bağımlılık-alışkanlıklardan nasıl vazgeçilir...

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde ilk nur tarafından oluşturulan bağımlılık-alışkanlıklardan nasıl vazgeçilir... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,220 kez görüntülenmiş, 8 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı bağımlılık-alışkanlıklardan nasıl vazgeçilir...
Konbuyu başlatan ilk nur
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

ilk nur

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Ocak 2013
Mesajlar
31
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
41
bazen yaşantımız istemediğimiz yönde akmaya başlar. Biliyoruzdur yaşantımızdaki akışı değiştirmemiz gerekiyordur ama nedense kendimizi akıntıya bırakıp sürüklenmeyi tercih ederiz. arada bir kafamızı çıkarır nefes alır sonra tekrar alışkanlıklarımız içinde sürüklenir gideriz..
 

maestro

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
İnsan, alışkanlıklarını 40 günde kazanırmış; 40 günde de bırakırmış. :)
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
İnsan yedisinde neyse yetmişin de odur...Ne kadar yaşlansa da oyun oynamaktan vazgeçmez,oyunlar belki biraz daha kapsamlı ve olgundur..Ruh aynı ruh,fıtrat aynı fıtrattır.. insan alışkanlıkları kolay kolay değişmez, can çıkar huy çıkmaz..Bazı tasavvuf gibi meditasyon gibi disiplinler olsa da içinde kıpırdayan bir şeyler daima vardır..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Bir çok koşul (içsel ve dışsal) bizi öyle güçlü bağlıyor ki bu bağları ancak olağanüstü durumlar olursa kopartma gücüne sahip olabiliyoruz sanırsam. yoksa çoğunlukla bu gücü kendimizde bulamıyoruz ve sürüklenmeye devam ediyoruz.. bir gün ölüm yatağına düşersem orada en korktuğum şey ,keşke böyle yaşamasaydım. şunu şunu yapabilseydim demektir. o yüzden kendimi sürekli yoklarım . hayatımda değişiklikler yapmak istesem de bu değişiklik için gerekli koşullara (içsel ve dışsal) sahip değilim. (aslında belki sahibimdir de korkular/endişler var malesef ve bunları göze alamıyorum. (göze alamayışımın sebepleri ise kendim bile çözebilmiş değilim ancak alışkanlıklar ve bağımlılıklar işte tam burada çok etkili sanırsam)

Görüldüğü gibi oldukça karmaşık bir konu :) ve insanın kendini değiştirmesi gerçekten çok zor..
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
"Bağımlılık, bir nesneye, kişiye ya da bir varlığa duyulan önlenemez istek; veya bir başka iradenin tahakkümü altına girme durumu olarak tanımlanır." vikipedi.

Noktalı virgülden önceki kısmı alırsak;bu anlamda insan, bağımlılıklardan mutlak anlamda kurtulamaz. Bir bağımlılığın yerini ancak bir başkası alabilir. Yahut bağımlılığın iyi ya da kötü oluşu, bağımlılığın konusuna göredir denebilir. Bilim insanları, müzisyenler, düşünürler vd. bu anlamda bağımlıdırlar. Örneğin felsefe konusunda sorgulamaya, müzisyenlikte melodilere bağımlıyızdır denebilir. Bu bağımlılıklar olmasaydı, felsefe, müzik vd gibi insanı bugünün insanı yapan unsurlar da olamazdı. Ancak burada şu nokta da var ki insan, şu yahut bu iradenin tahakkümünden görece özgürleşebilme, ona müdahale etme ve değiştirme yetisine sahiptir. Bu bağımlılık konusu, bana fetiş kavramını hatırlarttı. Fetiş derken etkisi altına girilen şey-- ki içinde büyülenme de vardır. Yanlış hatırlamıyorsam kelimenin kökü Portekizce'dir ve büyü ile alakalı bir anlamdadır-- kastedilmektedir. Örneğin, metaların kontrolüne girmek meta fetişidir. Örneğin fabrikalarda üretim yapan işçiler meta üretirler, devamında kendi ürettikleri ancak kendilerinin olmayan metaları alabilmek için sistemin parçası olurlar, ve bu böylece sürer, gider. Kendi yarattığı şeyin kontrolüne girmek, onun büyüsüne kapılmak...Herneyse. Bağımlılıklardan ve alışkanlıklardan mutlak anlamda vazgeçilemez, bağımlılıklar ve alışkanlıkların konusu değişebilir.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Bağımlılık,hayatın bir parçasıdır.Kurtulmak yersizdir.

Kastettiğini anlıyorum.İnsana zarar veren bağımlılıkları soruyorsun;fakat her bağımlılık hayattan kolay kolay çıkarılmaz.Çıkmamalıdır da.

Sevgi bağımlılığı,refah bağımlılığı,anne-baba bağımlılığı gibi.Bunlar güzel,hayatı değerli kılan şeyler.Ancak kararında olmalı.

Zarar verecek boyutta olanlar da ise dünya üzerinde tam teşekküllenmiş bir yöntem olduğunu sanmıyorum.Her anormal seviyeye gelmiş bağımlılıklar giderken insandan bir şeyler götürür ve ufak bir kaç tetikleyici ile tekrar nüksedebilir.

Kanaatimce eğer çok ekstrem değilse (uyuşturucu,cinsellik) bağımlılıklar zararlı da olsa insana dışarıdan bir müdahale de bulunulmadan kendi kendine bitirebiliyorsa bitirmeli ya da bağımlılıklarını da kapsayan kümülatif bir yaşam sürmeli.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Bağımlılıkları yöneten "beyin ön bölgesidir" ve kişi güçlü bir irade sahibi değilse sürekli olarak dış etkenlere bağımlı bir hayat yaşar. Bağımlılığın iyisi kötüsü olmaz çünkü bir şeye bağımlı iseniz artık kontrol sizde değildir.
Hastalıkların da en önemli sebebi bağımlılıklardır çünkü zayıf bir beyin ön bölgesine sahipseniz, beyniniz artık amigdalanın hakimiyetindedir ve bu süreç hastalıkla sonuçlanacaktır.
Alışkanlıklar-bağımlılıklar beynin bozulmuş dengesinden kaynaklanır ve çözümü ise iradeyi güçlendirmektir.

Eskilerin nefs terbiyesi, düşünce kontrolü çalışmaları hep beyine hakim olabilmek içindir yoksa siz de herkes gibi otomatik bir yaşamın kurbanı olursunuz.

Bu konuyla ilgili Prof. Dr. Serdar Da
ğ - Beyin ve Sinir Hastalıkları Uzmanı'nın yazısından bir bölüm aktarmak istiyorum.

Bağımlılık gelişiminin temel nedeni; beyin ön bölge duyarlılıklarıdır. Bağımlılıkların tedavisinde beyin ön bölge duyarlılığını düzeltemeden başarı beklememek gerekir. Bağımlılığın sayı ve şiddeti, hasta olma durumunu belirleyen etkenlerdir. Bağımlılığın derecesini belirleyen beyin ön bölgesi, kişisel özgürlüğün merkezidir. Bireysel özgürlük düzeyi, beyin ön bölgesinin uyarılma ihtiyacı ile ters orantılıdır. İnsanlar bağımlılıkları kadar hasta, özgürlükleri kadar sağlıklı olurlar.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
deneme;(yargılarım çok iddialı değil. öylesine. -doğaç- fikir verici alıcı önermeler)

yeme istenci dahil istencin körelmesi ve bağım/sızlık (ya da istençsizlik te) mümkündür ya da olabilirdi
ancak;(bu bizi bir bağım aşma haline değilde _ istençsiz bi hale mi, sokar, getirirdi)

istenç altında, (içinde) bağımsızlıklardan ya da bağımdan arınmaktan sözediyorsak istencin kendisi bağımın kendisi olabilir mi?

onu değil de bunu istemek, öyle değil böyle istemek ve az bağımlı ya da çok tutkulu istemek arasında sıralamalar ve farklar oluştururuz ancak hepsi istemedir-istemdir
istemsizlikten sözetmeliyiz?

ne fark vardır?
alışkın biçimde tekrarlanan eylemlerden kurtulunabilir ve hayat öyle değil böyle (bağımlı) programlanabilirdi belki;

eğer istemden arınmaya ya da ayrılmaya kalkmıyorsak hiç bir bağımdan, arınamaz-kurtulamaz ya da özgürleşemezdik değil mi?
ya da tutkudan nasıl?
isteme yön veriyoruz sadece şimdilik anladığımız-

istemi biçimliyoruz ve onu kalıba sokup; iyi isteme, iyiyi isteme , doğru olanı isteme ve yeteri kadar isteme biçimleri altında pozitif yaşamlar türetiyoruz

- isteme disiplinleri oluşturulabilir ve zihin disipline edilebilir ,gerçeklik disipline edileblirdi..
ancak tutkunun peşinden özgürce koşmak yaşamak ve bağım sanılanın peşine düşüp çözmek, aşmakta bir yol..

özgürlüğe karşı bağımsa sanırım, insan sosyal-olgusal hayvan ya da yaratık-
toplumsal kişisel, işler-oluşlar, dinamikler, yapışlar içinden özgürlükler çemberleri ve hayat tatmini -konforu, düzeni aramalı...

insanın bağıma karşı mutlu bir amacın peşini takip etmek ya da böylesinin içinde yitmekten başka çözümü var mı?
bilmiyorum

"bağımsızlık gerçekte, istemesizlik (seçmesizlik ya da tümden, kendi dahil, tarafsızlık ve tutumsuzluk benzeri hiç durum-tutum) hali ya da kurtulmuş bir tutkusuzluk vb. olmalıdır..."

yaşama karşı kayıtsızlık-umarsızlık-dünyaya karşı kayıtsızlık
arzu ve isteme karşı tam bir kayıtsızlık ya da uyumsuzluk mu?

,
böyle bir yaşam ve dünya profili?
yaşamamanın kendisi gibi bi şey; var yok -hiç

--
gerçeğin tüm koşumlamalarından arınmış bağımsızlıklı bir varoluş hali ve gerçek (gerçeğin -var- oluşu ve senin doğal varoluşun) birbiriyle zıt paradigmalar/koşumlamalardır.
bu gerçeğin antisinini, anti olarak, burda var bulunmasını istemek gibi bir şey olmalı ve -bir anti olarak bu gerçekte varolmak

bu bir yok'a ya da gerçek için olmayan'a
/gerçek içinde -ben- olmayan ve başkaya ve diğer gerçeğe dönüşmek vb.yakın anlamı taşır;
ya da gerçeğin sınır ve koşumlarını kaldırmayı -değiştirmeyi ve düzeltmeyi önerir ve dayatırdı

----

istemin kendi bir bıçak gibi atılabiliyor ya da bir gün insan bedenininden sıyrılabiliyor-buna hazır mıyız? dahası ister miyiz de bunu?
ne olacağız ki? koça bi hiç
bunu görmeye,
sonra ne olacak olacağız .. karaya vuran balinalar
isteme geri mi döneceğiz birden bunu görünce__
-istemin kendi; bir bağ gibi (gereğinde yeri geldiğinde kopan) koparılan bir şey ya da bir yerde birden

ve sonra sana mı neye ait olup olmadığını gördüğünde

fiziksel arzular hafifletilebilir-kontrol edilebilir ve disipline edilebilir ancak gerçek profiline uymaz
isteme gerçeği-rahat gerçek ve özgür gerçek
sınırlamak sınırlamaktır
-sınırlamak özgürleştirmez
/tersi özgürleştirir

örn.
-hiç yemek yemeye ihtiyacın kalmazsa doyarsın ya da doymaya ihtiyacın kalmaz
bedenini, yaşatma yaşatmama gibi bir seçimsizlikte örn. bu ihtiyaç değildir gerçekten
-
bazen insan kararlar verir ve bazen irade işler

--
sonuç olarak insan, arzunun ve istemin/istemenin dinamiklerini keşfetmeli
ya da doğasını ,kendi doğasını, özgün varlığını ve (doğa karşısındaki) varoluşunu araştırmalı..
yada tüm varlığın, (varlık'ın) tüm varoluşun (varolanın) ve kendi varoluşuşunun da neliklerini, nasıllıklarını araştırmalı , yön bulmalı ve bunlarla yüzleşmeli
enerjinin ve istemin doğasını keşfetmeli ya da anlamalıdır.
-
-istem üzerine kurulmuş bir varoluş var
ve enerji yönlendirilebilir
-
sonuçta insan, amaç birlikleriyle ve birlikte/ortak yapma varoluşlarıyla ve dinamikleriyle anlamlanacaktır, çözümlenecektir.
-
eğer bağım diyorsak ve bağım diye bir şeyden sözediyorsak; bağım vardır
ve bu bizim ama aynı zamanda tüm varoluşun/varolanın ve tüm diğerlerimizinde (kitlenin ve toplumunda ve enerjinin ve gerçeğinde) kitlesel, kütlesel bir sorunudur ve gerçeğidir de

----

insan bütün olarak düzen ya da kurumlar ve sistemler inşa edebilir-toplumsal yaşam dinamikleri yapar
bireysel çabalar yersiz mi?
insan bütün olarak devinir-insan toplumu
insan toplumunun kitlesel-kütlesel sorunları bireyler'e maledilemez ya da indirgenmemeli ve bireyler üzerinden çözülmemelidir.
bunu yaparsak asıl olanı kaçırır ya da bireysel aşmalar ya da çözümler peşinde yiteriz,
gerçeğin dinamikleri ya da bütünü (bütüne yakını) üzerinden gözlem ya da daha iyi bir okuma yapmalıyız
-
-gerçeğin bir açıklaması vardır.
-
kapılan bir kitle varsa kapılırsınız ya da bireysel kurtuluşlar ya da hesaplar hebadır...
-
ego?
son tahlilde bir ego denizinde yüzüyorsak
-
hayır; bir gerçeklik/gerçek ve koşul çemberiyle ya da -sözde- benle de sınırlıyız değil mi?
koşulların koşulları? -belirliyiz

özgür bir kurtuluş nerde? enerjinin doğasını anlamakta
-burda olan biteni -gerçek kurtuluş budur
bu ne pesetmektir ne vazgeçmektir..

---

"bi yerde özgürlüğün bir çağrısı varsa beni de çağırın"

bağımsızlık ya da özgürlük -bir bağımdan arınmak
neye karşı ,kime karşı özgürlük? neyden özgür olacağız ve neye bağımlıyız?
-varoluşa -zorunluluk bağları
(bir anti varoluşa sığınanamam ise? zorunlu olarak var-ım ve nisbi varlığımı sonlandırırım bir çözüm "a" o halde..)

son tahlilde bi özgürlük ve bağımda yok sanırım.. bunlar ikilemler-ikilemli varoluş olmalı,,

son tahlilde -son- özgürlük hali ne olacaktır.?
.gerçeğin rahatlığı, rahat dinamik-mutlu varoluş ve bilmek ya da boğuşmamak,boğulmamak ve rahat akmak gibi söylemler

bu bağım olarakta yorumlanabilir mi?
bilmiyorum

özgürlük, eğer bilincin uyum içinde akması, takılmamak vb. değilse ve hiç takılmadan yapmak, öylece rahat varolmak ve gitmek değilse,
ya da -istencin, uyum dinamik geliştirmesi vb. değilse nedir?

her sonuçta bunlar değilse burda ne olduğunu bilmek, anlamak bir özgürlüktür.-özgürlük çeşididir.

bir şeyden özgür olmalıyız ve bir şeyin tutsağıyız-neyin
gerçeğin koşullarının diyebilirdik ve bilinmezliğin

----

"sonuç olarak bir antivaroluşa/varolmaya ya da varolmamaya ve yokoluşa özgürleşebilir-d-im"
dertlertleden/sıkıntılardan kurtulmak dediğimiz dışında
-
ölmekle sınırlıyım-yaşamla sınırlıyım ben-a
-
yaşam içindeki özgürlük çemberim ve sınırım ancak onun sınırında ve içinde aşılabilir ki ben bunu istemiyor ya da bunla yetinmiyorum

sınırlı ve ölümlü yaşam bilimi ve bilgisi içindeki -sınırlı- benin, (koşullara bağımlı ve sınırlı) koşulsal özgürlüğünden sözediyorsak gerçekte beni ne özgürleştirir
ve sınırlı yaşam özgürlük (ve belirlilik) beni tanımlar mı? özgürleştirir mi? a

-
kimliğimi ve neliğimi çözmek beni özgürleştirir mi?
neden ve kimden -belirler- ve özgürleştir-di?

-
ben "a" ysam ya da ben neysem?
ve ben ne olursam x?

durumum ve koşulum-koşullarım düzelirse ve (özgür a durumu olursa olarak tanımlanırrsa -ve rahatsa) ben özgürüm ve özgürleşirim

neyden ve kimden-neden?

a-dertlerden kurtulrusam özgürleşirim /(ölümden özgüleşemem)
b-şu olursa özgürleşirim
c- bu olursa ben özgürleşirim
d-x

efg-özgürsem özgürümdür ve bunu bulgularsam.. -neyle bulgularsam?

koşulsuz durum var mı? özgürlük içeren
koşulsuz durumumuz var mı? gerek koşulu içermeyen ya da beklem -başka?

-istediklerimi elde edersem ve beklediklerime/beklemlerime -koşullarıma- kavuşursam ((ve koşullarımı başarırısam-elde ederem mutluyum) ve özgürleşirim mi? geldi ordan

koşulu sağlayan nedir? özgürleşme "a" koşulunu ve beklemini? beklem nedir?
özgürleşmek mi? gerçek var-sınır var.
rahat akmak-varoluşla uyum akmak ;devinmek
bilinmez olmaması?

bir anti olmak mı?

bir anti-varoluş mu? varoluşuna ters-zıt ve başka bir varolma mıdır?

bir anti olmak ve kendi olmamak ve kendi olmayan olmak beni özgürleştirir mi?

ben olarak tanımlamamak
ya da tanımlanmamak
_ben olana sıkışmamak
_ben olandan başka bi şey olmak varı_

--

---------- Mesajlar Birleştirildi at 09:28 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 09:15 ----------

"ben ancak ben olmayan-a özgürleşe/dönüşebilirim"-ben antisine

bunun dışında benin koşulsal özgürlükleri? ve bağınlılıkları ikilemlerinden arınmak-sa?
gerçeklikle sınırlıdır -
gerçeklik değişimlerini ve değiştirimlerini, iyileştirmelerini (istekleri) içerir/bekler
gerçeklik koşullarını -türetir
ya da bu gerçeklik içinde -daha- özgür olmayı ve hissetmeyi /nispeten özgür eylemi- belirler ve içerirdi

--
gerçek ancak gerçek olmayana; bir değil gerçeğe; bir dış gerçeğe (gerçek diğerine) ve başka gerçeğe çözünebilir- bağlanabilir ya da özgürleşebilir ve değişebilirdi

gerçek olmayan belirlenemez çözünlenemez ve ya da bu durumda gerçek ancak ve ancak; bir başkaya; dışa; (gerçek olmayana ve değil diğer gerçeğe) diğere genişleyebilirdi;
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Felsefe ile ilgilenen insanların bağımlılık geliştiren davranışlar üzerinde çok daha fazla kontrol sahibi olduğu bir gerçektir çünkü felsefe beyin üzerinde olumlu gelişmeler sağlar. Felsefeden korkan ya da gereksiz bulanların en büyük endişesi de budur çünkü felsefe büyük bir ezber bozandır. Bilimin önünü açan da felsefecilerin farklı bakış açılarıdır fakat bu yükü herkes kaldıramadığı için hazıra konmayı ya da görüneni kabullenip yaşamayı tercih ederler.

Yazının sadece sonuç bölümünü ekledim ancak tamamını okumak isteyenler, en alttaki linkten ulaşabilirler.


Bağımlılığa Felsefi Bir Bakış

Geleneksel filozofların pek çoğuna göre, akıllı bireyler olarak bizler seçimlerimizden ve eylemlerimizden sorumluyuz. Dolayısıyla bağımlılıkta da birinci derecede sorumlu olan bizleriz. Çünkü bu sorumluluğu yansıtmayan davranışlar insanın insan olma ödevine ve onuruna aykırıdır. O halde bağımlılığa karşı çıkış yalnızca bireysel olarak değil evrensel olarak da anlamlıdır. Birey yalnızca kendinden değil başkalarından da sorumludur.

İnsanın değeri üzerine görüş sunan pek çok filozof bu noktanın altına çizmektedir. Sorumlu olmak kişinin başkasının varlığını hesaba katması başkasına değer yüklemesi ile ilişkilidir. Yani karar verme sürecinde kişinin kendisi ve başkası arasındaki ilişkiyi ve farklılığı kavramasıdır. Bu kavrayış 17. yüzyıl Alman filozofu Leibniz’e göre insanın özgürlüğü ile ilişkili bir kavrayıştır ve mantıksal değil ahlaki bir zorunluluğa dayanmaktadır. İnsanın seçime olanak veren bir çeşitlilik içinde kendi iradesi ile eylemlerini yönlendirmesi gerekmektedir. Çünkü özgürlük insanın temel belirlenimlerindendir. Ama önemli olan insanın kendi özgürlüğünü fark edip onu kullanabilmesidir.

İnsan eğitim ile özellikle de felsefe eğitimi ile özgürlüğünü fark ederek onu kullanmayı öğrenebilir. Burada önemli olan şey belli bir değerler bütününün sabit bir çerçevedeki ifadesinin yetişmekte olan insana bilinçli olarak dayatılmaması ve kendi seçimlerini yapabilme olanağının sunulmasıdır. Zira özgür olmak rahat ve ölçüsüz olmak değil, var oluşun sonsuz zorluklarını tanımak, davranışların hazır reçetelerinin olmadığını fark etmek demektir.

Gelişim süresince verilen ahlak eğitimi ile aynı zamanda ahlaki özgürlüğün temeli de oluşturulur. Dolayısıyla özgürlük, bir bilinç ve bir kavrayış bir olarak insanın eğitim ile özellikle de felsefe eğitimi ile kazanacağı bir değerdir. Hare’in ifadesi ile “gerçek özgürlük aydınlanmış akla uygun davranmayı seçmektir.”(10) Bunun gerçekleşmesi ise felsefe eğitiminin yaygınlaştırılmasına bağlıdır. Felsefe eğitimi yaygınlaştıkça insanın özgürlüklerinin farkına varması ve kullanmasındaki problemler azalacaktır. Bağımlılıkların gelişmesi engellenebilecek ya da bağımlılığın ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır.

Dip Not:
10. Billington, R. Felsefeyi Yaşamak, A. Yılmaz (Çev.), İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 1997:336.

 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst