Bilimin Populer Soylemi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Makaleler kategorisinde phi tarafından oluşturulan Bilimin Populer Soylemi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,201 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Makaleler
Konu Başlığı Bilimin Populer Soylemi
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan phi

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
“ Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fizik Bölümü araştırma görevlisi Afşar Kabaş, mevcut burç tarih aralığının 2 bin 300 yıl önce tespit edildiğini, dünyanın güneş etrafından dönerken yalpalanması sonucu burçların yer değiştirdiğini söyledi. “
Son günlerde gündemde yine astrolojiye ait spekülasyonlar görüyoruz. Belirli yıllarda düzenli bir şekilde karşımıza gelen bu spekülasyonların konusu hep aynı. Aslında 12 burç yokmuş, 13 burç varmış; kendilerini aslan olarak bilenler yengeçmiş mevcut bilgiler 2300-2500 yıl öncesine aitmiş ve güncellenmiyormuş, astroloji diye bir bilim yokmuş falcılar varmış, Yılancı burcu görmezden geliniyormuş, gazete astrolojisi, psikolojik etki,vs.

Astrolojinin Tanımı

Günümüzde astrolojinin dışa vurumu mevcut değişimlerle yeniden yapılanıyor ve kendisini tanımlama konusunda kendi yerini ifade etme konusunda yeni açılımlar yaşıyor. Öncelikle Astrolojinin tüm kültürlerde kullanılan ortak bir dil olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu onun evrensel bir dil olduğu gerçeğini şaşmaz bir nitelikte göstermektedir. Astroloji, insan yaşamını kolaylaştırmak, onun soracağı “ben kimim, bu yaşamın anlamı ne ve niçin buradayım” gibi en derin sorularına cevap vermek ve hepsinden önemlisi yaşamını düzenlemek için kozmik verileri gözlemleyen soyut bir disiplindir.

Kozmos ’un Bütünlük ilkesini iyi bilen, bizim eski dediğimiz ama aslında eski değil kadim olan bilgelik okulları ve ezoterik çalışmalar; görünmeyen etkileşimlerin işleyiş etkileri, insanların ve cisimlerin enerji dengeleri, enerji hatları ve bu etkileşimlerin, enerjilerin nasıl kullanılacağı hakkında bir hayli geniş bilgilere sahipti. Bu kozmik inceleme ve araştırmaların bir yönünü oluşturan astroloji de gök cisimlerinin pozisyonlarının, yaydıkları titreşimlerin insan yaşamı üzerindeki etkilerini inceleyen aslında ruhsal bir araştırma alanıdır. Günümüze ulaşan ve halen yozlaşmamış haliyle korunan sağlam temelli astroloji bilgileri de, kadim astrolojinin temel ve ezoterik bilgileridir.

Titreşimlerden ve enerjilerden ibaret bir evren anlayışına sahip olan eski astrologlar, astrolojiyi bilim adamlarına şirin göstermek ya da onların tepkilerinden çekinerek, astrolojinin bu kadim özelliklerinden taviz vermek yerine, gerçeğe bir adım daha yaklaşmışlar ve özellikle geleceğe yönelik öngörülerinde, sadece yıldız haritalarının yorumlarıyla yetinmeyip, sezgilerini ve tüm psişik yeteneklerini de çekinmeden kullanmış ve bunu saklamak gereğini duymamışlardır. Örneğin Nostradamus bunlardan bir tanesidir. O yıldız haritalarından elde ettiği tüm verileri derinleştirip, geleceğe uzanarak kehanetlerde bulunma özelliğini elde etmiştir. Kadim astrologların pek çoğunda geleceğe uzanma yani kehanet yeteneği; işte bu ezoterik bilgileri değerlendirmelerinden ve bu bilgilere sahip çıkmalarından ötürü doğal olarak çok gelişkindi. Günümüz astrologlarının da yola çıkmadan önce, kadim astrolojinin ezoterik bilgilerini incelemelerinde ve araştırmalarında büyük yararlar vardır. Ezoterik astrolojiye göre önemle belirtmek gerekir ki burçlar ve gezegenler özlerinde belirli titreşimleri ifade ederler, işte kadim- ezoterik astrolojinin anahtarı buradadır. Bizi etkileyen gezegenlerin astronomik konumlarından ziyade; doğum anımıza göre ifade ettikleri titreşimler ve o titreşimlerin karşılığıdır ki bu da burçları ve Zodyak kuşağını oluşturur. Her insanın bir burcu vardır ve onun genel etkilerini taşır.

İnsanlık tarihi boyunca var olan bu disiplin son yüz yıllarda ortaya çıkan somut bilimler ve kurulan yeni dünya düzeni içinde kendi yerini daha da sağlam bir şekilde göstermeye başlamıştır. Dikkat edildiğinde astroloji hakkında ortaya çıkartılan spekülasyonlarda astrolojinin bir bilim değil de falcılık olduğu konusunda ısrarla durulmaktadır. Bu oldukça manidar bir yaklaşımdır. Kimi somut bilim adamlarının astrolojiye yönelik bu yaklaşımları astrolojinin psikoloji ile tanımlanmasına gönderme yaparak insanları fizik-psikoloji arasında sıkışmaya doğru itmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır. Oysa astrolojinin bulunduğu nokta ne bir makine nede çeşitli testler sonucunda ortaya konulan karmaşık bir psikolojik tanımın içinde kalan bir insan tanımı değildir.

Astrolojide İnsan

Astroloji de insan, doğanın kendisidir ve yeryüzü yaşayan bir canlıdır. Bizlere yaşam veren bu gezegen bizim yaşam merkezimizdir. Astroloji gökyüzünü gözlemler ve gökyüzünün değişimleri ile insan hayatı arasında bağlantı kurar. Bir astroloğun gözünde gökyüzü somut taş ve gazlardan oluşan bir evren değil ışıklar ve değişimlerle dolu bir evrendir. Gelin Johannes Kepler (1571-1630)’in ne dediğine bakalım: “Gökyüzünün mü yoksa dünyanın mı hareket ettiği şüphesi astroloji için bir şüphe yaratmaz çünkü bu konunun astrolojiyle bir alakası yoktur. Astrolog için ışık ışınlarının nasıl önce doğudan, sonra öğlen pozisyonundan ve en sonunda da batıdan gelip kaybolduğu bilgisi yeterlidir. İki gezegenin ne zaman yan yana, ne zaman zıt konumda bulunduğunu ve birinin diğerine göre hangi açıda olduğunu bilmek yeterlidir. Neden astroloğun ya da dünya üzerindeki tüm doğanın bunun nasıl olduğunu öğrenmesi gereksin ki? Çiftçi yazın ve kışın nasıl meydana geldiğini ne kadar az bilmeye ihtiyaç duyarsa duysun, zaten bu dönemlere uyumlanmaya çalışacaktır”

Astroloji aynı zamanda astronomiyi kullanır. Yani astrolog gökyüzüne bakar, gözlemler, değerlendirmelerde bulunur. Günümüzden 2000 yıl öncesinde Ptolemy'nin gözlemlediği gibi, teleskoplarla değil astroloji disiplininin yöntemleri ile bunu yapar. Yalpalanma hareketini Yunanlı astronom Hipparcus’un M.Ö. 150 keşfettiği bilinmektedir. Yani bu yeni keşfedilmiş bir bilgi değildir. Ve kapsamlı bir astroloji haritası yorumlanırken bütün bu veriler göz önünde bulundurulmaktadır.

Soyutla uğraşan insanlar yani bilinmeyeni araştıranlar belirli bir disiplin içinde ilerlemezlerse kaybolacaklardır. Bu kaçınılmaz bir durumdur. Astroloji bilinmeyenin bir disiplinidir. Çeşitli disiplinler arasında bir disiplin. Durum bundan ibarettir. Bu disiplini izleyen uygulayan insanlar belirli aşamaları tamamladıktan sonra astrolog olurlar. Ama bu günümüzde anlaşıldığı gibi 3-4 senelik okullara giderek sertifika almak yoluyla olmaz. Astrolojinin soyut bir dili vardır ve o dili anlamak farklı aşamalardan geçmeyi gerektirir. Ama konumuz bu değil, şimdi 13. Burç konusuna gelelim.

Astroloji semboller bütünüdür. Eski metinlerde, yılan tutan tıp adamı olarak resmedilen Yılancı (Ophiuchus) takımyıldızı astrolojide akrep burcuna dahil edilmiştir ve yorumlarda akrebin yılan ve kartal sembolleri ile vücut bulmuştur. Yani astrologlar Yılancı burcunu bilir ve 12 aylık evrensel dönüş içerisinde haritalarında bu burca da yer verirler tıpkı diğer takımyıldızlara yer verdikleri gibi, ancak genel literatürde bu kullanılmaz. Astroloji takımyıldızlara göre oluşturulmuş zodyağı değil mevsimlere göre oluşturulmuş zodyağı temel alır şeklindeki görüşle birlikte, farklı Zodyak sistemleri kullanan astrologlar da vardır.

Günümüzde ilkbahar ekinoksu balık burcundadır. Astroloji sistemi içerisinde ise ilkbahar hayatı başlatan ateş ve öncü karakteri özelliği ile Koç olarak adlandırılır. Bu nedenle astrologlar günümüzde de ilkbaharda doğan bir kişinin burcu Koç olarak isimlendirilir. Gelecekte de bu böyle olacaktır. Ancak ışıkların balık dairesinden geldiğini de bilirler. Literatürde geçen bu kavramları bu konuyla ilgisi olmayan yada az çok bilen birisinin anlaması zor olduğundan bunlar bu şekilde ortaya konulmaz.

Astroloji Paradoksları Çözer

Astrolojinin falcılık olması konusuna gelince; evet soyut konularla uğraşan alanlarda disiplin ihtiyacı bundan dolayı vardır. Eğer disipline uymazsanız falcılık kaçınılmaz bir durumdur. Geleceği kimse bilemez ama insan geleceğini görmek de ister. Ne paradoks! İşte astrolojinin konusu da tam da budur. Astroloji disiplininin uygulayıcısı falcı değildir. Gelecekten haberler veren kimse hiç değil. Ama karanlıkta kalmak isteyen bir kişi hiç değil. Önünü görmek isteyen birisi için evrensel olanla uyum içinde gelişmek için bir ışıktır astroloji.

Günümüz dünyasında niceliğin ön planda olduğu bu dönemlerde astroloji içinde en büyük sıkıntı popülerliktir. Gazetelerde, internette sayfalar kaplayan astroloji yorumları sadece bilgi kirliliği yaratmaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır. İnsanları kalıplar ve yığınlar içinde gösteren bu anlayış astroloji adı altında medyada boy göstermektedir. Günlük yıldız falları ile astroloji bilgiye ve emeğe değer vermeyen bu anlayış çerçevesinde hemen tüketilen bir konu olarak kullanılmaktadır. Kendilerini tanıtmak isteyen bilgili ya da yarı bilgili insanlar tarafından hazırlanan bu bölümler tüketim toplumunun insanları tarafından fala duyulan ilgi ile körüklenmekte ve bu alışveriş devam etmektedir. Bu yüzden astrolojinin gazete köşelerinde yer alan günlük yıldız falı olarak adlandırılmasının önüne geçilememektedir. Gerçek astrologlar günlük fal gibi saçmalıklara şiddetle karşı dururlar. Öte yandan gazetelerde boy gösteren bu kişiler en büyük sıkıntıyı popüler yıldız falcıları olarak etiketlenmekle yaşamaktadırlar. Ama bu saçmalıklar astrolojinin sağlamlığına gölge düşürmek şöyle dursun görüyoruz ki sadece bazı günümüz bilim adamlarının bu konu ile popülerliğinin artırmasına yardımcı olmaktadır. Ama bu türden bir popülerlik onlara da fayda sağlamaz.

Özetle astroloji evrenin düzeni ve işleyişi ile ilgilenen bir disiplindir. Astroloji de Gökyüzü 12 eşit parçaya bölünmüş Yılancı takım yıldızı akrep burcuna dahil edilmiştir. (Akrep-Yılan) Yani astrolojik açıdan 13. Burç diye bir şey yoktur.

Burç tarihleri mevsimsel döngülere göre belirlendiği için bu konuda da değişen bir şey yoktur. Yani ilkbaharda doğanlar yine koç-boğa-ikizler; yazın doğanlar ise yengeç-aslan-başaktır. Bu spekülasyonların neye hizmet ettiğine gelince;

“Astrolojide fala bakıyorlar. İlginç olan da fala yanlış bakıyorlar. İyice bu astrolojinin ne kadar anlamsız olduğu oraya çıkıyor. Bu güneş saatine bakanlar, doğru takımyıldızı ve burcunu bulabilirler. 26 kasımda doğanlar kendilerini akrep olarak biliyor ama şu anki durumda yay burcunda. Gazetelerde yay burcu olarak bilenler şu anda gerçek burçları akrep. Burçlara inanılmamasını tavsiye eden Kabaş, yine de gerçek burçlarını öğrenmek isteyenlerin hazırladığı güneş saatine bakmasını istedi.”

Astrologlar iyi bakamıyor gelin biz bakalım mı demek oluyor! Artık burçlarını öğrenmek isteyenler üniversitelerin fizik bölümlerine mi gidecekler ve kullananlar için bile artık bir anlam ifade etmeyen güneş saatlerine bakarak gerçek burçlarını mı bulacaklar? Yeni dönemin yeni astrologları mı geliyor!

astroset
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst