Başlığın Gerekli Olduğu mu İddia Ediyorsun

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde Bir Dost tarafından oluşturulan Başlığın Gerekli Olduğu mu İddia Ediyorsun başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,241 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı Başlığın Gerekli Olduğu mu İddia Ediyorsun
Konbuyu başlatan Bir Dost
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ÖzcanY

Bir Dost

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eki 2012
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BAŞLIĞIN GEREKLİ OLDUĞUNU MU İDDİA EDİYORSUN
Hayatta hiç bir amacınızın olmadığı oldu mu ya da hiç bir bekletinizin? Her şeyin hiçlikten geldiğini ve yine bir hiç uğruna bir çok şey yaptığımızı düşündünüz mü peki? Dün başka şeyler beklerken, umarken bugün çok farklı şeyler olması... Mesela şu an ilk aklınıza gelen şeyin hiç bir zaman olmayacağı düşüncesi ne kadar üzüyor sizi? Ya da bir kaç sene sonra gerçekleşeceği düşüncesi? Sizce hangisi daha çok hüzün verici? Bir kaç sene acı çekerek beklemek mi yoksa ömür boyu giderek azalacak bir acı mı? Bence, eğer bir acıya sahipsek, bu acıyı unutmak için hiç bir şey yapmamalıyız. Hiç bir şey söylememeliyiz. Sadece her şeyin bir hiç uğruna olduğunu bilmek bile yeterince acı verirken, yapılacak, söylenecek ne var daha fazla?

Hayatta en önemli şey nedir? Dostluk? Aile? ya da Aşk mı? Peki ahlaka ne demeli? Yalnızlık kelimesini duydunuz mu hiç? Onun hakkında ne düşünüyorsunuz? En yalnız insan ile en ''yalnız olmayan insan'' arasında ne fark var? Ben söyleyeyim. Yalnız insan koca bir hiçtir. Hiçlikte uyanır ve hiçlikte uykuya dalar. Bir hiç uğruna aşık olur ve bir hiç uğruna acı çeker. Ve bunun koca bir sıfır olduğunu bilir. Ve bunu bile bile yapar. Çünkü gerçek dostun ''acı ve umutsuzluk'' olduğunu bilir.

Hayatta en büyük hatanız neydi? Yalan söylemek falan mı? Benim en büyük hatamı söyleyeyim. Yalnızlıktan kaçmaya çalışmaktı. Hani toplumda yalnızlar hep kaybeden olarak görülür ya o yüzden sanırım. Buradan yola çıkarak en büyük hatam topluma ayak uydurmaya çalışmaktı. Bir toplum içinde yer edinebilme çabası. Bu beni mutlu mu edecekti diye düşününce, hayır etmeyecekti. En son ne zaman mutlu olduğunuzu düşünün ve ne için olduğunu. Maddi bir şeye sahip olduğumuzda mutlu oluruz değil mi? Biri bize hediye alır mutlu oluruz. Ailemiz bilgisayar alır mutlu oluruz. Biri bizi över mutlu oluruz. Asıl mutluluğun -ki bu benim düşüncem.- bir sigara yakıp yatağa uzanmak ve hiç bir şey düşünmemek olduğunu keşfeden kaç kişi var ki.

Bir hiçlikten gelip, hiçliğe gittiğimizin farkında olan kaç insan var? Gerçekliğin, mutluluğun nerede olduğunu bulan kaç kişi var? Ya da acı çekmenin mutsuzluk olmadığını bilen?

Kaan Onur Kaftanoğlu

15.10.2012​
 

darkmoon

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eyl 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Bir hiçlikten gelip, hiçliğe gittiğimizin farkında olan kaç insan var?

taa derununda bu idrakle kalbi küt be küt atmayan bir Allah’ın kulu var mıdır acep..
amma vakti zamanında beni de keklemişdi bu insan nam eşref-i mahlukat..
zannımca hepiciği anadan doğma melamet ehli olduğundan uyuyormuş numarasına yatan bu derekeleri tamama eresice güruh kendimi bir eyyam özel hissetmeme vesile olmuştu..

Allah hepsinden bir bir razı olsun..

ne ki bir zaman sonra benim akıl sır erdiremediğim tüm o tantananın, koşuşturmanın, çabalamanın ve dahi debelenmenin bitamam farketmiş oldukları hiçliğin üstünü örtmeye yaradığına kani oldum.. ulan kafirler, korkak tavuklar diye naralanıp hücum ettim üstlerine..

hehehhee.. insan bunlardan birini şöyle ağız tadıyla paralayıp hak ile yeksan ettiğinde evvela üstüne sinirleri alınıp külbastıya hazır hale gelmiş ol mübarek taam gibi bir ferahlık çöküyor ama sonra önü alınmaz bir pişmanlık peydahlanıyor yazık ki..

işte ben başlarda anlam veremediğim o pişmanlıklardan birinde fark ettim ki..
tüm o insanlar.. uyuduklarını vehmettiğim o insanlar..
murad üzere bir rüyayı halk etmekle meşgul oluyorlarmış..
yaaa..

.

imdi.. sabah sabah kendisini keyiflendiren bu hadise üzerine aşka gelip söz söyleyen ve dahi cömertliğini ayan kılan dark efendi hazretleri buyuruyorlar ki..

düşünde bir rüyayı tabir ettiğini gören insan dilden halas olana dek uyuya..
ki konuştuğunda sayıkladığı vehmedilsin..

teeyy tey teyyy..

.

haa bu arada.. hayır başlığın gerekli olduğunu iddia etmiyorum elbette..
malum olduğu üzere kişi kendine yakışanı giymelidir her daim..
 

ÖzcanY

Üye
Yeni Üye
Katılım
10 Eki 2012
Mesajlar
154
Tepkime puanı
19
Puanları
18
Yaş
66
başlık gereklidir ve de çok önemli,
yünden olanı makbuldür hemde ve başlangıçta beyazı...

sonra renkler değişir,
yolun ve yolcunun terine bağlı olarak...

başlangıçta beyazdır başlık,ananın ak sütü gibi lekesiz,
çünkü "hiç" sindir...
sonunda siyahtır başlık,hiçliğini anlatır,
arada bir fark vardır sadece,
hiçliğin farkındalığı...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst