- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 1 Kas 2012
- Mesajlar
- 3,434
- Tepkime puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 68
İsmet İnönü`nün 1925`te söylediği "Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları Türk yapmaktır" sözüyle tamamen bir cark degistiren; Kurd kavrami ve Ataturk tarafindan degerlendirilisinin belgeleri ile aciklanisi.
ataturk'un kurt politikasi iki halkin kardesligine dayanir...
belge :1
“iki halki çarpiştiran haindir!”
mustafa kemal’in 17 eylül 1919 günü istanbul’daki senato üyesi fuat paşa’ya gönderdiği mektuptan:“...bu başbakan’ın (damat ferit) cinayetlerine ortak olan içişleri ve savaş işleri bakanları da ulusun sesini boğmak yasal bir toplantısını (sivas kongresi) tanımamak kürt’ü türk’ü birbirine düşürerek müslümanlar arasında çarpışmalara neden olmak gibi haince girişimlerde bulunuyor...”
(atatürk’ün özel arşivi’nden seçmeler kültür bakanlığı yayını sayfa: 71)
belge:2
“kürt türk kardeşinden ayrilmayacak”
mustafa kemal’in 3. ordu müfettişi olarak amasya’dan erzurum’daki kazım karabekir paşa’ya gönderdiği 24 haziran 1919 tarihli mesajın ilk maddesi:
“1- mr.novil adındaki bir ingiliz yüzbaşısı urfa’dan siverek yoluyla viranşehir’e giderek milli aşiretlerinin ileri gelenleriyle görüşmüş ve urfa’ya dönmüş. osmanlı hükümeti için çok kötü propağandalar yapmış. ancak aşiret reislerinden aldığı kesin cevaplara sevinmemiştir. kürtler türk kardeşlerinden kesinlikle ayrılmayacaklarını bu uğurda son kişilerine varıncaya kadar ölüme hazır olduklarını söylemişler. ayrıca ingilizler’in kendilerine vermek istediği önemli miktardaki parayı almayarak namus ve yurtseverliklerini göstermişlerdir...”
(atatürk’ün tamim telgraf ve beyannameleri nimet arsan sayfa: 43)
belge:3
“kürtler oyunun farkina vardi”
mustafa kemal’in sivas’tan 24 eylül 1919 günü amerika birleşik devletleri inceleme kurulu başkanı general harbord’a gönderdiği ayrıntılı rapordan:
“imparatorluğu bölmek ve türkler ile kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere kürtler’i kışkırttılar. ileri sürdükleri aaa imparatorluğun nasıl olsa dağılacağıdır. bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. her türlü casusluğa başvurdular. noil adında bir ingiliz subayı uzun süre diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. ama bizim kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak o’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...”
(atatürk’ün tamim telgraf ve beyannameleri nimet arsan sayfa: 74-84)
belge: 4
“türk kürt çerkes kardeşiz”
mustafa kemal’in ankara’dan çerkes ethem’in ağabeyi reşit bey’e gönderdiği 7 ocak 1920 tarihli telgrafından:
“konu dışı olarak şunu da belirteyim ki anzavur’un alçaklığı kendisine ve kışkırtıcı olan ingilizler ile ayakçılarına yöneliktir.bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan çerkez kardeşlerimiz hepimizin övdüğümüz baştacımızdır. asıl bugün düşmanlarla çevrili türk kürt çerkez ve diğer din kardeşlerimizin elele vermesi sarsılmaz bir bütün oluşturmaları namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur...”
(harp tarihi vesikaları dergisi sayı: 34 belge no: 849 )
belge: 5
“kürtler türklerle birleşti”
mustafa kemal’in “nutuk” adlı eserinin “samsun’a çıktığım gün genel durum ve görünüş” başlıklı bölümünden:
“anadolu halkı baştan aşağı bölünmez bir bütün haline getirildi. bütün kararları bütün komutanlar ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. vali ve mutasarrıfların hemen hepsi bizden yanadır. anadolu’daki ulusal örgütler ilçe ve bucaklara kadar yayıldı. ingiliz koruması altında bir bağımsız kürdistan kurulmasıyla ilgili propağanda ortadan kaldırıldı ve bu amacı güdenler yola getirildi. kürtler türkler ile birleşti...”
(nutuk türk dil kurumu ankara 1976 sayfa 15
belge: 6
“kürdistan’i ayaklandiriyorlar!”
mustafa kemal’in nutuk adlı eserinde yer alan ve 6. kolordu komutanı’nın padişah’a gönderdiği mektuptan söz ettiği bölümden:
“...komutanlar mektupta hükümetin savaş yoluna gidep kongreyi basarak müslümanlar arasında kan dökmeye kalkıştığı ve kürdistan’ı ayaklandırarak yurdu parçalatma planını da para karşılığında yüklenmiş olduğu belgelerle anlaşıldığından hükümetin bu işte kullandığı adamların bozguna uğrayarak kaçmak zorunda bırakıldıklarından söz ediyorlar...”
(nutuk inkılap yayınevi ankara 1996 sayfa 100 )
belge: 7
“kürdistan’a otonom yönetim!”
altında “büyük millet meclisi ve mustafa kemal” imzası bulunan ve el-cezire komutanıtuğgeneral nehat paşa’ya gönderilen masaj:
“kişiye özel.
el-cezire cephesi komutanı tuğgeneral nihat paşa hazretlerine
1-aşamalı olarak bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu bir biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. kürtlerle dolu bölgede ise hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız.
2-ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. biz de bu ilaaai benimsiyoruz. kürtler’in bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerinikurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları bmm (büyük millet meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. kürdistan’daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi el-cezire cehpesi komutanlığı’nın görevidir.
3-kürdistan’da kürtler’in fransızlar ve özellikle irak sınırında ingilizler’e karşı düşmanlığını silahlı çarpışmayla durdurulamaz bir düzeye vardırmak ve yabancılarla kürtler’in birleşmesini engellemek aşamalı olarak yerel yönetimler kurulmasının zeminini hazırlamak ve bu yolla yürekten bize bağlılıklarını sağlamak kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bağlılıklarını pekiştirmek gibi genel yollar benimsenmiştir.
4-kürdistan’ın iç politikası el-cezire cephesi komutanlığı’nca belirlenecek ve yönetilecektir. cephe komutanlığı bu konuda büyük millet meclisi başkanlığıyla yazışmalar yapar. iller tarafından izlenecek yolu düzenleyip uyumu sağlayacağı için sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer cephe komutanlığı’dır.
5-el-cezire cephe komutanlığı yönetim adalet ve maliye (parasal) konularda değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe bunun uygulanmasını hükümete önerir.
bmm başkanı
mustafa kemal.”
(tbmm.gizli celse zabıtları türkiye iş bankası kültür yayınları ankara 1985 cilt: 3 sayfa: 550)
belge: 8
“kürdistan’da bulunmaktan kivanç duydum!”
mustafa kemal’in adana’dan 24 mart 1919 günü kendisi ve arkadaşlarıyla ilgili olarak ortaya atılan bir iddiaya karşılık istanbul’a savaş işleri bakanlığı’na gönderdiği mektuptan:
“arkadaşlarımın bu alçakça suçlamaya karşı ne diyeceklerini bilemem. yalnız kendi adıma açıklıyorum ki; benim anafartalar’da kürdistan’da suriye’de başlarında bulunmaktan kıvançz duyduğum kahraman ordular haydutların değil osmanlı ulusunun namuslu çocuklarından kurulmuştur..”
(öyküleriyle atatürk’ün özel mektupları sadi borak çağdaş yayınları istanbul 1980 sayfa: 139)
belge: 9
“ayrilikçi kürtler kazanildi!”
mustafa kemal’in amasya’dan22 haziran 1919 günü sivas valisi reşit paşa’ya çektiği telgrafın ikinci parağrafı:
“devletin bütünleşmesinin önem kazandığı bir sırada ingiliz propağandasının etkisinde ortaya çıkan ve kürdistan’ın bağımsızlığını isteyenler görüşmeler yoluyla kazanılarak halifelik ve saltanat çevresindeki ortak amacımıza getirildi. çok şükür hata anlaşılarak aramıza dönmüşler ve kongreye (sivas) çağrılmışlardır. bu ulusal ve yaşamsal sorun için sizin gibi yurtsever sözünü bilir düşünürlere düşen özveri özellikle çok büyüktür..”
(tarih vesikaları dergisi ankara 1949 sayı: 15 sayfa: 162)
belge: 10
“bağimsiz kürdistan isteyenlerle görüşüldü"
mustafa kemal’in 3. ordu müfettişi ünvanıyla istanbul’a başta halide edip adıvar senato başkanı ahmet rıza bey ve eski başbakan ahmet izzet paşa’nın da bulunduğu çok sayıda aydın ve polotikacıya gönderdiği mesajdan:
“...bu düşünceme siz de katılıyorsunuzdur herhalde. anlattığım durum bugün genel bir kongrenin acele olarak taplanmasını gerektirmektedir. bu çağrı her yere ulaştırılmıştır. devletin parçalanmasının sözkonusu olduğu bir sırada ingilizler’in propağandasıyla ortaya çıkan ve kürdistan’ın bağımsızlığını isteyenler gibi akımlar da karşılıklı görüşmelerle bu düşüncenin savunucuları halifelik ve saltanat çevresindeki ortak amacımıza çekilerek durdurulmuş ve kongreye çağrılmışlardır..”
(milli mücadele sebahattin selek cilt: 1 sayfa: 324)
belge: 11
“osmanli ülkesinin parçalari”
11 eylül 1919 günü yayınlanan sivas kongresi bildirgesi’nin 1. maddesi:
“1- yüce osmanlı devletiyle anlaşık devletler arasında yapılan antlaşmanın imzalandığı 30 ekim 1918 günündeki sınırlarımız içinde kalan ve her yerde ezici çoğunluğu müslüman olan osmanlı ülkesinin parçaları (ki bu parçalar bir sonraki belgede yani amasya protokolü’nün ilk maddesinde –osmanlı toprağı türkler ve kürtler’in yaşadığı topraklardır.- diye açıklanıyor.) birbirlerinden ve osmanlı bütünlüğünden hiçbir nedenle koparılamaz bir bütün oluşturur. bu parçalarda yaşayan bütün müslümanlar; birbirlerine karşı karşılıklı saygı ve özveri duygularıyla dolu etnik ve sosyal haklarıyla bulundukları yöne koşullarına bütünüyle bağlı öz kardeştirler...”
sivas kongresi vehbi cem aşkın ankara 1963 sayfa: 158
belge: 12
“türk ve kürtlerin oturduklari yerler”
amasya protokolü tutanağı’nın 1. maddesi aynen şu cümlelerle başlıyor:
“bildirgenin 1. maddesinde osmanlı devletinin düşünülen ve kabul edilen sınırları türk ve kürtler’in oturdukları yerleri kapsadığı ve kürtler’in osmanlı topluluğundan ayrılmasının olanaksızlığı belirtildikten sonra bu sınırın en az bir istek olmak üzere elde edilmesinin sağlanması gereği ortaklaşa kabul edildi.bununla birlikte yabancılar tarafından görünüşte kürtler’in bağımsızlığı amacı altında uydurulan yalanların önüne geçmek için de bu durumun kürtlerce şimdiden bilinmesi uygun görüldü...”
(1-yurt ansiklopedisi cilt: 1 amasya maddesi.
2-atatürk’ün kurtuluş savaşı yazışmaları mustafa onar kültür bakanlığı yayınları 1995 cilt: 1 sayfa: 268 belge no: 348)
belge: 13
“kürdistan’l a ilgilenmek gerekiyor”
9. ordu birlikleri müfettişi mustafa kemal havza’dan 29 mayıs 1919 günü genelkurmay başkanlığı’na çektiği telgraf:
“bağımsız kürdistan görüşünü savunan diyarbakır’daki kürt kulübü ile hükümet yandaşı olan öteki kulüpler arasındaki çelişkinin arttığını araştırmalarımdan öğrendim. kürtler’e ve kürdistan üzerinde etkili savaş sırasında yakınlık ve sevgilerini çok iyi kazandığım kürt ileri gelenlerinden bazılarına doğrudan bazılarına kolordu aracılığıyla telgraflar çekerek devletin gerçek durumunu ve kendilerince alınması gereken önlemler için gereği kadar bilgi vererek etkili öğütlerde bulundum.
son günlerde edindiğim bazı bilgilere göre kürdistan bölgesiyle de ilgilenmek gerekiyor bunun için bağımsız kürdistan olmak üzere ingilizlerce de desteklenen hangi bölgelerdir ve ileride çok...(bu cümlenin sonu okunamıyor.) yine ingilizlerce kışkırtılan bölgeler hangileridir? bu konuda yüksek başkanlığınızdaki bilgilerin bildirilmesi için emirlerinizi dilerim...”
(har tarihi vesikaları dergisi sayı: 4)
belge: 14
“kürtler’le uzlaşin!”
mustafa kemal’in 15 haziran 1919’da diyarbakır valiliği’ne gönderdiği telgraftan:
“bütün milletin hayat ve bağımsızlığını kurtarmak için birleştiği şu önemli günlerde bir yabancı devletin korumasına sığınarak düşük ve esir yaşamayı tercih eden her türlü ilkenin ülaaai parçalayarak her türlü derneğin kapatılması çok hayati ve gerekli bir görev olduğundan kürt kulübü konusundaki uygulamanız tarafımızdan da uygun görülmüştür..
.......
bu nedenle diyarbakır ve bağlı yörelerde müdafaa-i hukuk ve redd-i ilhak derneklerinin oluşmasına ve kurulmasına yardım edilmesini önemli salık veririm. ve özellikle kürt kulübünün üyeleriyle bugünkü telgrafım kapsamında görüşerek uzlaşmak uygundur...”
(söylev hıfzı veldet velidedeoğlu sayfa: 10)
belge: 15
“kürtler’i temsil etmiyorlar”
mustafa kemal’in diyarbakır valisi’ne gönderdiği yukarıdaki telgrafa karşılık erzurum’daki kazım karabekir paşa’ya gönderdiği telgraftan:
“diyarbakır’da kürt kulübünün ingilizler’in kışkırtmasıyla ingilizler’in koruyuculuğunda bir kürdistan kurmak amacını izlediği anlaşıldığından kapattırılmıştır. üyeleri hakkında soruşturma yapılıyor. kürdistan’ın tanınmış beylerinden aldığım telgraflarda dağıtılan bu kürt kulübü’nün hiçbir kürt’ü temsil etmediği birkaç kendini bilmezin girişimlerinin sonucu olduğu ülke ve ulusun bütünüyle bağımsız ve özgür yaşaması uğrunda her türlü özveriye ve bu konuda emirlerinize hazır oldukları bildirilmektedir...
...hükümetin (istanbul) bayağı tutsak bir durumda olması başkentin baskılı bir askeri işgal altında bulunması dolayısıyla ulusun kurtuluşunun yine ulus ordusuyla gerçekleşeceği sizcede bilinmektedir. bu nedenle ben kürtler’i daha ötesi bir öz kardeş olarak bütün ulusu bir nokta çerçevesinde birleştirmek ve bunu dünyaya müdafaa-i hukuk dernekleri aracılığıyla göstermek karar ve çabasındayım...”
(söylev hıfzı veldet velidedeoğlu sayfa: 49)
belge: 16
“ezici coğunluk türk ve kürt”
mustafa kemal’in edirne’deki 12. kolordu komutanı mehmet selahattin bey’e gönderdiği bir mesajdan:
“ezici çoğunluğu türk ve kürt olan bu illerden bir karış bile verilemez...”
(söylev hıfzı veldet velidedeoğlu cilt:1 sayfa: 72)
belge: 17
“bedirhanlar ve malatya olayi”
“bay novel adında bir ingiliz binbaşı bedirhanlar’dan kamuran celadet ve cemil beylerle ve yanında 15 kadar kürt atlısıyla malatya’ya gelmiş ve kendilerini mutasarrıf bedirhanlı halil bey karşılamıştır. harput (elazığ) valisi de bir posta hırsızını izliyor görünerek otomobille malatya’ya gelmiştir. bu amaçla bunlara adıyaman’daki birlik de verilmiştir.
amaçlarını kürdistan kurmaya söz vererek kürtler’i işlerimizi bozmaya ve bizi öldürtmeye yollamak olduğu anlaşılmış ve karşı önlemlere başvurulmuştur. bu arada vali ve ötekileri yakalatmak istiyoruz. malatya mutasarrıfı da kürt aşiretlerini malatya’ya çağırmıştır. bunun üzerine 13. kolordu işe girişti. gereken önlemler alınmıştır. yarın akşam harput’tan gönderilen bir birlik ortalığı karıştıranları tepeleyecektir...”
(nutuk)
BELGE: 18 “DĠN VE ULUSUNU SATMIġ KÜRTLER!” Mustafa Kemal’in, Erzincan’ın Kemah ilçesinde yaĢayan ve Kürt aĢiretlere yakınlığıyla bilinen eski Milletvekili Halet Bey’e, Sivas’tan, 9 Eylül 1919 günü gönderdiği mesajdan: “...Ġngiliz korumasında bağımsız bir Kürdistan kurulması amacıyla propağanda yapmakta olan Ġngiliz BinbaĢılarından Mr. Novel’in, din ve ulusunu satmıĢ Kürt Beylerinden Ekrem, Kamran, Ali, Celadet’le birlikte Malatya’ya geldiği ve Ġstanbul hükümetini tutan, açıkçası ulus ve yurt haini olan Elazığ Valisinin de bunlara katıldığı ve Bedirhanilerden Malatya Mutasarrıfı Halil Beyle birlikte sözde postayı soyan hırsızları izlemek gibi uydurma bir gerekçeyle silahlı Kürtleri toplamaya giriĢtikleri öğrenildi. ġöyle ki, Kürtler’in kutsal halifelik makamına ve ülkeye olan bağlılık ve ayrılmazlıklarını göstermek üzere bazı ağaların birtakım Kürt kuvvetiyle birlikte Malatya’ya doğru yola çıkıp, padiĢah ve ulusa karĢı Ġngilizler’le iĢbirliği yapmak hainliğine kalkıĢan ve yörenin temiz yürekli Kürtler’ini toplayarak onların askerlerce boĢ yere öldürülmelerine ve padiĢaha, ulusa baĢkaldırmıĢ duruma sokulmalarına neden olan vatan hainlerinin alçaklıklarını sözünü ettiğim Kürtler’e en çabuk yoldan bildirip, çağrıya uymalarının sağlanmasına çaba göstermelerini önemle bekler. Olanak varsa bu iĢe hemen giriĢilerek sonucun hemen bildirilmesini dileriz...” (Rauf Orbay’ın Hatıraları, YakınTarihimiz Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 30, Belge no: 1113)
Hızlı bir bakışla 22 Ekim 1919 gününe gidelim ve İstanbul Hükümeti`nin Başbakanı Salih Paşa ile Heyet-i Temsiliye üyeleri (Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf ve Bekir Sami beyler) arasında imzalanan Amasya Protokollerine bakalım. 2 No`lu protokolün ilk maddesi şu cümleyle başlıyor:
"Beyannamenin birinci maddesinde Devlet-i Osmaniye`nin tasavvur ve kabul edilen hududu Türk ve Kürtlerle meskûn olan araziyi ihtiva eylediği ve Kürtlerin camia-i Osmaniye`den ayrılması[nın] imkânsızlığı izah edildikten sonra bu hududun en asgari taleb olmak üzere temin-i istihsali lüzumu müştereken kabul edildi."
Özetleyelim: 1. Osmanlı Devleti`nin düşünülen ve kabul edilen sınırı Türkler ve Kürtlerin oturdukları araziyi kapsar. 2. Kürtlerin Osmanlı topluluğundan ayrılması imkânsızdır. 3. Türkler ve Kürtlerin yaşadıkları bölgenin kurtarılması ortak olarak en asgari talebimiz olarak kabul edilmiştir.
Cümlenin devamında ise İngilizler kastedilerek, yabancıların görünüşte Kürtleri bağımsızlıklarına kavuşturacakları vaadiyle yaptıkları tezvirlerin önüne geçmek maksadıyla bu hususun, yani Türk-Kürt ayrılmazlığının Kürtlere bildirilmesinin uygun görüldüğü belirtiliyor. (Orijinali: "Maahazâ ecanib tarafından Kürtlerin istiklali maksad-ı mahsusu altında yapılmakta olan tezviratın önüne geçmek için de bu hususun şimdiden Kürtlerce malum olması tensib edildi.")
Belgeler konusunda uyanık olmamız şart. Nitekim burada şüphemizi çeken bir nokta var. Bekir Sıtkı Baykal`ın yayınladığı "Heyet-i Temsiliye Kararları"na (Türk Tarih Kurumu Yay., 1989, s. 25) baktığımızda yukarıya aldığımız ilk cümlenin devamındaki tam 3 sayfanın `kopuk` olduğu yazılıdır! Evet kopuk! İyi de bu kadar hayati bir kararın 3 sayfası neden kopuktur? Kim kopartmıştır? Arşivlerimizin birileri tarafından elden geçirildiğini mi anlamamız lazımdır bundan? Demek ki, belgeler üzerinde operasyonlar sadece Erzurum Kongresi tutanaklarına mahsus değilmiş.
Salih Paşa`ya verilen ve Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Bekir Sami beylerin imzalarının bulunduğu 2 numaralı protokoldeki o sansürlenen cümlenin baş tarafını orijinalinden okumayı deneyelim:
"Maahaza Kürtlerin serbesti-i inkişâflarını temin edecek vech ve surette hukuk-i örfiye ve ictimâiyece mazhar-ı müsâedat olmaları dahi tervîc ve ecânib tarafından Kürtlerin..." ("Atatürk`ün Bütün Eserleri", cilt 4, Kaynak Yay., 2003, s. 344`teki belgenin fotokopisinden okudum.)
Gerisi, yukarıdaki cümlenin aynısı. Ancak bu kısım, birileri tarafından müthiş bir beceriyle temizlenmiş ve belge düpedüz kesilip yeniden yapıştırılmıştır. Üstelik bu operasyonun yıllarca arşivlerde çalışmış olan Mithat Sertoğlu gibi bir `üstad` tarafından yapılmış olması, insanda kime güveneceğine dair sağlam bir his bırakmıyor. Gerçekten de belgeler bile makaslanarak bu hale sokulduysa, yani hafızamıza şiddet uygulandıysa bizleri hangi polis koruyacaktır?
Çıkartılan cümlede ne var peki? Şu: "Bununla beraber, diyor belgemiz, Kürtlerin serbestçe gelişmelerini sağlayacak tarz ve biçimde kültürel ve toplumsal haklar bakımından müsaadelere mazhar olmaları dahi desteklenmiştir..." Bir başka deyişle Kürtlerin kendilerini geliştirmeleri için kültürel ve toplumsal haklarına erişmeleri konusunda mutabakat sağlanmıştır.
İşte size Milli Mücadele`nin en kritik belgelerinden birisinin hal-i pür-melâli. Artık siz karar verin bu ülkede gerçekten tarihçilik yapılıp yapılamayacağına.
Hoş, aynı ameliyat, Mustafa Kemal Paşa`nın İzmit konuşmasına da yapılmadı mı? Vaktiyle Doğu Perinçek sayesinde ("2000`e Doğru" dergisi, sayı 35, 30 Ağustos-5 Eylül 1987) Atatürk`ün "hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar (özerk) olarak idare edeceklerdir" sözünün yer aldığı kısmın, 1982 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basılan metinden çıkarıldığını öğrenmiştik.
Bu kısımların neden çıkartıldığını İsmet İnönü`nün 1925`te söylediği "Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları Türk yapmaktır" sözüyle veya 1980 darbesinden sonra Kürtçenin, hatta Kürt sözünün bile yasaklandığı bir inkâr fırtınası içine yerleştirdiğinizde anlayabilirsiniz ancak. Türk-Kürt kardeşliğini ve Kürtlerin ortak kurucu unsur olduklarını vurgulayan Mustafa Kemal`den "Cumhuriyetimizin dayanağı Türk camiasıdır" fikrindeki Atatürk`e; Türk vatanı içindekileri Türk yapmaktan söz eden bir asker başbakandan Türkler dışındaki etnik unsurları, daha açık söylersek Kürtlüğü "Türkiye halkı" olarak tanıyan bir başka askere.
ataturk'un kurt politikasi iki halkin kardesligine dayanir...
belge :1
“iki halki çarpiştiran haindir!”
mustafa kemal’in 17 eylül 1919 günü istanbul’daki senato üyesi fuat paşa’ya gönderdiği mektuptan:“...bu başbakan’ın (damat ferit) cinayetlerine ortak olan içişleri ve savaş işleri bakanları da ulusun sesini boğmak yasal bir toplantısını (sivas kongresi) tanımamak kürt’ü türk’ü birbirine düşürerek müslümanlar arasında çarpışmalara neden olmak gibi haince girişimlerde bulunuyor...”
(atatürk’ün özel arşivi’nden seçmeler kültür bakanlığı yayını sayfa: 71)
belge:2
“kürt türk kardeşinden ayrilmayacak”
mustafa kemal’in 3. ordu müfettişi olarak amasya’dan erzurum’daki kazım karabekir paşa’ya gönderdiği 24 haziran 1919 tarihli mesajın ilk maddesi:
“1- mr.novil adındaki bir ingiliz yüzbaşısı urfa’dan siverek yoluyla viranşehir’e giderek milli aşiretlerinin ileri gelenleriyle görüşmüş ve urfa’ya dönmüş. osmanlı hükümeti için çok kötü propağandalar yapmış. ancak aşiret reislerinden aldığı kesin cevaplara sevinmemiştir. kürtler türk kardeşlerinden kesinlikle ayrılmayacaklarını bu uğurda son kişilerine varıncaya kadar ölüme hazır olduklarını söylemişler. ayrıca ingilizler’in kendilerine vermek istediği önemli miktardaki parayı almayarak namus ve yurtseverliklerini göstermişlerdir...”
(atatürk’ün tamim telgraf ve beyannameleri nimet arsan sayfa: 43)
belge:3
“kürtler oyunun farkina vardi”
mustafa kemal’in sivas’tan 24 eylül 1919 günü amerika birleşik devletleri inceleme kurulu başkanı general harbord’a gönderdiği ayrıntılı rapordan:
“imparatorluğu bölmek ve türkler ile kürtler arasında bir kardeş savaşı çıkarmak ve bağımsız bir kürdistan kurma planlarına ortak etmek üzere kürtler’i kışkırttılar. ileri sürdükleri aaa imparatorluğun nasıl olsa dağılacağıdır. bu düşüncelerini gerçekleştirmek için büyük paralar harcadılar. her türlü casusluğa başvurdular. noil adında bir ingiliz subayı uzun süre diyarbakır’da bu yolda çaba gösterdi ve her türlü yalan ve aldatmaya başvurdu. ama bizim kürt yurttaşlarımız düzenlenen oyunun farkına vararak o’nu ve yüreklerini para ile satan bir grup haini bölgeden kovdular...”
(atatürk’ün tamim telgraf ve beyannameleri nimet arsan sayfa: 74-84)
belge: 4
“türk kürt çerkes kardeşiz”
mustafa kemal’in ankara’dan çerkes ethem’in ağabeyi reşit bey’e gönderdiği 7 ocak 1920 tarihli telgrafından:
“konu dışı olarak şunu da belirteyim ki anzavur’un alçaklığı kendisine ve kışkırtıcı olan ingilizler ile ayakçılarına yöneliktir.bu din ve devletin sağlam bir uyruğu olan çerkez kardeşlerimiz hepimizin övdüğümüz baştacımızdır. asıl bugün düşmanlarla çevrili türk kürt çerkez ve diğer din kardeşlerimizin elele vermesi sarsılmaz bir bütün oluşturmaları namus ve yaşamımızı kurtarmak için bir zorunluluktur...”
(harp tarihi vesikaları dergisi sayı: 34 belge no: 849 )
belge: 5
“kürtler türklerle birleşti”
mustafa kemal’in “nutuk” adlı eserinin “samsun’a çıktığım gün genel durum ve görünüş” başlıklı bölümünden:
“anadolu halkı baştan aşağı bölünmez bir bütün haline getirildi. bütün kararları bütün komutanlar ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. vali ve mutasarrıfların hemen hepsi bizden yanadır. anadolu’daki ulusal örgütler ilçe ve bucaklara kadar yayıldı. ingiliz koruması altında bir bağımsız kürdistan kurulmasıyla ilgili propağanda ortadan kaldırıldı ve bu amacı güdenler yola getirildi. kürtler türkler ile birleşti...”
(nutuk türk dil kurumu ankara 1976 sayfa 15
belge: 6
“kürdistan’i ayaklandiriyorlar!”
mustafa kemal’in nutuk adlı eserinde yer alan ve 6. kolordu komutanı’nın padişah’a gönderdiği mektuptan söz ettiği bölümden:
“...komutanlar mektupta hükümetin savaş yoluna gidep kongreyi basarak müslümanlar arasında kan dökmeye kalkıştığı ve kürdistan’ı ayaklandırarak yurdu parçalatma planını da para karşılığında yüklenmiş olduğu belgelerle anlaşıldığından hükümetin bu işte kullandığı adamların bozguna uğrayarak kaçmak zorunda bırakıldıklarından söz ediyorlar...”
(nutuk inkılap yayınevi ankara 1996 sayfa 100 )
belge: 7
“kürdistan’a otonom yönetim!”
altında “büyük millet meclisi ve mustafa kemal” imzası bulunan ve el-cezire komutanıtuğgeneral nehat paşa’ya gönderilen masaj:
“kişiye özel.
el-cezire cephesi komutanı tuğgeneral nihat paşa hazretlerine
1-aşamalı olarak bütün ülkede ve geniş ölçekte doğrudan doğruya halk gruplarının ilgili ve etkili olduğu bir biçimde yerel yönetimlerin oluşturulması iç politikamızın gereğidir. kürtlerle dolu bölgede ise hem iç politikamız ve hem de dış politikamız açısından ölçülü yerel bir yönetim kurulmasını savunmaktayız.
2-ulusların kendilerini yönetmeleri yetkisi bütün dünyada benimsenmiş bir ilkedir. biz de bu ilaaai benimsiyoruz. kürtler’in bu döneme kadar yerel yönetime ilişkin örgütlerinikurmuş ve başkanları ile yetkilerini bu amaç için bizce kazanılmış olması ve oyladıklarında kendi kaderlerine gerçekten sahip oldukları bmm (büyük millet meclisi) buyruğunda yaşam istekleri yayınlanmalıdır. kürdistan’daki bütün çalışmaların bu amaca dayalı politikaya yöneltilmesi el-cezire cehpesi komutanlığı’nın görevidir.
3-kürdistan’da kürtler’in fransızlar ve özellikle irak sınırında ingilizler’e karşı düşmanlığını silahlı çarpışmayla durdurulamaz bir düzeye vardırmak ve yabancılarla kürtler’in birleşmesini engellemek aşamalı olarak yerel yönetimler kurulmasının zeminini hazırlamak ve bu yolla yürekten bize bağlılıklarını sağlamak kürt yöneticilerinin sivil ve askerlik görevleriyle görevlendirilerek bize bağlılıklarını pekiştirmek gibi genel yollar benimsenmiştir.
4-kürdistan’ın iç politikası el-cezire cephesi komutanlığı’nca belirlenecek ve yönetilecektir. cephe komutanlığı bu konuda büyük millet meclisi başkanlığıyla yazışmalar yapar. iller tarafından izlenecek yolu düzenleyip uyumu sağlayacağı için sivil yöneticilerin de bu konuda bağlı oldukları yer cephe komutanlığı’dır.
5-el-cezire cephe komutanlığı yönetim adalet ve maliye (parasal) konularda değişiklik ve düzenlemeye gerek gördükçe bunun uygulanmasını hükümete önerir.
bmm başkanı
mustafa kemal.”
(tbmm.gizli celse zabıtları türkiye iş bankası kültür yayınları ankara 1985 cilt: 3 sayfa: 550)
belge: 8
“kürdistan’da bulunmaktan kivanç duydum!”
mustafa kemal’in adana’dan 24 mart 1919 günü kendisi ve arkadaşlarıyla ilgili olarak ortaya atılan bir iddiaya karşılık istanbul’a savaş işleri bakanlığı’na gönderdiği mektuptan:
“arkadaşlarımın bu alçakça suçlamaya karşı ne diyeceklerini bilemem. yalnız kendi adıma açıklıyorum ki; benim anafartalar’da kürdistan’da suriye’de başlarında bulunmaktan kıvançz duyduğum kahraman ordular haydutların değil osmanlı ulusunun namuslu çocuklarından kurulmuştur..”
(öyküleriyle atatürk’ün özel mektupları sadi borak çağdaş yayınları istanbul 1980 sayfa: 139)
belge: 9
“ayrilikçi kürtler kazanildi!”
mustafa kemal’in amasya’dan22 haziran 1919 günü sivas valisi reşit paşa’ya çektiği telgrafın ikinci parağrafı:
“devletin bütünleşmesinin önem kazandığı bir sırada ingiliz propağandasının etkisinde ortaya çıkan ve kürdistan’ın bağımsızlığını isteyenler görüşmeler yoluyla kazanılarak halifelik ve saltanat çevresindeki ortak amacımıza getirildi. çok şükür hata anlaşılarak aramıza dönmüşler ve kongreye (sivas) çağrılmışlardır. bu ulusal ve yaşamsal sorun için sizin gibi yurtsever sözünü bilir düşünürlere düşen özveri özellikle çok büyüktür..”
(tarih vesikaları dergisi ankara 1949 sayı: 15 sayfa: 162)
belge: 10
“bağimsiz kürdistan isteyenlerle görüşüldü"
mustafa kemal’in 3. ordu müfettişi ünvanıyla istanbul’a başta halide edip adıvar senato başkanı ahmet rıza bey ve eski başbakan ahmet izzet paşa’nın da bulunduğu çok sayıda aydın ve polotikacıya gönderdiği mesajdan:
“...bu düşünceme siz de katılıyorsunuzdur herhalde. anlattığım durum bugün genel bir kongrenin acele olarak taplanmasını gerektirmektedir. bu çağrı her yere ulaştırılmıştır. devletin parçalanmasının sözkonusu olduğu bir sırada ingilizler’in propağandasıyla ortaya çıkan ve kürdistan’ın bağımsızlığını isteyenler gibi akımlar da karşılıklı görüşmelerle bu düşüncenin savunucuları halifelik ve saltanat çevresindeki ortak amacımıza çekilerek durdurulmuş ve kongreye çağrılmışlardır..”
(milli mücadele sebahattin selek cilt: 1 sayfa: 324)
belge: 11
“osmanli ülkesinin parçalari”
11 eylül 1919 günü yayınlanan sivas kongresi bildirgesi’nin 1. maddesi:
“1- yüce osmanlı devletiyle anlaşık devletler arasında yapılan antlaşmanın imzalandığı 30 ekim 1918 günündeki sınırlarımız içinde kalan ve her yerde ezici çoğunluğu müslüman olan osmanlı ülkesinin parçaları (ki bu parçalar bir sonraki belgede yani amasya protokolü’nün ilk maddesinde –osmanlı toprağı türkler ve kürtler’in yaşadığı topraklardır.- diye açıklanıyor.) birbirlerinden ve osmanlı bütünlüğünden hiçbir nedenle koparılamaz bir bütün oluşturur. bu parçalarda yaşayan bütün müslümanlar; birbirlerine karşı karşılıklı saygı ve özveri duygularıyla dolu etnik ve sosyal haklarıyla bulundukları yöne koşullarına bütünüyle bağlı öz kardeştirler...”
sivas kongresi vehbi cem aşkın ankara 1963 sayfa: 158
belge: 12
“türk ve kürtlerin oturduklari yerler”
amasya protokolü tutanağı’nın 1. maddesi aynen şu cümlelerle başlıyor:
“bildirgenin 1. maddesinde osmanlı devletinin düşünülen ve kabul edilen sınırları türk ve kürtler’in oturdukları yerleri kapsadığı ve kürtler’in osmanlı topluluğundan ayrılmasının olanaksızlığı belirtildikten sonra bu sınırın en az bir istek olmak üzere elde edilmesinin sağlanması gereği ortaklaşa kabul edildi.bununla birlikte yabancılar tarafından görünüşte kürtler’in bağımsızlığı amacı altında uydurulan yalanların önüne geçmek için de bu durumun kürtlerce şimdiden bilinmesi uygun görüldü...”
(1-yurt ansiklopedisi cilt: 1 amasya maddesi.
2-atatürk’ün kurtuluş savaşı yazışmaları mustafa onar kültür bakanlığı yayınları 1995 cilt: 1 sayfa: 268 belge no: 348)
belge: 13
“kürdistan’l a ilgilenmek gerekiyor”
9. ordu birlikleri müfettişi mustafa kemal havza’dan 29 mayıs 1919 günü genelkurmay başkanlığı’na çektiği telgraf:
“bağımsız kürdistan görüşünü savunan diyarbakır’daki kürt kulübü ile hükümet yandaşı olan öteki kulüpler arasındaki çelişkinin arttığını araştırmalarımdan öğrendim. kürtler’e ve kürdistan üzerinde etkili savaş sırasında yakınlık ve sevgilerini çok iyi kazandığım kürt ileri gelenlerinden bazılarına doğrudan bazılarına kolordu aracılığıyla telgraflar çekerek devletin gerçek durumunu ve kendilerince alınması gereken önlemler için gereği kadar bilgi vererek etkili öğütlerde bulundum.
son günlerde edindiğim bazı bilgilere göre kürdistan bölgesiyle de ilgilenmek gerekiyor bunun için bağımsız kürdistan olmak üzere ingilizlerce de desteklenen hangi bölgelerdir ve ileride çok...(bu cümlenin sonu okunamıyor.) yine ingilizlerce kışkırtılan bölgeler hangileridir? bu konuda yüksek başkanlığınızdaki bilgilerin bildirilmesi için emirlerinizi dilerim...”
(har tarihi vesikaları dergisi sayı: 4)
belge: 14
“kürtler’le uzlaşin!”
mustafa kemal’in 15 haziran 1919’da diyarbakır valiliği’ne gönderdiği telgraftan:
“bütün milletin hayat ve bağımsızlığını kurtarmak için birleştiği şu önemli günlerde bir yabancı devletin korumasına sığınarak düşük ve esir yaşamayı tercih eden her türlü ilkenin ülaaai parçalayarak her türlü derneğin kapatılması çok hayati ve gerekli bir görev olduğundan kürt kulübü konusundaki uygulamanız tarafımızdan da uygun görülmüştür..
.......
bu nedenle diyarbakır ve bağlı yörelerde müdafaa-i hukuk ve redd-i ilhak derneklerinin oluşmasına ve kurulmasına yardım edilmesini önemli salık veririm. ve özellikle kürt kulübünün üyeleriyle bugünkü telgrafım kapsamında görüşerek uzlaşmak uygundur...”
(söylev hıfzı veldet velidedeoğlu sayfa: 10)
belge: 15
“kürtler’i temsil etmiyorlar”
mustafa kemal’in diyarbakır valisi’ne gönderdiği yukarıdaki telgrafa karşılık erzurum’daki kazım karabekir paşa’ya gönderdiği telgraftan:
“diyarbakır’da kürt kulübünün ingilizler’in kışkırtmasıyla ingilizler’in koruyuculuğunda bir kürdistan kurmak amacını izlediği anlaşıldığından kapattırılmıştır. üyeleri hakkında soruşturma yapılıyor. kürdistan’ın tanınmış beylerinden aldığım telgraflarda dağıtılan bu kürt kulübü’nün hiçbir kürt’ü temsil etmediği birkaç kendini bilmezin girişimlerinin sonucu olduğu ülke ve ulusun bütünüyle bağımsız ve özgür yaşaması uğrunda her türlü özveriye ve bu konuda emirlerinize hazır oldukları bildirilmektedir...
...hükümetin (istanbul) bayağı tutsak bir durumda olması başkentin baskılı bir askeri işgal altında bulunması dolayısıyla ulusun kurtuluşunun yine ulus ordusuyla gerçekleşeceği sizcede bilinmektedir. bu nedenle ben kürtler’i daha ötesi bir öz kardeş olarak bütün ulusu bir nokta çerçevesinde birleştirmek ve bunu dünyaya müdafaa-i hukuk dernekleri aracılığıyla göstermek karar ve çabasındayım...”
(söylev hıfzı veldet velidedeoğlu sayfa: 49)
belge: 16
“ezici coğunluk türk ve kürt”
mustafa kemal’in edirne’deki 12. kolordu komutanı mehmet selahattin bey’e gönderdiği bir mesajdan:
“ezici çoğunluğu türk ve kürt olan bu illerden bir karış bile verilemez...”
(söylev hıfzı veldet velidedeoğlu cilt:1 sayfa: 72)
belge: 17
“bedirhanlar ve malatya olayi”
“bay novel adında bir ingiliz binbaşı bedirhanlar’dan kamuran celadet ve cemil beylerle ve yanında 15 kadar kürt atlısıyla malatya’ya gelmiş ve kendilerini mutasarrıf bedirhanlı halil bey karşılamıştır. harput (elazığ) valisi de bir posta hırsızını izliyor görünerek otomobille malatya’ya gelmiştir. bu amaçla bunlara adıyaman’daki birlik de verilmiştir.
amaçlarını kürdistan kurmaya söz vererek kürtler’i işlerimizi bozmaya ve bizi öldürtmeye yollamak olduğu anlaşılmış ve karşı önlemlere başvurulmuştur. bu arada vali ve ötekileri yakalatmak istiyoruz. malatya mutasarrıfı da kürt aşiretlerini malatya’ya çağırmıştır. bunun üzerine 13. kolordu işe girişti. gereken önlemler alınmıştır. yarın akşam harput’tan gönderilen bir birlik ortalığı karıştıranları tepeleyecektir...”
(nutuk)
BELGE: 18 “DĠN VE ULUSUNU SATMIġ KÜRTLER!” Mustafa Kemal’in, Erzincan’ın Kemah ilçesinde yaĢayan ve Kürt aĢiretlere yakınlığıyla bilinen eski Milletvekili Halet Bey’e, Sivas’tan, 9 Eylül 1919 günü gönderdiği mesajdan: “...Ġngiliz korumasında bağımsız bir Kürdistan kurulması amacıyla propağanda yapmakta olan Ġngiliz BinbaĢılarından Mr. Novel’in, din ve ulusunu satmıĢ Kürt Beylerinden Ekrem, Kamran, Ali, Celadet’le birlikte Malatya’ya geldiği ve Ġstanbul hükümetini tutan, açıkçası ulus ve yurt haini olan Elazığ Valisinin de bunlara katıldığı ve Bedirhanilerden Malatya Mutasarrıfı Halil Beyle birlikte sözde postayı soyan hırsızları izlemek gibi uydurma bir gerekçeyle silahlı Kürtleri toplamaya giriĢtikleri öğrenildi. ġöyle ki, Kürtler’in kutsal halifelik makamına ve ülkeye olan bağlılık ve ayrılmazlıklarını göstermek üzere bazı ağaların birtakım Kürt kuvvetiyle birlikte Malatya’ya doğru yola çıkıp, padiĢah ve ulusa karĢı Ġngilizler’le iĢbirliği yapmak hainliğine kalkıĢan ve yörenin temiz yürekli Kürtler’ini toplayarak onların askerlerce boĢ yere öldürülmelerine ve padiĢaha, ulusa baĢkaldırmıĢ duruma sokulmalarına neden olan vatan hainlerinin alçaklıklarını sözünü ettiğim Kürtler’e en çabuk yoldan bildirip, çağrıya uymalarının sağlanmasına çaba göstermelerini önemle bekler. Olanak varsa bu iĢe hemen giriĢilerek sonucun hemen bildirilmesini dileriz...” (Rauf Orbay’ın Hatıraları, YakınTarihimiz Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 30, Belge no: 1113)
Hızlı bir bakışla 22 Ekim 1919 gününe gidelim ve İstanbul Hükümeti`nin Başbakanı Salih Paşa ile Heyet-i Temsiliye üyeleri (Mustafa Kemal, Hüseyin Rauf ve Bekir Sami beyler) arasında imzalanan Amasya Protokollerine bakalım. 2 No`lu protokolün ilk maddesi şu cümleyle başlıyor:
"Beyannamenin birinci maddesinde Devlet-i Osmaniye`nin tasavvur ve kabul edilen hududu Türk ve Kürtlerle meskûn olan araziyi ihtiva eylediği ve Kürtlerin camia-i Osmaniye`den ayrılması[nın] imkânsızlığı izah edildikten sonra bu hududun en asgari taleb olmak üzere temin-i istihsali lüzumu müştereken kabul edildi."
Özetleyelim: 1. Osmanlı Devleti`nin düşünülen ve kabul edilen sınırı Türkler ve Kürtlerin oturdukları araziyi kapsar. 2. Kürtlerin Osmanlı topluluğundan ayrılması imkânsızdır. 3. Türkler ve Kürtlerin yaşadıkları bölgenin kurtarılması ortak olarak en asgari talebimiz olarak kabul edilmiştir.
Cümlenin devamında ise İngilizler kastedilerek, yabancıların görünüşte Kürtleri bağımsızlıklarına kavuşturacakları vaadiyle yaptıkları tezvirlerin önüne geçmek maksadıyla bu hususun, yani Türk-Kürt ayrılmazlığının Kürtlere bildirilmesinin uygun görüldüğü belirtiliyor. (Orijinali: "Maahazâ ecanib tarafından Kürtlerin istiklali maksad-ı mahsusu altında yapılmakta olan tezviratın önüne geçmek için de bu hususun şimdiden Kürtlerce malum olması tensib edildi.")
Belgeler konusunda uyanık olmamız şart. Nitekim burada şüphemizi çeken bir nokta var. Bekir Sıtkı Baykal`ın yayınladığı "Heyet-i Temsiliye Kararları"na (Türk Tarih Kurumu Yay., 1989, s. 25) baktığımızda yukarıya aldığımız ilk cümlenin devamındaki tam 3 sayfanın `kopuk` olduğu yazılıdır! Evet kopuk! İyi de bu kadar hayati bir kararın 3 sayfası neden kopuktur? Kim kopartmıştır? Arşivlerimizin birileri tarafından elden geçirildiğini mi anlamamız lazımdır bundan? Demek ki, belgeler üzerinde operasyonlar sadece Erzurum Kongresi tutanaklarına mahsus değilmiş.
Salih Paşa`ya verilen ve Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Bekir Sami beylerin imzalarının bulunduğu 2 numaralı protokoldeki o sansürlenen cümlenin baş tarafını orijinalinden okumayı deneyelim:
"Maahaza Kürtlerin serbesti-i inkişâflarını temin edecek vech ve surette hukuk-i örfiye ve ictimâiyece mazhar-ı müsâedat olmaları dahi tervîc ve ecânib tarafından Kürtlerin..." ("Atatürk`ün Bütün Eserleri", cilt 4, Kaynak Yay., 2003, s. 344`teki belgenin fotokopisinden okudum.)
Gerisi, yukarıdaki cümlenin aynısı. Ancak bu kısım, birileri tarafından müthiş bir beceriyle temizlenmiş ve belge düpedüz kesilip yeniden yapıştırılmıştır. Üstelik bu operasyonun yıllarca arşivlerde çalışmış olan Mithat Sertoğlu gibi bir `üstad` tarafından yapılmış olması, insanda kime güveneceğine dair sağlam bir his bırakmıyor. Gerçekten de belgeler bile makaslanarak bu hale sokulduysa, yani hafızamıza şiddet uygulandıysa bizleri hangi polis koruyacaktır?
Çıkartılan cümlede ne var peki? Şu: "Bununla beraber, diyor belgemiz, Kürtlerin serbestçe gelişmelerini sağlayacak tarz ve biçimde kültürel ve toplumsal haklar bakımından müsaadelere mazhar olmaları dahi desteklenmiştir..." Bir başka deyişle Kürtlerin kendilerini geliştirmeleri için kültürel ve toplumsal haklarına erişmeleri konusunda mutabakat sağlanmıştır.
İşte size Milli Mücadele`nin en kritik belgelerinden birisinin hal-i pür-melâli. Artık siz karar verin bu ülkede gerçekten tarihçilik yapılıp yapılamayacağına.
Hoş, aynı ameliyat, Mustafa Kemal Paşa`nın İzmit konuşmasına da yapılmadı mı? Vaktiyle Doğu Perinçek sayesinde ("2000`e Doğru" dergisi, sayı 35, 30 Ağustos-5 Eylül 1987) Atatürk`ün "hangi livanın ahalisi Kürt ise onlar kendi kendilerini muhtar (özerk) olarak idare edeceklerdir" sözünün yer aldığı kısmın, 1982 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından basılan metinden çıkarıldığını öğrenmiştik.
Bu kısımların neden çıkartıldığını İsmet İnönü`nün 1925`te söylediği "Vazifemiz Türk vatanı içinde bulunanları Türk yapmaktır" sözüyle veya 1980 darbesinden sonra Kürtçenin, hatta Kürt sözünün bile yasaklandığı bir inkâr fırtınası içine yerleştirdiğinizde anlayabilirsiniz ancak. Türk-Kürt kardeşliğini ve Kürtlerin ortak kurucu unsur olduklarını vurgulayan Mustafa Kemal`den "Cumhuriyetimizin dayanağı Türk camiasıdır" fikrindeki Atatürk`e; Türk vatanı içindekileri Türk yapmaktan söz eden bir asker başbakandan Türkler dışındaki etnik unsurları, daha açık söylersek Kürtlüğü "Türkiye halkı" olarak tanıyan bir başka askere.