Atatürk'ten Güzel Cevaplar

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Tarih Kulübü kategorisinde Epilogue tarafından oluşturulan Atatürk'ten Güzel Cevaplar başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,775 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Tarih Kulübü
Konu Başlığı Atatürk'ten Güzel Cevaplar
Konbuyu başlatan Epilogue
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan rainbow64

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Cumhuriyet'in ilanından sonra İstanbul'da bir kabul töreni verilir.

Tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ataşeleri de davet edilir. Davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat İngiliz ataşesi olan binbaşının bakışları Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz.

Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.

Ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.

Yaver Mustafa Kemal'e şöyle der:

- Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.

Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:

- Git sor bakalım babasının Çanakkale'de ne işi varmış?




İngiliz kralı VIII. Edward İstanbul'a Atatük'ü ziyarete geldiği zaman,
Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce,
-"Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur,
onu bilen birisini, yahut bir aşçı bulunuz !...dedi.
Ve nihayet bu sofra merasimini bilen bir zattan öğrenerek sofrayı o
şekilde düzene koydular... Akşam kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk'e dönerek:

- "Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi İngiltere'de
zannettim" diyerek memnuniyetini bildirdi. Sofraya hep Türk
garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak,
elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de
halılara dağıldı.

Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral'a
:
- "Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!"

dedi. Bütün sofradakiler Atatürk'ün bu sözlerine hayran oldular.
Atatürk garsona da "vazifene devam et" emrini verdi.





Birgün italyan Büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve
huzura kabul edilir. O zamanın muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında
konuşulduktan sonra, büyükelçi "Ekselans, dün Roma ile yapmış oldugum bir
görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem
söylendi" der.
Odada buz gibi bir hava eser. Ata, büyükelçiye birşeyler daha ikram
eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri,
üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına
gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve
Çakmak'a: " Paşa, İtalyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış. Hazır
mıyız" der. Fevzi Çakmak durmu anlar ve "Biz hazırız Paşam" diye
yanıtlar...Ata büyükelçiye döner ve: "Biz hazırmışız. Hükümetinize
söyleyin, isterlerse gelip Hatay'ı alabilirler" der..







 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
Tahsin COŞKAN o zamanın genç bir ziraat mühendisi.
'Gel Tahsin seni bir yere götüreceğim fikrini almak istiyorum' diyor.
Giderler, gösterdiği yere bakar Tahsin Bey.
Bataklık, sivrisinek salgını, hayvan leşlerinin olduğu berbat bir arazidir.
'Ya paşam hayrola' der.
Atatürk, 'Buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum' der.
'Ya paşam buranın ıslahı ya sizin paranızı tüketir ya da zamanınızı, neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip de burayı tercih ettiniz? ' der.

ATATÜRK'ün cevabı ATATÜRK'çedir.
Derki 'Ben en zor olanı yapayımda siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız.'
'Paşam burda hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın' der.
Ama dinleyen kim. Derki;
'Tahsin buraya ziraatçileri getir ve incele bana resmi bir yazı getir burasıyla ilgili'.
Tahsin COŞKAN üzerinde 'Burada hiçbirşey yetişmez'yazılı, altında da
ziraatçilerin imzasının olduğu bir belgeyi Mustafa Kemal'in önüne koyar.

ATATÜRK biraz mütebbessim okur bu yazıyı.
Kaleme alır, bu kağıdın yanına aynen şunları yazar
'BURASI VATAN TOPRAĞIDIR, KADERİNE TERK EDEMEYİZ'.
Etmez de.
Sonuç ; Atatürk Orman Çiftliği.

Nebizade diye bir arkadaşı var, Nebizade'nin kafa çok karışık.
'Yahu paşam senden başka bir tek kişi burada bir ağaç yetişeceğine
inanmadı. Peki sen nasıl anladın burda orman olacağını? ' der.

'Gel Nebizade gel, şimdi anlatayım sana. Hani Tahsin ÇOŞKAN'ın burda birşey yetişmez dediği günün akşamı tebdili kıyafetle Çankaya'dan kaçtım, burdaki köylülere geldim. Köylüler beni tanımadılar. Köylülere, ağalar dedim burda ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan nasıl ispat edersiniz’
dedim.
'Al dediler', bana bir testi su verdiler, bir de kazma kürek.
'Kaz orayı iki gün sonra gel biz sana ne olacağını söyleriz' dediler.

Ah o iki gün Çankaya'da nasıl geçti bir Allah bilir bir de ben. İki gün sonra gittim testiyi çıkardım, testinin içinde su bitmişti, köylülere uzattım.
Dediler ki bana
'ağa testide su kalmamış, toprak su emiyor, bakma bunun üstünün çorak olduğuna, biraz uğraş burda ne ekersen biçersin'.

Ve hani Tahsin COŞKAN'ın o raporu bana getirdiği gün ben çoktan projeye başlamış epey de ilerlemiştim' diyecektir.
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Bu başlıkta aktarılan hatıratların(!) %99'u yalan. Ben söyleyeyim de siz yine körü körüne inanmaya devam edin.

Örneğin bu,

"Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!"

Külliyen yalan. Ki bu kuyruklu yalanın Arap şeyhleriyle olan versiyonu bile var. Kıvır kıvır söyle, yalan bedava nasıl olsa.

Peki şimdi 100 puanlık uzmanlık sorusu şu; tamam yalan olmasına yalan da bu kemalistler neden devamlı uydurma bir tarih yazma ihtiyacı duyarlar? Örnekleri saymaya kalksam burdan fizana yol olur. Hatta aralarında öylesine komik olanlar var ki Kuva-i Milliye diye bir sitede okuduğumu hatırlıyorum: "Che Guevera yakalandığında çantasında Nutuk çıkmış"...mış...mışşşşşşş
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Bu başlıkta aktarılan hatıratların(!) %99'u yalan. Ben söyleyeyim de siz yine körü körüne inanmaya devam edin.

Örneğin bu,



Külliyen yalan. Ki bu kuyruklu yalanın Arap şeyhleriyle olan versiyonu bile var. Kıvır kıvır söyle, yalan bedava nasıl olsa.

Peki şimdi 100 puanlık uzmanlık sorusu şu; tamam yalan olmasına yalan da bu kemalistler neden devamlı uydurma bir tarih yazma ihtiyacı duyarlar? Örnekleri saymaya kalksam burdan fizana yol olur. Hatta aralarında öylesine komik olanlar var ki Kuva-i Milliye diye bir sitede okuduğumu hatırlıyorum: "Che Guevera yakalandığında çantasında Nutuk çıkmış"...mış...mışşşşşşş

iddialarınız da haklı da olabilirsiniz fakat sizin başkalarının yaptığı - sizce yalan - olan şeyler varken , onların yalan olduğunu kanıtlarıyla göstermeniz mümkün mü acaba ?
Zira aksi varsa siz de eleştirdiklerinizden biri olursunuz .
 

cemozen

Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Nis 2011
Mesajlar
240
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
47
Tabii birkaç kemalist yalanı hemen aktarayım:

Varan 1: yalanı.

Varan 2: yalanı.

Varan 3: dolandırmacası.

Haa "Che'nin çantasında Boliya dağlarında yakalandığında Nutuk çıktı" saçmalığı da demiştim. O artık sözlüklere bile epeyce alay malzemesi oldu. Ona da buyrun.

Ezberiniz çok fazla gıdıklanmayacaksa daha çok var. Devam edeyim mi?
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
Tabii birkaç kemalist yalanı hemen aktarayım:

Varan 1: yalanı.

Varan 2: yalanı.

Varan 3: dolandırmacası.

Haa "Che'nin çantasında Boliya dağlarında yakalandığında Nutuk çıktı" saçmalığı da demiştim. O artık sözlüklere bile epeyce alay malzemesi oldu. Ona da buyrun.

Ezberiniz çok fazla gıdıklanmayacaksa daha çok var. Devam edeyim mi?



Lütfen .....................................
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst