aşkın cinselliğin felsefesi ve evliliğin ölümü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde şehrin yabancısı tarafından oluşturulan aşkın cinselliğin felsefesi ve evliliğin ölümü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,592 kez görüntülenmiş, 57 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı aşkın cinselliğin felsefesi ve evliliğin ölümü
Konbuyu başlatan şehrin yabancısı
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Cry

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Aşk doğasal olarak sonu cinsel bir birleşim temasıyla biten iki bedenin birbirini keşfetmesiyle biten bir durumdur. Birleşmeyen bedenler her zaman aşk denilen duyguyla bugüne kadar gelmiştir. Leyla Mecnun aşkında cinsel bir birleşim olsaydı; bugüne kadar gelirmiy di.. Hayır hiç kimse onların isimlerini bile bilmezdi. Çünkü bedenler birbirini keşfetmedi hep keşfetme arzusuyla yandı durdu..Aşk bitti demek cinsel olarak artık iki bedenin birbirine ihtiyacı kalmadığındandır..
Evlilikten önce seks tabi ki etkilidir; Ama nasıl önceden erkek evlenmeden önce başka kadınlarla beraber olduysa., Evlendikten sonra bu duygu yoğunluğunu farklı şekillerde yaşamak isteyecektir. aaa.. Doğrumu yanlış mı onu yaşayanlara sorun kesinlikle yanlış cevap alacaksınız inkar edilecektir..! Kadın içinde aynı şey geçerli .. Varsayalım ne kadın nede erkek evlenmeden önce kimseyle bir cinsel birleşimde bulunmadı., O zamanda kültürel ve toplumsal durum ve yargılar sistem devreye girecek yine farklı bedenlerde arayışa girecektir..Bu doğasal bir durumdur .. Evlilik farklı bir paylaşım şeklidir.Aşkla başlayan evlilikler,cinsel haz ulaşımları artık aynı duyguyu yaşatmayınca yoksa artık birbirimizi sevmiyor muyuz saplantısı başlar..Evlilik iki bağımsız devletin birleşmesidir paylaşmaksa ödün vermektir, mutlu aşk yoktur evet olamazda.
İnsan doğası devamlı keşfetmek ister her şeye dokunmak ister, tatmak ister, yaşamsal heyecan ister, günümüz dünyasında kadının cinsel obje olarak ta kullanıldığını düşünürsek ,ve erkeğin en zayıf noktası olarak ta cinselliği ortaya koyduğumuzda çıkan sonuç budur...(ne kadar inkar etseler de toplumun her sınıfı için)
Aşk sürekli yaşanmak ister, cinsellikten ayrı düşünülemez. Varsa ayrı diyen yalan söyler...
Evlilik toplumsal bir durum .. Aşk bireysel.çelişkide burdan doğuyor.
Fazla ayrıntılara girmedim.Bunu felsefi,sosyoloji ve diğer nijilerle de ele alsak değişmez.
Evet ne kadar sonuca ulaşamıyacağınız olsanız bile ..
Konuyu biraz faklı bakış açıları getirip dağıtmamışımdır umarım. Yinede aşkı yaşamak güzeldir diyorum.
 

heyhat...???

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ara 2009
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
çoğunluğu doğru olan şeyler malesef.leyla ile mecnunun aşkı evet dillere destan olmuştur..aşklarının o kadar şiddetli olmalarında ayrı olmalarının sebebi de büyüktür ama eğer birleşselerdi aşkları bitecekti diyemeyiz yine de..insanoğlunun en temel özelliği düşünebilmesidir. bu bağlamda kendinde başka durumlarda olduğu gibi cinsel dürtülerinde de yasak koyma eğiliminde olması gerektiğini düşünüyorum. ..erkek cinsiyeti itibariyle vericidir.çok eşlilik daha meşru görülüyor..ama bunun sonu nereye gidecek böyle..insanı ne kadar etkileyen, itileyen durum olursa olsun yinede düşünsel, duygusal özelliklerini boşvermeden yaşamayı ilke edinebilmeli bence..bu onun en ayırt edici özelliği çünkü..
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
bana katılmanıza sevindim.ve bunu belirtmenizde. çünkü konuşmaya yazmaya gelince tabiri caizse mangalda kül bırakmayanlar iş yaşamda uygulamaya gelince görüyorumki büyük bir çelişki içerisindeler. sitede yazan bri çok arkadaşımız da buna dahil. bu çelişkilerle insan nasıl yaşıyor maskeyi çıkartın derler ikiyizlülüğü eleştirenler kendi çıkarları söz konusu olunca neden se susuyorlar. kimi kandırıyorlar dersiniz. kendilerni mi yoksa gerçek yaşamda çevrsindekilerinimi. yine gülüyorum bunlara.güzel şeyler düşünmek güzel, onları yazıya dökmekte.sorun bu noktada başlıyor.yaşamın derinliklerinde sıkışmış olanlar burda özgür yazdığını düşünerek asla doğruyu bulamazlar. belki sadece bulduğunu zannedebilirler.. kısır dongü devam ediyor heyhat...?
 

Turgut Saka

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2009
Mesajlar
498
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
41
kemençemin telleri
sürmene yapisidur
aç koynunu göreyim
cennetun kapisidur

aşkın ve evliliğin ikisinin de toplumsal olduklarını düşünüyorum. aşk, erkek ve kadından bağımsız üçüncü bir kişidir ve toplum bu kişiyi tanır, türküler de ağıtlar da bu üçüncü kişiye yakılır. cinselliğin aşkı bitirdiğini düşünmüyorum tam tersi güçlendirdiği kanısındayım.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
aşkın ve evliliğin ikisinin de toplumsal olduklarını düşünüyorum. aşk, erkek ve kadından bağımsız üçüncü bir kişidir ve toplum bu kişiyi tanır, türküler de ağıtlar da bu üçüncü kişiye yakılır. cinselliğin aşkı bitirdiğini düşünmüyorum tam tersi güçlendirdiği kanısındayım.

Enkaz'a katılıyorum. Ve ek olarak ; cinsellik aşkı bitirmez, bitiren doyumsuzluk ve hep dahasını deneyimleme isteği... Tabi bunun yanında değişimler de söz konusu... Çünkü insan fikren mutsuzsa ruhen ve bedenen de mutsuz olacak; dolayısıyla cinsellik onu tatmin etmeyecektir.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Ask tinseldir cinsellik tensel. Leyla ile Mecnun orneginde askin gucu vardir cinselligin degil. Bir insani cok sevebilirsiniz, ona asik olabilirsiniz ama bu sizin o kisi ile ten uyumu halinde oldugunuzu gostermez. Askin ilgilendigi konular farklidir, ask nesnelci degildir. Tamamiyle maneviyata dayalidir. Cinsellik ise tam tersidir. Tamamen nesneldir. Gorucu usulu ile evliligin uzun surme sebeplerinden biriside budur. Bu tur evliliklerde maneviyata daha cok onem verilir ve tinsellik on plandadir. Tanisip, uzun sure bir iliski surup evlenmekte ise nesnellik daha cok yer kaplamaktadir. Ortaya sundugunuz fikirlerde cinselligin aski guclendirdigini dile getirmissiniz. Buna hem katiliyor hem katilmiyorum. Katildigim nokta cinsellikten mahrum kalan ask; kafeste dili kesilmis kusun kanat cirpislari ve icinde kendi duydugu sesiyle ozgurlugune kavusmak isteyisinin olusturdugu duyguya benzer. Katilmadigim nokta cinsellikten mahrum kalma sebeplerinin (saglik) gecerliligi bakimindan asktaki gidisati etkilememesi gerektigini dusunuyorum. Ben birine asiksam bunun en buyuk etkeninin cinsellik olmamasi gerektigi gibi en kucuk etkenininde cinsellik olmamasi gerekmektedir.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
kemençemin telleri
sürmene yapisidur
aç koynunu göreyim
cennetun kapisidur

aşkın ve evliliğin ikisinin de toplumsal olduklarını düşünüyorum. aşk, erkek ve kadından bağımsız üçüncü bir kişidir ve toplum bu kişiyi tanır, türküler de ağıtlar da bu üçüncü kişiye yakılır. cinselliğin aşkı bitirdiğini düşünmüyorum tam tersi güçlendirdiği kanısındayım.

güzel insan enkaz; kadından erkekten nasıl bağımsız olduğunu düşünürsünüz dayanağınız nedir? iki cinsten oluşan üçüncü bir toplumsal olgu dediğiniz şey.. aşk belirli süreçte oluşur bir etki zaman varlığıdır.
herşey gibi tükenir bir bir doğasal durumdur.çünkü sürekliliğini devam ettirecek bir şey yoktur.bu bütün sistemler için geçerlidir.cinsellik belki iki cinsin başka alternatifleri yoksa süreklilik kazanabilir. ama tabik göreceli olarak bile olsa önce buda yok olur. katılmasam bile yorumlarınız içn tşk ederim. saygılar..
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Şehrin yabancısı, ilk yazında ne anlatıyorsun? Ayrıca sitede yazan arkadaşlar olarak bahsettiklerin kimler, direkt söylersen daha güzel olacak.

Yazında bir bütünlük göremiyorum, neyin öldüğünü neyin ölmediğini bile anlamıyorum. Aşk mı seks mi evlilik mi? Başkalarının bunlar üzerine düşüncelerine olan bir merakın var ise, direk soru sorarak yazmanı önererim.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Enkaz'a katılıyorum. Ve ek olarak ; cinsellik aşkı bitirmez, bitiren doyumsuzluk ve hep dahasını deneyimleme isteği... Tabi bunun yanında değişimler de söz konusu... Çünkü insan fikren mutsuzsa ruhen ve bedenen de mutsuz olacak; dolayısıyla cinsellik onu tatmin etmeyecektir.

yorumunuz içn tşk ederim telrunya; cinsellğin aşkı bitirmediğini söylüyorsunuz. aşkın neresindedir cinsellik.halk türkülerimiz bir dizesi geldi aklıma; sevda baştan gitmiyor sarılıp yatmayınca.varsayalım sadece sizin dediğiniz gibi bir halka olduğunu düşünelim. doyumsuzluk dediğniz şey insanın doğasındaki bir güdü olduğunu söylüyorum yani yadırgamıyorum. katılıyorum vaya katılmıyorum sorun bu değil gerçeğin bu şekilde gözktüğü. fikren insan neden mutsuz olur,aşkta paylaşımmı bitmiştir. veya evlilikte.sakın bana sistemsel şeklilerin insanı bu şekilde bakışına götürdüğünü söylemeyin.alternatifi yoksa fikren biten aşk veya evliliklerde cinsellik süreci uzatır. bu bir ihtiyaçtır her iki taraf içinde.aşk bir duygunun oluşup karşılık bulması. her duygu insanı yeniden yaşama bağlar. saygılarımla..
 

AndroNova

Üye
Yeni Üye
Katılım
17 Ara 2009
Mesajlar
245
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Aşk aslında bir çiftin, birbirinden sakladığı sırların peşinden koşmasıdır. Bir merak isteği, bir bilmece. Özlem duymakta buna benzer. Ona neler olduğunu, onun saklayacak yeni birşeyleri olduğunu bilerek onları merak etme isteğinin artması. Aşk budur gözümde. Sevgide bağlayan bir iptir bizi. Gizem, merak ve sevgi... Önemli olan bunları yitirmeden bir çift olmaya devam etmek. Gizemi yitirdiğimizde sıradanlaşırız. Merakı yitirdiğimizde putlaşırız. Ve sevgimizi yitirdiğimizde uzaklaşırız. :)
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Ask tinseldir cinsellik tensel. Leyla ile Mecnun orneginde askin gucu vardir cinselligin degil. Bir insani cok sevebilirsiniz, ona asik olabilirsiniz ama bu sizin o kisi ile ten uyumu halinde oldugunuzu gostermez. Askin ilgilendigi konular farklidir, ask nesnelci degildir. Tamamiyle maneviyata dayalidir. Cinsellik ise tam tersidir. Tamamen nesneldir. Gorucu usulu ile evliligin uzun surme sebeplerinden biriside budur. Bu tur evliliklerde maneviyata daha cok onem verilir ve tinsellik on plandadir. Tanisip, uzun sure bir iliski surup evlenmekte ise nesnellik daha cok yer kaplamaktadir. Ortaya sundugunuz fikirlerde cinselligin aski guclendirdigini dile getirmissiniz. Buna hem katiliyor hem katilmiyorum. Katildigim nokta cinsellikten mahrum kalan ask; kafeste dili kesilmis kusun kanat cirpislari ve icinde kendi duydugu sesiyle ozgurlugune kavusmak isteyisinin olusturdugu duyguya benzer. Katilmadigim nokta cinsellikten mahrum kalma sebeplerinin (saglik) gecerliligi bakimindan asktaki gidisati etkilememesi gerektigini dusunuyorum. Ben birine asiksam bunun en buyuk etkeninin cinsellik olmamasi gerektigi gibi en kucuk etkenininde cinsellik olmamasi gerekmektedir.

yorumunuza tşk edrim majör; aşktaki bu iki şeyi ayırmanıza şaşardım. iki bedeni birbirne çeken günümüzde elektirk dedikleri şey bedenlerin birbirini arzulamasıdır.bilirsinizki insan bedeni bazı hormanlar salgılar,bunuda her zaman yapmaz. leyla mecunu niçin istemiştir. sadece manevi olarakmı.bu manevi duygu sonsuzluğa kadar sürmesi sürecini tamamlamayan bir durumdur. ten uyuşmayan iki farklı cinsiyetin birbirine aşık olması da söz konusu değildir.görücü usülü ise tamamen manevi toplumsal bir çerçevede olduğu için fazla bir alternatifi yoktur. uzun sürme sebebi bizim gibi toplumlarda baskı ve dinsel çerçevedir.cinselliğe, hiç bir duygu olmadan sadece bir birleşim aracı olarak bakaranız tabik nesnel olur. demek istediğim aşksız bir cinsellik değildir.bunu cinselliği aşktan yani duygudan ayrı değerlendirmek sonuca götürmez gerçeğe de uymaz. cinselliğin aşkı güçlendirdiğini değil sürecin son halkası olduğunu söylemek istedim. kafes örneğinize katılıyorum. son cümlelerinizde ifade ettiğiniz şeyler çok az rastlanır durumdur.fakat şunu bilinizki böylesi durumlarda bile sağlıksız olan bunu görür ve çekilir. birisine aşıksak zaten cinsellik süreç içerisinde gelişip oluşur değilmi oturupta konuşmayız bunu.yoksa bir felaket olur. saygılarımla..
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Şehrin yabancısı, ilk yazında ne anlatıyorsun? Ayrıca sitede yazan arkadaşlar olarak bahsettiklerin kimler, direkt söylersen daha güzel olacak.

Yazında bir bütünlük göremiyorum, neyin öldüğünü neyin ölmediğini bile anlamıyorum. Aşk mı seks mi evlilik mi? Başkalarının bunlar üzerine düşüncelerine olan bir merakın var ise, direk soru sorarak yazmanı önererim.


sn köle; ilk yorumumda demek istiyorsun sanıyorum.sitede demek istediğim yazdıkları yazılar çerçevesinde bir düşüncemdi.
yazımda bir bütünlük göremiyorsanız; takıldığnız yerleri cümle olarak söyleyin açıklamaya çalışayım.ama anladığnızı sanıyorum,bütünsel olmasa bile diyelim parça parça ele alındığında da .sanki burda başka bir amaç ve düşünce çerçevesinde soru soruyorsunuz. yinede konu açılımı itibarı ile konu içeriği ile alakalı bir sorunuz varsa cümle olarak veya pragraf açıklarım.konuya yorum yapan site sakinleri ile görüdüğünüz üzere hafiften tartışıyoruz belki bir sonuca varırız veya varamayız.sizin galiba bir merakınız var, dolaylı yollardan sorduğunuza göre.yazılarımı takip ederseniz; bir sorunum olduğunda ortaya koyuyor ve neticelendirmeye çalışıyorum. bunu ifade ederek yapıyorum dolaylı yollardan değil.beni anladığınızı sanıyorum. umarım yardımcı olmuşumdur...
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Cinsellik üç canlı türünde de mevcut bir şekilde. Bitki ve hayvanlarda üreme amaçlı iken, insanlar da hem haz, hem üreme amaçlı. Kadının üretme süreci bittiğinde de sürdüğüne göre; haz verici yönü İnsan denen canlı türünde farklı görünüyor.

Bitki ve hayvanlarda aşk duygusu olup olmadığını bilmiyoruz, sadeceinsan türüne özgü bir duygu. Bu durumda, AŞK ve CİNSELLİĞİ birbirinden ayrı tutamayız elbette. Ancakİamaç öncelikle cinsellik ise AŞK'tan söz edemeyiz bence. Güzel olan;cinselliğin aşkın ,devamı süregelen cinsellik olmasıdır.Aşk'ta aidiyet duygusu vardır ayrıca, bu "ÖZEL" olmaktır. ÖZEL olmalıdır. AŞKIN KUDSİYETİ budur.

Son yıllarda boşanmaların bu denli artması, AŞK'ın kalitesel özelliğini çabuk tüketmesinden başka ne olabilir? Sevgili Majör'e bu noktada katılıyorum. Saygının çabuk tüketildiği birlikteliklerde ne AŞK'ın ne de (ÖZEL,KİŞİSEL anlamda)CİNSELLİĞİN değeri kalmıyor.Ten uyumu elbette önemlidir. Ancak içeriği çok önemli kanımca. Cinselliğin sadece bedensel gereksinim olarak algılanması ile ,"Aşk" duygularının saygı ve sevgiyle harmanlanıp bu süreç sonucunda yaşanan ulvi bir birliktelik olarak algılanması farklı şeyler.

Aşk duygularda başlar,beyin pek fazla devrede değildir. Cinsellikte ise, her ikisi devrededir. Sonuçta sadece beden ve ruh değil, beyinde doyuma ulaşır. Bu bütünlük yaşanıyorsa AŞK ve cnsellik tam anlamıyla yaşanmış demektir. Evliliğin ölümünde AŞK'ın tükenmesini tetikleyen en önemli etkenlerden biri bana göre; aşırı kişisel özgürlük savı ve aşırı sahiplenme davranışları. Sorumluluklardan kaçış,sadakatsizlik. Bunlar kişinin beyni ve kişiliği ile ilgili özellikler. Aşkı yok eden ve Cinselliğin anlamının yitimine neden olan etkenler,bedenlerin birbirinden usanması değil,iki kişinin beyinsel yapı farklılıklarının ve saygı yitiminin artmasıdır.
 

nietzsche...

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Ocak 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Bana kalırsa insanların cinsel duyguları olabildiğine hasta.amaç üremek ama hiç plmadık şeylerden zevk alabilir.ayrıca sayın mimoza söylediklerinize katılmıyorum aşkta insanların alt beyni, üst beynide devrededir.alt beyin'' benim çocuğumun annesi-babası bu plmalı'' kararını verdikten sonra duygular devreye girer ve elde etme çabası başlar.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
filozofumuza yaklaşık bir düşünce ortaya koymuşsunuz nikinizle aynı ismi taşıyan.cinsellik hastalık değil insanlar için.sadece zayıflık olduğu için her zaman gündemde.birde şöyle düşünün. bunları söyleyen flozoflar bile aşkı ne büyük şekilde yaşamak istediler.örnekleri biliyorsunuzdur sanıyorum. yorumunuz için tşk ederim.farklı bir bakş açısı çok uç nokta da ama kaynağında gerçeklik payı var diyorum.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
sevgili monoliza değerli yorumlarınız için tşk ederim. bkış açınızı çok sade bir şekilde ifade etmişsiniz.yinede diyorumki; insan doğası gereği sürekli keşfetmek ister.bunu durduran yine sosyal ve toplumsal ahlak kurallarıdır.
 

gamze

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
İnsanların aşk dediği şey içgüdüsel olarak istediği şeyleri onda görmesi bu sebeple duygularının düşüncelerinin ve bedeninin onu istemesidir.Bedensel,ruhsal,beyinsel ve manevi yönlerden tatmin olacagının sezisini duydugu kişide yada şeydedir aşk.Karşı tarafa görede sen öyle isen güzel bi beraberlik olabilir her yolda her manada,eksikleri olan ve tam olmayan isen mutlaka çatlak su sızdıracaktır.Bu nedenle aşk zordur aslında aşk ta değil zor olan senin buldugun aşkı onunda sende bulmasıdır.Tam anlamıyla doyum olmadan aşk olmaz.Leyla ile mecnun birleşmiş olsalardı en kısa sürede ayrılacaklardı emin olun.Yarım kalan, bedensel ve ruhsal birliktelik yaşamayan aşk aşkmış gibi kalır sadece.
 

şehrin yabancısı

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
426
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
yorumlarınız için tşk ederim gamze. yalın bir biçimde ifade etmişsiniz. garip birşey yinede hep arıyoruz olmadığını bilerek belkide aradığımız aşk değil. aşka gidilen yol ve o yolda yaşananlar.yaşamda böyle değilmidir kendimize bir hedef koruz.ama önemli olanın bir süre sonra fark ederizki,amaca giden yolda yaşanılanlar.ve neyi neden istediğimizde ne kadar şeyi göz alabiliyoruz..
 

gamze

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Aşk diye sadece bişey yok zaten..Aşk sevgiden doğuyor,sadece sevmek vardır bir şeyi yada birini sevmek.Sevmenin farklı boyuta ulaşması insanın arızalanmasıdır aşk.Duygularının kendisininde bilmediği iyi bişey sandığı bir bozulmadır aşk.Bence bunun en güzeli ve doğru olanı sevmek sadece sevmek ne az ne cok..
 

gamze

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Ocak 2010
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
En azından daha sağlıklı oluyosun o durumda :)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst