- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 30 Nis 2012
- Mesajlar
- 1,302
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
Bilgisizlik Bir Tercih Değildir
Deneyimlerimiz, yeteneklerimiz ve tercihlerimiz bizi sınırladığından, çözümleyemediğimiz düşüncelerimize tam anlamıyla güvenemeyiz. Başkalarının görüşleri hakkında kafa yormaya ve inancımızı başkalarının tetkiklerine tabi kılmaya ihtiyaç duyarız. Felsefe alanında, zaman ve ehemmiyet bakımından değerli addedilen düşünürlerden ya da fikirlerden faydalanmak akıllıca bir iştir. Öte yandan bu filozofların argümanlarını, sırf “yüce” veya saygın olduklarına inandığımız için kabul etmeyiz elbette.
Önzmli felsefi argümanları, üzerinde yeterince kafa yormadan reddetmek, saçma ve küstahçadır. Saçmadır, çünkü bir görüşe adilane yaklaşmadıkça, onun gerçek değerini bilemeyiz. Küstahçadır, çünkü dünden bugüne pek çok önemli düşünürü etkileyen fikirlere, herhangi bir ön bilgiye sahip olmadan itiraz etmek (veya onlarla dalga geçmek); yıllarını bu mevzulara adamış olan filozoflardan, bilim adamlarından ve ilahiyatçılardan daha çok şey bildiğimizi iddia etmek anlamına gelir.
Saçmalığın ve küstahlığın daha incelikli (veya hemen göze çarpmayan) şekli ise; zorlu meselelere ön yargılı bir şekilde yaklaşmak, diğer bakış açılarını ele almaksızın onlarla alay etmek, onları önemsememek, onlardan sıkılmak halinde tezahür eder. Böyle davrandığımızda, “olgulara aldırmadan bir inanca tutunmaya çalışan kişi” konumuna düşeriz. Böyle bir durumda, yanılma ya da aydınlanma olasılıkları, bizim için birbirinden farksız hale gelir. İstençli bilgisizlik dar görüşlülüğün bir diğer adıdır ve bir davranış tarzı olarak, hikmet sevgisi ile örtüşmez.
Birçoğumuz için bilgisizlik, ciddi bir tercih değildir. Düşünceli insanlar olarak seçimimizi, felsefi ilgisizlik ile felsefi sorgulama arasında değil, bilinçli ve layıkıyla yaşanan bir hayat ile öylesine yaşanan bir hayat arasında yapmalıyız. Şu geçici ve meşakkatli hayat, felsefe yapmadan yaşanamayacak kadar önemlidir ve biz bunu biliriz.
Kaynak: Douglas J. Soccio, Hikmetin Yapıtaşları.
Deneyimlerimiz, yeteneklerimiz ve tercihlerimiz bizi sınırladığından, çözümleyemediğimiz düşüncelerimize tam anlamıyla güvenemeyiz. Başkalarının görüşleri hakkında kafa yormaya ve inancımızı başkalarının tetkiklerine tabi kılmaya ihtiyaç duyarız. Felsefe alanında, zaman ve ehemmiyet bakımından değerli addedilen düşünürlerden ya da fikirlerden faydalanmak akıllıca bir iştir. Öte yandan bu filozofların argümanlarını, sırf “yüce” veya saygın olduklarına inandığımız için kabul etmeyiz elbette.
Önzmli felsefi argümanları, üzerinde yeterince kafa yormadan reddetmek, saçma ve küstahçadır. Saçmadır, çünkü bir görüşe adilane yaklaşmadıkça, onun gerçek değerini bilemeyiz. Küstahçadır, çünkü dünden bugüne pek çok önemli düşünürü etkileyen fikirlere, herhangi bir ön bilgiye sahip olmadan itiraz etmek (veya onlarla dalga geçmek); yıllarını bu mevzulara adamış olan filozoflardan, bilim adamlarından ve ilahiyatçılardan daha çok şey bildiğimizi iddia etmek anlamına gelir.
Saçmalığın ve küstahlığın daha incelikli (veya hemen göze çarpmayan) şekli ise; zorlu meselelere ön yargılı bir şekilde yaklaşmak, diğer bakış açılarını ele almaksızın onlarla alay etmek, onları önemsememek, onlardan sıkılmak halinde tezahür eder. Böyle davrandığımızda, “olgulara aldırmadan bir inanca tutunmaya çalışan kişi” konumuna düşeriz. Böyle bir durumda, yanılma ya da aydınlanma olasılıkları, bizim için birbirinden farksız hale gelir. İstençli bilgisizlik dar görüşlülüğün bir diğer adıdır ve bir davranış tarzı olarak, hikmet sevgisi ile örtüşmez.
Birçoğumuz için bilgisizlik, ciddi bir tercih değildir. Düşünceli insanlar olarak seçimimizi, felsefi ilgisizlik ile felsefi sorgulama arasında değil, bilinçli ve layıkıyla yaşanan bir hayat ile öylesine yaşanan bir hayat arasında yapmalıyız. Şu geçici ve meşakkatli hayat, felsefe yapmadan yaşanamayacak kadar önemlidir ve biz bunu biliriz.
Kaynak: Douglas J. Soccio, Hikmetin Yapıtaşları.