bize dair/ bir özeleştiri : )

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde Süreyya Önal tarafından oluşturulan bize dair\/ bir özeleştiri : ) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,157 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı bize dair\/ bir özeleştiri : )
Konbuyu başlatan Süreyya Önal
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan safir

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
CAHİLLİK MODASI

Son zamanlarda televizyon ve internette dönen bir Burger King reklamı var. Sloganı “Bütün Dünya Anladı” ; oynayanlar ise bir şekilde hayatımıza giren Esra ve Ceyda kardeşler.

Pek çok insan tepkili bu reklamlara. Daha doğrusu asıl tepki reklamlarda bu kızların kullanılmasına. Nedeni de bahsi geçen kızlarımızın en kestirme ifade ile “salak” olmaları ve antipatik görünmeleri.

Peki neden bu kızlar seçilmişler bu reklam kampanyası için ?

Burger King firması o kadar insan varken ne oldukları (meslek anlamında) belli olmayan bu kızları niye oynatıyor reklamlarında ?
Çünkü artık çağımızda cahillik moda.

Ve bu kızlar da "Cahillik" satıyor.

Siz bakmayın bu kızlara gülüp onlarla dalga geçtiğini sanan “modern, aydın , çağdaş Türk gençliğine”
İddia ediyorum Esra ve Ceyda kardeşler bugün Türkiye’deki gençliğin karikatürize edilmiş bir yansımasıdır.
Şimdi benim olayı abarttığımı, her şeye negatif yaklaşan bir adam olduğumu falan düşünenler olacaktır.
Ama biraz kafa yorunca aslında benim bu durum hakkında hiç de mübalağa yapmadığımı ve durumun çok daha vahim olduğunu fark edebilirsiniz.

Hatta kafa yormanıza bile gerek yok. Biraz kafanızı kaldırıp etrafa bakın yeter.

“Cahillik” derken de genel anlamda “cahil halk “ kalıbına soktuğumuz, günümüz tabiriyle “göbeğini kaşıyan” kitleden bahsetmiyorum.

Cahillikle suçladığım kitle, maddi manevi imkansızlıklarla yaşayan “cahil halkımız” değil; tam aksine her türlü imkana sahip olan “cahillerimiz”

Çocukluktan ve okumayı sökmesinden itibaren, okumayı sökmekle kalan, sadece televizyon izleyen, hayatında hiç kitap okumamakla övünen, ne yaşadığı topraklarla ne de dünyayla ilgili en ufak bi fikre sahip olmayan, ergenliği sadece tv dizilerini takip ederek, boş sözlerle dolu şarkılarla geçirip, gençliğe erişip, akabinde dershane takviyeleriyle bir üniversiteye kapağı atan ve yine ezberleye ezberleye hocalara yalakalıkla mezun olup bomboş, vizyonsuz, en kısa yoldan köşeyi dönme çabası içindeki sorgulamayan üniversite gençliğidir bahsettiğim.

Erkekse mevz-u bahis gencimiz, mutlaka futbolla yatıp futbolla kalkar.
Spor,onun için sadece futboldan ibarettir. Olimpiyatmış, atletizmmiş hiç ilgisini çekmez. Atletizm ile ilgili tek bildiği Usain Bolt’un rekorlardan sonra yaptığı dansıdır.

Uzman olduğunu iddia ettiği futbol hakkında ise herhangi bir takımın taraftarıdır, oyunun değil.
"Biz 6 tane koyduk, biz sizi beşledik, biz sizi kalecisiz yendik"den öteye gidemez tartışma seviyesi. En sevdiği spor olan futbol, sadece "Turkcell Süper Lig hiiiç bitmesiin" ve iddaa'nın bülteninde yer alan maçlardır. Ne bir Dünya Kupası Kültürü’ne haizdir, ne de Panenka, Kempes, Fontaine kimdir haberi vardır.

Bir kitap bile okumamıştır futbolla ilgili. Ama elinden Fotomaç'ı düşürmez asla.

Kız ise, Demet Akalın'a "hafif kadın" der ama onun şarkısıyla coşar, onun gibi giyinir, onun gibi konuşur . Dalga geçtiği Esra-Ceyda gibi kızları taklit ederek artık “oha olmadan” duramayan bir organizmaya dönüşür. Sırf yakışıklı diye kendisine zerre değer vermeyen adamlarla "takılır". “Çıktığı” çocugun ona karışması hoşuna gider, yeri gelir küfür yer ama "beni ne kadar da sahipleniyor canım benim" diye sevinir.
Okur okur(!) sonra hayırlı bir kısmet bekleyip, evde çocuk bakma hayalleri kurar.

Siyaset mi ?

Milliyetçi ise sadece "ya sev ya terk et” olur mottosu.

Konuşamazsın anlatamazsın ona milliyetçiliğin aslında ne olduğunu.

"Ben Türk'üm senin gibi vatan haini değilim ulan"dır sana cevabı.

"İyi de ben de Türk’üm kardeşim ama bak milliyetçilik böyle bir şey değil ki” diyemezsin. Çünkü o da bilmez neyi savunduğunu. Öyle görmüştür, öyle aşılanmıştır. Bir taraf seçmesi ve o tarafı sorgulamaması öğretilmiştir. Kendi okumaz, kendi anlamaya çalışmaz neyi savunduğunu. Orhan Pamuk piçtir göttür, Hrant Dink, "Ermeni tohumunun tekidir" ona göre.

“Peki sen okudun mu hiç bu adamları” dersin.

"Okumaya gerek var mı yoksa bu herifleri mi savunacaksın bana" olur cevabı.

Yani daha karşısında olduğu şeyin ne olduğunu bilmeden geçmiştir karşı tarafa.
"Bu videoyu paylaşmayan Türk değildir" ona göre, "grubunu davet etmeyen bizden değildir" onun için.

Mevlana ile övünür ama "ne olursan ol gel” diyen adamın topraklarında " beğenmiyorsan git başka yerde yaşa" narası atar. anlatamazsın Türklük bu değil diye..
Solcuysa , parka giyip kirli sakal bırakmaktan öteye gidemez vizyonu.

Deniz Gezmiş'i ağzından düşürmezken "bu adam ne için canını verdi acaba ben de yapar mıydım aynısını davam uğruna" diye bi an olsun sormaz kendine. Bir kere de "Şu karşıt görüşü dinleyeyim de neye karşı olduğumu anlayayım" demek gelmez içinden.
“Ben sosyalistim kahrolsun emperyalizm” der, İngilizce yazılı tişörtünü giyip, Nike marka ayakkabısını fırlatır emperyalistlere.

Muhafazakarsa, hep kendi haklıdır, hep kendine Demokrasi ister, demokrasinin ne olduğunu bile bilmiyorken hem de.

Türbanla üniversiteye girememenin ne kadar aşağılayıcı, dışlanmanın ne kadar iğrenç bir şey olduğunu görür, ama “kız arkadaşınla el ele tutuştun” diye seni taciz etmekten de kaçınmaz. "Müslümanım" diyip, "acaba inandığım şeyi ne kadar biliyorum, hadisleri, kutsal kitabı, Mevlana’yı ne kadar içime sindirebildim" deme zahmetine girmez bile.

İnandığı dinde zorlamanın olmadığı hiç gelmez aklına.

Nikahsız yaşayan çiftlere laf atar ama 13 yaşında kızla evlenen adamın arkasında durmaya devam eder.

Nutuk'u okumadan "Ben Atatürkçüyüm" diye dolanır.

Atatürk'ün de insan olduğunu, onun da sevinçleri, üzüntüleri, zaafları, alışkanlıkları olduğunu, onun da sigara içmek gibi keyifleri olduğunu anlatan adamı "Atatürk Düşmanı" ilan eder.
Atatürk'ü aslında tamamen karşısında olduğu bir yere oturtur, öyle düşünmeyenleri de Atatürk karşıtı ilan edip, Atatürk Dini'ni yaratır laik düzende.

Muasır medeniyetler seviyesine gelmeyi, özgürce fikrini belirtmek değil de sadece mini etekle gezebilip, sevgiliyle rahatça öpüşebilmek olarak algılar.

"ÖDP’'yi destekliyorum ama; barajı geçemez nasıl olsa, oyum boşa gitmesin" diyip küfür ettiği Deniz Baykal'a oy verir.

"Ulan bu tayyip yine iyi sayılır ha, hem istikrar lazım" diyip çiftçiye küfür eden, "üniversiteli olan herkes iş bulmak zorunda değil" diyen adamla istikrarı sağlar.

Tüm siyasi dayanağı "Şehitler ölmez vatan bölünmez, Apo'yu asalım" olan, seçmeni iki metre ip ile kandırmaya çalışan, şehit kanını emen vampirleri destekleyerek ülkeye sahip çıktığını zanneder.

Kültür - Sanat mı ?

Zeki Müren'in, Barış Manço'nun, Aşık Veysel'in, Mahsuni Şerif'in, Bülent Ortaçgil’in müzik yaptığı topraklarda; Ney'in, Kabak Kemane'nin, Kemençe'nin, Ud'un, Bağlama’nın hayat bulduğu ezgileri değil “ Zaten 8 tane nota var, kaç farklı şarkı yapılabilir ki” diyen adamcıkların "binlerce dansöz var" şarkılarıyla kendinden geçer.

Sevdiğine, "güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa" diyen adamın değil, "Allah belanı versin, Allah seni kahretsin" diyen adamın şarkılarını ezberler.

"Yalnız ve güzel ülkesi" için film yapıp ödüller alan adamın filmleri için değil, "Memen koluma değdi, panik oldum" diyip osurukla güldüren(!) adamın filmleri için sinema salonlarına akın eder, gişe yaptırır, köşe döndürür.

Bahsettiğim Türk Gençliği,önceki nesillerin aksine internet, televizyon, gazete, dergi, kitap gibi her türlü imkana sahiptir. Ama onları daha dolu biri olmak için değil, "daha ne kadar boş bir birey olabilirim" diyerek kullanır.

..ve işte bu yüzden üniversitelerde yapılan anketlerde bile idol olarak kendisine Polat Alemdar'ı, Şahan Gökbakar'ı, Acun Ilıcalı'yı görür.

Türkiye'nin en güvenilir insanı olarak Seda Sayan'ı seçer.
ve işte tüm bunların olduğu ülkede kitap okumak, dünya hakkında, hayat hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmaya çalışmak hor görülür, aşağılanır. "uğraşma oğlum bunlarla" denir.

Aptal videoları paylaşan adamlar sen bir şeyleri okuyorsun, izliyorsun diye seni "senin boş vaktin çok" diyerek eleştirir (!) akılları sıra.
Entel kelimesinin hakaret olarak kullanıldığı bu ülkede, aslında normal bir bilgiye, vizyona, birikime sahip olmak " her boku bilmek" olarak görülüp aşağılanır.

Cahilliğe kulp takılır.

"Ama darbe dönemi sonrası içi boşaltıldı gençliğin" bahanesine sığınılır.

Böyle gittiği sürece de hiç bir şey değişmez.
Farkında olmak, sorgulamak, okumak, araştırmak OUT,
Cahillik ise IN olmaya devam eder.

HBBA
 

Preatorian

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
296
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Çok güzel bir yazı...
Cehaletinin farkına varan insan bilgelik yolunda ilk adımı atmıştır.
Günümüzün en büyük problemi olan bahsetmiş olduğunuz cehalet ise cehaletini kabul etmeyip, aksine bilgili olduğunu iddaa edenlerdir. Ülkemizde moda olan cehalet bu tür bir cehalettir. Bunda elbetteki yozlaşmış eğitim sisteminin payı büyüktür. Eğitilmesi gereken insanın ilk eğitimi cehaletini kabul etmek üzerine olmalıdır!

Selamlar.
 

safir

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Eki 2010
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Yaş
40
cahillik bireyle değildir toplumdadır sana göre ancak toplum kendı basına toplum olmadı bireyleri topladı kendıne ....bence cok haklısın ancak bızler entelsek eğer bu bizi ilgilendirir . herkesin güldğü şeye gülmekte senin keyfin herkesi kendın gibi olmaya zorlarsan onlardan bi farkın kalmaz dşye düşünüyorum konunun özeti bu ıste eğitim baskalarını olumluda olsa kendı menfaatine etkılememelı bence CAHİLLİĞİ TARTISMAYALIM ZATEN BİZ BATIYA ÖZENEN BİR NESİLİZ RAHATLIK ORDA TEKNOLOJI ORDA BI SEKILDE BEYNIMIZI ELE GECİRMEK İSTİYORLAR BU ZORBALIKLA OLMAYACAK BURGERLA FAST FOODLA AZ DÜSÜNÜP COK YİYEN ZİHNİYETLER ISIGINDA HAYDI GAZAMIZ MUBAREK OLA ...
CAHİLLİK MODASI

Son zamanlarda televizyon ve internette dönen bir Burger King reklamı var. Sloganı “Bütün Dünya Anladı” ; oynayanlar ise bir şekilde hayatımıza giren Esra ve Ceyda kardeşler.

Pek çok insan tepkili bu reklamlara. Daha doğrusu asıl tepki reklamlarda bu kızların kullanılmasına. Nedeni de bahsi geçen kızlarımızın en kestirme ifade
Peki neden bu kızlar seçilmişler bu reklam kampanyası için ?

Burger King firması o kadar insan varken ne oldukları (meslek anlamında) belli olmayan bu kızları niye oynatıyor reklamlarında ?
Çünkü artık çağımızda cahillik moda.

Ve bu kızlar da "Cahillik" satıyor.

Siz bakmayın bu kızlara gülüp onlarla dalga geçtiğini sanan “modern, aydın , çağdaş Türk gençliğine”
İddia ediyorum Esra ve Ceyda kardeşler bugün Türkiye’deki gençliğin karikatürize edilmiş bir yansımasıdır.
Şimdi benim olayı abarttığımı, her şeye negatif yaklaşan bir adam olduğumu falan düşünenler olacaktır.
Ama biraz kafa yorunca aslında benim bu durum hakkında hiç de mübalağa yapmadığımı ve durumun çok daha vahim olduğunu fark edebilirsiniz.

Hatta kafa yormanıza bile gerek yok. Biraz kafanızı kaldırıp etrafa bakın yeter.

“Cahillik” derken de genel anlamda “cahil halk “ kalıbına soktuğumuz, günümüz tabiriyle “göbeğini kaşıyan” kitleden bahsetmiyorum.

Cahillikle suçladığım kitle, maddi manevi imkansızlıklarla yaşayan “cahil halkımız” değil; tam aksine her türlü imkana sahip olan “cahillerimiz”

Çocukluktan ve okumayı sökmesinden itibaren, okumayı sökmekle kalan, sadece televizyon izleyen, hayatında hiç kitap okumamakla övünen, ne yaşadığı topraklarla ne de dünyayla ilgili en ufak bi fikre sahip olmayan, ergenliği sadece tv dizilerini takip ederek, boş sözlerle dolu şarkılarla geçirip, gençliğe erişip, akabinde dershane takviyeleriyle bir üniversiteye kapağı atan ve yine ezberleye ezberleye hocalara yalakalıkla mezun olup bomboş, vizyonsuz, en kısa yoldan köşeyi dönme çabası içindeki sorgulamayan üniversite gençliğidir bahsettiğim.

Erkekse mevz-u bahis gencimiz, mutlaka futbolla yatıp futbolla kalkar.
Spor,onun için sadece futboldan ibarettir. Olimpiyatmış, atletizmmiş hiç ilgisini çekmez. Atletizm ile ilgili tek bildiği Usain Bolt’un rekorlardan sonra yaptığı dansıdır.

Uzman olduğunu iddia ettiği futbol hakkında ise herhangi bir takımın taraftarıdır, oyunun değil.
"Biz 6 tane koyduk, biz sizi beşledik, biz sizi kalecisiz yendik"den öteye gidemez tartışma seviyesi. En sevdiği spor olan futbol, sadece "Turkcell Süper Lig hiiiç bitmesiin" ve iddaa'nın bülteninde yer alan maçlardır. Ne bir Dünya Kupası Kültürü’ne haizdir, ne de Panenka, Kempes, Fontaine kimdir haberi vardır.

Bir kitap bile okumamıştır futbolla ilgili. Ama elinden Fotomaç'ı düşürmez asla.

Kız ise, Demet Akalın'a "hafif kadın" der ama onun şarkısıyla coşar, onun gibi giyinir, onun gibi konuşur . Dalga geçtiği Esra-Ceyda gibi kızları taklit ederek artık “oha olmadan” duramayan bir organizmaya dönüşür. Sırf yakışıklı diye kendisine zerre değer vermeyen adamlarla "takılır". “Çıktığı” çocugun ona karışması hoşuna gider, yeri gelir küfür yer ama "beni ne kadar da sahipleniyor canım benim" diye sevinir.
Okur okur(!) sonra hayırlı bir kısmet bekleyip, evde çocuk bakma hayalleri kurar.

Siyaset mi ?

Milliyetçi ise sadece "ya sev ya terk et” olur mottosu.

Konuşamazsın anlatamazsın ona milliyetçiliğin aslında ne olduğunu.

"Ben Türk'üm senin gibi vatan haini değilim ulan"dır sana cevabı.

"İyi de ben de Türk’üm kardeşim ama bak milliyetçilik böyle bir şey değil ki” diyemezsin. Çünkü o da bilmez neyi savunduğunu. Öyle görmüştür, öyle aşılanmıştır. Bir taraf seçmesi ve o tarafı sorgulamaması öğretilmiştir. Kendi okumaz, kendi anlamaya çalışmaz neyi savunduğunu. Orhan Pamuk piçtir göttür, Hrant Dink, "Ermeni tohumunun tekidir" ona göre.

“Peki sen okudun mu hiç bu adamları” dersin.

"Okumaya gerek var mı yoksa bu herifleri mi savunacaksın bana" olur cevabı.

Yani daha karşısında olduğu şeyin ne olduğunu bilmeden geçmiştir karşı tarafa.
"Bu videoyu paylaşmayan Türk değildir" ona göre, "grubunu davet etmeyen bizden değildir" onun için.

Mevlana ile övünür ama "ne olursan ol gel” diyen adamın topraklarında " beğenmiyorsan git başka yerde yaşa" narası atar. anlatamazsın Türklük bu değil diye..
Solcuysa , parka giyip kirli sakal bırakmaktan öteye gidemez vizyonu.

Deniz Gezmiş'i ağzından düşürmezken "bu adam ne için canını verdi acaba ben de yapar mıydım aynısını davam uğruna" diye bi an olsun sormaz kendine. Bir kere de "Şu karşıt görüşü dinleyeyim de neye karşı olduğumu anlayayım" demek gelmez içinden.
“Ben sosyalistim kahrolsun emperyalizm” der, İngilizce yazılı tişörtünü giyip, Nike marka ayakkabısını fırlatır emperyalistlere.

Muhafazakarsa, hep kendi haklıdır, hep kendine Demokrasi ister, demokrasinin ne olduğunu bile bilmiyorken hem de.

Türbanla üniversiteye girememenin ne kadar aşağılayıcı, dışlanmanın ne kadar iğrenç bir şey olduğunu görür, ama “kız arkadaşınla el ele tutuştun” diye seni taciz etmekten de kaçınmaz. "Müslümanım" diyip, "acaba inandığım şeyi ne kadar biliyorum, hadisleri, kutsal kitabı, Mevlana’yı ne kadar içime sindirebildim" deme zahmetine girmez bile.

İnandığı dinde zorlamanın olmadığı hiç gelmez aklına.

Nikahsız yaşayan çiftlere laf atar ama 13 yaşında kızla evlenen adamın arkasında durmaya devam eder.

Nutuk'u okumadan "Ben Atatürkçüyüm" diye dolanır.

Atatürk'ün de insan olduğunu, onun da sevinçleri, üzüntüleri, zaafları, alışkanlıkları olduğunu, onun da sigara içmek gibi keyifleri olduğunu anlatan adamı "Atatürk Düşmanı" ilan eder.
Atatürk'ü aslında tamamen karşısında olduğu bir yere oturtur, öyle düşünmeyenleri de Atatürk karşıtı ilan edip, Atatürk Dini'ni yaratır laik düzende.

Muasır medeniyetler seviyesine gelmeyi, özgürce fikrini belirtmek değil de sadece mini etekle gezebilip, sevgiliyle rahatça öpüşebilmek olarak algılar.

"ÖDP’'yi destekliyorum ama; barajı geçemez nasıl olsa, oyum boşa gitmesin" diyip küfür ettiği Deniz Baykal'a oy verir.

"Ulan bu tayyip yine iyi sayılır ha, hem istikrar lazım" diyip çiftçiye küfür eden, "üniversiteli olan herkes iş bulmak zorunda değil" diyen adamla istikrarı sağlar.

Tüm siyasi dayanağı "Şehitler ölmez vatan bölünmez, Apo'yu asalım" olan, seçmeni iki metre ip ile kandırmaya çalışan, şehit kanını emen vampirleri destekleyerek ülkeye sahip çıktığını zanneder.

Kültür - Sanat mı ?

Zeki Müren'in, Barış Manço'nun, Aşık Veysel'in, Mahsuni Şerif'in, Bülent Ortaçgil’in müzik yaptığı topraklarda; Ney'in, Kabak Kemane'nin, Kemençe'nin, Ud'un, Bağlama’nın hayat bulduğu ezgileri değil “ Zaten 8 tane nota var, kaç farklı şarkı yapılabilir ki” diyen adamcıkların "binlerce dansöz var" şarkılarıyla kendinden geçer.

Sevdiğine, "güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa" diyen adamın değil, "Allah belanı versin, Allah seni kahretsin" diyen adamın şarkılarını ezberler.

"Yalnız ve güzel ülkesi" için film yapıp ödüller alan adamın filmleri için değil, "Memen koluma değdi, panik oldum" diyip osurukla güldüren(!) adamın filmleri için sinema salonlarına akın eder, gişe yaptırır, köşe döndürür.

Bahsettiğim Türk Gençliği,önceki nesillerin aksine internet, televizyon, gazete, dergi, kitap gibi her türlü imkana sahiptir. Ama onları daha dolu biri olmak için değil, "daha ne kadar boş bir birey olabilirim" diyerek kullanır.

..ve işte bu yüzden üniversitelerde yapılan anketlerde bile idol olarak kendisine Polat Alemdar'ı, Şahan Gökbakar'ı, Acun Ilıcalı'yı görür.

Türkiye'nin en güvenilir insanı olarak Seda Sayan'ı seçer.
ve işte tüm bunların olduğu ülkede kitap okumak, dünya hakkında, hayat hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmaya çalışmak hor görülür, aşağılanır. "uğraşma oğlum bunlarla" denir.

Aptal videoları paylaşan adamlar sen bir şeyleri okuyorsun, izliyorsun diye seni "senin boş vaktin çok" diyerek eleştirir (!) akılları sıra.
Entel kelimesinin hakaret olarak kullanıldığı bu ülkede, aslında normal bir bilgiye, vizyona, birikime sahip olmak " her boku bilmek" olarak görülüp aşağılanır.

Cahilliğe kulp takılır.

"Ama darbe dönemi sonrası içi boşaltıldı gençliğin" bahanesine sığınılır.

Böyle gittiği sürece de hiç bir şey değişmez.
Farkında olmak, sorgulamak, okumak, araştırmak OUT,
Cahillik ise IN olmaya devam eder.

HBBA
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst