Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Gündem (Dünya\/Türkiye) kategorisinde fides tarafından oluşturulan Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,923 kez görüntülenmiş, 13 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Gündem (Dünya\/Türkiye)
Konu Başlığı Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan mahsun

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
diyarbakir_cezaevi.jpg


Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

MURAT
YETKİN
Radikal


23/08/2009



Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Henüz hükümet kararı değil” diye özellikle vurguladı. “On gün kadar önce Adalet Bakanımıza açtım konuyu, o da uygun gördü. Zaten bir süredir il milletvekillerimizle, valiyle, eğitim yetkilileriyle konuşuyorduk. Ben de açıkladım.”
Eker’in Diyarbakır Cezaevi konusundaki niyeti Diyarbakır’da açıkladığında büyük alkış, sonrasında da büyük destek aldığını söylüyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesi ardından, işkence uygulamaları nedeniyle kötü şöhreti dünyada yankılanan Diyarbakır Cezaevi, geçen yıl İngiliz The Times gazetesi tarafından ‘Dünyanın
en kötü 10 cezaevi’ arasında sayılmıştı. Bu cezaevinde ağır işkencelerden geçen kişiler
arasında (çıkınca işkenceleri yıldızlı bir Mardin gecesinde kurduğu rakı sofrasında o dönem yasaklı CHP lideri Deniz Baykal’a anlatan) DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, eski CHP milletvekili Nurettin Yılmaz, yazar Orhan Miroğlu gibi tanınmış isimlerin yanı sıra ismi duyulmamış binlercesi bulunuyor. Ancak PKK’nın büyüyüp gelişmesi ve Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en ciddi tehdide dönüşmesi ardında Diyarbakır Cezaevi’nden o dönem yolu geçen ve işkencelerden sağ kurtulanların önemli rolü olduğu biliniyor.
O dönem cezaevinde eziyet çekenler arasında tanıdığı kişiler olduğunu da söyleyen, ama isimlerini açıklamayan Eker, sürecin gelişimini şöyle anlattı:

* “Yeni belediyeler kanunuyla Diyarbakır’ın Bağlar bölgesi ilçe oldu. Seçmenlerden
buradaki eğitim ihtiyacının devasa boyutlarda olduğu şikâyetleri geldi. O kadar ki, 44 kişilik anaokulu, 110 kişilik ilköğretim okulu derslikleri vardı. Ama Diyarbakır’in en kötü şehirleşmiş bölgelerinden biri olan Bağlar’da okul yapacak yer yoktu.

* “Önce ilçe kaymakamı ve eğitim müdürüyle oturduk konuştuk. Diyarbakır Cezaevi’nin olduğu alan fikri ortaya atıldı. Zamanında buralar şehir dışındayken yapılmış cezaevi, tam ortada kalmış 49 bin metrekareden fazla bir alan tutuyordu. Üstelik Adalet Bakanlığı’nın cezaevini kapatarak şehir dışına taşıma fikri vardı. Bunun üzerine Adalet Bakanına konuyu açtım.”
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Eker’in söylediklerine şunları ekledi dünkü konuşmamızda:

* “Şehir merkezinde kalan Diyarbakır Cezaevi’ni, şehir dışında inşa edilecek uluslararası standartlara, insan haklarına uygun bir cezaevine taşıma projemiz vardı. Bu yeni cezaevinin yapımı 2010 yatırım programımızın içinde olacak. Mevcut cezaevinin eğitim kurumuna dönüştürülmesi fikri ise bizde yoktu, bu fikir Tarım Bakanımıza ait. Tabii cezaevinin yerini eğitim kurumlarına bırakması fikri çok anlamlı.”
Fikir anlamlı, peki hükümetin Kürt açılımı, ya da İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın tercih ettiği söylemle ‘demokratik açılım’ arayışıyla bağlantısı var mı?
Bu soruya (Milli Güvenlik Kurulu üyesi olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dar komitesi içinde yer alan) Adalet Bakanı Ergin, “Zamanlaması denk geldi” diye yanıt veriyor. Öyle bir plan henüz hazır olmadığı için onun bir parçası olamayacağını ifade ediyor.
Tarım Bakanı Eker’in yanıtı da Ergin’in yanıtına benziyor, ama daha açıklayıcı:

* “Burada üç süreç iç içe geçti: Birincisi, cezaevinin şehir dışına taşınması kararı.
İkincisi, Bağlar’daki eğitim ihtiyacı.
Üçüncüsü de o cezaevinin toplumsal hafızada çok kötü izler bırakmış olması.

* “Yani bu fikir, Kürt açılımı, ya da demokrasi açılımı ne dersiniz deyin, onun bir parçası değil. Ama aynı zamana denk geldi. O sürece paralel diyebiliriz. Türkiye’de demokrasinin henüz tam anlamıyla gelişmemiş olması, yalnızca Güneydoğu, ya da Kürt sorunuyla çerçevelenmiş değil ki. Dolayısıyla bu çabaları soyutlayıp tek bir noktaya odaklamak gayenin tamamını ifade etmeyebilir.”
Meşum Diyarbakır Cezaevi’ne ilişkin bir teklif de insan hakları çevrelerinden gelen anıt, ya da müze haline getirilmesiydi. İnsan Hakları Derneği’nin kurucu genel başkanlığını yapmış,
halen bir kısmı Ergenekon sanıkları arasında yer alan çevrelerce düzenlenen suikast girişiminden kurtulmuş DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal dün bu öneriyi tekrarladı.
Eker bu öneriye “Eğitim kampusunun bir köşesinde de bir insan hakları ve hukuk müzesi kurmayı düşünüyoruz” karşılığını verdi.
Kürt açılımının parçası olsun, olmasın; Türkiye’nin yüz karası olan Diyarbakır cezaevinin okul ve müzeye dönüştürülmesi kararı insaniyet namına olumlu bir adım olur.


iskence.jpg
 

Bedirhan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ağu 2009
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Gerçekten umut verici bir gelişme.Hemen hemen hergün iftardan sonra geçerken gördüğüm bir yer diyarbakır ceza evi.Orada yaşananları ve yaşanmakta olanları insan hissedebiliyor gerçekten...
Paylaşım için teşekkürler..
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Sen buna umut verici gelişme mi diyorsun? O zindanda ne canlar telef oldu? Kaypakkaya ve nice yoldaşları burada can verdi. Peki anlatacaklar mı bunları orada eğitim gören çocuklara? Onlar da duyacaklar mı aslında teneffüs zili değil koridordaki... O ses, işkence görenlerin haykırışları, feryatları... Hadi bakalım ver eğitimini zindanlarda...
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Bi cezaevinin okul olması çok şaşırtıcı.Orda okuyan insanların eskiden burda mahkumların kaldığı ve burda diğer ceza evleri gibi biçok vahşetin yaşandığını bilmeleri/zaman zaman anımsamaları olumlu bir sonuç doğurmayacaktır.
 

HoŞÇa

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Haz 2009
Mesajlar
227
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

arkadaşlar bina direk okul olarak kullanılmaz heralde.. arazi olarak.. oraya okul kompleksi yapılacak bildiğim kadarıyla.. lise ilköğretim anaokulu şeklinde.. Bu güzel bişey..
 

Aksiyom

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2009
Mesajlar
569
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
32
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Eğer cezaevine dair hiçbirşey olmazsa sakınca görmüyorum.O atmosferi değişmek zor olsa gerek.
 

Bedirhan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ağu 2009
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

fides ' Alıntı:
Sen buna umut verici gelişme mi diyorsun? O zindanda ne canlar telef oldu? Kaypakkaya ve nice yoldaşları burada can verdi. Peki anlatacaklar mı bunları orada eğitim gören çocuklara? Onlar da duyacaklar mı aslında teneffüs zili değil koridordaki... O ses, işkence görenlerin haykırışları, feryatları... Hadi bakalım ver eğitimini zindanlarda...

Fides sen görüşlere saygı duymasını ne zaman öğreneceksin???
Ben'de Biliyorum İbrahim'i Mazlum'u, meraklanma senden daha iyi biliyorum...
Ne yani cezaevi olaraK mı kalsın???
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Sen madem görüşlere çok saygı duyan birisisin, biz bunu forum olarak neden göremiyoruz?
Saygı konusunda senden öğreneceğim bir şey yok! Sen önce bu foruma ve forum kurallarına saygı duymayı öğren!!!http://www.felsefe.net/index.php?topic=1546.msg7212#new

Senin benden daha iyi bildiğin şey; tek yönlü bakış açısı!Sen Mazlum'un öldürüldüğü bir yerde eğitim ve öğretim yapılmasını isteyebilirsin ama ben Kaypakkaya'nın ve yoldaşlarının işkence görüp öldürüldüğü bir yerde eğitim ve öğretime karşıyım!!!
"Cezaevi olarak mı kalsın?" gibi demogojik sorunla konuyu çarpıtmana da gülüyorum. "Diyarbakır Cezaevi Dünyanın en kötü ilk 10 hapishanesinden biridir. Önce cezaevi neden vardır? Kişileri ıslah etmek için mi yoksa işkence görüp öldürülmelerine mi sebep olmaktır? Bizdeki cezaevi sisteminde bozukluk var. Hani genel olarak sistem bozukluğu var ya neyse...
Diyarbakır Cezaevi'nin oldukça kötü bir mazisi var. Bu en azından daha mantıklı ve anlamlı bir müze (ölenlere/öldürülenlere daha doğrusu) saygı niteliği taşır.
Çocuklar eğitim ve öğretim görmek amacıyla okula gider. Psikolojik açıdan da onlar için burasının doğru bir yer olmadığını düşünüyorum.
Bilirsin mutlkaka, "Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı "
Ben de Diyarbakır Cezaevi için bunu diyorum:" Cezaevi diye geçme tanı! Düşün altında binlerce işkence edilmiş/öldürülmüş yoldaşı"
Çocukların böyle bir maziye sahip bir yerde eğitim ve öğretim görmesine sonuna kadar karşıyım!
 

Bedirhan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ağu 2009
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Senin benden daha iyi bildiğin şey; tek yönlü bakış açısı!Sen Mazlum'un öldürüldüğü bir yerde eğitim ve öğretim yapılmasını isteyebilirsin ama ben Kaypakkaya'nın ve yoldaşlarının işkence görüp öldürüldüğü bir yerde eğitim ve öğretime karşıyım!!! ( aLıntıdır= Fides'ten )

Benim tek yönlü bir bakış acım var öyle mi:)
Bu yazınla bana karşı önyargılı ve tek bir bakış açın olduğu ortaya çıktı, beni tanımadan böyle yargılara varamazsın, saygılı olmayı öğrenmelisin, düşüncelerimizi senin isteklerine göre değiştirmeli miyiz?
Kurallardan kastın bu mu?

Mazlum ve ibrahimin işkence gördüğü yerde okul yapilacakmış müze yapılacakmış, o cezaevinin Diyarbakır'ın ortasında kalmasındansa okul ve müze yapılmasını destekliyorum. Evet!!
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Ben saygılı olmayı foruma ve forum kurallarına saygısız birinden yani senden hiç öğrenmem! Benim saygım bana yeter, saygı hak edilene verilir!
Saygı avatarda "Che" resmi taşıyıp sağa sola laf atmakla, Türkçe kelimelerde olmayan "w " harfini kullanmakla, büyük küçük harf dizaynını bir kelimede kullanmakla, Forum kurallarına uymamakla olmuyor!!!
"Diyarbakır Cezaevi okul olsun; merkezde görüntü kirliliği yaratıyor(!)" demek sosyalizm naraları atıp sonra böyle bir şeyi savunmakla olmuyor! Sağda solda yoldaş naraları atacağına; sen, benden önce orada can verenlerin ruhuna/ direnişine saygı duy!!
 

mavimor

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,456
Tepkime puanı
3
Puanları
38
Yaş
44
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Arkadaşlar forum kurallarına göre bir başlık altında kişisel hiç bir tartışmaya müsade edilemez. Burada konu müzenin okul olmasından çıkmış, tamamen saygı/saygısızlık eksenine dönüşmüş. Bu durumda buna sebep olan girdilerin silinmesi gerekmekte. Bunu okuyan arkadaşlarımız bu geceye kadar yazılarını düzeltmeleri gerekmektedir. Aksi durumda silineceğini belirtmek isterim..
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: Diyarbakır Cezaevi okul ve müze oluyor

Bildiğim kadarı ile henüz onaylanmadı ve sadece tartışmaya açılmış bir konu.İnsan Hakları Derneği ise 'müze' haline getirilmesinde ısrarlı halen,ki bende müze haline getirilmesini destekliyorum.'insan hakları ihlali ve insanlık dışı vahşetin müzesi'olsunki,tarih boyunca unutulmasın yaşananlar!
 

mahsun

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Kas 2008
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ben saygılı olmayı foruma ve forum kurallarına saygısız birinden yani senden hiç öğrenmem! Benim saygım bana yeter, saygı hak edilene verilir!
Saygı avatarda "Che" resmi taşıyıp sağa sola laf atmakla, Türkçe kelimelerde olmayan "w " harfini kullanmakla, büyük küçük harf dizaynını bir kelimede kullanmakla, Forum kurallarına uymamakla olmuyor!!!
"Diyarbakır Cezaevi okul olsun; merkezde görüntü kirliliği yaratıyor(!)" demek sosyalizm naraları atıp sonra böyle bir şeyi savunmakla olmuyor! Sağda solda yoldaş naraları atacağına; sen, benden önce orada can verenlerin ruhuna/ direnişine saygı duy!!

ben o hapisanede kaldım ama misafir olarak iki gün başka bir yerin mahkumuydum dörtlerin gecesi adlı bir kitap var oranın herşeyini tam anlamıyla anlatıyor zamanın cezaevi komutanı yüzbaşı esat oktay yıldıray isimli hayvan bile ondan daha merhametlidir gerci oda cezasını aldı ama o kadar yanan candan sonra oranın şu andaki konumuna gelince bana kalsa komple yıkılması daha iyi olurdu orası ister okul isterse cenet bahcesi olsun igrenc anıları asla unutulmaz diye düşünüyorum çünkü işkenceleri yaşadıgım için o duyguları cok daha iyi kavruyorum
 

mahsun

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Kas 2008
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Nasnamenews-Haber Aktarım ve Kısa YORUM İşte gazetecilik bu!.. Bu fotoyu çeken kim? Onu bilmiyoruz. Ama bulan Haber Sabah Haber Merkez Müdürü: Nevzat Çiçek. Onu biliyor ve kutluyoruz. Evet sırf bu fotoyu bulmak bile bir gazetecilik olayı. Çünkü yıllardır dillere destan Diyarbakır Zindanı vardı. İşkenceleri anlatılıyordu. Oranın Zebani'sinin Esat Oktay Olduğu söyleniyordu. Ama somut bir tek fotosu yoktu. Hakkında bilgi verilmiyordu. Peki madem foto bulundu. Madem yine Diyarbakır Zindanı gündeme geldi. Ve çok kötü bir talihsizlik bizim için onun en üst komutanı Kemal Yamak gitti. Soruyoruz ve sormaya devam edeceğiz. Peki oranın savcıları...


Cahit ve Basri beyler.. Mahkeme Başkanı Emrullah Kaya'lar ve diğerleri nerde? Yoksa biz hep ölenleri kahraman, gidenleri de katil gösrererek bundan sıyrılacak mıyız? Anlata anlata dilimizde tüy bitti ama biz yine konuşmaya ve yazmaya devam edeceğiz. Ve şimdiden şunu söylemek istiyoruz.: Sakın ha sakın o Diyarbakır Zindanı'nı yıkmayın! Ya bize verin ya da müze yapın. Amacınız belgeleri ortadan kaldırmak mı? Niye İran'da Evîn, İsrail'de Hayfa, İrlanda'da Belfast'ta böyle bişey oldu mu?

DİYARBAKIR ZİNDANI BİZİM ONUR AKIMIZ,SİZİN İŞKENCE BELGELİ MüZENİZDİR!..
Nasname



Yıldıran'ın işkenceleri PKK'nın temelini attı

Sabah Gazetesi'nden Nevzat çİçEK HABER MERKEZİ 22.08.2009


Diyarbakır Cezaevi'nin "Allah"ı, mahkûmların kendi deyişiyle binbaşı Esat Oktay Yıldıran'dı. Yıldıran Diyarbakır Cezaevi'nde 7'nci kolordu komutanı Kemal Yamak'ın verdiği geniş yetkilerle cezaevi iç güvenlik komutanı olarak görev yaptı. Cezaevinde her zaman komando elbiseleri ve "Co" isimli köpeği ile dolaşıp akla hayale gelmeyecek işkenceler uygulayan Yıldıran'ın işkence tezgâhlarından Ahmet Türk, Celal Paydaş, Mustafa çakmak, Orhan Miroğlu, Selim çürükkaya, Şükrü Gülmüş, Nurettin Yılmaz gibi sonradan milletvekilliği yapacak olan bir çok isim de geçti.
34 MAHKUM öLDü
Mahkûmları hücrelere sıkıştırmak, üzerlerine lağım suları dökmek, kimi mahkûmlara fare ve insan dışkısı yedirmek Yıldıran'ın en sevdiği işkence metotlarıydı. Yıldıran'ın uygulamalarına karşı koyan mahkûmlar, ölümün bir kurtuluş olduğunu düşünüyordu. Cezaevinde yaklaşık 34 mahkûm öldü. Bunlar arasında 16 mayıs 1982 tarihinde Ferhat Kurtay, Necmi öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyık kendilerini yakarak hayatlarına son verirken, Mazlum Doğan, Kemal Pir, Bedii Tan, Necmettin Büyükkaya, Remzi Aytürk gibi isimler ya kendini astı, ya açlık grevinde ölda ya da tekme ve yumruklarla öldürüldü.
1988'DE öLDüRüLDü
Yıldıran 22 Ekim 1988 tarihinde, İstanbul Kısıklı'da bir belediye otobüsünün içinde, kafasına sıkılan üç kurşunla öldürüldü. Tetiği çeken kişi tetiği çekmeden önce Yıldıran'a, cezaevindeki işkence mağdurlarından olan ve ölüm orucunda yaşamını yitiren, "Laz Kemal" olarak bilinen Kemal Pir'in selamları olduğunu söyledi. Yıldıran'ı öldüren kişi olarak, sonradan itirafçı olacak olan Alaattin Kanat'ın ismi geçerken, kendisi de cezaevinde işkence gören Selim çürükkaya ise gerçek katilin o olmadığı görüşünde. Esat Oktay Yıldıran'ın işkencelerinden kurtulan kişilerin bir kısmı daha sonra soluğu yurt dışında alacak ve PKK'nın ana gövdesini oluşturacaktı.
Diyarbakır Cezaevi, adını 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra yaşanan korkunç işkenceler ile duyurdu. öyle ki The Times gazetesi tarafından 29 Nisan 2008'de 'Dünyanın en kötü 10 cezaevi' içerisinde gösterildi. Cezaevi'nin binlerle ifade edilebilecek kadar mağduru var. Cezaevi mağdurları bir süre önce internet üzerinden haberleşerek o günleri kamuoyuna duyurabilmek için bir site kurdu.
"KENDİNİ TANRI SANIRDI"
Cezaevinde yapılan işkencelerin süre ve içerik olarak yoğun biçimde yaşandığı, sınırı olmadığı biliniyor. Cezaevinin en tanınmış işkencecisi olarak ise yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran gösteriliyor. Köpeği 'Co' ile anılan Yıldıran için o dönem cezaevinde yatanlar, "Kendini Tanrı sanırdı. Güç ile her şeyi yapabileceğine inanırdı" ifadelerini kullanıyor. "Cezaevinin baş celladı" olarak gösterilen Yıldıran'ın, dönemin 7. Kolordu Komutanı Korgeneral Kemal Yamak ile birlikte Kıbrıs'ta görev yaptığı biliniyor. Yıldıran tarif edilirken, "40 veya 42 yaşlarında, kumral orta boylu bir adamdı. İnsanlara işkence yaptırmaktan zevk alırdı" deniliyor. Esat Oktay Yıldıran'ın Diyarbakır Cezaevi'nde görev yaptığı dönemin, Türkiye cezaevleri tarihinin en karanlık dönemi olduğuna dikkat çekiliyor.
TANIKLAR ANLATIYOR

Yıldıran'ın Diyarbakır Cezaevi'nde suçlu-suçsuz, örgüt mensubu-sempatizan ayrımı yapmadan insanları ağır işkencelerden geçirmesinin, 1984'te ortaya çıkan PKK'nın büyüyüp gelişmesinde büyük etki yaptığı iddia ediliyor. Dönemin canlı tanıkları, o günleri şöyle anlatıyor: "Koğuşlardan hücrelere alınan mahkûmlar, demirlere bağlanarak, kalaslarla, zincirlerle ağır işkencelere maruz kaldı. Bu uygulamalarda mahkûmların çoğu kan kusuyordu. İşkence sahneleri diğer mahkûmlara da izletiliyor, bu görüntülere dayanamayıp başlarını çevirenler işkence sırasına alınıyordu. Bazı mahkûmlar işkencelere dayanamayarak intihar ediyordu. Mahkûmlar hücrelere sıkıştırılıyor, üzerlerine lağım suları dökülüyor, koğuşlarda kimi mahkûmlara fare ve insan dışkısı yediriliyor, koğuşlarda birbirine tecavüz etmeleri için işkence yapılıyordu. ölüm orucu ve diğer direnişlerde bulunan tutuklu ve hükümlüler, ölümü kurtuluş olarak görüyordu." Yüzbaşı Yıldıran'ın cezaevinde işkence uyguladığı kişiler arasında Ahmet Türk, Celal Paydaş, Mustafa çakmak gibi isimler de bulunuyordu. Bu kişilerden, 12 Eylül öncesi CHP Mardin Milletvekili olan Türk, halen DTP Eşbaşkanlığı görevini sürdürürken, 15'inci dönem CHP Şanlıurfa Milletvekili Celal Paydaş, gördüğü işkencelerin etkisi sonucu kalp krizi geçirerek 13 aralık 1988'de henüz 48 yaşında yaşamını yitirdi. Bir dönem Adalet Bakanlığı görevinde de bulunan Adalet Partili (AP) Mustafa çakmak ise cezaevinden çıktıktan sonra bir daha siyasete dönmedi. çakmak, 2005'te hayatını kaybetti.
"DAĞA çIKARDIM"
Diyarbakır Cezaevi'nin mağdurlarından biri de eski Mardin milletvekillerinden Nurettin Yılmaz'dı. Yılmaz, yıllar sonra bir röportajında o günlerden söz ederken, "Diyarbakır Askeri Cezaevi Komutanı Binbaşı Esat Oktay Yıldıran, eliyle koğuşları göstererek 'binleri kuzu gibi ıslah ettik' dedi. 'Tam tersine, hepsini patlamaya hazır birer bomba haline getirdiniz' diye karşılık verdim. Eğer evli, 7 çocuk babası olmasaydım, sorumluluklarım olmasaydı, bekâr olsaydım Diyarbakır cezaevinden çıkınca elime silah alıp dağa çıkacaktım." diyordu. Diyarbakır Cezaevi'nin en bildik konuklarından biri de kuşkusuz, işkence sırasında insan dışkısı yedirildiği için dişlerini çektiren Diyarbakır'ın köklü ailelerinden birine mensup işadamı Felat Cemiloğlu'ydu. Hasan Cemal'in "Kürtler" kitabına da konu olan Felat Cemiloğlu, cezaevi günlerini anlatırken, Esat Oktay Yıldıran'ın 'Co' isimli köpeğine tekmil verdiklerini ifade etti. Cemiloğlu bu konuyu anlatırken, "Co'nun karşısında, 'Felat Cemiloğlu, Diyarbakır, emret komutanınım' tekmilini çok yüksek sesle ve topuk sesiyle veriyorduk, Co tekmili beğenmezse havlıyordu ve Co'yu memnun edemediğimiz için cezalandırılıyorduk." İnsan dışkısı yedirildiği için dişlerini cezaevindeki arkadaşına iple çektirdiğini de kaydeden Cemiloğlu, bu olayı anlatırken şöyle diyordu: "Tek ayak üstünde, duvar dibinde duruyorum. Ceza! Ama bir süre sonra yoruluyorum. Ayağım düşüyor yere, tutamıyorum. Emre itaatsizlik! Cezası: Duvarin dibinde, kanalizasyonun kapağını kaldırdılar, bir avuç bok alıp ağzıma attım. Sonra ağzımda pislik hazır ola geçtim, öylece duruyorum. Kıpırdamak yok. Temizlemek yok. Yere tükürmek yok. öylece ağzın kapalı, kımıldamadan ayakta, hazırolda bekliyorsun. Bir süre sonra bıraktı, içeri girdim. Elazığlı arkadaş, ismi Ramazan. Allah razı olsun, bazı dişlerimi iple çekti. çünkü temizleyemedim dişlerimi... Altın kaplama olan iki dişten birini cebine attı, birini bana verdi hatıra olarak. Hapisten çıktıktan sonra ilk işim dişçiye gidip takma diş yaptırmak oldu."
"EBU GARİP GİBİYDİ"
Belediye İş Sendikası Diyarbakır Şube Başkanı Vezir Perişan, Diyarbakır Cezaevi'nde işkencenin baş sorumlusunun yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran olduğunu belirterek, "Irak'ta yaşanan Ebu Garip vahşetini o dönem biz Diyarbakır'da yaşadık" diyor. 12 Eylül darbesi öncesinde Diyarbakır'da İşçi Partisi'ne üye olduğunu, siyasi çalışmaları nedeniyle tutuklanarak 2.5 yıl hapis cezası aldığını ifade eden Perişan, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Cezaevinin koridoruna bizi çıkarıyorlardı. Karşılıklı durduğumuz arkadaşlarımıza tokat atmamızı istiyorlardı. Biz bunu yapmayınca ağır işkencelere maruz kalıyorduk.

Diyarbakır Cezaevi işkencenin üssüydü
Atilla KORKMAZ-Hüseyin KAçAR DİYARBAKIR/ SABAH 22.08.2009
DTP'li Türk: Tüylerim ürperiyor
22.08.2009
Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gören DTP Genel başkanı Türk o dönem CHP milletvekiliydi. Türk, "Bu acı anılar unutulmuyor" diyor
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk: 12 Eylül döneminde birçok aydın ve siyasetçi bu cezaevine atıldı. Bu insanlara yapılan işkenceler, çığlıklar sokaklardan duyuluyordu. Sabahın köründe insanları uyandırıp belinde kalaslar kırdılar. Tırnaklarını çektiler. Bu çığlıkları mahalle sakinleri bile duyuyordu. Tabii ki son dönemde bu tür olaylar yaşanmıyor. Ancak geçmişte yaşanan bu acılar hafızamızdan silinmiyor. Diyarbakır'a geldiğimde ve cezaevinin yakınlarından geçtiğimde tüylerim diken diken oluyor.
DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık: Muş ve Ulucanlar Cezaevi'nde yattım. Diliyorum ki bütün cezaevleri okula dönüşür. Diyarbakır Cezaevi'nin şehir dışına taşınması ve okula dönüştürülmesi çok önemli. 12 Eylül hesaplaşması adına yapılıyorsa daha da önemli bir adım. Bu cezaevi müzeye dönüştürülmeli. Bu, burada yakılan, işkence gören, b.k çukurlarına atılan insanlardan, geçmişten özür dilemek olur.
DTP Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş: Bağlar Cezaevi'nde tutuklu yatmadım ama avukat olarak yıllarca girip çıktım. Burası mutlaka boşaltılmalı. Sivil toplum örgütleri ve bu cezaevinde yıllarca işkence görenlerle konuşularak okul mu, müze mi olmalı karar verilmeli. Bağlar Cezaevi tarihi işkencelerle geçti. Uzun zamandır boşatılması gündeme geliyor. Daha önce Saraykapı'daki cezaevi boşaltılmıştı ve müze çalışmaları başlatıldı. Umuyoruz ki şehrin göbeğinde kalan bütün cezaevleri Ulucanlar gibi boşaltılır.
DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani: Cezaevinin taşınması, boşatılması şehrin çehresini değiştirecektir. özellikle Diyarbakırlılar'ın psikolojisi, yaşanan olaylar, işkencelerin izleri silinmiş olacak ve orada oturanlar bu demokrasi dışı olayları hatırlamamış olacaklar. Diyarbakır halkına işkence sembolü bu cezaevini kaldırarak önemli bir adım atılmış olur.
YIKILIP ANIT YAPILSIN
Babası Bedii Tan'ı Diyarbakır'da işkence sonucu kaybeden siyasetçi yazar Altan Tan: Burada insanların namusu, şerefi, haysiyeti her şeyi zedelendi, ölüm birçoğu için kurtuluş oldu. İşkencelerde şahısların da ötesinde komple sistem suçlu. Diyarbakır Cezaevi'nde yatan bütün insanlardan ve ailelerinden, Cumhurbaşkanı, Başbakan, özellikle Genelkurmay Başkanı ve Diyarbakır Kolordu Komutanı imzalı mektupla özür dilenmesi gerekiyor. Diyarbakır Cezaevi'nin kapatılıp bir müze haline getirilmesi lazım. Veya bu acıyı tekrar tekrar hafızlarda tutmamak için yıkılıp bir anıt yapılması lazım.
Türk Tabipler Birliği Onursal Başkanı Gencay Gürsoy: Temel amacımız yaşanmış acıların kayda geçmesi. Diyarbakır Cezaevi, özellikle 1980 sonrası, insanlık dışı muamelelerin, akıl almaz işkencelerin yapıldığı bir yer. Bunların tanıklıklarını tespite çalışıyoruz. Bu, Türk toplumunun geçmişiyle hesaplaşması açısından önemli. Geçtiğimiz askeri seçim dönemlerinde yaşananların yeni kuşaklar tarafından bilinmesine yardımcı olacak. Bu, çok önceden tasarladığımız bir şeydi. 2 yılı buldu.
Prof. Dr. Baskın Oran: Bu komisyona, 12 Eylül faşist yönetiminin neler yapıp, başımızı nasıl belaya soktuğunun yanı sıra insanları nasıl mahvettiğini gösterebilmek için destek verdim. Bunlar sözlü tarih çalışmaları, yarın öbür gün ders kitaplarında okutulacak.
Yorumlar (12 gönderildi):
B. Rênas .. 23 Aug, 2009 04:19:57

Diyarbakir Cezaevi Ankara Terörist devleti ve onun sahibi „Genelkurmay Çetesi'nin(GKBÇ)" Kürd ve muhalefeti imha mahali idi. Burası yıkılmadan, kırılmadan, gelecek nesillere ders olsun diye muhafaza edilmeli. GKBÇ öyle ucuzane kurtulmaya, unutturmaya çalışmasın.
Şimdi Edat Oktay Yildırın'a kısaca geleleim. Bu işkenceciyi hakettiği cezayı veren T.C. hizmetindeki APO/PKK çetesi değildi, çünkü o/onlar olsaydi bari bir isim daha yanına konulmalıydı. Halbuki biz biliyoruzki „Apo kaleşi ve çetesi";
1)yurt dışında 35 Kürd öldürür, ama iki MHP ve İP(Doğu Perinçek)linin burnunu bile kanatmazlar,
2)kendi içinde binlerce Kürd infaz eder,
3)Apo/PKK çetesi ile yetinmeyen Genelkurmay Başkanlığı terörist ve çetelesi üstüne üstlük bir de „Hizbullah"larını oluşturur, Apo ve tayfası buna da ses çıkarmazlar. Çünkü ORTAK AMACA HIZMET EDERLER.

T.C.(Terörist Cumhuriyet) 17 bin Kürd'ü faili meçhul eder. Peki ya Apo ve tayfası efendilerinden kaç kişiyi faîlî meçhul eder ?

Uzatmadan Yıldıran denen işkencecinin cezalandırılması tamamen Apo/PKK işbirlikçileri dışı gelişmiş bir karar ve eylemdi. Apo/PKK çetesi bugüne kadar hiç bir T.C. katil ve teröristini cezalandırmadı. Kendi arkadaşlarına karşı, doğrusu KÜRD YURTSEVERLERINE KARŞI OLUŞTURDUĞU MAHKEMELRIN bir tanesini bile ANKARA İŞKENCECİLERİNİ cezalandırmak için oluşturmadı. O efendilerinin, dayılarının tam bir „hizmetçisi, işbirlikçi" olup eli binlerce Kürd'ün kanına girmiş bir adam: Cezasını ancak ve ancak Kürdler verir/vermeli, katil ve terörist efendileri değil. Serhat .. 23 Aug, 2009 06:13:40

Sukru Hocaya bir soru. Esat Oktay Yildirani istanbulda vuran kisi Abdullah Kayikci Degilmi? Selamlar Serhat FEYZI ACIKGÖZ .. 23 Aug, 2009 12:23:03

Diyarbakir daki uygulamalarin tumu BEKAA da daha acimasizcasi uygulaniyordu. D.Bakir zindani yasamadim ama direnen ve yasayan sakat kalan yuzlerce yoldaslarimdan dinledim.Bugun D.Bakir zindani okul yapmak istiyen sömurgeci fasist TC nin kirli tarihini kamufele edilmek isteniyor.D.Bakir zindan vahseti gelecek nesilerin kirli irkci tarihi bilerek insanlik kimligine sahip cikip bu vahseti hatirladikca insanlik sucu iskencenin ne oldugunuda anliyacak.Bundan dolayi uygar dunyalarda oldugu gibi D.Bakir zindani muze olmasi sartir.
Ya BEKAA daki zindani kim hatirlayacak ? D.Bakir zindan vahseti duydukca BEKAA daki vahsetin tipik kopyasidi hata daha katmeridi.Iskencelerde sakat kalanlanlar ve hic huku mahkemesine cikarilmadan linc infazindan gecirelenleri kim hatirlayacak ? Bekaa daki tutuklularin birbirine iskence edilmesi ,cinsel organlarinda iple baglanip meydanda dans edilmesi,tutuklularin kiclarina gazoz sisesi sokulmasi, vucutlara naylon dökulup eritiilmesi,falaka ve tavana asili iskenceye tabi tutulmasi, mutfak atesi icin kesilmis dikenli agaclarin ustune ciplak edilip tutuklulara "banyo" yapilmasi gibi.TC -D.Bakir zindanindaki vahset dusman tarafindan kurde yapilan vahseti ya Bekaa daki ? Kurdun kurde yapilan vahseti yani PKK sistemine karsi gelen veya sitemine ayak uyduramayan kurd yavrularidi BEKAA vahseti yasayanlar. FEYZI ACIKGÖZ .. 23 Aug, 2009 01:10:29

Bugun D.Bakir zindan vahsetini yazan ve hatirlayan bir cok eski PKK liler Bekaa da iskenceci ve linc infazcisidilar.Keske eski PKK lilerin Bekaa daki vahseti hakinda bir-iki kelime yazsaydilar. O zaman gercekten insanlik sucu iskencenin anlamini anladiklarini da anlamis olurduk. BURHAN ÖZMEN .. 23 Aug, 2009 03:34:32

Bu ülkede konu kürtler olunca türk aydınları olsun(doğrunun,haklının yanında olduğunu söyleyenler,güya demokratlar)islamcılar olsun bir anda sağır ve kör oluveriyorlar.Başkanının
ya sev ya terk et mantığında olan bir ülkeden ne beklenebilir ki.Terk et dediklerin değilmidir seni başkanlık koltığuna oturtan.Ama bunlar yıllardır yaptıklarını tekrarladılar,bu ülkenin kurtuluşunda çok emeği olan kürtlerin savaşın bitiminde yüzlerine bile bakmadılar,o bir kenara yetmiyormuş gibi birde istiklal mahkemelerinde katlettiler.Ama Kürtler müslümandır hemde öyle fetullahın şunun bunun uydurduğu islama değil Allahın indirdiği islama iman etmişlerdir.Yüzyıllar önce amerikalıların yerlilere yaptığını yine yüzyıllar öns-cesinde türkler Kürtlere yapmışlardır.Moğol istilasından kaçıp mezopotamyaya gelmedi mi türkler kendi ırkları bile kucak açmamıştı oysa kürtler onları kardeş gibi gördüler yurtlarını açtılar.Bugün kalkmış hangi yurttan bahsediyor türkller gidecek biri varsa:başka ırklara tahammül edemeyenlerdir.Bu yurt kürtlerin ana yurdudur ve hiçbiyere gitmeyeceklerdir.Bizler ırkçılık yapmak derdinde değiliz,haklarımızı savunuyoruz ve Müslümanız.Zulme karşı direniyoruz ve zulm görmekte olan her ırkın yanındayız.Bizim anlayışımızda sadece kendi ırkımızdan olan insanların yanında olmak yoktur.Her mazlum bizim kardeşimizdir.İşte bizi böyle düşünmeye sevk eden yol İslamdır,bu şekilde düşünemeyenlerse müslüman olduklarını zanneden,inançları sömürülmüş,düşünme yetilerini kaybetmiş kimselerdir.Biz önce müslümanız sonra kürtüz.Ve bizler ancak sabrı ve doğruyu tavsiye ederiz.Allah inananların,zulme uğrayanların yanındadır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst