Bilgi ve Insan (Konfucyus)

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Makaleleri kategorisinde phi tarafından oluşturulan Bilgi ve Insan (Konfucyus) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,659 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Makaleleri
Konu Başlığı Bilgi ve Insan (Konfucyus)
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan iuflsfozkn

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Konfüçyüs, en iyi insanın bilge insan olduğu kanısındadır, ama kendisini bir bilge olarak görmez; pek az insanın bilge olmayı başardığını düşünür. Seçmeler'de "bir bilgeye rast gelmekten umudu kestiği"ni söyler. Efendi kusursuzlukta bilgeden sonra gelir, günlük yaşamda etkisi en çok duyulan da efendidir. Konuşmalar'da örnek olma özelliği ayrıntılarıyla anlatılan efendi, "dünya işlerinde... ahlaksal olanın tarafını" tutandır. Efendi, başkalarının mutluluğu için gösterdiği içten ilgide açığa çıkan ahlaksal yetkinliğinden ötürü, buyruk verebilir, itaat görebilir.

Konfüçyüs, yöneticilere "eğer siz iyiyi isterseniz, insanlar da iyi olur" der. Ayrıca, insanın insan olarak kalacağını, "efendinin doğasının yel, sıradan insanın doğasının da ot gibi olduğunu; yel estiğinde otların hep eğildiğini"; bundan ötürü de yönetimin, daima, her üyesinin açıkça belirlenmiş bir role sahip olduğu bir toplumda yetkesini iyilikseverlikle kullanan bir yönetici topluluğunun elinde olduğunu savunurdu.

ADLARIN DÜZELTİLMESİ
Konuşmalar'da 'adların düzeltilmesi' diye anılan Konfüçyüs öğretisi ilginç felsefi sonuçlara varır. Konfüçyüs, kendi döneminde 'efendi' denilen kimseler eskiden öngörülmüş efendilik betimine göre davranmadığı için kaygılanırdı. "İnsancıllığı terk etmiş efendi, bu adı nasıl taşıyabilir?" diye sorar; yönetmenin doğru davranan kişiler için kolay bir iş olduğunu, böylece "prensin prens, bakanın bakan, babanın baba, oğulun da oğul" olacağını söylerdi.

Geçmişin, ataların yüceltilmesi, töremlere gösterilen büyük ilgi, evlatlık görevi ile baba oğul ilişkisinin öneminin ısrarla vurgulanması, Konfüçyüsçülüğün Batı geleneğine aykırı düşebilecek yönleridir. Gene de, Batı tüm bu yönelimlere -aile bağları ile büyüklere saygıya; adetlere, uylaşımlara, törenlere değer vermeye; ılımlılığın, sakinimin ölçülü bir alçakgönüllülüğün ahlaksal önemine- bir ölçüde aşinadır. Konfüçyüs'ün bakış açısını anlamamak, onun değerleri ile uygulamalarının birçoğunun evrensel olduğunu görmemek olanaksızdır.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Gerek batı dünyasında gerekse doğuda (Platon, Konfüçyüs, Farabi...) hep yönetenle bilgelik arasında bir bağ kurmuş, bilgelerin yönetici olmasını önermişlerdir.(ya da yöneticilerin bilge olmasını) Bununla birlikte hepsinde kaçınılmaz olarak vurgulanan seçkincilik, sınıflı toplumlardaki otokrat yöneticileri de meşru kılmıştır.Bilgeyi hep "danışman, akıl hocası" pozisyonunda görüyoruz bu tarz yönetimlerde..Osmanlı imparatorluğunda da aynı.Erk ile bilgelik yanyana birbirine yakışmakla birlikte aynı kişide buluşamıyor.İktidar, güç, savaş, fetih...bilgenin erdemiyle örtüşmeyen kavramlar..Dünyayı hiçbir zaman bilgeler yönetmedi.Mümkün de görünmüyor.Bilge, efendisinin sırtını sıvazlamasıyla, en azından hayatını bağışlama lütfunda bulunmasıyla yetinmek zorunda kalıyor.Ödün vermeyen bilgeler de var tabii... Bence erdem sahibi olanlar onlar..
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Bugün*10:25 24 Ocak 2011 #1
iuflsfozkn

Üyelik tarihi
09/01/2011
Nerden
İstanbul
Yaş
24
Mesajlar
112
Teşekkürler
11
4 mesajına 4 kere teşekkür edilmiştir
Bilgi ve insan!!
Konfüçyüs, en iyi insanın bilge insan olduğu kanısındadır, ama kendisini bir bilge olarak görmez; pek az insanın bilge olmayı başardığını düşünür. Seçmeler'de "bir bilgeye rast gelmekten umudu kestiği"ni söyler. Efendi kusursuzlukta bilgeden sonra gelir, günlük yaşamda etkisi en çok duyulan da efendidir. Konuşmalar'da örnek olma özelliği ayrıntılarıyla anlatılan efendi, "dünya işlerinde... ahlaksal olanın tarafını" tutandır. Efendi, başkalarının mutluluğu için gösterdiği içten ilgide açığa çıkan ahlaksal yetkinliğinden ötürü, buyruk verebilir, itaat görebilir.

Konfüçyüs, yöneticilere "eğer siz iyiyi isterseniz, insanlar da iyi olur" der. Ayrıca, insanın insan olarak kalacağını, "efendinin doğasının yel, sıradan insanın doğasının da ot gibi olduğunu; yel estiğinde otların hep eğildiğini"; bundan ötürü de yönetimin, daima, her üyesinin açıkça belirlenmiş bir role sahip olduğu bir toplumda yetkesini iyilikseverlikle kullanan bir yönetici topluluğunun elinde olduğunu savunurdu.



Sanırım felsefe kulubünü ikimiz de (phi) takip etmekteyiZ
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Glsezinrs ye
Erk ile bilgelik yanyana birbirine yakışmakla birlikte aynı kişide buluşamıyor.
Burada eksiklik yok mu? Osmanlı da padişah ferman yaZar padişah son merci dir bu gücün onda olduguna delil
Aynı padişah dini hayatında da kılı kırk yararcasina yaşayan bir insan isterseniz Bilge diyelim
Hatta Osmanlı egitim sistemi o kadar mükemmel ki 14 yaslarında sehZadeler bir vali olabiliyor ve yirmili yaslarda padişah oluyyor . Bu onların din ile ilimi birlikte öğrenmelerinden olmalı ve daha bir sürü sebepler bulunabilir
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst