Ateizm ve Felsefe ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefi Tartışmalar kategorisinde Bilinmez tarafından oluşturulan Ateizm ve Felsefe ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,976 kez görüntülenmiş, 33 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefi Tartışmalar
Konu Başlığı Ateizm ve Felsefe ?
Konbuyu başlatan Bilinmez
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan

tribalistic

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
90
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Ne de güzel söylemiş Bergson; ''İnanmak gönül işidir, bilmekse akıl işi'' diye...
İki farklı ''varlık'' ve ''algı'' düzlemini gereksiz yere kesiştirmeye çalışıyorsunuz.
 

Macavity

Üye
Yeni Üye
Katılım
23 Eyl 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Peygamberin miraca çıkıp geri dönmesini bilimsel olarak açıklayabilmek için önce peygamberliğin bilimsel olarak açıklanabilmesi gerekmez mi? Herhangi birinin bir yere gidip gelmesi değil ki mesele. Peygamberin, Allah'ın huzuruna çıkmasından bahsediyoruz. Bunu bilimsel olara açıklamak için peygamberliğin ve tanrının bilimsel olarak açıklanması gerekmez mi? Bu açık değil mi? Ayrıca peygamber tanrının dediklerini vahiy olarak alan kişi olduğuna göre, peygamberliğin bilimsel olarak açıklanması demek, tanrının sözünü vahiy ile almanın bilimsel olarak açıklanması demektir. Bunun olabilmesi için de yine o vahiyleri gönderen tanrının bilimsel olarak açıklanması gerekirdi. Bunu demek istedim ben. Böyle bir şeyin mümkün olmadığı da ortada olduğuna göre (herhalde tanrı bilimsel olarak kanıtlanabilir diyen biri çıkmaz değil mi?), peygamberlik bilimsel bir şey değildir. Bu nedenle de peygamberin miraca çıkıp geri gelmesi bilimsel olarak açıklanamaz. Bu kadar basit mesele. Zaten bunu kendin de söylüyorsun, insan mantığını aşan şeyler olabilir diyorsun. Bunu dedikten sonra hala daha nasıl peygamberin yaptıkları bilimsel olarak açıklanabilir diyorsun merak ediyorum.

Hangi fizikçi, hangi şartlarda madde ışık hızına ulaşabilir diyor? Benim okuduklarım öyle diyor demek yeterli değil. Bu çok kapsamlı bir konu. Ama zaten bu başlığın konusu dışı. O yüzden bu konuda daha fazla şey söylememek daha doğrudur sanırım. Zaten ben de fizikçi değilim.

Günümüz felsefesiyle ilgili tartışma da, lise öğrencisinin yaptığı bir saçmalığı anlatıp günümüz felsefesinin de hali bu demenden çıktı. Bunu da felsefeyle ilgilendiğini söyleyen bir kişiden (ya da kişilerden) hareketle yaptığın çıkarımla söylediğini söylemiştin. Yani günümüz felsefesine felsefeciden geçen sendin zaten. Bu geçişin meşru olmadığını söylüyorsan günümüz felsefesiyle ilgili söylediğin de yanlış olur. Yok eğer günümüz felsefecilerinden hareket edeceksek, o zaman da benim dediklerim meşru olmaz mı?

Eskilerin dediklerinin üstüne bir şey koyan bir tane filozof var mı demişsin. Elbette var. Mesela Foucault. Modernite üzerine çok sağlam eleştiriler yapmıştır, üzerine de pek çok şey koyarak, ve 1984 yılında öldü. Mesela Barthes. Göstergeler kuramını geliştirip üzerine pek çok şey eklemiştir ve 1980 yılında öldü. Mesela Derrida. Yapısökümü (deconstruction) kavramını ve ondan hareketle yapısökümcülük akımını kuran kişidir ve 2004 yılında öldü. Mesela Popper. Yanlışlamacılık kuramını geliştirmiştir, o da 1994 yılında öldü. Kuhn, bugün hepimizin kullandığı paradigma kavramını ortaya atan kişidir, bilim felsefesinde çok önemli yeni bir kuram geliştirmiştir, o da 1996 yılında öldü. Bunların hepsi çağdaş filozoflar. Habermas hala yaşamaktadır ve ülkemize de zaman zaman gelmektedir... Bu filozoflar bir çırpıda aklıma gelenler sadece. Daha pek çok önemli, yeni akımlar geliştiren ve etkili olan filozof var günümüzde. Yani günümüz felsefesinin durumundan bahsetmek o kadar da kolay değildir, hele hali budur demek için sağlam bir araştırma yapmak gerekir. Ben bu tür bir iddiada bulunamam mesela.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Dinler yaşamla ilgili pekçok şeyi açıklar. Varlık nedeni bellidir yaşamda bulunma amacı bellidir ve son da bellidir. Hehangi bir dini inancı olmayan insanların bunların hepsine yeni bir anlam bulması gerekir. O nedenle ateistler felsefeye daha yakın olurlar şeklinde düşünüyorum.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Peygamberin miraca çıkıp geri dönmesini bilimsel olarak açıklayabilmek için önce peygamberliğin bilimsel olarak açıklanabilmesi gerekmez mi?

O zaman peygamber ınsan olduguna gore ınsanlıgı bana bılımsel olarak acıklar mısın sevgılı Macavıty?


Ben orada eylemden bahsedıyorum. Allah ınsanların peygamberlere ınanmaları ıcın onlarara mucızeler vermıstır. Hz. Muhammed'ın mıraca cıkmasıda bır mucızedır. Fakat bu mucızelerın bılımsel acıklamalarının olabılecegını dusunuyorum ve bu gorusu savunuyorum. Bır cogunu suan akıl alamasada belkı bızden sonrakıler bu mucızelerın olabılırlıgını kesınlestırecek yada varsayacak formuller bulacaktır.


Hangi fizikçi, hangi şartlarda madde ışık hızına ulaşabilir diyor? Benim okuduklarım öyle diyor demek yeterli değil. Bu çok kapsamlı bir konu.


Gott, Guıllermo Gonzalez, Wıllıam Teller, Robert Boyd, Hawkıng gıbı ısımler sayabılırım.


Nedır mesela yapısokumculuk? Yada yanlıslamacılık? Ayrıca ben bu saydıgın ısımler arasında Turk goremıyorum. Keza sende sanırım felsefe uzerıne doktora yapıyorsun. Uzerınde calıstıgın konu hakkında paylasımlarda bulunabılır mısın rıca etsem?
 

Macavity

Üye
Yeni Üye
Katılım
23 Eyl 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
İnsanlığın bilimsel açıklamasından kolay ne var ki? Antik Yunan'ın ilk filozoflarının dahi açıklamaları var ama en ünlüsünü yazayım: "düşünen hayvan". Düşünmenin ve hayvanın da bilimsel, yani bir bilim sistemine oturtulmuş tanımı vardır, dolayısıyla insanlığın (ki "insanlık" değil "insan olmak" burada söz konusu olan, çünkü benim "peygamberlik" dediğim "peygamber olmak"tı) bilimsel bir tanımı vardır. Ama bu söylemin sadece konuyu başka yöne çekmeye yarar. Çünkü peygamber miraca çıktı demek herhangi bir insan miraca çıktı demekten farklıdır demiştim. Peygamberin tanrıdan vahiy almak gibi özel bir durumu vardır ve buna bilimsel denmeden peygamberin yaptığı eyleme bilimsel denemez. Mesela Şeytan 100 metre yürüdü ve Can 100 metre yürüdü diyen iki kişinin dedikleri - ikisi de 100 metre yürüme olayından bahsediyor olsalar da - aynı yapıda mıdır, yoksa ilkinde fazladan açıklanması gereken başka bir şeyler mi vardır bir düşünürsen cevabı zaten görürsün. Ayrıca diğer dediğimle hiç ilgilenmemiş görünüyorsun. Miraca çıkmak Allah'ın huzuruna çıkmaktır, bunu bilimsel olarak açıklayacak biri de yoktur, olamaz da (bu apartmanın 7. katına çıkmaktan farklı olsa gerek değil mi?). Ama bu da zaten sorun değil. Sorun peygamberden bilimsellik beklemek. Bir inancın sadece inanç olması, bir inanç olarak onun değerinde bir değişiklik yaratmaz. Çünkü zaten bilimsel olsa inanmaya gerek kalmazdı.

Fiziğe gelince. Diğerlerini bilmem ama Hawking nsıl oluyor da madde ışık hızına çıkıyor demiş acaba? Adam ışık hızının %99'u diyor yahu. Bunun için Hawking'e de gerek yok. Bugun CERN'de yapılan deneylrde parçacıkları o hızlarda çarpıştırıyorlar zaten. Ben ışık hızına, yani %100 o hıza çıkmaktan bahsediyorum. Hawking bunu demiyor. Neden %99 dediğini düşünmek de yeterli bunu anlamaya.

Yapısökümcülük zaten alanım değil, ama alanım olsa dahi açıklaması birkaç paragrafa sığmayacak bir kavram. O yüzden açıklamak yerine kabaca bir tarif yapayım. Aslında adı da çok şey anlatıyor; yapı-sökümü. Örneğin felsefi sistemleri çözümleyerek onların üzerine inşa edildikleri yapıları (genellikle madde-ruh, fenomen-numen gibi metafiziğe gönderen kavram çiftlerini) söken, yani bunlardan birinin diğerine göre tanımlandığını ve o kendisine göre tanımlanan öğenin de sağlam bir temeli olmadığını göstermeye çalışan dilsel bir yöntem. Kısaca metafiziğe ve geleneksel felsefeye bir meydan okuma girişimi denebilir. Zaten post-yapısalcı akım içine yer alır.

Yanlışlamacılık benim alanıma giriyor, hatta yanlışlama üzerine yazdığım karşılaştırmalı bir yazı da var ama buraya koymak için fazlasıyla uzun. Yazın daha fazla vaktim olduğunda buraya yazılabilecek konular düşünebilirim snırım. Yanlışlama Popper'in, bilim hakkındaki klasik doğrulama yöntemine ve neo-pozitivistlerin doğrulanabilir olmakla açıkladıkları anlamlı/anlamsız önerme ayrımına karşı öne sürdüğü önemli bir yöntemdir. Bilimsel kuramların asla doğrulanamayacağını, yalnızca yanlışlanabileceklerini ve yapılması gerekenin de her kuramı yanlışlamaya çalışmak olduğunu söyler Popper. Doğrulamayla yanlışlama arasındaki en önemli fark şudur; "bütün taşlar düşer" ifadesini doğrulamak için bütün taşları gözlemlemem gerekir, ama yanlışlamak için tek bir örnek yeterlidir. Tabi ki kimse böyle naif bir doğrulama düşüncesini savunmuyor, işin içinde tümevarım sorunu, doğrulamanın ve yanlışlamanın mantıksal özellikleri gibi pek çok mesele var ama neo-pozitivistler ve onlara benzer düşünenler için anlam ve doğrulanabilir olma ilişkisi çok önemlidir ve Popper de buna itiraz eder.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Mırac konusunda benım uzerınde durmak ıstedıgım ıle senınkısı farklı seyler. Ben ne Allah'ın nede peygamberlıgın bılımsel bır sekılde acıklanabılecegını soyledım. Benım soyledıgım mıraca cıkma olayı yanı bırden ortadan kaybolup bır sure sonra tekrar gelme olayı. Kı mıraca denılen olay sadece yukarı cıktı Allah ıle konustu gerı geldı bu olay bızım uydurmamız. Allah yukarda falan degıldır yanı. Saygımızdan oturu her zaman yukarıda oldugunu var sayarız. Demek ıstedıgım su eger bu ısık hızı denılen sey %99 da olsa demek kı var. Zaten ısık hızının yok oldugunu kımse soylemıyor bu var. Fakat buna ulasamıyorlar. Ben de dıyorum kı mıraca cıkma olayını ınanmayan A kısıne ıste peygamber var, sonra bu peygamber bır gun mıraca cıkmıs boyle gogun 7 kat tepesıne orada Allah ıle konusmus sonrada gerı gelmıs dıye anlatılması yerıne (kı bunu hıc bır dusunen hayvan mantıgı almaz), yıne A kısısıne peygamberın mucızesı olan ve halk dılınde kısa bır surede goge cıkıp gerı gelme olayının aslında ısık hızı ıle acıklanabılecegı, bence o an boyle bır olayın yasandıgı ve Allah huzuruna cıktıgı gıbı sekılde acıklamak daha dogru olur dıyorum.

Ona bakarsak bır cok bılımsel acıklamasından oturu ona peygamberlıgı uygun goren ınsanlar var. Ornegın Konfıcyus'un peygamber oldugu soylenır. Kı bunu bende uygun gorebılırım ınanan olarak cunku dunyaya bır suru bılınen ve bılınmeyen peygamberler gonderılmıs. Neyse konumuz bunlar degıl. Benım anlatmak ıstedıgım bu ıdı tamamıyle.

Dıger hususlarda verdıgın bılgıler ıcın sana cok tesekkur ederım. Umarım yazın userınde calıstıgın konuyu forumumuzda da paylasırsın ve bızlerde bılgılenmıs oluruz. Isın acıkcası bırazcıkta tetıklıyorum cunku felsefe hususunda gercekten donanımlı ve bılgı sahıbı ınsanların forumda bırseyler paylasmasını arzuluyorum. Boylelıkle daha guzel bır fıkır alıs verısı doguyor.
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Neden Mirac olayına takılıp kaldık ki?

Örneğin;ben ateist değilim;hatta oldukça dindarım ve felsefeyi çok seviyorum.

Demek oluyor ki;felsefe inançla çok da ilintili değil.Felsefe bir okyanus olduğuna
göre,araştırma,öğrenme,irdeleme merakı ve yeteneği olan herkese hitap eder.
 

evadne_Ss

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 May 2010
Mesajlar
41
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
ateizm ve felsefe galiba felsefenin insan doğa sorunlarından sonra 3. en büyük sorunu :) elbette inançlı insanların da felsefeyle oldukça yakından ilgilendiği bilinen birşeydir din felsefesi katolik felsefe vb. daalrı düşündüğümüzde görünüyor ateizm felsefenin sadece bir akımı ama felsefe de uç noktalarda yaşayanlar genelde ateist oldukları için böyle bir ön yargı var kıralamıyor hatta ama şu da var dindeki bazı şeyleri bilimsellikle açıklamamak imkansız zaten inanan bir insan için dogmalar var sorgulanmaz zaten bilimsel bir açıklama isteyen kişinin istediği kadar inanıyorum desin içinde şüpheleri vardır bu bir gerçek
 

chrismmm

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
ben felsefeyle daha bu sene tanıştım ama tanışmadan önceki yorumlardan felsefe ve dinin çakıştığını anladım.
bence çakışmıyorlar.dinin dogmalar üzerine kurulu olduğunu varsayıyorlar ama kimse dinden yola çıkarak tanrıya mantık yoluyla ulaşmaya çalışmıyor.
ateizm tanrıyı bilimselleştiremediklerinden kabul etmemek ise bilimin açıklayamadığı hiçbir şeyi kabul etmemek oluyor.
ateizm bu yüzden materyalizme kayıyor.
ikisininde cevaplayamadığı ortak sorular var. nereden geldik ve nereye gideceğiz gibi
 

Macavity

Üye
Yeni Üye
Katılım
23 Eyl 2009
Mesajlar
138
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Dinden yola çıkarak tanrıya mantık yoluyla ulaşmaya çalışan o kadar çok kişi var ki, bu konudan hareketle felsefe tarihi değil, tarihleri yazılır.
 

chrismmm

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Haz 2010
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
orada yanlış bir cümle kullandığımın farkındayım özür dilerim
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Sevdiğim üyelerdi tribalastic ve macavity...İkisinin de branşı felsefeydi. Biri kayıplara karıştı diğeri doktorasına yoğunlaştı.
Saçmalama sınırlarını zorlayanlar da olmamış değil hani...
Felsefe ve din olarak konuyu ele aldığımızda.
felsefe ve din, birbirine karşıt iki düşünüş ve davranış biçimidir. İlkel dînlerde olduğu gibi gelişmiş dînlerde (Musevilik, Hıristiyanlık, Müslümanlık) de, inanç yani îman temeldir. Herhangi bir dini benimseyen kişi, evren (kâinat) ve insanoğlunun hayatı hakkında belli birtakım görüşleri ve yargıları (hükümleri) kabul etmiş; bunlara inanmış kimsedir. Başka bir deyişle, hakikatin kendisine verilmiş olduğunu ve hakikate sahip bulunduğunu sanan kimsedir; evreni ve insanoğlunu bu hükümler, bu dogmalar (naslar) açısından gören kimsedir. Dinde, «bu, acaba böyle midir?» diye sorulmaz. Çünkü dinde, her şeyin cevabı verilmiş ve inanç sahibi kimse, bu cevaplara inanmış; onları doğru diye bellemiş ve benimsemiştir. Evreni kim yaratmıştır? insanoğlu nereden ve nasıl türemiştir? İnsanoğlunun dünyadaki yeri, tanrı ve hemcinsleri ile ilişkileri nelerdir? İnsanoğlu mutluluğa nasıl ulaşabilir? «İyi» ve «kötü» nedir? Ölümden sonra ruhlarımız ne olacaktır? giibi sorulara, dinlerde (özellikle, gelişmiş dinlerde) inceden inceye cevap verilmiştir. Bunlar, her dinin kutsal kitabında ve din öğretisinde açıklanmıştır. Dindar kimse, bu sorulara verilecek cevapları hazır olan kimsedir. Oysa felsefe, bunlara ve bunlara benzer bütün öteki sorulara, mantığa ve akılgücüne dayanarak cevap vermeye çalışır. Hazırlop cevapların hiçbirini kabul edemez; dinleri, inançları, peşin hükümleri, gelenekleri sürekli olarak irdeler ve eleştirir, işte bundan ötürü, bu iki tavır, yani din ile felsefenin tavırları, birbirleriyle bağdaşması mümkün olmayan iki ayrı düşünce tarzıdır. Dinin, neden, nasıl ve ne için ortaya çıktığını ve neden ötürü etkili olduğunu felsefe araştırabilir ve açıklayabilir. Bu tür bir Inceleme, din felsefesinin konusunu teşkil eder. Ama din ve dinî düşünüş, felsefeyi kapsayamaz ve açıklayamaz. Dîn, felseye karşı, sadece, belirli bir tavır takınır.

Gene felsefenin özelliklerine bakınca; felsefe, dogmalara kapalıdır. Teizm ise bir dini seçmek; dogmalarını kabul etmektir. Bu yüzden genelde felsefecilerin(felsefeyi bilenlerin/felsefeyi sevenlerin) dogmayı kabul etmemesiyle ateizmi seçmeleri normaldir.
 

yeni_id

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
10 May 2012
Mesajlar
78
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
uff.. formun sonuna dağınık sandalyaler, kırık şişeler ve boş mermi kovanları kalmış..

hayır bence felsefe ile ateizm arasında, felsefenin kapsayıcılığı dışında bir bağ yoktur
nice dindar yahut ateist vardır ki kendi görüşlerini felsefeyle pekiştirmişler, felsefeyi bir araç olarak kullanmışlardır..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Ateizm ve Felsefe arasinda yakinlik, uzaklik, iliski vs. varmidir?

Ateizm, felsefenin varlik dalini inceleyen ve ortaya koyan metafiziginin, tanrinin varligi konu ve kavramini isleyen teolojisinin bir ideolojik/inancsal bakis acisidir.

Konu ve kavram varlik oldugundan ve ateizm de, tanrinin varliksal mevcudiyetine "yok" dediginden; temeli tanrinin aklin bir urunu olma vasfiyla ve bir numenal yeti degeri ortaya koyumu olma vasfiyla, pozitivizme dayanir. Buradaki carprasik algi ve mantik; tanrinin varliginin maddi ve nesnel degerlendirilmesinden gelen temeli materyalizmdir.

Tanriya inancsal olarak yanasim ise, din felsefesinin bir urunudur. Burada da ateizm dini olmama ve tanrisiz olma olarak ortaya cikar.

Kisaca ateizm; felsefi ve metafizik varliksal olarak teolojik temelde; tanrinin varligini yoklar ve tanrisiz ve dinsiz bir algi, bilgi, bilinc ve farkindaliktir.

Felsefenin ateizm olarak degil de, tanri olarak; tanrilastirma akilciligi tamamen metafizik ve neolojiktir.

E.Kant'in tanri kavram ve konusunu, numen olarak ortaya atip, tanrisini bulduktan sonra; tanri konu ve kavrami varliksal temelde, olumlu olarak idealizmin, inancsal temelde de fizik otesi temelli metafizigin ve yonlendirim yaptirim temelli etigin konusu olmustur.

Unutmamak gerekir ki, tanrinin varligina yok demek ve tanrisiz ve dinsiz bir algi bilgi ve bvilince sahip olmak; aklin tanrilastirmasinin bilissel olarak farkinda olmak anlamina gelmez. Sonucta tanrilastirma sadece numenal degil; tanrilasanin tanrilastiran akil ile fenomenal olabilmesini de gosterir.

Bunlara ornek, madde, evren, varolus gosterilebilir.

Burada aklin tanrilastirma eyleminde kendine dogrulayarak gerceklestirdigi ve kendini bunun tanri olduguna inandirdigi nesnel bir fenomenal taban vardir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst