Barışçı mısın, çatışmacı mı?-LEVENT GÜLTEKİN

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Köşe Yazıları kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Barışçı mısın, çatışmacı mı?-LEVENT GÜLTEKİN başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 945 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Köşe Yazıları
Konu Başlığı Barışçı mısın, çatışmacı mı?-LEVENT GÜLTEKİN
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Islamci yazar, yine cagdas birey bilincli herkese ders olabilecek bir yaziyi kaleme almis.

Yıllarca bizi dindar-laik, Sünni-Alevi, sağcı-solcu, Türk-Kürt olarak ayırdılar, böldüler. Bölmekle kalmayıp birbirimize düşman ettiler.

Çünkü ülkeyi yönetenler ancak toplumu çatıştırarak iktidarda kalabiliyorlardı. Biz de toplum olarak ne yazık ki her seferinde bu tuzağa düştük. Tam da iktidarların istediği gibi, toplumun diğer bir kesimini düşman görüp onu yenmeyi marifet zannettik.

AK Parti iktidarı da geçmiş iktidarların yaptığını yaptı. Önceleri toplumu ‘dindarlar ve ötekiler’ diye ayırıyordu. Fakat son zamanlarda ‘AK Parti iktidarından yana olanlar ve ona karşı olanlar’ diye ayrıştırmaya başladı. Yani, AK Parti iktidarından yana olanlar vatansever, karşı olanlar ise vatan haini!

Toplumda ciddi bir değişim yaşanıyor

Fakat benim gözlemlediğim başka bir durum var: Tüm bu ayrımlar giderek anlamını yitiriyor.

İletişim araçlarının çoğalması, teknolojideki yenilikler ve bunun sonucu olarak dünyayla içli dışlı olmamızın neticesinde toplumda ciddi bir değişim yaşanıyor.

Artık toplumda yalnızca iki grup var: Barıştan, eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, diyalogdan yana olanlar bir tarafta; savaştan, çatışmadan, kavgadan yana olup ideolojik veyahut etnik kazanım, üstünlük peşinde koşanlar diğer tarafta.

Mesela dindarların içinde barıştan yana olanlar da var, çatışmayla ve kavgayla üstünlük kurmaktan yana olanlar da.

Atatürkçülerin arasında demokrasiden, diyalogdan yana olanlar da var, kendini bu ülkenin tek sahibi görüp çatışmayı, kavgayı göze alanlar da.

Kürtlerin arasında eşitlikten, dostluktan yana olanlar da var, savaştan, çatışmadan yana olup etnik zafer peşinde koşanlar da.

Alevilerin arasında hem çoğulcu, bir arada dostça yaşamayı isteyenler var hem de ötekiyle diyalog kurmaktan uzak, kavgadan yana olanlar da.

Milliyetçiler arasında da demokrat, özgürlükçü olup, “Ağız tadıyla bütünlük içinde yaşayalım” diyenler de var, kendi doğrularını dayatıp zafer peşinde koşanlar da.

Kimler barışçı, kimler çatışmacı

Peki bu iki grubu birbirinden ayıran özellikler nelerdir? Kimlere barışçı, kimlere çatışmacı diyeceğiz? Kimin hangi gruba girdiğini nasıl anlayacağız?

İşte bazı göstergeler:

Barıştan yana olanlar, ‘Bu ülke hepimizin dostça, eşit, özgür biriyle olarak yaşayalım’ derken, savaştan yana olanlar daha çok kendi inancının, ideolojisinin, etnik kökeninin üstünlük kazanması için çabalar.

Barışçı olanlar diyaloğu, konuşarak anlaşmayı, bir arada yaşamak için ortak değerler üretmeyi bir yol olarak görürken, savaştan taraf olanlar kavgayı, gücü eline geçirip ülkede söz sahibi olmayı yol olarak görür.

Barıştan yana olanlar için esas olan liyakat, başarı, dürüstlük gibi erdemlerdir. Çatışmadan ve kavgadan yana olanlarda ise esas olan ideoloji, inanç, etnik köken, mezhep birlikteliğidir. Kendinden olanı kıymetli görmek, kayırmaktır.

Barışçılar için öncelik bütün bir ülkenin huzuru, kalkınması ve ilerlemesiyken, çatışmacılar için öncelik, ideoloji, inanç, etnik köken, yani ‘dava’dır.

Barışçılar sanata, edebiyata, mimari zarafete, çevre duyarlılığına önem vermek gerektiğini söylerken; çatışmacılar için tek amaç rant, kısa yoldan zengin olmak, lüks ve şatafattır.

Barıştan yana olanlar yaşamayı, yaşatmayı her şeyden daha değerli görür. Çatışmadan yana olanlar ise ölmeyi şehitlik, öldürmeyi kahramanlık olarak gösteriler. Ve bu konuları asla tartışmazlar.

Dava mı senin için öncelikli ülke mi?

Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Peki sen bu iki gruptan kendini hangisinin içinde görüyorsun sevgili okur?

Dur!

Hemen cevap verme. Biraz düşün üzerinde.

Mesela senin için etnik köken ne kadar önemli?

İnanç senin için ne anlam ifade ediyor?

Aynı inançtan, aynı mezhepten, aynı dünya görüşünden insanlara fazladan bir yakınlık duyuyor musun?

Demokrasiyi kendin için mi istiyorsun yoksa başkası için mi?

Bir cemaate, bir tarikata, bir ideolojiye, bir lidere bağlılığın ne boyutta?

‘Dava’ mı senin için daha öncelikli yoksa ülke mi?

Etnik köken mi daha öncelikli yoksa insan olmak mı?

İdeolojik zafer mi seni daha çok mutlu ediyor yoksa eşitlik mi?

Senin için öncelik inancın, zafer mi mı yoksa Türkiye’nin huzuru mu?

Sen barışçıysan bu ülkeyi niçin hep savaşçılar yönetiyor?

Yukarıda saydığım özellikler çerçevesinde barıştan yana olanları mı kendine daha yakın hissediyorsun, yoksa çatışmadan, kavgadan yana olanlar mı?

İdeolojini, inancını, mezhebini, dünya görüşünü diğerlerinden üstün görüp herkesin sana tabi olmasını mı bekliyorsun, yoksa herkesi kendi kimliğiyle kabul mü ediyorsun?

Hangisi?

Tüm bu sorulara vereceğin cevap senin nerede durduğunu gösterecek sevgili okur. Önce nerede oluğunu netleştir ki başkalarından da nerede olmaları gerektiğini isteyebilesin.

Sen barışçıysan, bu ülkeyi niçin hep savaşçı, çatışmacı olanlar yönetiyor sevgili okur?

Bunu biraz düşün istersen, düşün biraz okur kardeşim.



Yazarin tum yazilarina asagidaki linkten ulasilabilir;

 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst