Bilimsel bir Tez Yaratıcının Varlığına Ulaşabilirmi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde matrix tarafından oluşturulan Bilimsel bir Tez Yaratıcının Varlığına Ulaşabilirmi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,307 kez görüntülenmiş, 37 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Bilimsel bir Tez Yaratıcının Varlığına Ulaşabilirmi?
Konbuyu başlatan matrix
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
AKILSAL VE BİLİMSEL BİR TEZ YARATICININ VARLIĞINA ULAŞABİLİRMİ?

Şimdi düşünelim..! Çünkü başka bir seçenek yok kalkış ve varış noktamız düşüncemiz yani aklımızla oluyor..Her neyse..
Gerçek nedir... Nasıl bulabiliriz... Ne yapmamız gerekiyor.. En baştan başlamak en doğrusu.. En başta ne var onu bulmaya çalışalım.. Özet olarak akıl ve aklın etkileşimde olduğu veriler(yani evren , yani madde) var.. Madde nedir bilmiyoruz. Elimizde Hiçbir kanıt yok.. Kanıt olmadığı için her türlü ihtimale açık bir olgu.. Bu ihtimaller arasında evrenin gerçekten var olmadığı ihtimali bile var.. Bunları göz önüne alarak şimdi bir çözüm yolu bulmalıyız.. Akıl kendi iç benliğimizde olduğu , bizzat kendimiz olduğu için var olduğuna eminiz.. Klasik olacak ama düşünüyorum öyle ise varım.. Bu durumda bulduğumuz ilk kesin değer aklımız.. Peki aklımızla etkileşimde olan dış ortam nedir bunu çözmeye çalışalım..

Her şeyi kullanmalıyız.. Akılımızla etkileşimde olan veriler bizim en önemli yol göstericimiz olmalı çünkü işleme alınacak başka değerler yok.. Bilimde önemli çünkü evren(yani veriler) en iyi şekilde bilimle anlaşılabiliyor.. Zaten bilim verileri düzenli bir şekilde anlamamızı sağlayan bir çalışmadır..


Bu durumda elimizdeki verileri irdeleyelim..
Bilim ilk ele alacağımız kaynak.. Bilim maddeyi araştırıyor.. Bu araştırmalar sonucu çıkan son noktadaki bilgiler nelerdir.. Madde en son Quantum fiziği ile anlaşılmaya çalışılıyor.. Buradaki sonuçlar çok ilginçtir sanki madde parçalardan oluşmuş değilde bir bütünden yansıyan davranışlar sergiliyor..


EVRENDEKİ SONSUZLUK ÇIKMAZI..

Sonsuzluk hep kullanılır ama bu mantıksal olsun bilimsel olsun ispatlanamaz.. Yani evrende sonsuzluğu açıklamak mümkün değildir.. Bu yüzden kanıtlanmamış bir sonuç olan sonsuzluk vardır diyemeyiz.. Zaten sonsuzluk sonu olmayan demek.. Olmayan bir şey nasıl var olabilir.. Hem yok diyoruz(anlamı) hemde bu yokluk varlık aleminde var diyoruz.. Bu durumda varlık aleminin aslında olmadığını idea etmiş oluruz.. Bu yüzden sonsuzdur diye hiçbir açıklamanın arkasını sığınamayız.. Bunu mantıksal olarak açıklarsak o başka..

MADDENİN EN KÜÇÜK YAPI TAŞINDAKİ SONSUZLUK ÇIKMAZI..

Maddenin en küçük yapı taşı hep merak edilmiştir.. En küçük samut bir parça olamaz.. Çünkü alan kaplayan bir parça daha küçük alanlardan oluşur.. Hiçbir şekilde bölünmesi mümkün olmasa bile.. Kendinden küçük alanlarda kendisinden benzer bir yapı vardır..Bu yapı tamamı ile aynı olsa bile daha küçük olabileceği sonucuna çıkar.. Buda o parçanın daha küçük olabilme sonucuna çıkarır bizi.. Acaba bu parça bütün oluştururken neden o kadar bir boyutta kalmıştır.. Daha küçük olabilme durumu varken.. Acaba ne kadar küçülebilir.. Küçülme esnasında hep ikiye bölsek yine bir parça kalacaktır.. Bu sonsuzluğa gider.. Buradaki sonsuzluk çıkmazı maddenin en küçük yapı taşı olamayacağı sonucuna çıkarır bizi..
Bu yüzden ister madde son bütün bir parçada olsun ister devamlı alt parçalara bölünsün bu sonsuza gider diye bir açıklama mantıklı ve bilimsel olamaz..

UZAYDAKİ SONSUZLUK ÇIKMAZI...

Sonsuzluk çıkmazı sadece madde yapı taşında yok evrenin her yönünde var.. Mesela BigBang diyoruz madde buradan başladı peki daha önce neydi bir hiçmi idi.. Yoksa enerjimiydi.. Peki enerji daha önce ne idi hep enerji ise enerjinin sonsuz geçmişi olmalı.. Sonsuz geçmiş mantığı açıklanamaz bir düşüncedir.. Açıklama yapamadığımız sonsuzluk ardına saklanamayız.. Uzayın sonsuzluğu da açıklanamaz.. Aslında sonlu olduğuda açıklanamaz.. Neden derseniz.. Son sınırdan sonra ne var boşlukmu.. Peki boşluk sonsuzmu.. Sonsuzluk açıklanamazdı hatırlarsanız.. Boşluk yok hiçlik varsa evrenin sınırında.. O zaman bir alanın etrafı hiçlikle kaplı olamaz.. Hiçlik alandan büyük olamaz.. Eğer hiçlik evrenin sınırı ise , uzayda hiçliğe dahildir.. Yani bu evrende yoktur demeliyiz..


PEKİ ÇÖZÜM NE OLABİLİR..

Anlayacağınız algılarımızın alışkanlığı olan bu alem gerçekten var olmadığını işaret ediyor sanki bize.. Sonsuzluk açıklanamıyor diye buna inanmamız gerekmez diyebilirsiniz.. Ama bu durumda hiçbir şeye inanmadığınız beklemede olduğunuz ortaya çıkar.. Yani elinizde daha mantıklı bir açıklama yok iken var olan mantıklı bir açıklamaya inanamamak o açıklamamaya inanandan daha kör bir inanca saplanmak demektir..

Peki her şey yok ise bu nedir ..Açıklaması nedir.. Zaman ve maddenin salt gerçeklik olmadığını düşündüğümüze göre başka bir çözüm olmalı.. Sorularımızın çoğu cevaplandı artık ; ondan önce ne vardı diye bir sorumuz kalmadı çünkü zaman dışında başka bir gerçeklik noktasına geldik.. Bu dünyada var olanlar nasıl oluyor o zaman.. Madde yoksa var olan nedir..

Maddenin olmadığı bir aleme bu alemden bilgiyi taşıyabiliriz.. Zaten o alem hakkında bir bilgimiz yok ama bu aleme dönüşebilmesi için bilgi gerekiyor.. Bilgiyi ise kontrol eden bir yapı olmalı kendi kendine çalışamaz.. Buda bilinç ile olabilir ancak.. Bilgi , bilincin egemenliğinde bu evrene dönüşebilir ancak.. Bilgide sınır yoktur.. Madde aleminde bulamadığımız sonsuzluk bilginin içinde gizlidir.. Zamanın ve maddenin kısıtlamadığı bir alemde gerçek sonsuzluğa ulaşabiliriz ancak.. Bunu şöyle açıklayalım mesela sayı sayıyoruz sayarken sonraki sayı için zaman ve aklımızın maddesel hız sınırı var.. Eğer zaman ve maddesel engel kalkarsa sayı sayma işlemi için bekleme olmaz ve sonsuz dediğimiz sayıları bir anda elde edebiliriz.. Hayal etmesi bile zor olan bu alem bizim aklımızın sınırlarını zorluyor.. İşte bu alemdeki muazzam kudret ve gücün ne olduğunu daha iyi anlayabiliriz sanırım.. O zaman sonuç olarak sonsuz güç ve kudret sahibi YARATICICIN varlığına ulaşıyoruz.. Başka yolu yok.. Daha mantıklı çözüm yoksa bu noktada kalmamız gerekiyor.. Bilimsel olsun akılsal olsun bu nokta ulaşabildiğim son nokta.. Varsa başka çözüm açıklayabilirsiniz..Ha burada madde olamayan alem hakkında Hiçbir bilgimiz yok bu bizim aklımızın dışına çıkıyor..Bu alem o alemin dışında diye bir bilgide yok.. Ama madde dışı bir çözüm olamaz saplantısı sadece aklımızın kalıbıdır.. Maddeyi tek varlık görmek aslında en büyük kör inançlardan , akıl kalıbından başka bir şey değil.. Maddeye rüya demiyorum bu iyi anlaşılsın.. Zaman ve maddenin olmadığı var oluşun(yani yaratıcının) var ettiği ama bizim kavrayamadığımız bir var oluştur madde .. Bizim için gerçek ama yaratıcısı için salt gerçek olmayan bir yapı.. Aklı yaratanın ve bu verileri düzenleyen yaratıcının yaratığını yok saymakta çok yanlış.. Bu muazzam düzenin Sonunda maddenin en küçük yapısı yok diye her şeyi yok saymamız akılcı olmaz.. İlk oluşumu yaratıcının sırrı olan bu alem gerçekten vardır.. Sadece bizim düşündüğümüz gibi değil.. Tabi gerçeği nasıl algıladığımıza bağlı görerekmi , düşünerekmi..
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Boşluk yok hiçlik varsa evrenin sınırında.. O zaman bir alanın etrafı hiçlikle kaplı olamaz.. Hiçlik alandan büyük olamaz.. Eğer hiçlik evrenin sınırı ise , uzayda hiçliğe dahildir.. Yani bu evrende yoktur demeliyiz..

bu kısmı biraz açabilir misiniz? bu görüş bilimsel midir? bilimsel ise evrenin içinde geçerli fizik kurallarının dışında da geçerli olabilme olasılığı/bilimselliği nedir?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yaraticinin varligina ulasmak ta, varliga ulasmakta ne bilimin konusudur, ne de bilimseldir. Iste bu temelde emperyalist zihniyetin soylettiklerini iyi algilamak gerekir.

Bir bilim kisisi, kisi olarak bu konulari dile getirebilir, ama tehlike kisisel dile gelen bu soylemlere kendince ya da algilayanlarca bilimsel bir icerik verilmesidir.

Cern Deneyinde aranan "tanri parcacigi" gibi, ya da; S.Hawking'in "bilim yasalari tanri olabilir gibi.

Bilimin temeli gozlem veren bir fenomene dayanir ve bir fenomenin ne oldugunun dile gelisi de tanrisal ya da varliksal, metafizigin ideolojik inancsal dogrularinin kendi aralarindaki tartismalaridir. Bilinen tanri varligi tartismasi, teolojik; bilinen varlik tartismasi da ontolojiktir. Her tartisan ideolojik inancsal dogru da kendi aklinin inandigi varligini yine kendine gercek ile dogrular. Evren bir mekandir ve gozlem veren bir fenomendir. Bunun bilim ve bilimselligi de evreni degil; gozlemini dile getirir. Evren olgusu ile dile gelen her gozlem ya da big bang gibi akil temelli teoriler test edilmedikce de teori olarak kalirlar ve olgu olamazlar.

Ayrica bilimsel bir olgunun da gozlem ile yanlislanabilirligi ve olgu bilgisinin yenilenebilirligi ve degiskenligi de bilimin bilimselliginin temel tasidir. Iste bilimin bilimselligini, bilisselligini aklin inanc ve ideolojisinden ayiran fark da budur.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Tanrı yaratıcıdır.Yaratan tanrıdır.Başlangıçla ilgili bilim,felsefe yada diğer hiçbir bilim buna açıklık getiremeyecektir.Fakat sonrası için birşeyler yapılabilir.Tanrı dünya üzerinde bizim aklımızda yaşar.Akıl dışında bir yerde var olması mümkün değildir.Aklı yönetende yine o akıl içinde ki yaratıcı kuvvettir(bireyin kendi kuvveti).Birey kendi irade kuvvetiyle tanrıda olabilir yaratanda.Sadece kendi varlığının yüceliğinin farkına varsın.
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Yaraticinin varligina ulasmak ta, varliga ulasmakta ne bilimin konusudur, ne de bilimseldir. Iste bu temelde emperyalist zihniyetin soylettiklerini iyi algilamak gerekir.

evrenin dışına çıkabilme şansımız sanırım hiç olmayacak..ışık hızına dayanabilecek araçlar yapabilmemiz imkansız gibi...peki o zaman bu bilgileri en azından ''işaret'' olarak kabul edemez miyiz üstad? bilinenlerin üstüne bilinmeyenleri koyup toplamamız çok mu yanlış?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Tanrı yaratıcıdır.Yaratan tanrıdır.Başlangıçla ilgili bilim,felsefe yada diğer hiçbir bilim buna açıklık getiremeyecektir.

Bilimin boyle bir bilimsel zihniyeti ve alani yok zaten. Cunku konu bilimin konusu degil, metafizigin teolojisinin konusu. Konui bilimsel, bilissel degil;ideoloji ve olumlu/olumsuz inanc konusudur.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Bilimin boyle bir bilimsel zihniyeti ve alani yok zaten. Cunku konu bilimin konusu degil, metafizigin teolojisinin konusu. Konui bilimsel, bilissel degil;ideoloji ve olumlu/olumsuz inanc konusudur.

Bilimin bununla ilgili bir mücadelesi söz konusu.Konu dışına çıkıp çıkmadığı hakkında söylemiyorum bir çok bilim ve bilim adamı çalışmalarda bulunuyorlar bu konuda.Ayrıca tanrı sadece teolojinin konusu değildir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bilimin bununla ilgili bir mücadelesi söz konusu.Konu dışına çıkıp çıkmadığı hakkında söylemiyorum bir çok bilim ve bilim adamı çalışmalarda bulunuyorlar bu konuda.Ayrıca tanrı sadece teolojinin konusu değildir.

Natüralizm iki farklı felsefik görüşte incelenir:

Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[1] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir.

Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.-Alinti-

)

Bilimsel olan ilkidir. Metafizik olan 20. yuzyildan itibaren bilimsel olrak gecerli degildir.

Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:klkl
1.Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi
2.Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi
3.Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması
4.Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması
5.(3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması-Alinti-



Oyuzden bilimsellik olarak konu epistemolojiktir, metafizik degil. Metafizik fenomeni gozlemlemez, onun varliksal kesinligini, mutlakligini ontolojik/teolojik ideoloji ve inan olarak koyar, bu konudaki farkli ortayakoyuslar da kendi arasinda bilineli tartisir. Bata idealizm materyalizm ve teizm ateizm tartismalari gelir. Bu ideolojik inanclarin bilim ve bilimsellik ile bir ilgisi yoktur. Cunku bilim varliga degil, varligin (fenomenin) gozleminin bilgisine dayanir.

Tanti varligi ve inanci, din felsefesi ve teolojinin disinda baska neyin konusudur?
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Natüralizm iki farklı felsefik görüşte incelenir:

Yöntemsel natüralizm (veya bilimsel natüralizm) ki bu epistemoloji üzerine yoğunlaşır: "Dünya üzerinde güvenilir bilgiyi edinmenin yöntemleri nelerdir?". Metafizik ve dini inançtan bağımsız, özellikle "bilgi" edinmenin pratik yöntemleriyle ilgili epistemolojik bir bakış açısıdır. Buna göre varsayımların doğal neden ve olaylara göre açıklanıp test edilmesi gerekir.[1] Gözlemlenebilir eylemlerin açıklamaları yalnızca doğal nedenlerle ilişkilendirildikleri sürece pratik ve faydalı olur (mesela "kesin işleyişler" buna örnektir, ama "şüpheli mucizeler" değil). Yöntemsel natüralizm modern bilimin temel prensibidir. Bazı filozoflar bu düşünceyi daha da genişleterek yöntemsel natüralizmin felsefenin de temel prensibi olduğunu söylemişlerdir. Bu bakış açısına göre bilim ve felsefe bir bütündür. W.V. Quine, George Santayana ve diğer bazı filozoflar da bu düşünceyi desteklemişlerdir.

Metafizik natüralizm, (veya ontolojik natüralizm veya felsefik natüralizm) ontoloji üzerine yoğunlaşır: Bu bakış açısı daha çok varoluş ile alakalıdır: var olan nedir ve var olmayan nedir? Natüralizm "tabiat vardır ve bütün temel doğrular tabiatın doğrularıdır."[2] metafiziki pozisyonuna sahiptir.-Alinti-

)

Bilimsel olan ilkidir. Metafizik olan 20. yuzyildan itibaren bilimsel olrak gecerli degildir.

Bilimsel yöntem, en basit haliyle aşağıdaki şekilde özetlenebilir:klkl
1.Evrendeki bir fenomenin gözlemlenmesi
2.Bu fenomene dair, gözlemler ile tutarlı, ancak kesin olmayan, hipotez adında deneysel bir açıklama getirilmesi
3.Hipotezin tahminlerde bulunmak için kullanılması
4.Tahminlerin deneylerle veya ek gözlemlerle test edilmesi ve sonuçlar ışığında hipotezde gerekli değişikliklerin yapılması
5.(3) ve (4) numaralı adımların hipotez ve deney arasında tutarsızlık kalmayana kadar tekrarlanması-Alinti-



Oyuzden bilimsellik olarak konu epistemolojiktir, metafizik degil. Metafizik fenomeni gozlemlemez, onun varliksal kesinligini, mutlakligini ontolojik/teolojik ideoloji ve inan olarak koyar, bu konudaki farkli ortayakoyuslar da kendi arasinda bilineli tartisir. Bata idealizm materyalizm ve teizm ateizm tartismalari gelir. Bu ideolojik inanclarin bilim ve bilimsellik ile bir ilgisi yoktur. Cunku bilim varliga degil, varligin (fenomenin) gozleminin bilgisine dayanir.

Tanti varligi ve inanci, din felsefesi ve teolojinin disinda baska neyin konusudur?

iki tür bilim vardır sosyal bilimler ve doğa bilimleri.doğa bilimleri yöntem olarak tümevarım yada tümden gelim sonrasında hipotez sonra hipotez kontrolü, teori kanıtlanabilen teorilerde kanunu oluşturur.Doğa bilimleri yöntem olarak bu yolu izler.Sosyal bilimlerde ise yol teoride sonuçlanır.Hiçbir kanun yoktur.(yani yukarıda ki bilgilere katılıyorum)Fakat doğa bilimleri tanrı konusunu şu minvalde ele alır.İlk oluşum.Doğa bilimleriyle uğraşan birçok bilim adamı ilk madde konusunda çalışmalar yapmış ve buna bir kanun bulmaya çalışmıştır(teori değil kanun).Epistemolojik olarak yukarıda ki sınıflama doğrudur.Ama pratikte bilim adamlarının çalışmalarından bahsetmiştim ben.Yani evrenin ilk maddesinin bulunup kanunlaştırılma isteği.Bu yüzden tanrı konusu epistemolojik olarak tabi ki bilimsel bilginin konusu değildir ama pratikte bu böyle değil.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
iki tür bilim vardır sosyal bilimler ve doğa bilimleri.doğa bilimleri yöntem olarak tümevarım yada tümden gelim sonrasında hipotez sonra hipotez kontrolü, teori kanıtlanabilen teorilerde kanunu oluşturur.Doğa bilimleri yöntem olarak bu yolu izler.Sosyal bilimlerde ise yol teoride sonuçlanır.Hiçbir kanun yoktur.(yani yukarıda ki bilgilere katılıyorum)Fakat doğa bilimleri tanrı konusunu şu minvalde ele alır.İlk oluşum.Doğa bilimleriyle uğraşan birçok bilim adamı ilk madde konusunda çalışmalar yapmış ve buna bir kanun bulmaya çalışmıştır(teori değil kanun).Epistemolojik olarak yukarıda ki sınıflama doğrudur.Ama pratikte bilim adamlarının çalışmalarından bahsetmiştim ben.Yani evrenin ilk maddesinin bulunup kanunlaştırılma isteği.Bu yüzden tanrı konusu epistemolojik olarak tabi ki bilimsel bilginin konusu değildir ama pratikte bu böyle değil.

Konu olan bilim degildir, ya da bilimin dallari degildir. Konunun bilim alanina girip girmedigi ve bilimsel olup olmadigidir.

Sosyal bilimlerdeki konu bilimsel gozlemin ne oldugu ve bu gozlemden cikan cikarsamalar ve sorunlardir. Yani sosyal bilimler, yada numenal yeti bilimleri; bir ideolojik/inancsal dogrunun getirdikleri degildir. Sadece ortada olanin gozlemidir. Bu da psikoloji, sosyoloji temelli bilimsel aciklamalar ve bilimsel gozlem calismalaridir. Yani konu insanoglunun fenomeni degil; o fenomenin her turlu yansisinin gozlemlenmesi ve degerlendirilmesidir. Yani bir cesit tesbit, teshis, analiz, kritik kavram ve konu hakkinda bilgi vermedir. Bilgi de 3 turludur. Matematiksel/mantiksal bilgi, fiziksel bilgi ve sosyal bilgi. Bunlar ideoloji ve inanclarin varliksal/etik bakis acilarindan bagimsizdir, sadece gozlemdir.

Asagidaki 5 mesaja da bir goz at.

http://www.felsefe.net/felsefeye-giris/5195-bilgi-ve-ne-oldugu.html
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Konu olan bilim degildir, ya da bilimin dallari degildir. Konunun bilim alanina girip girmedigi ve bilimsel olup olmadigidir.

Sosyal bilimlerdeki konu bilimsel gozlemin ne oldugu ve bu gozlemden cikan cikarsamalar ve sorunlardir. Yani sosyal bilimler, yada numenal yeti bilimleri; bir ideolojik/inancsal dogrunun getirdikleri degildir. Sadece ortada olanin gozlemidir. Bu da psikoloji, sosyoloji temelli bilimsel aciklamalar ve bilimsel gozlem calismalaridir. Yani konu insanoglunun fenomeni degil; o fenomenin her turlu yansisinin gozlemlenmesi ve degerlendirilmesidir. Yani bir cesit tesbit, teshis, analiz, kritik kavram ve konu hakkinda bilgi vermedir. Bilgi de 3 turludur. Matematiksel/mantiksal bilgi, fiziksel bilgi ve sosyal bilgi. Bunlar ideoloji ve inanclarin varliksal/etik bakis acilarindan bagimsizdir, sadece gozlemdir.

Asagidaki 5 mesaja da bir goz at.

http://www.felsefe.net/felsefeye-giris/5195-bilgi-ve-ne-oldugu.html

Bilim doganin ya da evrenin ilk maddesi ile ilgilenmez, yani varliksal yanasmaz. Sadece gozlemler, olcer, arastirir ve bilgi olarak ortaya koyar. Oyuzden "ilk madde" diye bir sey olamaz, cunku ilkin zamansal cikmazi vardir, yani oncesi. Ayni yaraticinin yaratan cikmazi gibi. Oyuzden bilim bir seyi bilmeye akil ve teori olarak yola cikar, bir seyi ortaya koymaya da gozlemden yola cikar. O yuzden akil ile basliyan teori yola cikimi, gozlem vermez ve teorisi test edilmezse bilimsel olarak gecerli degildir, inanc olarak kalir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Gözlemden yola çıkarak sadece doğanın veya toplumun işleyiş esaslarına ulaşabiliriz.Bunlardan tanrı bulup çıkarmak bilmem ne kadar doğru?Eğer gözlem vereni tanrısal bir tecelli kabul ederseniz (panteizmde olduğu gibi) o zaman bilimsel kuramlara, yasalara bağlamaya da gerek yok.Tanrı arayışı yerine katıksız bir gözlemle bakarsanız pekala bir makine-evren bulabilirsiniz karşınızda.Anladığım kadarıyla insantürü, tanrıyı inanılır değil bilinir kılma çabası içinde .Böyle yönlenince de her veriden varlık/yokluk kanıtı oluşturmaya çalışıyor .Ben, tanrının inanç alanında kalmasından ve rahat bırakılmasından yanayım.
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
bu kısmı biraz açabilir misiniz? bu görüş bilimsel midir? bilimsel ise evrenin içinde geçerli fizik kurallarının dışında da geçerli olabilme olasılığı/bilimselliği nedir?

Sayın donkişot;
Evren bir alan kapladığını düşünelim.. Bu alan biçimsel olarak ne olursa olsun..Eğer sınırı varsa biçimsel bir şekli vardır..Bunu mesela küre diyelim.. Kürenin dışının bir yüzey vardır.. Bu yüzeyin hangi noktasından çıkarsak çıkalım hiçliğe varıyorsak eğer.. Hiçlik alanını dışında bir duvar gibi yüzey oluşturmak durumunda olur.. Hiçliği anlamaya çalışırsak eğer bir alan bir yer bir uzam kaplayamaz çünkü anlamına ters düşer.. O hiçtir Hiçbir şeydir.. Eğer uzayın sınırda hiçlik varsa uzayın bütün dış yüzeyi hiç olur..dış yüzeyi hiç olan cisim bir var alan kaplayamaz.. Bu durumda uzayda uzamsal bir boyut olmaktan çıkmak zorunda kalır..



Sayın evrensel-insan;

Bilim olguyu inceler doğrudur.. Ama sonuç olarak yaratıcıya ulaşırsa bilim bilimsellikten çıkmaz.. Başlangıç noktası yaratıcı olarak alınırsa bilimsellikten çıkar.. Nitekim akıllı tasarım fikri bilimin içinde telefuz edilmeyede başlanmıştır.. Çünkü sonuçlar buraya çıkıyor yapacak bişi yok.. :)
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Sayın donkişot;
Evren bir alan kapladığını düşünelim.. Bu alan biçimsel olarak ne olursa olsun..Eğer sınırı varsa biçimsel bir şekli vardır..Bunu mesela küre diyelim.. Kürenin dışının bir yüzey vardır.. Bu yüzeyin hangi noktasından çıkarsak çıkalım hiçliğe varıyorsak eğer.. Hiçlik alanını dışında bir duvar gibi yüzey oluşturmak durumunda olur.. Hiçliği anlamaya çalışırsak eğer bir alan bir yer bir uzam kaplayamaz çünkü anlamına ters düşer.. O hiçtir Hiçbir şeydir.. Eğer uzayın sınırda hiçlik varsa uzayın bütün dış yüzeyi hiç olur..dış yüzeyi hiç olan cisim bir var alan kaplayamaz.. Bu durumda uzayda uzamsal bir boyut olmaktan çıkmak zorunda kalır..

en dışta ne var..onun sonunda ne var.. hiçliğin sonunda ne var..aklın tıkandığı yer var:) burdan anlaşılıyorki sonsuzluk herşeyin cevabı:) sayıları biz bulduk..sonu var mı? en büyük sayı kaç? bir noktada durma en büyük sayı bu başka yok ! deme hakkımız var mı? yok ! kendi mantalitemizle bulduğumuz sayıları gene kendi matalitemizle sonlandıramıyoruz..sayılar sonsuz diyoruz.. sonsuz nedir anlayamıyoruz/bilemiyoruz..ama inanıyoruz.. evren ve ötesi kudreti sonsuz bir gücün eseridir...
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
en dışta ne var..onun sonunda ne var.. hiçliğin sonunda ne var..aklın tıkandığı yer var:) burdan anlaşılıyorki sonsuzluk herşeyin cevabı:) sayıları biz bulduk..sonu var mı? en büyük sayı kaç? bir noktada durma en büyük sayı bu başka yok ! deme hakkımız var mı? yok ! kendi mantalitemizle bulduğumuz sayıları gene kendi matalitemizle sonlandıramıyoruz..sayılar sonsuz diyoruz.. sonsuz nedir anlayamıyoruz/bilemiyoruz..ama inanıyoruz.. evren ve ötesi kudreti sonsuz bir gücün eseridir...


Hocam haklısınız.. Gözden kaçırdığım bir durumu ortaya koyduğunuz için teşekkür ederim.. Benim anlatmak istediğim olay maddenin algılandığı gibi yorumlanması sonucu sonsuzluğun olamayacağı.. Bahsettiğim yaratıcı katında madde ve zamanın olmadığı ve sonsuzluğun ancak o alemde olabileceği idi.. Çünkü biz oraya bilgiyi taşıyoruz.. Bahsettiğiniz gibi bilgide sınır olamaz..İşte o zaman gerçek sonsuzluğu buluruz.. Allah'ın katında sonsuz kudret ve bilgiye ulaşırız.. Yine bu evrende o bilginin yansıması şeklinde değerlendirilir ise sonsuz evrene ulaşabiliriz.. Madde tek varlık olarak ele alınırsa sonsuzluk mantıksız olacak ama madde yaratıcının bilgisi kaynaklı olarak ele alınırsa sonsuzluğa ulaşabiliriz..
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Hocam haklısınız.. Gözden kaçırdığım bir durumu ortaya koyduğunuz için teşekkür ederim.. Benim anlatmak istediğim olay maddenin algılandığı gibi yorumlanması sonucu sonsuzluğun olamayacağı.. Bahsettiğim yaratıcı katında madde ve zamanın olmadığı ve sonsuzluğun ancak o alemde olabileceği idi.. Çünkü biz oraya bilgiyi taşıyoruz.. Bahsettiğiniz gibi bilgide sınır olamaz..İşte o zaman gerçek sonsuzluğu buluruz.. Allah'ın katında sonsuz kudret ve bilgiye ulaşırız.. Yine bu evrende o bilginin yansıması şeklinde değerlendirilir ise sonsuz evrene ulaşabiliriz.. Madde tek varlık olarak ele alınırsa sonsuzluk mantıksız olacak ama madde yaratıcının bilgisi kaynaklı olarak ele alınırsa sonsuzluğa ulaşabiliriz..

İnanın hocalık konumunun oldukça gerisindeyim..bakın Sevgili okur -yazarın Mekansızlık başlığındaki çok hoşuma giden ve bende oldukça fazla anlam bulan (sanki içimdekileri düzenleyen) bir paylaşımından alıntı yapayım..

....bilgiyi yarıştırmak ve o bilgiyi var olma sebebimiz olarak görmek yüzeyde kalan bir yaklaşım... Bunun temelinde insanın kişisel, şahsi korkuları vardır yani dışarısı ile alakalı değil, içerisi ile alakalıdır fakat dış ilişkilerde insan içini yansıtır. Bilgiyi yarıştırılacak ve varlık sebebimiz olarak görecek bir anlayış ile algıladığımız zaman ise yok olup yok olmama korkusuna bürünüyoruz, halbuki bilgi bizden han hancı ilişkisi gibi gelir ve geçer ve bilgiler asıl varlığımızı, bilgimizi idrak etmek için vardır (tüm kitaplar bir kitabı okuyabilmek içindir, tüm namazlar iki rekatlık bir namazı kılabilmek içindir), bilgileri yarıştırmak için değil....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sayın evrensel-insan;

Bilim olguyu inceler doğrudur.. Ama sonuç olarak yaratıcıya ulaşırsa bilim bilimsellikten çıkmaz.. Başlangıç noktası yaratıcı olarak alınırsa bilimsellikten çıkar.. Nitekim akıllı tasarım fikri bilimin içinde telefuz edilmeyede başlanmıştır.. Çünkü sonuçlar buraya çıkıyor yapacak bişi yok.. :)

Bilim bilimsel olarak yaraticiya ulasmaz, cunku boyle bir zihniyeti yoktur. Yalniz akil ulasir. Bu akilda bilim kisisi dahil her ulasmak isteyen akil olabilir. Yeterki ulasmak istesin. Butun yapacagi aklinin inandigi ve anlam/icerik verdigi yaraticisini bir fenomen ile ozdeslestirerek kendine dogrulamasi ve bu dogrulamadan tatmin olmasidir. Tanri ve yaratici cesitliligi de boyle yaratilir.

Akilli tasarim, insanoglu aklinin algiladigi bir fenomene kendi numenal yetisinin ozelliklerini teleolojilk olarak adapte etmesi/yuklemesi ve bunu kendine dogrulayarak, inanmasidir. Ayni seyi panteizm evren icin, varolusculuk varolus icin, hyloteizm, madde icin yapar. Yani algiladigi bir fenomende, numenal yeti arar ve ekler.

Her turlu teleolojik ozellik, akil, yaraticilik, planlayicilik, programlayicilik v.s. epistemolojik olarak sadece insanoglu turu ve birine aittir ve yine epistemolojik olarak insanoglu fenomeni bu konuda alternatifsizdir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Bilim bilimsel olarak yaraticiya ulasmaz, cunku boyle bir zihniyeti yoktur. Yalniz akil ulasir. Bu akilda bilim kisisi dahil her ulasmak isteyen akil olabilir. Yeterki ulasmak istesin. Butun yapacagi aklinin inandigi ve anlam/icerik verdigi yaraticisini bir fenomen ile ozdeslestirerek kendine dogrulamasi ve bu dogrulamadan tatmin olmasidir. Tanri ve yaratici cesitliligi de boyle yaratilir.

Akilli tasarim, insanoglu aklinin algiladigi bir fenomene kendi numenal yetisinin ozelliklerini teleolojilk olarak adapte etmesi/yuklemesi ve bunu kendine dogrulayarak, inanmasidir. Ayni seyi panteizm evren icin, varolusculuk varolus icin, hyloteizm, madde icin yapar. Yani algiladigi bir fenomende, numenal yeti arar ve ekler.

Her turlu teleolojik ozellik, akil, yaraticilik, planlayicilik, programlayicilik v.s. epistemolojik olarak sadece insanoglu turu ve birine aittir ve yine epistemolojik olarak insanoglu fenomeni bu konuda alternatifsizdir.
Tüm bunlar tanrı arayışının insantürü için evrensel bir ortak özellik olduğunun göstergesi değil midir?Kendini avutmak adına kendi uydurduğu , rehabilite edici bir sakinleştirici/uyuşturucu mu yaratıyor numenal yeti kıtı olanlar?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Tüm bunlar tanrı arayışının insantürü için evrensel bir ortak özellik olduğunun göstergesi değil midir?Kendini avutmak adına kendi uydurduğu , rehabilite edici bir sakinleştirici/uyuşturucu mu yaratıyor numenal yeti kıtı olanlar?

Dogal zihniyet olarak oyledir. Uyusturucudan ziyade, kendi varliginin bilincsizligi ve farkindasizliginin getirdigi numenal yeti ozelliklerini insanoglu disi bir guce vermek ve bu algiyi akilda yaratip, somutlastirmak. Uyusturucusu somutlastirdigina istedigi iman ve uygulamala ve yonlendirim ve yaptirimlardir. Kulluk ve kolelik paraleldir.

Evrensel insan zihniyeti temeli insanoglu oldugu icin boyle bir akilciliga yaratim, olumlu/olumsuz anlam ve icerik verim ve bag kurum olarak ihtiyac duytmaz.
 

matrix

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Eyl 2011
Mesajlar
38
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
46
İnanın hocalık konumunun oldukça gerisindeyim..bakın Sevgili okur -yazarın Mekansızlık başlığındaki çok hoşuma giden ve bende oldukça fazla anlam bulan (sanki içimdekileri düzenleyen) bir paylaşımından alıntı yapayım..

....bilgiyi yarıştırmak ve o bilgiyi var olma sebebimiz olarak görmek yüzeyde kalan bir yaklaşım... Bunun temelinde insanın kişisel, şahsi korkuları vardır yani dışarısı ile alakalı değil, içerisi ile alakalıdır fakat dış ilişkilerde insan içini yansıtır. Bilgiyi yarıştırılacak ve varlık sebebimiz olarak görecek bir anlayış ile algıladığımız zaman ise yok olup yok olmama korkusuna bürünüyoruz, halbuki bilgi bizden han hancı ilişkisi gibi gelir ve geçer ve bilgiler asıl varlığımızı, bilgimizi idrak etmek için vardır (tüm kitaplar bir kitabı okuyabilmek içindir, tüm namazlar iki rekatlık bir namazı kılabilmek içindir), bilgileri yarıştırmak için değil....



Sayın donkişot;
Amacım kesinlikle bilgi yarıştırmak olmadı.. Amacım inancın akılsız bir şeçim olmadığını ortaya koyabilmek.. Arayış içinde olana cevap olabilmek.. İnsan aklının ortaya koyabildiği en akılcı çözüme ulaşabilmek ve bunları insanlarla paylaşabilmek amacım olmuştur...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst