durulması gereken esas konu bize empoze edilen tüketim kültürünün bizi nelere köle ettiği ve edeceğidir.Yavuz Odabaşı ' nın dediği gibi yetinen toplumdan,tüketen topluma kültürü..
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

Olay tamamıyla "tüketen toplumdan yetinen topluma" geçiş meselesidir...

Hiç et yememek değil gereken şey.. Yenilmeli ama insanlar sürekli saçmasapan bir kültürde burgerler, biftekler tüketmeye devam ettikçe hem sağlık denilen şey kalmıyor, hem sağlıklı olunsa da yaşanacak bir dünya kalmıyor.. Bu bilinçten kurtulmak gerekli..

Yallnızca yiyecekde de değil.. Altın gibi elmas gibi insanların acı ölümlerine sebep olmakla birlikte aynı zamanda yine doğaya zarar veren madenlerin neden değerli olduğunu anlamak mümkün değil..
Elbiseler keza aynı şekilde.. Paralar aktarılıyor, hayvanlar kesilip kürkler yapılıyor..

Yani lüks olan şeyler(aslında hiçbir manası olmayan şeylerdir aynı zamanda) tamamiyle bırakılmalı.. Gösteriş yapmak için aptal saptal toplum kuralları saçmalıklarını yavaş yavaş terk etmek lazım..

Herşey yepyeni bir dünya için, ve bunun yolu da ilk adımda tüketim çılgınlığını bırakmak, yeni bir tüketim ahlakı geliştirmekle mümkün..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

et-oburluğun şiddete zemin hazırladığının kanıtları dinozor fosillerine kadar geriye gidiyor ve T-rex ler ile diğerlerinin yaşamsal biçimlerinde net bir şekilde bilimsel olarak resmedilebiliyor. Düşünsenize bir, başka canlıyı ya dişlerinizle ya da parçalayıcı tırnaklarınızla/pençenizle ya da onların yerine geçen aletleriniz ile parçalıyor ve kanını içiyorsunuz; doğrusu bu başlı başına bir vahşettir; görünen bir olgunun bilimsel analizinin yapılmamış olması mümkün değildir.
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

nejdet arkadaş kesinlikle haklısın..

ama bu durumu hayvanlar arasında aynı şekilde tanımlamak doğru sonuç vermiyor..
çünkü hayvanlar düşünerek et yada ot yemeye karar vermiyor..
onların yedikleri etler, avladıkları hayvanlar evrenin dengesini sağlıyor..

ama insanların bunu yapmasına gerek yokken, ve de özellikle bu ssitem içersinide tüm insanlığı aptal yerine koyarak hem sağlıklarını hem paralarını hem evrenlerini çalmaya çalışanlara karşı bir duruş sergilemek insanlığın boynunun borcudur.. :)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

doğada yaşayan diğer canlı türlerinin tarihsel bellekleri geliştiğinde onlar için de benzer bir eleştiriyi yöneltmek olanaklı olacaktır; ancak, bu gün itibariyle diğer türleri et yedikleri için yargılayamayız; bu konuda haklısın arkadaş...şu da var ki bildiğim kadarıyla vücudumuzun gereksindiği besin kaynağını hayvansal ürünlerden ve bitki ve meyvelerden alabiliriz.
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Et Yemek

ileride o yönde evrim geçirirler ve bunu düşünebilecek kapasitede olmalarına rağmen hala et yerlerse o zmaan söylenebilir evet :)

yukarda CHIMERA gereksinen ihtiyaçalrın tamamının bitkilerden alınamadığını yazmış ama araştırmak gerekli..
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Et Yemek

bu konuda gerçekten bilimsel verilere gereksinmimiz olacak; "doğaya dönüş" adlı yazı dizisini hazırladığımda bu yönde araştırma yapmıştım ve veriler doğal ürünlerden -et tüketimi olmadan- gereksinimlerimizi karşılayabileceğimize değiniliyordu. ancak yine de bilimsel açıklama gelirse daha doyurucu olacak.
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: Et Yemek

Amino Asitler ve Proteinlerle ilgili bilimsel verilere bakarak tamamlanmış protein ihtiyacının hayvansal ürünlerden alındığını,soya fasulyesininde tamamlanmış protein ihtiyacını (esnekde olsa) giderdiğini bilmemiz et yemeye karşı olmak yada tüm insanların vejateryan olması ile 'doğa ile dost olmak' yada 'doğaya dönüş' bilinci ile direkt ilişki kuramadığımdan dolayı muhalif görüş yazmak istedim açıkçası.Sorunun hayvancılık sektörünün tüketime hizmet etmesi ve tüketimin artması ile sömürünün devam etmesi olarak gördüğümden siyasi/ekonomik boyutunu vurgulamak amacım.Dengeli ve yeterli beslenme ekolojik denge ile uyumludur ve bu bilinçle beslenmemiz doğa ile uyumludur diye düşünüyorum.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst