Echo ve Narcissus

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Mythos kategorisinde kalliope tarafından oluşturulan Echo ve Narcissus başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,499 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Mythos
Konu Başlığı Echo ve Narcissus
Konbuyu başlatan kalliope
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan perturbasyon

kalliope

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
727
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Echo; ormanın derinliklerinde yaşayan çok güzel bir su perisiydi. Öylesine duru bir güzelliği vardı ki, görenler dönüp bir daha bakmaktan kendilerini alamazlardı. Gelgelelim, Echo'nun büyük bir derdi vardı; Ne zaman konuşmaya başlasa susmak bilmiyordu, o dillere destan güzelliğine bile gölge düşürüyordu bu huyu.

Günün birinde Echo'nun bitip tükenmek bilmeyen gevezeliği tanrılar tanrısı Zeus'un karısı evlilik tanrıçası Hera'nın sabrını taşırdı ve Echo'nun sadece duyduklarının son kelimesini tekrarlamasını sağlayacak bir büyü yapmaya karar verdi. Böylece Echo, ormanda hep başkalarının en son söyledikleri sözleri tekrar ederek ama hiç konuşmadan günlerini geçirmeye başladı. Günler günleri kovaladı, birgün ormanın derinliklerine doğru bir avcı süzüldü. Echo, bu güçlü kuvvetli yakışıklı gence tutuluverdi, ormandaki sıkı koruluklar kalkanı oldu Echo'nun ve takip etmeye başladı aşığını. Narcissus herşeyden habersiz ormanın derinliklerinde ilerlerken, Echo onu gözden kaybetmeden, onunla birkaç kelime edebilmek için yanıp tutuşarak ilerliyordu adım adım, ama Hera’nın hain büyüsü yüzünden tek bir kelime bile edemeyeceğini bilerek... Nihayet o an geldi ve Narcissus, "Merhaba" dedi Echo'ya sadece tekrar edebildiği aşığının dediğini Hera'nın kendisine yaptığı büyüye lanet ederek... "orada biri mi var? diyebildi. Echo'da umutsuzca...

Kibirli Narcissus, konuşmanın böyle sürüp gitmesinden, bir su perisine bu kadar vakit ayırmaktan sıkılmış bir halde Echo'dan ve ormandan öfke içinde ayrıldı. Güzeller güzeli su perisi Echo, üzüntüsünden, ne yaparsa yapsın sevdiği adama hiçbir zaman ulaşamayacağını bilmenin ağırlığından olsa gerek günler ve geceler boyunca kendisini hapsettiği dağda ağladı, ağladı, ağladı ve sonunda taşa döndü.

Kibirli Narcissus başkaları onu yücelttiği sürece iyi, aksi takdirde ise sadece umursamayarak devam etti yoluna... Olympos'un ihtişamlı tanrıları Narcissus'un yaptıkları ve yaşadığı hayatı yüzünden köpürdüler öfkelerinden zavallı bir ölümlünün bu denli kibirli olmasını cezalandırılmayı hakkettiğine oybirliğiyle karar verip, bir oyun hazırladır. Güzel bir yaz günü, Narcissus ormanda avlanırken, küçük bir göle ulaştı, susuzluğunu gidermek için eğildiğinde, çok yakışıklı bir adamın aksini "yani kendisini" gördü... heyecanla bu adama dokunmak için suya daldırdı elini, suda hareler oluştu ve akis görünmez oldu... Tanrılar ona orada kalıp kendi görüntüsüne hayranlıkla bakması için büyü yaptıklarından, Narcissus yemeden içmeden kesilip günlerce kendi aksine hayran hayran baktı. Sonunda oracıkta ölüp gidiverdi ve cansız vücudu ölüler ülkesine taşındı yeraltı tanrısı Hades tarafından yeni bir ölü kazanmanın sevinciyle yeraltı ülkesine... Nrcissus kendi aksini günlerce büyük bir hayranlıkla seyrettiği yerde de güzel kokulu nergis çiçeği yetişmeye başladı ormanın bu en güzel köşesinde...

Yaprak Korkmaz

Arkas Aylık Dergisi – Ekim 2001’den alınmıştır.
 

kalliope

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
727
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Ynt: Echo ve Narcissus

Ekho görünce Narkissos'u bir sessiz kırda dolaşırken
arzu sardı gönlünü, düştü gizlenerek izlerinin ardına:
bır çınarın ucuna sürülmüş yanıcı kükürt
beri getirilen alevi nasıl kaparsa
Ekho da yaklaştıkça ona daha yakından yanıyordu aşkla.
Kaç kere okşayıcı gözlerle ona sokulmak,
kaç kere yumuşak dileklerini ona sunmak istedi;
yaradılışı vermedi izin söze başlamaya,
bekleyebilirdi ancak sözleri ki onlara cevap yollayacak.

Bağırdı: -Orada kim var?, -Var diye cevap verdi yankı.

-Ölmek yeğdir diye bağırıyordu olacaksa senin her şeyim.
Ekho başka bir şey söylemedi: -Senin her şeyim.

Berrak bir pınar vardı, dalgalarında gümüşler oynaşır,
Ona ulaşan ne bir çoban, ne otlayan bir keçi, ne bir sürü,
Ne vahşi bir hayvan, ne ağaçtan düşen bir dal;
tek bir kuş bile yoktu onun sükununu bozan.
Çevresinde en yakın suyla beslenir bir çayır,
ve oranın güneş ışığıyla ısınmasına engel olan orman.
Pınar ve yerin güzelliği çeker onu kendine,
uzanır Narkissos av yorgunluğu ve sıcağın verdiği ağırlıkla yere,
Gidermek isterken susuzluğunu, artıyordu bir yandan susuzluğu;
içtikçe suya vuran güzelliğine hayran,
seviyordu tensiz bir hayali, vücut sanıyordu sulardakini
Donakaldı Paros mermerinden bir heykele benzeyen o aynı yüzle
kımıldamaksızın, bakıyordu kendine kendi şaşkın şaşkın...
Bilmeden kendini arzuluyor, severken onu kendini seviyor,
isterken kendini istiyordu, içini yakan ateşi tutuşturan da kendisiydi.
Kaç kere faydasız öpücükler sundu aldatan pınara...
Ellerini kaç kere daldırdı, boşa kavuştu kolları sularda.
Neyi gördüğünü bilmiyor, fakat yanıyordu onunla,
gözleri aldatan hayal onu coşturuyordu.

Anlıyorum, o benim, aldatmıyor beni artık hayalim.
Tutuşturan da ben, yanan da,
Kendime olan sevgimle yanıyorum.
Ne yapayım? İstemeyim mi? İsteyeyim mi?
İstenecek ne kaldı artık?
Beni yoksul ediyor varlığım;
arzuladığım benimle.
Ayrılabilsem vücudumdan; garip bir dilek seven için ama,
sevdiğim uzak olsa keşke. Kemirsin artık gücümü acı,
ve geldi son günleri ömrümün,
göçüyorum hayatımın baharında.
Ölüm gelmeyecek bana ağır dinecekse acılarım.
Sevdiğim daha ömürlü olsun dilerim.
Ve şimdi can verelim ikimiz bir solukta.


Şunlar oldu son sözleri gözlerini
ayırmadan sulara bakan Narkissos’un:
-Ey boş yere sevdiğim çocuk; yer tekrar iletti dileklerini.
-Elveda deyince o, bağırdı Ekho: -Elveda.
Yorgun başını dayadı sık çayırlığa,
ölüm kapadı efendilerinin güzelliğine hayran gözlerini.
Hala bakıyordu kendine, yeraltına göçtükten sonra bile;
bakıyordu Styks sularına. Dövündüler bacıları Naiaslar
kesik saçlarını yanı başına koydular; dövündüler Dryaslar,
Ekho da katıldı onlara. Tam sedyeyi, odun yığınını,

titreyen meşaleleri
hazırladılar, vücut yoktu hiçbir yerde,
yerinde
sarı göbeğini
beyaz yaprakların kucakladığı bir çiçek buldular.

1944 yılı Tercüme Mecmuası
Ovidius
Çeviri Can Yücel


nergisme9.jpg


Michelangelo,Caravaggio, Suya Bakan Narsis
 

kalliope

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
727
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Ynt: Echo ve Narcissus

Nergisi bir de Tâhir ile Zühre hikâyesinin Azerbaycan varyantında görürüz. Buradaki nergis, Hanverdi Sevdâkâr'ın kızıdır ve Tâhir'e âşıktır. Bir süre burada kalan Tâhir, zevk ve safa içinde yaşar. Bir gün Hanverdi Sevdâkâr ticaret yapmak için köşkten ayrılırken biri hariç bütün anahtarları Tâhir'e verir. O tek anahtarı kızı Nergis'e emanet eder. Nergis de dolaşmak için çıkarken anahtarı cariyelerinden birine verir. O da anahtarı düşürür. Tâhir anahtarı bulur ve Hasbahçe'yi açar. Gül dalına konmak isteyen bir bülbülün, gülün dikeninin göğsüne batmasıyla öldüğünü görür. O zaman Tâhir, Zühre'yi unutmuş olduğunu düşünür, bir kuş kadar bile sadık ve fedâkâr olmadığına hayıflanarak Zühre'nin yanına dönmek üzere yola çıkar. Böylece şimdiye kadar görünüşü ile hep karşı tarafı mahveden, yıpratan nergis bu hikâyede gerçek aşka yenik düşer.


Efsane orada kalmaz, psikolojide bir hastalığa da adını verir. Kişinin sadece kendine hayranlık duyması, bunu aşırıya vardırmasına “Narsisizm” denir.

Divan edebiyatında sevgilinin gözleriyle birlikte anılan, sevgilinin gözlerinin benzetildiği çiçektir nergis.

"El çeküp kat'-i nazar kılmış ilâcumdan tabîb
Bildi gûya kim harâb-ı nerkis-i fettânunam" (Fuzuli)

(Hekim benden ümidini kesip beni tedaviden el çekmiş,
sanki senin fitneler koparan nergis gözün yüzünden harâb olduğumu bilmiş.)

Yine Divan Edebiyatında "İntizar" kelimesiyle de birlikte kullanılır bunun nedeni; nergis yaprağının şeklinin göze benzemesi ve Narkissos' un bakışıyla eşleştirilir. Sevgilinin yolunu gözler diye düşünülür.

Gül hasretinle yollara tutsun kulağını
nergis gibi kıymete dek çeksin intizar.
(Baki)


nergis4nifa6.jpg
 

Fairy

Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
111
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Echo ve Narcissus

Narsistliğinden bi an olsa kopup asıl olanın maneviyat olduğunu görseymiş Narcissus mutluluğun yüzeyde değil de derinlerde saklı olduğunu farkdebilirmiş..
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Ynt: Echo ve Narcissus

Genelde bizim halk hikayelerimizdede böyle olmaz mı? Hikaye mutlu sonla bitmez ve kahraman ölür, ardından onun öldüğü yerden bir çicek acar, veya iki çicek açar ve onları ayırmak isteyen kişi yani kötü karakter onların ortasında bir diken olarak açar ve bir birlerine kavuşmasına engel olur.
Gerçi narsizmin buradan geldiğini de öğrenmiş oldum.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst